Canlı Sohbetler (26 Nisan 2018; 18:00)

KARTAL GÖKTAN: İyi günler değerli izleyicilerimiz. Yayınımıza başlıyoruz. Adnan Bey hoş geldiniz.

ADNAN OKTAR: Evet, dinliyorum.

KARTAL GÖKTAN: Cumhurbaşkanı Erdoğan, meclis kampüsünde bulunduğu sırada meclise yaklaşan bir dron düşürüldü. Olay Sayın Erdoğan’ın grup toplantısı konuşması yaptığı sırada gerçekleşti. Cumhurbaşkanı, konvoya güzergah güvenliği için eşlik eden helikopter Kızılay civarında bir dron tespit etti ve koordinatlarını meclise göndererek uyarı yaptı. Bunun üzerine 15 Temmuz sonrası sizin de ısrarlı tavsiyeleriniz üzerine meclise kurulan “gergedan” adlı yerli yapım dron savunma sistemi devreye sokuldu ve dron Kocatepe Camii üzerinde düşürüldü.

ADNAN OKTAR: Bildirme mildirme falan ne uzatıyorlar işi? Direkt küt diye indirsinler aşağı. Böyle şey olur mu? Adam geliyor suikast yapar havadan. Böyle bürokratik işlemlere gerek yok. Doğrudan vursunlar. Dron nihayetinde nedir yani bu kadar uzatacak? Böyle olmaz, o geçen saniyeler çok önemli. Makam aracına oradan adam bomba atar bilmem ne yapar her şey yapar. Bunların gözü dönmüş durumda. Azerbaycan için de Türkiye için de bir teyakkuz hali mevzubahis, çok dikkatli olunması lazım. Majeste İlham Aliyev’e yönelik de öyle bir haber almıştık. Onu bildirdik elhamdülillah. Gereken tedbir alınıyor şu an. Türkiye’de de uyarı yapıldıktan sonra gördünüz konuştuk, hemen erken seçim. Ve böylece darbe önlenmiş oldu. Darbecilerin oyununu kırmış olduk.

OKTAR BABUNA: Hatta Ağustos’u da geç bularak siz “daha da erken olsun” dediniz.

ADNAN OKTAR: Tabii, “o çok geç” dedim “tehlikeli olur” dedim “daha erkene alınsın” dedim. Boğuldu darbeciler.  

OKTAR BABUNA: Siz iki gün önce “Tayyip Hocam Azerbaycan’a baksa iyi olur. Azerbaycan’da bir şeyler oluyor. Ben MİT’ten rica ediyorum, bir anormallikler var” demiştiniz. Bu ricanızın hemen arkasından Cumhurbaşkanımız Azerbaycan’la ilgili önemli açıklamalar yaptı. Sayın Aliyev seçimlerden sonra ilk ziyaretini dün Türkiye’ye yaptı. Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev’le ortak basın açıklaması yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan “24 Haziran’dan sonraki ilk ziyaretimi Bakü’ye yapacağım” dedi. Bu açıklama salonda uzun süre alkışlandı. Kısa bir görüntümüz var.

ADNAN OKTAR: Majeste İlham Aliyev çok değerli, çok kaliteli bir insan, ailesi de öyle. Azerbaycan için çok büyük bir nimet. Akıl almaz bir gelişme hızı var. Yüzde 35 dünyada görülmemiş rekor. Genel kültür, sanat, estetik her şey çok mükemmel Azerbaycan’da. O yüzden haset edenler var. Oyuna müsaade etmeyiz. Oyun oynamaya kalkanların elini kolunu kırarız, kanunla hukukla, ilimle irfanla.

Evet, dinliyorum.

VTR: Modernlikle İslam yan yana gelir mi?

ADNAN OKTAR: Yakışıklım, bütün peygamberler kendi devrinin en moderniydi. Mesela Hz. Süleyman (as) ultra moderndi. O devirde o tip saray falan hiçbir yerde yoktu. Birçok yer ahır gibiydi Hz. Süleyman (as) devrinde. Akıl almaz dünyada görülmemiş tahayyül edilememiş bir medeniyet ve kaliteyi ortaya koydu. Zülkarneyn zamanı da öyledir, ahir zaman da öyledir. Mümin tabii ki çok kalitelidir. Peygamberimiz (sav) kendi devrinin en kalitelisiydi. Saçları mesela kim yapar; iki belik iki taraftan örüyor saçlarını. Bu ultra modern bir hareket. Saçlarını örüyor, pırıl pırıl parlıyor saçları. Kıyafeti falan o devrin en modern kıyafetini giyiyordu. Ama elindeki imkanlar tabii belirli Peygamber (sav)’in, ne yapsın? Zengin bir topluluk değildi çok çok, vardı zenginlik harcıyordu Peygamberimiz (sav), kullanmıyordu.

Evet, dinliyorum.

VTR: Zorluk ve sıkıntı anlarında nasıl davranmalıyız?

ADNAN OKTAR: Hemen akıllı moda geçeceğiz yakışıklım. Eğer kafamız dağınıksa dikkatimizi açacağız. Çünkü kaderin aktığını bileceğiz. Bir akım var devam ediyor sürekli bu görüntü görülmeye devam ediyor. Bu görüntüyü gösteren gücün her şeye hakim olduğunu görüyoruz. Daha önceki görüntüyü de O yaptığına göre sonraki gelecek görüntüleri de O yapacak demektir. O zaman O’na güvenmek gerekir. İlk görüntünün sahibi kimse son görüntünün de sahibi O olduğuna göre ve devam edecek olanları da o yarattığına göre ve bizim de onu değiştirme imkanımız olmadığına göre. Değiştirmeye kalksak da berbat şeyler olur yani zaten biz yapamayız. Allah en güzelini yaptığına göre O’na tevekkül devamını akılcı Kuran’a göre değerlendirmek gerekir.

VTR: Çocuk bayramları hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?

ADNAN OKTAR: Çocuğa bayram güzel de niye senede bir kere? Sık sık bayram yapılsın çocuklara eğlensinler. Hafta sonlarında çocuk bayramı olsun. Her cumartesi çocuk bayramı olsun. Şahane eğlenirler. Biz bir sene beklerdik 23 Nisan’ı. Ayrıca eğlendiğimiz falan da yoktu. Ya yavrukurt olurduk, ya efe olurduk acayip yorulurduk. Yağmur falan yağardı 23 Nisan’da genellikle. Sırılsıklam olurduk böyle stadyumda. Yani o kadar eğlendiğimi ben pek hatırlamıyorum. Ama tabii kahramanlık ruhuyla zevk alıyorduk hoşuma gidiyordu yani o flamayı taşımak, tüylerim diken diken oluyordu. En önde kilometrelerce yürüdüm hiç bana mısın dememişti. Kurşun gibi de ağır o. Ferah bir 15 kilo vardır o, kocaman sopa, üstünde flama var az-boz bir şey değil ki. Bir kilometre öteden görünür. Çocuğa o verilir mi akıl alacak gibi değil. Hayır öyle bile olsa ara ara dinlendirtmek lazım. Dinlenme diye bir şey yoktu. Başlıyorduk oradan ta sonuna kadar. Bir de bizim okul yokuştaydı. Yokuş yukarı iflahımız kesilmişti. Ama kaslar tabii acayip gelişiyordu, spor yönü iyi.

Evet, dinliyorum.

VTR: İnsan hayatında kaç kere aşık olur?

ADNAN OKTAR: Kadınlar bir kere aşık olurlar. Ben binlerce kere aşık olurum, evet. Gece-gündüz aşık oluyorum.

VTR: Müslümanın tatili olur mu?

ADNAN OKTAR: Müslümanın tatili olur da benim tatilim olmaz. Zulüm olur. Müslümanlar boğazlanıyor, Suriye’de kesilip-biçiliyor, Irak’ta mahvediyorlar, Libya’da mahvediyorlar her yerde mahvediyorlar. Ben de şezlonga uzanacağım “oh” diyeceğim “şu deniz ne güzel püfür püfür esiyor. Getir şöyle yandan da kolayı” falan diyeceğim “şöyle bir kafa dinleyelim. Ne sohbeti ne konuşması ne tebliği” falan. “Üç ay ara verdim” diyeceğim. O arada da Müslümanlar öldürülecek “bana ne” diyebilir miyim der miyim? Demem. O zaman tatil yok. İslam alemindeki kan duruncaya kadar bana tatil yok. Öbür kardeşlerimize ben bir şey diyemem. Yorulmuştur bitkindir tatil yapıyordur ne diyeyim. Tatil yapanı ben kınamam.

VTR: Hocam, bu alemin kralı siz misiniz?

ADNAN OKTAR: Benim yakışıklım, aslanım. Saçın güzel olmuş sakal da güzel olmuş. Kabadayı olduğun her halinden belli. Allah güzelliğini daha da artırsın. Mahallenin delikanlısı olduğun belli. Allah seni uzun ömürle şereflendirsin, nuruyla sarsın. Cennette de kardeş etsin, inşaAllah. Bir daha seni dinleyeyim.

VTR: Hocam, bu alemin kralı siz misiniz?

ADNAN OKTAR: Şimdi hepimiz kralız. Sen nasıl mahallenin kralıysan ben de buranın kralıyım, inşaAllah. Mahalleye geldiğimde kiminle karşılaşacağız? Mahallenin kralıyla karşılaşacağız, seninle karşılaşacağız. Sen de buraya geldiğinde buranın kralı olan benimle karşılaşacaksın. Her yerin bir kralı vardır. Evlerin kralı olur, sokakların kralı olur her yerde olur. Okulun kralı olur.

Evet, dinliyorum.

VTR: Cinlerin ölümü nasıl olur?

ADNAN OKTAR: Yalnız bu delikanlıların hepsi Adnan Ağabeylerinin aynısı. Saç modeli sakal modeli aynısı, maşaAllah. Tipler de mükemmel. Cinler, 1000 sene 1500 sene falan yaşıyorlar. Bazen 2000 yıl yaşayan da var.

Hayvan çok büyük bir nimet. Ama hayvana hayvan dememek lazım. Hayvan, bir hakaret kelimesi hayvan. Köpek, hayvan bunların hepsinin kalkması lazım. Kedi mesela güzel. Hayvan değil de ne denebilir? İşte Allah’ın varlığı, varlık, sevimli canlılar denebilir. Hayvan dememek lazım, sevimli canlılar.

Evet, dinliyorum.

VTR: Tutkunun tarifini yapar mısınız?

ADNAN OKTAR: Ah benim güzel yüzlüm, ah benim canımın içi. Gözlük gençlere genelde şahane yakışıyor. Benim canıma da çok yakışmış. Genel olarak çok güzelsin. Dişlere varıncaya kadar çok güzelsin. Tutku akıl sonucu ortaya çıkan bir şey, iman sonucu ortaya çıkan bir şey. Allah’ın öyle bol bol dağıttığı bir şey değil. Cennete has özel bir nimettir. Tutku varsa zaten akıl da oluyor, yüksek iman da vardır. Allah’ın büyüklüğünü kavradıktan sonra oluşur tutku. Allah’ın büyüklüğünü gördükten sonra her şeyde Allah sevgisine dayandırdığında olur kişi. Tutku tabii çok zevkli, dünyadaki en büyük zevktir. Cennette de en büyük zevktir sonsuza kadar. Bir de tutkunun gelişme yönü vardır, artar mesela 2-4-8-16 gittikçe gelişir. Kapalı değildir, o yönüyle çok hayret vericidir. Mesela elmadan bir zevk alırsın, armuttan bir zevk alırsın bellidir. Ama tutkuda öyle değildir. Tutkuda zevk katlamalı artar. İman ve akılla orantılı olarak çok artar. Tutkuyu anlaması içi şahsın kadının da erkeğin de müsait olması gerekiyor. Erkeğin Allah’tan çok korkan, egoistlikten bencillikten sıyrılmış Allah’a aşık biri olması gerekir. Kadın da egoist bencil olmaması lazım tutkuyu alması için. Çünkü kafası parazitli olur kapalı olur öbür türlü. Kafası berrak olacağı için egoist bencil olmadığında, akıllı olduğunda iki tarafın aklı birbirine girer, muazzam bir reaksiyon sonucu dehşetli bir tutku meydana gelir. Bunun tarifi yok. Dünyadaki en büyük en sarsıcı zevktir.

Evet, dinliyorum.

VTR: Baba filmini neden seviyorsunuz?

