Sohbetler (20 Şubat 2018; 18:00)

KARTAL GÖKTAN: İyi günler değerli izleyicilerimiz. Sorular Cevaplar programımıza hoş geldiniz. Adnan Bey hoş geldiniz.

ADNAN OKTAR: Evet, buyurun.

KARTAL GÖKTAN: Bugün Şehidimiz Ömer Halisdemir’in doğum günü Adnan Bey. Şehidimiz bugün 44 yaşına girdi. Fotoğraflarını görebiliriz.

ADNAN OKTAR: Kabadayıların en mükemmeli. Ah severim ben senin güzelliğini, maşaAllah. Kabadayı dediğin böyle olacak.

Evet, dinliyorum.

OKTAR BABUNA: Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Aksakallı Paşamız darbe gecesinin sabahında yani 16 Temmuz sabahı darbeci Semih Terzi’yi öldürdükten sonra şehit edilen Ömer Halisdemir’in cenazesinin başına gitmiş ve eğilip Şehidimizi alnından öpmüştü. Zekai Paşamızın eğilip kahraman Şehidimizi alnından öptüğü o anların görüntüleri var.

ADNAN OKTAR: Helal olsun kabadayıya, hakiki kabadayı. Allah şehadetini makbul etsin, kabul etsin. Allah o güzel makamı bizlere de nasip etsin. Annesine babasına sevenlerine Cenab-ı Allah uzun ömür ve sabr-ı cemil nasip etsin.

Evet, dinliyorum.

VTR: Kışın şapka kullanır mısınız?

ADNAN OKTAR: Şapka kullanmak gerekir. Soğuğa yiğitlik olmaz, şapka herkes için iyi olur. Kalpak da olur, şapka da olur.

Evet, dinliyorum.

VTR: Cennet nerede?

ADNAN OKTAR: Cennetle iç içeyiz güzel yüzlüm. Boyut farkı var, yüz yüzeyiz iç içe, zar gibi yani zar gibi öyle düşün. Sonsuz ince bir zar düşün öyle bir zar, cennetle iç içeyiz. Allah Katında biliyorsunuz mekan yoktur. Mekan insan için yaratılıyor. Allah mekan haricidir, mekanın üstündedir, zamanın ve mekanın üstündedir Allah.

Evet, dinliyorum.

KARTAL GÖKTAN: Cumhurbaşkanı Erdoğan, Osmanlı tokadının ne olduğunu soranlara Kut-ül Amare’ye bakmaları gerektiğini söyledi.

ADNAN OKTAR: Kabadayı cevabı okka gibi oturtturmuş. Tam cevap işte, evet. İngiliz derin devletine oturtulan Osmanlı tokadı.

OKTAR BABUNA: Unutturmuşlardı siz vesile oldunuz, Kut-ül Amare’nin tekrar hatırlanmasına.

ADNAN OKTAR: Evet.

KARTAL GÖKTAN: Şöyle Cumhurbaşkanımız’ın konuşması: “Birileri Osmanlı tokadının ne olduğunu soruyormuş. Bu soruyu soranlar bizim tarihçilere itibar etmezlerse batılı tarihçilerin Osmanlı tarihiyle ilgili kitaplarını okusunlar. Çanakkale’de, Kut-ül Amare’de savaşmış dedelerinden varsa onlara sorsunlar Osmanlı tokadının ne olduğunu.”

ADNAN OKTAR: Bak Çanakkale, Kut-ül Amare doğrudan İngiliz derin devleti. Ve İngiliz derin devletinin kahpeleri daha hala kahpelik peşinde, oyun peşindeler daha hala. Hayasızca, arsızca ve yüzsüzce alçakça vatan hainliği yapmakta kararlılar.

KARTAL GÖKTAN: “Daha da merak ediyorlarsa buyursunlar Afrin’e gelsinler. Bu tokadın hak edenden başka kimseye atılmadığını da sorup soruşturup öğrensinler” dedi.

ADNAN OKTAR: İşte bu kadar, şahane olmuş. Tayyip Hocam Kasımpaşa’da bir resim çektirse daha iyi anlarlar olayı.

Evet, dinliyorum.

VTR: Yeni tanıştığınız birinin güvenilir olup olmadığını İstanbul’da nasıl anlarsınız veya Türkiye genelinde?

ADNAN OKTAR: Yakışıklım bir kere dış görünümü, kılığı kıyafeti, uzaktan yürüyüşü, beden dili tabir edilen bedeninin hareketleri, ses tonu, kurduğu cümleler ve en önemlisi bakışı. Gözündeki ifadeden süratle anlaşılır. İlk yüzde 95’lik bölümü anlaşılır, ondan gerisi detaydır artık. Hemen anlaşılır yani bana birisi sorsun anlatayım. Yüzde 99 isabet. Çocuklar da bilir bizim kardeşler de bilir.

Evet, dinliyorum.

VTR: İnanç delil ister mi?

ADNAN OKTAR: Tabii ki yakışıklım. Allah zaten delili onun için yaratıyor. “Delili görün Beni anlayın” diyor. Zaten Allah’ın asıl istediği budur. Kainatı bu kadar detaylı yaratmasının nedeni o. Bu kadar harika yaratmasının nedeni o. “Benim harikalarıma bakın Beni anlayın” diyor. Zaten Kuran’da da ona çok detaylı dikkat çekiyor. “Yerde, gökte, kendinizde deliller var” diyor “düşünmez misiniz?” diyor Allah. Ve onlardan da çok fazla örnekler veriyor Allah. Asıl istediği odur yani her şeyi aklımızla çözmemizi ister Allah. Allah’ın varlığını, birliğini.

Evet, dinliyorum.

OKTAR BABUNA: Geçtiğimiz akşam Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15 Temmuz Gazimiz Sabri Gündüz’ü evinde ziyaret ederek bacağı hakkında bilgi almıştı. Bugün de grup toplantısında yaptığı konuşmada, tüm müdahalelere rağmen Gazi Gündüz’ün bacağının kesileceğini açıkladı. Kahraman Gazimiz Sayın Erdoğan’ın ziyareti ve bacağının son durumuyla ilgili bir açıklama yaptı.

ADNAN OKTAR: Hele hele şanlı kabadayıya bak. Allah sana her türlü hayrı güzelliği versin. Mezarda her yerimiz gidecek. Allah senin ayağını almış cennet karşılığında, inşaAllah. Ama herkes ölecek, ayak da gidecek, baş da gidecek, kafa da gidecek hepsi gidecek çürüyecek. Ama senin gibi aslanlar inşaAllah cennette göğsünü gere gere gezecekler, inşaAllah.

Evet.

VTR: Gece taksiler bayanlar için güvenli mi?

ADNAN OKTAR: Yakışıklım, bana göre değil. Ben bütün taksicileri tenzih ederim ama adam değişik bir insan çıkabilir ben güvenemem. Özellikle sapa bir semtte oluyor evi bir yerde oluyor. Ana caddeden gitse falan yine bir derece kalabalık. Fakat karanlık bir caddeye, bir yola sapıyor, Allah esirgesin şeytan kanına girer bilmem ne olur falan. Bakıyorsun ormanlık alana doğru gitmeye başlıyor. Alkollü olabiliyor veyahut psikolojik bozukluğu olmuş oluyor. Olmaz. Ama şöyle olabilir; adama telefonu verir adını soyadını söyler, arabanın plakasını falan da verir, ilgili taksi şirketinin yöneticisiyle de konuşur. “Ben bu taksiye biniyorum bilginiz dahilinde olsun.” Tamam taksi şirketi bir güvence verir. Annesine babasına da der “ben falanca taksiye biniyorum, şahsın ismi de bu” görüntüsünü de gösterir. Açıp konuşur o da der “ben kızınızı teslim aldım götürüyorum.” Böyle bir anlaşma olması lazım. Bunun ayarlanması gerekiyor, değil mi açık? O şekilde, sık sık ailesi de onu kontrol ederek o şekilde olur. Kusura bakmasınlar biz herkese güvenemeyiz. İyi insan yüzde 99’dur ama yüzde 1 anormal insan çıkar, facia meydana geliyor. Onun için hem taksi şirketinin taksi durağındaki ilgili sorumlu kişiden güvence istensin şahısla ilgili, hem de ailesiyle de görüşüp adamın da yüzünü gösterip, adam kendi konuşsun bizzat. “Ben kızınızı teslim aldım götürüyorum şuraya götüreceğim.” Bu şekilde olur. Onun dışında benim aklıma yatmaz. Minibüste de mesela delikanlı baktı bir genç kız var iniyor. Kardeşim minibüs şoförüyle yalnız bırakıyorsun, adam genç adam karanlık bir semt, adam alkollü falan da olabilir. Tamam yüzde 99’u iyi ama olur ki yüzde 1’i anormal çıkar. İnsanın gönlü rahat etmez. O genç kızın gideceği yere kadar inme minibüsten ne olur, delikanlısın. Geri döndürürsün minibüsü verirsin para dönersin, kendin de dönebilirsin. Sağ salim insin yani insan. Hatta insan takip de eder indi mi falan diye “bir dakika içeri bir girsin” denir yani. Herkes herkesi koruyup kollaması lazım özellikle genç kızlara çok titiz sahip çıkmamız lazım. Çok eziyet ediyorlar, çok üzüyorlar görüyorsunuz. Öldürenler, asan kesen, döven, söven, tecavüze kalkan, laf atan haddi hesabı yok. Delirdi insanlar, din iman deccal tarafından alındı insanlardan. Avrupa’yı da mahvettiler görüyorsunuz. Kiliselere gidenlerin sayısı mesela 10’da 7’den 10’da 2’ye düşmüş. Facia. Daha hala da Hristiyanları yok etmeye çalışıyor Müslümanlar. Görmüyor muzun sana sıra gelecek arkasından aklını başına al. Hristiyanlık yok olursa sen de yok olacaksın arkasından. Düşünmüyor bunu.

OKTAR BABUNA: “Hilalle haçın savaşı var” diyorlar.

ADNAN OKTAR: Hilalle haç savaşı yok, hilalle deccaliyetin savaşı var. Haçla deccaliyetin savaşı var. Davut yıldızıyla deccaliyetin savaşı var. Karşıda deccal var başka bir şey yok.

Mesela tek başına sokakta genç kız evine yürüyor. Orada da mahallenin delikanlıları kabadayıları sahip çıksınlar genç kızlara, değil mi? Onu gözle takip etsinler kimse zarar vermesin diye. Geçen gün gördünüz adam takip ediyor çocuğu, görülüyor takip ettiği. Genç kızlar da şüphelendiklerinde hemen polise haber versinler “birisi beni takip ediyor” desin. Hemen 155 gelsin. Takip bilinir yani genç kız farkına varıyordur onun. Veyahut birisi uzaktan gördüyse, şüpheli gördüyse o da polise haber verebilir. “Bu genç kızı takip ediyor bu adam” gibi, değil mi? Bak arkasından paldır-küldür içeri giriyor genç kız da aferin, çığlık atmış korkudan deli gibi kaçıyor direğe çarpıyor, ödlek yani. Dolayısıyla böyle tiplere karşı herkes çok şuurlu olması lazım. Mahalle hemen ayağa kalkması lazım, hemen sokağa fırlamak gerekiyor ki yılsınlar. Dinsizlik Darwinizm’le dünyada nevşü nüma buldu gelişti. Bu belanın bir an önce durdurulması gerekiyor. Devletin Darwinizm’e dur demesi lazım. Daha hala 19’a erteliyorlar, olmaz. Bir dakika bile ertelenemez, 2019 değil bir dakika bile ertelenmez. Alenen Allah’ı inkar eden bir sistem Darwinizm.

Evet, dinliyorum.

OKTAR BABUNA: Adnan Bey, ülke genelinde dağıtımı yapılan, Hindistan’ın 1 milyon tirajlı günlük İngilizce Gazetesi Hindustan Times’da yazılarınız yayınlanmaya başladı. Bu gazete Hindistan parlamentosunun üst kanadından bir milletvekiline ait. Yazınızda, “Dünya bugün çocuklar için neden daha tehlikeli?” başlıklı makaleniz yayınlandı. İnternet sitelerinde de yayınlandı. Yazınızda, çocukların artık bu yüzyılda toplam iki dünya savaşı yaşamış, 20. Yüzyılda benzer zulüm ve acı yaşamıyor olması gerektiğini anlatıyorsunuz. Çocukları yaşadıkları zulümden kurtarmak için atılacak adımların geciktirildiği her saniye bir çocuğun daha mutlaka acı çekiyor olacağını unutmamamız gerektiğini hatırlatıyorsunuz, maşaAllah.

Ayrıca Malezya’nın en köklü İngilizce gazetelerinin başında gelen New Straits Times Gazetesi’nde “Günümüzün önemli bir hastalığı: Yalnızlık” başlıklı makaleniz yayınlandı. Yazınızda, yapılan araştırmalarda yalnızlığın ölüm sebepleri arasında en üst sıralarda yer almaya başladığını belirtiyorsunuz. Bu konuda en çok sorun yaşayan ülkelerden biri olan İngiltere’nin yalnızlık problemiyle mücadele edebilmek için bir bakanlık kurduğunu ifade ediyorsunuz. Bu problemle doğru şekilde baş edebilmek için her şeyden önce bencil ve materyalist düşüncenin ortadan kaldırılacağı bir eğitim sisteminin öneminden bahsediyorsunuz.

ADNAN OKTAR: Tabii, Allah korkusu olacak, Allah sevgisi olacak ki yaşlı anneyi babayı terk etme olmasın, değil mi? Çünkü senin dininle uğraşmıyor, imanına bir zarar vermiyor kendi halinde mazlum bir insan. Terk etmek haram olur. Ama dinine saldırsa, imanına saldırsa tamam o zaman velayet yok. Ama yokken, dinine imanına saldırmıyorken anneyi babayı yalnız bırakmak haram.

Darwinizm’i 2019’a bırakmak haram olur. Derhal bu fitnenin durdurulması lazım derhal derhal. Bakın çok büyük bir hata var burada. “2019’da müfredattan kaldıracağız” diyor. 2019’a kadar zehirleme devam edecek demektir o zaman. Yazık-günah değil mi bu çocuklara, bu insanlara? Alenen Allah’ı inkar eden bir sistem, derhal kaldırılması lazım. 2019’a kadar çok geç.

Evet.

OKTAR BABUNA: Amerika’dan yayın yapan Al-Hikmat Dergisi’nde, “Adaletli liderin adalet arayan takipçileri” başlıklı makaleniz yayınlandı. Yazınızda, Müslümanların Peygamberimiz (sav)’in üstün ahlakını kendilerine örnek alarak tüm insanlara karşı hangi inançtan olurlarsa olsunlar aynı adaletli ve merhametli tavrı göstermekle yükümlü oldukları üzerinde duruyorsunuz, maşaAllah.

500 internet sitesinde ve gazetede makaleniz yayınlandı bugüne kadar dünya çapında, maşaAllah. 215’inde ise düzenli yayınlanıyor, maşaAllah dünya çapında.

ADNAN OKTAR: MaşaAllah.

Ömer Halisdemir, canımın içi Allah sana cennet nasip etmiş ne mutlu sana. Allah mübarek etsin şehadetini. Allah anana babana sevdiklerine uzun ömür sabr-ı cemil nasip etsin. Seninle gurur duyuyoruz, seninle onur duyuyoruz sen bizim şerefimizsin. Helal olsun delikanlılığına, helal olsun kabadayılığına, helal olsun yiğitliğine, maşaAllah diyoruz sana maşaAllah.

OKTAR BABUNA: Biraz önceki Gazimiz de “Bacak olmadan yaşanır ama vatan olmadan yaşanmaz” demişti.

