Canlı Sohbetler (27 Nisan 2018; 18:00)

GÖRKEM ERDOĞAN: Yayınımıza başlıyoruz. Hoş geldiniz Adnan Bey.

ADNAN OKTAR: Ne güzel.

Evet, dinliyorum.

GÖRKEM ERDOĞAN: Cumhurbaşkanı Erdoğan, İngiliz derin devletine bir kez daha ‘başaramayacaksınız’ mesajı verdi. Ama bu sefer çok açık konuştu. Konuşması şöyle: “Türkiye’de sosyal fay hatlarını derinleştirmek için uğraştılar. PKK’yı kullandılar FETÖ çetesiyle teslim almak istediler. Güney sınırları boyunca bir terör koridoruyla kuşatmaya çalıştılar. Ama hiçbirisini başaramadılar. Ellerinin ayaklarının birbirine dolaşmasından anladığımız kadarıyla şimdi tüm umutlarını 24 Haziran’a bağladılar. Şunu unutmayın; muhalefetin bu ülkede Soros’ları çoktur. Ve bunlar sadece içeriden değil aynı zamanda dışarıdan destekli Soros’lardır. Bunların kim olduğunu hangi kaynaklardan beslendiğini de gayet iyi biliyoruz. Gün ola harman ola. Tüm güçlerini Türkiye’yi yönetmeye talip olmak üzere değil, sadece ve sadece şahsıma ve AK Parti’ye olan husumetlerini ortaya dökmek için seferber etmiş durumdalar ama işte buradan ilan ediyorum, yine başaramayacaksınız” dedi.

ADNAN OKTAR: Şanlı kabadayı, ayağının önüne sereceğiz onları Allah’ın izniyle kanunla hukukla. Biraz bekle.

GÖRKEM ERDOĞAN: Konuşmasının devamında, “Allah’ın izniyle yine başaramayacaksınız. Hangi kumpasları kurarlarsa kursunlar şunu bilmeleri lazım ki en büyük tezgah Rabbim’in onlar üzerindeki oyunudur.”

ADNAN OKTAR: EvvelAllah evvelAllah.

GÖRKEM ERDOĞAN: Konuşmasını dinleyebiliriz Adnan Bey.

ADNAN OKTAR: Dinleyelim kabadayıyı. Şanlı kabadayı, sonuna kadar yanındayız evvelAllah. Bütün millet seninle. İngiliz derin devletinin itlerine havlama müsaadesi verdiysek bir bildiğimiz var ama ayağının dibine sereceğiz onları kanunla hukukla, ilimle irfanla.

Evet, dinliyorum.

VTR: Münafıklık kalp hastalığıyla mı başlar?

ADNAN OKTAR: Bu ne güzellik bu ne güzellik böyle, maşaAllah. Annesi deli oluyordur buna acayip güzel, maşaAllah. Çok temiz, canımın içi Allah seni her türlü kötülükten korusun, kötü insanlardan korusun, zulümden korusun, zalimlerden korusun, hasutlardan korusun, seni sağlık sıhhat içinde yaşatsın. Daha aslan gibi delikanlı olacaksın gelişme çağındasın. Spor yap biraz da pazular falan Arnold gibi ol. Allah seni zaten inayetle koruyacak, inşaAllah. Cennette inşaAllah dost, kardeş, arkadaş oluruz. Muhteşem güzelsin ve çok yakışıklısın, maşaAllah. Bir daha dinleyeyim.

VTR: Münafıklık kalp hastalığıyla mı başlar?

ADNAN OKTAR: Yok yakışıklım, o adam en başından doğuştan öyle. Bakıyoruz münafıklara adamlar suç makinesi gibi. Bütün münafıklar da öyle bakıyorsunuz at hırsızı gibi tipler. At hırsızı geliyor at hırsızı gidiyor. Özel yaratılmış mahluklardır. Ha diyorlar ki “onlar olmasa da rahatımıza baksak.” Tamam, namaz da kılma, zekat da verme, oruç da tutma, hacca da gitme, insanlara yardım etme hiç bir şey yapma git otur o zaman bir köşede. Münafıkla mücadele en makbul ibadet, en makbul ibadet, en makbul cihattır. En makbul cihat münafıkla yapılan cihattır. Küfürden daha sevaptır. “Benim münafığım yok” diyor. Bir hastalık vardır o zaman, Allah sana lütfetmemiş. Münafığı olmayan Müslüman olmaz. Sağlam değildir bir şey vardır problem vardır. Onun için münafık, münafık gelir münafık gider, özel yaratılır Allah tarafından. Ve seçtiği müminlere Allah münafık gönderir. Sevdiği müminlere, halis müminlere. Mesela Allah Mehdi’sine münafık gönderiyor. Resulullah (sav)’a münafık gönderiyor. Hz. Musa (as)’a münafık gönderiyor. Herhangi bir insana göndermez, değerli gördüklerine gönderir Allah münafığı ki makamı yüksek olsun diye.

Evet, dinliyorum.

VTR: Cinler Hz. Mehdi (as)’ı dinlemeye gelirler mi?

ADNAN OKTAR: Güzel yüzlüm, Hz. Mehdi (as)’ı bulsak çok soracağımız sorular var. Ama rivayetlerde Hz. Mehdi (as)’nin hem insan ve hem cinlere Mehdi olduğu hadislerde geçiyor. Hz. Mehdi (as)’ın üstüne üşüşecekler cinler. Keçeleşme tarzında Resulullah (sav)’de olduğu gibi keçeleşecekler. Ve onun bilgisinden, sohbetinden şevklenecekler, istifade edecekler. Resulullah (sav)’da da öyleydi, bir başkası göre Resulullah (sav)’i göremezsiniz. Keçe, ayette diyor ya “keçeleştiler” diyor keçe. Resulullah (sav) içinde kayboluyor cinlerin içinde, o kadar yoğun ki yumak şeklinde sarıyorlar. Yani belki milyon hesabıyla cin. O yüzden keçeleşiyor. Keçe nedir? Kıvrılır birbirine girer o ona girer, o ona girer, değil mi? “Keçeleştiler” diyor Allah ayette.

Evet, dinliyorum.

VTR: Her şeyin sonu olduğunu bilerek yaşamak gerçek anlamda insana huzur mutluluk verir mi ya da hüzün verir mi?

ADNAN OKTAR: Eğer yok olacağı kanaatindeyse haşa huzurdan manyağa döner. Hepsi için demiyorum da yani bayağı bir bölümü alenen akıl hastası gibi olur. Çünkü adam, idam kararı verilmiş ve mutlak yokluğa gidecek ona inanıyor. Cinnet geçirir hiçbir şey onu mutlu etmez. “Gel sana müzik dinleteyim” diyorsun. Adam “dalga mı geçiyorsun sen?” der. “Gel sana kebap hazırladım” diyorsun. Alır tepene geçirir tabağı. Acayip illet olur hiçbir şey istemez. Yemek yiyemeyecek hale gelir, müzik dinleyemeyecek hale gelir, beyni düşünemeyecek hale gelir, akıl almaz sıkılır. Yani facia, midesi bulanır aklı gider. İmanla normal hayat yaşanır. Allah ona göre yaratmıştır. İmansız mümkün değil. Mümin bunu yapabilir mi? Mümin zaten bunu yapamaz. On saniye bile dayanamaz dinsizliğe imansızlığa, vücudu parçalanır yapamaz.

Peygamberimiz (sav) diyor ki: “6 bin cin İmam-ı Zaman’ın (İmam Mehdi’nin) meleklerden sonra kendisine bağlılıklarını bildirecek. Fedakar yoldaşları arasında olacaktır.” 6 bin cin, melekler önce biat ediyorlar, 6 bin cin de ayrıca biat ediyor. Fedakar ve yoldaş. Ben cin çağıranlara diyorum işte, dünyanın her tarafında çağırıyorlar, değil mi? Gençler falan çağırıyorlar, birçok yerde çağırıyorlar, çağırdıklarında bir zahmet sorsunlar “Mehdi’yi tanıyor musunuz, şüphe ettiğiniz biri var mı, ihtimal verdiğiniz biri var mı?” veya “sizce kim olabilir?” Dünyanın neresinde olursa olsun bir tek cevap veriyorlar bu çok şaşırtıcı. Bak, İsrail’de de sorsan aynı, Fas, Tunus, Cezayir’de de sorsan aynı, Rusya’da da sorsan aynı bir tek cevap veriyorlar. Açık, herkes deneyebilir.

Evet, dinliyorum.

VTR: Benim özgür iradem yok sizce sizin özgür iradeniz var mı?

ADNAN OKTAR: Yakışıklım, tabii ki özgür irade olmaz. Bir kaset akışı var. Mesela sen o kasetin ilgili bölümünde bu sözü söylediğin için ben o kasette bunu dinledim şu an geçti o. Sesini hatırlamaya çalışıyorum, geçti kaset, gidiyor şu anda o, o tarafa doğru gidiyor. Şimdi bak yeni olanlar geliyor yeni olan bilgi. Şimdi bak sesini bir kere daha duyacağız kaderde o, inşaAllah Allah nasip ederse duyacağız. Bir daha.

VTR: Benim özgür iradem yok sizce sizin özgür iradeniz var mı?

ADNAN OKTAR: Ne benim ne senin özgür irademiz olmaz. Ama aynı zamanda da özgür irademiz var. Bak hem var hem yok. Mesela sonsuzluğun sonu var mı? Yok. Başı var mı? Yok. Ama sonsuz hayat yaşanmış durumda. İçinden çıkılacak gibi bir durum değil insan için.

Evet, dinliyorum.

GÜLEN BATURALP: Cumhurbaşkanı Erdoğan, Arif Nihat Asya’nın Fetih Marşı’nda geçen “Delikanlım işaret aldığın gün atandan yürüyeceksin, millet yürüyecek arkandan” sözlerini Kemal Kılıçdaroğlu’na uyarlayarak esprili bir konuşma yaptı. “Ana muhalefet Lideri Fırat Kalkanı ve Afrin operasyonlarında da ‘ne işin var orada?’ demişti. Peki o zaman Hatay’a niye gittiniz? Çünkü biz Hatay’a gittik. Şimdi yeni bir şey geldi aklıma; ‘yürüyeceksin, Kemal yürüyecek arkandan’ şimdi böyle bir durum var. Hamdolsun böyle bir durumun içindeyiz. Plan proje her şey bizde. O da sağ olsun yine kırmıyor bizi geliyor arkamızdan. Ama Reyhanlı’ya değil daha beriye geliyor. Olsun oraya gelmesin de bile fayda var. Eksiği var, spor, sanat. O camia yanında değil. Olur ya bir şeyler fark edilebilir” dedi. Videosu var Cumhurbaşkanımız’ın konuşmasının.

ADNAN OKTAR: Tayyip Hocam kafayı takmasın. Ama herhalde bir şeyler söylemek istiyor. Ama hiçbir şey söylemesine gerek yok. Seçimin sabahı Tayyip Hocam Cumhurbaşkanı.

VTR: Ben Özbek’im. Sizce Türk Birliği kurulacak mı?

ADNAN OKTAR: Yakışıklım, o on dakikanın içinde olabilecek bir şey. Şu an Türklük alemi hazır buna. Hem sosyal hem tarihi her yönden hazırlar. Talimat bekleniyor o kadar. Olmaması için hiçbir neden yok şu an.

Evet, dinliyorum.

VTR: Resim kursuna gittiniz mi? Çok güzel resimler yapıyorsunuz.

ADNAN OKTAR: Yakışıklım, gittim de kursta bir şey öğretmediler bize. Fındıklı Güzel Sanatlar Akademisi’nin kursuna gittik okulda kurs veriyorlar gittik oturduk resim yapıyoruz, işte “şu resmi yapın, bu resmi yapın” dediler. Yaptık tamam “iyi güzel olmuş” falan diyor. Yani bir taktik falan feşmekan yok. Mesela “şu şöyle çizilir, gölge şöyle yapılır, renklendirme böyle yapılır” öyle bir olay yok. Kursla onun alakası yok ki ben onu evde de yaparım. Kursla uzaktan yakından alakası yok. Ve gidenlere de hiç tavsiye etmem gitmelerini çünkü bir şey yok orada bir şey öğrettikleri yok. Başka yerlerde varsa bilmiyorum, benim gittiğim yerde yoktu. Bir daha.

VTR: Resim kursuna gittiniz mi? Çok güzel resimler yapıyorsunuz.

ADNAN OKTAR: Yakışıklım biliyorsun resim kalple, beyinle, akılla bağlantılı bir şeydir. Kursla resim yapamazsın. Öyle olsa herkes gider kursa.

VTR: Müşriklerin Müslüman olmadığı ortaya çıkacak mı?

ADNAN OKTAR: Yani ahirette demek istiyor, değil mi? Tabii ki, hatta Allah diyor ki “şaşırırlar” diyor. “Biz müminleriz nereden çıktı bu müşriklik?” gibi hayret eden bir üslup kullanırlar diyor. Halbuki Kuran’ın yeterli olduğunu söylemiyor kabul etmiyor “Kuran yetersizdir” diyor. Hatta Kuran’ı kökten reddediyor, bu sefer de şaşırıyor. Allah’ın Kitabı’na güvenmiyorsun, kabul etmiyorsun işte, hatırlatıldığı halde kabul etmiyorsun niye şaşırıyorsun ki?

Evet, dinliyorum.

VTR: Hz. İsa (as)’ın siyaseti yönlendirmesi nasıl olur?

ADNAN OKTAR: Yakışıklım şöyle olur; beş-on tane talebesi vardır yani yakın talebesi vardır, onlara çeşitli taktikler verir yani akılcı yöntemler verir onlar da uygularlar. Mesela Amerika’da başkan olması ihtimali olan bir şahıs vardı fakat olamadı. Yani ucu-ucuna olamadı. O, o neviden bir insan mesela o kişi. Yani sözü-lafı geçerli bir insan. Mesela Putin, Putin’in yardımcıları yani bunlar Ortodoks dindar insanlar. İşte anlayın.

Evet, dinliyorum.

PINAR YADA: TSK Kuzey Irak’ta PKK’nın düzenlediği hain saldırıda 1 askerimizin şehit olduğunu, 1 askerimizin de yaralandığını açıkladı. Şehidimiz Mustafa Yorulmaz.

ADNAN OKTAR: İsmin güzel, kendin güzel, Resulullah (sav)’in ismini almışsın güzel yüzlüm. Şehit yüzü de yüzünde var zaten. Allah mübarek etsin tebrik ediyoruz. Allah bizlere de nasip etsin. Allah seni nimetlendirmiş bizi de nimetlendirsin, inşaAllah. Senin ulaştığın o güzel makama inşaAllah biz de layık oluruz. Annene babana Allah uzun ömür versin, sağlık sıhhat versin. Sabr-ı cemille Allah onları güzelleştirsin ve kalplerini tezkiye etsin.

