Gizli Tehlike - 11. Bölüm / Bölücü Örgüt Komünist Kimliğini Gizliyor

BÖLÜCÜ ÖRGÜT KOMÜNİST KİMLİĞİNİ GİZLİYOR

ALTUĞ BERKER: Merhaba, Gizli Tehlike’nin yeni bölümünde bir kez daha sizlerleyiz.

GÜLEN BATURALP: Haftalardır komünizm tehlikesinin hala yanı başımızda yaşadığına, nasıl bir gizli tehlike olduğuna, Türkiye’nin bugünkü en aciliyetli konularından birinin, “bu komünist bölücü hareketin kökünün ilmi olarak kurutulması” olduğuna ve yapılması gereken fikri çalışmaya dikkat çekiyoruz.

ALTUĞ BERKER: Fikri mücadeleyi doğru yapabilmek için de öncelikle terörü uygulayan, destekleyen ve planlayanların bağlı oldukları ideolojiyi çok iyi tanımamız gerektiğini anlattık. Bu ideolojinin de bilimsel gibi gösterilmeye çalışılan ancak bilimsellikten uzak bir teori olan "Darwinizm” olduğunu gösterdik.

GÜLEN BATURALP: PKK her eylemi, her sloganı ve her bildirisiyle komünist ve ateist bir örgüt. En önemlisi de, attığı kanlı ve zalim adımları artırmak için  her an pusuda beklediği gerçeği. Bu tehdidi bertaraf edebilmenin tek yolu, yoğun biçimde anti-Darwinist ve anti-komünist bir fikri mücadele sürdürmek. Yapılacak olan fikri mücadele vesilesiyle komünizm ve tüm diğer yıkıcı ideolojiler,  -Allah'ın izniyle- yeryüzünden silinecektir.

Şimdi kısa bir özet videomuz var onu izleyelim, sonra devam edeceğiz.

Darwinist görüşleri benimseyen komünist liderler, insanı bir çeşit hayvan olarak görmüşler, terörü, katliamı, kan dökmeyi vazgeçilmez bir yöntem olarak kullanmışlardır. Darwinizm’den kaynaklanan komünist terör sadece Güneydoğu bölgemiz ile sınırlı değildir. Tüm Türkiye ve tüm Ortadoğu komünist istila tehlikesi altındadır ve hedeflenen de budur. Unutulmamalıdır ki “KOMÜNİZMİN VATANI OLMAZ. KOMÜNİSTİN HEDEFİ BÜTÜN DÜNYADIR.”

Komünistler kendilerini gizlemek için tarih boyunca çeşitli taktikler kullanmışlardır. Milyonlarca çocuk komünist gerilla gruplarının kurşunlarına hedef  olmuş veya hedef olma korkusu içinde yaşamak zorunda bırakılmıştır.

120 milyon erkek, kadın, yaşlı, küçük çocuk, bebek, sadece "komünizm" denen bu soğuk, katı, sert ve vahşi ideoloji nedeniyle yaşamını yitirmiştir. Dahası, on milyonlarca insan, komünist rejimler tarafından temel hak ve özgürlüklerinden yoksun bırakılmış, göçe zorlanmış, sistemli olarak kıtlıkla yüz yüze getirilmiş, hapsedilmiş, çalışma kamplarında insanlık dışı şartlarda köle olarak ölene dek çalıştırılmıştır. Milyonlarca insan da komünist gerilla gruplarının, terör örgütlerinin kurşunlarına hedef olmuş veya hedef olma korkusu altında yaşamıştır.

Komünist ideoloji geçtiğimiz yüzyılda acılara, felaketlere sebep olmuş, tüm dünya, komünist liderlerin katliamlarına, acımasızlıklarına şahit olmuştur. Ne yazık ki bu tehlike yeryüzünden halen silinmemiştir. 120 milyon insanın canına mal olan bu "kan dökme kuyusu" halen varlığını sürdürmektedir. Kuyunun üstü kapatılmış, etrafı örtülerek kamufle edilmiştir. Ama kuyu, “kapatılmamış bir tuzak” olarak tehlike saçmaya devam etmektedir.

Günümüzde komünizm komünist diktatör Lenin’in "bir ileri iki geri taktiği"ni uygulamaya sokmuş ve geri adım atmıştır. Bu nedenle çeşitli ülkelerde farklı isimler altında faaliyetlerini sürdürmekte, daha sonra atacağı ileri adımlar için komünist tehlikenin dünyada bulunmadığı imajını vermeye çalışmaktadır.