ADNAN OKTAR: Kabadayının haslarından o da, maşaAllah. O benim aslanım o.

Buyurun hanım kardeşim.

ASLI HANTAL: Cumhurbaşkanı Erdoğan çocuklara yönelik istismar suçunun tüm indirimlerinin dışında tutulması gerektiğini söyledi.

ADNAN OKTAR: Hiçbir şey fark etmez böyle. Yani adamlar indirimi yapsa tüm indirim adam mesela ne indiriyor, müebbet alıyor, müebbedin neyini indireceksin nasıl indireceksin? Çocuğa tecavüz edip öldürüyor müebbet alıyor, neyini indireceksin bunun? İnse ne olur? İnecek bir şey yok bunda zaten müebbet. Adamı öldürsen, assan ne olur adam zaten manyak adama fark etmez ki. “As” diyor zaten “kurtulurum iyi olur” diyor. Bakın bunun çözümü Darwinist eğitimin durdurulmasıdır. Darwinist-materyalist eğitimin durdurulmasıdır, gelenekçi Ortodoks eğitimin durdurulmasıdır. Baştan çözümü budur başka türlü olmaz. Sen adama ne diyorsun? “Bu hayvan. Solucandan gelişti kurbağaya dönüştü, kurbağadan primata dönüştü, primattan maymuna dönüştü hayvan” diyorsun. Adam da “hayvana tecavüz ediyorum” diyor bu kadar. “Öldürürsen de öldür” diyor “asıyorsan da as” diyor “zaten hayvanı asacaksın” diyor “zaten öleceğim ben” diyor “zaten ahiret yok, zaten ahirette kimseye cevap vermeyeceğim öldürürsen mutlu olurum” diyor. Bunlar çözüm değil alakası yok. Adamın erkekliğini alsan işte kimyasal, adamı ne ilgilendirir? Adamı ne ilgilendirir? Adam yapmış yapacağını zaten. Neyi durduracak bu neyi halletmiş olacak? Böyle çözüm olmaz. Adama müebbet verdiğini düşün ilgilendirmez ki adamı. Zaten kendi kendini asmak istiyor adam, öyle bir derdi yok. “Keşke assanız” diyor adam. Manyağa dönmüş adam delirmiş yani. Darwinist eğitimin durdurulması lazım asıl konu o. Sen adama ne diyorsun? “Kainat tesadüfen meydana geldi” diyorsun “Allah yaratmadı” diyorsun “bir patlama sonucu, tesadüfen bir patlama oldu kainat meydana geldi, tesadüfler sonucu da hayvandan sen oluştun” diyorsun. “İlk atan mikroptu” diyorsun “mikroptan solucan oluştu, solucandan kurbağa oluştu, kurbağadan primat oluştu, primattan maymun oluştu, maymundan da sen oluştun” diyorsun. Adam diyor ki “ben yaşasam ne olur yaşamasam ne olur” diyor, kendini hayvan olarak kabul ediyor zaten. Bu eğitimin kaldırılması gerekiyor. Bu eğitimde her şey olur söyleyeyim. PKK da çıkar, komünist de çıkar, anarşist de çıkar, terörist de çıkar hepsi çıkar, her türlü tehlikeli akım çıkar. Bu eğitimin kaldırılması lazım. Önce Allah korkusunun verilmesi lazım insanlara, Allah sevgisinin verilmesi lazım. İnsanlara merhamet, şefkat duygusunun aşılanması ve bunun insanların gönlünde olması gerekiyor. Cezada indirim nasıl olsun? Adam zaten tecavüz ediyor çocuğa. Gördünüz çocuğu parçalamış çocuğu, öldürmeye teşebbüs de var. Normalde müebbet alır. İndirsen ne olur müebbedi? Neyini indireceksin? Nereye iner müebbet yani? Yine müebbet içinde müebbede inecektir yani. Müebbedin içinde başka bir iniş yeri yok. İyi halden indirme, ne olur adamın işte tek kişilik hücredeyse koğuşa alınmış olur en fazla. Yine adam yatıyor adama fark etmez. Ha hücre, ha koğuş. Zaten adam “kendimi asarım” da diyor öyle bir şey yok. “Yahut siz beni asın” diyor. Dışarı çıkarsa yine yapacağını söylüyor adam. Delirmiş yani artık, Darwinist eğitimden delirmiş adam. Allah’ı inkar etmiş deliye dönmüş. Darwinist eğitimin durdurulması gerekiyor asıl konu bu, asıl mesele bu. Eğitim sistemi bozuk. Kuran’la, imanla, Allah korkusuyla insanların yetiştirilmesi gerekiyor.

Evet, dinliyorum.

VTR: Ölümle diriliş iç içe midir?

ADNAN OKTAR: Evet yani insan öldüğünü gördüğü an uykudan uyanmış oluyor zaten. Ölüm demek uykudan uyanma demektir. Çok yoğun bir uyku halindeyiz şu an. Kesifleşmiş bir uyku açıkça görülüyor bunun rüya olduğu görülüyor. Bu uykudan uyanıp kafanın eni berraklaşmasıdır, öyle karmakarışık da bir şey yok. Yani ahirette her şey Müslüman için keskin, düzgün ve nettir, gayet tertiplidir ve her şey süratle hallolur. Karmaşık bir yapı yok. Yok işte “40 yıl sırat köprüsünde bekler” işte “kestiği koyunların sırtına biner” falan bunlar çocukça abuk-sabuk izahlar. Böyle bir şey yok. O konuşmayı yayınla yine.

 VTR: Ölümle diriliş iç içe midir?

ADNAN OKTAR: Evet yakışıklım. Allah sana hayırlı bereketli uzun ömür versin. Seni cennetiyle sevindirsin. Cennette de arkadaş etsin, inşaAllah.

VTR: İngiliz derin devletinin amacı nedir?

ADNAN OKTAR: İngiliz derin devletinin amacı geleneksel deccaliyet yani şeytanın emirlerini yerine getirme geleneğidir. Yani derin devlet demek şeytanın tarikatı demektir, şeytanın dini demektir. Bir peygamberlerin getirdiği Allah’ın dini vardır, bir de şeytanın dini vardır. Bu iki din dünyanın yaratılışından beri çarpışır. İki dinin mücadelesi vardır, kıyamete kadar bu iki din mücadele edecektir. Her iki dinin de peygamberleri olur yani önderleri olur. İslam dininin peygamberleri olur, aynı şekilde şeytanın dininin de şeytani peygamberleri olur. Onlara deccal deniyor. Onlar da böyle sanrılar alırlar, görüntüler alırlar, hipnoz güçleri vardır, harikalar gösterirler, onlara istidraç denir. Peygamberlerin gösterdiklerine de mucize denir. Bu iki kuvvet kıyamete kadar çarpışır. Şu an İngiliz derin devletinin kontrolünde bu, deccaliyet. Yani İngiliz derin devleti deccaliyeti himaye ediyor.

Tayyip Hoca’nın konuşmasını yayınla.

ASLI HANTAL: “Dün Beştepe’de başkanlığımda toplanan bakanlar kurulunda bu meseleyi detaylı olarak ele aldık. Gerek kanunların kendilerinde, gerek uygulamadaki boşlukların giderilmesi, gerek ailelerde ve okullardaki eğitimdeki boşlukların hızla giderilmesi için çalışma başlatıldı. Görevlendirilen altı bakan arkadaşımız hazırlayacakları raporu sunacaklar.”

ADNAN KTAR: Kesin çözümün üstünde durulsun, konuyu hiç uzatmaya gerek yok. Bir kere hukuki tedbir adamlara vız gelir tırıs gider sapık adama. Kimyasal yönden adamın erkekliğini yok edecekler. “Ediyorsan et” der adam, adamı ne ilgilendirir? “Asacağım” diyor “as” diyor adam zaten “çok iyi olur ben kendimi asarım yoksa” diyor. Adam manyak yani öyle bir derdi yok onların. Adamı özel hücreye koyuyorlar oturuyor hücrede, ömür boyu oturuyor. Çay demliyor içiyor bekliyor yani. Adamı sen Darwinist-materyalist yetiştirirsen adam delirir. Adama diyorsun ki “baban bakteriydi” diyorsun “bakteriden solucan oluştu” diyorsun “solucandan kurbağa oluştu, kurbağadan primat oluştu, primattan maymun oluştu, maymundan da sen oluştun” diyorsun. Adam delirir bunu duyunca aklı gider. “Kainat birdenbire tesadüfi bir patlama sonucu oluştu” diyorsun “Allah, din, iman yok” diyorsun. Normal eğitimdeki sistem bu, bunu anlatıyorsun. Adam Allah’ın olmadığı kanaatinde, dinin olmadığı kanaatinde delirmiş vaziyette, zaten intihar etmek istiyor adam. Adam tecavüz de eder, annesiyle de haşa ilişkiye girmeye kalkıyor, kızıyla da ilişkiye girmeye kalkıyor. Erkek erkeğe de ilişkiye giriyor kepazelik paçalardan akıyor. Darwinist eğitim, gelenekçi Ortodoks eğitim ikisi elele verdiğinde felaket diz boyu oluyor. Bunun durdurulması gerekiyor. Darwinist eğitimin derhal durdurulması lazım Darwinist-materyalist eğitimin. Darwinist-materyalist eğitimde “Allah yok” diyorsun “ahiret yok, peygamber yok, hesap vermeyeceksin” diyor. Adam zaten ölmek ister böyle bir durumda yaşamak istemez. Tecavüz de eder, kızına da tecavüz etmeye kalkıyor hepsini yapabilir manyak. PKK’lı da olur, katil de olur manyak da olur her şeyi yapabilir. Bu eğitim sisteminin kaldırılması gerekiyor. Darwinist-materyalist eğitimin derhal durdurulması lazım. Anlamazdan gelinecek gibi değil. Şimdi bakanlığın uzmanlarına verecekler konuyu, bu konulara asla girmezler girmeyecekler bak göreceksiniz. Aileler işte toplantı yapsın diyor, aileler çocukları eğitsin. İşte çocuğa tecavüz başlarsa çocuk bağırsın diyorlar, işte çocuk vücuduna dokundurtmasın. Çocuğun ne gücü yetsin buna, şu laf mı? Dokundurtmasın diyor. Çocuğun nasıl gücü yetsin? Çocuk 5 kilo, 7 kilo, 10 kilo; 90 kiloluk adama nasıl gücü yetsin? Ağzını kapattı mı alır-götürür çocuğu. Darwinist-materyalist eğitimin durdurulması gerekiyor. Tayyip Hoca’nın kastettiği dini eğitimim kastediyor. Yani iman hakikatleri anlatılsın, Kuran mucizeleri anlatılsın, Darwinizm durdurulsun diyor ama pratikte memurlar bunu yapmayacaklar yapmazlar. Ancak yani net talimat verilirse bunu yaparlar. Yoksa yani Tayyip Hoca’nın gönlünden geçen bu; iman hakikatleri anlatılsın, Kuran mucizeleri anlatılsın, dinle, imanla halledilsin, Allah korkusu anlatılsın, Darwinist-materyalist eğitim kaldırılsın, bunu diyecek ama milli eğitimin uzmanları, bunu yapmıyor. Başka yola çekiyorlar, işte görün bak başka türlü yapacaklardır.

Mesela Arabistan’da, İran’da ahlak polisi var, ahlak polisi özel herkesi denetliyor. Homoseksüellik, yüzde yetmiş oranında Suudi Arabistan’da. Yüzde yetmiş neyini denetleyeceksin? Eğitimle olur, Allah korkusuyla olur, gelenekçi Ortodoks sistem bunu geliştiriyor, kadın karşıtlığı bunu geliştiriyor. Kadını ortadan çektin mi homoseksüellik devreye giriyor, sapıklık devreye giriyor. Kadın güzelliği, kadına saygı, ön planda olması lazım, kadının nimet olarak görülmesi lazım, kadın diye bir şey yok ortada, kadını ortadan kaldırıyor. O zaman adam sapıklığa dönüyor işte, halbuki helaliyle kadına yönelmesi lazım erkeğin. Erkek kadına, kadın da erkeğe yönelecek helaliyle, konu budur, bu şekilde olur.

Tayyip Hoca otuz kere söyledi, dedi ki “Eğitim düzenimizde bir bozukluk var. Sistemde bir bozukluk var, bunun düzeltilmesi gerekir” diyor, adamlar anlamazdan geliyorlar. O Talim Terbiye Kurulu Başkanı falan, gözlüklü olan her seferinde anlamazdan geliyor. Mesela Darwinizm’e karşı halk şiddetle reaksiyon gösteriyor, yine anlamazdan geliyor. Bakan da çıktı “Darwinizm bir gerçektir tabii ki” diyor, ondan sonra da bela işte oluk oluk akıyor. Tayyip Hocam ne yapsın yani? Gidip Milli Eğitim Bakanı’nın yakasına yapışacak hali yok. Söyleyeceğini söylüyor ama adamlar anlamıyor. Gereğini yapmıyorlar.

İşte üç yaşındaki çocuğa da tecavüz eder, adam anasına da tecavüz etmeye kalkıyor, kendi öz kızına tecavüz etmeye kalkıyor yani aile kavramı oradan kalkıyor, Darwinist eğitim bunu getirir. Adama “sen hayvansın” diyorsun, “atan da hayvandı” diyorsun, “atan komünistti” diyorsun, adam da komünist olduğuna inanıyor yani atalarına benzemesi gerektiğine inanıyor. “O zaman ahlak yoktu, aile yoktu” diyor. “Ana bacı kavaramı yoktu” diyor, komünizmin anlattığı bu, Darwinist eğitim bunu anlatır. Adam elinde baltalarla vahşi hayvan görünümünde gösteriliyor, nerde? Devletin müzesinde, “sizin atanız buydu” diyor, elinde baltalarla vahşi hayvan gibi insanlar, gözüyle görmüş gibi anlatıyor. “O zaman aile yoktu” diyor. “Din yoktu” bak “din yoktu” diyor, “aile yoktu, ahlak yoktu” diyor. Ne demek istiyorsun? Adam da diyor ki işte “atama benzeyeceğim ben de o zaman” diyor, böyle eğitim olmaz Darwinist-materyalist eğitim derhal durdurulması lazım. Facia bu, bak Allah sürekli felaket gösteriyor tek sebebi Darwinist eğitimdir. Allah korkusuna dayalı, Allah sevgisine dayalı iman hakikatlerinin anlatıldığı, Kuran mucizelerinin anlatıldığı, Darwinizm’in geçersizliğinin anlatıldığı bir sistemde bu kepazelikler, bu rezaletler olmaz. Yani hukuki tedbirler de hiçbir şekilde etkili olmaz. Adamın erkekliğini alsan ne olur, adam ne takacak? İlaç verip erkekliğini alacakmış. Yani adam “al” der, adama müebbet veriyorsun, cezasını hafifletmiş oluyor mahkeme. Ne oluyor? Hiç değişen bir şey yok. Yine müebbet yatıyor zaten yani değişen bir şey olmaz ondan. “Cezayı daha da ağırlaştıracağız” diyor. Müebbedin üstüne ne ağırlaştıracaksın? “Daha da ağırlaştıracağız” diyor. On misline ağırlaştırdığını düşün, yine müebbet yatacak adam. İşte o kadar,  başka ne olur yani? “Adama on bin yıl ceza vereceğiz” diyor, “on bin yıl” adam işte ömrü yettiği kadar yatacak demektir, o kadar. Devlet onu otuz yıl, kırk yıl, besliyor orda, elli yıl besliyor hapishane de, o kadar. Adam orada satranç oynuyor, televizyon seyrediyor, yan gelip yatıyor. Dört yaşında çocuğu da şehit ediyor. Yani böyle bir mantık olmaz. Bak Darwinist eğitim kaldırılırsa, Allah korkusu, Allah sevgisi hakim olur. Sevgi, merhamet, şefkat hakim olur. Böyle rezaletler olmaz o zaman. Adam, Allah’tan hiç haberi yok hayvan gibi yani mahluk, bunun benzeri adamlar sürekli türer, devam eder başka türlü çözüm yok, anlattığım çözümün dışında.