Evet.

VTR: Cennette bir kadın, elçiyle evlenmek isterse kabul olur mu?

ADNAN OKTAR: Tabii ki. Allah’ın dilemesine bağlıdır. Oradaki kadının samimi kanaati ve Allah’ın ona ilham ettiği kanaat esastır. Evlenecekse zaten Allah Katında o sonsuz evvelde evlenmiştir. Allah’ın yaratmasıyla evlenmiştir ama o kendi isteğiyle oldu zanneder. Allah ona istetir, Allah da onu yaratır.

Evet.

VTR: Hiç yalnız kalmayı istediğiniz oldu mu?

ADNAN OKTAR: Yalnız kalmayı şöyle; tek başına değil de, tek başına korkunç bir şey Allah vermesin. Ama yalnız kalırız mesela çok sevdiğim bir arkadaşın vardır mesela bir hanım arkadaşın vardır onunla bir şeyler konuşacaksındır olabilir yalnız kalabilirsin. Ama tek başına herhalde bir sorun olması lazım insanın Allah esirgesin. Normal bir şey değil. Şizofreni başlangıcı gibi bir şey. Adam, içeri giriyorsun duvara bakıyor “beni yalnız bırakın” diyor. İkinci aşamasında kendini doğrar Allah esirgesin. Çok sakat iş. Tefekkür dışında, Allah’a derin konsantre olma dışında veyahut Hz. Hızır (as) ile sohbet amacı olabilir, yekaza haline girme kastı olabilir. Bunların dışında yalnız kalma olmaz. Mantığı yok. Bana göre tabii.

Evet, dinliyorum.

VTR: Müslüman panik olur mu?

ADNAN OKTAR:  Olur tabii çok da iyi olur. Mesela bir saldırı olur panik olur deli kuvveti gelir darmadağın eder ortalığı, kanuna hukuka uygun olarak. Gereğini de yapar.

Evet, dinliyorum.

VTR: Bu devirde rüyaları Hz. Yusuf (as) gibi yorumlayan var mı?

ADNAN OKTAR: Sen ne güzel insansın böyle, ne güzelsin tertemiz yüzün. Yakışıklım, o peygamber olduğu için vahiyle yorumluyor. Öyle rüya yorumcusu falan olmaz yani çünkü vahye dayalı değil. İnandırıcı ve mantıklı olmaz. O dediğinde tam doğru çıkıyor Hz. Yusuf (as). Çünkü vahye dayalı söylüyor. Vahye dayalı olmayan yorum yorum olmaz, geçerli olmaz. O rüyayla yorum aynı anda yaratılıyor zaten. Rüya zaten hazır vahiy olarak indiriliyor, yorum da vahiy olarak indiriliyor. İkisi aynı anda Allah tarafından indirilmiş oluyor.

Bediüzzaman diyor ki: “Hem şu sırdandır ki, İmam Mehdi ve süfyan gibi ahir zamanda gelecek eşhasları çok zaman evvel hatta tabiin zamanında onları beklemişler.” Yani sahabeden sonraki dönem. “Yetişmek emelinde bulunmuşlar. Hatta bazı ehli velayet ‘onlar geçmiş’ demişler. İşte bu da kıyamet gibi Hikmet-i İlahiye iktiza eder ki vakitleri tam taayyün etmesin. Çünkü her zaman her asır kuvveyi maneviyenin takviyesine medar olacak ve yeisten kurtaracak Mehdi manasına muhtaçtır.” Adamlar diyor ki “Mehdi’ye ne gerek var?” diyor ya. Bak Bediüzzaman diyor ki: “Çünkü her zaman ve her asır kuvveyi maneviyenin takviyesine medar olacak” neye yarıyormuş Hz. Mehdi (as)? Kuvveyi maneviyenin ihyasına vesile oluyor, takviyesine vesile oluyor. Bak “kuvveyi maneviyenin takviyesine medar olacak ve yeisten” yani ümitsizlikten “kurtaracak Mehdi manasına muhtaçtır.” Adamlar tam tersini yapıyorlar. Hz. Mehdi (as)’ı ortadan kaldırmaya çalışıyorlar.

Evet, dinliyorum.

GÖRKEM ERDOĞAN: FETÖ’nün darbe girişimi sırasında 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’nde başından yaralanarak bitkisel hayata giren Gazimiz Mehmet Yaman’ın tedavisi tamamlandı. Gazimiz darbe gecesi önce Kısıklı’ya gitmiş, daha sonra oraya girmeyi başaramayınca köprüye yönelmiş. Köprüye ilk gidenler ve ilk yaralananlar arasında. On defa ameliyat oldu, uzun süre solunum desteği aldı. Aylarca bilinci kapalı kaldı. Şu an konuşabiliyor, sıkıntısını anlatabiliyor. Doktorlar gazimizin şu anda bu durumda olmasını ve kurtulmasını bir mucize olduğunu belirtiyorlar, maşaAllah.

ADNAN OKTAR: İşte FETÖ’nün kahpeliğinin, alçaklığının numunelerinden bir numune. Mesela böyle koma halinde olan çok genç var. Direkt komada böyle yatıyor aslan gibi delikanlı. Fethullah Gülen’in talimatıyla bu cinayeti işledi bu adamlar. Ne diyor Fethullah Gülen? “Kuran’a gerek yok” diyor “Kuran’dan ne zaman kurtulacağız biz?” diyor. Sonra da Türk milletine Türk milletinin verdiği parayla alınan silahları ellerine alıyor hırsızlık yaparak, gasp ederek Türk ordusunun silahlarını çalıyorlar, gelip Türk milletine bunu sıkıyorlar silahsız insanlara. Sonra da diyor “ben Fethullah Gülen’im şuyum buyum.” Deccal olduğunu ilan et millet de seni anlasın. Lafı uzatmaya gerek yok.

GÜLEN BATURALP: Fethullah Gülen’in haşa “Kuran’dan ne zaman kurtulacağız?” dediği videosunu görebiliriz.

ADNAN OKTAR: Hayret, bu adam böyle alenen dini, Allah’ı, Kitap’ı inkar etmesine rağmen peşinden gidiyorlar. Biz yanlış mı duyuyoruz? Alenen konuşuyor işte.

GÜLEN BATURALP: Başka bir videosunda da Fethullah Gülen haşa “Kuran Müslümanlığı diye bir sapıklık çıktı” diyor.

ADNAN OKTAR: Zaten adam kökten Kuran’ı reddediyor. Arkasından da Kuran’ın yeterliliğinden bahsediyor. Yani yeterli değildir Kuran diyor, hadisle normal hale gelir Kuran diyor. Zaten kökten reddediyorsun sen. “Ne zaman kurtulacağız?” diyorsun.

Dinliyorum.

VTR: Herkes birbirinden korkuyor. Peki bu nasıl düzelecek?

ADNAN OKTAR: O doğru yakışıklım. Yani genç kızlar özellikle çok şiddetli. “Ben anneme babama güveniyorum” diyor ama aslında o da doğru değil ondan da korkuyorlar. Babasının öldürmesinden korkuyor, yaralamasından korkuyor. Annesinin suratını çizmesinden dövmesinden korkuyor, facia. İşte deccaliyetin insanlığa sunduğu facia bu. Sevgisizlik, merhametsizlik ve güvensizlik; dehşet ve korku ortamı. Bütün dünya böyle. Her yer, Hong Kong’a gidiyor adam dehşet içinde yaşıyor, New York’ta dehşet içinde, her dakikada bir adam öldürüyorlar. Mehdiyet’e Cenab-ı Allah ramak kala bu acıyı ızdırabı tırmandırıyor.

Evet, dinliyorum.

VTR: Kendini sevmeyen insan başkalarını sevebilir mi?

ADNAN OKTAR: Güzel yüzlüm, önce tabii Allah’ı çok sevmesi lazım. Derin bir akılla hayran olması lazım Allah’a. Derin bir saygı duyması lazım. O derin sevgiden kaynaklanan derin bir muhabbet, derin bir tutku, derin samimi bir Allah korkusu olması gerekiyor. O zaman zaten kendini de sever, herkesi sever.

Evet, dinliyorum.

VTR: Merhaba, Sakarya’dan ben Sinem. Karadeniz şarkılarını seviyor musunuz? En beğendiğiniz üç tane Karadeniz şarkısını söyler misiniz?

ADNAN OKTAR: Severim ben senin canlılığını güzelliğini. Ben seni yakından göreyim. Bayağı güzelsin çok çok güzelsin, klasik kusursuz güzelsin. Allah seni uzun ömürlü yapsın, kıyafet de yakışmış şahane olmuş saçların çok çok kaliteli. İnşaAllah cennet arkadaşı oluruz, cennette arkadaş oluruz, dost oluruz. Benim canım Karadeniz şarkısı diyorsa… Benim güzel yüzlüme bunlar yeterli olur herhalde. Benim güzel yüzlümle inşaAllah ahirette de kardeş oluruz, dost oluruz cennet bahçelerinde en güzel müzikleri dinleriz inşaAllah.

Evet, dinliyorum.

VTR: Allah’ın yarattığı güzellikleri sadece müminler mi görür?

ADNAN OKTAR: Evet ruh sahibi olması lazım çünkü bilinç açık, şuur açık oluyor. Zevk alacak şekilde yaratılıyor müminler, onlara mahsus özel bir durumdur o. Bir kısmı bilgisayar gibi görür o fark edemez yani sadece tespiti yapar makine gibi ama hissini alamaz.

“Bu zamanda öyle fevkalade hakim cereyanlar var ki” diyor Bediüzzaman Said Nursi “Her şeyi kendi hesabına aldığı için; hakiki beklenilen o zat (yani İmam Mehdi) dahi, bu zamanda gelse harekatını o cereyanlara kaptırmamak için; siyaset alemindeki vaziyetten feragat edecek ve hedefini değiştirecek diye tahmin ediyorum” yani Mehdi (as) siyasete girmeyecek diyor. “O zat (İmam Mehdi) şimdi olsa da üç meseleyi birden umum ruy-i zeminde vaziyetini değiştirmek, nevi beşerde cari olan adetullaha muvafık gelmediğinden, İmam Mehdi herhalde en azim meseleyi esas yapıp öteki meseleleri esas yapmayacak; ta ki iman hizmeti saffetini umum nazarında bozmasın. Ve avamın çabuk iğfal olunabilen akıllara o hizmet başka maksatlara alet olmadığı tahakkuk etsin.” Şüpheli olacak diyor şüphe edecekler Mehdi (as)’den o yüzden en çok işte Darwinizm’e, materyalizme yüklenecek, iman hakikatleri, Kuran mucizeleri anlatacak. O diğer konuları en sona bırakacak diyor. En azam meseleyi ön plana getirecek diyor. “Çiçekler baharda gelir öyle ise o kutsi çiçeklere (yani Mehdi ve talebelerine) zemin hazır etmek lazım gelir. Ve anladık ki; biz bu hizmetimizle o nurani zatlara (yani Mehdi ve talebelerine) zemin izhar ediyoruz” zemin hazırlıyoruz. Bediüzzaman, benim görevim bu diyor.

Evet, dinliyorum.

VTR: Sizce toplumumuzda bilime en çok ilgi gösterecek kadınlar mıdır, erkekler midir?

ADNAN OKTAR: Bilime en çok ilgi gösterecek tabii ki akıllı insanlardır yani akıllı kadınlar ve akıllı erkeklerdir ama bilim için tabii erkeklere daha çok imkan tanıyorlar. Mesela; Avrupa’ya gidebiliyor oradan oraya gidebiliyor falan daha hareketli ama kadın için ailesinden izin alması bir yere gidip laboratuvar tahkiki tetkik yapması falan çok güç, kadının elastikiyeti daha zor, o yüzden tabii erkekler daha avantajlı ama ahir zamanda Mehdi (as) devrinde kadınlar avantajlı olacaklardır. Daha özgür olacaklardır, çok çok daha özgür.

Evet, dinliyorum.

VTR: Zekanın doğuştan var olduğuna inanıyor musunuz?

ADNAN OKTAR: Yani doğuştan itibaren Allah onda onu gösterir mesela doğuştan adam yeşil gözlü, doğuştan da zeki. Sürekli Allah o yeşil gözü yaratır. O zekayı da sürekli yaratır. Kesintisiz bir yaratma vardır. Kesintisiz yaratmadan dolayı olur o. O filmin akışında o kesintisiz devam eder. Ama akıl öyle değildir. Akıl zaman zaman güçlenir, zaman zaman durur, zaman zaman çok yükselir o tamamen Allah’ın kontrolünde olan bir şey yani zeka gibi sabitlik göstermez.

Evet, dinliyorum.      

VTR: Müslüman sigara içer mi?

ADNAN OKTAR: Güzel yüzlüm canımın içi çok çok çok çok güzel ve çok doğal bir genç kızsın. Sarışınlığın çok güzel. Allah seni çok uzun ömürlü yapsın. Seni ve arkadaşlarını hiç rahatsız eden olmasın. Allah sizi huzur içinde yaşatsın. Bu genç kızları ne kadar çok rahatsız eden var. Bugün bir hanım arkadaşım konuştuk yeni tanıştığım. Aslan gibi çok güzel bir kız siyah gözlü falan. Sporcuymuş. “Ya” dedim “hiç kavga ettiğin oldu mu?” Dedim. “Oldu” dedi. “Nasıl oldu?” Dedim. Sokakta adam elle sarkıntılık etmiş. “Ben de kendimi savundum” dedi. Adama işte vurmuş falan “panik oldum” diyor. Aynı şekilde kız kardeşine de yapmışlar minibüse binerken. Çok korkunç, pervasıza bak. Her yer manyak kaynıyor. Sokakta alenen ve sırf kızdırmak amacıyla, sırf ahlaksızlık olsun. Orada sevgi, saygı nerde? Sırf kepazelik olsun. Hayır bir haz falan duyduğundan da değil sadece rahatsız etmek, ahlaksızlık olsun. Çok yaygın bu pislik, inşaAllah bunu kazıyacağız. Evet, bir daha. 

VTR: Müslüman sigara içer mi?

ADNAN OKTAR: Güzel yüzlüm bu nasıl bir felakettir ben bunu gittikçe daha hayretle görüyorum. Önce düşünmek istemedim, hakikaten düşünmek istemedim sonra buraya gelen genç kızlar oluyor konuşuyorum üniversite öğrencileri falan. Yani bana desinler ki okul işte nadir içen var desinler diye soruyorum. “Sınıfın” diyor “tamamı içiyor” diyor. Veyahut “yüzde 90” diyor. Çok korkunç, üniversite öğrencilerinde dehşet verici bu nedir bu kepazelik? Sigaranın tek özelliği yaşlandırması, çökertir başka bir şey olmaz. Sigarayla ilgili öyle televizyonlar yayın yapma değil doğrudan yasaklanması lazım. Türk gençliğini mahvediyor kardeşim niye müsaade edelim başka konu yok mu? Nargile falan olayı da facia. O gelenekçi Müslüman genç kızlar, delikanlılar falan ‘sigara içmiyoruz bari nargile içelim.’ Bin misli daha beter. Nerden çıktı bu dumancılık böyle? Buna çok köklü önlem alınması lazım. Müslüman olsun, Hristiyan olsun, Musevi olsun hiç kimsenin sigara içmesi doğru değil. Bir de haram bir eylem, vücuda zararlı bir şeyin haram olduğu belli.