ADNAN OKTAR: Manzaralar, kıyafetler, zarafet, saygı. Oradaki saygı çok güzel. Ama tabii şiddet korkunç şiddet iyi değil. Ama her halükarda hamiyet hissi çok güzel. Yani koruma hissi. Mesela kız kardeşine yapılan bir kötülüğe karşı ağabeyi deliriyor. Mesela öbür tarafta da öyle yine adamın kızına yapılan zulme karşı, orada adalet kavramı da var. “Adil değil bu dediğin” diyor “adaletten yana ol” diyor. Ama şiddeti tabii hiçbir şekilde kabul etmeyiz. Kanun hukuk her zaman için esastır. Hukukun yaptığı gönlü rahatlatır. Hukuk dışı intikamlar rahatlatıcı değildir. Hukukla ferahlatıcıdır. Müzik şahane Baba filmi nefis. Kıyafetler en özlediğimiz kıyafetler. Gençler normalde öyle gezmesi lazım şahane. O İtalyan takım kruvazeler. İpek İtalyan gömlekler, İtalyan kravatlar nefisler, ayakkabılar, arabalar zaten nefes kesici şahane. Manzara muhteşem, bahçeler muhteşem. Gelenek çok güzel gelenek. Mesela kız istemesi var çocuğun, babasından istiyor. Ve oradaki babasının kızına olan titizliği de çok güzel. Mesela oğlanla kız gidiyor ama bütün aile de peşine takılmış gidiyor aynı anda. Tabii orada Baba filminde devleti esas almamaları çok ürkütücü. Çünkü devlet yoksa kabus var demektir. Zaten filmde de diyor “ben sizi kabustan koruyorum” diyor. Kadın da diyor ki “ama sen kendin kabus oldun” diyor. “Kabustan koruyorsun ama sen kendin kabus oldun” diyor. Doğru. O zaman kabus meydana gelir. Devlet güvencesi çok rahatlatıcı ve güzeldir. Çünkü ortak değer. Ama öbür türlü onun şakası olmaz ki. Mafya mantığına ne kadar güvenebiliriz? Mafya adaletine nasıl güvenebiliriz? Her şeye göre değişir. Ama devlet adaletine güveniriz çünkü kurumları var, sistemi var, eğitim almış elemanları var ona güveniriz.

PINAR YADA: Baba filminden bir sahne var.

ADNAN OKTAR: Tabii insanın büyüğü olması güzel ama devleti hiçe sayan bir sistem çok korkunç. Terör demektir o, yani teröristtir o. Olmaz öyle şey.

İlk Kılıçdaroğlu başlatmış öyle mi “Bay Recep.” Güzel. O da “Bay Kemal” diyor. Şahane. Eskiden öyleydi hitaplar zaten onda bir şey yok ki “Bay Kemal.” Tayyip Hocam’a laf yok Tayyip Hocam delikanlı kabadayı Tayyip Hocam. Tayip Hocam’ı Allah’ın izniyle seçim sabahı göreceksiniz. Filinta gibi cumhurbaşkanı Allah’ın izniyle. İlk turda.

Evet.

VTR: Dünyaya kendimiz kaptırmamak için ne yapabiliriz?

ADNAN OKTAR: Yakışıklım, kaptıracak bir şey yok zaten ekranın içindeyiz. Kaptırsak ne olur? Televizyonda kahraman bir figürüz biz. Bu ekranın içerisinde ne yapılabilir ki? Kaptırılacak bir şey yok. Ekranın içinde yaşıyoruz zaten.

VTR: Merhaba. Bizi bunu sokakta bulduk. Gözleri enfekte, şimdi veterinere götüreceğiz. Bir de bizim yakın zamanda sınavımız var. Bizim için çok dua ederseniz sevinirim.

ADNAN OKTAR: Ah benim güzel vicdanlım, güzel yüzlüm, canımın içi. Sen ne güzel insansın sen. Aferin sana, maşaAllah. Ne kadar güzel gençlik ne temiz. Hiçbir şey yapamadılar elhamdülillah. Hiçbir zarar veremediler. Ne yobaz takımı zarar verebildi ne İngiliz derin devleti. Bir daha dinleyeyim.

VTR: Merhaba. Bizi bunu sokakta bulduk. Gözleri enfekte, şimdi veterinere götüreceğiz. Bir de bizim yakın zamanda sınavımız var. Bizim için çok dua ederseniz sevinirim.

ADNAN OKTAR: Canım benim Allah senin için her şeyin hayırlısını en güzelini nasip etsin. İnşaAllah cennet arkadaşı oluruz, cennet dostu oluruz. Allah seni sağlık içinde uzun ömürle yaşatsın. Annesi yok herhalde yavrunun ondandır. Yoksa anneleri onları temizliyor. Öbür türlü gözlerinde de enfeksiyon oluyor vücutlarında da enfeksiyon oluyor. Anne bakımı olmaması facia. Genellikle ölüyor anneleri olmadığında. Beslenme kurtarmıyor.

Evet, dinliyorum.

VTR: İnsanlar, zararlı olduğu halde neden alkol kullanıyorlar?

ADNAN OKTAR: Yakışıklım, bitkinlik hissediyorlar anladığım kadarıyla. Alkol de hakikaten geçici bir canlanma yapar. Yani kafasında geçici bir açılma yapıyor. Halbuki aynısını elini-yüzünü yıkasa mesela bir portakal suyu falan içse bir koşsa falan açılır aynı şekilde ama tembellik ediyorlar. Alkolle açmaya çalışıyorlar, o da sonra yeniden bitkinlik meydana getirir, karaciğeri tahrip eder. Tabii az miktarı etmez doğrusu. Ama şimdi azı içen çoğunu da içiyor. Bir de şimdi Kuran’da zaten yasak bu azı çoğu fark etmez haramdır. O işe hiç girmemek lazım, o konuya hiç yanaşmamak lazım. Ne yapılır canlanmak için; kola işte kola iyi kola içsinler. Ama tansiyon rahatsızlığı olanlar kola sakın ha. Ben günde mesela 7-8 kola içiyorum. Ama tansiyon rahatsızlığı olanlarda çok riskli, tavan yapar tansiyon. Kahve falan çok tehlikeli olur onu da söyleyeyim.

Evet, dinliyorum.

VTR: Melekler de insanlar gibi bilinçli midir yoksa robot gibi midir?

ADNAN OKTAR: Ruhları var onların yakışıklım. Yani Allah’ın ruhunu taşıyorlar, ölü değil onlar. Melekler bilgisayar gibi değildir. Fakat kötülük düşünemeyecek şekilde yaratılıyorlar. Yani beyninin o kapasitesi kapatılmış oluyor. Mesela acıyı duymaz vücudu, meleğin kapalıdır yani öyle bir sistemi yok. Bir de iç organları yoktur meleğin bizdeki gibi. Çok şeker, Hz. İbrahim (as). Melekler geliyorlar “buyurun” diyor, bayağı kebap hazırlatıyor falan böyle, dana kestiriyor kızarttırıyor ama şahane sofra yaptırıyor pilavlı milavlı. Ayran yoğurt falan her şey koyduruyor böyle yağlı. Artık yorgunlar da, çok şahane bir yemek. “Buyurun” diyor “biz yemek yemeyiz” diyorlar. “İçinde garip bir korku duydu” diyor ayette. Bayağı normalde “korktu” geçiyor ayette de onlar nezaketen öyle diyorlar, bayağı korkuyor. Çünkü adam günlerce yoldan gelmiş, çölde gelmiş. Üstlerinde yorgunluk alameti yok bir kere. Bir de acıkmamış su da içmek istemiyor. Ne bu? Sonra diyorlar ki “biz infaz için geldik” diyorlar. O zaman bir kat daha korkuyor. “Bu kavmi yerle bir etmeye geldik” diyor. Telaş ediyor “içlerinde Lut var” diyor. “Biz senden daha iyi biliriz” diyor melekler “sen rahat ol” diyorlar. “Kimlerin olduğunu hepsini biz çok iyi biliyoruz” diyorlar. “Sen bize güven sadece telaş etme” diyorlar. Ama yine tartışmaya giriyor. “Bizimle tartışmaya girdi” diyor Allah ayette. Biz dediği yani melekleri kastediyor. İşte o ne olacak, bu ne olacak, işte burası yıkılırsa burası şöyle olur telaş ediyor. “Sen hepsini bize bırak” diyorlar “sen sadece uzaklaş” diyorlar. Nitekim de öyle, Hz. Lut (as)’a hiçbir şey olmadı, “ama karısını infaz edeceğiz” diyorlar. O doğru infaz oldu. Ve “oradaki geri kalanların tamamını infaz edeceğiz” diyorlar, o da doğru o da oluyor. Atom bombası tarzı bir şey patlatıyorlar benim gördüğüm. Ama nasıl yapıyorlar bilmiyorum. Belki çok basit bir sistemi vardır. Mesela hiç ummadık bir şey olabilir. Belki iri bir çakılla reaksiyona sokuyorlar, atom bombası etkisi yapıyor olabilir. Sırf onun molekül yapısını bozarak ondaki enerjiyi açığa çıkarıp atom bombası etkisi meydana getirmiş olabilirler çok basit bir şeyle. Çünkü illa uranyum gerekmez, bilinmiyor o. Şu an biliniyor. Ama oradaki patlama tam anlamıyla atom bombası patlaması.

Evet, dinliyorum.

VTR: Delikanlılığın kuralında neler vardır?

ADNAN OKTAR: Yakışıklım çok güzelsin, çok çok güzelsin. Yüzün de masum. Tabii Allah’ın seni korumasını Allah’tan diliyorum. Allah kötü insanlardan seni korusun. Çünkü ortalık çok berbat, insanlar çok korkunç. Birçok insan acımasız. İnşaAllah hep iyi insanlarla birlikte olursun. Cennette de inşaAllah arkadaş, kardeş oluruz. Delikanlı kabadayının ilk özelliği kendisini önemli görmemesidir. Yani egoist bencil olmamasıdır. Yani kendi çıkarı için bir şey yapmamasıdır. Kabadayı hep başkası için yaşar. Kabadayının özelliği odur. Mesela efeler var onlar kabadayı. Hakikaten öyle çünkü canını veriyor vatan için. Hiçbir şey istediği yok. Mal istemiyor, mülk istemiyor hiçbir şey istemiyor kabadayı yani. Ne istiyor? Vatan kurtulsun diyor, dine imana zarar gelmesin, insanlara zulmedilmesin, kadınlara bir şey olmasın, çocuklara bir şey olmasın. “Senin canın gidecek” diyorlar “gitsin” diyor. “İşkence ederler” diyorlar “işkence etsinler” diyor. “Kolunu koparırlar” “koparsınlar” diyor. “Vursunlar” diyor nitekim de vuruluyor, 10 yerinden 15 yerinden vuruluyor. Çoğu öyle vurularak bir kısmı gazi oluyor, bir kısmı şehit oldu, umurunda değil. Asker de öyle kabadayıdır asker. Sorulursa, dikkatlice bakılırsa dünyadan geçmiş. Ama tabii bazen askerdeyken öyle kalıyor. Asker bir dergahtır böyle, bir tasavvuf dergahı gibidir. Devamlı askerde kalırsa tabii o gücü elde ediyor. Askerden bazen gittiğinde o ruhu kaybetmiş oluyor. Ama askerdeyken o dergahın etkisi hep devam eder.

Evet, dinliyorum.

VTR: Alınganlık neden kaynaklanır?

ADNAN OKTAR: Güzel yüzlüm, bir kere insanlar ahlaksız birçoğu acımasızlar. İşte dedikoducular, alaycılar. Kadınlar da çok hassas oluyorlar. Adamlarda malzeme çok. Mesela dalyan gibi kız oluyor gayet güzel. Ben diyorum ki “bak ne kadar güzel kız” diyorum. Akla hayale gelmedik bir kusurdan bahsediyor adam. Akla hayale gelmeyecek yani. Şeytan yani. Nereden görür o kafayı nereden varır o da acayip. Dolayısıyla canınızı yakıyorlar tabii. Orada burada rahatsız ediyorlar sizleri. Mesela sen çok güzel kızsın, seni kıskanır, abuk-sabuk konuşur. Sen de nazik bir insansın. Alınganlık derken, tabii vicdanlı bir insan olduğun için, merhametli bir insan olduğun için, saygılı derin bir insan olduğun için ve ruhun nazik olduğu, onlar gibi kösele gibi olmadığı için üzülüyorsun. Buna yanaşmamak lazım. Alınganlığı eğer karşı taraf görmezse kendine çok korkunç azap vermiş olursunuz. Yani onu yapana azap vermiş olursunuz. Ama alınganlık yaptığınızı anlarsa zafer kazanmış olur. Eğer onu kızdırmak istiyorsanız hiç umursamayın, hiç kaale almayın muhteşem olur. Hiç etkilenmediğinizi anlarsa çok ağrına gider ve bayağı içi sıkılır bayağı dert edinir. Gider eve kapanır yani. Onlara en büyük eziyet olur. Ahlaksızı cezalandırmanın yolu budur, umursamayın. Umursamak çok tehlikelidir, sakın öyle bir şey yapmayın.

