Canlı Sohbetler (4 Mart 2018; 18:00)

KARTAL GÖKTAN: İyi akşamlar değerli izleyicilerimiz. Canlı yayınımıza başlıyoruz.

ADNAN OKTAR: Evet, buyur.

ŞERİFKAN SÜLEYMANİYELİ: 8 Şehit verdiğimiz çatışmanın detaylarını aynı çatışmada yaralanan bir gazimiz şöyle anlattı: “Tepeyi almak için 100 komando ve özel harekat polisleriyle birlikte ilerledik. Tepeye yaklaştığımızda daha önceden yaptıkları tünelden çok sayıda terörist bize saldırmaya başladı. Keskin nişancıları da vardı. Çoğu arkadaşımızı bu keskin nişancılar şehit etti. Sayıları ve kullandıkları mühimmatlar da çok fazlaydı. Uçaklar bombaladı ancak tünele bir şey olmadı. Yaklaşık 10 saat süren çatışmanın ardından üstünlük sağladık. Şehit olanlar aslanlar gibi şehit oldu. Kimse kaçıp taşın arkasına saklanmadı” dedi.

ADNAN OKTAR: MaşaAllah Koçyiğitlere, kabadayılara.

KARTAL GÖKTAN: Gazilerimizin resimlerini görebiliriz.

ADNAN OKTAR: Aferin benim aslanıma.

KARTAL GÖKTAN: Komando Uzman Çavuş Alper Çağın.

ADNAN OKTAR: MaşaAllah gazi, maşaAllah aferin. Anne de maşaAllah kabadayı annesi. Anne de kabadayı.

Bu tünel işi, nereden çıkacağı belli olmuyor öyle mi? Tünelde duruyor adamlar. Bomba etki etmiyor muymuş bunlara?

OKTAR BABUNA: Evet, etki etmiyormuş öyle söylüyorlar.

ADNAN OKTAR: Çözüm var ama bilmiyorum niye çözümü kullanmıyorlar ben anlamadım. Özel konuşmak lazım onu herhalde. Böyle özel durumlar için özel çözümler olur. Ani duruma ani çözüm. Ama onu özel görüşürsek olabilir. Şimdi burada televizyonda anlatacağımız gibi değil.

Evet, dinliyorum.

ŞERİFKAN SÜLEYMANİYELİ: Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ın 4. Komando Tugay Komutanlığı’nda komando yemini ettirmesi ve personeline hitaben yaptığı konuşması basınla paylaşıldı. Bir kısmını gösterebiliriz.

ADNAN OKTAR: Aslanlara bak aslanlara bir tane iki tane on tane yüz tane bin tane değil yani, maşaAllah.

Canım bomba etki etmiyorsa etki edecek şey var. En kolay iş tünel aslında, en kolay tüneldir. İstediği kadar kilometrelerce olsun fark etmez. Ama onu bir özel görüşmemiz lazım. Yoksa it-kopuk oradan fırlıyor bilmem ne falan öyle bir konu olmaz. Orada bayağı patates gibi dökülürler. Öyle bir konu olmaz. Neyse onu bir görüşelim.

Evet, dinliyorum.

VTR: Zaman israfı nasıl engellenir?

ADNAN OKTAR: Yakışıklım, o dünyada en çok israfı yapılan ve en değerli olan şey zaman. En çok israfı yapılan ve en değerli olandır. Facia. Kahvehanelerde falan orada burada sokaklarda acımasızca çok kıymetli olan zaman kullanılıyor. Nasıl engellenir? Tabii ki Allah korkusu, Allah sevgisi, Allah’ı hiç unutmamakla olur. Allah’ı unutmamayla da yetmez Allah’ın büyüklüğünü aklında çok iyi tutmak gerekir. Allah’ın büyüklüğünü aklında iyi tutması için de bilgilendirmek gerekir. Allah’ın büyüklüğünü insanlar tam kavrayamıyorlar. Biraz açıklama yapılınca Allah’ın büyüklüğü hakkında müthiş bir heyecana kapılıyorlar. Geçenlerde öyle atomun yapısını anlatmıştım. Yiğit Bulut’un dikkatini çekmiş ertesi gün Allah’ın varlığıyla ilgili yine atomdan açıklama yaparak, değil mi aynı izahatı yapmıştı. Demek ki çok etkili oluyor.

“Selam Sayın Adnan Oktar Hocam. Ben ensonhaber.az haber sitesinin muhabiri Nezaket Bedirova. 11 Nisan tarihinde Azerbaycan’da cumhurbaşkanlığı seçimleri olacak.” Allah hayırlı etsin. “En güçlü aday olarak İlham Aliyev gösteriliyor. Bu konuda görüşünüz nedir?”

ADNAN OKTAR: Zaten İlham Aliyev’in dışında bir adayı düşünmek, tahayyül etmek akıl alacak gibi olmaz. Bu kadar güzel hizmet eden, Azerbaycan’ı böyle muhteşem bir hale getiren, yüzde 35 kalkınma hızına vesile olan, sanatla, estetikle, güzellikle, bilimle Azerbaycan’ı muhteşem bir çizgiye taşıyan böyle muhteşem bir lidere en yakışan nedir? Tabii ki cumhurbaşkanlığıdır. İkinci bir ihtimal düşünemeyiz tahayyül dahi edemeyiz. Hatta böyle soru dahi olmaz. Ama yine de nezaketen sorduğun için ben de nezaketen söylüyorum. Tek adayımız ve tek seçeceğimiz kişi Muhterem İlham Aliyev’dir. Çünkü babası da çok muhterem bir insandı Haydar Aliyev rahmetli. İlham Aliyev biliyorsunuz ailesiyle, şahsıyla çok muhteşem bir insan, çok değerli bir insan. Azerbaycan’ı Türklük aleminin en güzel kalesi haline getirdi. Sayın İlham Aliyev’i bütün gücümüzle destekliyoruz. Bütün Azerbaycanlı kardeşlerimiz de Sayın İlham Aliyev’i desteklesinler. İlham Aliyev Hazretleri Azerbaycan için Allah’tan büyük bir nimettir. Çok çok büyük bir nimettir. Allah fiili durumla bunu göstermiştir. Yüzde 35 büyüme hızı hiçbir yerde görülmez. Duyulmadık bir şey. En fazla yüzde 3-5-7 falandır. Yüzde 35 ne demek? Ve her yeri sanatın kalesi haline getirdi. Ve çok ideal bir aile yapısı var, çok ideal bir ahlakı var. Çok mütevazi, mazlum, dindar aklı başında, muhteşem bir İslam anlayışına sahip, tam bir Kuran Müslümanı, halis bir Müslüman, bağnazlığa karşı, Kuran’a aşık tam bir Kuran Müslümanı. Aman ha, ikinci bir ihtimalden hiç bahsetmesinler.

Dinliyorum.

VTR: Dış güçler neden Türkiye ile bu kadar uğraşıyor?

ADNAN OKTAR: Dış güçler emir aldıkları yerin emrini yerine getiriyorlar. İngiliz derin devleti ne diyorsa onu yapıyorlar. Avrupa ülkeleri zavallıdır. Hollanda, Almanya, Danimarka, Norveç, oranın liderleri de zavallıdır. Bak İtalya şimdi lider seçiyorlar. İki lider ikisi de gariban, her ikisi de garibandır. Çocuk, bir de yaşlı bir amca, her ikisi de İngiliz derin devletinden çok çekinen zavallı gariban insanlar. Bütün Avrupa öyledir. Dolayısıyla asıl olan İngiliz derin devletidir. Bak buraya arada sırada kontrole geliyorlar İngiliz derin devletinin elemanları. Dehşet verici yüzlerindeki ifade ve son derece üst perdeden ve çok pervasızlar.

İngiliz derin devleti şu an bir oyun oynuyor en tehlikelisi bu. Türkiye’nin özgür olmadığını vurgulamaya çalışıyor. AK Parti’nin güzelliğe, neşeye, sanata, bilime karşı olduğunu vurgulamaya çalışıyor. Estetiğe karşı işte dekolteye karşıdır, sizin plaja gitmenize karşıdır, müzik dinlemenize karşıdır, işte istediğiniz gibi yaşamanıza karşıdır gibi bir imajı vurgulayarak bir şeyler yapmaya çalışıyor. Bu çok vahim. AK Parti yöneticileri bu konuda çok titiz olmaları lazım. Boş yere PKK’ya, FETÖ’ye malzeme vermeyelim.

Bir de öyle ucu-ucuna yüzde 51-52 değil yüzde 70-80’le Tayyip Hoca’yı cumhurbaşkanı yapmamız önemli. Ona çok dikkat edelim. Yüzde 51 risklidir. Yüzde 51’i hiçbir zaman için amaçlamayalım. En güzeli yüzde 70-80’dir.  

Evet, dinliyorum.

OKTAR BABUNA: İçişleri Bakanı Süleyman Soylu Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde Zeytin Dalı Harekatı ve iç güvenlik operasyonlarında yaralanan kahraman askerlerimizi ve ailelerini ziyaret etti. Askerlerle yakından ilgilenen Sayın oylu bir gazimizin de elini öptü.

ADNAN OKTAR: Süleyman Soylu temiz, soylu bir insandır adı gibi.

Derin devlet ajanları şeytan onları yönlendirdiği için çok azgın ve şeytani bir zekaya sahip olurlar. Müslümanlar daha mazlum olurlar tabii. Çok çirkeftir İngiliz derin devletinin ajanları, çok azgın olurlar.