GÖRKEM ERDOĞAN: CHP İstanbul Milletvekili Eren Erdem, Sayın Devlet Bahçeli’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı devirme planı olduğunu iddia etti. “Tarih şu an bu yayında söylediğim cümleyi kaydetsin. Devlet Bahçeli, Erdoğan’ı siyaseten devirme adına seçim kararı aldı. Bu seçim Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son seçimidir. Bahçeli Erdoğan’ı önce 50+1’e mahkum etti. Şimdi de son derece hazırlıksız sahaya ineceği bir sürece mahkum etti. Ekonomik krizin bu kadar derin olduğu bir süreçte seçime mecbur etti” dedi.

ADNAN OKTAR: Ekonomik kriz falan yok şamata yapmayın Allah aşkına, ne ekonomik krizi. Tayyip Hoca en güçlü döneminde müthiş bir atak yaptı. Hem darbe riskini ortadan kaldırdı. Çünkü biz bir darbe ihbarında bulunduk. Hemen Sayın Bahçeli onun yolunu kesecek bir açıklama yaptı. Ben dedim ki ‘verilen tarih çok geç, daha erkene alınsın’ dedim. Tayyip Hocam da daha erkene aldı ve küt darbenin kafasına bir darbe. Kardeşim bak şimdi ben aydınlıkçıları severim de yani milliyetçi oldukları için severim. Ne diyor başlıkta? “Bu bir darbe” diyor. Hükümetin bu açıklamasına “darbe” diyor. Yani şöyle desen daha güzel olmaz mıydı? Darbeye darbe. Değil mi? Darbeye darbe desen oturacaktı tam. Bak “darbedir bu” diyor. Darbeye darbe. Aynı şekilde Azerbaycan için de oyun hazırlamışlardı onu da ihbar ettik, onu da patlattılar. Tayyip Hocam’la görüştü bak şimdi İngiltere’ye çağırıyorlar Majesteyi. Yani kendilerince kafa tutacaklar. Her yeriniz kafa tutma olsa ne olur? Eğer İlham Aliyev’i tehdit etmeye kalkarsanız dünyayı başınıza yıkarız. İngiliz derin devletinin kahpe uşakları aklınızı başınıza alacaksınız. Neyiniz var, neyiniz yoksa hepsini açıklayıp rezil kepaze edeceğiz sizi, kanunla hukukla.

Evet.

PINAR YADA: CHP’li Eren Erdem konuşmasına şöyle devam etti: “Sayın Erdoğan’ın Devlet Bahçeli’nin erken seçim kararından rahatsız olduğunu yakından biliyorum. Bahçeli Erdoğan’ı 2002’de nasıl iktidara getirdiyse o şekilde götürmenin hesaplarını yapmaktadır.”

ADNAN OKTAR: Tamam götürdüğünü farz et ne olacak? Faydasının ne olacağını niye söylemiyor? Ne olacak götürüp ne yapacak? Söylemiş mi onu? Yok. Allah Allah. Niye götürsün ne faydası olacak götürünce? Bir amacı yok ki, bir anlamı yok. MHP’nin sloganı Milli Devlet Güçlü İktidardır. Devlet milli mi? Milli. İktidar güçlü mü? Güçlü. MHP’yi ilgilendiren budur. Dolayısıyla niye götürmeye çalışsın? Hayır yerine koyacağı bir şeyden bahsetse aklım alır. Yani cumhurun adayı olarak biz Cumhurbaşkanı’nı görüyoruz dediğine göre, Tayyip Hoca’yı görüyoruz dediğine göre konu bitmiş. Değil, öyle bir şey yok. Yani Tayyip Hoca seçimin ertesi günü gazetelere bakın Başkan. Lafı ne uzatıyorsunuz? Eren Erdem bak bu sözümü bir yere yazsın. O diyor ya “bunu yazsınlar” ben de diyorum bunu yazsın.

Evet, dinliyorum.

VTR: Allah’ı bir an bile unutmamak mı gerek?

ADNAN OKTAR: O güzel kalbin nasıl iman dolu senin o güzel kalbin, Allah seni öyle melek gibi yaratmış canımın içi aferin sana. Nasıl yakışmış senin örtün öyle, ne güzel olmuşsun. Cilbabın için seni tebrik ediyorum aferin benim güzel yüzlüme. Yakından göreyim. Dünyalar güzelisin dünyalar maşaAllah. Bir daha dinleyeyim seni.

VTR: Allah’ı bir an bile unutmamak mı gerek?

ADNAN OKTAR: Güzel yüzlüm tabii ki insanın unuttuğu anlar olabilir, insan kendini unutuyor, kendini unutuyor yani Allah’ı da unutur. O suç olmaz. Yani genel anlamda unutmaması yoksa kendi varlığını unuttuğu çok oluyor insanın. Kendinden haberi olmuyor. Öyle şeylerle Müslümanlar kendilerini yıpratmaması lazım yani kendini suçlayarak işte ‘ben imansızım, aklım zayıf, kafam zayıf işte Allah’ı unutuyorum, müşrikim’ işte yok ‘münafık oldum’ yok ‘sapıttım’ bunlara gerek yok. Allah'ın kontrolünde mümin böyle bir şey olmaz. Böyle korkularla vakit geçirmek doğru olmaz. Tabii ki bir an bile unutmamak lazım ama bundan dolayı da suçlanmamak lazım kendini. Yani öbür türlü insan aciz olur mu öyle deliye çevirirsiniz kendinizi. Birçok insanda ben bunu görüyorum. İşte benim imanım zayıf, işte münafığım, yok kafirim, yok müşrikim. Müslüman kendi kendine böyle teşhis kor mu? Ne kadar münasebetsiz hareketler. Müslüman kendi hakkında hüsnü zan eder, suizan etmez. Tabii ki müminin kalbine şüpheat gelir, şüpheler gelir defol git dersin gider, defol git dersin gider. İman nedir iman? Şüpheye karşı direnmenin adıdır iman. O yüzden kıymetli iman zaten. Direkt iman ediyorsa zaten, şüphe yoksa şüpheyle savaşmıyorsa, şeytanla, nefsiyle savaşmıyorsa o iman değil ki o zaten. Allah’ın istediği o değil, Allah o mücadeleyi beğeniyor.

Evet, dinliyorum.             

VTR: Olası bir savaş durumunda toplum olarak nasıl bir hareket sergilemeliyiz?

ADNAN OKTAR: Yakışıklım bir kere şahane üstü şahane yakışıklısın muhteşem görünüşün. Sakal şahane olmuş. Saç tıraşı güzel hepsi Adnan Ağabeyinin hafif bir benzeri maşaAllah istisnasız. Savaş durumunda Allah vermesin, eğer Türkiye’yi işgal ederlerse o zaman ne olur? Belaya dönüşürüz, belaya dönüşürüz yani düşmana bela oluruz. Aynı Kurtuluş Savaşı’nda olduğu gibi hiç ummadıkları yerde karşılarına çıkarız, hiç ummadıkları şeyler yaparız, hayatı dar ederiz. Türkiye’de olmaz bu olay ayrıca onu söyleyeyim. Bütün dünyayı sarar. İngiltere’deyse İngiltere yerle bir olur. Amerika’daysa Amerika yerle bir olur. Çin’se Çin yerle bir olur. Dünyada hiçbir yer kalmaz. Türkiye’yi yok etmeye kalktığında bir mahlukat yeryüzünde onun hücresini, kromozomunu bırakmayız kanunla hukukla, ilimle irfanla dümdüz haritaya çeviririz, dümdüz; öyle bir şey olmaz onu unutacaklar. Ama kardeşimiz tabii teknik açıdan söylüyor onu. Milis gücüne dönüşürsün milis. Devletin emrine girersin, devletin birimi var onunla ilgili o devreye girer. Allah vermesin devlet, millet işgale uğradığında yani isim değişik olur da değişik isimle olur fakat seferberlik işte tetkik daire başkanlığı falan ona benzer isimler yani kontrgerilla sistemi gelişir. Bütün millet kontrgerilla olur. Karşı savaşçı olur devletin kontrolünde. Devletin bu bilimi var yani her zaman vardır. Devlet onu organize eder, vatandaşı organize eder. Devlet vatandaşını gizli asker haline getirir yani herkes asker konumuna gelir dolayısıyla geldiğine gelecekliğine bin kere pişman edersin. Ama tabii tek tek detaylarını vermiyorum ama mesela tank varsa tankı yakarsın, top varsa imha edersin yani hiçbir şeye müsaade etmezsin. Ama bunu devlet organize eder yani devletin ilgili birimi var bu başıboş olmaz böyle bir şey. Kanunla hukukla olur yine inşaAllah.

Evet, dinliyorum.

GÖRKEM ERDOĞAN: Mardin Özel Harekat’tan aslanlarımızın Mardin’deki çocuklarla şarkı söyleyip eğlendiği bir görüntümüz var.

ADNAN OKTAR: Kardeşim diyoruz Türk ordusu dünyanın en merhametli ordusudur. Zannediyorlar ki biz hani ırkçı kafayla bakıyoruz veya tarafgirlikle bakıyoruz. Hani herkes kendi vatanını, evladını sever ya. Öyle değil kardeşim bağımsız gözle bakıyorum. İddia ediyorum dünyanın en merhametli ordusudur Türk ordusu, üstüne yok. İsrail geçenlerde beni bir kıskandı diyor ki. İşte dünyanın en merhametli ordusuna getiriyor. Şimdi bırakın Allah aşkına beni konuşturmayın. Açık aleni ortada bu tabii ki Türk ordusudur. Bu ırkçılık anlamında değil olabilir onlar da olabilirdi o zaman derdik. Irkçılık anlamında demiyorum. Teknik değerlendirmeye göre bunu yaparız. Teknik değerlendirmeye göre doğru dediğim. Zaten öyle de demiyor merhametli demiyor. “En güzel ahlaklı” diyor. “En ahlaklı ordusu” diyor. Ahlaklı merhametli de olur değil mi? Adil olur, adaletli olur; o zaman Türk ordusudur. Birinci Türk ordusudur. Ben severim İsrailleri yani bir şeyim yok ama hakka hak, doğruya doğru ispat ederim bin tane delil veririm.

Evet, dinliyorum.

VTR: Çocuk istismarı yapanlara caydırıcı ne yapılır?

ADNAN OKTAR: Yakışıklım hiçbir şey yapılmaz tamamen boş alınan tedbirler. Diyor ki adama “seni” diyor “müebbet hapis edeceğim ama daha da şiddetli müebbet” diyor. “As beni” diyor zaten “as” psikopat adam. Kardeşim üç yaşında çocuğun ırzına geçip çocuğun iç organlarını parçalayıp boğan adam manyak bu deli akıl hastası bu zaten bu neyi dinler? “As da kurtulayım” diyor adam zaten öyle bir şey yok ki. “Ben asayım kendimi” diyor “ip getirin asayım” diyor adam zaten manyak. Sen ne diyorsun ona? Müebbet hapis. Bayram, düğün adam gidip orada tavla oynar. İstediğin kadar yatsın yani yatar adam bir şey yok ki. Çay içiyor, kahve içiyor akşama kadar televizyon seyredip yan gelip yatıyor. Baştan engellenmesi lazım en baştan. Bir kere çocuk sokağa bırakılmaz kardeşim. Üç yaşında, beş yaşındaki çocuk sokağa bırakılmaz. Bıraktıysan takip edeceksin. Takip eden birim olacak. Çocuk sokağa bırakılır mı? Elinden tutmuş mesela götürüyor çocuk seyrediyorlar, altmış kişi birden seyrediyor. ‘Nereye götürüyorsun?’ Demiyorlar. Mesela çocuk kayboluyor, çocuk kaybolduğunda ilk bir saat içinde bulunması lazım en fazla. Mesela farz edelim Beşiktaş semti Beşiktaş sabaha kadar uyuyamaz kardeşim çocuk kaybolduğunda hiç kimseye uyku olmaz.

Evet, dinliyorum.

VTR: Münafıkları ilk fark ettiğinizde neden hemen göndermediniz?

ADNAN OKTAR: Canımın içi münafık olmazsa biz mahvoluruz. Münafık olmadığında bir kere sevabın yüzde yüzden, yüzde 2’ye, 3’e düşer. Münafığın sevap kazandırma gücü çok yüksek. Azim ve aktivite kazandırma gücü çok yüksektir. Dikkati çok açar. Şevki artırır. Mücadele azmini artırır. Heyecanı artırır. Genel faydalı ataklar çok artar, münafıktan. Şimdi senin münafığın yok. Sende bir hastalık var o zaman anormalsin. Münafığın yoksa namazın yok demektir, namazın. Yani namazın olmaması gibidir münafığın olmaması. Yani namaz kılamayacak hale gelmişsin demektir. Namazın sevabı gibidir münafığın sevabı. Hatta namazdan daha fazladır münafıktan alınan sevap. Namazdan kat kat fazladır münafık kanalıyla alınan sevap. Allah seçkin kullarına münafık nasip eder. Onun için münafığa ses çıkartmamak ledün ilmine girer. İlm-i batına girer. Yoksa münafığı insan kanunla hukukla da darmadağın edebilirsin. Yani anasından doğduğuna pişman edersin. Olmaz, ipini gevşeteceksin münafığın. Hoplayıp zıplayacak yani. Tabii hem birlik beraberliğe hem şevke hem heyecana vesile olur. Birçok faydası vardır da hepsini sayamam. Ama münafığı yok etmekten ziyade kanunla hukukla münafığın faydalı yönleri açısından Hızır gibi yolunu açmak gerekir. Ama bu batına girer tabii bu herkesin yapacağı bir şey değil. İlm-i batına girer. Yani ledün-i bir ilimdir. Mesela münafığı kışkırtmak da ledün ilmidir. Kendi haline bırakırsan münafık azgın olmaz. Kışkırtırsan azgınlaşır. Mesela hoşt diyeceksin ki havlasın. Höst diyeceksin ki bir şeyler yapsın yani çiftelensin. Münafığa mesleğini öğretmek durumundayız biz. Münafığın mesleğini Allah Kuran’da anlatmış ayetlerle. Ortada münafık yok münafığa mesleğini anlatacağız. Hayali bir şeye mi anlatalım? Var olan bir şeye anlatmamız lazım münafığı. Mesela biz kitabını çıkarttık. Münafık olmadan kitabı ne işe yarar? Görmüyor ki adam. Görmediği bir şeyi nasıl anlasın? Ama mesela kitabı okuyan “aynısı” diyor. Çünkü ben münafık kitabı yazdım. Okuyan adam “aynısı” diyor. Nerede görse münafığı mesela şu, şu, şu bakıyor, tam aynısı. Bu çok önemlidir. Ben yakışıklımı bir daha dinleyeyim.