Evet, dinliyorum.

VTR: Tatlı kızları seviyor musunuz?

ADNAN OKTAR: Sen dünyanın en tatlı, en güzel kızlarından birisin. Allah güzelliğini kat kat artırsın. İltifat olarak söylemiyorum, harikulade güzelsin Allah’a çok şükür. Her gün sevin her gün sevin Allah seni bu kadar güzel yarattığı için. Sen dünya için, insanlar için bir lütufsun, bir nimetsin. Kusursuz tabir edilecek şekilde güzelsin. Baksana nur gibisin çok çok güzel. Kaş yüksekliğin, elmacık kemiklerinin çıkıklığı, burnun, çenen, alnın her yerin çok çok güzel. Çok düzgün güzel kızsın. Allah seni nuruyla sarsın. Cennette -seni tanıdım iyi aklımdasın- mutlaka arkadaş olacağız, inşaAllah. Seni bir daha dinleyeyim.

VTR: Tatlı kızları seviyor musunuz?

ADNAN OKTAR: Canımın içi, kızlar hep tatlıdır zaten çok şekerdirler. Onların hem çocuk yönü vardır tatlı yönleri, hem kadınsı böyle dişi yönleri vardır. Onu duruma göre çıkartırlar, oradaki güvene dayalı olarak çıkarırlar. Ama genellikle o tatlı yönleri ön plandadır ve çok da yakışır onlara. Hatta Peygamberimiz (sav) diyor ki “erkek çocuklarını sevin” diyor. “Ya Resulullah” diyorlar “kız çocuklarını sevmeyelim mi?” diyorlar. “Onlar zaten çok tatlı kendilerini doğal olarak onlar sevdirirler. Onları sevmek için uğraşmanıza gerek yok” diyor. “Siz erkek çocuklarını sevmeye çalışın” diyor. Onun için tabii ki doğal olarak çok tatlısınız. Allah’ın size bir nimeti Allah’a şükür. Cennette de cennetin en büyük nimeti olacaksınız, elhamdülillah.

Evet, dinliyorum.

Karadeniz, tabii çok güzel bir yer, cennet gibi bir yer. Her yeri güzel. Ama tabii keşfedilmemiş bir cennet. Orayı da bozmaya çalışıyorlar. Yani güzellik bu kadar olur ya. İnsan bak bak doyamaz.

Evet, dinliyorum.

PINAR YDA: Yiğit Bulut, İYİ Parti-CHP işbirliğinin arkasında İngiliz derin devletinin olduğuna işaret eden bir yazı yazdı. “Lafı hiç uzatmayın, bir ülkede 15 vekil, bilgisayarın mausu ile alınmış gibi soldan sağa kaydırabiliyorsa, asla bir araya gelmeyecek kişiler bir araya getirilip İngiliz ve Alman yetiştirmelerine aniden kavuşuyorlarsa, bize düşen Türkiye’ye karşı bu operasyonu yöneten üst yapılanmayı bulmak ve milletin görmesi için deşifre etmektir” dedi.

ADNAN OKTAR: Kabadayı yolu açmış işte. İngiliz derin devletine bütün açıklığıyla dikkat çekmiş. Yazarlara söylüyor, hep beraber yüklenelim, o pislikleri deşifre edelim diyor. Bir yıldan beri yaptığımız bu. Allah'a çok şükür 400'ün üzerinde Türk yazara İngiliz derin devletini kabul ettirdik. Birkaç kişi direniyor. Herkes fark etmiş vaziyette. Bak bölgedeki son atakları gördünüz mü? Hem Ermenistan hem Azerbaycan hem Türkiye. Hedeflere bakın. Hepsini havada yakaladık elhamdülillah üçünü de.

GÖRKEM ERDOĞAN: Türkiye'yi, İngiliz derin devletinin seçim yoluyla kontrol etmeye çalıştığını da söylemiş, Yiğit Bulut.

ADNAN OKTAR: Seçim yoluyla geçim yoluyla hiçbir şey yapamaz. Mehdiyet’in zıl ve gölgesi altında Türkiye.

Lazlar, Karadenizli kardeşlerimiz çok şeker, güzel insanlar. Çok neşeli insanlar, müziği de çok hoş.

Evet, dinliyorum.

VTR: Şehitler bu dünyadaki işlere ve olaylara karışabilirler mi?

ADNAN OKTAR: Yakışıklım, o apayrı bir boyut. Orada bağlantı, burayla mümkün değil. Yani şöyle düşünelim, boyutlar vardır 2. Boyut, 3. Boyut, 4. Boyut, 5. Boyut. O, bir boyut. Boyuttan, boyuta geçiş mümkün değildir. Allah'ın dilemesi dışında olmaz. Ama bazen İslam'a, Kuran'a fayda olsun diye şehitler, ruhaniyet şeklinde görünebilirler. Ruhaniyet şeklinde. Onun dışında geçiş mümkün değil.

Evet, dinliyorum.

VTR: Hızır (as) nerede yaşıyor?

ADNAN OKTAR: Hızır (as), canı nerede isterse oraya hemen anında gidiyor. Yani onun için bir hız sorunu yok. Benim anladığım ışık hızında. İstediği zaman istediği yere ulaşıyor. Ama çoğu zaman yani halkın görebildiği şekli, “bulut” şeklinde oluyor. Bulut, at üzerinde bir insan, at üzerinde bir insan şeklinde. O kadar görünebiliyor. Ama toplantılarda, devlet yıkma-devlet kurma toplantılarında, maskeli olarak katılıyor, maskeli. Yüzü kapalı, o şekilde katılır. O, Huruf’u Mukattaa ile de yakın alakası vardır Hızır (as)'ın. O, “Elif, Lam, Mim, Elif, Lam, Ra,” Kuran'daki Huruf’u Mukattaa. Ama genelde Hızır (as)'ın yaptığı işler insanların hoşuna gidecek şeyler değildir. Yani nasıl söyleyeyim; ayaklanmalarda rol alır, darbede rol alır, savaşlarda rol alır. Yönlendirdiği gibi de gelişir olaylar. O tarz. Yani istediği, isminin anıldığı, çokça anıldığı yerlere de bazen geldiği oluyor. Yani çok üzerinde durulursa ‘ne var, ne oluyor?’ tarzında geldiği oluyor. Bozatlı bilinir, köylerde falan da bilinir. At şeklinde duman. O Mısır'daki resmi göstersene oradan daha iyi anlarlar.

ADNAN OKTAR: İşte halkın alışkın olduğu şekil budur. Bozatlı onun için diyorlar, şu şekil.

Evet, dinliyorum.

VTR: Hocam hangi takımlısınız?

ADNAN OKTAR: Aman, sakın sakın. Milli takım. Hepsini seviyoruz, hepsini destekliyoruz. Tek yanlı riskli, bizde olmaz.

Evet, dinliyorum.

VTR: Benim sorum şudur: İnsanların kalbinde gerçekten sevgi var mıdır?

ADNAN OKTAR: Benim güzel yüzlüm, seni ne kadar kızdırmış insanlar, ne kadar sıkmışlar seni. Yani olmaması anormal değil mi güzel yüzlüm? Sevgi olmadan insan nasıl yaşar ya? Cehennem yani Allah vermesin çok korkunç. Kedi biliyor sevmeyi böyle hırıldıyor sevildiğinde. Köpek de bilir. Bütün hayvanlar bilir, çiçekler bilir, kaplumbağa bile biliyor. Ben yaklaştığımda kafasını uzatıyordu, sevdiriyordu kendini bahçede. İnsan sevgiden yaratılmıştır zaten. İnsan ruhu sevgidir. Allah'ın Kendisi sevgidir ama ruhunu taşıyanlar sevgiyi bilirler. Allah'ın ruhunu taşımayanlar sevgiyi bilmez. Yani o çok önemli, sadece Allah'ın ruhunu taşıyanlar bilirler.

Evet, dinliyorum.

VTR: Yaşadığınız en komik an nedir?

ADNAN OKTAR: Canımın içi çok güzelsin, bayağı güzelsin. Gözlerin renkli, yüzün de yani kusursuz. Evet, çok çok güzelsin. Alnın dahil kaş, göz, burun her yerin çok güzel. Gözlerin şahane bir de gençliğin o diriliği, tatlılığı, güzelliği var ve akarsu gibisin çok çok güzelsin. Allah cennette dost etsin, hafızamda seni tutacağım. Çok sevilecek bir insansın. İnşaAllah orada arkadaş oluruz. Bir daha dinleyeyim.

VTR: Yaşadığınız en komik an nedir?

ADNAN OKTAR: Çokbilmiş bir tip vardı köyde böyle çok enaniyetli falan yani kendini büyük gören birisi. Ata bindi atı Topuzun Gölü tabir edilen göl var o göle soktu hayvanı ilerletmeye başladı, böyle hayvanı da zorlamaya başladı hayvan aniden şaha kalktı bunu suya vurdu işte çocukluk, orada çayırlara yattım öleceğim zannettim. Hakikaten korktum öleceğim diye. Gözlerimden yaş geldi. Ama yani onun şaşkınlığını falan da anlatamam. Kalktı kendine gelemedi. Görünüş muhteşemdi gören olsa anlar. Onlardan bir tanesi diyebilirim. Orada yan tarafta çok iyi hatırlıyorum Aslan Dayı’nın bahçesinin kenarındaki o çayır bir yer vardı oraya dayanamadım artık ayakta duracak halim kalmadı oraya yattım.

Evet, dinliyorum.

VTR: İnsanlara neye göre değer vermeliyiz?

ADNAN OKTAR: Aklına göre güzel yüzlüm aklına. Egoist, bencil olmaması, samimi olması, akıllı olması. Egoistse korkunç yani kendini acayip aşağılar yarı deli gibidir yani egoistse. Samimi olursa çok şahane bir şey. Akıllı olursa nur ala nur çok daha güzel.

Evet, dinliyorum. 

VTR: Sizi çok seviyoruz.

ADNAN OKTAR: Ah benim canlarım, ah benim güzel yüzlülerim. Biri sarışın, biri esmer ikiniz de çok güzelsiniz. Allah hiç ayırmasın sizi birbirinizden. Allah kalbinizdeki bu güzel sevgiyi, coşkun sevgiyi daha da artırsın. Ben size dikkatlice bakıyorum ki cennette sizi hatırlayayım diye. İnşaAllah cennette arkadaş oluruz. Çok şahane güzel insanlarsınız ama güzel yüzlüm ben arkadaşlarınızdan da rica ediyorum sakın birbirinizden ayrılmayın. Mesela çok güzel arkadaşlığınız yani öyle küsme, darılma falan sakın ha. Bütün gücünüzle çözmeye çalışın, karşılıklı özür dileyin falan sakın birbirinizden ayrılmayın. Birbirinize olan sevginiz çok güzel. Allah cennette de kardeş etsin.

Evet, dinliyorum.           

VTR: Üstün ahlak sahibi olmak için ne yapabiliriz?

ADNAN OKTAR: Çok güzel bir insansın, o sevindirici tabii senin için de büyük bir nimet. Üstün ahlak sadece akıllı olmakla olur. Şu kaderin akışına tabi olmak, Allah'ın aklına tabi olmak, konuşmasını Allah'ın yapmasını istemek, düşünmesini Allah'ın meydana getirmesini istemek doğru olan budur. Kendisi düşünmemesi Allah'ın onu düşündürmesi, kendi konuşmaması Allah'ın onu konuşturması budur asıl istenen budur, o zaman insan mükemmel olur.

Evet, dinliyorum.

VTR: Her gün yayına çıkmak zor değil mi?

ADNAN OKTAR: Yakışıklım bilakis, bilakis şahane.

Evet, dinliyorum.       