Kardeşim, homoseksüelliği üst kimlik yaptılar, Peru’ya git, Nikaragua’ya git, Çin’e git nereye gidersen git, adam mesela homoseksüel mi, faşistmiş, komünist, kapitalist, kendi ailesinden değil hiç fark etmiyor homoseksüeli destekliyor. Yani onu üst kimlik olarak görüyor. Müslüman, Hristiyan, ateist hiç fark etmiyor. Homoseksüel mi değil mi ona bakıyorlar. Homoseksüelse onunla sırdaş ve arkadaş oluyor. Akıl almaz bir bağ oluyor ve kendi aralarında özel şifreleşme konuşma sistemleri var. Daha çok Rumi’den istifade ederek bunu yapıyorlar. Mesela akla hayale gelmedik bir şeyden mesela çok sıradan bir şey. Mesela herhangi bir cisim, onun resmini çekiyor onunla bir mesaj veriyor. Hemen anlıyorlar. Veyahut bir renk veyahut bir kelime, akıl almaz bir şifreli konuşma sistemleri var. Hayret edeceğiniz bir konuşma sistemleri var. Binlerce şifre kelimeleri var, binlerce şifre resimleri var, onlardan biraz örnekler verebiliriz. Bu da ayrı bir şey bak, homoseksüellerin, İngiliz derin devletinin emrinde olan yapının, tabii büyük bir bölümü bu, büyük bölümünü kullanıyorlar. Bizim gibi düz konuşmuyorlar şifreli konuşuyorlar, hiç aklına hayaline gelmez. Mesela adam farz edelim bir tarlada resim çektiriyor orada bir mesaj veriyor. Bir renkle mesaj veriyor kendi kafasına göre. Bu gizli mesajlaşmayı Rumi çok fazla yapıyor, Rumilikte çok fazla var en çok onu kullanıyorlar. Ve onu çözmek onlar için bir üstünlük gibi oluyor kendi kafalarınca. Mesela onunla kısa bir şiir pasajı gönderiyor bütün anlatmak istediklerini anlatıyor. Bir resim gönderiyor, mesela daha önce bir homoseksüel kadında görmüştüm ben. Bir erkek resmi heykeli ama heykel aynı zamanda kadın ama önden baktın mı normal erkek. Ama heykeli araştıran birisi heykelin arka kısmının kadına ait olduğunu görüyor. Mesela o bir haberleşme oluyor onlar arasında, buna benzer. Çok sinsi yöntemler kullanıyorlar. Mesela açık kapı resmi koyuyor, o ‘geleceğim’ anlamına geliyor. Bulunduğu yerden ayrılacağı anlamına geliyor açık kapı, aklının ucundan geçmez mesela. Mesela bir ırmak gösteriyor, bu sel gibi kan akıtılacağını gösteriyor ırmak. Mesela o ırmakta daha önce kan akıtılmış kıpkızıl akmış o ırmağı gösteriyor. O, darbenin şifresi olmuş oluyor mesela farz edelim yahut kan akıtılacağına yahut bir terörün şifresi olmuş oluyor. Çok çok dikkat etmek gerekiyor.

Evet, dinliyorum.

ASLI HANTAL: Kahramanmaraş’ta 3. Sınıf öğrencisi Mehmet Tukan Şahin kardeşimiz komando yemini ettiği bir video çekti ve öğretmeninden Afrin’deki askerlere göndermesini istedi. Videoyu izleyen askerler küçük Mehmet’i arayıp teşekkür ettiler. Küçük Mehmet’in görüntülerini görebiliriz.

ADNAN OKTAR: Nasıl güzel bayağı şeker. Burnu görüyor musun şu kadar falan burnu, maşaAllah. 

GÜLEN BATURALP: Kilis’te 41 kazanda pişirilecek İskilip dolması ile Çorum leblebisi Afrin’deki 8 bin askere dağıtılacak. AK Parti Çorum Milletvekili Salim Uslu yaptığı açıklamada “İskilip dolması 8-10 saat arasında odun ateşinde pişen et yemeğidir. Etin buharında da pilav pişmektedir. Osmanlı zamanında askerin sefer yemeğidir. Beraberinde çorba ve helva ikramı da yapılacaktır. İskilip dolması orada askerimize sıcak sıcak dağıtılacaktır.”

ADNAN OKTAR: Askerlere zeytinyağlı dolma da yapsınlar. Severler onlar zeytinyağlı dolmayı yapılsın. O çok önemli. Ama bu çok iyi olmuş. Kebap çeşitleri, kavurmalar falan sürekli gitsin aslanlara. Zaten çakı gibiler, maşaAllah.

Yalnız bu tünel münel bilmiyorum onu nasıl, yetkili birisiyle konuşalım da ona daha köklü bir tedbir alınabilir. Diyor ki “5 kilometrelik tünel” diyor, daha iyi ya, 3-4 kilometre daha büyük kolaylık yani. Acayip kolaylık sağlanır onda, bu nasıl bir meseledir? Sadece ilk başlangıcını bulmak mesele ondan gerisi kolay. Yani içi doluysa bir çözüm bulunur.

Evet, dinliyorum.

VTR: Size en çok yakışan renk sizce hangisi?

ADNAN OKTAR: Bana en çok yakışan, bakayım yakışıklım. Siyah, beyaz, yeşil. Aslan gibisin aslan çok yakışıklı ve bayağı güzelsin. Allah sana cennet nasip etsin. Boylu boslu filinta gibisin. Allah seni cennette kardeş etsin, dost etsin, maşaAllah sana. Sana da annene babana da Allah uzun ömür versin.

Evet, dinliyorum.

VTR: İslam’a göre bir kadının iyi olması için kocasına iyi davranması gerekli midir?

ADNAN OKTAR: Bak bak yakışıklıya bak sen. Kadın erkeğe, erkek de kadına tabii iyi davranacak ibadet bu. Namaz gibidir evlilik aynı namaz gibi. Kadın erkeğe, erkek kadına, çünkü ikisi de Allah’ın ruhu, iki mümin birbirine Allah’ın ahlakını gösteriyor dolayısıyla karşılıklı oluyor. Ama gelenekçi sistemde ne diyor “kadın kocasına gösterecek alaka” diyor. “Erkek deşarj olacak” diyor “dövecek sövecek bağıracak, çünkü ona yemek yediriyor, elbise alıyor” diyor. Başında paralansın pislik herif. Hiç ihtiyaç yok sana yani. Nur gibi insana sen para karşılığı işte yiyecek karşılığı ahlaksızlık yapmak istiyorsun. Sen onu zaten vermekle mükellefsin. Allah vermiş sana onu, sen de ona onu tevdi etmekle mükellefsin. Allah’ın malını Allah’ın kuluna veriyorsun, kendi malını mı veriyorsun da oturup halden hale geçiyorsun?

Evet, dinliyorum.

GÖRKEM ARDOĞAN: Balıkesir’de 4 yaşındaki küçük Efe kalp krizi geçirdiği için öldü sanılmıştı. Babası 13 gün sonra polise teslim oldu. Araçta ses yaptığı için ağzını kapatarak nefes almasını engelleyerek küçük Efe’yi boğduğunu itiraf etti. Durumu öğrenen anne 4 aylık bebeğiyle boşanma davası açıp evden ayrıldı.

ADNAN OKTAR: Kadın tabii dehşete kapılmıştır. Boşanma davası açmasına bile gerek kalmaması lazım mahkeme düşürmesi lazım. Katil oldu mu direkt mahkeme düşürmesi lazım. Allah Allah, nasıl yaptı o deliliği inanılır gibi değil. İtiraf mı ediyor, polis mi bunu konuşturuyor adamı?

GÖRKEM ERDOĞAN: 13 gün sonra polise teslim oluyor, kendisi herhalde.

ADNAN OKTAR: Delinin zoruna bak. Acaba tahmin mi etmedi öyle bir şey olacağını? Eğer deli meli değilse herhalde tahmin etmedi. Bir süre öyle kalacak, olur mu öyle şey? Çocuk nefessiz kalırsa ölür. Herhalde burnunu da kapattı bu anladığım kadarıyla. Vay deli vay. Ağzını burnunu kapatırsan, nasıl düşünemez böyle bir şeyi? Allah rahmet etsin benim nur yüzlüme. Adama da ben ne diyeyim bilmiyorum ki. Akılsız akılsız. Yani öldürme kastıyla yapmamıştır herhalde, değil mi? Ama nasıl bir akılsızlık, sen çocuğa nefes aldırmazsan ne olur çocuk? Herhangi bir canlıya da nefes aldırmazsan ne olur? Bu kadar mı akılsızsın sen? Allah basiretlerini, ferasetlerini kapatmış artık akıl gitmiş bunlarda, bu tiplerde.

Evet, dinliyorum.

VTR: Hüdhüd gerçek bir kuş muydu?

ADNAN OKTAR: Ah severim ben senin sevimliliğini, sen nasıl sevimli şeysin böyle nasıl güzelsin. Hüdhüd cin, kuş biçiminde cin. Çünkü imandan sorumlu. Oradan anlaşılıyor imandan sorumlu olduğu için. Hz. Süleyman (as)’da da mangal gibi yürek varmış. İnsan aklını atar. Şeytanlarla konuşuyor inanılır gibi değil. MaşaAllah dedeme. Adamlar diziliyor şeytanlar, alenen şeytan, bildiğin şeytan tir tir titriyor ne diyorsa yapıyorlar. Cinler de ordu gibi geliyorlar hepsini hizaya getiriyor. Bir de denizden oradan buradan da bayağı bir şey toplayıp alıp-getiriyorlar. Ödleri kopuyor Hz. Süleyman (as)’dan. Şu dedemin yüzüğünü hayırlısıyla bir bulsaydık. Yüzüğün taşında onlar yine duruyorlar babadan oğla. Bakalım biz becerebilecek miyiz bulursak taşı, yüzüğü, teberrüken takarız yüzüğü canım bir şey olmaz, inşaAllah.

Evet, dinliyorum.

VTR: İmanı olan arkadaş çok mu kıymetlidir?