VTR: Münafıkları ilk fark ettiğinizde neden hemen göndermediniz?

ADNAN OKTAR: Yakışıklım bir kere sen normal bir tip değilsin. Çok çok çok güzelsin saç şahane olmuş. Hiç stilini bozma sakal da çok güzel. Tip de çok muhteşem. Allah cennette inşaAllah kardeş etsin. Cennet bahçelerinde sohbet etmeyi Allah nasip etsin. İlm-i ledün, ilm-i batın Müslümanlar içindir. Mesela Hz. Mehdi (as) çıkıyor insanları kendine düşman ediyor. Müslümanları kendine düşman ediyor. Hadis, ben söylemiyorum Peygamber (sav) söylüyor. Bütün ulema düşman oluyor. Ne bu? İlm-i batın, ilm-i ledün. “En büyük düşmanı fuhakadır” diyor. İlm-i ledün. “Onların cenazesine bile gelmezler” diyor. “Kimse onlarla evlenmek istemez. Cenazesine bile gelmezler” diyor. “Kimse onlarla alışveriş etmez” diyor Peygamberimiz (sav). Bu ne? İlm-i batın. Bu yoksa bile Bozatlı bunu yapar. Yani bu yoksa bile bunu yapar. Basınla saldırtır, bilmem neyle saldırtır. Mutlaka yapar. Eğer Mehdiyet’e saldırı olmazsa Mehdiyet olmaz. Mutlaka saldırılması lazım Mehdiyet’e ve bu saldırıyı da kim yapıyor biliyor musunuz? Hayret edersiniz. Hep Bozatlı’nın elinden çıkar bunlar büyük bölümü. Öbür türlü olmaz bu yani Mehdiyet diye bir hareket olmaz.

Evet, dinliyorum.

VTR: Bana küfür eden bir erkeğe nasıl karşılık vermeliyim?

ADNAN OKTAR: Canımın içi, güzel yüzlüm işte kabadayıların olmaması, eksik olması, yetersiz olması böyle sorun meydana getiriyor. Senin gibi dünyalar güzeli melek gibi bir kız bunu söyleyecek. Diyecek ki “şu adam bana küfretti.” Kabadayıya bunu söyleyecek. Kabadayı da onu yakasından tutup götürüp karakola teslim edecek. Değil mi? Karakoldaki kabadayı polisler de ona küfrün ne demek olduğunu öğretecekler. Yani durumdan vazife çıkarması lazım polisin. Bak polisin durumdan vazife çıkarması lazım. Kabadayının durumdan vazife çıkarması lazım. Mesela senin gibi nur gibi bir genç kıza birisi saldırdığında o kabadayının dünyası kararır. Yani çok büyük bir olaydır. Yani onu öldürmeye teşebbüs etmiş gibi bir şey bir delikanlıyı. Asla yanına bırakmaması lazım. Kanunla hukukla, ilimle irfanla. Yani anasından emdiği sütü burnundan getirmesi ve fitil fitil burnundan getirmesi gerekir. Defalarca ama kanun ve hukuka uygun olarak. Kanunla hukukla. Dolayısıyla bir genç kızın kendini savunması diye bir şey olmaz. Sana yapılan hakaret senin yanındaki bütün delikanlılara yapılmıştır, kabadayılara yapılmıştır. O doğrudan kendi meselesi olarak alacak onu. O hakaret sana gelmez. Oradaki kabadayılara yapılmıştır, delikanlılara yapılmıştır. Onu kendi meselesi olarak alacak o. Sana niye gelsin o? Muhatabı sen değilsin. Onlar olur muhatabı ve kanunla hukukla da gereği yapılır. Evet, dinliyorum. Benim güzel yüzlümü bir daha dinleyeceğim.

VTR: Bana küfür eden bir erkeğe nasıl karşılık vermeliyim?

ADNAN OKTAR: Ama güzel yüzlüm tabii eğer böyle bir durum yoksa senin yapacağın bir daha hiç konuşmamaktır. Onun geldiği yere uğramamaktır. Ama bence onunla kalmaması gerekir. Yani şunu sorman bile beni çileden çıkarttı. Acayip kızdırdı. Dolayısıyla bunu senin etrafındaki delikanlıların halletmesi gerekiyor. Aklı başında insanların halletmesi gerekiyor ve durumdan vazife çıkarmak çok önemlidir. Fakat kanuna hukuka çok titiz davranılması lazım. Yani burnundan da fitil fitil getirirsin. Yani “keşke yapmasaydım” dedirttirmek lazım. Ama senin için tabii benim güzel yüzlüm sen çok kibar naif bir insansın. O şahsın olduğu yere hiç uğramaman hiç muhatap olmaman doğru ve güzel olan olur. Ama ben bilsem inan fitil fitil burnundan getiririm onun o kimse ve bırakmam 20-30 yıl da olsa yakasını bırakmam. Yani kanunun verdiği bütün imkanları sonuna kadar kullanırım ve hiç aceleci olmam ben böyle şeylerde hiç. Yani gereğini yapardık.

Abdülaziz bin Müslim şöyle rivayet etmiştir: “İmam Mehdi, dinin düzeni, Müslümanların onurudur. Münafıkların kinini üzerine çeker” münafığın kini üzerine gider demiyor. Çeker. O çeker o da gelir diyor. Bu bir ledün ilmidir. Yani bak münafığın kinini üzerine çeker. Çok açık.

“Mehdi, zamanının tek adamıdır. Hiç kimse onun yüksek seviyesine erişemez ve hiçbir alim onunla boy ölçüşemez. Onun eşi ve benzeri olmaz. Fazilet sıfatıyla belirginleşir, bütün faziletler onda toplanmıştır. Ama o (İmam Mehdi), bunları isteyerek ve çalışarak elde etmiş değildir. Bilakis bu faziletleri veren, Yüce bahşedici olan Allah tarafından Mehdi’ye has (özel) olarak bu nimetler in’am edilmiştir (sunulmuştur)” diyor. (İman ve Küfür Kitabı / Usul-u Kafi (El-Usul Min El-Kafi) / El-Kuleyni, Cild 1, S.281)

Evet, dinliyorum.

VTR: Estetik yaptırmak haram mıdır?

ADNAN OKTAR: Güzel yüzlüm sen çok güzelsin de herhalde arkadaşların için düşünüyorsun. Dünyalar güzelisin. Estetik yaptırmak niçin haram olsun? Olmaz, fakat ben bir tek şu narkozdan korkuyor idim. Ama son on yıldan beri ben narkozdan ölüm hiç duymadım. İllaki hiç olmuyorsa, olur. Niye olmasın? Çok güzel oluyorlar. Yalnız bazen kızlar burunları kemerli oluyor, çok yakışıyor Allah’ım. İnandıramıyorum. Yok çok acayip diyor, yavrum yakışıyor diyorum inan bana diyorum. Gidip burnunu aldırıyor. Yani olmuyor bak gerçekten yakışmıyor. Keşke bana sorsalar. Burundaki kemer yakışıyor diyorum. Yani ben niye yalan söyleyeyim? Yoksa git yaptır derim. Yani ne diyeceğim? Bozuyorlar kendilerini gerek yok. Ama bazı ameliyatlar gerekiyor olabilir hakikaten bazı şeylerde. Hakikaten ihtiyaç o, olabilir. Ama mutlaka bana sormaları lazım.

Evet, ben canımdan daha önce bir güzelimiz vardı ya onu da bir daha göreyim ben.

VTR: Sizi sevmeyen bir insanı sever misiniz?

ADNAN OKTAR: Canımın içi inşaAllah, Allah seni cennette bana kardeş etsin. Seni ben çok sevdim. Çok güzel insansın. Görünüşün de hafızama kazındı. İnşaAllah, cennette beraber olacağız. İnşaAllah.

Şimdi öbür benim canımın içini de göreyim.

VTR: Estetik yaptırmak haram mıdır?

ADNAN OKTAR: Tabii ki değil. İstedikleri gibi estetik yaptırabilirler ama sadece hayati bir zarar vermemek şartıyla. Olur mu? Kadın çok mutlu oluyor estetik yaptıran hanımlar. Yani zaten ufak bir kusuru oluyor o da gitti mi dehşetli bir şey oluyor. Niye yapmasın? Gayet güzel niye yapmasın? Laf onlar.  Gelenekçi hocalar falan “işte öyledir, böyledir” onlara inanmayın. Öyle bir şey olmaz. Ama hayati bir risk varsa sakın. Özellikle bu narkoz işinde, sakın. Narkoz istemiyorum yani uyuşturarak yapıyorsa yapsınlar. Ne yapıyorsa yapsın. Ben narkozdan korkuyorum. Yani bir ölüm olur Allah esirgesin. Vicdan azabı çekerim. Ben onu istemiyorum. Allah seni benden dünyada da ahirette de cennet olarak hiç ayırmasın. Cennet ahlakıyla, cennet kardeşliğiyle. İnşaAllah, cennette de birlikte oluruz, kardeş oluruz. Çok temiz yüzün çok güzel.

Evet, dinliyorum.

VTR: Erken yaşta doğum yapan kadınlar hakkında ne düşünüyorsun?

ADNAN OKTAR: Güzel yüzlüm on sekiz yaşında falan yapıyor vücudu tam gelişmemiş riskli olabilir bence. Tıp daha iyi bilir ama biraz daha beklese daha iyi olur gibi geliyor bana. Hiç olmasa yirmi iki, yirmi üç yaş değil mi vücudu otursa daha iyi olur yirmi üç, yirmi dört yaş ama olur da bir şey de olmuyor. Yani iyi beslenirse, iyi beslenirse bir şey olmaz. Yemesine, içmesine dikkat ederse böyle yiğit bir kızsa, yapılıysa ama naif kızlarda tabii riskli olabilir. Mesela çok zayıf naif yaşı da küçük olmaz, on sekiz yaşta bence riskli. Ama tıp daha iyi bilir tabii.

Evet, dinliyorum.

VTR: Dua ederken ellerimizi yukarı kaldırmalı mıyız?

ADNAN OKTAR: Yok yakışıklım fark etmez yani o tamam hoşuna gidiyorsa yap ama bir anlamı yok onun. İçin rahat etmiyorsa yap ama uzaktan yakından alakası yok. Hatta Süleymancılar ellerini şöyle yaparlar birbirine bitiştirirler, oradan Allah'ın nurunun aşağıya akacağını düşünüyorlar. Birleştirince de akmayacağını düşünüyorlar yani iyi niyetle düşünülmüş sözler, sembolik anlamda yoksa ne alakası var. Fakat ben tarikatlarda okul olmasına şiddetle karşıyım. Süleymancıların arasına Süleymancının dışında birisi giremez. Nakşibendi’nin arasına Nakşibendi’den başka birisi giremez. Ne demek yolgeçen hanımı orası? Kadiri’nin yanına Kadiri’den başkası giremez. Nurcu’nun bulunduğu yere Nurcu’dan başkası giremez. Hayır onlar getirirse ayrı bir aday birisi getirirler mesela derler böyle birisi var getiriyorum dostlar, olur. Ama yolgeçen hanı gibi açık öyle şey olmaz.

VTR: Hiç sevmediğiniz birisine soğuk davrandınız mı?

ADNAN OKTAR: Hiç sevmediğim birine soğuk davranmak değil de elimde olmadan kasılıyorum, sevgi göstermeyi usulen de olsa yapamıyorum çok zorlanıyorum. Hemen geçiştirip kurtulmaya çalışıyorum yapamıyorum. Yani sevmediğim birisine sevgi gösteremiyorum korkunç zor oluyor bana beceremiyorum. Tabii hanımlar bunun haricinde. Güzel bir hanıma ben mutlaka mutlaka sevgi gösteririm öyle bir şey olmaz.

Evet, dinliyorum.         

GÜLEN BATURALP: Trump Suriye’den çekileceklerini söylemişti ancak Amerika Savunma Bakanı Mattis, Suriye’den çekilmeyeceklerini belirtmenin yanı sıra Suriye ve Irak’ta operasyonları arttıracaklarını söyledi. “Suriye’den şu anda çekilmiyoruz. DEAŞ ile mücadeleyi bölgeden daha fazla destek getirerek genişleteceğiz. Önümüzdeki günlerde Orta Fırat vadisine doğru güçlendirilmiş askeri çabalarımızı göreceksiniz. Suriye-Irak sınırının Irak tarafında da operasyonları arttıracağız” dedi. 

ADNAN OKTAR: Kardeşim İngiliz derin devleti DEAŞ’ı meydana getiriyor sonra da “mücadele edeceğiz” diyor. Önce tabağı fırlatıyorlar havaya sonra tüfekle vuruyorlar, yöntem bu. Otomatik makineyle atıyorlar onlar da vuruyor.

Evet, dinliyorum.

VTR: Sorgu sırasında Allah’ı görecek miyiz?

ADNAN OKTAR: Güzel yüzlüm müminin o anlamda bir sorgusu yok. Allah zaten cennette müminlere görüneceğini hem ayette, hem hadiste de belirtmiş. Allah zaten onu istiyor, başından beri onu istiyor. Allah'ın en sevdiği şey sevdikleriyle beraber olmaktır dolayısıyla tabii ki görünecek. Sorguda da Allah olur ama şöyle; müminin sorgusu yok o çok yanlış biliniyor. Mümine sadece yaptığı güzel tavırlar hatırlatılıyor. Bunları bunları bunları yaptın mı? Sadece peygamberlerde Allah o küfrü mahcup etmek için soruyor. Peygamberi mahcup etmek için sormuyor. Mesela diyor ki: “Ey İsa” diyor “sen Beni bırakıp da kendini ilah olarak tanımalarını bu adamlardan istedin mi?” Diyor. “Haşa Ya Rabbi” diyor “ben öyle bir şey yaptıysam zaten Sen bilmişsindir” diyor. “Benim ne haddime” diyor. Bunu duysunlar diye söyletiyor Allah, yoksa İsa Mesih’i Cenab-ı Allah müthiş sever. Çok çok sevdiği bir varlık. Ta sonsuz evvelden seviyor, sonsuz sonrada da seviyor. Onu onore etmek içindir bu. Müminler onore edilmek için sorgulanırlar yani özetle vefat ettiğinde mümin başından sonuna kadar rahattır yani korku, azap, sıkıntı hiç yok ayet bunu çok açık belirtmiş. “O gün onlar mahzun olmayacaklardır, korku duymayacaklar” diyor Allah. Yani herhangi bir zorlukla karşılaşmayacaklar. Allah vadinden caymaz. “Ben” diyor Allah, “vadimde sabit olanım” diyor. Ama vefat anına kadar ki kısım geçerli olmaz. Vefatta birden görüntü kaybolduğu için yani başka ikinci bir boyuta geçtiği için ölüm denen olay odur. Ondan evvel ölüm değil o. Adam gözünü kapatmış sekeratan o ölüm değil o. O boyuta geçmesi ölümdür. Ölümün dirilme o aslında. Ölüm denen şey dirilmedir. Diyoruz ya adam öldü aslında dirilmiş oluyor yani ölümden dirilmiş oluyor. Aslında bu hayat ölü hayattır rüya görüyoruz çünkü. Rüya demek ölüm demektir. Ölümden dirileceğiz.

