Sohbetler (10 Ocak 2018; 09:00)
KARTAL GÖKTAN: Hayırlı sabahlar değerli izleyicilerimiz, Hoş Sohbetler’e başlıyoruz. Adnan Bey hoş geldiniz.
ADNAN OKTAR: Efendim hoş bulduk, siz de hoş geldiniz. Bugün muhteşem bir heyet var. Aslanlardan oluşan. Bu yeni aslanlar Allah'ın izniyle kendilerini İslam'a, Kuran'a adamış küfre karşı, münafıklara karşı can siperane mücadele için Allah'a yemin etmiş mübarek muhterem mücahitler yani cehd ehli mübarek bir taife, maşaAllah.
Allah ilminizi, irfanınızı artırsın. Allah şaşırtmasın. Küfürle, münafıklarla mücadelenizle Allah ilminize, irfanınıza kuvvet versin. İlimle, irfanla tabii, kanunla, hukukla, demokrasiyle. Akıl irfan olmadan olmaz.
Evet dinliyorum.
KARTAL GÖKTAN: AK Parti grubunda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan isim vermeden Abdullah Gül'le ilgili açıklamalar geldi. Şunları söyledi Sayın Cumhurbaşkanı: “Geçmişte partimiz çatısı altında olup da bugün dışarıda başka havalarda gezen hiç kimsenin partimizle ilgili söz söylemeye hakkı yoktur. Herkes ağzını açmadan önce nerede bulunduğuna dikkat etmelidir. Bunlar AK Parti olarak milletimizle birlikte verdiğimiz hayati mücadelede en küçük desteklerini görmediğimiz karşı saflarda silüetleri beliren kişilerdir. Bu beraberliği, bu dayanışmayı zedeleyenler bilsinler ki artık bu kervanın samimi yolcuları değildir. Bununla ilgili sesiniz çıkmayacak. Evet-hayır referandumu yapılıyor. Bakıyorsunuz birileri de hayır için kampanyayı yürütüyor kulisler de şurada, burada. Şimdi de kendilerinde söz hakkı görüyorlar, kusura bakmasınlar. Biz bu yola çıkarken ahd ederek çıktık. Bu ahdi ederken de çıkarken de sadakatin asıl olan bir kavram olduğunu bilerek çıktık. Bu trenden düşenler düştükleri yerde kalırlar. Siz hiç merak etmeyin. Türkiye'nin istiklali için hayatını ortaya koyarak çalışanlarla dikensiz bahçelerde kendi ikbali için yollara düşenlerin farkını milletimiz çok iyi biliyor.”
ADNAN OKTAR: Tayyip Hocam. Tam taşı gediğine koymuş. Çok güzel konuşmuş. Samimiyetsizlik çok çirkin. Müslümanların güya güçsüz olduğu noktalardan istifadeyle atağa kalkmaya kalkmak gerçek bir Müslümana yakışmaz. Münafığa yakışır münafağın vasfıdır. Ama gerçek bir Müslümana yakışmaz. Dolayısıyla çok şiddetle kaçırmak lazım o tip şeylerden.
Evet dinliyorum.
KARTAL GÖKTAN: “Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Sayın Erdoğan'ı destekleyeceğiz” diyen Sayın Devlet Bahçeli'ye Sayın Erdoğan cevap verdi. Şu açıklamaları yaptı: “Bu seçimler arifesinde özellikle Sayın Bahçeli'nin yerli ve milli duruşunu vurgulamam lazım. Bu duruşla birlikte bizi bölmek isteyenler hedeflerine ulaşamayacaklar. 7 Ağustos ruhunu yaşatmakta kararlıyız. Birileri diyor ki şu ne der, bu ne der? Kusura bakmasınlar. Biz ne deriz? Asıl olan budur. Onun için de Sayın Bahçeli'yle bir araya geliriz. Ülkemizin sorunlarını konuşuruz. Uyum yasaları vs. konusunda ilgili arkadaşlar onların çalışmasını da yapar. Geleceğe inşaAllah beraber yürürüz. Çünkü birlikte yapmamız gereken çok şeyler var. Milletimizin bize verdiği sorumluluk var. Sayın Bahçeli'ye şimdiden beyan ettiği destek kararı için şahsım, partim ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum. 2019 seçimi yerli ve milli olanlarla ipi başka mahfillerin elinde bulunanlar arasında geçecektir. Yabancı ülkeler başta olmak üzere FETÖ'den PKK'ya kadar tüm aktörler bu çerçevede pozisyon almaktadır. Bizim yerimiz her zamanki gibi milletimizin yanıdır.”