ADNAN OKTAR: Hem nasıl hem nasıl, gerçek iman ediyorsa dünyanın öbür ucundan bile oraya gidilir. Ta kutuplarda olsa oraya bile gidilir. İman eden çok çok makbuldür, gerçekten iman eden dünyadaki en büyük nimet, cennet arkadaşın muhteşem. Güzel yüzlüm bayağı nurlu yüzün çok çok güzelsin. Sakal da yakışmış tarz da yapmışsın. Güzel olmuşsun Allah seni nuruyla sarsın, cennette de kardeş etsin. İmanlı bir kadın bulduysa bir insan muhteşem muhteşem. Bir kadın da imanlı bir erkek bulduysa muhteşem, onun için çok büyük nimet.

Asansörlerde dahili telefon olması önemli. Bütün asansörlerde bakıyorum dahili asansör yok. Hava alacak yer de yok. Elektriğin kesildiğini düşün.

Evet, dinliyorum.

VTR: Ülkemizdeki siyasi oyunlara karşı gençlerimizi nasıl yönlendirelim?

ADNAN OKTAR: Sen ne efendisin, ne kadar aklı başında delikanlısın. Bir de hepsi sakallı çocukların maşaAllah gençlerde sakal moda. Çok da yakışıyor hepsine. Moda derken tabii Peygamberimiz (sav)’e de özendiklerinden. Ben böyle saygılı efendi olmanı çok güzel buldum. Hepiniz öylesiniz, maşaAllah. Allah ömrünü uzun etsin.

Bugün İstinye’deydim bayağı alışveriş yaptım yine. En az 70’e yakın kişi resim çektirmiştir en az. Kitapçıda izdiham oldu artık ayakta kitaba bakacak durumum kalmadı. Başka bir mağazada da yine izdiham oldu böyle, yürümek falan mümkünü yok. Çok seviyorlar maşaAllah, ben de onları çok seviyorum. Allah sayılarını artırsın, hep aydın aklı başında gençlik, muhteşem yeni gençlik.

Yakışıklım, siyasi oyunlar nasıl oluyor şimdi onu tam çıkaramıyorum. Yani siyasi çekişmeleri mi kastediyor yoksa görünmedik siyasi oyunlar, İngiliz derin devletinin oyunlarını mı kastediyor acaba? Nasıl anlaşılabilir? Ama şimdi oyun deyince en çok akla İngiliz derin devletinin yaptığı siyasi manevralar, oyunlar akla gelebilir. İşte onları kitapla, dergiyle, yazıyla halkı aydınlatarak, işte televizyondaki konuşmalarımızla uyarıyoruz. Zaten adamlar delirdi, İngiltere’den akın akın İngiliz derin devletinin adamlarını gönderiyorlar. Akın akın istihbaratçıları gönderiyorlar. İşte “Adnan Oktar’ı tutuklayın” kimi “hapse atın, kitaplarını toplatın, televizyon kapatılsın” falan. Herhalde telaştan biraz agoni hali oluştu anladığım kadarıyla. Siyasi oyunlara karşı en güzel şey akılcı tedbirler alıp gençliğimizi bilinçlendirmek, eğitmek. Siyasilerimiz çok iyi oldu. Mesela İngiliz derin devletine karşı şu an siyasetçilerimiz müthiş. Bayağı eğitimliler. Hükümet çok iyi farkında. Tayyip Hocam bak her gün “ejderha” diyor. İngiliz derin devletinin sembolünden bahsediyor doğrudan. Hiçbir şey olmaz bu millete. Ha ayrıca onu söyleyeyim, İngiliz derin devleti diye ben bunları hükmen söylüyorum, hiçbir halt edemezler hiçbir şey yapamazlar. Kesin muzaffer olacağız, kesin kazanacağız. Ben ibadet olduğu için bunları söylüyorum. Tehlikeleri falan ibadet olduğu için söylüyorum. Hiçbir şey yapamazlar mümkünü yok. Kaderde kesin hakimiz. Münafık şu bu falan, isterse tavana uhuyla yapışsınlar ne yaparsa yapsın hiç.

Evet, dinliyorum.

ASLI HANTAL: Bugün bir imza gününde Muazzez Abacı’yla görüştü arkadaşlarımız. Sizin hediyenizi kendisine ilettiler. Sizin adınızı duyunca çok sevindi. Kendisi de bir CD’sini imzalı olarak size hediye olarak gönderdi.

ADNAN OKTAR: Muazzez Abacı, o dünya tatlısıdır o Allah ona uzun ömür versin, sağlık sıhhat versin. Gerçekten çok değerli sanatçı. Bütün ömrünü sanata, iyiliğe, güzelliğe verdi. Değerinin çok iyi bilinmesi lazım. Ben değerinin tam bilindiği kanaatinde değilim. Türkiye böyle bir sanatçıyı kolay kolay bir daha yetiştiremez. Olacak iş değil, bir daha bir Muazzez Abacı gelmez Allahualem. Bunlar sanat yönü çok yüksek, vicdanı yüksek kaliteli insanlar. Ama çok acı bir şekilde unutulmuşlar değerleri tam bilinmiyor. Bunun iyi değerlendirilmesi gerekiyor.

Evet, dinliyorum.

VTR: İnsanın kendini güzelleştirmesi ibadet midir?

ADNAN OKTAR: Aferin benim yiğidime, aferin benim güzel yüzlüme. Ne güzel böyle düşünmen. Tabii, çünkü Allah güzeldir, sonsuz güzeldir güzeli sever. Güzellikle sevgi zaten iç içedir. Güzelliği sevgi için yaratıyor Allah. Sevgiyi de güzellik için yaratır. Bir bütündür sevgi ve güzellik, sanat, estetik hepsi iç içedir. Bunların olmadığı yer cehenneme döner ve felaket gelir. Dolayısıyla her insan kendini güzelleştirecek. Ahlakını, görünüşünü, çevresini her şeyini güzelleştirecek, cennet imkanlarına çevirecek.

Evet, dinliyorum.

VTR: Dua etmenin zamanı var mıdır?

ADNAN OKTAR: Yok, yakışıklım aslanım benim. Sokağa çıkarken, eve geldiğinde, banyoda, yemek yerken, uzanırken her yerde olur kısa kısa, uzun da olabilir kısa da olabilir.

GÜLEN BATURALP: Asker annelerinin de içinde olduğu 30 teyzemiz Hatay Reyhanlı’da Mehmetçik için 400 kişilik kıymalı cevizli içli köfte ve tandırda pişirilen katıklı ekmek yaptı. “Ya Rabbi askerimize Hz. Hamza (ra) gücü ver” diye dua etti. Ayrıca görüntüsü de vardı.

ADNAN OKTAR: Tatlılıklarını görüyor musun sen şekerliklerini. Gayrete bak sen maşaAllah. Dolmalar da geliyor sıra sıra maşaAllah.

Evet, dinliyorum.  

VTR: Türkiye'nin en büyük sorunu nedir?

ADNAN OKTAR: Benim aslanım şahane yakışıklı çok çok güzel maşaAllah. Allah nuruyla sarsın, cennetiyle şereflendirsin. Türkiye'nin en büyük sorunu PKK görünüyor değil mi? FETÖ yok, yamuldular onlar. Eskiden itibar görüyordu herkes destekliyordu, şu an devlet de aşağılıyor, millet de aşağılıyor artık bundan sonra yapacak bir şey yok o bitti. Eskiden yağcılık yapıyorlardı ona buna şirin görünmeye çalışıyordu falan hakikaten böyle bir yerlere gelmişlerdi. İngiliz derin devletinin homoseksüellerle bağlantıya geçince Allah belalarını verdi. Bediüzzaman’a tavır aldılar. Dedim bak uğursuzluk getirir bunu yapmayın dedim. Allah belanızı verir dedim açık açık yayınlarda söyledim. Ve aynen dediğim gibi Allah belalarını verdi.

Evet, dinliyorum.

VTR: Merhaba benim adım Esra. 19 yaşındayım. Milli savunma sınavlarına girmeyi düşünüyorum. Ülke ve dünya çapında böyle olaylar olduğu için benim de bir katkım olmasını istiyorum. Benim gibi düşünen gençlerin de bu sınava girip destek olmalarını öneriyorum.

ADNAN OKTAR: Aferin benim canıma, aferin benim aslanıma, aferin benim nurluma. Aferin benim güzel yüzlüme maşaAllah maşaAllah. Aslanım benim canımın içi Allah sana çok uzun ömür versin, sana cennet nasip etsin. Allah seni cennette de bana kardeş etsin. Ne kadar yiğit delikanlı kızsın sen maşaAllah sana. Aferin benim bir taneme.

Evet, dinliyorum.  

GÜLEN BATURALP: Ardahan’da köpeklerden kaçarken telefon direğine çıkan sokak kedisi direğin tepesinde mahsur kaldı. Mahallenin çabalarına rağmen direkten inmeyen kediyi kurtarması için bölgede bakım ve onarım çalışması yürüten bir elektrik şirketinin görevlilerinden yardım istendi. Direğe tırmanan görevli kediyi eliyle yakalayıp kucağına alarak indirdi. Yetkili bu tip durumlarla çok sık karşılaştıklarını ve çok fazla hayvana böyle yardım ettiklerini söyledi.

ADNAN OKTAR: Evet, dinliyorum.

ASLI HANTAL: Bursa’da bir mahallenin sakinleri, “Kınalı koçlar Afrin’e” sloganıyla başlatılan kampanya kapsamında toplanan bağışlarla aldıkları 80 küçükbaş hayvanı Zeytin Dalı Harekatı’na destek olmak amacıyla askerler için gönderdiler.

ADNAN OKTAR: O çok güzel bu doğru.

ASLI HANTAL: Siz askerlerimize kurban gönderelim orda kesip kavurma yapıp yesinler demiştiniz maşaAllah.