Evet, dinliyorum.

VTR: Kendinizi diğer insanlardan farklı görüyor musunuz?

ADNAN OKTAR: Daha yakışıklıyım bazı insanlardan diyelim bazı insanlardan daha yakışıklıyım. Mesela gömleğim daha güzel. Şimdi nasıl ben aynıyım diyeyim? Bak şu gömleğin kalitesine bak. Ben yakışıklımı bir daha dinleyeyim ben güzel yüzlümü.

VTR: Kendinizi diğer insanlardan farklı görüyor musunuz?

ADNAN OKTAR: Güzel yüzlüm senin tabii ki söylemek istediğin şu; yani kendinizi yüce böyle olağanüstü metafizik bir varlık olarak görüyor musunuz? Bu haram bunu yapamam zaten Allah’tan korkarım ne haddime. Bütün alemden üstünüm ben diyemem. Ama her insan farklıdır ama tabii onu sormuyorsun sen ama ben genel anlamda vurgulamak için söylüyorum. Her insan diğer insanlardan farklıdır. İyi yönleri vardır, üstün yönleri olabilir ama senin sorunun cevabı zaten onu ben yapamam Allah’tan korkarım haram olur o. İnşaAllah cennette arkadaş oluruz, dost oluruz. Cennette böyle şapkalar yine olacak söyleyeyim modern şapka istediğiniz gibi giyineceksiniz. Sevdiğiniz her şey var. Paten maten her şey var.

Evet, dinliyorum.

VTR: Hiç çaba sarf etmeden inançlı olunur mu?

ADNAN OKTAR: Olmaz yakışıklım yani Allah'ın dilemesi olur da fakat Allah düşünmemizi istiyor. “Düşünmezler mi, akıl etmezler mi?” Diyor. Düşünme bir fiil. “Derin derin düşünürler” diyor yani bu bir emek vermeyi kastediyor Allah orada. Bak derin derin düşünürler. Mesela masonlukta öyledir ve masonlar Allah’ın büyüklüğü konusunu çok önemli görürler. Geometriyle düşünürler, fizikle düşünürler her şeyle düşünürler. Özellikle otuz üç derecede felsefi masonlukta bu çok önemlidir. Hahamlar da düşünürler ama hahamların imanlarının güçlü olmasının nedeni sözlü Tevrat olabilir sözlü Tevrat. Çünkü sözlü Tevrat’ta geçen şeylerin hepsinin olduğunu görüyorlar. Oradan imanları çok müthiş güçlü oluyor. Çünkü sözlü Tevrat bu Tevrat’tan daha fazla çok detay var. Mesela diyor ya ayette Allah, Hz. Muhammet (sav) için “onu kendi çocuklarından daha iyi tanırlar” diyor. Sözlü Tevrat’ta o kadar detaylı anlatılıyor ki, Peygamberimiz (sav). Görür görmez tanıyacakları gibi oluyor, nitekim öyle. Mesela hahamlar falan gördüklerinde hiç ses çıkartmadan tabi oluyorlar sözlü Tevrat’ı bildikleri için. Mehdi (as)’ı da biliyorlar Moşiyah. Ama hiç tarif ettiklerini gördünüz mü siz? Hiç ne kaşı, gözü falan hiçbir şey anlatmazlar. Sözlü Tevrat’ın anlatımı yasaktır yani halka anlatılmaz. Ancak Rabbani bilginler, büyük bilginlere o bilgi verilebiliyor, halka o bilgi verilmiyor.

Evet, dinliyorum.        

VTR: Sürekli temiz ve bakımlı olmayı nasıl başarıyorsunuz?    

ADNAN OKTAR: Ah benim güzel yüzlüm. Bak arkadaşların hepsi seni çok beğendiler, çok güzel yüzlüsün. Gözler kocaman ve çok anlamlı. Burun çok küçük ve biçimli. Kaşlar güzel her yer çok güzel. Canımın içi ben ve benim arkadaşlarım da çok temizdirler. Benim bulunduğum yer de çok temizdir. Ama yani müthiş bir titizlik tarzında yani görülmemiş bir titizlik tarzında temizdirler. Akşama kadar temizlik olur benim bulunduğum yerlerde. Sürekli temizlik gündemde olan bir şeydir. O ayette de belirtiliyor. “Mümin tahirdir” diyor Allah. Temizdir. Cennette var o. Cennete olan özlemden kaynaklanıyor. Cennette kusursuz bir temizlik ve cennette hiç toz yoktur ve kir de yoktur. Onu biz bilinçaltımız sürekli istediği için sürekli Allah'ın yarattığı kirden kurtulmaya çalışıyoruz. Kir mucize olarak yaratılır. Toz ve kir mucize olarak yaratılır. Normalde hiçbir mantığı yok tozun ve kirin. Görüntüde toz ve kir niye olsun? Mucize. Benim canımla Allah inşaAllah beni cennette kardeş etsin, dost etsin. Yani muhteşem muhteşem muhteşem çok çok güzelsin. Allah sana çok uzun ömür versin sağlık sıhhatle. Bu güzelliğini Allah hiç bozmasın. Uzun yıllar çok çok uzun yıllar seni yaşatsın. Cennette de hemen karşılaştırsın, arkadaş etsin Allah inşaAllah.

Evet, dinliyorum.     

VTR: Ölmüş birisi dünya ile iletişime geçebilir mi?

ADNAN OKTAR: Güzel yüzlüm şöyle olabilir; Eğer onun öldükten sonra bağlantısında fayda varsa yani İslam’a, Kuran’a faydası varsa olur. Belirli bir ölçü içerisinde bütün halka görünmeyecek gibi böyle havasa uygun kişilere görünecek gibi gelir ve görüşür. Mesela Abdulkadir Geylani’de oldu. Çok net vakalarla sabit. Resulullah (sav)’da da var, Resulullah (sav)’ın bizzat kendisinin gelip konuşması, görüşmesi tarzında. Ama bu yaygın böyle herkesin görebileceği, halkın görebileceği bir şekilde olmaz. Hz. Ali (kv)’de var. Duruma göre olur. Hz. İsa (as)’da da oluyor bu. Hz. İsa (as) zaman zaman geldiği oluyor. Bak tamamen gelişinden önce ara gelişleri var İsa Mesih’in. Ruhaniyet olarak geliyor beden olarak gelmiyor. Nurani böyle ışıklı cismiyle geliyor, ışık cismiyle geliyor İsa Mesih. Bu tarz olabilir faydası olacaksa.

Evet, dinliyorum.          

VTR: Hayat çok sıkıcı bu neden böyle?

ADNAN OKTAR: Güzel yüzlüm sizi sıkıyorlar da ondan. Savaşlar, İngiliz derin devletinin azgınlıkları, gelenekçi Ortodoks Müslümanların hayatı korkunç gösterme çabaları. Darwinizm’in hayatı boş göstermeye gayret etmesi, insanların internette kin dolu, nefret dolu olmaları, birbirlerine karşı nefret kusmaları birçoğunun, sizi üzüyor tabii dolayısıyla rahat edemiyorsunuz. Mehdiyet devrinde inşaAllah bu bela tamamen ortadan kalkacak.

VTR: Anlayışsız insanlara karşı tavrınız nasıl olur?

ADNAN OKTAR: Güzel yüzlüm eskiden bayağı uğraşıyordum anlatabilmek için sonra sırrını öğrenince vazgeçtim. Bilmiyordum daha önce hayretler içinde kalıyordum, yine anlatıyorum, yine anlatıyorum sabaha kadar anlatıyordum. Ölü olduklarını bilmiyordum. Ölü olduklarını ben yeni öğrendim, yeni anladım yani beş yıl falan oluyordur ölüler olduğunu anlamam. Ölü ise tabii fazla kızdırmadan, kalbini kırmadan böyle hani deli yerine koymadan, deliyle konuşur gibi değil de hafif bir iskivle onu sarsmadan geri çekilmek lazım yani çare olmaz. Çünkü kızdırma tehlikesi de var yani onu kızdırmamak çünkü bir nevi hayvan olduğu için Allah diyor: “Onlar hayvanlar gibidir, hayvanlardan da aşağıdırlar” diyor. Hayvan gibi kızması ihtimali olduğu için dengede tutmak gerekir. Ama müminde böyle bir şey yok müminde rahat davranabilirsin. Bir kısmı için diyorum tabii.

Diyanet İşleri Başkanı’nın konuşmasını bir daha yayınlasana. 

PINAR YADA: Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Kuran’ın yeterliliğini savunanları eleştiren bir açıklama yaptı. “Sünneti görmeyip de ‘Kuran bize yeter’ diyen bazı kesimler var. Bunlar nasıl yanlış bir çizgide olduklarını ortaya koymaya çalışıyoruz. Arkadaşlarımız bu konuyu milletimize duyurmak için şu an alanda. Ülkemizin her yerini karış karış dolaşıp bu konunun yanlışlığını anlatacağız” dedi.  

ADNAN OKTAR: Tabii ki doğru dediğin ama Tayyip Hoca’nın üslubunu yapsan daha iyi olurdu, dediğin doğru. Çünkü adam sünneti komple inkar ediyor. Halbuki Kuran’a uygun sünnet berekettir, ferahlıktır, büyük bir güzelliktir. Çünkü ahir zaman hadisleri bunun içinde, bilimle ilgili açıklamalar, başka konularla ilgili açıklamalar hep bu hadislerin içerisinde var Kuran’la mutabık. Ve mevcudu çok daha iyi de şerh eder. Mesela temizliği Allah emrediyor ama Peygamber (sav) sünnette temizliği çok geniş kapsamlı anlatıyor mesela bu bir nimet, bir güzellik bu Kuran’la mutabık. O anlamda diyor ama bilmiyorum yanlış anlaşılmaya karşı biraz daha net bir üslup kullansa Tayyip Hoca’nın o ilavesini de yapsa iyi olurdu. Hani Kuran’a uygun olmayan sünneti kabul etmeyiz gibi bir anlatım şart. Bir ara bir kere geçirse ağzıyla böyle bir söz faydalı olur.

GÖRKEM ERDOĞAN: Cumhurbaşkanımız’ın konuşmasını dinleyebiliriz.      

ADNAN OKTAR: Namlı delikanlıya kendilerince oyun hazırlıyorlar. Çok gariban oluyorlar böyle aslanla sincabın mücadelesi gibi olur. Bazı tipler için söylüyorum.                                                                   

Evet, dinliyorum.

VTR: Tecrübe kazanmak için illaki kötü tecrübeler mi yaşamamız gerekir?

ADNAN OKTAR: Nur yüzlüm tabii kötü tecrübe de direnci, aklı çok artırır tabii ki. İlla olsun demiyorum Allah vermesin ama olması çok faydalı tabii ki. Ne bileyim şahıs ölüm görüyor çok önemlidir. Cenazeye gidecek, ölünün nasıl gömüldüğünü görecek birçok şeyi görecek. Bilmez ki yoksa öbür türlü. Ayette geçiyor ama bilmiyor. Ama Allah vermesin tabii zorluk çekmeni istemem ama mutlaka karşılaşmaları lazım. Benim güzel yüzlüm çok çok güzel onu ben bir daha göreyim bakayım.

VTR: Tecrübe kazanmak için illaki kötü tecrübeler mi yaşamamız gerekir?

ADNAN OKTAR: Canımın içi tabii kötü tecrübe çeşitli oluyor. Allah vermesin aklıma gelen başka şeyler de var da. Yani zorluklar insanı olgunlaştırır öyle diyelim. En zor şeyler insanı olgunlaştırır. Çok güzelsin Allah cennette dost etsin, arkadaş etsin. Makyajsız olmana rağmen müthiş bir karizma ve müthiş bir güzelliğin var. Çok çok güzel kızsın, esmer güzelisin maşaAllah diyorum. Mutlaka kardeş olalım ahirette, mutlaka cennette birlikte olalım.

Umut Akyürek, canım benim o güzeller güzeliyle ilgileniyor musunuz siz ne oldu o?

Evet, dinliyorum.

VTR: Sizce demokratik bir hükümet sistemi nasıl olmalıdır? Parlamenter sistem mi daha demokratiktir yoksa başkanlık sistemi mi Türkiye'nin geleceği için daha iyidir?

ADNAN OKTAR: Güzel yüzlüm tabii ki parlamenter sistem daha iyi ama Türkiye'nin ablukasına karşı başkanlık sisteminin dışında bir yol çok riskli görünüyor. Darbeye çok açık bir sistem o. Devletin başındaki olan insanın gücü olmuyor. Eli kolu tutmuyor yani. Başkanlık sisteminde gücü daha iyi oluyor. Hareket gücü daha iyi oluyor o yönden.

Evet, dinliyorum.

VTR: Spor yapmaya vakti olmayanlar ne yapsın?

ADNAN OKTAR: Bu yakışıklılık ne nasıl güzelsin sen böyle maşaAllah. Sakal şahane olmuş, muhteşem çok güzel olmuş. Saçın da güzel. Yüzün de hem çok güzel, nurlu, bir de çok efendi bir görünümün var. Bayağı yakışıklısın. Allah uzun ömürle yaşatsın. Cennette de arkadaş etsin, dost etsin inşaAllah. Ben yakışıklımı bir daha dinleyeyim.

VTR: Spor yapmaya vakti olmayanlar ne yapsın?

ADNAN OKTAR: Banyoda mesela çıktı mı orada banyonun kapısında yerde sayma şeklinde koşabilirsin beş dakika, on dakika. Bütün gücünle hızlı hızlı koşarsın halının üstünde. Yerinde sayma tarzında hiç bir şey olmaz. Beş on kere eğilir kalkarsın, açma kapama hareketleri yaparsın. Onu günde iki kere bile yapmış olsan ciddi spor olur bu. Merdiven çık asansör kullanma bayağı etkili olur. İşyeri de eğer çok uzak değilse yürüyerek git bu kadar. 