VTR: Annelik kutsal mıdır?

ADNAN OKTAR: Annelik tabii hem kutsal, hem zor, hem büyük bir mücahidedir, hem mübarek bir görevdir. Anne şeker bir varlıktır, çok tatlı bir varlıktır. Ben dün de öyle bir anne gördüm. Aslan gibi böyle genç iki tane çocuğu var bayağı da güzel, çok da güzel yetiştirmiş. Hiç bozulmamış da maşaAllah çakı gibi böyle. İnsanın çok hoşuna gidiyor onları öyle aslan gibi yetiştirmeleri. O kadar da özenli yetiştiriyorlar ki maşaAllah her şeyine dikkat ediyor. Nasıl kutsal olmasın, nasıl mübarek olmasın?

Evet, dinliyorum.

VTR: Gençlerin neden özgüveni yok?

ADNAN OKTAR: Yakışıklılar yakışıklısı çok baskı yapıyorlar gençlere nefes aldırmıyorlar. Otuz koldan baskı var, onlar da o korku içerisinde rahat edemiyorlar, özgür düşünemiyorlar. PKK baskısı ayrı, derin devlet İngiliz derin devletinin baskısı ayrı, yobaz baskısı ayrı, FETÖ baskısı ayrı. Sokağa çıkıyor it kopuk, mafya baskısı var, evine giriyor babasından, annesinden baskı görüyor, akrabalarından görüyor, amcası, dayısı bile baş belası olabiliyor dolayısıyla tabii çok kişi rahatsız ettiği için özgür ve rahat olamıyorlar. Yoksa bizim gençlerimiz çok tatlı, çok güzel huylular, çok vicdanlı, çok merhametliler. Dikkat ederseniz yayınlıyoruz hepsi birbirinden güzeller, vicdanları da çok güzel. Onlara böyle özgür, güzel, rahat, dostça bir ortam meydana getirsek melek gibi olurlar melek, son derece rahat olurlar. İnşaAllah o döneme doğru gidiyoruz yani Mehdiyet dönemine doğru gidiyoruz. Tayyip Hoca bütün gücüyle o ortamı sağlamaya çalışıyor benim gördüğüm ama şimdi onu da kendi o zayıf akıllarınca devirmeye çalışıyorlar. Deviremezsiniz. Niye? Çünkü Mehdiyet’in desteğini alıyor da onun için.

Evet, dinliyorum.

GÜLEN BATURALP: Dünyanın en büyük takımlarından biri olan Liverpool oyuncusu Mohamed Salah hem mükemmel bir başarı gösteriyor, hem de çok tevazulu ve güzel ahlaklı olduğu için Liverpool taraftarı tarafından çok seviliyor. Çıkan haberlere göre, sırf onun bu güzel ahlakını gören İngiliz taraftarlardan İslam’a geçenler oluyor. Geçtiğimiz günlerde İslam’ı seçtiğini duyuran bazı Liverpool taraftarlarından sonra sosyal medyada elli sekiz bin takipçisi olan bir Liverpool fan sayfasının yöneticisi yaptığı paylaşımda: “Salah’ın bu sezon yaptığı şey inanılmaz. Ben de resmen İslam’a geçiyorum. Mohamed Salah alçak gönüllü olmanın yanı sıra, bize gerçek anlamda başarılı bir profesyonelin nasıl olacağını öğretiyor” dedi. Mohamed Salah gittiği her yerde uçakta, yolda, yanında Kuran taşıyıp okumasıyla da tanınan bir futbolcu.

ADNAN OKTAR: İşte Allah onu özel yaratmış benim yakışıklımı, aslanımı. Görevlendirdiği için de Allah yolunu açıyor, başarı veriyor, dinçlik veriyor. Kim bilir daha ne güzel faydalı hareketleri olacak, ne güzel hizmetleri olacak.

VTR: İrademiz Allah’ın elindeyse ahiretteki derecemizi de Allah mı belirliyor?

ADNAN OKTAR: Ama şimdi o da çok güzel olduğunun farkında üslubundan, halinden belli oluyor. Ama hayret bu kadar güzel olması maşaAllah. Sen burada böyleysen cennette nasıl olursun ben artık düşünemiyorum maşaAllah. Hayret hayret hayret insan büyüleniyor adeta çok çok güzel maşaAllah.  Allah sana uzun ömür versin. Sağlık sıhhat içinde Allah seni yaşatsın. Seni belalardan korusun, dertlerden, acılardan korusun. Allah korkusunun dışında sana korku tattırmasın Allah. Cennette hiç hiç hiç yolu yok sen mutlaka yanımda olman şart inşaAllah. Seni hiç bırakmayacağım cennette inşaAllah. İnşaAllah dost arkadaş olur çünkü biraz fazla tatlı ve güzelsin. Hem çok asilsin, hem çok güvenilirsin, hem çok soylu görünüşün, hem çok temizsin. Bebek temizliği var sende. Bir daha dinleyeyim seni.   

VTR: İrademiz Allah’ın elindeyse ahiretteki derecemizi de Allah mı belirliyor?

ADNAN OKTAR: Güzel yüzlüm tabii, tabii. Mesela Mehdi (as)’ı yaratıyor belirli bir durumda yaratıyor o, o şekilde oluyor. Peygamberimiz (sav)’i yaratıyor mesela o, o şekilde oluyor. Mesela Peygamberimiz (sav)’i çok seviyor Allah. “Sevgilim” diyor ona. Ama evvelde de var yani sonsuz öncede var Peygamberimiz (sav) sonsuz sonrada da var. İşte Allah onun varlığını beğeniyor yani o güzelliği beğeniyor. Cesaretini, yiğitliğini, sabrını çünkü çok cesur, çok metanetli mesela bak iki buçuk saat Allah onu taşlattı. Bak küfür taşladı demiyorum, Allah taşlattı iki buçuk saat Taif’te. İki buçuk saat tükürdüler üstüne. Yanında da kölesi var “sakın” dedi “hiç sinirlenme, kötü bir söz de söyleme, Allah’a tevekkül et, Allah’a hamd et devam et” dedi “sakın öyle bir tepki verme” dedi. Ya kardeşim iki buçuk saat bir insana tükürmek ne demek? Bir de sarmışlar etrafını it, kopuk takımı, ayak takımı Taif’in çakalı, sokağın iti, köpeği. Kesintisiz yürüyor daire şeklinde, başkası olsa kim bilir ne yapar değil mi? Bak sükunete bak ne bağırıp çağırıyor, ne kızıyor gayet sakin yürüyor. Sonra en sonunda artık kalabalık bir yere geldiklerinde en son Taif’in böyle deniz kenarına geliyorlar orada bırakıyorlar taşlamayı. Sonra işte yaralarını falan siliyorlar sakinleşiyor işte orada biraz yemek yiyorlar falan oradan yeniden yola çıkıyorlar. Vakalardan sadece bir tanesi bu, bütün ömrü öyle geçti. İşte Allah o yüzden seviyor onu. Yoksa tamam peygamber ne olacak. Taif’te ona bir yazlık verirdi Allah, bacaklarını da uzatırdı Peygamberimiz (sav) yemeğini yerdi yaşardı. O makamı alamaz. Mesela biz bunu duyunca ne oluyoruz? Cinnet geçiriyoruz değil mi? Sevgimiz kat kat artıyor. Yemek yiyip otursa deseler, biz gayet normal karşılarız onu onda bir şey yok ama o ayrı. Mesela savaştaki kabadayılığı, yiğitliği. Diyorlar ki “ya” diyorlar “kendi çekiniyorlar savaşa girmeye bizi sürüyor” diyorlar. Peygamberimiz (sav) onu duyunca küfrün içine ortadan daldı münafıkların lafını yok etmek için. Dalınca kayboldu onların içerisinde, savaş meydanı kayboldu. Bir saatin üstünde; dediler ki, “Hz. Muhammed şehit oldu. Allah rahmet etsin” dediler. “Bilmiyoruz bundan sonra ne yapacağız” aralarında konuşuyorlar. Resulullah (sav) aralarından yeniden aslan gibi çıktı elinde kılıcıyla. Atatürk diyor ki: “Sırf bu yeter” diyor “iman etmek için” diyor. Bak Atatürk’ün dikkatini çekmiş rahmetlinin, “başka bir şeye gerek yok” diyor. “Sırf bu konu iman etmek için yeterli” diyor. “Onun hak peygamber olduğunu anlamak için bu yeterli” diyor. Kafasını biraz çalıştıran bunu anlar. Bir saat etrafı daire şeklinde çevriliyken bir insan oradan kurtulabilir mi? Hedef o, sadece o, zaten amaç o. Bir de bu adamlar öküz gibi cahiller, nereye gitseler tükürüyorlar yani ahlaksız adamlar. Taşlama ve tükürme çok yaygın. Mesela bir yere gidiyor bir de pis pis herifler iğrenç mahluklar. Peygamberimiz (sav)’in ne kadar temiz olduğunu biliyorsunuz. Ne yapar adam orada cinnet geçirir öfkeden değil mi? Hiç sesini çıkartmıyor.

Evet, dinliyorum.

VTR: Bir insan bir insanın ruh sahibi olup olmadığını nasıl anlayabilir?

ADNAN OKTAR: Güzel yüzlüm çok yolu var, bir kere çok egoist, bencilse orada bir anormallik vardır yani açıklaması yok. Ama kabaca diyecek olursan gözünden anlarsın boşluğa bakar onlar. Çok özür dilerim yani karga gibi bakarlar yahut kaz gibi, ördek, kaz gibi böyle o tarz bakar yahut sığır bakışı gibi bomboştur bakışları, ölü olduğu anlaşılır. Ama egoistliğinden de anlayabilirsin bencil, hayvan gibi böyle kendi egoisttir başka bir şey düşünemeyecek haldedir oradan da ama çok fazla var belirtisi ama ben birkaç tanesini söylüyorum.    

Taif’te Peygamberimiz (sav)’in onlara verdiği cevap var yayınlamıyorum cezbeye gelirsiniz diye.

Evet, dinliyorum inşaAllah.

VTR: Kadınlar erkeklere göre neden daha duygusal yaratılmıştır?

ADNAN OKTAR: Canımın içi sırf duygusal değil de çok çok özür dilerim kimse alınmasın akıl yönünden, zeka yönünden Allah mükemmel yaratmış kadınları öyle diyeyim. Mesela rengi daha iyi görür, sesi daha iyi duyar, kokuyu daha iyi duyar, dokunma hissi daha gelişmiştir. Muhakeme-yargısı daha geniştir, ihtimal sayma gücü çok yüksektir, analiz gücü çok yüksektir fakat duygusallığa boğulup tereddütte kalıp içinden çıkamama özelliği de var kadınların bu onların dezavantajı olmuş oluyor. Mesela on ihtimal üstünde duruyor içinden çıkamıyor. Ama erkeklerde öyle olmuyor adam iki ihtimal düşünüyor ikiden birini seçiyor bayağı da ferah. Kokoreç mokoreç ne bulursa yiyor. Hepsi için demiyorum da bir kısmı için diyorum. Ekmek arası falan böyle.

Resulullah (sav) namlı kabadayıydı biliyorsunuz. Uhud Savaşı’nda münafıklar Peygamberimiz (sav)’i terk ettiler üç yüz kişi. Çok zor durumda kaldı İslam ordusu. Resulullah (sav)’ın üst dişini kırdılar yani kesici dişinin biraz yanındaki dişini kırdılar. Alt dudağını yaraladılar. Alnından yine yaraladılar alnı yaralandı. Yanağının üst kısmını yaraladılar yani bayağı hasar aldı yüzü. Yüzü bayağı kan içinde kaldı Uhud Savaşı’nda. Ama kabadayının şanından tabii. Hz. Ali (kv) falan tanınmayacak hale geliyordu kandan zaten. Kızılbaşlık oradan geliyor, o beyaz sarık sarıyordu, savaşta kıpkızıl kan oluyordu sarığı. İşte o münafıklara pek ses çıkartmamışlar ben ona şaşırıyorum. Resulullah (sav) da bir şey dememiş. Aslında o devleti yıkmaya matuf bir hareket. Çok ağır bir suç o fitnedir, fitne katilden beter. Yani en üst dereceden suç yaptıkları ama Resulullah (sav) bir şey dememiş. Onların ilerde nesillerinin çocukları olacak, onlardan iyi müminler çıkacak demiş. Doğru hakikaten çıktı ama yaptıkları bayağı ağır bir suç. Devleti yıkmaya matuf bir hareket yani müesses nizamı yıkmaya yönelik fitne, klasik fitne. Karşılığı da ağır yani İslam’da.