ADNAN OKTAR: Tabii tabii çok güzel. Tabii kasap da gönderilir olur o müsait orası. Bilmiyorum su falan açılsa nasıl yarar ama olur taze taze orada olur, çok güzel olur.

O geçmiş devirlerde elinde kova olan bir şahıs figürleri var. 12 bin yıllık kabartmalarda da var her yerde var nedir onu bir göstersene.

GÜLEN BATURALP: Bu resimde bir elinde kova, burada yok kozalak var. Burada yine bir elinde kova diğer elinde kozalak ve bileğindeki lotus çiçeği. Kova sembolü. Antik Ermenistan. Antik Meksika kova sembolü. Asur Medeniyeti kova sembolü ve kozalak. Asur medeniyeti kozalak ve kova. Yine Asur medeniyeti kova. Bir elinde de siz mala diye söylemiştiniz. Kova sembolü, yine başka bir kova sembolü Mezopotamya ve Amerika. Yine kova sembolleri farklı medeniyetlere ait. 

ADNAN OKTAR: Beş bin yıllık, on bin yıllık bütün medeniyetlerde var.

GÖRKEM ERDOĞAN: Bu en soldaki üç tane yan yana olan Göbeklitepe’deki kova sembolleri on iki bin yıllık.

ADNAN OKTAR: Kova ve kozalak.

GÖRKEM ERDOĞAN: Ekvator ve Mezopotamya kova ve kozalak. Kova ve kozalak sembolleri. Fenikeliler MÖ 800 kova sembolü. Yine Göbeklitepe’nin yakından 12 bin yıllık kova sembolleri. Yine Göbeklitepe. Mezopotamya kova sembolü. Bu da yine Louvre Müzesi kova sembolü ve kozalak. Hitit Medeniyeti kova ve kozalak. Asur İmparatorluğu’na ait kova sembolü. Bileğinde de yine lotus çiçeği. Mayalar kova sembolü. Meksika MS 600-900 yılları kova sembolü. Meksika MÖ 5 ila 11. yüzyıl arası kova sembolü.

ADNAN OKTAR: Bak dikkat edin kovanın hacmi aynı hepsinde yani abartılı büyük bir kova değil.

GÖRKEM ERDOĞAN: Yine kova sembolü Mezopotamya. Yine Mezopotamya kova sembolü. Mitannian Krallığı MÖ 1350 kova sembolü. Milattan Önce yedinci, sekizinci yüzyıllar. Milattan Önce 1400’den kalma rölyef, elinde kova ve kozalak. Milattan Önce 883-859 Mezopotamya kova ve kozalak. Milattan Önce 883-859 Mezopotamya yine kova ve kozalak. Nemrut’un sarayından MÖ 883-859 kova sembolü ve lotus çiçeği. Yine Nemrut’un sarayından kova ve lotus çiçeği. Sümerler kova ve kozalak sembolleri. Sümerler Medeniyeti’ne ait kova sembolü. Sümerler döneminden kova sembolü. Yine Sümerler döneminden kova ve kozalak sembolleri. Kova ve kozalak sembolleri yine Sümerler. Sümerlerin erken dönemlerinden yine kova sembolü. Toltec Medeniyeti Meksika MÖ 1200-1000 kova sembolü. Urartu Krallığı MÖ 650-590 kova sembolü. Urartu Medeniyeti kova sembolü. Zapotek Medeniyeti Meksika kova sembolü.

ADNAN OKTAR: Kova ve kozalak bir de lotus çiçeği. Bunların amacı ne, neyi anlatıyor? Bilekteki lotus çiçeği değil aslında o masonik bir semboldür. Bileklerindeki o meşhur ünlü mason sembolüdür. Lotus çiçeği ayrıdır. Ama kova da öyle masonik semboldür. Ve kozalak. Adamlar dikkat ederseniz balık görünümündeler, birçoğu kanatlı yani yapanlar deli değil. Adam ne gördüyse onu yapıyor. Çünkü çok vakit alan şeyler bunlar. Tam gördüğü şekliyle yapıyor. Bunu daha sonra açıklayacağız yani şimdi değil.

VTR: ‘Allah nerede’ sözü, Allah’ı inkar etmek midir?

ADNAN OKTAR: O değil de yüzeysel düşünenlerin söylediği bir sözdür. Çok çok sathi düşünenlerde olur. Allah nerde derken zaten ona o sözü söyleten Allah, ondan haberi yok. O sesi meydana getiren de Allah’tır. O bir işarettir onun nasıl birisi olduğunu göstermek için Allah diğer bir mümine işaret verir öyle. Adam “Allah nerede?” dediğinde sen onun hemen anlarsın ne olduğunu yani onu kavraması için mümine Allah’tan gelen Allah’a ait bir işarettir o, o kadar. Akıllı olan ne anlama geldiğini anlar onun yani oradaki insanın da ne olduğunu anlar.

Bu arkeologlar dünyanın bütün farklı noktalarında ama nereye gidersen git her yerinde aynı adamlar var. Hepsinin elinde kova ve kovanın hacmi aynı ama bak hiç alakası yok. Çin’deki adam, Mayalardaki adam, Urartular, Afrika’daki adamlar hepsi aynı. Kovanın çapı aynı, kovanın kulpu aynı, hepsinin elinde de bir kozalak var. Bak ısrarla bunu işliyorlar. Ve bu dünyanın bilinemeyen en büyük gizemlerinden bir tanesidir. Ne olduğu bilinmiyor mu? Bence biliniyordur. Biliniyordur da vakti gelince söylenecektir. Bilinmeyecek bir şey yok.

Evet, dinliyorum.

VTR: İnsanlardaki yapmacık sevginin sebebi nedir?

ADNAN OKTAR: Yapmacık sevgi herhalde nezaketen yapıyorlar ayıp olmasın diye. Çünkü mesela birisiyle karşılaşıyor soğuk dursa olmaz işte “inanmazsın çok sevdim.” Yemin ediyor “vAllahi çok sevdim” diyor “gerçekten çok sevdim” diyor. Hiç yoktan iyidir ama hiç yapmamasından daha iyidir nezaketen. Ama şimdi yapmacık sevginin çapı çok büyük, yapmacık sevgi öyle nadir rastlanan bir şey değil dünya çapında yüzde 99,99 oranında. Blok bir olay var yani büyük bir felaket bu. Benim yakışıklımın sorduğu soru dünyadaki facianın ifadesi. Yapmacık sevgi ne demek? Ne kadar korkunç yani sevgi yok olmuş oluyor.

Dünyada gerçek sevginin yaşanmaması çok dehşet verici bir şey. Dünya çok büyük bir belaya uğramış. İnsanoğlu aslında ta başından bu belanın içine girmiş. Halbuki samimi olsa ne güzel yaşayacak, ne güzel sevecek. Oyun oynamasına, kötülük yapmasına niye gerek var? Tabii bu bir sır Allah’ın bir sırrı, bir mucize. Ben anlayamıyorum yani samimi sevmek varken oyun oynamaya ne gerek var? Hayır nezaketen yapılır, nezaketen olur o da bir sevgidir. Ama insan gerçek sevgiyi yaşıyordur cayır cayır yaşar ama nadir karşılaştığı vakalarda da gönül alır. Ama böyle değil ki, hiç sevgi yaşanmıyor, hiç yaşanmıyor, hiç yaşanmıyor, hiç yaşanmıyor. Sürekli sahte sevgi, oyun. Filmlerde zaten oyun, tiyatroda oyun, sokakta oyun dünyayı tiyatro salonuna çevirmişler, sevgi oyunu oynanıyor bu çok korkunç. Halbuki rahat rahat gerçekten sevilecekken, insanlar çok tatlı varlıklar zaten sevilir insan yani zorlanacak bir durum yok ki. Ama zalimlik, ahlaksızlık yapılınca sevgi boğuluyor tabii sevginin yapacak bir şeyi kalmıyor ahlaksızlık durumunda. İnsan sevmek istiyor ama ahlaksızlığa sevgi direnemez. Zavallı sevgi orada tak düşüyor. Halbuki sevmek çok şahane bir nimet. Dünyanın tek amacıdır hayatın, yaratılışın tek amacıdır. Bütün kainat, atomlar hepsi sevgi içindir. Bütün bu verilen emek sevgiye yöneliktir. Bir de ne güzel Allah bize böyle büyük bir nimeti, büyük bir eğlenceyi tek hedef haline getirmiş. Halbuki bize çileyi de hedefletebilirdi Allah ama sevgiyi hedefletmiş çok şahane bir şey.