Mesela Öcalan diyor ki; “Ben lise yıllarımda çok dindardım, namazımda, niyazımdaydım” diyor. “Lisede bana Darwinizm’i anlattılar” diyor. “Ben komünist, Allahsız, Kitapsız, oldum” diyor. Şu anki lisedeki eğitimi söylüyor adam, bak “o eğitimi alınca Allahsız, Kitapsız oldum” diyor. Bak Öcalan diyor ki, “bizim din ile ilişkimiz yok. Halkımız Tanrı’dan, ideolojiden, kopmalıdır” diyor. Bak Allah’tan, ideolojiden kopmalıdır. “Ben çok uğraştım sonunda Tanrı’dan koptum, Tanrı’yı aştım” bak Tanrı’yı aştım “böylece Abdullah Öcalan olabildim. İslam kadınımıza bir şey vermemiştir” diyor. Gelenekçi İslam’a göre zaten kadın, hayvan yerine konuluyor. Acayip aşağılanıyor, o da diyor ki bak “İslam kadınımıza bir şey vermemiştir, bunun yerine sosyalist ahlaki koyacağız” diyor. Güneydoğu’daki kızlar cayır cayır komünist oluyorlar. “Gelenekçi sistemde ezileceğime komünist olayım bari” diyor. Çünkü havyan yerine koyuyor gelenekçi sistem. “Sopayı da duvara asacaksın” diyor, “kadın dövüldüğü için dua etsin” diyor” sopa yediği için sabaha kadar dua etsin” diyor. “Onun için bir nimettir dövülmek” diyor, kadın bunu kabul edemiyor işte o zaman.

Tabii komünist olması da yanlış bir şey ama müthiş bir açmaza sokmuş oluyorsun adamları, böyle sistem olmaz. Darwinist-materyalist sistemin derhal kaldırılması lazım, bak “lise dönemlerimde” diyor Öcalan, “büyük felsefi bunalım yaşadım. Tanrı ile” Allah ile diyor haşa “savaş verdim, bu savaştan” diyor haşa “başarıyla çıktıktan sonra” haşa yine, “Yarı Tanrı oldum” diyor. Oradaki kızlara falan da söylüyor “sen tanrıça olabilirsin, yani” diyor. Onların da aklı yatıyor ona, kafayı takmışlar ona tanrıça olmaya. Öbürü Tanrı olmaya meraklı, öbürü tanrıça olmaya meraklı yani rezalet.

ASLI HANTAL: Terörist bölücü örgüt PKK militanlarının ideolojik eğitim aldığını gösteren fotoğraflar var.

ADNAN OKTAR: Kardeşim, gece gündüz komünist eğitim alıyorlar, buna karşın devletin karşı antikomünist, anti-Darwinist eğitim vermesi lazım. Sabahtan akşama kadar günde altı, yedi saat kitap okuyor bunlar, PKK’lılar. Buna karşı, karşı eğitim verilmiyor, karşı eğim verilmesi lazım, anlamazdan geliyorlar biz söylediğimizde ve geçiştiriyorlar.

Mesela İran’ın en ünlü hafızı Kuran okuma yarışması birincisi ve hocası “büyük alim” olarak bilinen Kuran Konseyi Üyesi, “Said Tusi” kendi öğrencisi olan, on dokuz erkek çocuğa yıllarca tecavüz ettiğini söylemiş ve itiraf etmiş ve sonra da beraat etmiş. Çocuklardan intihar edenler olmuş. Bakın tek bir vaka bu.  

Şimdi dinliyorum.

TVR: Merhabalar. Savaşlar barışlara gebe midir?

ADNAN OKTAR: Güzel yüzlüm savaşlar savaşlara gebedir. Savaş savaşı getirir başka bir şey getirmez. Ancak imam Hz. Mehdi (as)’ın zuhuru Hz. İsa Mesih (as)’ın zuhuru ile savaşlar durur. Savaş barışı nasıl getirsin? Savaş intikam getirir intikam da savaşı getirir.

Evet dinliyorum.

VTR: Merhaba, bir soru soracağım. Münafıkların ahlaksızlığı sizce şeytanla arkadaş olmalarından dolayı mıdır?

ADNAN OKTAR: Güzel yüzlüm bir kere dünya metafizik bir ortam insanlar bunun farkında değiller. İki güruh, iki topluluk birbiriyle mücadele ediyor bir şeytanın hizbi bir de Allah’ın hizbi. Hizbuşşeytan bir de Hizbullah; Allah’ın hizbi. Ta en başından en sonuna kadar bu savaş devam edecek mücadele devam edecek. Hak-batıl savaşı denir buna. Bu savaşta şeytanın taraftarlarının da peygamberi olur Müslümanların da peygamberi olur. Hak peygamberler olur o peygamberlerin kitapları olur ona uyarız. Deccalin de kendi kitapları olur, kendi inançları olur. Onun da bir felsefesi, hayat şekli olur. Ama genelde deccal daha kalabalıktır yani daha askeri gücü fazladır, daha kan dökerek şiddet yaparak insanlara hakim olur. Din de sevgi ile barışla akılla imanla dünyaya hakim olmak durumunda olur. Dolayısıyla münafıkların özelliği bağımsız varlık olduklarına inanmalarıdır. Bir münafık mesela her türlü kepazeliği yapar. Sokağa çıkar eşofmanı ile koşar, Müslümanların aleyhine konuşmalar yapar bir şeyler yapar, yalan söyler, komplolar yapar. Ama bunu bağımsız rahat kişiliği ile yaptığını düşünür yani onu kader içerisinde Allah’ın yarattığının farkında değildir o. Onu özgürce yaptığına inanır. En mühim yön budur her şeyi özgürce yaptığını düşünür. Her konuşmasını, her tavrını, her eylemini tamamen Allah’tan bağımsız rahatça yaptığını düşünür. Mümin de her hareketinin Allah’a bağımlı olarak yapıldığını bilir. Bu iki gücün bir mücadelesi vardır. Her iki tarafı da Allah yaratır. Bu, müminlerin uyanıklığını, gücünü sağlar. Yalnız şeytan hizbi yenilmiş yaratılıyor normalde çok galip ve hakim bir güç olması gerekir. Çünkü hem kalabalık, askeri gücü de daha yüksektir şeytanın, bilim ordusu da yüksektir yani maarif gücü de çok yüksektir. Maarif onların en hakim olduğu yerdir. Ordulara da hakimdir. Adli gücü de çok yüksektir deccaliyetin. Mehdiyet’in çok çok kısıtlı olmasına rağmen mucize olarak küçük bir grup olarak  deccaliyeti yeniyor Allah’ın hikmeti. Bu çok büyük bir mucizedir. Mesela üç yüz kişi Mehdiyet, milyarlarca taraftarı olan deccaliyete diz çöktürüyor üç yüz kişi. Çok büyük bir mucizedir var gücü ile çalışıyor hatta diyor ki, Peygamberimiz (sav); “ Hz. Mehdi (as)’a karşı yetmiş bin sarıklı  alim deccalin safına geçer Hz. Mehdi (as)’a karşı mücadele verirler” diyor. Görüyor musun deccalin gücünü? Sırf dinsiz, imansız, münafık değil sarıklı hocaları da alıyor kendine, sarıklı hocaları. Bak “yetmiş bin sarıklı alim hoca deccalin safına geçer Hz. Mehdi (as)’a karşı mücadele verir” diyor. Hz. Mehdi (as) bunları da yeniyor. Bak yetmiş bin kişi o, o üç yüz kişi olmasına rağmen onlara da diz çöktürüyor. Deccale de diz çöktürüyor deccalin ordularına da diz çöktürüyor. Homoseksüel ordularına da diz çöktürüyor. Darwinist ordulara da diz çöktürüyor hepsine diz çöktürüyor Allah’ın hikmeti. Yenilmezlik var kaderinde Mehdiyet’in. Deccal taraftarları münafıklar mesela kurdurmuş çakal gibi kudurmuş sırtlan gibi çığlıklar atarak delicesine saldırıyor ama hep boş hiçbir şey yapamıyor. Sonra gidiyor kulağını arka ayağıyla kenarda temizliyor temizlemeye çalışıyor. Orasını burasını yalıyor münafıklar yine saldırıya geçiyor yine orasını burasını yalıyor yine kulağını kaşıyor ama hiçbir şey yapamıyor. Delirtiyor bu münafıkları.

Resulullah (sav) ferman etti ki; “Ümmetimden başları sarıklı yetmiş bin kişi deccale tabi olacaktır, Hz. Mehdi (as)’a karşı mücadele verecektir.” Diyor. (Ebubekir Abdürrezzak Bin Hammam, Abdürrezzâk es-San'ânî, el-Muśannef)

Münafıklığın özgürlük anlayışında birlik olmak yoktur. Yani İslam’ın birliğini istemez münafık. Müslümanların başına da bir baş geçmesini hiçbir şekilde istemez. O, ipini koparmış köpek gibi bir oraya saldırır bir buraya saldırır ve amaçsızdır. Kuran’ı, İslam’ı anlatmak onun için önemli değildir. O, Müslümana saldırmayı ibadet edinir kendine, bütün dikkatini ona verir. Dikkat ederseniz münafıklar ne ayet anlatır, ne Kuran’dan anlatır, ne İslam’ı anlatır, ne Darwinizm’in geçersizliğini anlatır, ne İngiliz derin devletinin yanlışlığını anlatır, ne homoseksüelliğe karşı mücadele verir. Gecesi gündüzü Müslümanlarla uğraşmaktır. Müslümanlarla uğraştıkça Müslümanlar maşaAllah gelişir güçlenir onlara bir enerji gelir, bir güç gelir. Münafıklara da bir çöküş, bir melanet, bir hastalık gelir.

“Hz. Resulullah (sav)’ı minberde insanlara hutbe okurken gördüm. Resulullah (sav) şöyle ferman etti. ‘Allah’ın eli cemaatle beraberdir’” yani topluluk mesela Müslümanların bir arada olması topluluk ‘şeytan ise cemaati parçalamaya çalışan münafıklarla beraber tepinir’ diyor bak “cemaati parçalamaya çalışan münafıklarla beraber tepinir” şu anda da bu tepinmeyi görüyoruz. Biz de hoşt diyoruz münafıklara, tepinmeye devam, istediğiniz kadar tepinin.

Muhyiddin Arabi diyor ki, Fütuhat-ı Mekkiyye’sinde “İmam Hz. Mehdi (as) İslam’ı Peygamber (sav)’in zamanında olduğu gibi aynen tatbik edecek. Yeryüzünden mezhepleri kaldıracak Hz. Mehdi (as)” diyor. “Halis ve hakiki dinden başka hiçbir mezhep kalmayacak Hz. Mehdi (as)’ın düşmanları fukuha (alimler) olacak” diyor fıkıh alimleri olacak. “Çünkü onlar Hz. Mehdi (as)’ın mezhep imamlarının tersine hükmettiğini gördüklerinde” yani Hanefi, Hanbeli, Maliki, Şafi, Sünni veyahut Şii “inancın tersine hüküm verdiğini gördüklerinde  bundan hoşlanmayacaklar fakat karşı gelmeye de güçleri yetmeyecek. Hz. Mehdi (as)’dan çekindikleri için ister istemez hakimiyetine  boyun eğecekler” ilim yönünden çekiniyorlar Hz. Mehdi (as)’ın ilminden “Hz. Mehdi (as)’ın açık düşmanları fıkıh alimleri (alimler, hocalar) olacak. Çünkü halk arasında itibarları imtiyazları kalmayacak.” Halk onları kaale almayacak diyor Peygamberimiz (sav). “Hatta ahkam hususunda ilimleri de azalacak” yani cahil olacaklar diyor. “Alimler (hocalar) kalben Hz. Mehdi (as)’dan nefret edecekler. Fakat buna rağmen ister istemez hükmünü kabul edecekler çünkü doğru konuşacak.” diyor. Ama nefret edecek diyor alimler, hocalar büyük bölümü böyle olacak diyor. Kim diyor bunu? Muhyiddin Arabi diyor.

İmam-ı Bakır diyor ki; “Hz. Mehdi (as)’ın kaşları yüksekçe, gözleri bazen uykusuzluktan göz kapakları aşağı düşüktür” diyor. Diyor ki yine başka rivayette “Gece uykusuzluktan, gece sohbetinden dolayı göz kapağı aşağı doğru düşüktür” diyor bak ayrı ayrı. İmam Bakır’dan ayrı rivayet var üç ayrı rivayet var. “Gece sohbetinden dolayı” diyor “uykusuzluktan dolayı” diyor.

“Hz. Mehdi (as)’ın hükümlerini ulema kabul etmeyecek” diyor “bundan dolayı Hz. Mehdi (as)’dan uzak duracaklardır.”

Darbe gecesi bir tek biz ve ben darbeye karşı aslanlar gibi direndik. İlmi olarak, konuşma olarak. Bizim dışımızda hiçbir televizyon kanalı darbeye karşı bizim tarzımızda konuşma yapmadı. Göster.

VTR: Sayın Adnan Oktar’ın 15 Temmuz 2016 darbe gecesi yayınından

ADNAN OKTAR: Allah’a şükür bu yayını gördükten sonra adamlarda moral sıfıra gitti. O gece on misliydi yayın, apar topar TÜRKSAT’ı bombalamaya kalktılar. Burada helikopter döndü döndü döndü bir türlü yeri bulamadı ayırt edemedi neresi hangi ev diye yer belirleyemedi. Aslında bombalayacaktı fakat yer belirleyemedi. Otuz kere geldiler ama sonra onlara emir verildi ‘TÜRKSAT’a gidin’ dediler. Adnan Hoca’nın bu yayınını nasıl durdururuz gibi şey yapınca, TÜRKSAT’a gittiler. Orada bir süs anteni var alakasız, gittiler süs antenini vurdular biz yayına yine devam ettik. Durduramadılar elhamdülillah. Allah ayaklarına doladı. Kanallar sadece ne varsa onu anlatıyor. Darbeye karşı bir konuşma yoktu. Sadece ben bizim kanal vardı. Zaten RTÜK bunu açıklıyor, sadece bizim kanalın bunu yaptığını açıklıyor. Böyle destan gibi anlatmışlar, bir kahramanlık destanı gibi sayfalarca anlatıyorlar.

ASLI HANTAL: İlk tweetiniz 23:54’te saat olarak 15 Temmuz 2016.

ADNAN OKTAR: Anında başladık.

GÜLEN BATURALP: “Meşru demokratik hükümet geçerli olan hükümettir. Fitne katilden beterdir.  Askerimiz aklı başındadır, demokrasiyle her şey çözümlenir.”

ADNAN OKTAR: Darbeci askerleri yukarıya getirdiler askeri cemselerle patır patır hepsi boşaldı. Normalde buradan aşağı inip yola çıkmaları gerekir, dümdüz kestirme yol orası. Aşağı doğru bir baktılar böyle, çok fazla yüze yakın asker vazgeçtiler. Yan taraftan öbür mahalleye girdiler oradan dönerek dönerek dönerek ara sokaklardan geçerek yol belki 10 misli daha uzun aralardan geçerek ta açmaz sapa yerlerden geçerek oradan aşağı indiler. “Burada silahlı adamlar vardı” diyor silahlı adam nerede var burada? Kimse yoktu bomboştu atıyorlar yani direkt atıyorlar, atış.0

EBRU ALTAN: Yayın vardı zaten.

