Gizli Tehlike - 4. Bölüm / Komünizmin Kanlı Tarihi - 2

KOMÜNİZMİN KANLI TARİHİ 2

Geçtiğimiz bölümde komünist ülkelerde yaşanan vahşetin bir bölümünü sizlere aktarmıştık. Tüm komünist kanlı liderlerin vahşet uygularken komünist ideolojinin gereğini yaptıklarına inandıklarından, dolayısıyla da vahşetin acı bilançosunun hiçbir komünist tarafından dönemin bir hatası olarak kabul edilmediğinden söz etmiştik.

Darwinist-komünist devlet, insanları hayvan sürüsü olarak gördüğü için milletine hem değer vermez, hem de güvenmez. Bu nedenle korku, baskı, suni tehlikeler ve dehşet ortamları oluşturarak, onlar üzerinde denetim sağlamaya çalışır. Herkesi potansiyel şüpheli, suçlu veya hain olarak görür. Böyle bir devlet anlayışında insanları cezalandırmak veya öldürmek için onların suç işlemeleri gerekmez. Sadece şüphelenmek onlara zulmetmek için yeterlidir. Komünist Rusya bunun en açık örneğidir.

Lenin'in ortaya attığı bu teoriyle birlikte komünizm, eli silahlı terör gruplarının ideolojisi haline gelmiş oldu. Lenin'in ifadeleri Darwinist-komünist devletin halkına bakış açısını göstermesi açısından çok önemli. Şimdi bu ifadelerin bazılarına göz atalım.

Stalin'in ilk önemli icraatı, Rusya nüfusunun yüzde 80'ini oluşturan köylülerin tarlalarına devlet adına el koymak oldu. "Kollektivizasyon" adı verilen ve özel mülkiyeti yok etmeye yönelik bu politika gereği, Rus köylülerinin bütün mahsulü silahlı görevliler tarafından toplandı ve bunun sonucunda, korkunç bir açlık baş gösterdi. Yiyecek hiçbir şey bulamayan milyonlarca kadın, çocuk ve yaşlı açlıktan kıvranarak yaşamını yitirdi. Sadece Kafkasya'da 1 milyon insan hayatını kaybetti.

Stalin, bu politikasına direnmeye çalışan yüzbinlerce insanı ise, Sibirya'daki korkunç çalışma kamplarına yolladı. Tutsakların çok ağır şartlarda ölesiye çalıştırıldıkları bu kamplar, bu insanların çoğuna mezar oldu. Öte yandan on binlerce insan, Stalin'in gizli polisi tarafından idam edildi. Aralarında Kırım ve Türkistan Türkleri'nin de bulunduğu milyonlar, Rusya'nın uzak köşelerine zorla göç ettirildi, birçoğu da hayatını kaybetti.

Josef Stalin’in birçok açıklamasında da şiddeti açıkça savunduğu görülür.  Hatta bir açıklamasında;

"ŞİDDETE DAYALI BİR DEVRİM OLMADAN, PROLETARYA DİKTATÖRLÜĞÜ OLMADAN, eski, burjuva koşulların böyle kökten bir şekilde dönüştürülmesi gerçekleştirilebilir mi?” (Joseph Stalin, Leninizm’in sorunları üzerine) demiştir.

Lenin, Trotsky ve diğer Bolşevikler, insanı bir hayvan türü olarak gördükleri ve bir madde yığını saydıkları için, insan hayatına herhangi bir değer vermediler. Onlara göre, devrimin başarısı için, milyonlarca insan kolayca feda edilebilirdi. Trotsky’nin diğer ifadelerine baktığımızda insan hayatını nasıl değersiz gördüğü ve şiddeti nasıl desteklediği açıkça görülür.

Çin gibi Avrupa'dan her anlamda uzak, içine kapalı bir ülkeye kadar bu ideolojinin nasıl ulaştığını ve orada nasıl kök saldığını merak ediyor olabilirsiniz. Oysa yakın Çin tarihine baktığımızda, karşımıza tanıdık bir tablo çıkar: Çin'e komünizmin gelmesi, ateizmin gelmesiyle eş anlamlıdır. Ateizmin gelmesi ise, Darwinizm'in gelmesi demektir. Tıpkı Darwinist felsefeyi benimseyen diğer komünist ülkelerde olduğu gibi. Mao, devrimin bir şiddet hareketi olduğunu Darwinist ifadelerle açıkça belirtmiştir.

Oysa gerçekte Küba’da yaşananlar bir kahramanlık öyküsü değil, komünist zulüm ve vahşetin ta kendisiydi. Komünizm Küba'ya sadece sefalet ve korkunç işkenceler getirmiştir. Oluşturulan "Che" ve "Fidel" efsanelerinin romantik perdesi aralandığında, Küba'daki komünist diktanın karanlık yüzü net bir biçimde ortaya çıkar.

Che Guevara silahlı mücadeleyi ve savaşı açıkça savunan, katı bir Marksist olduğunu ifade eden binlerce insanı katletmiş komünist bir gerilla lideriydi. Che  bir açıklamasında şöyle demiştir:

İşte komünist vahşet budur. Komünist kanlı liderlerin sözlerinden özetle şunu anlıyoruz: Komünist ideoloji; barışçıl tek bir an bırakmamayı amaçlayan, insanı soğuk bir ölüm makinesine dönüştüren, terörü bir prensip olarak kabul edip, mutlaka uygulayan, devrime karşı gelenlerin öldürülmesi gerektiğini savunan, proletaryanın burjuva sınıfına uyguladığı şiddet sayesinde ayakta duran; bir ideolojidir.

Komünist liderlerin komünist felsefenin gereğiyle ilgili ifadeleri sadece sözde kalmamış; bu eli kanlı liderler, tıpkı tarif ettikleri gibi, hatta daha vahşice ve insanlık dışı uygulamalarla tüm dünyanın gözü önünde milyonlarca insanı katlettiler.

Bu vahşet senaryosu, hayali bir senaryo değil. Kendisi dahil tüm insanları gelişmiş birer hayvan türü olarak algılayan ve doğadaki sözde çatışmanın bir gereklilik olarak toplumlarda da uygulanması gerektiğine inanan insanlar, çok değil, daha geçtiğimiz yüzyılda bu vahşet felsefesini hayata geçirdiler.

Birkaç bölümdür geçmişteki komünist katliamlara yer vermemizin sebebi, taviz verildiği takdirde, ülkemizin güneydoğusunda uygulanmak istenen komünist vahşetin de bundan farklı olmayacağını sizlere gösterebilmek. Çünkü terörist ve komünist PKK yapılanması, aynı fikri zeminden, yani Darwinizm'den güç alır

 

 


A9TV Televizyonu Adnan Oktar Harun Yahya Sohbetler Belgeseller A9 TV Yeni Frekansımız: Türksat 3A Uydusu FREKANS: 12524 Dikey Batı Sembol Oranı: 22500