Evet, dinliyorum.

VTR: Bazı insanlar neden antipatik gelir?

ADNAN OKTAR: Güzel yüzlüm adamlar uğursuz, sevgisiz, merhametsiz, pis bakışlı, gaddar, ters, aksi tabii ki Allah kalbinize bir nefret koyuyor, doğal bir öfke. Allah koruyor sizi, size işaret veriyor. Vahiy ediyor size kalbinize. Ve böylece korunmuş oluyorsunuz bu kadar. Allah koruyor sizi.

Evet, dinliyorum.

 VTR: Zor bir insan mısınız?

ADNAN OKTAR: Canımın içi ben çok halim bir insanım. Kolay bağlantı kurulabilen elastiki bir ruha sahibim. Yani karşı tarafı haklı çıkaran bir üslup içinde olurum. Ben çocukluğumdan beri öyleyim. Kimseyi mahcup etmem, zıtlaşmam, inatlaşmam, kusurunu anlamazdan gelirim. Zorluk da olsa ben kendim alırım o zorluğu karşı tarafa onu yansıtmam. Sevgiyi esas aldığım için hep kolaylaştırıcı ve olabilecek en iyiyi yapmaya çalışan tavır içinde olurum. Karşı tarafı çok iyi kontrol ederim ben. Bakışlarını, ses tonunu, hareketlerini ona tam paralel hareket ederim. Ama tabii inançlarıma zıt bir şeye müsaade etmem ama kırıcı olmam. Ben güzel yüzlümü bir daha göreyim.

VTR: Zor bir insan mısınız?

ADNAN OKTAR: Güzel yüzlüm hem sesin güzel, hem kendin çok güzelsin. Allah cennette o gerçek güzelliğinle seni bana göstersin. Ve inşaAllah orada dost, arkadaş olalım. Zor insan güzel bir şey değil tabii. Halim olmak lazım Peygamberimiz (sav) halimdi. Uyumlu olmak lazım. Özellikle hanımlara karşı uyumlu olmak çok güzel. En inatçı vakada bile ben hanımlara uyumlu oluyorum. Tecrübeyle sabit. Hiç zıtlaşmam ben mutlaka onun suyuna giderim. Ve mutlaka dostluğunu kazanmak isterim.

Evet, dinliyorum.

VTR: Merhabalar ben Berkay Ankara’dan. Size bir sorum var. Sizce hayvanlar depresyona girince intihar edebilir mi?

ADNAN OKTAR: Tabii güzel yüzlüm çok tehlikeli o. Doğru söylüyorsun. Mesela kafese konan bir kuş intihar edebilir. Vahşi bir kuş özellikle. Mesela farz edelim keklik, bıldırcın. Yaban sülünü tellere falan vurarak kendini öldürebilir. Yahut sincap. Veyahut kaya porsuğu olabilir hayvan cinnet geçirir eğer bir yerde kapalı kaldığını anlarsa strese girip ölür. Mutlaka bırakmak lazım. O eğlence yapılacak bir şey değildir. Çok üzülürsünüz bak geldiğinde ölü bulursun Allah esirgesin. Vahşi hayvan kafeste olmaz. Evcilse evde tutarsın ayrı mesele. Ama hayvan aklını atar. Vahşi hayvan kafes asla kabul etmez. Öyle bir şey sezerse onun stresinden bir kere tüyleri falan önce bir dökülür, yemek de yemez ve ölür. Birçok yerde bu, bu şekilde yazar. Tıbbi bir konu bu, bilinen bir konu çok özen göstermek lazım.

PINAR YADA: Vatan Gazetesi Yazarı Doç. Dr. Kürşat Zorlu yeni kurulan yirmi üniversiteden birine Başbuğumuz Alparslan Türkeş'in isminin verilmesini teklif etti. “Bugün bu konuda yetkili bir isimle konuştum. ‘Yeni kurulan yirmi üniversiteden birine Alparslan Türkeş ismi verilemez mi?’ dedim. ‘Uygulamada Başbakanlık, Cumhurbaşkanlığı yapmış olanlar veriliyor’ dedi. ‘Ama bu konuda herhangi bir yasak yok.’ O zaman ne bekliyorsunuz? Hemen bir üniversiteye Türkeş'in ismi verilmeli” dedi.

ADNAN OKTAR: Doğru söylüyor derhal, derhal. Semte isim verilebilir, üniversitelere verilebilir, birçok kamu kurum kuruluşlarına bu isim verilebilir. Türkeş'in ismini adını gittikçe yüceltelim ve tırmandıralım. Rahmetliyi unutturmak istiyorlar. Tam aksini yapacağız.

VTR: Allah neden meleklere Hz. Adem (as)'e secde etmesini istedi?

ADNAN OKTAR: Sevgi gösterisi olarak güzel yüzlüm. Hz. Adem (as)'i çünkü yeni karşılaştırdı onlarla. Hiç alışmadıkları bir varlık diyelim yani çünkü onlar melek ama o insan iyiliği kötülüğü biliyor. Ama üstün o yani insan üstündür. Gurur yapmasınlar diye Allah, enaniyet olmasın hem sevgi gösterisi olsun diye “secde edin” dedi Allah. Onlar da secde ettiler sevgi gösterisi olarak. Bu da insanın üstünlüğünü de gösterir. Eğer güzel ahlaklı ise bir insan melekten kat kat üstün olabiliyor.

Evet, dinliyorum.

VTR: Dünyadaki en kötü insanlar münafıklar mıdır?

ADNAN OKTAR: Evet, güzel yüzlüm yani dünya tarihinden beri Allah onları öyle yaratmış. En karaktersiz, en aşağılık insanları Allah münafıklar olarak yaratıyor. Kafirler vardır ama onlar tabii daha açıktır, merttir kafir. Münafık kahpedir, kalleştir. Onun için en aşağılık olan onlardır ve en önemli mücadele onlarla yapılır zaten. Müslüman tabii kafire kilitleniyor ama asıl mücadele münafıkla yapılır. Mesela FETÖ de bir münafık hareketidir görüyorsunuz devletin başını nasıl belaya soktu. Münafık çok büyük bir derttir.

Evet, dinliyorum.

VTR: Allah sayısız alem yaratmış mıdır?

ADNAN OKTAR: Öyle görünüyor güzel yüzlüm. Fazla bilgi vermemiş Allah ama makul olan o. Yani normalde sonsuz alem var gibi görünüyor. Sonsuz alem var gibi görünüyor. Çünkü “Benim için çok kolay” diyor Allah. Büyüklüğünü insanlar kavrayamıyor. Ama müthiş bir şey Allah'ın bu kadar büyük olması. Çok şahane ve çok büyük bir nimet. İnsanlar Allah'ın büyüklüğünü kavrayamadıkları için acı çekiyorlar Müslümanlar. Bir dereceye kadar gücü yeteceğine inanıyorlar Allah'ın. Mesela “Amerika'ya gücü nasıl yetsin Allah'ın?” diyor. “Çine gücü yetmez” diyor ama mesela “Hindistan'da Müslümanlara kısmen yardım edebilir” falan böyle garip inançları var. Halbuki onların hepsini yaratan Allah. Atomlarına varıncaya kadar yaratan Allah. “Alemlerin Rabbi Allah'ındır” diyor Cenab-ı Allah. “Yer ve gök” kim bilir ne kadar alem var? Makul olan sonsuz olması.

Evet, dinliyorum.

VTR: Başbuğ Alparslan Türkeş Türkiye'nin önemli liderinden biridir. Siz Başbuğ Alparslan Türkeş hakkında neler biliyorsunuz?

ADNAN OKTAR: Sen nasıl bir yiğitsin, nasıl bir aslansın, nasıl bir güzelsin sen aferin sana. Senin o minicik kalbin vefalı ve sadık. Alparslan Türkeş, Türkiye'yi Türkiye yapan insandır. Alparslan Türkeş olmasaydı Türkiye çoktan komünist olur yıkılırdı söyleyeyim. Gitmişti Türkiye 12 Eylül dönemini ben çok iyi biliyorum net gitmişti yani. Alparslan Türkeş aslanları yetiştirdi bütün sokaklar “Mao değil Alpaslan, Vietnam değil Türkistan, Vur Bozkurdum Vur Tilkiye Vur Kurtulsun Türkiye” gibi tabii ilimle irfanla bir vuruş, muazzam bir atak oldu. Devlet kadroları ve her yer kurtuldu. Eskiden devlet kadroları çalkanıyordu. Sonra emniyet, Ordu, MİT hepsi ülkücü zihniyetin içinde adeta eridiler öyle söyleyeyim. Halen de öyledir. Yani şu an devlet deyince akla devlet felsefesi denince ülkücü felsefe akla gelir. Resmi devlet felsefesi de ülkücü devlet felsefesidir. Ta ne zaman? Abdülhamit'ten hemen sonra. Rahmetli Atatürk ülkücüydü. Ona göre devleti düşünün. Devletin gizli, açıklanmayan felsefesi ülkücü felsefedir. Bütün devlet komple ülkücüdür doğal yapısı itibariyle. Bunu herkes bilir. Dolayısıyla rahmetli Alparslan Türkeş de o aslanları yetiştiren aslanların aslanıdır. Bugünlerde bir farklılık göreceksiniz zaten. Gittikçe tırmandırarak rahmetli Alparslan Türkeş'i müthiş gündem yapacağız. Yani Türkiye'de bir numaralı gündem haline getireceğiz. Beş bin yıllık devlet felsefesini devlete oturtan insandır.

Evet, dinliyorum.

VTR: Sevgi ve saygı bu kadar önemliyken neden insan nefreti seçiyor?

ADNAN OKTAR: Yakışıklım şimdi şeytan ne dedi Allah'a? “Sen” dedi “insanları yarattın ama ben Senin kanaatinde değilim” dedi Allah'a. “Onlar sana asi olacaklar, sevgiye, şefkate, dostluğa, arkadaşlığa, güzelliğe saldıracaklar benim dediğimin doğru olduğunu göreceksin” dedi şeytan. Allah da “Ben sana süre veriyorum” dedi “ama Benim samimi kullarım sana uyumayacaklar” dedi. Dediği de o işte samimi kullar dediği Mehdi (as), İsa Mesih ve talebeleri, Resulullah (sav), peygamberler. Dolayısıyla bir mücadeledir devam ediyor. Şimdi dünya tarihinin en büyük deccal hareketi ile karşı karşıyayız. Onun için hükümetin istikrarlı ve güçlü olmasını istiyoruz. Tayyip Hoca'nın şahsı ile alakası yok. O bir Anadolu delikanlısı, samimi bir delikanlı. Orada asıl iktidar olan devlettir. Devlet iktidarı var şu an. Yani devleti iktidarda tutma mücadelesi veriliyor şu an.

Evet, dinliyorum.

VTR: İyi insan, melekleri hissedebilir mi?

ADNAN OKTAR: Nasıl, güzelliği? Kusursuz güzel maşaAllah. Allah güzelliğini daha da arttırsın, sağlık sıhhat versin. Bereketli uzun ömür önemlidir. Hidayet, inşaAllah hidayetli uzun ömürle yaşarsın. Cennette de kardeş, arkadaş oluruz inşaAllah. Çok isterim cennette seni görmeyi. İyi insan, melekleri hissedebilir mi? Güzel yüzlüm, o biraz zor. Nasıl yapacaksın? Bayağı zor. Yani orada olduklarını hissetmeyi kastediyor değil mi? Onlar öyle yapmazlar. Eğer illa hissedilmesi gerekiyorsa bir şey yaparlar. Yani öyle hissettirirler, yoksa hissedemezsin. Hızır (as), hissettirir istediğinde. Ziyarete geldiğinde hissettirir. Onun da kendine has yöntemleri vardır, hafif, kolay yöntemler, onunla hissettirir. Ama bir değişiklik olmaz çünkü Hızır (as) dediğini yapar zaten. Engellemek mümkün değildir Hızır (as)'ı. Melek de zaten lehte faaliyet yapar. Normalde, mesela Mehdi çok rahatça yenilebilecek bir insandır. Bir kişiyi yenmek, koca deccaliyet için bu kadar zor mu? On dakikasını almaz deccaliyet için Mehdi (as), on dakika, on saniyesini almaz. Ama hiçbir şey yapamıyorlar. Ee biz göremiyoruz ama onlar görüyorlar işte. Orada bir mücadele oluyor. Mesela deccal yanlıları meleği hissederler, onlar hisseder. Onlar çünkü alenen karşılık görüyorlar. FETÖ'cüler falan da bilirler. Mesela Hızır (as)'dan yumruk yediklerinde biliyorlar. O yüzden bu kadar enaniyetliler. Mesela Hızır (as)'ın yumruğunu bilirler onlar. Yani nerede onları perişan ettiğini de biliyorlar, hepsini bilirler ama arsızlar. Yani buna rağmen yine atak davranıyorlar.

Evet, dinliyorum.

VTR: İnsanların yalan söylediğini nasıl anlayabilirsiniz?

ADNAN OKTAR: Güzel yüzlüm yani abartılı oluyor tabii, anormal bir şey. Ama tabii çok ustaca yalan söylerse onu anlamak güç. Ama yani böyle zırvalama tarzında yalan söylüyorsa anlarsın. Ama düzgün yalan söylüyorsa gözünden anlamak mümkün olur tabii. Gözünü kontrol edemez. Dikkatlice bakılırsa gözünden anlaşılır. Yüzünü ve gözünü kontrol edemez yalan söyleyen. Yüz, kontrol edilebilir bir şey değildir. Ama makul bir yalansa tabii onu anlamak çok zor. Mesela “nerede oturuyorsun?” diyorsun, adam Maltepe'de oturuyor ama “Beşiktaş'ta oturuyorum” diyor, mecburen inanırsın. Ne yapacaksın? Başka çare yok. Ama sağlaması yapıldığında anlaşılabilir o. Fakat şu olur yani ciddi şekilde bol yalan söylüyorsa adam, dengesizdir tabii uzak durursun. Ama bazen zaruri yalan olabilir yani iyi niyetle yalan söyleyebilir şahıs. Onda bir sorun olmaz. Mesela bir genç kız, utanacağı bir konu vardır, onu gizleyebilir. Yani ne gerek var? Tabii ki yalan söylüyorsa söylesin. Mahcup olmasındansa yalan söylemesi daha iyi. Ne yapacağız gerçeğini öğrenip de? Mühim olan rahat etmesi. Ona maslahat denir, o yalan değildir. Yani bir şeyi güzel hale getirmek, sevgiyi güçlü kılmak için yapılan çalışma maslahat.

VTR: Kızlar erkeklerde ne arar?