Evet dinliyorum.

VTR: Cennet ve cehennem bu evrende mi?

ADNAN OKTAR: Yakışıklım şöyle söyleyeyim biraz şaşıracaksın ama yüz yüzesin cehennem ve cennetle yüz yüzesin. Yani adım attığında cennete geçersin adım attığında adam cehenneme geçer. Yani perdesi açıldığında, şu perde kalktığında hemen cehenneme geçer, eğer perde kalkarsa hemen cennete geçer. Bir de çok makul karşılar insan, geçen. Zaten inşaAllah göreceksiniz. Öyle şaşırma falan olmaz.

Evet dinliyorum.

PINAR YADA: Küçük bir kanguru türü var koukaku.

ADNAN OKTAR: Sevgiye karşılık veriyor o da. Tipsizliği çok tatlı, tipsiz olunca daha da tatlı oluyorlar.

PINAR YADA: 24 Haziran’da yapılacak seçimler öncesi CHP-İYİ Parti ittifakı PKK’lılar tarafından sevinçle karşılandı. Örgütün elebaşlarından Duran Kalkan “Ben daha önce bu ittifakın kurulması gerektiğini zaten söylemiştim. Ayrıca HDP’nin de bu ittifak içerisinde yer alması gerekir” dedi eğer Cumhurbaşkanı Erdoğan seçimi kazanırsa her şeyin sonunun geleceğini belirtti.

ADNAN OKTAR: Her şeyin sonunun geleceğini; gelmiş sonu o zaman işlerine baksınlar. Artık başlarının çaresine baksınlar. Hakikaten de artık açık net kazandı yani. Bak kazanacak diye bir şey yok kazandı. Eğer kendileri başlarının çaresine bakmak istiyorlarsa şu andan itibaren yapabilirler. Bir bildiğimiz olmasa söylemeyiz.

Evet dinliyorum.

VTR: Hızır (as), eski Mısır’da önemli birisi miydi?

ADNAN OKTAR: Yakışıklım güzel yüzlüm, çok çok güzelsin Allah’a şükür. Allah seni bu güzelliğinle sonsuza kadar yaşatsın. Cennetiyle seni şereflendirsin. Bak sana şimdi resimler göstereceğim. 12 bin yıla kadar resim. Bak bin yıllık, 2 bin yıllık, 3 bin yıl, 4 bin, 5 bin, 6 bin, 7 bin, 8 bin, 9 bin, 10 bin, 11 bin, 12 bin yıllık ve 30 ayrı ülkede birbiriyle alakasız biri Asya’da, biri Avrupa’da, biri güney Amerika’da bak Üstad’a bak her yerde aynı.

GÖRKEM ERDOĞAN: Bu Asur Medeniyeti.

ADNAN OKTAR: Kovayı bırakmıyor elinden.

GÖRKEM ERDOĞAN: Soldaki Amerika diğeri Mezopotamya’da, bu da farklı medeniyetlerdeki kova sembolleri, Antik Meksika, 12 bin yıllık Göbeklitepe kalıntıları.

ADNAN OKTAR: 12 bin yıl.

GÖRKEM ERDOĞAN: Evet. Mayalar dönemine ait. Bu da Meksika M.S. 600-900, bu Mısır Medeniyeti M.Ö. 650-350, Nemrut’un sarayından kovanın yakın görüntüsü, Sümerler dönemine ait, bu da Sümerler dönemine ait. Meksika. Urartu Medeniyeti M.Ö. 1250 yılına ait bu.

ADNAN OKTAR: Kovayı hiç bırakmıyor elinden ve kozalak.

GÖRKEM ERDOĞAN: Bazen balık şeklinde olduğunu söylemiştiniz bazen bir kuş kafası, kartal kafası. Kafalarında, başlarının üzerinde kask benzeri iki boynuzlu bir yapı. Biri Mezopotamya’da diğeri Ekvator’da.

ADNAN OKTAR: Ekvator-Mezopotamya var mı bir bağlantı? Yok. Çok uzak ülkeler, aynısı ama.

GÖRKEM ERDOĞAN: Kova-kozalak sembolleri yine. Etrüks Medeniyetine ait M.Ö. 800-600, Mitannian Krallığına ait Mezopotamya M.Ö. 1350.

ADNAN OKTAR: Kova her yerde var. Ab-ı hayat ne demek? Bak bakalım. Ab-ı hayat çeşmesi.

GÖRKEM ERDOĞAN: Hayat suyu.

ADNAN OKTAR: Neydir o?

GÖRKEM ERDOĞAN: Ölümsüzlük suyu.

ADNAN OKTAR: Ölümsüzlük suyu.

GÖRKEM ERDOĞAN: Evet.

ADNAN OKTAR: Hızır (as)’la bağlantısı var mı o ölümsüzlük suyunun? Öyle bir şey geçiyor mu ifadelerde?

GÖRKEM ERDOĞAN: Hz. Hızır (as)’ın bu sudan içtiği söylenir diyor internetteki bir yazıda.

ADNAN OKTAR: O kovadaki su ne suyu acaba? O konuya geçeceğiz sonra.

Evet devam edelim.

VTR: Kalbi ne katılaştırır?

ADNAN OKTAR: Güzel yüzlüm müminin kalbi katılaşmaz. Yani adam olmuyor zaten, öyle oluyor. Zaten üflesen katılaşır o, ne yaparsan yap katılaşır. Çamur güneş görünce ne oluyor? Kuruyor, katılaşıyor. Onlar da öyle anında katılaşır. Ruh sahibinin öyle bir şey yapması mümkün değil. İmkânsız Allah’a kul olmanın dışında hiçbir yolu olmaz. Mesela Resulullah (sav); Allah ona ruh üfürdü. Allah’ın ruhunu taşıyordu ikinci bir yolu yok. Sürekli Allah ile bağlantıdaydı. İsa Mesih; Allah ona ruh üfürdü Kutsal Ruh, sürekli Allah ile bağlantıdaydı. Meryem mesela Allah ona da ruh üfürdü. O da sürekli Allah ile bağlantıdaydı. Yani ikinci bir yolu olmaz. Allah’ın ruh üfürdüğü bir insan yani Ruhu-l Kudüs’le desteklenen bir insanın ikinci bir tavrı olmaz mümkün değil yapamaz. Yani tahayyül dahi edemez öyle bir şeyi.

Evet dinliyorum.

VTR: Niye biz eski güreşçileri göremiyoruz?

ADNAN OKTAR: Helal olsun benim aslanıma. Onları davet edelim bundan sonra canlı yayına çıkaralım. Teker teker davet edelim ve anlattıralım Toledo’da ne yapmış, Roma olimpiyatlarında, Helsinki’de ne yapmış. Bütün maçları anlattıralım.

VTR: Genlerimizde dedelerimizin bilgileri varsa, Hz. Adem (as)’in de bilgileri var mıdır?

ADNAN OKTAR: Tabii ki güzel yüzlüm. Senin ne kadar masum yüzün var ne kadar temiz. Ama hep böyle liseli kızlar bazen ben görüyorum lise önünden geçiyorum kuzu gibi hepsi acayip şekerler. Tabii Hz. Adem (as) Avrupai görünümlüydü. Yakışıklı, uzun boylu bir delikanlıydı. Havva annemiz de bayağı güzel boylu boslu bir kadındı. Peygamberimiz (sav) de öyle çok Avrupai’ydi Peygamberimiz (sav). İbrahim (as) de öyle Hz. İbrahim (as). Şu anki Avrupa neslinin genlerinde Hz. İbrahim (as) genlerini tespit etmişler. Onun soyundan geldiği yani ağırlıklı onun soyunun etkisiyle o güzelliğin oluştuğunu iddia ediyor Avrupa’daki bilim adamları. Hep ona benziyorlar genellikle. O düzgünlük oradan kaynaklanıyor. Mesela Peygamberimiz (sav)’in sırtında ben var genetik olarak 1400 yıl sonra Mehdi (as)’de çıkıyor sırtında. Mesela Abdülkadir Geylani’nin sırtında çıkıyor o da seyit bak ara aşamada bu sefer de onda çıkıyor. Ama hiçbir şekilde kaybolmuyor devam ediyor. Hz. İbrahim (as)’de var ilk. Bak o sırtında ben genetik görüyor musun bak nereden nereye nereden nereye. Hiçbir şekilde gitmiyor.

Evet, dinliyorum.

VTR: İnsanlardaki sevgisizliği nasıl giderebiliriz?

ADNAN OKTAR: Canımın içi o Allah onu bela olarak verdi açıkça söyleyeyim. Deccalin atağı sonucunda özel olarak bela olarak verilmiş bir şey. Şu an deccal yenildiği için yani sevginin düşmanı yenildiği için sevginin dostu kazandığı için, Mehdiyet kazandığı için sevgi dünyaya hakim oluyor ve olacak göreceksiniz. Üç-beş yıla kadar ortalık durulur.

Bu Hz. Musa (as)’nın yanında bir balık var biliyorsunuz normalde ölü balık o. Yine o balığın canlanmasının nedeni de yine o kovadaki su. Kovadaki suyun dokunmamasıyla balık canlanıyor. Bak her yerde o özenle taşıyor onu.

Evet, dinliyorum.

VTR: Canlı Sohbetler’i severek izliyoruz.

ADNAN OKTAR: Allah ikinizi de cennette bu güzelliğinizle, bu tatlılığınızla sonsuz kadar yaşatsın. Anne kızlar gibi geldi bana. Aslan gibi yetiştirmişsin çok çok güzel kızın anne de çok güzel. Sağlık sıhhat içerisinde uzun ömürle yaşayın inşaAllah. Allah kalbinize ferahlık versin. Bu sıkıntılı duruma da hiç ehemmiyet vermeyin, bu olması gereken bir şey. Allah tarafından planlanan bir şey bu, daha önceden bilinen bir şey. Bundan panik olmayın daha da garip şeyler de olacak. Korkmaya falan hiç gerek yok. Sonuçta 2023’lerde ben buradayım. Ne demişti ne oldu diye bir değerlendirin. Hep beraber bakacağız.

Zülkarneyn (as) bu kovadaki suyu çok istedi, o suyun ona ulaşmasını, onu elde edemedi Zülkarneyn (as). Bir içme var o suyun bir de o suyun dokundurulması var. Yani enseden, enselerine dokunduruluyor o dikkat çekiyor. Mesela bu orada onu gösteriyor. Ensesine dokunduruyor.

Evet, dinliyorum.

VTR: Bir insanın Allah’a olan yakınlığı nasıl anlaşılır?

ADNAN OKTAR: Canımın içi olay o kadar açık ki nasıl söyleyeyim gözümüzün önünde bir ekran var; bilgisayar, saat. Bitti yani bilgisayar, saat fabrikada yapılıyor denemez çünkü görüntü olarak görüyoruz. O zaman mecburen iman gerekir. Bunu yaratan da kesintisiz devam ediyor göstermeye zaten. Devamı gelir mi nasıl diyelim devam ediyor zaten. İşte devamına ahiret deniyor. Ahirde olan yani devam eden, sonradan gelen anlamına geliyor.

Evet, dinliyorum.

VTR: Ben Sakarya’dan Samet. Neden Atatürk dinine bu kadar düşkünken insanlara yanlış anlatılıyor?

ADNAN OKTAR: Anlatılıyor idi yakışıklım onu paramparça ettik. Atatürk’ün çok dindar, milliyetçi, kabadayı, yiğit bir delikanlı olduğunu anlattık adamların nevri gitti, akılları gitti. Ondan sonra Atatürk’ten soğudu birçok Atatürkçü. Bak dikkat ederseniz sesleri çıkmıyor. Atatürk’e biz sahip çıkıyoruz şu an.

Hızır (as) o yanında taşıdığı kovadan kendisi içiyor. Evet, kendisi içiyor ama görüşmek istedikleriyle de sadece onların enselerine o sudan kozalağa batırıp dokunduruyor. O zaman gözündeki perde açıldığı için şahsın yani şu gördüğümüz şey açıldığı için kanaati geliyor onun Hızır (as) olduğuna ve gördüğü de çok sarsıyor onu tabii. Yeni bir boyut görüyor, yeni bir hayat gördüğü için çok sarsılıyor. Ondan sonra Hızır (as)’ın her dediğine uymuş oluyor. Konu bu.

