Nefsine uyup da samimi olan biri olabilir mi?

Sayın Adnan Oktar’ın 7 Mayıs 2018 tarihli Canlı Sohbetler yayınından


İZLEYİCİ SORUSU: Nefsine uyup samimi olan biri olabilir mi?

 

ADNAN OKTAR: Nefis, pek dengeli bir varlık değildir, beyin eğitime açıktır ama olumsuz eğitime açıktır. Olumlu eğitimi pek almaz. Yani toplumun genel yapısından dolayı olumlu eğitimi almaz. Mesela aile içinde korka öğretilir beyne. Yani her şeyden korkma öğretilir. Karanlıktan, şundan bundan her şeyden korkma. Kıskançlık öğretilir ama çok kapsamlı, çok detaylı öğretilir. Sinirlenme öğretilir. Bağırıp-çağırma, nasıl kızılır, nasıl yırtıcı olunur onlar öğretilir. Filmlerde falan da öğretilir. Trip atma, oyun oynama, bu özellikle televizyon dizileri falan var, beyin onları sürekli kapar görsel olduğu için. O işte beyin yıkama tabir ediyorlar onu ama yani beynin kirli bilgiyle doldurulması. Beyin ona direnmiyor, öyle beynin olumsuz bir özelliği vardır. Her türlü olumsuz bilgiyi sürekli alır. Alıp ezberliyor ve muazzam bir hafıza gücü vardır. Bizim görmediğimiz bir hafıza gücü vardır. Yani o ezberinde tutar, biz farkında varmayız onun ezberinde tuttuğunun. Yani görsel hafıza olarak da tutar, görüntü olarak da tutar. Biz farkında olmayız ama o beyin bilir onu. Nefis diye buna deniyor. Şimdi onunla teçhiz edildi mi olumsuz yönde, bu sefer ruhla o karşılaşıyor. Ruh iyi bir şey söylediğinde, mesela korkulacak bir şey yok, ruh diyor ki ben korkmak istemiyorum. Beyin korkma emri veriyor. Mesela beti-benzi soluyor, eli-ayağı boşalıyor. Beynine hakim olamıyor. Korkmamam lazım diyor ama korkuyor. Mesela kıskanmamam lazım diyor ama kıskanıyor. Sinirlenmemem gerekiyor diyor ama sinirleniyor, kontrol edemiyor. Bu yönden çok risklidir. Çok dirençli, çünkü kaslara hakim olan bir sistem olduğu için beyin onun dediklerine karşı direnme hayati.

Ya çocukluktan çok iyi bir eğitim alınması gerekiyor ama toplumda genellikle çocukluktan iyi eğitim alabilen insan çok çok nadirdir. Genellikle olumsuz eğitim alırlar. O yüzden de başları belaya girer. Ne kadar dindar olursa olsun, ne kadar akıllı olursa olsun onun etkisinde olur. Mesela üzülme öğretiliyor normalde üzülmez adam. Ama öğretildiği için elinde olmadan üzülüyor. Mesela kalleşlik öğretiliyor, kalleşliğe yatkın oluyor ruhu, öğretildiği için.

Münafıklar da genellikle insanların beynindeki bu bilgiyi kullanmaya çalışırlar, münafığın özelliği budur. Abi diyor ya ne işin var diyor işte orada. Hayatını kaybedeceksin diyor mesela Peygamber Efendimiz (sav) zamanında. Paranı veriyorsun, hayatın gidiyor. Ne işin var abi? Abi haklısın ya falan diyor o da. Yani çok ilkel bilgilendirme ile elde edilir bu. İman ona direnebiliyor. Yani beynin o kirli bilgilerine karşı güçlü bir atak yapıyor, kaslara da hakim olabilen bir şey bu. İman ruhla karşılık verebiliyor. İşte imanla nefsin mücadelesi bu şekilde oluyor. Şu anda da bunları yaşamış oluyoruz biz.