ADNAN OKTAR: Güzel yüzlüm, tabii iki türlü oluyor. Kızlar iki türlü arayış içinde olur. Bir, hayat çok korkunç yani dehşet verici insanlar için dünyada. Kendini güvende hissetmek ister. İlk başta, korunma hissi ile sağlam bir yerde olmak ister, içgüdüsel olarak. Onu koruyacak bir sistem yahut koruyacak bir insan, bunu arar. O yüzden güçlü bir erkeği tercih eder, tabii her yönden güçlü gördüğü bir erkeği tercih eder. Ama kadınlar tabii, aklı başında her kadın, aklı esas alır, akıldan çok hoşlanır kadınlar. Adamın kaslı olması, kemikli olması falan onları etkilemez. Hatta itici bulabilir eğer akılsızsa. Bir de kadın çok hassastır yani akılsız olduğunu bir noktada anlarsa, komple o adam çöker. Yani dengesiz olduğunu anlarsa bir noktada, ne yaparsa yapsın her yönde çöker. Hiçbir noktada çökmemesi gerekiyor kadının beğenmesi için. Bayağı akıllı olması gerekir. Kusursuz bir akıl ister kadın. Çok düzgün bir akıl, onun için de çok düzgün bir vicdan. Çok düzgün bir vicdan muhasebesi, egoist, bencil olmama. Mesela egoistlik kadını çok tiksindirir ve kızdır. Egoist bencil olmak. Ama en tahammül edemediği kadının, akılsızlıktır. Çünkü akılsız olduğunda acır, acıyınca da tiksinir ve çok kızdırır kadını. Acımak derken tabii zavallılığına değil de aptallığına acımış olur. O da kötü olur. Ama tabii kadın, eli yüzü düzgün olsun ister. Yani gözüne hitap eden, baktı mı içi açılan, temiz, onu etkileyen, onun ruhundaki sevgiyi emebilen, ona sevgiyi akıtabilen, tutkuyu bilen yani delice bir sevgi ruhunu bileni arar. Ama kadını tabii en en en en etkileyen deli sevgidir. Yani ateş gibi yakıcı olan sevgidir. Kadın onu buldu mu işin doğrusu hiçbir şeyi gözü görmez. Öbürleri detay olur, teferruat olur. O çok önemlidir kadınlar için.

Evet, dinliyorum.

VTR: Güzel bakınca mı görülür, yoksa güzel olunca mı?

ADNAN OKTAR: Ah severim ben seni. Sen ne güzel insansın, ne güzel düşünüyorsun. Ben güzel yüzlümü yakından göreyim. MaşaAllah canımın içi bu en zor şartlarda bile başını örtmüşsün ibadet olarak. En zor şartlarda dindarsın. Ne güzel, ne mutlu sana maşaAllah. Allah sana uzun ömür versin, seni cennette bana dost arkadaş etsin. Güzel bakacağız, güzeli göreceğiz. Ha güzel olmazsa güzel görür müyüz bakınca? Vasat bir güzeli de güzel görürüz tabii güzel bakınca. Çünkü güzelleştirmek mümkün. Yani bir kadını, orta güzel bir kadını çok güzel hale getirmek mümkün. Bir de kadının ona tutkuyu eklediğini düşün, kahredici bir güç olur. Doğal olarak hemen güzel olur. Ama çok güzel de aklını kullanmazsa olmaz tabii.

Evet.

VTR: Bu yaz 7 yıldızlı bir otelde tatil düşünür müsünüz?

ADNAN OKTAR: Ah severim ben seni. Senin görünümün çok modern, çok Avrupai böyle, yabancılara benziyorsun. Bir de çok kafalı bir delikanlı olduğun belli. Böyle fizikçilere benziyorsun, fizik profesörleri gibisin, çok yamansın maşaAllah. Var mı öyle 7 yıldızlı? Nerede var öyle, İtalya'da mı?

GÖRKEM ERDOĞAN: İtalya’da, Dubai'de.

ADNAN OKTAR: Beşten yediye çıktı öyle mi? Ben en fazla beşi biliyorum işin doğrusu. Yediyi ilk defa duyuyorum. 7 yıldızlı otel çok güzel ama içinde insan yok. Araplar var, yabancılar var ama adam entarisini çekiştirerek bağıra çağıra geziyor, terliğini şakırdatarak. Ondan sonra turistler var, cini cini bakıyorlar. Yani korku filmi gibi gelir bana. 7 değil, 17 yıldızlı bile olsa istemem. Akıllı insanlar olması lazım. Güzel, tutkuyu bilen insanlar olması lazım. Küçük bir köy bile olmuş olsa böyle, akıllı insanlarla çok güzel olur ama tabii güvenlik çok önemli. Lüks otel nasıl olur? Güzel oluyor, çok hoş oluyor, göze hoş geliyor. Ama tabii sevdiklerinin olması lazım. Çünkü o güzellikle, o güzelliğin birleşmesi gerekiyor. İnsan güzelliği olmadan, bina güzelliği etki etmez. Evet, ama güzel bir soru. Güzel iki-üç tane kadının olduğu oteli düşünüyorum, muhteşem. Ama tabii 2 yıldızlı oteller falan tahammül edilir gibi değil. Bana ürkütücü geliyor. 3 yıldızlı, 4 yıldızlı bilmiyorum yani zor çok zor. Çok gariban görünüyor. Yani lüks oteller bile bazen, biz en iyi odalarını aldığımız halde, çok eski püskü ve ölü geliyor bana. Dışarıya kapalı hantal odaları var. Öyle canlı, dolu dolu değil. Çok ölü yani içi mezarlık gibi öyle oda olmaz. Cıvıl cıvıl olması lazım. Güneş gören, böyle berrak, şeffaf odalar olması lazım.

Evet, dinliyorum.

GÖRKEM ERDOĞAN: Bugüne kadar birçok ünlü ismin sahnesinde yer alan Usta Kemancı Yaşar Okyay, kalp krizi geçirerek vefat etti. Yaşayan en önemli keman virtüözlerinden biri olarak gösteriliyordu.

ADNAN OKTAR: Allah gani gani rahmet etsin, bir yıldız kaydı derler. İnşaAllah cennette bize çalar, o güzel imkânlarıyla, o güzel sanatıyla. Allah onu cennet güzeli, cennet insanı yapsın inşaAllah.

VTR: Reddedilince erkekler mi daha çok tepki verir yoksa kadınlar mı?

ADNAN OKTAR: Tabii ki erkekler. Ya kendine sıkmaya kalkıyor, ya gidip sabaha kadar içiyor. Zaten ana konu o oluyor. “Meyhanelerden topla beni” bilmem ne falan. Bütün şarkılar öyle. “Sabaha kadar içiyom.” Yani tam kıro edebiyatı böyle. İşte, “resmine kurşun sıktım, yaktım bir cigara, kafa attım resmine” bilmem ne. “Gidersen git, bana ne” böyle ipsiz sapsız, rezalet. Yani o genç kızın tırnağı etmeyecek tipler. Çok kızdırıcı bu, bayağı kötü tabii. Kadının reddedilmesi zaten pek görülmüş bir şey olmaz. Kadın öyle bir şey yapmaz zaten ne uğraşacak. Yani çok nadir olur. Ama onda da bazen infaz yapıyorlar. Bir hanımefendi vardı, bir çocuğu gitti vurdu otelde. Ama o, aklında herhalde bir sorun vardı onun. Ee tabii kadının reddedilmesi çok ayıp, çok çirkin olur. Ama kadın, problemli birisi olursa yapar herhalde. Kadın teklif yapmaz öyle, ben hiç duymadım yani. Böyle bazen dengesiz kadınlar oluyor, problemli. Hiç ummadığın birisine kafayı takıyor yani şizoid, şizofren bünyeli oluyor. Onu, ona dahil edemeyiz yani olmayan bir şeyi örnek veremeyiz. Dolayısıyla pratikte bu rastlanan bir şey değil. Ama erkeklerde rastlanır. Reddedildiğinde çok ağırına gider. İşte kızın resmini yayınlamaya kalkar, tehdit etmeye kalkar yahut vurmaya kalkıyor, yaralamaya kalkıyor, dövmeye kalkıyor, iftira atıyor bin bir türlü oyun yani reddetti diye. Tabii bu çok büyük bir ahlaksızlık ve alçaklık.

Evet dinliyorum.

VTR: Allah insana kendi geleceğini vahyedebilir mi?

ADNAN OKTAR: Yakışıklım ilham edebilir, ilham hissedebilir yani mesela Mehdi (as)’ye hissettirir Allah İslam’ı hakim edeceğini, İsa Mesih’e hissettirir mesela Yusuf (as)'a hissettiriyor diyor ki daha kuyuda ‘sen onlara bunu sonra hatırlatacaksın’ diyor Allah. Yani ilhamla vahyediyor kalbine biliyor onu yapacağını yani çocukken biliyor. Bir de bilir insan bir şeyde başarılı olacağını anlayabilir, tabii Allah'ın dilemesiyle.

Evet dinliyorum.

VTR: Spor yapmak aklımızı açar mı?

ADNAN OKTAR: Tabii yani beyne daha çok kan gider kafa daha açılır biraz daha berraklaşır beyin yani kafadaki kasılmayı açar ama çok spor yaparsan da kafa tamamen kapanır. Allah esirgesin yani adını bile unutabilirsin o da iyi değil. Çok spor yani iki büklüm oluyorlar beli tutuluyor, sırtı tutuluyor, uf anam falan bir de üstüne masaj yaptırıyor daha da beter, komalık oluyor yani ona dikkat etmek lazım.

PINAR YADA: Bir eşek sıpası.

ADNAN OKTAR: Eşek denilmesi bu hayvanlara pek içim rahat etmiyor, köpek de çok ağır bir ifade hayvan için köpek. Hayvan denilmesi de çok acayip. Bu kelimeleri kaldırmak lazım bunu birisi öncülük etsin de bu konuyu halledelim. Yani neye ne deneceğini de hazırlayıp sunalım ona göre olsun. Hayvana ne diyelim? “Sevimli canlı” ama uzun olur sevimli canlı, “canlı” evet canlı demek lazım. Köpeğe ne diyelim? Bobi tamam köpeğe Bobi densin. Başka? “Çakal” çakal mesela korkunç, hayvana yazık bayağı şeker onlar. Onu bir düşünelim acele etmeyelim.

Evet dinliyorum.

VTR: Gözlerden insanlar nasıl anlaşılır?

ADNAN OKTAR: Ah severim ben senin neşeni, canlılığını, güzelliğini Allah hep bu neşenle, bu dinçliğinle, güzelliğinle seni yaşatsın sana acı vermesin Allah, inşaAllah cennette de dostum olursun.

Gözlerden insanlar yani bütün açıklığı ile anlaşılıyor yani facia derecede anlaşılıyor. Baktım mı kitap gibi ortada oluyor gözünden. Mesela ben hemen hemen her gün yeni yeni genç kızlarla tanışıyorum bakar bakmaz anlıyorum çok kısa sürede çözüyorum, her şeyi hemen anlaşılıyor. Bütün karakteri, kişiliği, nelere hassas yani nasıl bir ruh hali içerisinde her şey anlaşılıyor yüzünden. Tabii en doğrusunu Allah bilir ama yüzde doksan dokuz anlıyorum inşaAllah.

Evet dinliyorum.

VTR: Dünyanın nasıl olmasını istersiniz?

ADNAN OKTAR: Şahane, tarz şahane çok güzel olmuş saç sakal muhteşem, tıraşın çok iyi sakalın da boyu iyi sana göre çok iyi olmuş. Zaten kaşların çok güzel burun da çok güzel özetle çok yakışıklı bayağı güzel delikanlısın. Allah sana cennet nasip etsin cennette de dostluk, arkadaşlık nasip etsin inşaAllah. Yakışıklım tabii şu kavganın olmasını istemiyorum, bu nefretin de olmasını istemiyorum. İt gibi dalaşıyor internette insanlar birbiriyle bazı insanlar yani korkunç azgınlar ve müthiş sevgisizler facia. Bu ortadan kalksın herkes birbirine selam versin sevgi göstersin. Mesela lokantaya girdin mi herkes “o selamun aleyküm, arkadaşlar” böyle girilir ya değil mi. Masaları birleştireceksin hep beraber yemek öyle yenir. Bu ne ya o ondan korkuyor, o ondan korkuyor. Bazen İstinye’ye falan gidiyorum yemek yiyenler falan var çekine çekine yiyorlar yani etrafa baka baka yiyorlar. Göğsüne gere gere bak, istediğin gibi otur bu vatan senin, biz de bütün insanlar birbiriyle dost arkadaş. Rahat edemiyorlar yani rahat olması lazım insanlar. Mağazalar rahat olsun, insanlar rahat olsun, sokaklar rahat olsun genç kızlara sokakta müthiş hürmet gösterilsin, genç kıza sarkıntılık tahayyül dahi edilememesi lazım değil yapılması tahayyül dahi olmaması lazım. Mehdiyet devrinde öyle mesela adam sıkıysa yapsın, yapamaz. Mehdi gidip tabii yakasına yapışacak değil ama yapamaz yani.

Evet dinliyorum.

VTR: İnsanların sokaklara çöp atmaması için ne yapmalıyız?

ADNAN OKTAR: Güzel yüzlüm adam sevgisizse sanattan, kaliteden, güzellikten, temizlikten anlamıyorsa yani her şeyi yapar. Hayır onunla yetinmiyor ki zaten oturduğu yerin koltuğunun derisini yırtıyor, arabaları yırtıyor kaplamalarını çiziyor yani psikopat yani bir şeyi özellikle de kirletmeye çalışıyor zaten, zevk duyuyor ondan adam. Sevgisiz olunca toplumdan nefret ediyor. Önce Allah sevgisi, Allah korkusu olması lazım ve Darwinist eğitimin de durdurulması gerekiyor.

Evet dinliyorum.

VTR: Kalabalık ortamlar neden sıkıcı olur?

ADNAN OKTAR: Kalabalık ortamların sıkıcı olmasının nedeni, oradaki kişilere teşhis konamaması, kimin ne olduğunu bilmezsin. Manyağı çıkar, delisi olur her türlü insan çıkabilir. Az olmasını istemenin nedeni tanıdık aramaktan kaynaklanıyor. Az olursa teşhis ve tanıma daha kolay oluyor. Kalabalığın içinde kim kime dumduma yani kimin ne yapacağı belli değil, bir risk korkusundan ama risk yoksa kalabalık eğlendirir. Mesela düğün oluyor kendi akrabaları falan oluyor “vur Erzurum havasını” diyor adam yerlere yatıyor piste falan direkt yatıyor yüzüstü değil mi debeleniyor yere yatıp debeleniyor çok rahat hissediyor kendini ama öyle de iyi bir şey yani. Güvenlik sorunu, güvenlik.

Evet dinliyorum.

VTR: İftiraya karşı Müslümanın tavrı nasıl olmalıdır?