Evet, dinliyorum.

VTR: Bu aralar sıklıkla spor aktiviteleri yapabilmek için ebeveynlere çok parkur yapıldı. Ancak bunları daha çok kullananlar bayanlar ve yol kenarındalar, Türkiye gibi bir ülkede şartlar belli bayanlar çok rahat bir şekilde spor yapamıyorlar. Neden daha farklı alanlarda bayanlara aktivite alanları düzenlenmiyor?

ADNAN OKTAR: Evet hakikaten alenen açık ben gördüm birkaç kere başörtülü hanımlar falan orada spor yapıyor. Görünüşü tabii iç açıcı değil belki o kadın orada acıkarak üstünü falan. Normal spor kıyafetleriyle yapacak. Ama başörtüsüyle pardösüyle yapıyor görünümü bir garip oluyor tabii. Olabilir tabii yeşillik bir alan kapalı sadece hanımların gireceği gibi gayet kolay yapılabilir ve kadınlar için de huzur verici olur. Onu teklif olarak sunalım, söyleyelim doğru söylüyor hanım kardeşimiz. 

Evet, dinliyorum.

VTR: En çok neyi özlüyorsunuz?

ADNAN OKTAR: Nasıl benim canım? Çok çok güzel değil mi? Evet asil hakikaten. Çok soylu görünüşü. Ve bayağı kibar maşaAllah. Allah o güzelliğiyle, o zarafetiyle inşaAllah cennet kızlarından yapsın onu. Cennette de inşaAllah birlikte gezelim cennet vasıtalarıyla cennet bahçelerinde hep sohbet edelim. Bir daha.

VTR: En çok neyi özlüyorsunuz?

ADNAN OKTAR: Köy güzeldi köy. Dinliyorum.

PINAR YADA: Adnan Bey Dünya Şampiyonu Milli Güreşçimiz Rıza Karaalp’in 2016 yılında rakibini tuş ettiği bir görüntü.

ADNAN OKTAR: Evet, dinliyorum.

VTR: Allah bizden nasıl bir sevgi bekliyor?

ADNAN OKTAR: Ah severim ben senin tatlılığını, güzelliğini. Seni bu kadar güzel yaratmasının nedeni zaten senin sevilmen için yaratıyor. Şu gözlerindeki ifadeye bak sevgiyi nasıl güzel ifade ediyor. İşte Allah’ın amacı da senin sevilmen, senin bu kadar güzel olmanı yaratan Allah sonsuz güzel olduğu için tabii ki dolaylı olarak bir ortada harika var. Çünkü seni bu kadar güzel yaratıyor ve senin sevilmeni istiyor o zaman Kendisi sonsuz güzel. O zaman onu çok seviyoruz. Allah’ı çok seviyoruz. O sende tecelli etmiş oluyor, bir ışık gibi tecelli ediyor. Ne kadar güzel hayret maşaAllah. Hayır yüzündeki o dostane sıcak ifade ve çok temiz olduğun belli. Çok dürüst olduğun belli. Allah seni korusun kollasın, iyilikle bereketle sarsın. Hep sana hayır versin, iyilik güzellik versin. Cennette o güzel bakışlarını sonsuza kadar görmek isterim Allah inşaAllah cennette arkadaş etsin. Sonsuza açılan bir sevgi istiyor Allah. ‘Allah’ı seviyorum’ diyor Allah onu yeterli görmez. Daha fazla, daha fazla, daha fazla, daha fazla kesintisiz daha fazla istenmesi lazım. Sonsuza kadar daha fazla isteyeceğiz. Ve O da sonsuza kadar daha fazla nimet vermiş oluyor.

Tayyip Hocam kazanacak şamata yapmasınlar.

Evet, dinliyorum.

VTR: Bir kadını beğenmeniz için ne yapması gerekir?

ADNAN OKTAR: Benim güzel yüzlüm nasıl güzelsin nasıl nasıl maşaAllah. Hem Uzakdoğu’nun bir güzelliği var hem masumluk var hem kadın güzelliği var. Her yönden muhteşemsin. Gece gündüz sevin ve böyle genç olarak çok uzun yaşarsın, inşaAllah. Allah seni cennette kardeş etsin. Şu dişlerinin güzelliğine bak. Artık düşün dişlerine kadar güzelsin ve bakışların muhteşem çok çok güzel. Harikulade güzelsin saçın da çok iyi olmuş. Güzel tarz yapmışsın. Evet, çok yakışmış. Allah seni nuruyla, hidayetiyle sarsın. Senin üzülmene Allah asla imkan tanımasın. Güvenilir dostlarla birlikte yaşatsın seni. Cennette de mutlaka arkadaş, dost olalım. Ben güzel yüzlümü bir daha dinleyeyim.

VTR: Bir kadını beğenmeniz için ne yapması gerekir?

ADNAN OKTAR: Gözleri, bakışları, o gözündeki deli tutku. Yani insanın ruhunu eriten o bakış onun gerisinde başka bir şeye gerek yok. Yani o esir eder. İstese kadın gözüyle esir edebilir. Ama tabii iradeli olması lazım. Hiçbir şeye olumsuz yaklaşmaması gerekiyor ki beyni sağlıklı olsun. Ama işte “beni sevmiyor” falan diye düşünürse veyahut beğenmediğini düşünürse o zaman dikkati dağılabilir. “Mutlaka seviyor, mutlaka beğeniyor” diye düşünürse ve Allah’a sığınırsa Allah onda muazzam güzel bir bakış meydana getirir. O kadın artık büyüler, öyle tabir edeyim. Olağanüstü etkiler ve o büyü de hiçbir şekilde kalkmaz. Akıllı ve imanlı olduğu müddetçe ömrü boyunca devam eder o. Allah, mümin kadınlara böyle muazzam bir güç vermiştir. İmanlı kadın zaten Allah tarafından güzel gösterilir karşı tarafa bir mucize olarak. Yani hiçbir imanlı kadını mümin çirkin görmez. Gözüne mutlaka güzel görünür. Ama mümin tabii küfre öyle görünmez. Yani çok korkunç görünür. Resulullah (sav) örneğinde var ya Resulullah (sav)’ı görüyor Ebu Cehil yolda adam yani içten gelerek söylüyor coşkuyla böyle diyor ki, “Ne kadar çirkinsin Ya Ebu'l-Kasım” diyor. Peygamberimiz (sav) hiç şaşırmıyor. Adamın gözüne öyle görünüyor çünkü. “Doğru söylüyorsun” diyor Peygamberimiz (sav). Hz. Ebubekir (ra) onun aşığı, Resulullah (sav)’ın aşığı. Bakıyor böyle donup kalıyor. “Ne kadar güzelsin Ya Resulullah” diyor. “Allah seni ne kadar güzel yaratmış. Senin güzelliğine doyum olmuyor” diyor. “O da doğru söyledi” diyor. Sahabeler diyorlar ki, “Ya Resulullah, siz daha iyi bilirsiniz. Hikmet yönünü öğrenmek için soruyoruz” diyorlar. “Her ikisine de doğru söylediniz” diyorlar. “İkisi de zıt ifadeler” diyor. Resulullah (sav) diyor ki, “Ben bir aynayım, bana bakan kendini görür” diyor. “O öyle görüyor, kendini görüyor” diyor. “Ebubekir de baktığında bende kendini görüyor” diyor. MaşaAllah.

Evet, dinliyorum.

VTR: Cennette bilinçaltı kavramı var mıdır?

ADNAN OKTAR: Evet, cennette bilinçaltı çok güçlüdür, akıl çok güçlüdür, muhakeme çok güçlüdür. Parazit yoktur beyinde mesela unutkanlık, sıkıntı, dikkat dağınıklığı bunlar yoktur. Özel verilir bunlar dünyada. Yani zorluk olarak kasten verilir. Özel olarak geliştirilen birçok eksik yön vardır. Beyin çok berraktır cennette zaten ‘o gün görüş keskindir’den kasıt odur. Beyin keskinliği, beyindeki netlik. Bizim hani beynimiz çok özür dilerim de yanlış anlaşılmasın ama beynimiz olmayacak cennette. Yani beyin yoktur. Sadece kafamız, kaşımız, gözümüz var ama başımızın içinde beyin olmaz. Yani Allah’ın gücünün asıl olduğunu görmek açısından da o zaten asıl güzel nedenlerden bir tanesi. Mide yok, karaciğer yok. Kan yok, damar yok. Mesela ciltte hiç damar yoktur, sütun gibidir insanların vücudu. Tüy de yoktur. Sadece erkek isterse eğer Allah sakal yaratıyor. Yani kaş, kirpik. Evet, saç dışında vücutta tüy yok. Hiçbir tüy yoktur. Damar da yoktur yani vücuda bakıldığında dışardan görünen damar yok. Sütun gibi vücut. Ama son derece makul karşılayacaksınız. Şimdi söylüyorum “dediydin” dersiniz. Yani bundan daha normal ne olur ki falan görüşünde olacaksınız. Zaten böyle olması gerekir gibi.

Evet, dinliyorum.

VTR: İnsan sevgiyi unutur mu?

ADNAN OKTAR: Güzel yüzlüm o sizin için değil o, ruhu olmayanlar için olacaktır. Sizi zaten Allah damgalı yaratmış. Baksana elin, yüzün gözlüğün olmasına rağmen yüzündeki nur açık açık görülüyor. Her yerin nur yani nurdan yaratılmışsın. Her yerine yansımış. Tertemizsin, alnındaki ışıktan, yüzündeki ışıktan hemen belli oluyor. Sevgiyi unutman mümkün değil. Ama ölüler zaten sevgiyi unutacak. Yani istese de o zaten çıkaramaz sevgiyi. O size göre değil. Küfür olarak yaratılanlarda sevgiyi unutma olacaktır. Allah seni cennette bana dost arkadaş etsin. Sen çok çok güzelsin. Baksana, hayret şu güzelliği. Güzel yüzlüm Allah seni korusun. Sen çok güzelsin. Kötü insanlardan, kötülerden Allah seni korusun. İyi arkadaşların varsa sevdiğin, hiç onlardan ayrılma. Onlarla böyle iyice kanka ol. Genç kızlar bazen gereksiz birbirlerine küsüyorlar. Mesela üç yıl devam etmişler, ne güzel devam et işte güzel. Çünkü arkadaş elde etmek kolay bir şey değil. Samimiyse falan ufak tefek nedenlerden ayrılma olmaz. Ama tabii şeytansa ayrılsın. Yani hasutsa olmaz.

Evet, dinliyorum.

VTR: Allah yolunda çekilen her sıkıntı Müslüman için salih amel hükmünde midir?

ADNAN OKTAR: Aferin, benim canıma. Aferin, benim güzel yüzlüme. Tabii ki. Bak canım benim Taif’de Peygamberimiz (sav), iki buçuk kilometre tükürük ve taş yağmuruna tutuluyor. Deli oluyoruz Peygamberimiz (sav)’e. Belirli olaylar bunlardan dolayı çok seviyoruz. Mağaraya saklandı, oradan çok seviyoruz. Ama en çok Taif’deki o taşlanma. Hz. Yusuf (as), cezaevi. 7 yıl yattı. Cezaevinde herkesi ikna etmiş cezaevi müdürlük konumuna gelmiş artık. Yani fahri müdür. Müdür ona bırakmış işi gücü cezaevini o idare ediyormuş her şeyini. Görüyor musun aklı? Çünkü aklına hayran yani mükemmel bir akıl var. Çıkar çıkmaz hemen oranın lideri olan kişi, maliyenin başına getiriyor. Sonra hemen devletin başına geçti Hz. Yusuf (as). Aslında onun mezarı bu piramitlerin içerisinde. İnşaAllah, bulacağız. Çünkü onların kıyafetini giyiyordu. Yani resimlerde falan da vardır ama çıkaramıyoruz şu an. Orada kral da aynı onlar gibi yöneticiydi. Yani Mısır’daki krallar gibi yöneticiydi.

Evet, dinliyorum.

VTR: İnsanlar çevrelerini güzelleştirmek için neden bir şeyler yapmıyorlar?

ADNAN OKTAR: Güzel yüzlüm şu an sarhoş gibi insanlar. Bu FETÖ saldırısından, PKK saldırısından, deccal saldırısından dolayı biraz sarhoşluk hali var bir kısım insanlarda. Bir ferahlayalım düze çıkalım şu Mehdiyet’in atağı ile her yeri cennete çeviririz Allah’ın izniyle. Biraz sabredin.