Sevme aslında çok kolay telkinle dünyada elde edilebilir dünya çapında. Ama deccaliyetin gücü çok fazla onunla mücadele çok zor oluyor. Adamların televizyonları var, radyoları var yüz binlerce, yüz binlerce askeri, polisi var, milyonlarca askeri, polisi var. Milyonlarca öğretmeni var, profesörü var çok zor yoksa sevgi mesela Mehdi (as)’ın eline geçiyor dünya, sevgiyi daha ay geçmeden bütün dünyaya sevgi hakim oluyor, daha ay geçmiyor. Sevgi çok kolay telkin edilir olmayacak bir şey değil. En kolay elde edilecek şey sevgidir ve insanlar zaten açtır sevgiye ve hep aç yaşar ama sevgiyi gıda olarak bulacak bir yer bulamaz her yer doluyken. Sevginin içinde yaşadığı halde sevgiyi bulamaz. Sevgi dağ, taş dolu her yer sevgi için müsait. Akıl gerekiyor. Allah’la bağlantı gerekiyor. Allah'la bağlantı koptuktan sonra sevgiyi arıyor. Yani neyi seveceksen Allah'la bağlantı koptuktan sonra? Kediyi sevemezsen, çocuğu sevemezsen, kadını sevemezsen hiçbir şeyi sevemezsin Allah'la bağlantı koparsa. Sevginin anlamı, manası kalmaz. Hiçbir anlamı kalmaz. Bir kere en başta Allah'la bağın samimi yüksek olarak muhafaza edilmesi lazım. Yalnız tabii Allah'ı severken sadece Allah deyince insan bir güç diyor. Mesela Allah-u Ekber, Allah-u Kebir çok önemli olan bunlar. Allah-u Ekber yani Allah'ın büyüklüğünün kavranması çok önemli. Bak bu benim çok dikkatimi çekti geçen gün atomdan bahsettim, Allah’ın büyüklüğünden. Bak Yiğit Bulut çok etkilenmiş hemen demeç verdi o konuda aynısıyla açıklama yaptı. İşte o Allah'ın büyüklüğünün kavranması yoksa Allah'a herkes inanıyor.  Sokağa çıktı mı “Allah'a şükür” diyor. Maydanoz satıyor “Allah bereket versin” diyor. Ama flu bir Allah düşüncesi var. Çok flu. Flu düşünceyi Allah sevmez. Yani Allah'ın şanına yakışmaz ve çok hem ayıp, hem çirkin, hem de korkunç, hem de ahlaksızlık başka bir şey değil. Müslüman açısından ahlaksızlıktır bilerek yapıyorsa. Allah'ın büyüklüğünün akıldan hiç çıkarılmaması lazım. Ama bir de tabii maddeyi düşünüyorlar falan. O biraz zorlayabilir. Onun üstüne gitmesinler. Allah'ın Zatını düşünmeye girmesinler. Bir kere yakışık almaz o, saygıya uygun değil. Bir de bir netice alamazlar. Fakat yakışık almaz en başta çok önemli olan bu. Çünkü Allah’tan daha büyük olduğunu düşünerek Allah'ı bulmaya çalışıyor. Allah ne diye Allah'ı araştırıyor. Sen kimsin de Allah'ı araştırıyorsun? Kaderin içindeki bir varlıksın. Sana Allah yolu gösteriyor. Nereye Allah'ı araştırıyorsun sen? Bulacağım diye uğraşıyor. Kitap okuyor felsefe kitaplarını falan okuyor. Çok akılsızca hareket olur. Yapmasına bir şey demiyorum tabii insanlar serbest ama hiçbir şey çıkmaz ondan. Ve sadece utanır yani başka bir şey elde edemez. Yani bilmiyorum bana yetki verseler ben insanlara bir haftada bile bütün insanları birbirine sevdiririm. Bir hafta sürmez. Dünyadaki imkanları bana versinler. Herkesi herkesle arkadaş yaparım, dost yaparım. Ne savaş kalır ne bilmem ne hiçbir şey kalmaz. Terör falan hepsi biter öyle bir konu olmaz. Bir hafta bile yeter. Ama televizyon, radyoyu falan hepsini bana verecekler. Sırf konuşma çok rahat ikna ederim. Ne oluyor ya? O kadar güzel ki kızlar. Delikanlılar aslan gibi yakışıklı. Ne oluyoruz ya kepazeliğe bak sen. Bütün kediler sevilmek istiyor. Sokaklarda çöp kutularının üstünde oturuyorlar acayip tatlı. Kimse bakmadan geçiyor.

Peygamberimiz (sav) diyor ki: “Mehdi zamanında asr-ı saadette olduğu gibi” yani kendi, benim zamanımda olduğu gibi diyor. “Küllenmiş sevgiler bir bir tomurcuklanacak çiçek açacaklar” diyor. Tabii bizler de tabii Mehdi (as) talebesi olduğumuz için bizde de o yetenek olur.

Evet, dinliyorum.

VTR: Kuran’da zalimler nasıl tarif edilir?

ADNAN OKTAR: Bir kere çok güzelsin onu bir konuşalım. Bayağı şeker bir kızsın. Allah seni daha da güzelleştirsin. Seni hidayetiyle sarsın. Sana cennet nasip etsin. Cennette de arkadaş etsin. Çok detaylı tabii tarifleri bir tane tarifi yok. Ama genelde hep negatif yani. Pislik yapıyor mesela hayırlı bir şey var tersini yapıyor. İyi bir şey var tersini yapıyor. Hemen anlaşılıyor zaten. Zalimin tarifi pek olmaz. Alenen belli olur, renk gibi. Kırmızı rengin neyini tarif edelim alenen bellidir. Zalim de her şeyin negatifini yapar. Pis yani pis, sürekli aksi. “Zalim ve cahildir” diyor Allah insan için. “Zalim ve cahil.” Yüzlerce anormallik yapar. Bir tane söyleyemeyiz yüzlerce. Ama benim güzel yüzlüm tabii o anlamda sormuyor. Tabii o çok daha güzel bilir. Ama onların vasıfları belirgin mi acaba, daha böyle derli toplu bir anlatımı var mı gibisinden söylüyor. Pek öyle diyemeyiz. Mesela fakirlere yardım etmiyor. Bu bir zalimliktir. Mesela merhamet etmiyor, bu bir zalimliktir. Affetmiyor, zalimliktir. Sabretmiyor, bu da zalimliktir. Ucu bucağı yok. Yani negatif her şey zulüm olur. Mesela seviyor annesini fakat annesine karşı o sevgiyi annesi kabul etmiyor. Veyahut babasını seviyor fakat baba kabul etmiyor. Bu zulümdür. Veyahut baba çocuğunu seviyor fakat çocuk bu sevgiyi kabul etmiyor. Bu da zulümdür. Mesela sevgililer arasında da hep öyle zulüm olur. Sevgisine karşılık alamaz. İyilik yapar, kötülük yapar. Mesela iyilik yapıyor evine alıyor. Hırsızlık yapıp evden kaçıyor çok korkunç yani zulüm. Mesela ben hatırlıyorum bir anne baba, bir çocukları var. “Evi üstüme yapın” diyor çocuk. “Ölürsünüz” diyor. “Yaşlısınız” diyor. Onlar da makul görüyorlar. Evi üstüne yapıyor. Evi satıyor adam başkasına. Kaçıp gidiyor, kayboluyor. Evi alan adam da onları zorla çıkartıyor kapıya koyuyor. Korkunç ahlaksızlık. Akıl almaz ahlaksızlık yani. Hem de yalnız bırakıp kaçıyor da ayrıca. Adiliğini görüyor musun? Mesela bu tam tipik bir zulüm. Tabii bunlara karşılık verilmesi gerekiyor. İşte Mehdiyet devrinin güzelliği o. Hepsine karşılık verilir. Hiçbir şey yerde kalmaz. Asrımızda hemen hemen her yerde her şey yerde kalıyor. Kanun hukuk da tamam bir dereceye kadar yapıyor da birçok şey yerde kalıyor. Mehdi (as) devrinde hiçbir şey yerde kalmaz mümkün değil. Anında karşılığını görür.

Evet, dinliyorum.

VTR: Çok paraya önem verir misiniz?

ADNAN OKTAR: Tabii ki para çok önemli. Para demek sevdiklerinin mutlu olması için her türlü imkan demek. Kitap dağıtmak demek, konferans vermek demek, daha geniş yayın ağı demek. İslam’ı daha rahat anlatabilmek demek. Yani Müslüman dünyanın en zengini olması lazım. Her Müslümanın, gerçek Müslümanın dünyanın en zengini olması farzdır. Her gerçek Müslümanın dünyanın en zengini olması farzdır. En geniş tebliğ yapabilmesi farzdır. En geniş kitlelere ulaşabilmesi farzdır.

AYLİN KOCAMAN: Hz. Süleyman (as) bütün dünyaya tebliğ yapabildi zenginliğinden dolayı.

ADNAN OKTAR: Tabii ki zenginlik çok önemli. Peygamberimiz (sav) de Hz. Hatice’yle evlendi. Çok zengindi o hanımefendi annemiz. O vesileyle çok büyük hizmet yaptı. Hz. Ebubekir (ra)’i yanına aldı. Akıl almaz zengin. Para olmadan olmaz. Hz. Osman (ra) çok zengin. Yani Müslüman en zengin olmaya gayret edecek. Yığmak değil, yığmak değil kazanıp harcayacak.

Evet, dinliyorum.

VTR: Ben Müslümanım demek iman etmek için yeterli mi?

ADNAN OKTAR: Tabii ki yeterli güzel yüzlüm. Ama tabii biraz açıklama yapılsa iyi olur. Allah'ın birliğini, Peygamberimiz’in Hz. Muhammed (sav) olduğunu söylemek, Allah'ın Resulü olduğunu ve kulu olduğunu söylemek daha net olur. Ama “Müslümanım” derse bu da yeterlidir. Çünkü Müslüman belli ki Allah'ın birliğine inanan kişidir. Peygamberimiz (sav)’in de peygamberliğini kabul eden ve bütün peygamberleri kabul eden kişi anlamına gelir. Dolayısıyla bilgisiz için belki açıklama yapılabilir ama “ben Müslümanım” diyorsa yeterlidir bu. Müslümanlığını açıklamak zaten Kuran'ın bütününe inanıyorum anlamına geliyor doğru, yanlış bir şey yok.

Evet dinliyorum.

GÖRKEM ERDOĞAN: Arkadaşını uyandırmaya çalışan bir kedi.

ADNAN OKTAR: İllaki uyandıracak. Mesela kedi sevgisi daha yeni dünyaya yayılıyor. Kedi o kadar mühim bir varlık ki insanın hemen arkasından gelir kedi, çok hayatidir. Benim için öyle bilmiyorum. Adı üstünde ya kedi, bir kere adı bile çok güzel.

Evet, dinliyorum.

VTR: Hangi çizgi filmi seviyorsun?