 

ALTUĞ BERKER: Evet, her ne kadar komünizm sinsi taktiklerle gizliden gizliye faaliyet yapmaya çalışsa da halkımız komünizmin halen yaşadığını artık çok iyi biliyor. Komünistlerin "komünizm yıkıldı" “komünizm mi kaldı” gibi sloganları insanları aldatmamalıdır. Bu, diyalektik materyalizmin çok bilinen bir taktiğidir. Komünizm, bir bukalemun gibi renk değiştirmiş, uygun zeminin hazırlanmasını bekliyor. Bu nedenle komünizmin ana felsefesi olan diyalektik materyalizm ve onun sözde bilimsel dayanağı olan Darwinizm ile fikri alanda ciddi bir mücadele şart. Aksi takdirde, komünistler ileride atacakları kanlı ve zalim adımlar için pusuda bekliyorlar.

GÜLEN BATURALP: Atatürk’ün komünizmin tehlikesine dikkat çektiği ve bu konuda bizleri de uyardığı, “Komünizm, Türk Dünyası'nın en büyük düşmanıdır. Her görüldüğü   yerde ezilmelidir.” (M. Kemal Atatürk) sözünün içinde bulunduğumuz şartlarda da halen geçerliliğini koruduğunu görüyoruz, öyle değil mi? 

ALTUĞ BERKER: Kesinlikle. Atatürk’ün komünizme karşı şöyle bir uyarısı daha var.

ATATÜRK’ÜN  KOMÜNİZM TEHLİKESİNE KARŞI UYARISI:

"Avrupa'da çıkacak bir savaşın başlıca galibi ne İngiltere, ne Fransa, ne de Almanya'dır. Sadece bolşevizm (komünizm)dir. Rusya'nın yakın komşusu ve bu memleketle en çok savaşmış bir millet olarak biz Türkler, orada cereyan eden olayları yakından izliyor ve tehlikeyi bütün çıplaklığıyla görüyoruz. Uyanan Doğu milletlerinin düşünce yapılarını mükemmelen sömüren, onların milli ihtiraslarını okşayan ve kinleri tahrik etmesini bilen bolşevikler (komünistler), yalnız Avrupa'yı değil, Asya'yı da tehdit eden başlıca kuvvet halini almışlardır." (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, c. 3, s. 94-95)

ALTUĞ BERKER: Gerçekten çok önemli bir uyarı. Komünistlerin milli değerleri kullanarak sadece Avrupa’yı değil, Asya’yı da tehdit ettiğine dikkat çekmiş Atatürk.

Bölücü terör örgütü PKK’ya dönüp baktığımızda; her eylemi, her sloganı ve her bildirisiyle komünist olmasına rağmen, örgüt yoğun bir propaganda ile yıllardır halka kendini “Kürt halkı adına savaşan, Kürt milliyetçisi gerillalar” olarak empoze etmeye çalıştığını görüyoruz. Bu nedenle, bölücü örgütün, üzerine en çok gidilmesi ve halkın bilgilendirilmesi gereken yönü “ateist ve komünist olduğu” ve halkın manevi değerlerine ya da halka hiç değer vermediği gerçeği olmalı.

GÜLEN BATURALP: Bölücü örgütün etnik bir hareket olarak ortaya çıktığını iddia edenler var tabii. Oysa PKK’nın bazı Kürt kökenli vatandaşlarımızı da aldatıp arkasına alarak Güneydoğu’da çeşitli habis faaliyetlerde bulunmasının sebebi gerçekte etnik temele dayanmıyor. Sorun etnik değil, tamamen ideolojik. Güneydoğu’da yaşanan olayların tek bir nedeni var, o da komünizm. Burada bir etnik hareket değil, komünist ve dinsiz bir hareket söz konusu. Kürt milliyetçiliği görüntüsü tamamen bölge halkının gözünü boyamaya yönelik.

ALTUĞ BERKER: Bölücü terör örgütünün ideolojisi tamamen komünizm ve sosyalizm üzerine kurulu. Bölücü örgütün ayrı bir toprak parçası talep edip bu yönde faaliyetlerde bulunmasının da temelinde komünizmi yaşatma isteği bulunuyor. Çünkü bu ideoloji demokrasinin yaşandığı bir ülkede hayata geçirilemez. Komünizm, zor ve baskıya dayalı rejimini uygulamak için bağımsız ve izole bir toprak parçası üzerinde, tamamen kendi hâkimiyetini kurmaya ihtiyaç duyar. İşte bu gerçek bölücü terör örgütünün yıllar boyunca Güneydoğu bölgesini Türkiye’den ayırarak kendine bağlı özerk bir bölge haline getirmeye çalışmasının temel nedeni.

