Gizli Tehlike - 2. Bölüm / Güneydoğu'da Kürt Sorunu Yoktur

GÜNEYDOĞU’DA KÜRT SORUNU YOKTUR

Uzun yıllardır ülkemizde yaygın olarak kullanılan Kürt sorunu ifadesi yıllarca pek çok insanı aldatmayı başardı. Öyle ki insanların bir kısmı, Kürt kardeşlerimizden kaynaklanan bir sorun ile karşı karşıya olduklarını zannettiler. Sanki Kürt kardeşlerimiz bu vatanın bir evladı, Türkiye Cumhuriyetinin bir ferdi değilmiş gibi, Türkler ve Kürtler arasında gerçekte olmayan bir husumet olduğuna inandılar. "Kürt sorunu" ismi işte bu şekilde bir propaganda malzemesi haline getirildi.

 

Güneydoğu'daki sorunun Kürt milliyetçiliği ile ya da Kürtlerin içinde bulundukları şartlarla hiçbir ilgisi yoktur. Sözde "Kürt sorunu" bahanesiyle nasıl bir kargaşa ortamı oluşturulmaya çalışıldığı çok iyi anlaşılmalıdır. Hedeflenen komünist zulüm sistemini ve bu zulüm sistemi içinde Kürt kardeşlerimizin nasıl harcanacağını daha iyi anlamak için de PKK'nın ideolojisini yakından incelememiz gerekir. Bu ideoloji, Marksist, materyalist, Stalinist ve Leninist ideolojidir ve temeli yalnızca ve yalnızca Darwinizm'e, yani Charles Darwin’in evrim teorisine dayanır. Dilerseniz şimdi Darwinizmin nasıl bir ideoloji olduğuna kısaca göz atalım.

 

Kesinlikle mümkün olmamakla birlikte, canlılığın herhangi bir şekilde kendiliğinden ortaya çıktığını varsaysak bile sonuç değişmeyecektir, çünkü türlerin birbirine dönüşümü de imkansızdır. Bir canlı, asla ve asla kendi genlerinde kodlanmış özelliklerin dışında yeni özelliklere sahip olamaz. Genetik bilimi, bu iddiayı da kesinlikle reddeder.  Yani canlılar mevcut genetik bilgilerinin dışına çıkamazlar, genlerinde olmayan yeni bir bilgiyi zaman içinde veya dış etkilerle kazanamazlar.

Sözde evrim mekanizması olarak gördükleri mutasyonlar ise hiçbir zaman canlıda gelişmeye sebep olmazlar, tam aksine canlıya zarar ve kusur getirirler. Yani mutasyonlar asla ve asla canlıya yeni bir bilgi ekleyemezler.

Bütün bunlardan da anlaşılabileceği gibi, evrim teorisi daha canlılığın başlangıcını bile açıklayamadan bilimin yalanladığı, çökmüş bir teoridir. Ancak, burada sorulması gereken soru, evrim teorisinin geçersiz bir teori olmasına rağmen neden ısrarla gerçek gibi gösterilmeye ve her zaman gündemde tutulmaya çalışıldığıdır? Asıl nedenin ideolojik olduğunu buradan anlıyoruz. Çünkü Darwinizm; bütün materyalist, komünist ve faşist ideolojilerin sözde temel zeminini oluşturur ve eğer evrim teorisi, yani temel yıkılırsa, teorinin geçersizliği kabul edilirse tüm materyalist felsefeler de dayanak noktalarını kaybedeceği için yıkılacaklardır. İşte bu nedenle evrim teorisinin ideolojik yönünü gözler önüne sermemiz gerekiyor.

Elbette ki bu, kesin bir aldatmacadır. Doğa, canlıların sadece birbirleriyle kıyasıya rekabet ettikleri bir savaş alanı değildir. Canlılar hem kendi türlerine ve kendi yavrularına hem de farklı türlere karşı insanda hayranlık uyandıran şefkat, merhamet ve fedakarlık örnekleri gösterirler. Bu gerçek, Darwinizm'e güçlü bir meydan okumadır. Canlılar kendi kolonisi için hayatını tehlikeye atar; yavrusu için aç kalmayı, hatta ölümü göze alırlar. Kendi türünden olmayan yavruları dahi koruyan bir canlının varlığı Darwinizm'in 'hayatta kalmak için güçsüz olanı yok etmek gerekir" şeklindeki acımasız iddiasını yıkıma uğratmak için yeterlidir. İşte bu nedenle Darwinistler canlılardaki bu hayranlık uyandıran özelliklerden bahsetmekten şiddetle kaçınırlar. Çünkü doğada vahşi bir mücadeleden çok şefkat, yardımlaşma ve merhametin hakim olduğu tüm delilleriyle ortaya konulduğunda, Darwinizm hayatın bir çatışma ve savaş ortamından ibaret olduğu iddiasına temel oluşturamayacaktır. Bir başka deyişle kanlı komünist ve faşist ideolojiler fikri temelini kaybedeceklerdir.

 

20. yüzyılda ortaya çıkan faşist ve komünist diktatörlükler, sosyal Darwinizm'in bu garip mantığını toplumlara olduğu gibi uygulamışlardır. 20. yüzyıldaki faşist ve komünist kanlı diktatörlerin her biri, toplum içinde bir eleme sistemi uygularken Darwin'in fikirlerini esas almışlardır ve bunu da açıkça ifade etmişlerdir.  

Şimdi dilerseniz bu acımasız diktatörlerin itiraflarından birkaçına göz atalım:

Bizim de programımızda odaklandığımız asıl konu gizli bir bela olan komünizm olduğundan Darwinist ideolojinin komünizmi nasıl şekillendirdiği ve nasıl besleyip dayanak olduğu konusuna ilerleyen bölümlerimizde daha fazla ağırlık vereceğiz, inşaAllah.

Bugünkü programımızın sonuna geldik. Gelecek bölümümüzde Darwinist ideolojiden güç bulan komünizmin ne kadar büyük bir bela olduğunun daha iyi kavranabilmesi için 20. yüzyıl komünist vahşetini inceleyeceğiz, inşaAllah.

 


A9TV Televizyonu Adnan Oktar Harun Yahya Sohbetler Belgeseller A9 TV Yeni Frekansımız: Türksat 3A Uydusu FREKANS: 12524 Dikey Batı Sembol Oranı: 22500