Sohbetler (17 Ocak 2018; 11:00)

Sohbetler (17 Ocak 2018; 11:00)

 

BÜLENT SEZGİN: İyi günler değerli izleyicilerimiz. Hoş Sohbetler’e başlıyoruz inşaAllah. Adnan Bey hoş geldiniz.

 

ADNAN OKTAR: Hoş bulduk siz de hoş geldiniz. Dinliyorum.

 

KARTAL GÖKTAN: AK Parti'nin grup toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Osmanlı'ya yaptıkları gibi bize de hasta adam muamelesi çekmek isteyenler varsa açsınlar. 15 Temmuz gecesinin görüntülerini tekrar tekrar seyretsinler. Orada hasta bir millet, hasta bir devlet var mı? Yoksa erkeğiyle, kadınıyla, genciyle, yaşlısıyla kıyama kalkmış koskoca bir millet ve arkasında dualarıyla onları destekleyen yüz milyonlarca kardeşi mi var? İyi baksınlar” dedi.

 

ADNAN OKTAR: İyi, güzel demiş. Ama tabii manevi uyanıklığın daha şiddetli olması lazım. 15 Temmuz'da sokakların 10 misli daha çok dolu olması gerekirdi 10 misli. Ondan yetinmeyelim bir daha tecrübe olsun. Reaksiyon çok güçlü olması lazım. Dağ-taş insan da olması gerekir. Köprü mesela çaka çaka insan da olsa onlar hemen teslim olurdu. Tabii. Mesela yüz bin kişi falan oraya gelse arkadan önünden sarsa adam ne yapacak? Yapacak hiçbir şey yok. Silahı bırakıp çıkar. Adam azlığı çok vahim bir şeydir, çok tehlikeli. Mutlaka çok olması lazım. Evet.

 

İZLEYİCİ SORUSU: Şehit ve gazi kime denir?

 

ADNAN OKTAR: Şehit; Allah'ın varlığını, birliğini kabul etmiş, iman etmiş bir koç yiğidin Allah için, Kuran için, kitap için Allah'ın Resulü'nün yolu için İslam'a Kuran'a zarar gelmesin diye o mübarek canını Allah'a teslim etmesi. Bu, o uğurda da yaralanan herhangi bir şekilde çatışmada zor anları yaşayan kişiye de gazi denir.

 

İZLEYİCİ SORUSU: Günümüzde yapılan haç doğru mudur?

 

ADNAN OKTAR: Benim gördüğüm o şeytan taşlama falan o biraz bir acayip. Yani makul bir hareket değil. Peygamber (sav)’in öyle bir ifadesi yok. Kuran'da da öyle bir ifade yok. Yüzlerce adam izdihamda birbirlerini yaralıyorlar. Küçük küçük taşlarla nereye? Şeytana taş atıyorum. Ya şeytan ne dinler sizi orada mı bekleyecek şeytan? İçinizdeki şeytanı kovalayın siz. Oradaki şeytandan ne işiniz var? Dolayısıyla herhalde anladığım kadarıyla eski bir adet Sümerlerden kalma, Akadlardan kalma eski bir adet. Onlar da onu ibadet haline getirmişler. Kuran'da böyle bir ifade yok. Hadis'te de böyle bir ifade yok. Kendi kafalarına göre hareket ediyorlar. Bu bir. İkincisi, öyle izdahamla hacı olmaz. Kadınlar eziliyor, yaşlılar eziliyor. Birbirlerini itiyorlar, birbirlerini çekiştiriyorlar. Ora kabalık yeri değildir, nezaket yeridir. Akıl almaz sert hareketlerle, akıl almaz kaba hareketlerle birbirlerini iterek. Hanımlar özellikle çok mağdur oluyorlar, öyle hac olmaz. Hac nezakettir, kibarlıktır, saygıdır, hürmettir. Allah'a ibadet her şeyin üstünde. Böyle iş olmaz.

 

Evet dinliyorum.

 

İZLEYİCİ SORUSU: İnsanın vicdanı dini dinlemesini etkiler mi?

 

ADNAN OKTAR: Tabii ki. Yani gururluysa gurur dinin önüne geçer. Helali yapmaz, haramı yapmaz. Dikkat etmez harama. Doğru olanı yapmaz. Niye? Gururumdan diyor. Mesela doğru söylemez gururundan. Gurur her türlü şeytani eylemi insana yaptırabilir. Her türlü haramı işletebilir, çok tehlikeli. Cinayete kadar vardırabilir. Gururundan cinayet işleyebilir. İntihar edebilir. Çok tehlikeli.