VTR: Hz. Mehdi (as)’ın çıkışını çabuklaştırmak için bir şeyler yapabilir miyiz?

ADNAN OKTAR: Benim nur yüzlüm, güzel yüzlüm bir film şeridi var, bu film akıyor. Bu filmin mesela şu saniyesi şu dakikasında Hz. Mehdi (as) devreye giriyor. Yani biz onu ileri-geri değiştiremeyiz. O kaset değişmez. Yani o kasetin bir akışı var istediğimizi yapalım, ne yaparsak yapalım o kasetteki o bölümün gelmesi gerekiyor. Ben ta 1979’da faaliyete başladım. Çocuklara dedim ben 40 yıl sürecek dedim. 40 yıl, devam ediyor işte görüyorsunuz. Bütün olacak olayları da söyledim. Hepsi de çıktı. Hepsini söyledim yani. Hadislerden bakıp söyledim.

Evet, dinliyorum.

VTR: İnsanlara işlerinde yardım etmek ibadet midir?

ADNAN OKTAR: Yakışıklım tabii ibadet olur ama yani iyi bir insansa ve Allah yolunda harcıyorsa o insana yardımcı olursan tabii o mükemmel bir ibadet olur namaz gibi. Ama adam sığır gibi adam “sadece zengin olmak istiyorum” diyor. Yani “köşeyi dönmek istiyorum, dünyayı yaşamak istiyorum” diyor. Biz ona niye yardımcı olalım? Hayır, yardımcı olsak da bir şey kazanamaz o zaten. Yani öyle bir şey olmaz. Müslüman zaten öyle bir şey yapmaz.

Evet, dinliyorum.

VTR: Erkekler neden kadınlara değer vermeyi bilmiyorlar?

ADNAN OKTAR: Güzel yüzlüm sen çok temiz bir delikanlısın. Temiz bir insansın ama herkes senin gibi merhametli olmuyor. İşte ruh sahibi olmuyor. Allah’ın tecellisini onda göremiyor. Allah’ın yüzünü onda göremiyor. Halbuki Allah’ın Cemal isminin bir tecellisidir kadınlar ve mübarek, müberra varlıklardır. Adam şeytani gözle bakıyor. Karanlık bakıyor ve sadece karanlığı görebiliyor. Onun için ruhu olmayanları kaale almayın siz. Sadece ruhu olanları esas alın. Ruhu olanlarla da arkadaş olun. Ölüden bir şey çıkmaz yani. Ölüyle ne yapılır? Şimdi mezarlığa gidelim adamları toplayıp buraya getirelim. Ne olur, hiçbir şey yok ölü yani. Gerçek halini görseler kaçarlar aslında bildiğin ölü, klasik ölü yani. İkinci benle konuşuyor onlar. Oradan şaşırıyorsunuz canlı zannediyorsunuz. Halbuki rüyada da insan mesela akşam bazen konuşmaya başlar. Onunla konuşma mümkün mesela “Nasılsın?” diyorsun “İyiyim” diyor. Rüyasında konuşuyor. “Yemek yer misin?”, “Yok, şu an yemek yemek istemiyorum” diyor. Makul konuşur yani. İkinci ben, sorsan aklının ucundan bile geçmiyor. Hiç hatırlamaz yani. 

Evet, dinliyorum.

VTR: En öne geçmeyi istemek kötü bir duygu mu?

ADNAN OKTAR: Senin boyunu posunu seveyim ben senin. Aslan gibisin çok güzelsin sen. Nur gibisin güzel yüzlüm, tertemiz. Tabii ki en öne geçeceksin. Gayet güzel bir şey Müslümanın yapması gereken odur. Her yerde en başarılı olmaya çalışacaksın. Dolayısıyla kalite artacak, güzellik artacak. Mesela çok bakımlı ve tertemizsin gayet güzelsin, bu bir öne geçmedir. Akıllı bir kızsın, bu bir öne geçmedir. Çalışkansın, bu bir öne geçmedir. Elinden, yüzünden nur akıyor. Çok çok güzelsin. Allah seni cennette arkadaş etsin, dost etsin. Biraz daha yaklaştırsana yüzünü. Bakışlarındaki güzellik, yüzündeki nur çok çok muhteşem. Ondan hiç çekinme yani hep birinci olmaya çalış. Ama tabii yıkıcı olarak değil yani kimseye zarar vermeden. Ama hep birinci olmaya çalış o kaliteyi yükseltir. Daha güzel olur.

VTR: Heyecanımızı yenmek için ne yapmalıyız veya neler yapabilmeliyiz?

ADNAN OKTAR: Yakışıklım şimdi iki türlü var. Bir, kontrolsüz bir heyecan var. O Allah vermesin tabii bir rahatsızlık. Yani gece gündüz devam eden bir heyecan hali. Ama onun için modern ilaçlar var yani o sakinliği sağlayabilir. Bir doktora gidildiğinde verilen ilaç o sekineti sağlar. Ama öbür türlü heyecan makbuldür. Yani stres insanı açar, canlandırır. Yani kasların da strese ihtiyacı vardır. Beynin strese ihtiyacı vardır. Yani böyle atak, atik olmaya ihtiyacı vardır. Heyecana ihtiyacı vardır. Heyecan insanı güzelleştirir. Aklını açar. Yeteneğini geliştirir. Şevkini artırır. Mesela güzel bir kadını gördüğünde insan heyecanlanır. Konuşma yeteneği artar insanın. İltifat edersin, gönül alırsın, ona iyilik yaparsın. Sevgi sunarsın, hizmet edersin heyecanla. Ama adam yani hımbılsa ölü gibi bakar. Bayat hindi gibi öyle iyi bir şey değil o. Yani heyecan güzeldir.

Evet, dinliyorum.

VTR: Allah sevgisini kalbimize bir anda mı ilham eder?

ADNAN OKTAR: Nur yüzlüm çocukken bilemez tabii insan çok çok küçükken bilemez. Ama makul bir yaşa geldiğinde bence dört-beş-altıda bile anlar. Bayağı iyi anlar. Ama derinlemesine anlama kırk yaş diyor Allah. Ayette olgunluk yaşı diyor kırk yaş. Bir akıllı anlama var Allah onu istiyor akıllı anlamayı çocuk yapamaz. Allah’ı sevebilir de ama akıllı derin anlamayı kolay yapamaz. Allah’ın beğendiği de o zaten. O sonsuzluğa doğru açılan bir bakış açısı. Ruh üfürdüğü yani Ruhu’l Kudüs’le desteklenen kullarında bu oluyor. Öyle bir zorluk olmaz. Zaten Allah onları öyle yaratmış oluyor. Rahatça onu elde edebilir.

Evet, dinliyorum.

VTR: Futbol faydalı bir spor mu?

ADNAN OKTAR: Yakışıklım faydalıdır fakat riski çok yüksek. Diz falan ayak korumasının çok iyi yapılması lazım. Bayağı güçlü bir koruma yapılması gerekiyor. Çünkü bu menüsküs çok yaygın futbolcularda. Sakatlanmayan futbolcu nerdeyse yok gibi. Şiddetli tekme alıyorlar devriliyorlar falan. Ona çözüm olursa güzel, canlı, hareketli bir spor. Ama ona tedbir alması çok önemli o diğer spor dallarında koruyucu çok fazla tedbir alıyorlar. Aynı koruyucu tedbir orada da alınması lazım. Hiç gerek duymuyorlar adeta, olmaz öyle.

Evet, dinliyorum.

VTR: Münafıklar çatlayın, patlayın, iftiralarınıza hiç inanmıyoruz.

ADNAN OKTAR: Ama tatlılık, yakışıklılık, neşe, samimiyet hepsi üstlerinde maşaAllah. Allah birbirlerinden ayırmasın, güçlü samimi arkadaş olarak Allah onları çok uzun yıllar, çok çok uzun yıllar yaşatsın. Cennette de Allah birlikte olmalarını nasip etsin. MaşaAllah tam cennet arkadaşı olacak gençler. İnşaAllah cennette arkadaş oluruz.

Evet, dinliyorum.

VTR: Merhaba ben Sakarya’dan Büşra. Sizce insan ruhuna en iyi gelen ses hangisidir?

ADNAN OKTAR: Herhalde insan sesinin dışında diyor. Bence keman. Keman şahane çok etkileyici bir saz. Bayağı güzel. Ama kuş sesi de dahildir herhalde bilmiyorum. Kuş çok şeker ama adamın notası belirli cik cik cik başka bir şey yok. Keman sanattan oluştuğu için sanatla çıktığı için sanatı da Allah yarattığı için kemanın sesi Allah’ın yarattığı bir sestir. Allah’ın meydana getirdiği bir ses olduğu için de etkileme gücü çok yüksek tabii. Ama benim güzel yüzlümde aklım kaldı, o çok nurlu, çok efendi. Nasıl temizsin sen canımın içi nasıl temizsin. Allah sana çok uzun ömür versin, sağlık sıhhat versin. İnşaAllah bu tertemiz yüzünle cennette böyle cennet kızlarından olsun, cennet arkadaşlarından olursun. Seni Allah cennet arkadaşı etsin inşaAllah.

Evet, dinliyorum.

VTR: Allah’ın müminlere yardımı kesintisiz mi sürer?

ADNAN OKTAR: Güzel yüzlüm işte şaşırtıcı olan o geceli gündüzlü bu kesintisiz devam eder. Mesela diyor ki aksilik oldu diyor aksilik olmuyor yine doğru olmuş oluyor. Müminde mutlaka hayır olmuş oluyor. Mutlaka hayır olmuş oluyor kesintisiz bir destek olmuş oluyor.

Evet, dinliyorum.

PINAR YADA: Ahmet Davutoğlu, Abdullah Gül’den farklı bir çizgi izliyor ve Sayın Erdoğan’a sadakatini devam ettiriyor. Sayın Davutoğlu bugün ilk defa çok detaylı bir açıklama yaptı ve şunları söyledi. “Benim için önemli olan halkımızın yüzüne açık açık bakabilmektir. Üç hususun net bilinmesini isterim, birincisi geçtiğimiz günlerde Abdullah Gül’ün davetiyle bir araya gelmemiz üzerine spekülasyon üretildi.”

ADNAN OKTAR: Hiç kafasını takmasın bizim bir kere öyle bir derdimiz yok, kötü de düşünmüyoruz. İyi niyetini biliyoruz geçenler de de zaten geldi görüştü Tayyip Hoca’yla. Şu anda da candan milletin bazı tiplerin haşa huzurdan anırması önemli değil. Adamların anırmasıyla da hiç muhatap olmuyoruz. Onlar zaten sevgisiz vahşi. Saldırgan psikopat adamlar. Onları ne kaale alıyor da insan diye bize tanıtıyor, insan mı onlar? Hepsi için demiyorum ama büyük bölümü öyle. Vahşi ve sevgisiz mahluklar. İşte kafaları gözleri bu Tayyip Hoca gitsin de; e hadi gitti tamam ne yapacaksın? “Hiç, tavanı seyredeceğiz” diyor. Alternatifin var mı? Yok. Niye gitsin edebiyatı yapıyorsun? Bırak ne güzel hizmet ediyor işte. Hayır hizmet edeceksen gel; etmeyeceğim diyorsun. O zaman bırak hizmet eden kimse hizmet etsin. Bir de boş yere çırpınmalarına gerek yok konu bitti. Tayyip Hoca seçildi konu kapandı.

GÖRKEM ERDOĞAN: Adnan Bey Sayın Davutoğlu, AK Parti aidiyeti devam ederken AK Parti dışında herhangi bir siyasi hareket içinde bulunmayacağını da söylemiş.

ADNAN OKTAR: İyi yaptı, iyi yaptı, iyi yaptı çok güzel oldu. İngiliz derin devletine esaslı bir tokat indirmiş oldu. Onunla arası açık olanların da kalbi yatıştı rahatladı. Dost biliyoruz, seviyoruz, güveniyoruz vesvese etmesin. Tamamdır bu iş. İyi niyetine, samimiyetine kanaatimiz geldi. İşte en zor anda bile ortaya çıktın dürüstçe, delikanlıca, yiğitçe konuştun. Kanaatimiz geldi, senin aleyhinde konuşanların biz ağzını kulaklarına kadar yırtarız kanunla hukukla ilimle irfanla. Kafanı takacağın bir şey yok.

Evet, dinliyorum.  