ADNAN OKTAR: Ah severim ben senin tatlılığını, ballığını, şekerliğini senin sevdiğin bütün çizgi filmleri ben de seviyorum hepsini. Ve beraber seyredeceğiz. Bakışın tatlılığını görüyor musun?

Evet dinliyorum.

VTR: Peygamber Efendimiz (sav) düğüne gider miydi?

ADNAN OKTAR: Tabii ve gittiğinde de hanımlar olmazsa istemiyordu. Dırar Mescidi’nin düğünlerine kadın hiçbir şekilde getirmiyorlardı. Eğlencede de olmuyordu. Peygamberimiz (sav) “olmaz” dedi “tefle, müzik aletleriyle duyurun” dedi. “Ve kadın da yoksa ben gelmem” dedi. Münafıklar acayip kinlendiler o devirde. Bunu ayrı bir kitap haline getireyim ben. Kuran'da münafıkların eylemlerine karşı Allah'ın aldığı tedbirler neler; çok fazla ayet var.

ASLI HANTAL: Amerika'nın Ankara Büyükelçiliği 5 Mart tarihinde yani yarın güvenlik nedeniyle kapatılacağını açıkladı. Elçiliğin sitesinden yapılan duyuruda elçiliğin sadece acil durumlar için servis vereceğini; pasaport yenileme, pasaport kayıpları ve benzeri işlemler gibi rutin hizmetler verilmeyeceğini açıkladı. Ayrıca kalabalık ortamlardan ve elçiliklerde en uzak durulması, tanıdıklarını güvenlik konusunda uyarmaları gerektiği, medyayı yakından takip etmeleri…

ADNAN OKTAR: Ne oluyor da bunlar bu kadar hallendi bir kere onu anlamadık ki. Ne oldu yarın? Amerikan kurtuluş günü mü nedir? Bir şey mi olacak diyorlar yarın?

ASLI HANTAL: Kapalı olduğunu duyurdu.

GÜLEN BATURALP: Tedbiren kapanacağını söylüyor.

ADNAN OKTAR: Nasıl?

GÜLEN BATURALP: Kalabalık ortamlardan ve elçilikten uzak durulması, tanıdıklarını güvenlik konusunda uyarmaları gerektiği gibi uyarıları var elçiliğin.

ADNAN OKTAR: Yarın için.

GÜLEN BATURALP: Genel.

AYLİN KOCAMAN: Biri intihar etti geçen Beyaz Saray'ın önünde ama bilmiyorum alakası var mı?

ADNAN OKTAR: Kardeşim pire hoplasa yeri göğü birbirine katıyorlar. Hepsi masanın altına giriyorlar yani. Amma şamatacı adamlar ya. Yok, bir şey yok, bir şey yok rahat olsunlar.

Evet, dinliyorum.

GÖRKEM ERDOĞAN: Vahşi hayvanlarla dostluk kuranların resimleri var.

ADNAN OKTAR: Ya bu intihar gibi bir şey bu. Yani süper tehlikeli işler yapmış. Haşırt diye dişini geçirir ya Allah korumuş.

Evet, dinliyorum.

VTR: Denize girmek sağlığa zararlı mıdır?

ADNAN OKTAR: Denize girmek eğer tedbir alınmazsa yakışıklım zarar verir tabii. Mesela kulaklarda orta kulak enfeksiyonu olur. Çünkü deniz suyunda çok mikrop oluyor. Bayağı olur yani çok yoğun mikrop olur. Özellikle genze, sinüzit oluşacak şekilde suyun derine burnun üst kısmına doğru gelmesi durumunda falan çok rahat enfeksiyon oluşur. Boğaz enfeksiyonu oluşur. Ve mantar, cilt mantarları gelişebilir. Yani deniz suyunun çok temiz olması lazım. Özen göstermek lazım, steril olmaya dikkat etmek gerekiyor. Onun dışında bir zararı olmaz deniz suyunun. Bir de basılan yer temiz kum olması lazım. Bazen öyle camlar, şişeler, tenekeler falan oluyor onun üstünde geziyorlar öyle olmaz.

Evet, dinliyorum.

VTR: Müslüman vaktini nasıl değerlendirir?

ADNAN OKTAR: En iyi değerlendirme Allah'la iyi bağlantı kurmaktır. “Yani bol bol namaz kılmak” diyor ama adam namaz kılarken aklına gelenleri saysam aklınız hayaliniz durur. Adam ne yaptığından haberi bile yok yani. Namaz bitiyor rüyadan uyanıyor. Değil yani. Allah'la çok şuurlu, büyüklüğünü iyi anlayarak bağlantı kurup, Allah'ı çok sevmek.

Evet, dinliyorum.

GÖRKEM ERDOĞAN: Adnan Bey, Deniz Selin Ünlüdağ, Yıldızlar ve Gençler Avrupa Eskrim Şampiyonası'nda Yıldız Kadınlar Kılıç kategorisinde Avrupa şampiyonu oldu.

ADNAN OKTAR: Benim canım hem de çok güzel. Aferin benim canıma çok çok güzel. Tipi çok güzel bayağı modern görünüşü, iyi tebrik ediyoruz. Allah yeni yeni başarılar nasip etsin. Sağlık sıhhat içinde.

VTR: Güzel ahlaklı olan daha çok mu sevilir?

ADNAN OKTAR: Yakışıklım tabii çok rahat edersin. Yani vicdanen, aklen insan çok rahat eder. Güzel ahlak olmadığında sevgi boğulmaya başlar. Sevmek isteyen de dirense bile bir süre sonra gücü yetmez artık. Yani ahlaksızlığa güç yetmez, çok büyük faciadır. Sevgi düşmanıdır ahlaksızlık. Sevgiyi boğan bir zulüm sistemidir. Sevgiyi hemen alır elinden müminin. Ne kadar güzel olursa olsun o insan ne yaparsa yapsın eğer ahlaksızsa, vicdansızsa sevgi feci şekilde boğulur. Kendini batırır zaten. Karşı tarafın da sevgisini elinden almış olur. Korkunç tabii Allah vermesin.

“Mehdi (as)’ın sevgisi dünyadaki en keskin kılıç olacak” diyor Peygamberimiz (sav). Bak “Mehdi (as)’ın sevgisi dünyadaki en keskin kılıç olacak” diyor.

Peygamberimiz (sav) diyor ki yine hadisinde, “Nasıl karanlıklar korku, baskı, hüzün ve acı iyilerin kalbini karartabilirse Mehdi (as)’ın sevgisi ve şefkatiyle en karanlık ruhlarda bile nurani bir ışık yanacak” diyor. “En karanlık ruhlarda bile nurani bir ışık yanacak” diyor Mehdi (as) sayesinde. Yine diyor ki Peygamberimiz (sav): “Mehdi (as)’ın sevgi ışığıyla dünya aydınlanacak.”

Abdülkerim İbnü’l Arabi, “Hz. Mehdi (as)’a kendi sunu olmadan en yüksek kutbiyet” yani “en yüksek manevi makam verilecek” diyor. “İçtihat yapma özelliği verilecek. Çalışıp kazanarak değil emin makamında bunu elde edeceğini hadislerden anlıyoruz” diyor. Kim bunu söyleyen? İbnü’l Arabi.

GÖRKEM ERDOĞAN: Adnan Bey, Orta Hindistan Pasifik sularında yaşayan disko deniz tarağının bir videosu var. Disko efektini oluşturması nedeniyle disko adı veriliyor. İstiridyenin dudak uçlarında bulunan özel dokuların bir kısmı nano hassasiyetinde ışığı yansıtıyor. Diğer bir kısmı da ışığı emiyor. Bu vesileyle bu efekt oluşuyor. Kırk gözü var. Ama kendi ışık şovlarını görüp görünmediğini henüz bilinmiyor. 

ADNAN OKTAR: Allah Allah hayret ya.

GÖRKEM ERDOĞAN:  Allah bu canlıyı tam bizim zevk alacağımız şekilde yaratmış maşaAllah. 

VTR: Karşımızdakini sevmeden önce kendimizi mi sevmemiz gerekiyor?

ADNAN OKTAR: Evet, kendine saygısı olması lazım tabii insanın yani iyi bir insan olduğuna inanması lazım yoksa zaten sevme gücü olmaz. Sevme yeteneği olmaz, sevme yeteneği olmayınca da sevemez zaten istese de sevemez. Önce kendisini sevme yeteneği kazanması lazım samimi olarak. Bunun olması için de Allah’ı çok sevmesi, Allah’tan korkması, Allah'ın büyüklüğünü kavraması gerekiyor o zaman zaten sevmeye çok aç hale gelir. Müthiş bir sevme yeteneği ve müthiş bir sevme arzusu meydana gelir, o zaman çok güzel sevgisini sunabilir öbür türlü olmaz. Ben güzel yüzlümü tekrar göreceğim.

VTR: Karşımızdakini sevmeden önce kendimizi mi sevmemiz gerekiyor?

ADNAN OKTAR: Sen çok güzelsin bir kere onu söyleyeyim. Kocaman gözlerin çok çok güzel kızsın her şeyinle çok güzelsin. Saçların da çok iyi olmuş. Tarzın da güzel. Allah sana uzun ömür versin, cennet nasip etsin. Cennette arkadaş olmamız önemli mutlaka orada arkadaş olacağız inşaAllah, sonsuza kadar orada birlikte dost oluruz inşaAllah.

ASLI HANTAL: MHP Genel Başkan Yardımcısı Celal Adan, “Birlikte rahmet, ayrılıkta azap var” açıklaması yaptı. “AK Parti ve MHP’nin birlikteliği Afrin’de başarılı olmak için millet iradesini dış güçlerin baskısıyla düşürmemek ve en onurlu şekilde temsil edilmesi içindir. Buna hainler, onursuzlardan başka kim karşı çıkar? Birlikte rahmet, ayrılıkta azap var. Birliğe gelin siz de gelin katılın buna” dedi.