GÜLEN BATURALP: Bölücü örgütün bölge halkını sindirmek, yıldırmak ve kendisine itaate mecbur bırakmak için giriştiği eylemlerin tamamı komünist ideologların kitaplarında tarif edilen yöntemlerin aynısıdır. Örgüt, her türlü propaganda tekniğinde olduğu gibi katliamlarda ve terör eylemlerinde de Marks, Engels, Stalin, Mao gibi komünist önderlerin kitap ve uygulamalarını kendine rehber edinmiştir. Komünizm tarihini biraz araştıran herkes bu gerçekleri net bir şekilde görebilir zaten.

 

ALTUĞ BERKER: Akıllara; “Bölücü örgüt neden komünist olduğunu gizleme çabasında?” gibi bir soru gelebilir. Aslında cevabı basit: Bölücü örgüt komünist kimliğini gizliyor, çünkü bu kimliğin, dindar Doğu insanı tarafından dışlanacağını iyice fark etmiş durumda ve bu nedenle kendini Kürt milliyetçisi bir oluşum gibi gösterme çabasına girişmiş durumda.

GÜLEN BATURALP: Örgütün geçmişte kıyasıya savunduğu ateizm ve komünizm bugün başına bela olmuş durumda. Çoğunluğunu samimi dindar insanların oluşturduğu Doğu bölgelerimizdeki kardeşlerimiz, bölücü örgütün gerçek yüzünü son aylarda medyada yansıyan haber ve TV programlarıyla, duyurularla net biçimde fark etmeye başladı ve bölgede bölücü örgüt aleyhine bir dönüş başladı.

ALTUĞ BERKER: Dahası, PKK, “anti-komünist, anti-Darwinist, anti-materyalist karşı propaganda” ile yenileceğini de anladı ve taktik değiştirerek artık komünist olmadığı yönünde beyanlar vermeye bu nedenle başladı. Amacı zaman ve mevzi kazanmak olan bu oyuna da halkımız kanmamalı tabii. Bölücü örgüt komünisttir ve onu çökertecek asıl yöntem olan karşı propagandayı da kararlılıkla ve kesintisiz olarak devam ettirilmeliyiz.

GÜLEN BATURALP: PKK, komünist kimliğini gizleyebilmek için kendine yeni ve sahte bir kimlik oluşturdu aslında. Abdullah Öcalan özellikle yakalandıktan sonra “taktik gereği” yeni sahte söylemlerde bulunmaya başladı mesela. Lenin’in “Bir Adım İleri İki Adım Geri” kitabında verdiği taktikler doğrultusunda açıklamalar yaptı hatta. Hatırlarsanız, Lenin’in, bir komünistin kendisini gizlemek için dindar gözükebileceği, Marksist olmadığını söyleyebileceği, geri adım atabileceği gibi takiye yöntemlerine başvurulabileceğine dair açıklamaları vardı.

PKK da, Öcalan’ın, “Din Sorununa Devrimci Yaklaşım” isimli kitabının 55. sayfasında yer alan, Ekran yazısı

 “Dinin devrime karşı tehlikeli bir biçimde kullanılmasını engellemek ve İslamiyet’i devrim hizmetinde iyi bir işleve kavuşturmak gerekir.” direktifi doğrultusunda dindar Doğu insanına din ahlakına saygılıymış gibi yaklaştı, bir yandan da komünist propagandaya devam etti.

ALTUĞ BERKER: Örgüt hatta bir süre sadece askerlerimizi hedef aldı ve bölge halkına karşı eylemlerden kaçındı. Hiç şüphesiz burada amaçları, örgütü “Kürt kökenli vatandaşlarımızın menfaatleri için devletle savaşan bir gerilla grubu” görünümüne büründürmekti ve bölge halkında sempati oluşturmaktı. Oysa örgütün 80’li yıllarda kundaktaki bebeklerden yaşlı insanlara kadar hiçbir ayırım gözetmeden masum bölge halkına karşı giriştiği toplu katliamlar hiç kimsenin hafızalardan silinmedi. Bölücü örgüt, komünist ideallere ulaşmak için geçmişte her türlü vahşete tereddüt dahi etmeden yönelmişti. Bundan sonra da gerektiği anda kolaylıkla silahlarını masum sivil halkımıza doğrultacaktır.

GÜLEN BATURALP: Terör örgütünün ve onu organize edip destekleyen güçlerin asıl hedefi, bölgedeki Kürt kökenli vatandaşlarımızı etnik kökeni bahane ederek kışkırtmak ve Doğu bölgelerimizden başlayıp tüm Türkiye’yi içine alacak büyük bir ayaklanmayı başlatmaktı ki halen hedefleri değişmemiştir.