ADNAN OKTAR: Hayır yayındayız nerenin silahlı adamı yani? Bomboş yol her zaman bomboştur yol.

FETÖ'yü bilimsel olarak, akılcı olarak rezil kepaze eden sadece ben varım, felsefesiyle rezil eden benim. Mesela adam FETÖ’ye karşı ama FETÖ'nün felsefesini bilmiyor. Felsefesini, dayandığı sistemi mesela İngiliz derin devletinin kolu olduğunu ben söyledikten sonra herkes söylemeye başladı kimse bilmiyordu bağımsız bir güç olarak biliniyordu. FETÖ'yü anlayamıyorlar bağımsız bir güç zannettiler. Ben İngilizlerin devletinin bir konu olduğunu söyledikten sonra herkes aynı şeyi söylemeye başladı ve homoseksüel bir yapılanma olduğunu söyledikten sonra anladılar. Darwinist ve materyalist olduğunu ben söyledim ve Allah'a, dine karşı, İslam'a karşı bir hareket olduğunu, Mehdi karşıtı bir hareket olduğunu söyledim. Mehdi taraftarı bir hareket gibi gösteriyorlardı. Halbuki Mehdi karşıtı bir hareket. Yani FETÖ'nün bilimsel rezil edilmesi, ezilmesi çok önemlidir onu yapan tek ben varım, biz varız.

EBRU ALTAN: Daha o zamandan İngiliz derin devletinin bağlantısını anlatmışsınız.

ADNAN OKTAR: Tabii daha ilk gecesinde söyledim “bunu İngiliz derin devleti yaptırıyor” dedim. FETÖ'nün felsefesinin rezilliğini ta 2010’larda ben anlatıyordum. Yağcılık yapıyordu birçok kişi, yağlama yıkama yapıyorlardı. 2010’lardan itibaren rezil eden benim, FETÖ'yü yerden yere vuran benim. Ama aramıza mesela FETÖ'cü ajan sokmaya kalktılar alçaklar hepsini yakaladık, homoseksüel mesela kadın homoseksüel ajan sokmaya kalktılar; bu Çiyan denen kadını, bu işte Sırtlan, Hassas Şebek şu bu falan dediğiniz bu alçaklar da bunlar da FETÖ'nün ajanlarıyla bunların hepsini Allah'a çok şükür def ettik gönderdik ve hiçbir şekilde giremediler. Böyle it kopuk takımı her zaman yaptıkları bir yöntem. Bir tek bize sızamadılar elhamdülillah. Ta 2010’lar, 2011’lerde söylüyordum. FETÖ'yü eleştiren yoktu eskiden sadece ben eleştiriyordum. 15 Temmuz’dan sonra eleştirmeye başladılar öyle bir şey yoktu sadece ben eleştiriyordum. Eleştiriyor ama adam havadan sudan eleştiriyor böyle ipsiz sapsız. Ben bilimsel kökenleri ile ahlaksızlığının temellerini, asıl ana yönlerini, nasıl Bediüzzaman'a karşı olduklarını, nasıl Mehdi (as)’ye karşı olduklarını hepsini anlattım.

VTR: Adnan Bey İslam'da kadınların aşağılanması söz konusu mudur?

ADNAN OKTAR: Canımın içi İslam dini aslında kadınlara o kadar yüksek değer veriyor ki, Allah'ın tecellisi olarak bizlere kadınları tanıtır ve cennetin en büyük nimeti olarak tanıtır Kuran bize ama gelenekçi İslam'a şeytan musallat olmuş. Tam şeytanın dediği ve iddia ettiği şekle olayı getirmeyi çalışmışlar. Çünkü şeytan homoseksüel olduğu için kadından nefret eder, kadını yok etmek ister, onu kapatmak ister, görünmez hale getirmek ister, çirkinleştirmek ister, aşağılamak ister, öldürmek ister. Mesela bak “Taşlanarak öldürün” diyor “Taşlayarak öldürün” diyor “Kadını eğer zina ettiğini görürsen” Adamı mesela kıskanç “Karım zina ediyor” diyor dört tane sahtekar buluyor yalancı sahtekar, dört sahtekar buluyor “karım zina ediyor” diyor kadını alıp götürüyorlar kumun ortasına getiriyorlar eşiyorlar kumu, kadını oraya yatırıyorlar sabahtan akşama kadar kadını taşlayarak öldürüyorlar, şehit ediyorlar böyle facialar var. Şeytan, kadını kadın olmaktan çıkarmak ister, kadını erkek yapmak ister erkeği de kadın yapmak ister nefret eder. Tüm şeytanların tamamı homoseksüeldir. Erkekleri homoseksüel yapmak ister, kadınları da homoseksüel yapmak ister şeytan ve kadını çirkinleştirmek ister, erkeği de kadınlaştırmak ister. Onun için dikkat ederseniz gelenekçi literatürde kadına erkek rolü vermek isterler, erkek gibi olmasını mesela kaşını ellemesin erkek gibi olsun, yüzündeki tüyleri ellemesin erkek gibi olsun, saçını boyamasın, bakım yapmasın, kadınsı olmasın, dekolte giymesin. Çünkü erkeğe benzemesini istiyor ama erkek için de ne diyor? “Kadından 19 misli daha tahrik edicidir” diyor. Kadından 19 misli daha tahrik edici edicidir” yani kadına değil erkeğe dikkat çekmiş oluyor. Adam da kendinde bir anormallik var zannediyor. Çünkü erkekten erkek niye etkilersin? “Yanlış” diyor “doğrusu bak İslam bunu söylüyor” diyor “19 misli daha çok etkilenmen lazım erkekten” diyor adamlara homoseksüellik propagandası yapıyorlar. “Nefis ister, arzu eder genç oğlan gördün müydü” diyor. Ya kardeşim bu bir ahlaksızlık erkek erkeğe istek duyar mı? Böyle bir tiksinti verici şeyi makul bir şeymiş gibi nasıl anlatıyorsun nasıl kafam var senin?

O yüzden gelenekçi İslam'a baktığımızda solcu Darwinist anlayışa da baktığımızda kadını hayvan olarak gördüklerini görürüz, bu şeytanın emriyle oluyor. Darwinistler emrediyor “Kadını hayvan olarak gösterin” diyor gelenekçi Ortodoks Müslümanlara söylüyor “Kadını hayvan olarak gösterin” diyor. Her ikisi de hayvan olduğu konusunda ittifak halindeler, iki taraf da. Ve diyor ki bak gelenekçi Müslümanlara “Kadını dövmek ibadettir, kadın da dövüldüğü için şükretmesi gerekir sabaha kadar” diyor “ve ağzını burnunu kırsa da, kemiklerini kırsa da kadın asla şikayet etmemesi gerekir. Savcıya, hakime gidemez ne yaparsa yapsın” diyor. Diyor ya adam mesela kadın çocuğunu düşürüyor ölebilir yani çocuk düşürme riskli “şikayet edemezsin” diyor. “Arkadaş; hakim savcı karışamaz” diyor görüyorsunuz konuşmalarında. “İstediği gibi döver” diyor ve “deşarj olur erkek kadını dövdüğünde” diyor. Kadın el kadar nazik bir varlık çiçek gibi kadını dövdün mü ne olur kadın? Mahvolur Allah esirgesin. Ayrıca diyor ki “Sopayı yüksekçe bir yere koyun ki kadın onu görsün.” Bak halbuki nefretin bir alameti olarak sopayı koydurtuyor. O da şeytanın bir oyunu ve “Kadına” diyor “pencereleri kapatın tuğla ile örtün hiçbir yeri görmesin” diyor yani kadına bir cehennem hayatı istiyor ve kadını potansiyel fahişe gibi göstermek istiyor, fuhşa yatkın göstermek istiyor. Bir de diyor ki “Kadın ne derse tersini yapın” ne kadar korkunç bir şey. Sen ne istiyorsun kardeşim? Kuma sokup taşlayarak öldürüyorsun, gece gündüz ağzını burnunu kırıp dövüyorsun, ne derse tersini yaptırıyorsun. “Erkeğin bütün vücudu pislik olsa” diyor gelenekçi öyle olacakmış “kadın da yalasa sabaha kadar yapsa bunu yine erkeğin hakkını ödeyemez” diyor. Niye? “Çünkü yemek veriyor erkek ona” diyor bu nasıl bir aşağılamadır, bu nasıl bir hakarettir?

Ucu bucağı yok yani kadınları aşağılayan ifadelerin ucu bucağı yok. Mesela kadının uğursuzluğundan bahsediyorlar, kadının şeytanın etkisinde olduğundan bahsediyorlar, kadının şeytanın emrinde olduğundan bahsediyorlar, kadınların yüzde 99’unun cehennemi doldurduğunu söylüyorlar.

YASEMİN AYŞE KİRİŞ: “Yemek de vermeyin, kıyafet de vermeyin.”

ADNAN OKTAR: Tabii “Yemek vermeyin kıyafet de vermeyin” diyor. Dolayısıyla Darwinist izahta da ne diyor Darwin? “Kadın hayvanla insan arası bir mahluktur.” “Ee peki nedir o zaman?” diyor “Köpekten daha iyidir ama” diyor bak aşağılamaya bak. Kafada ittifak var iki tarafın şeyinde. Bu rezaleti biz durdurduk ve durdurmakta da devam ediyoruz. Ben güzel yüzlümü bir daha göreyim.

GÖRKEM ERDOĞAN: Bu arada Suudi Arabistan'da bir kadın konferansının bir görüntüsü var resmi.

ADNAN OKTAR: Suudi Arabistan'da kadın konferansı. Burada bir tane kadın yok. Kadınla ilgili konferans tamamı erkek.

EBRU ALTAN: Burada da zaten kadın insan mı hayvan mı onu tartışıyorlar.

ADNAN OKTAR: Hayır konferansta da konferans konusu da “kadın hayvan mıdır insan mıdır?” o tartışma konusu.

GÖRKEM ERDOĞAN: Başka bir görüntüde de çarşaflı bayanlar yerde oturuyor.

ADNAN OKTAR: Onlara da kabul ettirmişler bunu.

GÜLEN BATURALP: Videoyu görebiliriz.

VTR: Adnan Bey İslam'da kadınların aşağılanması söz konusu mudur?

ADNAN OKTAR: Güzel yüzlüm İslam adına İslam dışı bir sistem meydana getirdiler. Şirk sistemi ve şeytani bir sistem. Biz bunu ortadan kaldırdık elhamdülillah. Çırpınmalarının nedeni de o; bize karşı bu dehşetli reaksiyonun nedeni şeytanın kışkırtmasından oluyor. Yani şeytanın emrinde olan da İngiliz derin devleti olduğu için İngiliz derin devleti şeytan ne ediyorsa onu yerine getiriyor, adamlarına söylüyor, o başkasına söylüyor, o ona söylüyor. Adam kimin etkisinde olduğunun farkına bile varmıyor yani o silsileden dolayı. O mesela birine söylüyor, o başkasına söylüyor direkt İngiliz derin devletinden emir almış olmuyorlar. O silsileden dolayı İngiliz derin devletini göremiyor. İngiliz derin devleti kadar şeytani saklanan bir sistem yoktur, muazzam bir şeytani saklanma gücüne sahiptir. Şeytan nasıl saklanırsa İngiliz derin devleti de öyle saklanır özelliğidir onun.

Benim güzel yüzlümü Allah cennette bana kardeş etsin dost etsin. Çok çok güzel bir kız çok da güvenilir, efendi bir görüntüsü var ve harikulade güzelsin. Allah sana sağlık sıhhat versin, uzun ömür versin.

Evet dinliyorum.

GÖRKEM ERDOĞAN: Sayın Devlet Bahçeli “Kadınlara el kaldırıldığı sürece ve çocuklara cinsel istismar olduğu sürece demokrasiden bahsedemeyiz” dedi. “Çocuğa sahip çıkamazsak medeniyetimizle övünmeye hakkımız kalmayacaktır. İnsanlığı çoğaltmaktan başka seçeneğimiz kalmamıştır. İman imansızlıktan, ahlak ahlaksızlıktan korkmayacaktır. Kadına el kalktığı müddetçe, çocuklarla ilgili cinsel istismar suçları duyulduğu sürece demokrasiden bahis açmak imkânsızdır” dedi.

ADNAN OKTAR: İşte demokrasinin işlemesi için iman hakikatleri gerekiyor, Kuran mucizeleri gerekiyor, Darwinist eğitimin durdurulması, materyalist eğitimin durdurulması gerekiyor. Yani çocuklara “Hayvandan geliyorsun, bakteriden geliyorsun, senin atan bakteri, senin atan solucan, senin atan kurbağa” dersen adam ahlaksızlığa devam edebilir, böyle bir risk var bunun durdurulması gerekiyor. Milliyetçi Hareket Partisi, AK Parti birleşsinler Darwinist eğitimi derhal durduralım derhal materyalist eğitimi durduralım. Gelenekçi Ortodoks sistemin de kadınları aşağılayan bütün hükümlerini Diyanet İşleri Başkanlığı açıklasın. “Bunlar yanlıştır” desin. Bunlar da ortadan kalksın. Yoksa bu felaket katlanarak devam eder.

Bizim arkadaşlarımız demokrasi mitinglerinde maşaAllah çok aktif görev aldılar. Var mı resimleri? Her yerdeydiler maşaAllah. MaşaAllah aslanlara bak Seral orada, Adnan Tınarlı herkes orada, kız arkadaşlarımız. Hepsi bizim çocuklar maşaAllah. Kartal falan herkes, Tarkan, Donanma hepsi maşaAllah. Hakan, Cihat. Yenikapı'daki miting maşaAllah. Bizim çocuklar görünür görünmez her yerdedirler maşaAllah.

Mehdi (as)’yi nasıl anlayacağız? İslam’ı dünyaya hakim etmesinden anlayacağız. İslam’ı dünyaya hakim eden, vesile olan kimse o Mehdi (as)’dir. En açık alamet budur.

Münafık akşama kadar Müslümanla mücadele eder, Müslüman da akşama kadar şeytan ile mücadele eder, deccaliyetle mücadele eder, Darwinist materyalist sistem ile mücadele eder. İman hakikatleri anlatır, Kuran mucizeleri anlatır. İslam’ı yayar, insanların hidayetine vesile olur, kitaplar yayar. Makaleleriyle, anlatımıyla muhteşem bir İslam şöleni meydana getirir. Münafığın bir tane derdi vardır en etkili Müslüman kimse kimlerse onlara mücadele etmek başka bir derdi yoktur. Köpek gibi çemkirir çemkirir sonra hoşt dendi mi oturur.

Evet, dinliyorum.

VTR: Adnan Bey, insanların Allah’a yaklaşması için neler yapabiliriz?

