Maddenin Hakikati Konusu Neden Görmezden Geliniyor ? Podcast

Bu yayında, dünya hayatının en önemli gerçeklerinden biri olan maddenin hakikati anlatılıyor. 

Gördüğümüz, duyduğumuz ve dokunduğumuz her şeyin aslının değil, beynimizde oluşan kopyasını algıladığımız bilimsel bir gerçektir. Göz sadece ışığı içeri alır; görüntüyü oluşturan ve gören, beynimizin arkasındaki küçük merkezdir. Bu nedenle dış dünyadaki nesnelerin asıllarına hiçbir zaman ulaşamayız. 

İnsan, sahip olduğu servetin, makamın, gösterişin de aslında beynindeki bir görüntü olduğunu kabullenmekte zorlandığı için bu gerçek çoğu zaman görmezden gelinir. Oysa rüyada yaşananların gerçek sanılması gibi, dünya hayatı da beynimizde oluşan bir algıdır. 

Materyalist bilim insanı Hoimar von Ditfurth’un ifadesiyle: “Karşımızda duran şey dünya değil, onun sadece imgesidir.” 

Bu hakikati gören insan için hayat bambaşka bir derinlik kazanır; adalet, akıl ve vicdan çok daha güçlü yaşanır.

 

Maddenin Hakikati Konusu Neden Görmezden Geliniyor ? Podcast 

 

Bu yayında anlatılanlar dünya hayatının en önemli gerçeğidir. Bu gerçeği kavrayan bir insan Allah'ın izniyle aklı, sevgiyi, adaleti, hakkaniyeti en güçlü şekilde yaşar. En doğru ve en vicdanlı kararları verebilecek derinliğe ve cesarete erişir.

Gören, göz değildir. Görüntü, kafatasımızın arkasındaki küçücük bir merkezle oluşur. Öyleyse, kafatasımızın içindeki bu görüntüyü gören kimdir?

 

Maddenin hakikatiyle ilgili temel gerçek şudur; Gördüğümüz, duyduğumuz, dokunduğumuz, tattığımız her şey beynimizin içinde oluşmaktadır. Beynimizin dışında ne olduğunu hiçbir zaman bilemeyiz. Bu, bilimsel ve kesin bir gerçektir.

 

Hayatımız boyunca verilen telkinle tüm dünyayı gözlerimizle gördüğümüzü zannederiz. Sanki bedenimizin dışında bir dünya varmış ve duyu organlarımızla bu dünyayı doğrudan algılıyormuşuz gibi, oysa dünya bizim dışımızda değildir, beynimizin içindedir.

Görmenin bilimsel açıklaması bize bunu çok net gösterir. Cisimlerden gelen ışık göz merceğinden geçer ve ağ tabakaya düşer. Buradaki hücreler görüntüyü elektriksel sinyallere dönüştürür. Bu sinyaller göz siniri yoluyla beynin arka kısmındaki görme merkezine taşınır. Ve görüntüyü oluşturan işte bu merkezdir. Göz yalnızca ışığı içeri alır. Gören göz değildir. Dolayısıyla gördüklerimiz gözümüzün önünde değildir. Beynimizin içinde oluşan görüntülerdir.

 

Dışarıda ne olduğunu asla bilemeyiz. Örneğin topla oynayan bir çocuğu gördüğünüzde o çocuk sizin beyninizin içindedir. Kalabalık bir salona baktığınızda o salon ve içindekiler beyninizde oluşan bir görüntüdür.

Sonuç olarak, her insan hayatı boyunca gördüğü her şeyi beyninde görür ve hiçbir zaman gördüklerinin asıllarına ulaşamaz. Gördükleri, dış dünyadaki şeylerin yalnızca birer kopyasıdır. Bu kopyanın aslının nasıl olduğunu bilme imkanımız yoktur.

 

Alman psikiyatri ve nöroloji profesörü Hoimar von Ditfurt, materyalist bir dünya görüşüne sahip olduğu halde, bu gerçeği şöyle dile getirmiştir:

 

“Etiyle kemiğiyle karşımızda duran şey, dünya değildir. Onun yalnızca imgesidir. Başınızı kaldırıp şu an bulunduğunuz odaya baktığınızda bile, gördüğünüz oda, sizin dışınızda olan oda değildir. Odanın beyninizdeki kopyasını görürsünüz. Gerçek olan şudur, siz odanın içinde değilsinizdir. Oda sizin içinizdedir.”

 

 Peki, bu kadar açık bir gerçek neden görmezden geliniyor? Çünkü bu bilimsel gerçek, insanların mutlak varlık sandıkları tüm şeylerin, servetlerinin, kariyerlerinin, makamlarının, aslında beyinlerindeki birer görüntü, birer hayal olduğunu göstermektedir. İnsan bununla yüzleşmek istemez. Bu gerçeği kabul eden bir insan, evinin, arabasının, şirketinin, diplomasının, kısacası önem verdiği her şeyin sadece beynindeki görüntü olduğunu kabul etmek zorundadır. Bu da dünyaya sıkı sıkıya bağlanan insanı korkutur. Oysa rüyada da aynı şey olur. Bir insan rüyasında da servet, güç, makam sahibi olduğunu görür ve gerçek olduğundan asla şüphe etmez. Ama uyandığında hepsinin bir hayal olduğunu anlar. Dünya hayatı da işte böyledir.

 

Bu gerçeği inkâr edenleri Allah ayette şöyle bildirir: ''İnkâr edenlerin amelleri dümdüz bir arazideki seraba benzer. Susayan onu su sanır. Nihayet ona ulaştığında bir şey bulamaz ve yanında Allah'ı bulur.'' (Nur Suresi 39)

 

İnsanların korkmalarının sebebi sahip oldukları malın, itibarın, zenginliğin aslında gerçek anlamda hiç var olmamış olmalarıdır. Tüm hırslarını, tüm mücadelelerini, tüm kavgalarını beyinlerinin içindeki bir görüntüye bağlamış olmalarıdır. Ve işte bu yüzden maddenin hakikati konusu çoğu insan tarafından görmezden gelinir. Çünkü insanın dünyaya olan tutkusu gerçeği görmesine engel olur. Ama gerçeği gören kişi için hayat bambaşka bir derinlik kazanır.