Samimi bir dindar Atatürk (2. bölüm)

 

Atatürk Allah’a , Kuran’a ve İslam’a derin sevgi ve saygısı olan samimi bir dindardı. Dindarlığını uygulamalarında ve sözlerinde görmek mümkündür. Dinsiz bir insanın yaşamasının mümkün olmadığını söyleyen Atatürk en son hak  din olan İslamın güzelliyini  sık sık anlatırdı.

Bence , dinsizim diyen mutlaka dindardır. İnsanın dinsiz olmasının imkanı yoktur…

Dinsiz kimse olmaz….

(02. 02. 1923, İzmir, Türkiyenin Geleceği Üzerine Konuşma)

Milletimiz din gibi kuvvetli bir fazilete sahiptir. Bu fazileti hiçbir kuvvet, milletimizin kalp ve vicdanından çekip alamamıştır ve alamaz. Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkan yoktur.

(Atatürkün Söylev ve Demeçleri, cilt 2, sf56)

ATATÜRK;

Müslümanların Peygamber’imiz (sav)’in gösterdiği yola tam uymaları gerektiğini, insanlığın kurtuluşunun İslamı Peygamberimiz (sav) gibi yaşamakta olduğunu söylerdi…

“BÜTÜN DÜNYANIN MÜSLÜMANLARI ALLAH'IN SON PEYGAMBERİ HZ. MUHAMMED (SAV)’İN GÖSTERDİĞİ YOLU TAKİP ETMELİ VE VERDİĞİ TALİMATLARI TAM OLARAK TATBİK ETMELİ. TÜM MÜSLÜMANLAR HZ. MUHAMMED (SAV)’İ ÖRNEK ALMALI VE KENDİSİ GİBİ HAREKET ETMELİ ; İSLAMİYETİN HÜKÜMLERİNİ OLDUĞU GİBİ YERİNE GETİRMELİ. ZİRA ANCAK BU ŞEKİLDE İNSANLAR KURTULABİLİR VE KALKINABİLİRLER.”

(Urduca Yayınlarda Atatürk , A.Ü. Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Yayını, 1979, s. 70-71)

“BÜYÜK BİR İNKILAP YAPAN HAZRETİ MUHAMMED (SAV)’E KARŞI BESLENILEN SEVGİ , ANCAK ONUN ORTAYA KOYDUĞU FİKİRLERİ, ESASLARI KORUMAKLA TECELLİ EDEBİLİR”.

(Şemsettin Günaltay, Ülkü Dergisi, sayı 100, s)

Atatürk sürekli yanında Kurani-Kerim taşır ve Kuran’ı dinlemeyi de çok severdi. Bazı kereler çalışırken okuduğu tefsirlerin çok  tesirinde kalırdı ve

HEY BÜYÜK ALLAH’IM...

KURAN’A İNANMAYAN KAFİRDİR, BİZE NASIL YOL GÖSTERİYOR? BUNLARI TÜM DÜNYAYA OKUTMALIYIZ. OKURKEN RUHUM COŞUYOR, SİZE DE OLUYOR MU?

Diye sorardı. Atatürk Peygamber efendimiz (sav)’e olan sevgisini ve hayranlığını da sık sık dile getirir, Peygamber’imizin güzel ahlakını , iman gücünü ve liderlik vasıflarını örnek gösterirdi.

Onun hal Peygamber olduğuna şüphe edenler , şu haritaya baksınlar ve Bedir destanını okusunlar. Hz. Muhammed (sav)’in bir avuç imanlı Müslümanla mahşer gibi kalabalık ve alabildiğine zengin Kureyş ordusuna karşı Bedir Meydan Muharebesinde kazandığı zafer, fani insanların karı değildir. Onun peygamberliğinin en kuvvetli delili işte bu savaştır.

(Atatürk ve Din eğitimi,Ahmet Gürbaş, Diyanet İşleri Başkanlığı yayınları, s.2)

Muhammed Mustafa,

Peygamber olmadan evvel kavminin sevgisine , saygısına, güvenine erişti...

Fahrıalem Efendimiz, sonsuz tehlikeler içinde, tükenmez sıkıntılar ve zorluklar karşısında yirmi sene çalıştı ve İslam dinini kurmaya ait Peygamberlik görevini yapmayı başardıktan sonra cennetin en yüksek katına erişti. (1922( Atatürkün S.D.I, s. 262- 263)

Atatürk Türk milleti için dinin önemini ve gerekliliğini bir çok kereler ifade etmişdir.

...DİNSİZ MİLLETLERİN DEVAMINA İMKAN YOKTUR. HER FERT DİN VE DİYANETİNİ, İMANINI ÖĞRENMEK İÇİN BİR YERE MUHTAÇTIR. Orası mekteptir. Fakat nasıl ki her hususta yüksek mektep ve ihtisas sahipleri yetiştirmek lazımsa, dinimizin hakikatini tetkik, tetbbu (derinlemesine araştırma) ilmi ve fenni kudretine sahip olacak güzide ve hakiki ulema yetiştirecek yüksek müesseselere sahip olmalıyız.