ADNAN OKTAR: Canımın içi Allah Kendine yaklaşmayı dünyanın en kolay ulaşılabilecek nimeti olarak yaratmıştır. Yani iman ve Allah’a yaklaşmak dünyadaki en kolay nimettir. Ama insanlar ne yapıyor biliyor musunuz? Direniyorlar, direniyorlar. Direnmeden dolayı oluyor. Mesela çok güzel bakar insanlar ama insanlar ahlaksızlık yapıp pis bakmaya çalışırlar. Mesela normalde insan çok vefalı ve cömerttir. Ahlaksızlık yapıp pinti ve ters olurlar. Normalde insan güzel konuşmak ister ama insanlar ahlaksızlık yapıp pis konuşurlar. Mesela insan normalde tripten nefret eder ama insanlar ahlaksızlık yapıp trip yaparlar. Yani kendini zorlar fıtratını bozar. Yoksa kendi haline bıraktığında samimi olur Müslüman hemen Allah’ı fark eder, hemen Allah’ı sever, hemen Allah’a teslim olur ve hemen doğru yola girer. Ama eğer kendini şeytana doğru eğip bükerse şeytan ona hemen şüphecilik verir. Allah’tan şüphelenir, Peygamber (sav)’den şüphelenir. İnsanlardan şüphelenir ve doğru yoldan sapar. Ondan sonra işte insanlara kin dolu olur, nefretle bakar. Münasebetsizlik yapar. Laf sokar. Nedeni de bak şüphecilik, vefasızlık, sadakatsizlik, sabırsızlık, suizan, kötü bakış açısı, kötü düşünme, karamsar düşünme, beynini berbat etme bundan kaynaklanır. Yoksa doğal halinde insan çiçek gibi hemen açar. Mesela kedide o yön ne kadar güzel değil mi? Yalanıyor falan, gayet sıhhatli ama dışardan müdahale olursa hayvan ölüyor. Çiçek kendi haline bırakırsan gayet sıhhatli oluyor ama dışardan müdahale olursa ölüyor. İnsan da öyle müdahale olmazsa çok efendidir, çok asildir, çok soyludur, Allah’ı çok sever, Allah’a çok rahat yaklaşabilir.

Evet, dinliyorum.

GÜLEN BATURALP: Cumhurbaşkanı Erdoğan Esad rejimine bağlı güçlerin Afrin’e girmesi ile ilgili “On kadar pikap ile geldiler. Top atışı yapılınca geri çekildiler. O dosya şimdilik kapandı” dedi.

ADNAN OKTAR: Şimdilik derken Tayyip Hocam hiçbir zaman için müsaade etmem anlamında diyor. Yani her geldiklerinde top kaleye girer diyor. Onu anlatmak istemiş. Asıl tabii Rusya’dan talimat gelmiştir. Tayyip Hoca, Putin ile görüştü ya Putin ‘tasınızı tarağınızı toplayın çekilin’ demiştir. Yoksa onlar arsız.

Şu rivayetlere o kadar şaşırıyorum ki “diz kapağı çıkıktır” diyor. Bu nasıl bir detaydır? “Alnı çukur” diyor. Bu kadar dikkat, bak diyor ki “Mehdi’nin göz kapağı olduğundan daha aşağıdadır” diyor birincisinde, “bu ibare başka bir rivayette şöyledir” diyor “gece uykusuzluktan” diyor gece sohbetinden “göz kapağı aşağı doğru düşer” diyor Mehdi (as)’de. Bak Peygamber (sav)’in tespiti. Yine İmamı Bakır’dan rivayet edildi “Mehdi’nin kaşları yüksekçe gözleri uykusuzluk eserinden aşağı doğru düşük olur” diyor. Bu çok acayip değil mi? Üç ayrı rivayet yani. Bak “uykusuzluktan yorgunluktan bu oluşur” diyor. “Zaman zaman rengi beyazlaşır yorgunluktan” diyor. “Normalde rengi kırmızıdır” diyor. “Kırmızı pembedir” diyor. Yani “Pembe beyazdır” diyor. Ama “Zaman zaman da rengi soluklaşır uykusuz olduğunda” diyor. O detaya kadar var. Hayret ya mesela “kaşı gözünden daha yukarda yüksektedir” diyor.

Dinliyorum.

ASLI HANTAL: Reuters’in son dakika haberine göre Afrin’deki duruma ilişkin açıklamalarda bulunan Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Türkiye’nin güvenlik çıkarlarının Şam yönetimiyle doğrudan diyalog yöntemi ile korunabileceğini söyledi.

ADNAN OKTAR: Evet, onu daha önce ilk ben söyledim zaten. Sonra Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı söyledi. Sayın Kılıçdaroğlu söyledi. Pek gündemde yoktu bu şey. Şimdi Rusya aynı şeyi söylüyor.

EBRU ALTAN: Siz yıllar önce söylediniz.

 ADNAN OKTAR: Yıllar önce söylediğim bir şey bu. Evet, şeklini şemailini mantığını da açıkladık.

Evet dinliyorum.

VTR: Cehennemlikleri Allah nasıl aşağılayacak?

ADNAN OKTAR: Canımın içi sen ne kadar güzel kızsın. Ne kadar temiz yüzün senin böyle. Ne kadar cansın sen. Nur yüzlüm elinden yüzünden efendilik akıyor senin. Sen çok değerli bir kızsın. Allah seni cenneti ile şereflendirsin. Cennette mutlaka seni benim görmem lazım ve hiç yanımdan da ayırmam seni çok sevdim seni ben. Sen dünyalar tatlılısın. Allah sana sağlık, sıhhat, afiyet versin. Şimdi adamları Cenab-ı Allah’ın koyduğu yer onların rahatsız olabileceği bir yer. Ama akılsız oldukları için bunlar genellikle kaçmaya çalışacaklar. Kuran’daki ifade ile de müminler bunları koltuklarından oturdukları yerden görüyorlar. Kendilerini kurnaz zannediyorlar akılsız oldukları için çeşitli menfezlerden bir yerden bir şekilde kaçabileceğini düşünüyor. Her seferinde de oradan düşüp ya araya sıkışıp ya rezil olup ya tepetakla aşağıya inerek falan Müslümanlar bunların haline gülüyorlar. Kendini yine orada da kurnaz zannediyor. Bir de Allah bunları kör olarak hasrediyor bir kısmını çünkü diyorlar ya “mutasyonla oldu göz.” Allah da diyor ki “Mutasyonla olmuşsa öyle inanıyorsan onun gibi sana bir beden yaratayım” diyor. Mesela kafası arkaya doğru yaratıyor Allah. Yani ön tarafa doğru değil de yüzü arkaya doğru, ayette de var bu. “Mutasyonla oluyor” demiyor musun sen tamam, işte arkaya doğru kafan. Yani kolu göğsünde oluyor. Ve ondan çok rahatsız oluyorlar. Kafası arkasında olması mesela o aşağılanmış oluyor. Enaniyetine ağır geliyor. Şu ekabir tipleri bir düşünün televizyonlarda falan görüyorsunuz ya onları ne kadar kızdıracağını bir düşünün böyle bir şeyin. Bu tarz Allah aşağılıyor. Mesela yüzükoyun süründürüyor Allah. Ayağı tutmuyor mesela ayağıyla şey yapamıyor mecburen yerde gidiyor. Ama çok enaniyetli ve kibirli, bu tarzda aşağılıyor Allah.

Biz insanlara şeytandan bahsedince her zaman söylüyorum böyle hikayemsi bir şey vardır hani Müslümanlar öyle bir varlıktan bahsederler falan halbuki fiilen bu sistem açıkça görülüyor. Buram buram insan bunları yaşıyor ikinci bir sistem de olmuyor. Ve tam tarif edildiği gibi oluyor. Buna rağmen anlamakta zorlanıyorlar. Mesela bu çocuk tecavüzlerinin falan ana nedeni Darwinist materyalist sistem ve şeytani sistemdir. Şeytanın etkisiyle insanlar bunu yapıyor. Bunun durdurulması Darwinizm’in şeytani sisteminin durdurulması ile olur. Anlatmamıza rağmen anlamazlıktan geliyorlar. Daha hala “asalım.” Assan yine yapar adam. Yani asman çözüm değil ki. Müebbet veriyorsun başkası yapıyor işte müebbet yatarken ikinci bir kişi daha yapıyor yine yapıyor. Assan da yine adam çıkar yine yapar. Asılırken de adam zaten boş boş bakıyor. Bir mana veremiyor mesela “boynunu uzat” diyor uzatıyor. “Asıyoruz” diyor asılıyor adam o kadar. Çocuğa tecavüz ederken de şuursuz. Asılırken de şuursuz. Darwinist eğitimle deliye dönüyor insanlar. Önce Darwinist eğitimin durdurulması lazım.

Evet, dinliyorum.

ASLI HANTAL: Sayın Kılıçdaroğlu grup toplantısında şunları söyledi. “Ilıcak’lar hakkında cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs suçlaması var. Nazlı Ilıcak, Altan’lar bunlar hangi cebir ve şiddeti kullandılar. Bunların elinde benim bildiğim kadar sadece kalem var. Silah yok. Birisine saldırmadılar, öldürmediler. Karar saraydan alınan talimatla verilen bir karardır.”

ADNAN OKTAR Şimdi bak burada hata yapıyorlar. Dosyayı incelesinler baksın dosya açık, dosyada hukuki bir hata varsa Yargıtay’a itiraz etsinler. Yargıtay da olmazsa Anayasa Mahkemesi’ne itiraz ederler. Anayasa Mahkemesi de olmazsa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne itiraz ederler. Kapalı değil. Yoksa hukuki delil ile konuşmaları lazım böyle tahmini konuşma olmaz. Baksana delilleri görebiliyorlar. Baksınlar varsa hukuki yanlış cevabı verilir. Ama hukuki yönden doğruysa tamam doğrudur o zaman. Hukuki delillere göre konuşmak gerekiyor.

Evet dinliyorum.

VTR: Tatlı bir arkadaşa sahip olabilmek için ne yapmalıyız?

ADNAN OKTAR: Ah benim canımın içi benim güzel yüzlüm, dünyalar tatlım benim. Gözlerin çok güzel, kaşların çok güzel. Yüzün çok güzel. Güzel huylu olduğun da açık açık belli oluyor. Allah senin neşeni sevincini sonsuza kadar devam ettirsin. Sana cennet nasip etsin. Cennette de seni bana arkadaş etsin. Harikulade güzel kızsın. Allah seni zaten çok güzel ahlaklı yaratmış. Allah senin gibi böyle vicdanı temiz, senin gibi olaylara güzel bakan, hayır gözü ile bakan sevgi dolu insanı senin karşına çıkartır. İnsanları da senin karşına çıkartır. Sen sadece bu düzgün tavrında kararlı ol gerisine karışma. Sen dünyalar tatlısısın zaten, mutlaka karşına çıkartır. Ama sen onu tabii karalılıkla takip etmen lazım. Allah sana ışık gösterdiğin de o ışığın peşinden git. Allah sana nur gösterdiğinde onun peşinden git. Yani görmüşken sakın görmedim deme. Demezsin zaten ama mutlaka gördüğünde peşinden git.

Evet, diniliyorum.

VTR: Hiç sinema ve televizyon okumayı düşündünüz mü?

ADNAN OKTAR: Allah Allah kesintisiz hepsi güzel. Şu tatlılığa bak, şu güzelliğe şu gözdeki anlamın muhteşemliğine bak. Tertemiz elin yüzü nur gibisin. Çok heyecan verici görünüşün, çok heybetli bayağı güzel yüzün. Allah sana da Allah’ın cemalini görmeyi nasip ettirsin Cenab-ı Allah. Kendi cemalini sana göstersin, cenneti ile seni şereflendirsin. İnşaAllah cennet kızı olursun. Cennette de İnşaAllah hiç yanımdan ayrılmazsın. Çünkü bayağı şeker, güzel bir kızsın. Sinema ve televizyon iyi bir bölüm. Güzel bir bölüm. Yani güzel bir sanat dalı, oraya gidenleri de tebrik ediyorum. Doğru yoldalar. Sinema değil, televizyon olur. Televizyon bize yarar. Zaten sürekli televizyondayız ama sinema da tabii çok önemli bir sanat dalı. Giden arkadaşların varsa onları tebrik ediyorum. Sen de düşünüyorsan seni de teşvik ediyorum. Tebrik ediyorum.

VTR: Cehennemlikleri Allah nasıl aşağılayacak?

ADNAN OKTAR: Benim güzel yüzlüme ben cevap vermiştim. O benim canım. İnşaAllah cennette arkadaş oluruz onunla.

VTR: Adnan Bey, genç kızların neden giyinişine karışıyorlar, mesela piercingleri falan niye sorun yapıyorlar?

ADNAN OKTAR: Benim de güzel yüzlüme cevap vermiştim ama piercingi çok yakışmış onun. Bayağı güzel kız çok çok güzel. Bir kere kaşları çok güzel. Gözleri çok güzel, burnu, dudakları. Piercingi çok güzel. Cilt rengi çok güzel. Kıyafeti de çok yakışmış, onu çok açmış. Güzel yüzlüm hiç kaale alma sen.  Sen en beğendiğin şey neyse güzel gördüğün neyse onu yap. Şeytan sizin güzel olmanızı istemiyor. Sizin bozulmanızı, sizin yok olmanızı istiyor. Ona karşı galip geleceksiniz inşaAllah. Allah sizin yardımcınız. Ben de her zaman yanınızda olacağım. Allah sizi seviyor, Allah sizi özel yaratıyor. Siz cennettin en güzel varlıklarısınız. Sonsuza kadar dünyanın süsüsünüz. Allah sizi dünyanın, hayatın süsü olarak yaratıyor, güzelliği ihtişamı olarak yaratıyor. Allah’ın muhteşem tecellilerisiniz. Ve çok şerefli varlıklarsınız. Çok büyük nimetsiniz. En büyük nimetsiniz dünyadaki. MaşaAllah.

Evet.

ASLI HANTAL: Saadet Partisi 2019 cumhurbaşkanı adayı belli olmadı ama Parti Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu “Bu süreç içerisinde Abdullah Gül ile birkaç kez görüştük, ihtimallerden birisidir” dedi.

ADNAN OKTAR: Temel Karamollaoğlu ile bir görüşelim biz. Tayyip Hoca’yı ezici olarak iktidara getirmek acayip kızdırır İngiliz derin devletini. Yani Abdullah Gül ile ikiye bölmeye kalkmak sadece zarar, boş yere, boş yere hükümetin gücünü kırmış oluruz. Hatalı olur gerek yok. Bir anlamı yok. Tayyip Hoca’ya tavırlı ise onu da konuşabiliriz. Yani niye tavırlı? Değil mi mesela ‘şu şu nedenlerden tavırlıyım’ desin. Dinleyelim, konuşalım, cevabını verelim böyle olmaz. Yani hiç konuşmadan, bağlantı kurmadan böyle ani bu tarz bir karar bu olmaz. Belli ki bir husumet oluşmuş. Bu konuyu açıklığa kavuşturalım.

Evet.

VTR: Kuran her şeye cevap verir mi?

ADNAN OKTAR: Güzel yüzlüm, canımın içi genel anlamda cevap verir. Ama biz aklımızı kullandığımızda her şeye cevap verdiğini görürüz. Ama genel anlamda cevap verir. Ama her şeye cevap verir fakat detaylara girerek olmaz genelleme yaparak Allah cevap verir. O genelin içinde onu görmüş oluruz. Ben güzel yüzlümü göreyim.

VTR: Kuran her şeye cevap verir mi?

ADNAN OKTAR: Yeni neslin bu temizliği o kadar hoşuma gidiyor ki hepsi nurlu, hepsi efendi bir tane mesela bozuk adam olur bir kişi, hiç bozuk adam yok. Şu şekerliğe baksana nasıl güzel maşaAllah. Allah sana da cennet nasip etsin, cennette dost olmayı Allah nasip etsin.

Evet dinliyorum.

VTR: Adnan Hocam, erkekler neden kadınlara nasıl hitap edeceğini, kadınlarla nasıl konuşacağını bilmiyorlar?