ADNAN OKTAR: Yani diyor ki İngiliz Derin Devleti’yle deccal ile Mehdi (as)’ın mücadelesi diyor. Bir adam ya Mehdi (as)’ın yanındadır diyor ya deccalın yanındadır diyor. Farkına varır veya varmaz. Farkına varmamış da olabilir, farkına varmış da olabilir. Ama şu an deccalla Mehdi (as)’ın mücadelesi var. Sayın Bahçeli de tarihi muhteşem bir kararla onun asaletine, soyluluğuna, devlet adamlığına yakışan çok güzel bir üslupla yiğitçe, aslan gibi hak olan yolu, hak olan kararı açıkladı. Tebrik ediyoruz kendisini.
Evet dinliyorum.
İZLEYİCİ SORUSU: Şirki nasıl anlarız?
ADNAN OKTAR: Şirki hemen insana verdiği sıkıntıdan da anlayabilirsin. Yani insanda ruhi dengesizlik meydana getirir anında, boş bulunduğunda. Ama normal baktığında zaten kime güveniyorsun? Falancaya güveniyorum diyor. Allah'a? Yok. E şirk. Veyahut malına güveniyor. Allah'a güveniyor musun? Yok. Şirk. Yahut ilaca güveniyor. Allah'a güveniyor mu? Yok. O da şirk. Yani teknik olarak baktığını zaten anlarsın. Ama ayrıca ruha sıkıntı vermesinden de anlaşılır. Ruh hemen alarm verir. Bak, şirk sıkıntısı hemen insanı sarar. Oradan da anlayabilir.
-Siz daha önce “hücreler de isyan eder” demiştiniz.
ADNAN OKTAR: Tabii. Yani vücut, beyin akıl amaz rahatsız olur şirkten. Çünkü büyük bir yalandır şirk. Ruhun, vicdanın, bedenin asla kabul etmeyeceği bir hıyanettir. Allah'a karşı hainliktir. Bütün güç Allah'ın elinde olduğunu bildiğin halde bile bile yalan söylüyorsun. Hiçbir gücü olmayan bir şeyi Allah haline getiriyorsun -haşa-. Bu olmaz.
-Hocam ayette, “gerçekten Allah kendisine şirk koşulmasını bağışlamaz” diyor inşaAllah.
ADNAN OKTAR: Tabii. Tövbe ederse ayrı ama tövbe etmezse olmaz.
Evet dinliyorum.
İZLEYİCİ SORUSU: Dünyada zenginlik ve itibar o kadar önemli mi?
ADNAN OKTAR: Tabii önemli. Şimdi zengin olursun, fakire fukaraya yardım edersin, kitap dağıtırsın, İslam'ı anlatırsın, hastaneler, okullar, camiler inşa ettirirsin, köprü-yol yaptırırsın, zenginlik berekettir, nimettir. İtibar, Allah sana muğber bir kişilik verir, itibar edilir. Anlattıklarından istifade eder insanlar. Hayırlı, güzel faaliyetler yaparsın. Çok hoş bir şey bu, çok büyük bir nimet. Ama benim yakışıklımın tabii demek istediği küfr için olan zenginlik, küfr için olan itibar gibi geldi bana. Yani negatif itibar, negatif zenginliği kastediyor. Onun her şeyi uğursuzluktur, her şeyi hayırsızdır. Her şeyi beladır, her şeyi bataktır. Onu hiç düşünmesin dahi.
İZLEYİCİ SORUSU: Merhaba, benim adım Yavuz. Adnan Bey, gençler ahlaklarını güzelleştirmek için hangi karaktere yönlendirilmeli?
ADNAN OKTAR: Şimdi Risale-i Nur külliyatı çok fayda olur ama dili çok ağır. Şu dönemde pek anlaşılacak gibi değil. Samimi olarak söylemek gerekirse benim kitaplarım hakikaten çok etkili. Yani burada tevazuluk falan bir şey yok. Allah yaratıyor nihayetinde. Asrımızın gençliğine, asrımızın insanlarına en mükemmel hitap eden, kusursuz anlatım olan, bilimsel delillere dayalı olan, Kuran ayetleriyle delillendirilmiş, ispat edilmiş, aklın, vicdanın asla inkar edemeyeceği, dürüst, samimi, açık, fasih, anlaşılır, mükemmel bir anlatım ve mükemmel bir ispatlandırma sistemi var. Dolayısıyla ben bütün samimiyetimle benim kitaplarımı tavsiye ederim. Çünkü öbür türlü sizi yanlış yola sürüklemiş olurum, olmaz. Tevazu adına yanlış yola sürükleme olmaz. Cübbeli’nin kitaplarını size tavsiye etsem mahvolursunuz. Allah esirgesin. Kadın dövmeden tut, kadının yarım olmasından çık, akıllanmayacak izahlar, akıllanmaz hurafeler. Dolayısıyla doğrusu neyse onu söylüyorum.
Evet dinliyorum.
KARTAL GÖKTAN: Bir izleyicimiz oğlunun resmini göndermiş Bakü'den. Pervin Hanım göndermiş. “Benim oğlum da sizi seviyor” diyor.