ADNAN OKTAR: Ne yapacak? Ankara havasında oynayacak. Kaale almamak, hoşt demek bile gereksiz, hoşt demeye bile gerek yok. Keyif zevk içinde yoluna devam edeceksin it ürür kervan yürür derler. Hiç muhatap olmamak yok hükmünde saymak. İftirayla ilgilendikleri için iftiranın gücü artıyor. İftirayla ilgilenmesen havaya gider o ama çok meraklı insanlar inceliyor inceliyor o zaman iftira, iftira olmuş oluyor. Kaale almazsan buhar gibi uçar gider.

Evet.

VTR: İngiliz derin devletinin var olduğunu nasıl fark ettiniz?

ADNAN OKTAR: Şeytandan fark ettim, şeytanlardan. Şeytanı takip edince, “şeytanın feneri gideceğin yolu aydınlatır” derler mason sembolüdür bu yani mason açıklamasıdır masoniktir. Bak “Şeytanın feneri gideceğin yolu aydınlatır” şeytani takip ettiğinde deccali bulursun yahut şeytanları takip ettiğinde.

Evet dinliyorum.

VTR: Neden insanların çoğu paraya bu kadar önem veriyor?

ADNAN OKTAR: Şimdi bu yakışıklılık, bu çok çok acayip gözler, kaşlar, burun, sakallar, saç şahane çok çok güzelsin. Allah yakışıklılığını daha da artırsın inşaAllah cennet delikanlısı olursun böyle, o ihtişamınla gezersin biz de seninle orada dost oluruz, arkadaş oluruz inşaAllah. Tabii ki önem verilir paraya yani para çok hayati bir şey. Paraya neden önem vermemek gereksin ki? Mesela sevdiklerine yemek alırsan parayla, kıyafet alırsın parayla, güzel bir ev tutarsın yahut satın alırsın parayla, güzel bir araba alırsın dostlarını arabanın içine kor gezdirirsin parayla, yat gezisi yaparsın parayla. Ama senin demek istediğin herhalde başka türlü yani dürüstlük, sevecenlik, güzel ahlak varken, maneviyat varken neden parayı ön planı alıyorlar o anlamda diyorsun, orda doğru tabii onun bir mantığı yok paranın hiçbir anlamı kalmaz ki o yoksa. Yani maneviyat, sevgi yoksa para bela yani.

Evet dinliyorum.

GÖRKEM ERDOĞAN: Bazı üniversiteler bölünecek diye öğrenciler son günlerde çok fazla protesto eylemine başladılar. On üç büyük üniversite ikiye bölünüyor.

ADNAN OKTAR: Kafayı takmasınlar Allah aşkına daha ferahlık olur, daha güzel olur, daha temiz, daha bakımlı olur. Niye telaş ediyorlar ki ne mahsuru var? Yani on odalı bir evi üçe bölersen oranın temizliği, bakımı daha güzel olur. Yani riski nedir bunun, rahatsız olacak ne var bunda? Daha özenli olur.

Binali Hoca’nın o konuşmasını sen bir yayınlasana yeniden.

PINAR YADA: Başkan Binali Yıldırım, Abdullah Gül'ün muhtemel adaylığına ilişkin şunları söyledi; “Uzun yıllar içerisinde bulunduğunuz önemli görevleri üstlendiğiniz bir siyasi hareketten ayrıldığınızda ne eski yerinize ne de yeni yerinize yaranırsınız. Yani ne anlatacaksınız geldiğim yerde şöyle oldu böyle oldu demezler mi ‘sen orda bu makamlarda bulunurken bunları niye söylemedin? Bunları düzeltecek işleri niye yapmadın?’ Bizim halkımız bu tip savrulmaları hoş karşılamaz. İnsanlar biriktirdikleri itibarı korumalıdır tüketmemelidir. İtibar çok zor elde edilir ama tüketilmesi kolaydır” dedi.

ADNAN OKTAR: Binali Hocam bu hiç etkili olmaz bu konuşma iyi niyetli söylüyorsun ama hiç etkili olmaz adamın sana vereceği cevap bambaşka olur. Onun açıklayacağı mantık bambaşka olur. O onun üstünde bir açıklama yapıyor bak defalarca söylüyorum olaya İngiltere'den girerseler netice alırlar. Yani İngiltere’de yeraltındaki toplantıdan girsinler olaya o zaman çok net olur, istiyorlarsa biz de yardımcı olabiliriz.

Üniversitelerin de bölünmesi normal. Çok devasa, çok hantal yapılar bunlar bölünüp küçülürse daha bakımlı, daha kolay, daha çok netice alınır.

Evet dinliyorum

VTR: Hayattan zevk almanın formülü nedir?

ADNAN OKTAR: Yakışıklım sen neşeli ve kalender bir delikanlısın ama hayattan zevk alma tabii Allah’a yönelip Allah'ın büyüklüğünü fark ettiğinde zaten hayat bayram yerine döner. Yani acayip zevkli olur her şey. Çünkü bak dünyanın bütün kainatın yöneticisi, hakimi, sonsuz akla sahip bir varlığın bir parçası oluyorsun yani ruhu olmuş oluyorsun; akıl almaz bir konfor bu. Her şey senin elinde demektir artık. Her şey senin için rahatlık demektir. Her şey senin emrine girdi demektir, Allah'ın dilemesiyle. Ve bütün her şeyin sahibisin, muazzam bir zenginlik demektir ve her şeyi sana göre yapar Allah. Dolayısıyla Allah’la derin akılla büyüklüğünü görerek, büyüklüğünü gören derin bağlantı, bu çok önemli. 

VTR: Türkiye'de neden hemşirelere gerekli değer verilmiyor?

ADNAN OKTAR: Canım benim sen ne kadar güzelsin. Çok çok güzelsin. Yüzündeki ifade çok zengin, muhteşem bir zenginlik var, çok güzel. Hemşireler… Birçok şeye değer verilmiyor yani garsonlar, çöpçüler, hostesler; genel sevgisizlik var. Yani Türkiye'de değil bütün dünyada bu böyle. Zenginlerden de nefret ediyorlar. Sanki zenginleri seviyorlar mı yani? İşadamı oluyor, fabrikanın yüzde doksanı nefret ediyor. Neredeyse öldürecekler adamı, o kadar nefret ediyorlar. Arabasına falan saldırıyorlar. Yani sevgisizlik, Allah korkusunun olmaması, Allah'ın büyüklüğünü kavrayamamaktan kaynaklanan nefret. Deccaliyetin insanlara verdiği facia, pis bir emanet bu. Bunu ortadan kaldırıyoruz. Kalktığında bu bela dünya normale dönmüş olacak. O da işte üç-beş yıla kadar olur inşaAllah.

Evet.

VTR: Kindar insanlara ne tavsiye edersiniz?

ADNAN OKTAR: Bir yakışıklı daha. Sakal yine çok güzel, saçlar güzel. Allah sana da uzun ömür versin, cennet nasip etsin, cennet arkadaşlığı. Bak çok fazla arkadaşım oldu cennet için inşaAllah. Ben güzel yüzlümü bir daha dinleyeyim.

VTR: Kindar insanlara ne tavsiye edersiniz?

ADNAN OKTAR: Yakışıklım eğer ölüyse kindarsa yapacak bir şey yok, uzak durmak lazım. Ama Müslüman da kindarlığa kaydıysa Kuran'la uyarıp dünyanın en büyük gücünün kontrolünde olduğunu ona hissettirmek lazım. O zaman yapmaz, hemen vazgeçer ama ruh sahibi değilse uzak durmak lazım.

Evet dinliyorum.

VTR: Size nasıl yardımcı olabiliriz?

ADNAN OKTAR: Ah severim ben seni yakışıklım. Sevginle, duanla, bu yeterli olur inşaAllah.

VTR: Kaderi anlamaya çalışmalı mıyız?

ADNAN OKTAR: Kader, yakışıklım çok kolay anlaşılması. Çok da güzel olmuş sakalın. Yüzün de çok güzel. Tek bir an var, tek bir an olunca zaten kader olmuş oluyor. Yani modern fiziğin kabul ettiği bir şey. Zaman yok diyorlar değil mi? Modern fizik yani bağımsız bir zaman yok, algıya bağlı diyorlar. O zaman tek bir an olur, tek bir an olunca da kader mecburen olmuş oluyor. Anlaşılmayacak bir yönü yok. Bütün modern fizikçilerin açıkladığı kaderi açıklıyor işte. 

VTR: İyi insan kötü insandan nasıl ayırt edilir?

ADNAN OKTAR: Güzel yüzlüm, bak bakar bakmaz senin iyi birisi olduğun anlaşılıyor. Yüzündeki o huzur, samimiyetten. Kötü insan anlaşılıyor, at hırsızı gibi böyle belasını arayan yani nevrotik ve saldırgan olur. Her şeyi aleyhte değerlendirir, hiçbir şeyi hayra yormaz, her şeyi şerre yorar. Şüphecidir, huzursuzdur her yerinden anlaşılır. Yani insanların bu konuda zorluk çektiklerini zannetmiyorum. Bakar bakmaz hatta garsonlar bile gelen bir müşteriye bakıyorlar; “hemşerim” diyorlar, “burada bütün yerler masalar doldu, özür dileriz” diyorlar. Adamın eşkâlinden hemen çıkarıyorlar.

Evet dinliyorum.

VTR: Sabah uyandığınızda yaptığınız belli bir rutininiz var mı?

ADNAN OKTAR: Benim canımın içi çok güzel, o da kardeşiyse muhteşem, çok güzel. Tabii o gençliğinin güzelliği de var ama çok masum, temiz bir yüzün var. Allah senin için her türlü güzelliği nasip etsin. Cennetin de en güzel kızlarından olmanı nasip etsin inşaAllah. Tabii arkadaş, dost olalım orada. Sabah uyandığımızda yaptığımız belli bir rutin; ben işte kalktığımda hemen duş alırım, yemek yerim, gazeteleri okurum, kedilerle haşır neşir oluyorum yeni konumuz bu. Kitaplar, yazılar, onları bir gözden geçiririm. Bahçeye çıkıyorum, bahçe güzel oldu iyi. Çarşıya çıkacaksam hazırlık yaparım, çarşıya çıkarım.

Evet dinliyorum.

VTR: Simetri hastalarına tavsiyeleriniz nelerdir?

ADNAN OKTAR: Benim yakışıklıma sakal çok güzel gitmiş. Gençlerin hemen hemen hepsinde var. Adnan Ağabeyleri sakallı, onlar da sakallı aslan onlar çok güzel. Güzel bir şey ya, her yeri simetrik hale getirsin. Ama çok tatlı yazık bayağı zorlanıyor değil mi onlar?

AYŞE KOÇ: Eğer simetrik olmazsa çok sıkıntı duyuyorlar.

ADNAN OKTAR: Yazık, kendilerini yormadan oluyorsa olsun ya ne olur. Ama çok bunaltıyorsa onları kötü ya. Bunaltıyor değil mi? Yok ya, hayata bir üstten bakması lazım. Benim hayat kalitemi bozuyor diye sinirlenmesi lazım, onu kızdırması lazım. Bilakis asimetrik yapıp birçok şeyi aksini yapıp kendini orada cezalandırıp o anormal saplantıya müsaade etmemesi lazım. Çünkü hayat kalitesini bozuyor. Onu sinirlendirsin öyle bir şey. Öfkeyle bakması lazım öyle bir şeye.

Evet.

PINAR YADA: Avaz Türk Yazarı Zihni Çakır, Abdullah Gül'ü İngiliz derin devletinin desteklediğine dair çok açık bir yazı yazdı. “Chatham House sözde dünya savaşlarını önleme amaçlı kurulmuş deniyor ama işin gerçeği kurucuları Sykes-Picot haritasını çizenler ve kurulduğundan bu yana İngiltere'nin savaşa ihtiyaç duymadan işgal etmek istediği coğrafyalarda hukuk dışı faaliyet gösteriyorlar. Çevre ülkelerde daha çok İngiltere'de belli okullarda eğitim verdikleri Kraliçe’nin özel çocuklarını köprü ve hatta temsilci olarak kullanıyorlar. Mesela MI6 ve MI5 gibi kuruluşlara eleman yetiştiren Exeter Üniversitesi. Bunları neden anlatıyorum; çünkü bunları bilmeden Chatham House’a konuk olan Abdullah Gül'ün neden yeni bir oluşum için iteklendiğini anlayamazsınız. Hele Abdullah Gül'ün Chatham House ödülünü Çanakkale Boğazı’nın işgal yıldönümü olan 9 Kasım 2010'da Kraliçe'nin elinden aldığını göz önünde bulundurursanız.” dedi.

ADNAN OKTAR: E tabii ama hayret anlattıklarımızın bu kadar Türkiye’de etkili olması, bütün Türkiye’yi uyandırması, bütün aydınları ve devleti uyandırması muhteşem. Tayyip Hocam da bak bugün acayip oturtturmuş. Bu mübarek muhteremi ben bir daha görebilir miyim? İsmi ne dedin?

PINAR YADA: Zihni Çakır.

GÖRKEM ERDOĞAN: Avaz Türk yazarı.

ADNAN OKTAR: Sağlam delikanlıya benziyor maşaAllah. Devlet terbiyesi almış vatansever demek ki. Bilinmeyen kahramanlardan, çok güzel iyi demiş, güzel demiş. İngiliz derin devletinin nasıl bir belaya duçar olacağı da belli oluyor. Allah, Türk milletini onlara musallat etti.

Evet dinliyorum.

VTR: Kaderimizi kabul ederek mi dünyaya geldik?

ADNAN OKTAR: Yakışıklım, sadece zer âleminde Allah sordu; “Benim ilahlığımı kabul ediyor musunuz, Ben sizin Allah’ınız mıyım?” diye sordu Allah. “Bele” dediler, bütün insanlar, bele. “Elestü bi- Rabbiküm. Evet, bizim Rabbimizsin.” Bu kadar kısa bir konuşma oldu. Allah Kendini gösterdi ve söylediler. Sadece peygamberlerde Allah bir daha ayrı söz aldı onlardan. “Size Ben elçi göndereceğim, mücahit, tebliğci. Ona destek olacaksınız, kabul ediyor musunuz?” dedi. Peygamberimiz (sav)’e, bak “sana” diyor, “sana, İsa’ya, Musa’ya, İbrahim’e” diyor, tek tek sayıyor, “Nuh’a” “Hepinizden söz aldım” diyor. “Bu büyük sözümü kabul ediniz mi?” diyor. Onlar, “kabul ettik Ya Rabbi bu ağır sözünü.” İşte bunu Mehdi’de uyguluyorlar şu an ve uyguladılar. İsa Mesih’te uygulandı, bazı peygamberlerde uygulandı ama ahir zamanda Mehdi'de uygulanıyor.

GÖRKEM ERDOĞAN: Yayınımızın sonuna geldik. Yarın inşaAllah tekrar görüşmek üzere.