ADNAN OKTAR: Canımın içi, güzel yüzlüm dünyada büyük bir oyun oynandı kadınlara karşı, çok büyük bir suikast yapıldı. Büyük bir felaket oldu. Allah korudu kadınları yine yani şeytanın muazzam bir hamlesi oldu. Hem gelenekçi Darwinist Müslümanım diyen adamları kullandı şeytan, hem Darwinist ve materyalistleri kullandı. Allah'a hamdolsun ki çok büyük bir tahribat yine oluşmadı. Artık canlarına kastedecek sistem kurmuş adamlar. Diyor ki, “4 şahit taşlayarak öldüreceğiz” diyor ve rahatça bir Müslümanı oyuna getirebilirler. Adam der ki “Oğlum” der, “şu eve iki kilo dut aldım şunu götür bırak evde yengen var” der. “İçeri gir, içeri bırak” der mesela kinlendiği bir çocuk olduğunu düşün, yakışıklı bir çocuk. 4 tane çakal gelenekçiyi alır, içeri girer “Vay siz zina yapıyordunuz” 4 kişi “hadi bakalım gelin konuşacağız” bunlar zaten “vAllahi” diyerek konuşuyor genellikle yemin ediyor. “Biz giyinmelerine müsaade ettik direkt o şekilde gördük bunları” dese tamam. Meydana getiriyorlar sabahın erkeninde taşlayarak “küçük küçük taşlar” diyor, can çekişmeleri için küçük taşlar. Binlerce, on binlerce taş atıyorlar ölmüyor tabii küçük taş attıkları için bu sefer büyük kaya parçaları ile çok büyük dev parçaları ile vura vura öldürüyorlar. Tam bir kepazelik, tam bir müşrik azgınlığı buradan başlıyor olay zaten ve kadına her türlü hakareti, aşağılanmayı uygun bulmuşlar. Say say bitmiyor rezalet ve bunu ibadet adına, Allah adına yapıyorlar. Hatta Hindistan'da kocası ölüyor, kocası ile beraber yakıyorlar. Ceset yanıyor, cesedi yakıyorlar. “Karısı nerede?” diyorlar, “hemen bir gelsin 5 dakika” diyorlar “gel gel 5 dakika” diyorlar “kocan yanıyor” kadını da alıp hemen ateşin içine atıyorlar. “Beraber olacaksınız ayrı olur mu bu şekilde?” diyor. Akıl almaz bir zulüm sistemi kurmuş şeytan. Muazzam bir kepazelik. Bak sokaklarda saldırıyorlar. Ufacık çocukların ırzına geçmeler. İşte Darwinist, materyalist sistemin meydana getirdiği kepazelik bunlar. Bir daha dinleyeyim.

VTR: Adnan Hocam, erkekler neden kadınlara nasıl hitap edeceğini, kadınlarla nasıl konuşacağını bilmiyorlar?

ADNAN OKTAR: Güzel yüzlüm bilir de adamları öyle eğitmişler ki bak diyor ki, “Kadın ne derse tersini yapın” bu ne demektir biliyor musun? Yani “Kadın şeytandır” diyor ve “onunla siz savaşın” diyor. Tersini yapın ne demek? “Onu adam yerine koymayın, saygı duymayın, değer vermeyin, sevmeyin ve aşağılayın” diyor. Açık ya, “kadın her ne derse desin tersini yapın” diyor. Mesela kadın diyor ki “pencereyi açalım hava gelsin” “yok kapat bakalım” diyor. “Hadi bir yemek yemeye gidelim” “yok yemeyeceğiz otur aşağı gitmiyoruz” diyor. Aşağılama ibadet olarak biliniyor. “Sopayı asın ki kadın hizaya gelsin” diyor. “Siz onu dövdüğünüzde onun şikayetçi olma hakkı yoktur” diyor. Ağzını, burnunu kırarsa da, kolunu da kırarsa bak diyor ki “kol kırılır, yen içinde kalır kızım” diyor hoca. Yani kolunu da kırsa, bacağını da kırsa şamata yapma, olay çıkartma, kimseye de şikayet etme ona getiriyor. Argo bir kafaya gidiyor üslubu. Dolayısıyla bu tip eğitiliyor insanlar yine Allah koruyor. Bundan sonra bu rezilliğe müsaade etmeyeceğiz, bu kepazeliğe müsaade etmeyeceğiz. Bundan sonra bu düzelecek. Şu ana kadar büyük bir suikast olmuş kadınlara, akıl almaz bir oyun oynanmış. Kadınları şeytan erkekleştirmek istemiş. Erkekleri de kadınlaştırmak istemiş ve kadınları da yok etmek istiyor şeytan. Çünkü kendisi homoseksüel olduğu için kadınlardan nefret eder şeytan. Bir kere kadın çok güzel bir varlık; şeytan güzelliği istemez. Kadın merhametlidir; şeytan merhameti istemez. Kadın estetikten hoşlanır; şeytan estetikten hiç hoşlanmaz. Şeytan berbatlık ister, rezillik ister, kokuşmuşluk ister, kir ister, kötülük ister, münafık ruhu ister dolayısıyla kadından nefret eder şeytan. Onun için şeytan kadını hedeflediği için erkekleri tahrik ederek kadın aleyhine kışkırtıp kadınların aleyhine kullanıyor. Biz de şeytanın kafasını ezerek bu oyunu durduracağız ve durduruyoruz inşaAllah. Sizin onlardan çekinmeniz onlar için bir bela ve acı. Ama bak şeytan diyor ki “kadınlar sizden uzaklaşsın, siz erkeklere gidin” diyor. “Erkekler sizin karınızdır” diyor, “Erkekler sizin kocanızdır” diyor. Erkeklere hitabı bu şeytanın “kadınlara hiç yaklaşmayın, kadın diye bir konu kalmasın” diyor şeytan. Onun için onlar için bir kadın konusu kalmıyor zaten. Kadına nefret edilir, kadına öfkeyle bakılır inancında oluyorlar. Bu felakete karşı şu anki yaptığımız mücadele çok çok etkili oluyor. Bakın dikkat ederseniz bize de kudurmuş gibi saldırıyorlar. Şeytan baktı ki onun düzenini bozacağız kendi ordularıyla, kendi adamlarıyla ve kışkırttıklarıyla yahut silsile yoluyla kışkırttıklarıyla bize karşı atağa geçtiler hiçbir şey yapamazlar. Çünkü güç Allah'ındır. Görüyorsunuz bak hiçbir şey yapamıyorlar. Sadece kuduruyorlar o kadar.

Evet, dinliyorum.

HÜSNA KARAKUŞ: Sayın Kılıçdaroğlu Nazlı Ilıcak ve Altan’lara verilen ceza hakkındaki konuşmasına şöyle devam etti. “FETÖ’cü diye suçluyorlar. FETÖ’cü diye gazeteci, baklavacı, sanayici, esnaf, memur, profesör, polis buldun. Bir tane siyasi yok mu? FETÖ’nün siyasi ayağını çıkarmayanlar tarihin en şerefsiz insanlarıdır.”

ADNAN OKTAR: Canım siyasi ayağı da var tabii de şimdi devletin bekası mevzubahis dikkatli hareket ediyorlar. Yani yavaş yavaş hamle yapıyorlar. Zaten her şeyi yavaş yavaş yaptılar. Polisler, hakimler bir anda üstüne çökülecek gibi değil. Bir kere Türkiye'de FETÖ’ye karşı reaksiyona insanların bir kısmı daha uyanmış değil. Felaketin büyüklüğünü göremiyorlar. İngiliz derin devletinin yalakaları, satılmış köpekler birçok yeri tutmuş vaziyette. Bunların çoğu homoseksüel Allahsız, Kitapsız, dinsiz, imansız, İslam, vatan düşmanı alçaklar. Ama FETÖ bitti işte halloldu, tutuklandılar öyle bir kafa var. Yani faciaya karşı milli direncin önemini birçok kişi anlayabilmiş değil. Hafife alıyorlar olayı. Bak hükümet daha hala uğraşıyor, topluyor. Sekizer, onar, altmışar, yetmişer her yeri doldurmuş adamlar. Dolayısıyla hükümete bu konuda yardımcı olmak lazım. Onlar da bilir alıp siyasi kanadını hepsini toplar. Ama meydana gelecek reaksiyon değil mi? Hükümeti bir güçlü hale getirelim ki ondan sonra hükümet bunu yapsın. En az yüzde yetmiş, seksen bir destek olacak ki rahat hareket edebilsin hükümet. Şu an nasıl yapacak? Mesela farz edelim toplasa yirmi, otuz kişi bilinen zaten biliniyorlar. Bir de onların taraftarları var. Bunlarla uğraşmak kolay iş değil. Yani devletin akıllı hareket etmesi, hükümetin akıllı hareket etmesi gerekiyor. Devlet aklıyla hareket ettikleri için temkinli, dikkatli ilerliyorlar. Yani yüzde yetmiş desteği bir kere bir sağlayalım. Hükümetin eli bir güçlensin. Ve FETÖ'ye karşı bütün Türk gençliği çelik gibi tavır koyacak hale gelsin. Ondan sonra atak yapılabilir.

Evet, dinliyorum.

VTR: Mehdi (as)’ı beklemek tembellik oluşturur mu?

ADNAN OKTAR: Canımın içi o çok kötü bir bahane olarak kullanıyorlar onu. Çok samimiyetsiz söylüyorlar onu. Bir bahane aradılar aslında. Bu tiplerde genellikle pratik akıl o kadar pek gelişmiş olmuyor bazen öyle diyeyim. Pratik zeka da o kadar pek istenen düzeyde pek olmuyor. Bahane bulmada çok kötü ataklar yapıyorlar. Çok biçimsiz yani biraz belki düşünseler daha değişik şeyler de bulabilirler yani bahane bulabilirler. Gerçi o da münasebetsiz olur da ama en münasebetsizi bu herhalde, en kötüsü. Mehdi (as)’ı bekleyen adam nasıl tembellik yapar? Şimdi mesela Mehdi (as)’ın gelmesine bir ay kalmış. Adamın eli ayağı şaşar ya. Ona yardım edebilmek için, onu destekleyebilmek için ne yapacağını şaşırır.  Mehdi (as) kimseye evinde oturun demiyor. Talebe olması gerekiyor insanın. Talebe olması için ne yapar bir insan? Bütün gücünü kullanır, acayip şevkli olur. Peygamberimiz (sav) “Mehdi (as) ile müjdelenin” diyor. “O Kureyş’ten ve ehli beyttendir. Benim evlatlarımdandır” diyor.  Mesela Bediüzzaman Mehdi (as)’ı bekledi. “Ben Mehdi (as)’ın pişdar bir neferiyim, öncü bir askeriyim. Ona yer hazır edecek bir hizmetlisiyim” dedi. Ne yaptı? “Sadece benim görevim bu” dedi. “Benim bütün görevim Mehdi (as)’ın pişdar bir neferi olmak, öncü bir askeri, ona yer hazır edecek bir dümdarıyım” diyor. Yeri göğü birbirine kattı bütün ömrü boyunca Mehdi (as)’a hizmet edeceğim diye. Abdülkadir Geylani, Mehdi (as)’ın bekledi yeri göğü birbirine kattı. İmam-ı Rabbani bekledi yeri göğü birbirine kattı. Biz de Mehdi (as)’ı bekliyoruz. Yeri göğü birbirine katıyoruz. Nerede orada tembellik? Müthiş heyecan verir Mehdiyet. Zaten Mehdi (as)’la müjdelenmesinin sebebi o yani müminleri hareketlendirmesi.

Evet, dinliyorum.

GÖRKEM ERDOĞAN: Sevimli tavşanlar var. Tavşanların çok hassas kulakları var. En ufak bir kıpırtıyı bile hemen hissedebiliyorlar. O yüzden bu sevimlilere arkadan sessizce yaklaşmak oldukça zor. Arka bacakları da ön bacaklarından daha uzun, daha güçlü. Bu yüzden altmış, yetmiş kilometre kadar hızla koşabiliyorlar saatte.

ADNAN OKTAR: Bunlar jet gibi gidiyorlar tabii.

GÖRKEM ERDOĞAN: Bir seferde de altı metre ileriye kadar sıçrayabiliyorlar.

ADNAN OKTAR: Bunlar şapur şupur öpülecek adam özetle. Bir de yumuşacık insan Allah esirgesin cinnete kapılıp bunları sakatlamaktan korkuyorum. Bu kadar yumuşaklık olmaz, kemikleri de yumuşacık, etleri de yumuşacık, göbüşü de yumuşacık. 

Evet, dinliyorum.

VTR: Sadece Allah'a mı saygı duyulur?

ADNAN OKTAR: Güzel yüzlüm tabii Allah'ın yarattığı kullara da saygı duyarız. Mesela kadınlara saygı duymak kadından etkilenmenin en büyük şartı kadına saygı duymaktır. İnsan saygı duymadığı bir kadından etkilenmez. Saygı duyacak, çok değer verecek, gözünde çok büyük olacak o, hürmet edecek onu asil bulacak, onu kutsal bulacak, Allah'ın ruhu olarak görecek; Allah o zaman etkisini meydana getirir. Yoksa Allah onun gözünden onu siler atar öyle bir şey olmaz. Yani tutkunun, aşkın kapısıdır kadınlar. Oradan girdin mi sonsuza kadar gider o sevgi. Ama o kapı kapalıysa hiç gidemez. O kapının açılması için sevgi, saygı, tutku, aşk, muhabbet, hürmet, nezaket hepsi olması lazım ve temizlik ve çok güçlü bir iman üzerine muazzam bir Allah sevgisi, muazzam bir Allah'a hayranlık üzerine bu sistemin oturması gerekir.

Evet.

VTR: Karakter gözlerden belli olur mu?

ADNAN OKTAR: Ah benim güzel yüzlüm, ah benim canımın içi. Tabii ki belli olur güzel yüzlüm çok güzel kaşların, gözün. Bayağı güzel kızsın. Bir de çok heybetlisin. Asil, etkileyici, muhteşem bir görünüşün var. Allah seni cennetiyle şereflendirsin. Cennette seni bana arkadaş etsin, dost etsin. Allah'ın hikmeti hayret edecek şekilde belli oluyor. Yani mesela bazı göze insan bakmak istemez, bazı göze de doyasıya bakmak ister. O çok önemlidir. Yani Allah'ın gözle insanlara bir dili vardır. Bir insanın gözüne baktın mı Allah o gözden sana hitap eder. Bu insan şudur budur diye anlatmış olur Allah. O gözden bakan Allah'tır zaten. Yani her gözden Allah bakar ama o gözden öyle bir tecelli yapar ki sen onu çok beğenirsin, çok değer verirsin, çok seversin. Göz çok hayatidir o yüzden. Yani güzel bakışa, akıllı bakışa, derin bakışa sahip olan bir kadın en büyük nimete sahip olmuş demektir kadınlığı açısından en büyük sükseye sahip olmuş demektir.

Evet, dinliyorum.

VTR: Abdullah Öcalan gereken cezayı aldı mı?

ADNAN OKTAR: Nur yüzlüm, güzel yüzlüm bir kere çok güzelsin onu söyleyeyim. Yani harikulade güzel bir insansın. Allah sana çok uzun ömür versin. Sağlık sıhhat içinde yaşatsın. Benim güzel yüzlüm renkli gözleri çok çok güzel, çok kusursuz bayağı güzel bir insansın. Allah cennette arkadaş etsin seni bana, dost etsin. Abdullah Öcalan tabii ki hak ettiği cezayı almadı. Yani adamın kaldığı yer ada. Orada doktorlar var, aşçılar var, muhafız birliği var. Yani adamın özel adası gibi ona ait. Hatta yemeğini önceden tadan kişi var. Özel, yemeğini önceden tadıyor yani zehir olma ihtimaline karşı eğer yanlış bilmiyorsam yemeğin tadına bakan bir kişi var önden. Yanlış biliyor da olabilirim bilmiyorum. Doktorları var. Spor yapacağı yer var. Yemekleri özel oluyor. Ada yani yaşıyor orada. Demeç veriyor. Milletvekilleri gidiyor geliyordu bir ara. Ama işte onu komünist yetiştiren zihniyeti de eleştirmiyorlar. Tamam adam komünist, Stalinist ama onu kim komünist, Stalinist yaptı onu da bir araştırsalar çok iyi olur. Yani kim Darwinist yaptı onu? Kim komünist yaptı? Ona da bir bakmak lazım.