 

Evet, dinliyorum.

 

İZLEYİCİ SORUSU: Hz. Yusuf Peygamber'in zindanda kalmasının nedeni nedir?

 

ADNAN OKTAR: Oradaki o kadının gururu, hırsı, enaniyeti, şehveti, büyüklük hırsı yani. Sen benim sözümü nasıl dinlemezsin falan. Kadının dinsizliği, Allah'tan korkmaması. Helale harama dikkat etmemesi.

 

İZLEYİCİ SORUSU: Kışın soğuk havalarda hangi bitki çaylarını önerirsiniz?

 

ADNAN OKTAR: Kışın soğuk havalarda bir kere mutlaka hayvansal protein alın çıkarken, et, baya et. Et tüketimin yüksek olması lazım. Yumurta falan da kurtarmaz. Baya yani bir şekilde et olması lazım. Tamam et pahalı falan diyeceksiniz ama işte olduğu kadar olması gerekiyor. En etkili budur. Yani grip ve nezleye karşı vücudu en iyi koruyan ettir. Et yiyin, bir de kuru otlar, kurumuş papatya. Bunlarda hemen hemen vitamin falan pek kalmaz. Bir de etkili madde yanlış biliniyor, işin doğrusu hiçbir etkisi olmaz. Yani iyi niyetle yapıyor insanlar ama işte acıdır tadı falan, işte zehir gibi söker atar, hiçbir şey olmaz. Bilakis daha da rahatsızlık verebilir. Birçoğu da alerjiktir o bitkisel kökenli ilaçlar. Yani hemen hemen çoğu alerjiktir diyebilirim. Bir de tatsız-tuzsuz şeyler, hiç onlara gerek yok. Bolca sıkı bir kahvaltı yapmak, üstünü sıkı giyinmek, başınızı örtün özellikle baş. Alın, baş hatta yüzünü de kaşkolla örtebilir. Sıkıca üstünü giyinecek. Ayaklarını da çok iyi sıcak tutması lazım. Bir de mecbur olmadıktan sonra pek sokakta kalmamak lazım. Yani mutlaka ya odaya ya hastane veyahut iş yeri neresiyse doğrudan soğukla muhatap olmamak lazım. Ama şöyle olabilir, yeşillikler falan daha iyi olur. Vücut pH'ını dengeleyebilir diye biliyorum. İşte marul, kıvırcık falan, maydanoz. Etle beraber iyi olur arada yani. Onlarla beraber yenebilir. Ama asıl etkin madde proteindir. Çünkü virüsle bakteriyle çatışan, protein kökenli silahlarımız. Vücuttaki silahlar hep protein kökenlidir. Otun kenardan desteği olmaz. O yanlış biniyor ve halkı boş yere onunla oyalıyorlar. Papatya suyu için iyi gelir. İşte maydanozu kaynattın.. Kardeşim kaynattığında maydanoz bitti zaten hiçbir şey kalmaz. İçindeki C vitamini B vitamini hepsini yok edersin. Kaynatıyorsun yeşil su kalır oradan da hiçbir şey çıkmaz. Dolayısıyla o yanlış biliniyor, yanlış yönlendiriyorlar. İşte doğadaki eczane falan, yok kardeşim öyle bir şey yok. Doğadaki eczaneyi eczacılar yapar. Onun özel karışımları var, bilimsel çalışma yapılır. İşte meyan kökünü kaynatırsın, zehir gibi olursun, yok öyle bir şey olmaz. Yani alerji yapar vücutta, başka bir şey olmaz. Ve boş yere de ona güvendiği için hasta oluyor. Halbuki özellikle sabah kahvaltısını çok güçlü yapmak lazım. Bir de kışın çok yormamak lazım kendini. Uykuya dikkat etmek gerekiyor. Kalabalık yerler biraz riskli olur o hapşıran, tıksıran. Yani bir kere çok ayıp yapıyor. Grip olan bir insan sokağa çıkmaz. Allah'tan korksun. Otobüse biniyor, bütün milleti grip yapıyor. İş yerine gidiyor, AVM'ye gidiyor, hapşırıyor. Bütün AVM'de yayılıyor o virüs. Alt katlara, üst katlara, her yere. Çünkü çok küçük olduğu için hava akımıyla her yere yayılıyor. Çocuklara falan, ya Allah'tan kork, onun sonucunda ölüm de meydana geliyor. Senin bünyen dirençli olabilir ama zayıf bünyeli, mesela yaşlı bir insana çarpar o, adamı öldürür o. Cinayete sebep olursun. Grip varken çıkma dışarıya. Özellikle domuz gribi oluyor, dışarı çıkıyor. Deli misin sen? Domuz gribi olandan dışarı çıkar mı? Minnete yayıyorsun, elini vicdanına koy. Olacak iş mi şu? Süper tehlikeli bir şey. Kendisini tamamen tecrit etmesi lazım. Hatta evin diğer fertleriyle de görüşmemesi lazım. Odasında bekleyecek, tamamen iyileşinceye kadar. Yemeği kapıdan bırakacaklar, o kadar. Allah'tan korkmak lazım. Çünkü grip çok tehlikeli bir hastalıktır. Birçoğu ölümle neticelenir. Grip deyip adam geçiyor ama yani zayıf bünyelerde genellikle öldürücü oluyor etkisi. Mesela zayıf yaşlı insanlar da yani özellikle yaşlı zayıf insanlarda büyük bir ihtimalle ölümle neticeleniyor. Çok hayati tehlikeli bir hastalık.