ADNAN OKTAR: Aslan, o kitabı sen kaldırdın ya tamamdır. Pehlivansın pehlivan, maşaAllah.
Bir fitne konusu var, ona çok dikkat etmek lazım. MHP ile AK Parti'nin ittifak etmesinin Kürt kardeşlerimizin aleyhine bir sistem olduğunu vurgulayan anlatımlar oluyor, bu oyun. Çok çirkin, böyle bir şey yok. Milliyetçi Hareket Partisi saf ırk partisi değildir. Türküm diyen herkesi Türk gören, Ermeni, Laz'ı, Çerkez'i, Kürt'ü, Türk'ü hepsini kardeş gören bir zihniyettir. Hars milliyetçisidir. Yani Atatürk milliyetçisidir. Dolayısıyla AK Parti'yle milliyetçilik anlayışları aynıdır. Kürt kardeşlerimizi de çok sever Milliyetçi Hareket Partisi. Diyarbakır'da on binlerce, yüz binlerce Kürt kardeşimiz Milliyetçi Hareket Partisi'nin saflarında aslan gibi mücadele veriyorlar. Mardin'de, Siirt'te, her yerde ülkücü de vardır. Hepsi de Kürt’tür. Kürt olmak şereftir, onurdur. Kürt, Laz, Çerkez, Türk, hepsi Türk’tür. Hepsi Türk milletidir. Dolayısıyla Kürt kardeşlerimizin aleyhine en ufak bir tavır, en ufak bir düşünce Milliyetçi Hareket Partisi'nde olmaz. AK Parti'de de hiç olmaz. Olmayacağı da malum. Şu ana kadar da olmadı, bundan sonra da olmayacaktır. Ama daha önce olanları söylüyorsanız onlar derin devlet elemanlarıydı. Yani ülkücüyüm diyor ama laf beri gelsin. Öyle bir ülkücülüğü falan yok. Katil, klasik katil. Gidiyor solcuyu da öldürüyor, ülkücüyü de öldürüyor, şehit ediyor. Müslümanı da şehit ediyor. Psikopatlar onlar. O dönemde bütün Müslümanlara da saldırıyordu onlar. Müslümanları şehit ediyorlardı orada burada. Yani mesela çok fazla vakıa var eğer incelenip bakılırsa. O devirde dindar kişileri bombaladılar, kurşunladılar, ülkücüleri yine aynı şekilde. Aynı elemanlar ülkücüleri vurdular. Yani ülkücü görünümlü ama ülkücüyü vuruyor. Aynı silahla yapıyor. Dolayısıyla bundan hiçbir ülkücü değil. Derin devlet elemanıydı. Ülkücüleri böyle çirkin suçlu manalarla töhmet altına almak hiç doğru değil. Çok ayıp. Biz kefiliz, Milliyetçi Hareket Partisi'ne de, AK Parti'ye de ve ülkücü gençliğe de. Tertemiz insanlar. Tek bir şikayet olan olsa gelsin bize söylesin. Kesinlikle böyle düşünmesinler.
Evet, dinliyorum.
KARTAL GÖKTAN: Sayın Devlet Bahçeli meclisteki grup toplantısında şu açıklamaları yaptı: “Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminden geriye dönüş yok, bu yol kapalı. Yeni sistemin hayatımıza mühür vurması ne Gül'ün ne de Kandil'e özenip Kandil'e tutunan Kılıçdaroğlu'nun harcı. Türkiye'nin mutabakata, milli beka ve hassasiyetlere dayanan bir hükümet sistemine ihtiyacı olduğunu, en küçük siyasi çıkar ummaksızın ifade ve itiraf etmiştik. Bu nedenle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin bina edilmesini tavizsiz olarak destekledik. Bu destek ve katkımız, açık açık söylüyorum, 2019'da yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de mutlaka devam edecektir. Hatta seçimlerle sınırlı kalmayacak, 2019'dan sonraki 5 yıl boyunca da yeni sistemin iyice kökleşmesi ve kalıcı hale gelmesi için milli ve tarihi sorumluluğumuz kapsamında süren işbirliğinin, doğacak ahlaki ittifakın gereğini gönül huzuruyla yapacağız. Muhalif Partiler Konfederasyonu'na dönen CHP'yi yanına aldığı HDP, İP, TKP, EMEP, FETÖ, PKK ve diğer yedekleri de mesele yapmaz, hiç kafaya takmayız. Biz millet ne diyor ona bakarız, tarih ne diyor ona dikkat kesiliriz. Türkiye'nin geleceğini şuna buna peşkeş çekmeyiz, çektirmeyiz.”