Evet, dinliyorum.

GÖRKEM ERDOĞAN: Cumhurbaşkanı Erdoğan Avrupa Birliği'nin talepleri doğrultusunda yapılan zina düzenlemesiyle yanlış bir adım atıldığını ve bu konunun yeniden ele alınmasının çok isabetli olacağını söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan “Hatta bu kapsamın dışında zina konusunun da yeniden ele alınmasının çok çok isabetli olacağı düşüncesindeyim. Bu çok eski bir konu. Kapsamı geniş tartışılsın. Bunlar zaten bizim daha önce yasal düzenlememiz için de vardı. Biz AB’nin talepleri vesaire doğrultusunda orada öyle bir adım attık ama yanlış yapmışız” diye konuştu.

ADNAN OKTAR: Yani evli bir kadın zina yaparsa ceza alacak falan mı?

ASLI HANTAL: Avrupa Birliği'nde suç değil zina.

ADNAN OKTAR: Zina denilen şey o değil mi? Yani evli birisinin başka bir mesela kadınsa başka bir erkekle, erkekse başka bir kadınla ilişkiye girmesi. Kadın olsun erkek olsun suç işlemiş oluyorlar evliyseler. Evet. Yani bu imanla olur. Ceza sistemiyle engelleyeceğini zannetmiyorum. Eğitimle yani Darwinist, materyalist eğitimin kaldırılması, iman hakikatlerinin anlatılması, Kuran mucizelerinin anlatılması. Allah'ın varlığının, birliğinin anlatılması, Allah'a inancın pekiştirilmesi ve güçlendirilmesiyle olur. Yoksa köşe kapmaca oynar gibi oynar adam. Zinanın da öyle tespiti kolay bir şey değil. Benim bildiğim ilişki halindeyken yakalamaları gerekiyor bayağı zor yani. Ama belki Tayyip Hocam’ın asıl amacı şu genelevlerin kapatılmasıdır onu kastediyordur oradan oraya geçecektir. Yani onu önden öyle bir geçirip konuyu oraya getirmek istiyor olabilir genelevlere getirecek konuyu. O çok muhteşem olur. Çünkü iki yüz bin kadın ya aslan gibi delikanlı kızlar bunlar yani dalyan gibi kızlar iki yüz bin. Altmış beş bin kadar da izinsiz çalışan var. İki yüz altmış beş bin kişi bak iki yüz altmış beş bin. Ve üç milyon insan bunlarla ilişkiye giriyor. Şimdi geneleve giden adamların büyük bir bölümü evli oluyor. Peki zina orada olmuş olmayacak mı? Daha önce olmuyor muydu? O da çok acayip bir şey. Mesela kadınlar genelevde kimse sormuyor “evli misin, bekar mısın?” diye. Adam istediği gibi ilişkiye giriyor orada. Evli olup olmaması sorulmuyor genelevlerde. Kimse sormuyor yani. Adam rahatça ilişkiye giriyor. Benim kanaatim Tayyip Hoca oraya getirecek genelevlere getirecek onun kaldırılmasını isteyecek. O zaman muhteşem olur. Yok canım yani bekar birisinin ilişkiye girmesi zina olarak alınmıyor evli olanlar için oluyor. Çünkü karşı tarafın şikayetini alıyor. Kadın şikayet ediyor. Bizim mahallede bir adam vardı böyle alkolikti. Karısını işe gönderirdi, çamaşır yıkardı falan zavallı bir kadındı, yaşlıca bir kadın.  Bir gün baktım o zaman o kanun geçerliydi. Yanında beş, altı polis bir de fotoğrafçı şu kocaman eski fotoğraf makineleri var ya çanak gibi falan. Adam da elinde o kadıncağızın kaldığı evin içerisine doğru hızla girmişlerdi. Herhalde adam alkolik olduğu için şüpheci, kadından şüphelendi herhalde yazık zavallı akşama kadar millete çamaşıra giderdi o. Onun yani zina yapacak hali var mı kadının öyle bir şeye niye girsin? Öyle bir şey olsa öyle bir hayatı olmaz zaten. Ama bak işte alkolik, densiz bir kocanın yaptığı kepazeliğe bak. Orada bir şey çıkmadı tabii hiçbir şey olmadı. Geri çıktı polisler falan. Kadını boş yere küçük düşürüyor. Yani böyle rezaletlerin hepsinin durması için imanın hakim olması ve velayet sisteminin çok yayılması gerekiyor. Herkesin birbirini koruyup kollaması gerekiyor.

VTR: Veli insanların da bedenleri toprak altında çürür mü?

ADNAN OKTAR: Yakışıklım bir kere çok çok çok çok güzelsin sen. Annesine benziyor herhalde. Çok şeker. Acayip güzel maşaAllah. Allah yakışıklılığını, güzelliğini kat kat artırsın daha da delikanlı bu aslan gibi olacak daha da büyüyecek. Allah seni cennet kuzusu yapsın. Cennet arkadaşı yapsın. Çok çok güzelsin maşaAllah. Tabii ki çürür, atıyorlar yani artık çok samimiyetsiz, ayıp yapıyorlar. Çürümez olur mu? Allah “Topraktan geldiniz toprağa gideceksiniz” diyor ayette. Ayete karşı bir kere ifadeleri. Bak Allah “topraktan geldiniz toprağa gideceksiniz” diyor. “Toprak olacaksınız” diyor. Sen ne diyorsun? “Yok” diyorsun “olduğu gibi durur” diyorsun veliye. Ne kadar ayıp. Yani mesela savaşlarda şehit olan bizim aslanlarımız vardı. Mezarlar açıldığında tamamen erimiş oluyor bedenleri. Yani kafatasları falan kalıyor ama tamamen erimiş oluyor. Nerede görülmüş böyle bir şey. Bir de yani Kuran'a da aykırı bu ifade böyle bir şey olmaz. Allah “topraktan geldiniz, toprağa gideceksiniz” dediğine göre eriyecek demektir.

Evet, dinliyorum.

GÖRKEM ERDOĞAN: Cumhurbaşkanı Erdoğan Türk ordusunun Kuran’a uygun şefkat anlayışını şöyle tarif etti. “Türkiye'nin bulunduğu hiçbir yerde zulüm, baskı, korku, sefalet olmaz. Çünkü bizim olduğumuz yerde eman vardır, güven vardır, adalet vardır. Karıncayı bile incitmek bize yakışmaz. Ama söz konusu olan istiklalimiz ve istikbalimiz olduğunda kimseyi gözümüz görmez” dedi.

ADNAN OKTAR: Hele hele kabadayıya bak masaAllah. Tayyip Hocam, şöyle bir efe kıyafeti giyse ne olur ya? Hiç bekletmesin. Bu Ankara Seymenlerini bir ziyaret etsin. Zaten onlar gelenlere hemen o kıyafetten giydiriyorlar. Tayyip Hocam’a, Ankara Seymeni kıyafetleri şart. Ben onu, Tayyip Hocam’dan istirham ediyorum. Efe kıyafeti ile güzel, böyle hançerli falan güzel bir resim çektirsin efelerle birlikte. Anlam çok bariz, kesin olur. Tayyip Hocam, asrın kabadayısı maşaAllah.

Evet, dinliyorum.

VTR: Allah her saniyenin hesabını soracak mı?

ADNAN OKTAR: Canım, güzelim çok güzelsin sen maşaAllah sana. Kaş yüksekliğini görüyor musun? Nasıl güzel, dünyalar tatlısı. Aferin sana. Tesettürün için seni tebrik ediyorum, çok yakışmış sana güzel yüzlüm. Her dakikan, her saniyen sevap. Bak onu Allah sorduruyor sana. Her saniye sevap. Tabii Allah akıllının üstünde sonsuz akıllıdır. Tabii ki mümine öyle rahatsız olacak canını yakacak bir şey olmaz. Müminin, o tarz bir sorgulaması yok. Mümin sorgulanıyor, sadece yaptığı güzellikler soruluyor diyor ki Allah, “sen insanlara iyilik yapmışsın, güzellik yapmışsın, bütün ömrünü ibadetle taatle geçirmişsin, bu doğru mu?” Diyor. “Ya Rabbi Sen benden çok daha iyi bilirsin” diyor, yani “haşa benim ne haddime” diyor. “Beni yaratan sensin. Her şeyi bilen Sen’sin Sen” diyor, “benim haddime değil” diyor “ama ben, Sen ne dediysen yaptım Ya Rabbi” diyor, bitti bu kadar. Sorgulama budur müminin. Yani öyle şu gün, şu saniye öyle bir şey eziyet mümine öyle bir şey yok. Küfür için vardır bu. Her dakikası sorulur. Mesela müminlerin aleyhine münafıklık yapmış. Şu gün, şu saat, şu alçaklığı yaptın ve de aşağılanarak soruluyor. Şu ahlaksızlığı yaptın mı? Şu kelimeyi kullandın mı, şöyle bir kinle konuştun mu? O geçiyor, öbürüne geçiyor. O da geçiyor, öbürüne geçiyor. “Terden” diyor Peygamberimiz (sav) “ayaklarının altına kadar ıslanır sıkıntıdan” diyor. “Akar ter” diyor “artık sıkıntıdan” diyor o kadar bunalıyorlar her kelime tek tek soruluyor. Mümin için öyle bir şey yok. Olur mu mümine? Allah her saniyenin hesabını sormaz. Söylediğim gibi, ancak o münafıklar içindir. Ama Allah seni, bana cennete arkadaş etsin, kardeş etsin, dost etsin. Çok çok çok güzelsin. Seni cennetiyle şereflendirsin. Cennette bir saniye bile yanımdan ayrılma. Çok sevdim seni. Çok çok güzelsin maşaAllah.

GÖRKEM ERDOĞAN: Güzel bir kız çocuğu var.

ADNAN OKTAR: O burnunu ısırırım, o minik burnunu. Neye uğradığını şaşırırsın sen. Allah Allah tatlılığa bak ya, bunun ön dişlerini yemek lazım tek tek şeker niyetine. Hayret, annesi bunu parçalıyordur herhalde. 

Evet, dinliyorum.

ASLI HANTAL: Mehmet Şevket Eygi Hocamız, Diyanet’i eleştiren bir yazı yazdı. “Diyanet işleri başkanlığı, turistik seyahat acentesi gibi çalışmamalı. Ticaret yapmamalıdır. Diyanet kitapevlerinde, Allah'ı haşa bir Roma putuna, benzeten bazı adamların kitapları satılmamalıdır. Cuma namazlarından sonra camilerde makbuzsuz para toplanmamalıdır” dedi.

ADNAN OKTAR: Doğru söylüyor ama Hoca bu kadar söyleyebilmiş. Aslında keşke şu genelevler konusuna falan da girseydi, şu faiz konusuna, şarap, içki fabrikaları konusuna girseydi ama riskli görmüştür. O ne şahane insan maşaAllah. Allah, ömrünü uzun etsin.

Evet, dinliyorum

VTR: Merhaba Adnan Hocam, ben Sakarya'dan Büşra. Sizi çok seviyorum. Bazı harfleri çıkaramıyorum. Konuşmamın daha anlaşılır olması için neler yapabilirim?

ADNAN OKTAR: Ah kurban olurum ben seni Yaratan’a, tatlılığını, ballığını Yaratan’a. Sen, çok şeker bir şeysin sen. Çok güzel. Güzel yüzlüm benim, orijinal çok hoş oluyor yani senin daha çok sevilmene neden olur o. Belki çok alçak böyle kahpe insanlar olur onları belki böyle gıdıklayabilir bu tip şeyler, yani böyle malzeme çıkar onlara. Yoksa çok tatlısın. Mesela bazen r’leri çıkaramayanlar oluyor, çok hoş oluyor. Sen de bazı harfleri çıkaramıyorsun, çok hoş oluyor. Ama eğer şikayetçiysen Allah dilini çözsün, dilindeki düğümü çözsün. Allah, diline ferahlık versin. Rahatça akıcı konuşmanı Allah sağlasın. Eğer seni sıkıyorsa ama seni rahatsız ediyorsa Allah, diline ferahlık versin, çözsün dilini inşaAllah.

Evet, dinliyorum.

HÜSNA KARAKUŞ: Kan ve kök hücreden yapay deri üreten buluşuyla bilim dünyasının gündemine oturan Profesör Doktor Ercüment Ovalı ödül aldı. Törende, “O gün bir çocuk evinin önünde vurulmuştu. Onu korumak için bir astsubay üzerine kapanmış ve üzerinden 41 kurşun çıkmıştı. Ödül haberini verdikten sonra, “Ben bu ödülümü, Eren Bülbül’e bu Şehit Astsubayıma ithaf ediyorum. Dolayısıyla ben Eren Bülbül’ün ailesine, o Şehit Astsubayımın ailesine ve şu anda Afrin’de olan Türk çocuklarına selam ediyorum” dedi.

ADNAN OKTAR: Hay aslanım be şu kabadayının şanına bak. Hazreti Ali (kv) gibi mübarek. Hz. Ali (kv)'yi de 17 yerinden yaralanmışlardı. Delikanlıya bak sen, şanı yeter ona şanı. Cennette, onunla övünecek o 41 kurşunla maşaAllah kabadayıma. Görüyor musun fedakarlığı? Can kurtarmak için canını veriyor. İşte kabadayı diye buna denir. İşte gerçek kabadayı. Bak, cenneti nasıl hak etmiş. Bak böyle bir insanı bir düşünün cennet tam hakkı değil mi? Bak, insanı sevdiği için çocuğu seviyor. Bak acıyor, onun için aziz canını veriyor. Muazzam bir olay. Allah, 41 kurşuna müsaade ediyor şanı için o da. Tebrik ediyoruz kabadayıyı, helal olsun.

ASLI HANTAL: 15 yaşındaki Eren Bülbül, PKK'lıların girdikleri evi güvenlik güçlerine gösterirken teröristler tarafından şehit edilmişti.

ADNAN OKTAR: Ama onun kabadayı olduğu belli yüzünden. O küçük yaşta kabadayılık gelmiş üstüne maşaAllah. Bir de Eren’e diyorlar ki niye subaylarla? Ya kardeşim benim aslanım benim anladığım devlete hizmete küçük yaşta başlamış. Daha da şanını yüceltir bu. Bazen öyle oluyor daha 11, 12 yaşlarında devlete hizmete başlıyorlar. Çocuk ya hayret edilecek şey. Daha 12 yaşında, devlete hizmet ediyor, Jandarma'ya, devlete hizmet ediyor. Var yani öyle. Onlara alaylı diyorlar. Bir kısmı mektepli olur, onlara alaylı denir. Çok güvenilir insanlar oluyor onlar. Daha çocukluktan yetişmiş oluyorlar. Kabadayıyı tekrar tebrik ediyorum. Allah şanını yüceltsin, cennet yiğitlerinden olmuş. Allah bizlere de nasip etsin. Allah annesine, babasına uzun ömür versin. Yani çok büyük bir olay. Bir çocuğu korumak için mesela bir kadını korumak için önüne atlamak çok büyük kabadayılık, yiğitliktir. Çoktur yani, direkt çatışmaya giriyor, önüne atlıyor yani kendini siper ediyor. Yiğitliğin en yücesi maşaAllah. 10 saniyede velayet makamına çıkıyor, 10 saniyede maşaAllah. Bak 10 yılda, 20 yılda bir insanın elde edemediğini o, 10 saniyede elde ediyor.