 

Evet dinliyorum.

 

İZLEYİCİ SORUSU: Bir insanı mükemmelleştiren tek şey nedir sizce?

 

ADNAN OKTAR: Samimiyet. Samimiyet, samimiyet. Bak en başı samimiyet. Sen bunu yap, zaten Allah'la bağlantın kopmaz. Bir de, ikinci bir şey, duygusallıktan şiddetle kaçınmak lazım. Şeytanın çok büyük bir oyunu, akıl almaz tehlikeli. Yani bak her yerde duygusallığı kullanıyorlar. Romanlarda, hikayelerde, filmlerde, hatta televizyona adamları çıkarıyor. Adam hüngür hüngür diye başlıyor, yok olmadı diyorlar, bir çekim daha yapalım. Ya daha duygu ver, duygu ver biraz daha diyorlar. Uaaa diyor, bir daha çekiyorlar. Ya olmadı diyor, bir kere daha yapalım diyor. Kardeşim bu ayıp yani. Milletin duygusallığından istifade etmeye çalışmak çok ayıp. Çok çirkin.

 

Evet, dinliyorum.

 

BÜLENT SEZGİN: Cumhurbaşkanı Erdoğan, Afrin Operasyonu'na Suriyeli muhaliflerin dahil olup olmayacağına ilişkin: “Tabii olacak. Beraber. Onlar için veriliyor bu mücadele. Biz onlara topraklarına sahip çıkmaları için bu kardeşlerimize orada yardımcı oluyoruz” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları söyledi ayrıca: “Amerika ülkemiz sınırları boyunca bir terör ordusu kurduğunu ikrar etmiştir. Bize düşen de bu terör ordusunu daha doğmadan boğmaktır. Türk Silahlı Kuvvetleri Afrin ve Münbiç meselesini halledecektir. Hazırlıklarımız tamamlanmıştır. Harekat her an başlayabilir. Bizim tüm müttefiklerimize söyleyeceğimiz şudur; Teröristlerin üniformaları üzerindeki işaretlerinizi söküp alın ki teröristlerle birlikte onları da toprağa gömmek mecburiyetinde kalmayalım” dedi.

 

ADNAN OKTAR:  Vay, vay kabadayım vay. Tarih böyle delikanlı, çok nadir yazmıştır. Ama haklı tabii yani adamlar müthiş pişkin ve çok rahatlar. Çok ayıp yapıyorlar. Bu kadar kale almayan, bu kadar saygısız bir üalup. Sen komünist terör örgütünü, Stalinist örgütü getirip Türkiye'nin dibine yerleştiriyorsun. Bir de anti komünistim diyor Amerika. Nerenin anti komünisti? Bütün gücünle komünizmi destekliyorsun? Zorun nedir? Zorun nedir? Tayyip Hoca da “çekilin yanlışlıktan tepelemeyeyim sizi” diyor. Tayyip Hocam gibi bu kabadayı kaç tane vardır bilmiyorum.

 

Evet, dinliyorum.

 

İZLEYİCİ SORUSU: Kalbimize doğan hislerin doğru veya yanlış olduğunu nasıl anlayabiliriz?