Öcalan’ın 1975 yılında hazırladığı ve örgütün manifestosu niteliğindeki 68 sayfalık “Kürdistan Devriminin Yolu” isimli broşürdeki görüşler esas alınarak hazırlanan parti programında “Halk Savaşı” (ayaklanma) hakkındaki ifadeler şu şekildeydi:

“Devrimimizin 3. özelliği, halkın geniş güçlerinin seferber edildiği uzun vadeli bir mücadele çizgisine sahip olmasıdır. Bu çizgi pratikte kendisini UZUN VADELİ HALK SAVAŞI biçiminde şekillendirir. Uzun süreli halk savaşı temelinde, bütün mücadele biçimlerinin kullanılmasını içerir. Devrimimizin 4. temel özelliği, sadece Kürdistan’la sınırlı olmayıp çevresini de derin etkisi altına alması ve bölgesel çapta gelişmesidir.” (Kürdistan Devriminin Yolu, Abdullah Öcalan)

ALTUĞ BERKER: Lübnan’da 1981 yılında ilki gerçekleştirilen ve bölücü örgütün adıyla anılan konferanstaki ifadeler de bu açıdan oldukça önemli. Bu ifadelerden biri şöyleydi:

“Özenle hazırlanmış bir gerilla mücadelesinin gelişimi içinde ve onunla birlikte GENİŞ KİTLELERİN AYAKLANMASI beklenmektedir... Bu durum şimdiden akılda tutulmalı, halk ayaklanmasının hazırlıkları ve sorunları daha şimdiden partinin gündemine getirilmelidir.”

Sonuç olarak, Güneydoğu'daki olayları etnik açıdan değerlendirmek doğru bir yaklaşım değil. Ortada bir sorun var ve bu sorunda; komünist ideolojiye dayalı bir sistem kurmak için Türkiye’den, gerek silahlı mücadele ile gerekse de politik yollar aracılığıyla toprak kazanabilme sorunu. Bu ise hiçbir zaman gerçekleşmeyecek bir ütopyadır.

GÜLEN BATURALP: Komünist hareketin önünün alınamadığı tüm ülkelerde bugüne kadar bölünmenin kaçınılmaz olduğunu tarihteki örneklerinden gördük. Bu bölünmede hiçbir zaman etnik unsurlar rol oynamamış, sadece komünist ideoloji ön plana çıkmıştı. Bildiğiniz gibi Kore, Almanya ve Çin de komünist ideolojinin bir sonucu olarak bölünmüşlerdi. Bu ülkelerde farklı etnik kökenlerin varlığı gibi bir durum söz konusu değildi. Ancak Kore, Güney ve Kuzey Kore, Almanya, Doğu ve Batı Almanya ve Çin de Milliyetçi ve Komünist Çin olarak gerek toplumsal anlamda gerekse de toprak olarak bölünmüşlerdi.

ALTUĞ BERKER: Komünistler her devirde kendi ideolojilerini yaşatabilmek için bölücülük yaparak karışıklık çıkarmaktan geri kalmamış, ayrı bir toprak, ayrı bir ülke elde etmek amacıyla silahlı mücadeleye girdiler. Doğu'da yaşayan ve samimi birer dindar olan Kürt kökenli vatandaşlarımızla beraber, millet olarak, Allah’ı, peygamberleri, kitapları, ahireti inkar eden bu komünist örgütünün oyunlarına artık gelmeyeceğiz ve  -Allah’ın izniyle- hiçbir zaman bölünmeyeceğiz.

GÜLEN BATURALP: Komünizm batıl bir düşüncedir ve düşünce düşünceyle yıkılır. Bu nedenle Allah’ın izniyle Darwinizm ancak anti-Darwinizm ile, materyalizm de ancak anti-materyalizm ile yıkılacaktır. Alemlerin Rabbi, üstün kudret sahibi olan Yüce Allah’ın bir ayette bildirdiği gibi “hak gelecek" ve"batıl yok olacak"tır:

“De ki: "Hak geldi, batıl yok oldu. Hiç şüphesiz batıl yok olucudur."” (İsra Suresi, 81)

ALTUĞ BERKER: İnşaAllah.

Değerli izleyenlerimiz, bu haftaki programımızın sonuna geldik. Haftaya yeniden karşınızda olacağız inşaAllah. Yeniden görüşünceye dek hoşçakalın

GÜLEN BATURALP: Güzel bir hafta geçirmenizi diliyoruz inşaAllah. Hoşçakalın.


A9TV Televizyonu Adnan Oktar Harun Yahya Sohbetler Belgeseller A9 TV Yeni Frekansımız: Türksat 3A Uydusu FREKANS: 12524 Dikey Batı Sembol Oranı: 22500