ADNAN OKTAR: Oradaki hassas nokta, diyor ki bak; 2019'dan sonra 5 yıl daha destekleyeceğiz. Fitne kapısını o kadar mükemmel kapılmış ki. Yani o kadar çaresiz bırakıyor ki. Bu açıklama mükemmel. Mesela 2019'da destekleyeceğiz der ama tamam asıl ondan sonra bastırırız der. Ama 5 yıl daha destekleyeceğiz dedi mi adam bitti yani artık. Benim takatim yok arkadaşlar. Benim bu kadar takatim yok der. Hakikaten AK Parti, MHP, milli ve yerli duruş. Gerçekten böyle. Hakikaten bir de İngiliz Derin Devleti ekolü var. Ta Abdülhamit döneminden beri akıl almaz kökleşmiş. İlk defa İngiliz Derin Devleti ekolüne karşı devlet çok esaslı bir karşılık veriyor ilk defa. Cumhuriyet tarihinde yok bu. İlk defa hesaplaşıyor şu an. Helal olsun, sonlarına kadar yanındayız. Deccal tepeleninceye kadar desteğe bütün gücümüzle devam edeceğiz. Yol doğru, sistem de doğru. Sayın Kılıçdaroğlu'yla da konuşuruz, konuşalım. O iyi bir insan aslında, güzel bir insan. Muhalefet görevi de yapacak tabii ki. Muhalefetle ilgili konuşmaları da yapsın, hiçbir mahsuru yok. Ama milli ve yerli duruşta AK Parti'ye destek olmasını sağlayabiliriz. AK Parti'yi desteklemesin, Tayyip Hoca'yı desteklesinler. Yerli ve milli görüşü, yani İngiliz Derin Devleti’ne karşı yapılan mücadelede desteklerini isteyeceğiz.
…
Bahçeli ne diyor sayın Bahçeli? “İki bin yirmi ikiye kadar destekleyeceğiz” diyor. Yani 2-2, 2022. Güzel. O yeterli zaten. Dediğimiz tarih. 2-2, 2022. Ondan sonra yollar selamet. Allah'ın izniyle. 8 şeritli asfalt yani ondan sonra. Küfür için, münafıklar için son durak. Artık orada asfalta inecekler. Oradan da artık nereye gidiyorlarsa, inşaAllah. İlimle irfanla, kanunla hukukla.
Evet dinliyorum.
İZLEYİCİ SORUSU: İnsanlar çağımızda neden bu kadar çok depresyona giriyor?
ADNAN OKTAR: Şimdi, Allah'la bağlantı kesildiğinde insan bedeni Allah'la bağlantıya göre yaratılıyor. Yani mesela susuz olduğunda insan ne oluyor? Perişan oluyor, sıkıntı çekiyor değil mi? Aç olduğunda da. Allah'la bağlantısı kesildiğinde de Allah'la bağlantıya göre yaratıldığı için ruhu hastalanır, hücreleri hastalanır, beden de hastalanır. Yani beden ölmek istiyor o zaman. Aslında depresyonun ana amacı ölümdür. Vücut kendini öldürmek istiyor, o da ilaçla ona karşı direniyor. Yani vücut yaşamak istemez. Allah'tan kopan her vücut ölmek ister. Bir an önce ölmek ister, Allah esirgesin. Yani intiharların çoğunun sebebi de odur. Allah'la bağlantı kopmasıdır. Allah'la bağlantı koptu mu ölümü ister insan. Allah esirgesin. Çünkü Allah hayat sebebidir. Sen hayat sebebini ortadan kaldırıyorsun. Allah hayatın ta kendisidir. Saf sevgidir. Sen onu ortadan kaldırmaya kalkarsan kalbinde inanç olarak Allah insanı boğar.
-Ayette, “size hayat verecek şeyleri çağırdığı zaman Allah ve Resulüne itaat edin” buyuruyor, İnşaAllah.
ADNAN OKTAR: Evet maşaAllah, elhamdülillah.
Evet dinliyorum.
İZLEYİCİ SORUSU: Kuran'ı her gün okumak mı daha güzel yoksa ezberlemek mi daha iyi?
ADNAN OKTAR: Her gün okumak daha güzel. Okursan daha iyi. Hem okurken düşünürsün, aklında kalır, hem tefekkür edersin. Ezberleme daha uzun vakit alır. Manasını da pek o anda kavrayamazsın ezberlemeye dikkatini verdiğin için. Anlamının çok üstüne durmak lazım.
Kardeşlerimize bir daha hoş geldiniz diyoruz. Allah İslam'a, Kuran'a hizmetinizde size güç-kuvvet versin. Şevkinizi artırsın, inşaAllah. Allah sayınızı arttırsın. Allah şevkinizi arttırsın. “Akın akın Allah'ın dinine giriyor olduklarını gördüğünde Allah'a hamd et” diyor. Biz de Allah'a hamd ediyoruz, maşaAllah.