ADNAN OKTAR: Doğru söylemiş, güzel söylemiş, hayırlı konuşmuş, terli toplu konuşmuş faydalı. İbadet bir konuşma güzel.

VTR: Misafir ağırlamanın bir adabı var mıdır?

ADNAN OKTAR: Senin bu yüzün niye bu kadar temiz bir kere onu bana bir söyle sen? Nasıl masum, nasıl temiz. O çocukluğundan kalma o nur yüzünde olduğu gibi kalmış. Allah sana uzun ömür versin, seni cennetiyle sarıp kuşatsın, hidayetiyle süslesin seni, çok çok güzelsin hem de çok efendi, güvenilirsin maşaAllah. Allah sana hayır versin, bereket versin. Güzel yüzlüm aslında samimiyete dayalı yani yoksa misafirimizi kapıda karşılıyor, “o kimler gelmiş, kimler gelmiş” falan yani bu sıkıcı işin doğrusu. “İhya ettiniz bizi azizim şöyle buyurun şöyle lütfen çekinmeyin” yani insan ne yapacağını şaşırır bir anormal durur. “Ne içiyoruz?” Falan bilmem ne. Bence başından sonuna kadar samimiyet olması lazım. Doğallık, doğallık, samimiyet. Samimi sevgi, samimi karşılama ve samimi rahat ettirme misafiri yoksa bazı gelenekler, adaplar çok sıkar misafiri yorabilir. Özgür olmasını sağlamak lazım, huzurlu olması lazım. En ziyade temizliğine çok özen göstermek lazım, temizliği ve rahatlığına özen gösterilmesi gerekiyor. Tabii belki bir ihtimal çekinebilir bazı şeylerden içini rahatlatacak tavır yine samimiyetle olur. Adam yemeği tabağına korken büyük bir dikkatle izlersen tabii ki yapamaz. Her şeyi özenli olarak değerlendirmek lazım. Yani kendine yapılmasını istemediğini karşısındakine yapmamak, kendisinin beğeneceği şeyleri karşısındakine sunmak iyi olur. Ben güzel yüzlümü cennette görürüm inşaAllah. Cennette onu Allah arkadaş, dost etsin, çok temiz yüzü maşaAllah.

Evet, dinliyorum.            

GÖRKEM ERDOĞAN: Ankara Valiliği tarafından ABD Büyükelçiliği’nin kapatılması ile ilgili yazılı bir açıklama yapıldı. “İstihbarat birimlerimize ABD kaynaklarından gelen ABD Büyükelçiliği ve vatandaşların kaldığı yerlere yönelik terör eylemi yapılabileceğine ilişkin istihbari bilgiler üzerine güvenlik önlemleri gözden geçirilmiş ve ek tedbirler alınmıştır” deniyor.

ADNAN OKTAR: Yok kardeşim bir şey yoktur durduk yere öyle kendi kendilerine halleniyorlar. Bir kere zaten önceden haber alındığı söylenirse zaten adam yapacaksa da vazgeçer. Bir de öyle güçler Türkiye’de pek kalmadı. FETÖ kazındı bundan sonra çok güç öyle bir şey yapmaları Türkiye’de.

Evet, dinliyorum.                                            

VTR: Müşrikler neden Kuran’ı anlamaz?

ADNAN OKTAR: Yakışıklım müşrikler detaya girmek istiyorlar yani şeytani bir büyüklük hissi oluyor, Kuran’ı onlar bulmaca gibi bulmak istiyorlar yani Allah'ın bir bulmaca hazırladığını düşünüyorlar o bulmacayla zeka oyunuyla elde edecekleri bir neticeyi esas olarak görüyorlar. Allah bir bulmaca sunuyor en zeki bulmaca çözenler bir araya geliyorlar ve o bulmacayı çözüp Allah'ın ne dediğini anlamış oluyorlar. Allah bulmaca çözdürmez, Kuran da bulmaca kitabı değildir dolayısıyla müşriklerin o kafası şeytandan kaynaklanan bir yapı. Böyle baktınız ki, işte fiil çekimleriyle bulmacalar gibi Allah'ın hükmünü arıyorsa bir insan bu bir samimiyetsizliktir. Allah'ın hükmü çok açık ve sarih olur ve birbiriyle çelişmez, anormal olmaz, Müslümanların aleyhine olmaz. Hiçbir zaman için zulmü ve baskıyı savunan bir açıklama Kuran yapmaz. Öyle bir anlam anlıyorsa mutlaka yanlış anlamış demektir. Dikkatlice bakarsa hemen anlar.

GÜLEN BATURALP: Hükümet son günlerde artan çocuk ve kadın istismarlarına karşı çok önemli bir yasa çalışması yapıyor. Çıkan yasaya göre kadın ve çocuk istismarcıları ile şiddet suçu işleyenlere devlet kapısı da kapanıyor. Hazırlanan taslakla bu suçu işleyenler memur, kamu işçisi, polis ya da asker olamayacak.

ADNAN OKTAR: Şimdi onu yapan zaten ölümü göze alıyor bunlar hiç çözüm değil. Aklı başında adama o etki yapar. Adam cinnet geçirmiş ve manyak. Dört, üç yaşındaki çocukla cinsel ilişkiye giren adamın aklı olabilir mi? Ve arkasından öldürüyor zaten. Sen adama diyorsun ki, seni devlet görevinde görevlendirmem polis yapmam. Onun polislik yapacak hali mi var? Bu detaya ne gerek var? En başından halledeceklerine böyle olay olduktan sonra halletme yönüne gidiyorlar. Adam geliyor üç yaşında çocuğun ırzına geçiyor, her yerini paramparça ediyor öldürüyor arkasından diyorlar ki, “adama müebbet mi versek, ağırlaştırılmış müebbet mi versek?” Adamı istersen as daha da hoşuna gider adamın. “Ben kendimi asayım” diyor zaten manyak yani. “Verin” diyor “bir naylon ip asayım” diyor zaten adam öyle bir şey yok ki. Müebbet, “tamam onu da kabul ederim” diyor. Hücre hapsi, “o da olur” diyor adam. “Ama yemek verecek misiniz orada?” Diyor adam. Yani deli, aklını kaybetmiş. Önce adamı eğiteceksin bak Darwinist, materyalist eğitimden geçerse adam delirir. Adam gelenekçi Ortodoks eğitimden geçerse delirir. Adama ne diyorsun? “Erkek çocuğu” diyorsun “kadından on dokuz misli daha çok tahrik eder” diyorsun.  Adama ön telkin yapıyorsun ve de diyorsun ki, “kadın hayvandır” diyorsun. “Sen hayvandan oldun” diyorsun. “Senin atan hayvan” diyorsun. Adamı delirtecek her şeyi yapıyorsun. Önce adamı delirtmeyi durdurmak lazım. Adamın sevgi dolu olmasını, makul olmasını sağlamak lazım, dengeli ve tutarlı olmasını sağlamak lazım. Merhamet, şefkat, sevgi, saygı, hürmet, nezaket, Allah korkusu, Allah sevgisi, derin iman bunların sağlanması lazım. Darwinist eğitimin yanlışlığının anlatılması lazım. Materyalist eğitimin yanlışlığının anlatılması lazım. Bunları hiç yapmasan adam gece gündüz hayvan olduğuna dair telkin alıyor, Darwinist eğitimde hayvan olduğuna inandırılıyor. Gelenekçi eğitimde de oğlan çocuklarının, erkek çocuklarının on dokuz misli kadından daha tahrik edici olduğunu söylüyor anlatıyorlar adamlar deliye dönüyor ondan sonra. Eğitim sisteminin düzeltilmesi lazım. İman, Allah korkusu, Allah sevgisi, vicdan, merhamet, yardımlaşma duygusu, egoistlikten, bencillikten kurtulma gibi yüce duyguların insanlara öğretilmesi lazım başka türlü olmaz, eğitimle olur. Yoksa adam yaptıktan sonraki alınacak tedbirlerin ne anlamı var? Üç yaşındaki çocuğu şehit etmiş oluyor, ırzına geçip şehit ediyor adama müebbet versen ne olur? Kamu hizmetlerinden görevinden alsan ne olur adamın umurunda mı? Onu yapan adam onu düşünür mü? Adam nerden onu hedeflesin? Çocuğun ırzına geçtikten sonra o polis olabilir mi, olur mu onu mu düşünüyor onu yaparken? Ama eğitirsen yapmaz, çocukluktan itibaren eğitirsen yapmaz, öğretirsen yapmaz ama eğitmezsen yapıyor işte. Ve Darwinist eğitirsen daha da beterini yapabilir Allah esirgesin.

VTR: Allah korkusunda bir sınır var mıdır?  

ADNAN OKTAR: Yakışıklım, güzel yüzlüm Allah seni güzel yaratmış maşaAllah. Allah güzelliğini daha da artırsın. Allah korkusunda korku deyince yani insanı böyle titreten, dehşete düşüren, bembeyaz yapan, elini ayağını boşaltan anlamında değildir. Allah korkusundan kasıt Allah’a karşı mahcup olma, Allah'ın sevgisini kaybetmekten kaynaklanan rahatsızlık ve Allah'ın azap vereceğinden çekinmek. Dolayısıyla Allah korkusu öyle insanı perişan eden, sağlığını bozan, onun mutluluğunu bozan, onu delirten, dengesizleştiren bir şey değildir. Allah korkusu insanın sevgi gücünü kat kat artıran, kalitesini artıran, derinliğini artıran, tutku gücünü artıran, beynini aklını berraklaştıran, onu disipline eden, çalışkan hale getiren, affediciliğini, merhametini geliştiren güzel bir duygudur. Allah korkusu herhalde çok korkunç tarif ediliyor benim anladığım, o zaman onu ben bir kitap olarak hazırlayayım, bir broşür olarak hazırlayayım öyle anlaşılıyor öbür türlü olmaz. Çünkü muğlak kalmış bu konu benim gördüğüm.