 

ADNAN OKTAR: Nur yüzlüm sana o vahyedilir, kalbine vahyedilir sıkmazsan kendini, serbest vicdanını bırakırsan samimiyet.. Rahatını bırakır ama bak senin çıkarınla çatışabilir. Orada hemen tercih edeceksin. Mesela bazen grip oluyorum, grip gibi, istesem gelmem. Diyorum bakıyorum, yürüyor muyuz? Yürüyoruz. Konuşabiliyor muyuz? Konuşuyoruz. O zaman bırak şimdi diyorum yani. Ama haklıyım. Ne yapacağım? Gidip yatakta uzanıp bekleyip mi? Bir anlamı yok ki bunun. Orada da gripsin, burada da gripsin. Olmaz. Her zaman vicdanın sesini dinlemek lazım.

Lise bitirdik, akademiye geldik. Bütün millet Darwinist. Darwinizmin aleyhine bir kitap hazırladım. Şimdi bundan beş yüz tane dağıtsan hiç etkisi olmaz. Bin hiç etkisi olmaz. Kalbim ne zaman ferahlar? Bir buçuk milyon. Bir buçuk milyon bedava dağıttırdım. Bak Allah rast getirdi. Alan vefat etmişti, ondan miras kaldı. Oradan oluk oluk harcamıştım. Sonra da yine devam etti oradan böyle. Her türlü bu konularda hep oradan harcadık elhamdülillah. Allah ona göre yaratıyor her şeyi. İşte ihtiyaç var, hemen parayı da gönderiyor Allah. Ben nereden bulayım orada parayı? Olacak iş değil. Tabii, tam ihtiyaç anında, anında gönderiyor Allah.

 

Evet dinliyorum.

 

İZLEYİCİ SORUSU: Merhaba Adnan Bey, ben Sakarya’dan Emin Han. Biliyoruz ki felsefe derslerinin amacı somut düşünceden çok soyut düşüncenin de bize öğretilmesi gerektiğidir. Ancak biz düşünmeyi öğrenmekten ziyade felsefe derslerinde farklı düşünürlerin görüşlerini ezberliyoruz. Onların görüşlerimize dayatılıyor. Biz bunu istemiyoruz. Biz kendi düşüncelerimizi, herkesin kendi görüşlerini felsefe alanında nasıl göstermesi gerektiğini öğrenmeyi istiyoruz. Bunu nasıl sağlayabiliriz?

 

ADNAN OKTAR: Eğitim sisteminde tabi çok kökten bozukluk var. Hani deveye sormuşlar, hayvan da demiş nerem düzgün ki demiş. Bir sorun var tabii. Bir kere tahta sıranın üstüne öğrenci oturtulmaz. Kolejlerde bile bakıyorum sıralar tahta. Her yerde tahta. Ya zorunuza ne oluyor kardeşim? Yazık günah değil mi çocuklara? Rahat koltuk güzel, yastıkta otursun, rahat rahat otursun, ayağını uzatsın otursun çocuk. Ve niye sıkıcı bir ortam oluyor? Rahat sohbet ortamında anlatalım. Bireyin bireyselleşmesi için, bireyin olaylara bakış açısında bilmem ne.. Çocukları kabusun içine sokuyorlar bazıları. Bireysel mantık bunu gerektiriyor diyor, bugün bir hanımefendi çıkmış. Konuşmayı ayarlı yapmak istiyorum. RTÜK ile ilgili konuşma yapacağım için beyefendi de dikkat kesilmiş durumda bana. Daha Türkçesi, hür düşünce esas olması lazım. Bütün dinler, bütün felsefeler öğretilmesi lazım çocuklara. Kısa kısa özlü, hepsinin öğretilmesi lazım. Mezhepler, her şey. Genel kültür buna gerektirir. Evet.

 

BÜLENT SEZGİN: Cumhurbaşkanı Erdoğan, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ile telefonda görüştü. Görebiliriz resmini. Görüşmede koalisyonun sözcüsünün Suriye'nin kuzeyinde ordu tesis edileceği yöndeki açıklaması üzerine duruldu. Sayın Erdoğan, PYD-YPG terör örgütü güdümünde söz konusu türden bir güç oluşturulmasının asla kabul edilmeyeceğini ve ulusal güvenliğini muhafaza için gerekli her türlü tedbir alacağını söyledi. NATO Genel Sekreteri Stoltenberg ise Türkiye'nin kendini terör saldırılarından korumasının en doğal hakkı olduğunu belirterek, Suriye'nin kuzeyinde sözü edilen türden bir güç oluşturulması hususunda kendilerine danışılmadığını söyledi.

 

ADNAN OKTAR: Güzel. Tayyip Hoca her yerden destek alıyor. Gereğini yapsın Mehmetçiği bıraksın artık. Ya Allah Bismillah. Ama altyapı yapıyor olması iyi. İnşaAllah kansız, sakin bu mesele hallolsun.