Evet, dinliyorum.

VTR: Münafıklar için belki düzelir diye dua etmeli miyiz sizce?

ADNAN OKTAR: Canımın içi, sen ne kadar tatlısın. Sen nasıl güzelsin, nasıl kuzuya benziyorsun; ne kadar güvenilir yüzün var, ne kadar temiz, nurlu. Elinden, yüzünden efendilik akıyor. Güvenilir olduğun belli. İşte bu münafık takımı, yobaz takımı cinnet geçiriyor böyle eli yüzü düzgün. Bak elinden yüzünden nur akıyor görüyor musun? Ne kadar huzurlu yüzü güzel, tertemiz, yüzünde en ufak bir leke yok; manevi leke yok, tertemiz yüzü.

Canımın içi, münafık düzelmez. Yani ölüye “Ya Rabbi dirilt” diye dua edersek anlamı var mı? Onun gibidir yani münafık da düzelmez. Yani adam, kin ve nefret insanı olmuş artık manyak. Ha, Mehdiyet döneminde yalakalık yaparlar. O ayrı ama yani o düzelme anlamına gelmez. Allah diyor ki, bak “70 kere” diyor, “sen onlar için tövbe dilesen de Allah onları affetmez” diyor “70 kere.” 70 değil, ister 70 bin kere tövbe et Allah onları affetmez.

Evet, dinliyorum.

VTR: A9 TV’yi çok seviyoruz.

ADNAN OKTAR: Ah severim ben sizi. Mahallenin iki güzel kuzusu. Kocaman tatlı kuzular maşaAllah. Şekerliği görüyor musunuz? Allah size uzun ömür versin. Sağlık sıhhat versin, cennetiyle şereflendirsin. Şimdi bunlar bir kare, kaderlerinden bir kare. Ta zer alemindeyken bu belliydi. Şimdi bunlar 70, 80, 90 yaşına da gelecekler yine o da belli olmuş olacak.

Evet, dinliyorum.

ASLI HANTAL: Halep'ten gelen Esad rejimine bağlı güçlerin, Türkiye'nin Zeytin Dalı Harekatı’nın hedefinde olan Afrin'e giriş yapmaya başladığı bildirildi. İlk olarak Reuters’in duyurduğu iddianın ardından, rejim güçlerinin kente girdiği ana ait olduğu belirtilen görüntüler yayınlandı. Suriye devlet televizyonu, Türk jetlerinin konvoyun olduğu bölgeyi bombaladığını öne sürdü.

ADNAN OKTAR: Şu anda mı oluyor bu olaylar?

ASLI HANTAL: Evet.

ADNAN OKTAR: Gece?

ASLI HANTAL: Evet Türk yetkililerce açıklanmış bir şey değil bu, Esad rejim kaynaklarının söylediği bir bildirdi. “Türk jetleri Esad güçlerini vurdu” diyorlar.

ADNAN OKTAR: Yani Türk jeti onları vurdu. Mümkün ama tabii resmi açıklama gerekir.

Evet dinliyorum.

VTR: Samsun'dan Kevser. Aşk mı, para mı?

ADNAN OKTAR: Ah severim ben senin neşeni, sevincini. Aşk, tabii ki zaten ana hedeftir. Allah aşkı, onun için yaşanır. Para, aşk için kullanılır zaten, aşkı beslemek, aşkın zeminini kolaylaştırmak için bir vesiledir. Ama tek başına para bir işe yaramaz, yani bir çölde parayı yığsan dağlar gibi çok korkunç olur görüntüsü herhalde, hiçbir işe yaramaz. Aşkı besliyorsa bir anlamı vardır paranın.

Evet,

VTR: Merhaba, erkekler neden hep kavgaya hazır bekliyor?

ADNAN OKTAR: Güzel yüzlüm, işte ‘erkek adam döver, hem döver, dövülür, erkeğiz’ diyor var ya şeyde. ‘Döveceğiz, dövüleceğiz’ falan diyor. Benim çocukluğumda da hep öyle duyardım. İşte kabadayılık vardır. Kabadayılık derken yani adam dövülür, kafa göz yarılır falan başkası da onu döverse onunla da iftihar ediyorlardı. Ağzı burnu patlıyordu mesela, kafasına dikiş atılıyor, onunla övünüyorlardı. Bu, pis bir kültür. Adam dövme, bir faciadır. Yani bunun eğlenilecek bir yönü yok, övünecek bir yönü de yok. Vicdansızlık, zulüm. Erkekleri teşvik ediyorlar, erkek çocuklarını. Şimdi kız çocuklarını da teşvik ediyorlar. Liselerde falan işte git saçını başını yol, kafasını gözünü yar. Televizyonlarda, internette falan görüyoruz. Tabii, kız çocukları arasında da o modayı yaymaya başladılar. Pis, ahlaksızca zulüm sistemi, zalimlik sistemi. Darwinist eğitimin sonucunda meydana gelen bir acımasız, kahpe sistem. Çünkü ne diyor Darwin; “Güçlü olan zayıfı yener, güçlü olan zayıfı yok eder.” O zaman işte bileğinin hakkıyla adamları ezmiş oluyor, işte oranın dayısı oluyor. Şunu oluyor, bunu oluyor, öyle bir kafa yayılıyor. Dolayısıyla zulüm sistemi teşvik edilmiş oluyor. Böyle şey olmaz, çok çirkin.

Evet dinliyorum.

GÖRKEM ERDOĞAN: İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, Cumhurbaşkanı Erdoğan'la yaptığı telefon görüşmesinde ABD'nin bölge politikasını eleştirdi. “Bazıları bölgeyi bölme ve kukla devletler kurma çabası içinde. Çok yönlü işbirliğimizi arttırarak bunun önüne geçmeliyiz” dedi.

ADNAN OKTAR: Rusya, İran, Türkiye hatta Suriye Devleti işbirliği yaparak bu bölünmeyi ortadan kaldırması lazım. PKK olayının da kökünden halledilmesi gerekiyor.

Evet dinliyorum.

VTR: İnsan psikolojisini iyi analiz ettiğinizi düşünüyor musunuz?

ADNAN OKTAR: Ah benim güzel yüzlüm, ah benim canımın içi. Ne kadar güzel senin yüzün böyle, ne kadar şeker, ne kadar canlı. Kocaman gözlerin çok çok güzelsin, çok hoş kızsın. Allah sana uzun ömür versin, cennet nasip etsin. Seni sağlık sıhhat içerisinde, neşe sevinç içinde yaşatsın. Cennette de mutlaka arkadaş olmamız şart. İnşaAllah hep sen yanımda olursun cennette. Derhal çözüyorum insanları Allah'ın hikmeti. Bakar bakmaz anlıyorum. Çok kısa bir konuşma mesela manyak mı, dengesiz mi, kafalamacı mı, üçkâğıtçı mı hemen anlıyorum Allah'ın hikmeti. Ta ciğerine kadar çıkartırım aşağı yukarı. Sırf yüzüne bakayım çıkartıyorum. Yani ne niyette olduğu, neyi düşündüğü hepsi anlaşılıyor. Tabii Allah'ın verdiği bir nimet ama yüz bence ayna gibi görülüyor insanın yüzünde. Yani çok açık belli oluyor inşaAllah.

Evet dinliyorum.

VTR: Ölçüsüz davranmak nasıl olur, ölçüsüz davranan bir insana şahit oldunuz mu?

ADNAN OKTAR: Güzel yüzlüm çok fazla var tabii az veya çok. Dengesiz çok fazla insan var. Zaten insan o yüzden sıkılıyor. Onlarla dost olunamamasının nedeni o. Genç kızların arkadaşının olmamasının nedeni de o. Ölçüsüz ve dengesiz olmaları insanların. Lafını sözünü bilmiyor, hareketleri kontrollü değil, sürekli münasebetsizlik, sürekli densizlik. Şaka yapayım diye kalp kırıyor. Tavırlarında dengesizlik oluyor, hareketlerinde dengesizlik oluyor. Dolayısıyla makul insan nadirdir yani aklı başında, tutarlı insan çok nadir olur. Ben o güzel yüzlümü bir daha dinleyeyim.

VTR: Ölçüsüz davranmak nasıl olur, ölçüsüz davranan bir insana şahit oldunuz mu?

ADNAN OKTAR: Benim güzel yüzlüm akıllı bir kız, kişilikli, şahsiyetli. Muhtemelen öyle tipleri de gördü yani benim de o konuda tespitlerim olduğunu tahmin ediyordur. Ben de senin gibi ölçüsüz insanlardan hiç hoşlanmam. Allah seni bana arkadaş etsin, dost etsin cennette inşaAllah.

Evet.

VTR: Merhaba Adnan Hocam, ben Sakarya’dan Şevval. Çocukların vatan savunmasında yapması gereken nedir?

ADNAN OKTAR: Ah severim ben senin nurunu, ah severim ben senin o güzel ahlakını. Allah Allah yüzündeki şu temizliğe bak. Görüyor musun yüzündeki nuru? Melek yüzlüm benim maşaAllah. İnsan yüzüne bakmaya doyamaz. Bak yüzünde negatif en ufak bir elektrik yok, en ufak bir negatif kir yok yüzünde. Çok masum ve tertemiz, çok dürüst benim güzelim. Askeri şevklendirebilirsiniz, onlara moral destek sağlayabilirsiniz. Mesela var ya askeri kıyafet giyiyorlar, slogan atıyorlar, işte “biz de cepheye gitmek istiyoruz” diyorlar. Sırf onlar bile askere yeter. Yani asker moral yönden takviye olmaktan çok zevk alır, teşci olmaktan çok zevk alır. Askerin ihtiyacıdır mesela Peygamberimiz (sav) zamanında da sahabe kadınlar teflerle falan “yiğitler geliyor, koçlar geliyor, aslanlar geliyor” diye teşci yapıyorlardı. O kabadayılar da acayip coşuyorlardı. “Şimdi aslanlar gelecek sizi darmadağın edecek” falan diye karşı tarafı da kızdırıyorlar böyle. Teflerle ama bayağı inim inim inletiyorlardı. Çok da güzel Arap şivesiyle, Arap sesiyle her savaşa katılıyorlardı sahabe hanımlar teflerle. Teşci önemlidir, kabadayıyı coşturur.

Avrupalılar çok güzel insanlar. Amerikalılar, Avrupalılar. O anneler çok şeker oluyorlar. İngiliz anneler de öyle çok şekerdirler. İngiliz, Hollanda falan. Avrupalılar daha tabii insancıldır. Ortadoğu biraz daha sevginin boğulduğu bir yerdir, deccalin daha yoğunlaştığı bir yerdir.

Evet, dinliyorum. 

GÖRKEM ERDOĞAN: Çanakkale Savaşı'na katılan on beşlilerin resmi var.

ADNAN OKTAR: İşte kabadayının hası bunlar, minik yiğitler. “Hey on beşli on beşli, Tokat yolları taşlı” diye var ya o türkünün söylenme sebebi bu yiğitler, bu canlar. Her yerden toplanıp götürülmüşler on beş yaşında.

GÖRKEM ERDOĞAN: Galatasaray Lisesi öğrencileri de Çanakkale Savaşı’na katılıyor, o sene hiç mezun vermiyorlar.

ADNAN OKTAR: Ah benim canlarım, hepsi şehit olmuş. İngiliz derin devletinin, deccalın işte azgınlığının bir delili. Diyor ki “derin devlet yok” bu kahpeliği kim yaptı? İngiliz derin devleti yaptı. İngiliz halkı gelip burada savaşmak ister mi ya? İngiliz halkı niye gelsin ta İngiltere'den Çanakkale'ye gelsin savaşsın, adamın zoru ne? Bir derin devlet yapılanması onları teşvik etmeden, onları zapturapt altına almadan, deccal onları yönlendirmeden hiç kimse böyle bir şeyi kabul etmez. Binlerce insan gemiye binip niye gelsin ya?

Evet.

ASLI HANTAL: Kremlin Sözcüsü Dmitry Peskov, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve İranlı mevkidaşı Hasan Ruhani ile önümüzdeki Nisan ayında Türkiye’de toplanacaklarını belirtti.

ADNAN OKTAR: Çok iyi olur. Bence hiç beklemesinler, Nisanı beklemeye bile gerek yok. Hemen toplansınlar on beş gün sonra, on gün sonra toplansınlar. Neyi bekliyorlar yani? O kadar uzun sürelere gerek yok. Ve İran, Rusya, Türkiye çelik gibi tek bir kardeştir bunlar. Bir bütündür aman ha, yani hiç bekletmeye gerek yok. Suriye zaten onların sözünü hemen dinler, ne diyorlarsa yapar. Suriye onların emrinde yani.

Evet dinliyorum.

VTR: İyilerin az, kötülerin çok olduğu dünya neden var?

ADNAN OKTAR: Yakışıklım, güzel yüzlüm sen de işte iyilerdensin. Allah seni seçmiş ne güzel olmuş. Kötülerin çok olması, iyilerin az olması iyilerin yetişmesi için mecburi bir sistem. Yani eğer iyiler çok olursa, iyiler onların içerisinde yetişemez. İyinin iyi yetişmesi için kötülerin çok olması gerekiyor. O zaman iyi, güzel yetişebilir. Yoksa o eğitim, imkân ortadan kalkmış olur. Mesela asker komandoya çamurlu su yapıyorlar, engeller yapılıyor değil mi? Büyük duvarlar, taş duvarlar falan. Koşuyor koşuyor koşuyor, o çamurlu suyun içinden geçiyor, engele çıkıyor, onlardan atlıyor, oradan ipe tutunuyor, oradan oraya geçiyor sonuçta eğitilmiş oluyor. İşte dünya da öyle bir eğitim yeridir. Öyle engeller olmadan eğitilirse hiç eğitilmemiş olur, boş yere dünyada kalmış olur. Mesela elmas bile öyledir, ince ince işlendiğinde değerli oluyor. İnsan da işlendiğinde değerli oluyor yoksa et, kemik, yağ. Zaten mezarda da parçalanıyor hiçbir kıymeti yok. O ruhun yücelmesi için mutlaka o eğitimden geçmesi gerekir.

Evet dinliyorum.

VTR: Aynanın kırılması kötülük alameti midir?

ADNAN OKTAR: Yok yakışıklım yani bir terslik olmuştur kırılır. Yeni ayna alırsın o kadar, hiçbir anlamı yok. Yeni, daha güzel bir ayna alırsın onu da daha sağlam bir yere yerleştirirsin, kırılmamasına özen gösterirsin o kadar.

Evet dinliyorum.

HÜSNA KARAKUŞ: Raco kırsalının en stratejik yeri olan 1027 rakımlı tepe ve hemen yakınındaki köyde bulunan teröristler TSK ve ÖSO’yu görünce silahlarını bırakıp kaçtı. Mehmetçik köyün duvarına; “Biz geldik, siz yoktunuz” yazdı.

ADNAN OKTAR: Çok iyi olmuş, yalnız daha büyük yazsınlar biraz. Şu tabanca, boya tabancalarıyla. Yaka paça kaçıyorlar.

Gençler sürekli bizimle irtibat halinde murtebit irtibat halinde maşaAllah. Ama bakıyorum gençlerin hepsi bizim mantığımızda hepsi yani. O aydınlık halleri, o nurları, temizlikleri, dengeli, sevecen olmaları, kadına olan sevgi saygı, savaşların bitmesini istemek, kavgaların bitmesini istemek, Mehdiyet anlayışları, Allah'ı sevmedeki kararlılıkları, derin iman istekleri hepsi maşaAllah çok mükemmel.

Yarın devam edelim.

ASLI HANTAL: Yayınımız sona erdi, yarın görüşmek üzere inşaAllah.