Evet, dinliyorum.

GÖRKEM ERDOĞAN: Lübnan merkezli El Akhbar haber sitesi, Washington’daki İngiliz Büyükelçiliği’nden aldığı bir bilgiyi haber yaptı. Habere göre Amerikan Dışişleri Bakan Yardımcısı David Satterfield Washington’da Suriye’nin bölünmesi üzerine İngiltere, Fransa ve Suudi Arabistan ve Ürdün temsilcileriyle bir toplantı yaptı. Toplantıda Suriye’de hayata geçirilecek beş aşamadan bahsedildi. Bunlardan ilk ikisi şöyle; bir Suriye’yi bölmek, iki Türkiye’yi denetim altına almak. Toplantıya İngiltere Dışişleri Bakanlığı, Suriye Masası Başkanı’yla Fransa Dışişleri Bakanlığı Ortadoğu ve Kuzey Afrika Birimi Başkanı da katıldı.

ADNAN OKTAR: İşte gece gündüz anlatıyoruz İngiliz derin devletinin amacı bu diyoruz. Orada İngiliz derin devletinin bir uygulamasını görüyoruz. O kadar sarih, o kadar açık ki artık koyun olsa anlar herhalde.

Benim Allah korkusuyla ilgili kitabım var ama bu konuyu o anlamda almadım ben yani ayetlerle teknik olarak aldım. Bu yönüyle alınması çok önemli ben onu ayrıca hazırlayayım.

VTR: Evrimciler içgüdüyü nasıl tanımlar?

ADNAN OKTAR: İçgüdü bir mucize tabii. Mesela çekirgede içgüdü var, örümcekte içgüdü var, arıda var içgüdü ve bütün dünyadaki insanların zekasından daha yüksek zeka gösteriyor. Mesela arının zekası bütün dünyadaki insanların zekasından daha çok ve hazır içinde.

Evet, dinliyorum.

ASLI HANTAL: Homoseksüel ilişkiye giren kişileri konu alan bir film Tunus’ta bir sinema salonunda gösterilmeye başlandı. Sinemaya gelen Tunus Kültür Bakanlığı’ndan görevliler gösterime müdahale etti. Filmin gösterimini iptal ederek yayınlanmasını yasakladılar.    

ADNAN OKTAR: Kardeşim sonuna kadar beklemeye ne gerek vardı. Türkiye’ye geliyor orada bile fark edemiyorlar.

VTR: Ülkemizin milli savunma sistemine destek vermek için Aselsan, Roketsan gibi kurumlarda çalışmak istiyoruz. Ama kontenjan bin kişiyle sınırlı olduğu için yer bulamıyoruz. Ülkemizin bu konuda bize teşvik vermesini diliyoruz.

ADNAN OKTAR: Aferin benim yakışıklıma, aferin benim aslanıma, aferin benim nur yüzlüme. Bin kişi çok az doğru. O facia, en az 10 bin kişi olsun. Bin kişiyle ne olacak? Bizim mucide ihtiyacımız var. İcat yapacak gençler, icat. Buluş yapacak. Türkiye'nin en büyük ihtiyacı budur. Bin kişiden ne olacak ya? Bakamıyor muyuz yani bin kişiye, 10 bin kişiye. Sayı mutlaka artırılsın.

VTR: Bir Müslüman, kimseyle görüşmeden dinini yaşayabilir mi?

ADNAN OKTAR: Güzel yüzlüm, çok mecbursa mesela esir alınmıştır, bir yerde yalnızdır, o tamam ama onun dışında Müslümanın yalnız yaşaması haramdır. Kuran'ın bütün hükümleri, kalabalık topluluğa göredir. Yani Kuran'ın bütün hükümleri, tamamı topluluğa göredir. Zekat, sabır, yardımlaşma, velayet, hepsi yani hepsi topluluğa göredir. Nikah, çocukların hakkı, hep topluluğa göredir. Cihat, hep topluluğa göredir. Yalnız yaşamak haramdır. Münafıklar hep yalnız yaşamak isterler. Galiz haramdır.

VTR: Zanda bulunmak Kuran'da nasıl tarif edilir?

ADNAN OKTAR: Güzel yüzlüm, durduk yere adam, tahmin üstüne abuk sabuk karşıdakini suçlayacak hükümlerde bulunur, zan ve tahminle yalan söyler. Ama bu daha ziyade Allah adına yapılanlar için Kuran'da söyleniyor. Mesela Peygamber (sav), söylemediği halde, “karınızı dövün” diyor. Veyahut Peygamber (sav) söylemediği halde “kadının her söylediğinin tersini yapın” diyor. Veyahut “kadın, hayvandır” diyor. “İnsanla hayvan karışımıdır” diyor. Peygamber (sav) der mi böyle bir şey? Peygamberimiz (sav) kadınlara aşık. Aşık olduğu bir varlığa insan, insanla hayvan karışımı der mi? Bu, işte zan ve tahminle yalan söylemektir iftiradır.

GÖRKEM ERDOĞAN: Sokakta açan çiçeklerle bir sanat çalışması yapmışlar.

ADNAN OKTAR: Bayağı iyi olmuş. Çok iyi akıl. Daha da iyi yapabilirler ama olmuş. Çok iyi olmuş yani çok iyi bir teknik. Seramik ile yapılsa daha güzel olur. Yani seramik kabartma üstüne bu yapılsa daha kalıcı, daha iyi olur. Bilmiyorum neyin üstüne yapmışlar ama. Boya mı kullanmışlar? Fırınlanmış seramik olsa çok çok daha iyi olur.

VTR: Züleyha, Hz. Yusuf (as)'a kavuştu mu?

ADNAN OKTAR: Züleyha, Hazreti Yusuf (as)'a kavuştu mu? Yani Kuran'daki? O kadın münafık ve bayağı azılı zalim. Çok gözü dönmüş, cinayete meyyal, psikopat, dinsiz, Allah'tan korkmayan bir zalim. Hz. Yusuf (as) öyle bir kadınla asla muhatap olmaz. Zaten kaçmasının nedeni de o. Yoksa kadın, eşinden boşanır onunla evlenirdi. Asla kabul etmemiştir Hazreti Yusuf (as). O, iffetine çok titiz bir insan. İman olursa o kadını, sever Hz. Yusuf (as). İmanı olmayan, seni seviyorum diyor ama hayvan gibi, aç bir hayvan gibi üzerine saldırıyor, öyle bir şeyi aklı başında hiçbir insan kabul etmez. Ondan tiksinti duyulur. Gerçek sevgiye dayalı kadının eğilimi güzeldir. İmana, tutkuya dayalı eğilimi güzeldir. Öbür türlü o, asla kabul edilmez.

DAMLA PAMİR: Hz. Yusuf (as), zindanı daha güzel buluyor.

ADNAN OKTAR: Tabii.

Evet, dinliyorum.

VTR: Kravat takmayı sever misiniz?

ADNAN OKTAR: Güzel oluyor, şık, iyi bir kıyafet şekli, iyi bir süs. Bütün dünyada hoş duruyor, iyi oluyor. Yakışıklımı ben bir daha göreyim.

VTR: Kravat takmayı sever misiniz?

ADNAN OKTAR: Saç modelin çok iyi olmuş senin de, tarz açısından iyi. Sakalın da iyi olmuş. Kravat güzel bir şey tabii, papyon da güzel, klasik kravat da güzel ikisi de güzel.

Tevrat Mezmurlar 111’den 4’e, “Rab, Adon’a” yani Moşiyah “Adon’a, Ben düşmanlarını ayaklarının altına serinceye kadar sağımda otur” diyor. “Adon” demek, seyit anlamına geliyor. Seyyid, yani Peygamberimiz (sav)’in torunlarına nasıl efendi, seyit, deniliyor ya aynı anlamda. Adon da seyit anlamına geliyor. “Rab Adon’a ben düşmanlarını ayaklarının altına serinceye dek sağımda otur” diyor.

Mısır'dan Çıkış 15.13'te. “Öncülük edeceksin, sevginle kurtardığın halka.” Bütün insanlara, sevginle öncülük edeceksin diyor Tevrat'ta, Mehdi için. “Kutsal konutunun yolunu göstereceksin; gücünle onlara”, yani kutsal evinin yolunu göstereceksin onlara diyor. Tabii o Kudüs'te yapılacak olan kutsal mabedi kastediyor. “Rab, kralını büyük zaferlere ulaştırır.” Yani Moşiyah Mehdi’yi, büyük zaferlere ulaştırır. “Mesh ettiği krala, Davut'a ve soyuna sonsuza dek sevgi gösterir.” Yani kâinat sonsuz biliyorsunuz. Sonsuza dek Allah sevgi gösterecek diyor, Mehdi (as)’ye ve Davut (as) soyuna.

Peygamberimiz (sav) diyor ki, “Cenab-ı Hak, İslam'ı nasıl bizimle başlatmışsa; Mehdi ile sona erdirecektir.” Nasıl bizimle onlar arasında şirk ve adavetten, husumet ve düşmanlıktan kurtulmuş ve kalplerine ülfet ve dostluk, muhabbet, sevgi yerleşmişse aynı şekilde Mehdi'nin gelişi ile de yine öyle olacaktır” diyor. Peygamberimiz (sav).

“Mehdi'nin döneminde, iyi insanların iyiliği artar. Kötülere karşı bile iyilik yapılır” diyor Peygamber Efendimiz (sav).

Şimdi yine kısa bir ara verelim.

GÜLEN BATURALP: Yayınımıza kısa bir ara veriyoruz.