VTR: Sabır nasıl artar?

ADNAN OKTAR: Ah benim güzel yüzlüm, benim nurlum çok yakışmış tesettürün canımın içi. Aferin sana. Bu küçük yaşında Allah’ın emrini yerine getirmişsin tebrik ediyorum. Elin yüzün de nur gibi çok efendi kızsın. Çok güvenilir görünüşün. Allah seni hep hayırla bereketle çok uzun ömürle yaşatsın. Cennette de o güzel yüzünü inşaAllah görürüm. Seni bir daha dinleyeyim.

VTR: Sabır nasıl artar?

ADNAN OKTAR: Akılla alakalı güzel yüzlüm çünkü sabırsızlık çok küçük düşürücü bir şey. İnsanı aşağılayan bir şey. Hayvanda olur sabırsızlık. Et verirsin hayvan duramaz gelir üstüne çıkar falan. Köpeğe falan, hayvana, ata, katıra gider de insana sabırsızlık hiç gitmez. Çok anormal bir hareket. İnsanın zaten öyle bir derdi olmaması lazım, hiç olmaması lazım. Olanlar için tabii tenzih ediyorum olabilir insanlık hali insan acz içinde olabilir belki onlara bu olayı yakıştırmıyorum da fakat normal bir müminin zaten öyle bir derdi olmaz.

EBRU ALTAN: İrade kullanamadığı için mi?

ADNAN OKTAR: Evet irade kullanamamak zaten çok aşağılayıcı bir şey, çok küçük düşürücü bir şey. Ruh sahibi olan bir insan güzel olan bir şeyi mutlaka muhafaza eder.

Evet, dinliyorum. 

VTR: Hocam sizi çok seviyoruz.

ADNAN OKTAR: Aslanlarım ben de sizi çok seviyorum. Allah hepinize uzun ömür versin. Tarzınız şahane olmuş. Yani mükemmel üstü mükemmel üstü mükemmel. Saçlar şahane çok modern olmuşsunuz. Her şey mükemmel yani Allah uzun ömür versin size. Cennette inşaAllah arkadaşız. Allah nuruyla sarsın sakın da birbirinizde ayrılmayın bak her zaman söylüyorum. Çünkü dört kişi çok büyük bir güçtür.

Evet.

VTR: Cennette de aklımızdan geçen şeyler olacak mı?

ADNAN OKTAR: Nur yüzlüm neyi kastettiğini evet herhangi bir şeyi diyorsun. Tabii tabii zaten ondan insan birçok şey istiyor. Aklından bir şey geçiyor onu aklından bir şey geçiyor onu. Seri olarak aklımızdan geçecek ve seri olarak da oluşuyor. Biz şimdi burada bir sistem var ya mesela ben kola içmek istiyorum elimi uzattım kolaya kola bardağı havada geliyor bana doğru. Bunu normalde Allah getiriyor. Kolunla geliyor gibi görünüyor ama Allah getiriyor. Geri götüren de Allah’tır. Şimdi cennette de bir şeyi bu tarzda kafamızda hakikaten istersek aynı sistemle oluyor. Buradaki sistem aynısı orada da çalışıyor aynı sistemle oluyor. Mesela meyveye aklımız takılıyor bakıyoruz dalda onu yemek istiyoruz burada kola bardağını içmedeki azim var ya oradaki azim orada oluşuyor meyve oradan daldan kopup geliyor hart diye yiyorsun. Ve aynı anda meyve oluşur yeniden. Bir de ben insanlar şaşıracaklar diye düşünüyordum ama sonra düşündüm ki şaşırmayacaklar. Şaşırma olmayacak. Çünkü o kanuna hemen adapte olmuş oluyor. Rüyaya adapta olduğumuz gibi adapte oluyoruz.

Evet, dinliyorum.

VTR: Barış ve sevgi insanları neden az?

ADNAN OKTAR: Canımın içi, güzel yüzlüm, aslanım benim. Allah sana hiç acı çektirmesin seni sevinç, mutluluk içinde yaşatsın. Allah sana sağlık sıhhat versin. Sakalın güzel olmuş, sakal tıraşın da güzel. Allah sana neşe versin, kalbine ferahlık versin. Güçlü iman versin. Barış ve sevgi insanları çok olursa güzel yüzlüm cennetin kapısı kapanır. Çünkü imtihan olamayız. İmtihan bak üç-beş yıl sonra gücü kırılacak imtihanın çünkü dünyanın ömrü bittiği için ferahlık olacak, her yere İslam hakim olacak. Yiyip içeceğiz, gezeceğiz herkes herkesin evine gidecek falan. Ama bunu söylemek istemezdim ama sevap düşecek. Çünkü münafık yok, kafir yok, it kopuk şu yok bu yok hiçbir şey yok. Sadece keyif ve rahatlık var. Sevap ciddi şekilde düşer. Ama derin imanla o telafi edilebilir yani iman yüksekliğiyle. Ama onda da Allah yardımcı olacak mesela Tabut-u Sekine’yi göreceksiniz. Dehşet bir şey 3500 yıllık Kuran’da belirtilen emanet. 3500 yıldan beri gizli. Onu göreceksiniz. Tabut-u Sekine. Bir muşambaya sarılı olarak, katranlı bir muşambaya sarılı olarak bulacağız inşaAllah. Gıcır gıcır. Kıtran Kuran’da geçer kıtran.

Evet, dinliyorum.

VTR: Allah’a karşı nankör olmamak için nelerden sakınmalıyız?

ADNAN OKTAR: Bir kere şu yakışıklılığın hakkını teslim etmek lazım. Çok çok yakışıklı güzelsin. Kusursuz kusursuz sakal çok yakışmış, saç tıraşınla da çok iyi gitmiş. Gözlük de çok hoş durmuş. İşin doğrusu seni evlendirmek lazım. Çok çok güzelsin çok. Seni bir daha dinleyeyim.

VTR: Allah’a karşı nankör olmamak için nelerden sakınmalıyız?

ADNAN OKTAR: Yakışıklım boş bulunursan belki olabilir o. Şöyle olur bir şey kendinden oluyor gibi mesela gidiyor ilaç alıyor; şimdi şıp diye keser bu ilaç diyor. Nasıl kesiyor? Görüntüde oluşmuş parmak ucu kadar bir şey. Belli ki Allah kesecek. Değil mi? Allah onu vesile edecek. Çok büyük hata olur. Allah’ın zoruna gider bu çünkü olmadığını bildiğinden yalan söylemiş oluyorsun, dürüstçe bir ifade değil bu, alenen yalan. Görüntü nasıl hastalığı keser? Dürüst olmamızı istiyor ama Allah öyle hani insan gibi, bizim gibi birdenbire öfkelenen değil çünkü Kendisi yaratıyor zaten. Allah’ın tek amacı bak bize öfkelenmek peşinde değil Allah zaten diyor Allah “ben size öfkelenip de ne yapacağım?” diyor Allah. “Ne yapacağım size eza edip de, o hoşuma giden bir şey değil” diyor Allah. “Beğendiğim bir şey değil” diyor. Sadece bizden sevgi istiyor ama sevgiyi elde etmek için bunlar gerekiyor; o yüzden. O yüzden o ara ara hataları falan yaratıyor ki kendimizi toparlayalım diye. Yoksa insan zaten kaderdekini görmüş oluyor. Benim yakışıklıma Allah cennet nasip etsin. Bir daha göreyim.

VTR: Allah’a karşı nankör olmamak için nelerden sakınmalıyız?

ADNAN OKTAR: Güzel yüzlüm sadece çok samimi ol, kendini sıkma. Onu yanlış biliyorlar. Samimi olman yeterli olur. Samimi ol bir beynin, ruhun bir ferahlasın. Üstüne bir sekinet, insin sekinet Kuran’daki sekinet. O ferahlıkla zaten hemen fark edersin. Bir de çok akıllıca derin Allah’la bağlantın olsun kesme onu durdurma. Çünkü Allah’la akıllı bağlantıda hemen netice alınmaz. Bir şey olacak zannediyor adam sadece bir akıl berraklığı meydana gelir. Vücutta garip bir hissi vardır onun. Ama bak sen o anda dünyadaki en büyük güç olmuş oluyorsun. Onun farkına varmıyor. Hiçbir güç onu yenemez mümkün değil. Mümkün değil. Ve Allah için her istediği de olur. Her duası yerine gelir. Bir de bu oluyor. Ama bak dikkat edin karıştırıyorlar bazen; Allah için samimi olarak Allah’ı severek, Allah aşkını hedefleyen her türlü talebi tamamı yerine getirilir. Saniyeler içinde değil zamana yayılarak.

Evet, dinliyorum.

GÜLEN BATURALP: Emniyet Genel Müdürü Selami Altınok 24 Haziran seçimlerinde AK Parti aday adaylığı için Emniyet Genel Müdürlüğü’nden istifasına ilişkin dilekçeyi İçişleri Bakanlığı’na sundu.

ADNAN OKTAR: Selami Baba seni söz seçeceğiz. Söz, sağlam söz sana. Sen çünkü çok değerlisin sözümüzden dönmeyiz.

Evet, dinliyorum.

VTR: İnsanlar sahip oldukları şeylerin değerini neden kaybedince anlar?

ADNAN OKTAR: Sen ne güzel kızsın böyle ne güzel kızsın. Onu Allah kasten yapıyor güzel yüzlüm yani ahirete hazırlıktır o. Kendini geliştirmesi için bu gerekir. Ve sürekli yapar Allah bunu, bu Allah’ın sünnetlerindendir bu, kanunlarındandır. Eğitimin mühim yönlerinden birisi de budur yoksa biz öyle kolay kolay eğitilecek gibi olmuyoruz. Peygamber dahi olsa Allah ne kadar çok Peygamberimiz (sav)’e ısrarlı vurgular yapıyor. “Sakın onlara meyletme seni şah damarından yakalarım” diyor. Kolay değildir bir insanın eğitilmesi. Musa (as)’da da Allah defalarca bak “korkma, korkma, korkma, yanındayım, görüyorum, Ben senin yanındayım korkma” diyor defalarca söylemesiyle ancak etkileniyor. Kolay değildir insanın yetişmesi.

Evet.

VTR: Karşılık beklemeden her an Allah’ın rızasını aramak mı gerekir?

ADNAN OKTAR: Güzel yüzlüm zaten Allah’la bağlantı oluyor sadece. Karşılık sadece Allah’tan isteniyor. O da sevgisi. Ama sevgisini isteyeceğiz tabii ki. İnsanlardan kastediyor, söylüyor değil mi benim canım? Hayır o zaten, onu Müslüman tamamen unutacak öyle bir şey olmaz. Yani hiçbir yerde, hiçbir şekilde, hiçbir mantıkta olmaz o. Sadece Allah’tan, sadece Allah’tan. Aman sakın. Yani onu bir şaşırırsa adam çok tehlikelidir o. Allah’ın en sevmediği şeylerden biri de odur. Alenen şirk, çok tehlikeli. Zaten her şeyi gider yani aklı, fikri, beyni, her şeyi darmadağın olur. Akıllı bir insan sadece Allah için isteyecek, Allah sevgisi için isteyecek. Allah’ın dostluğu, sevgisi için. Onun dışında sureti katiyede olmaz.

Evet.

VTR: Bakışlardaki güzelliği ön plana çıkarmak için ne yapabiliriz?

ADNAN OKTAR: Güzel yüzlüm bir kere çarpıcı senin güzelliğin, zaten çok çok güzel kızsın. Şöyle yap güzel yüzlüm. Bir kere kendini bir rahatlat. Yani samimiyetin rahatlığını yaşa. Samimi olmanın emrini vücuduna ver, aklına ver. Bir vücudunda bedeninde bir sekinet oluşsun. Yani bir kasların gevşer o zaman. Rahatlayacaksın. Üzerindeki stres, gerilim falan gider. Bir huzur meydana gelecektir. Yani bedeninde onu açıkça hissedersin. Sakinleştirici bir ilaç almış gibi, ona sekinet denir. Bir ferahlık gelir üstüne. Muhakemen, yargın tam oturmuş olur. Ondan sonra büyük bir dikkatle Allah’a ağırlığını ver, dikkatini ver. Yalnız, Allah’ın ne kadar mükemmel ve düzgün sistem yarattığını bütün kainatta bir bak. Mesela masonlar bu konuda çok yamanlar. Allah’ın o geometriye verdiği önemi, matematiğe verdiği önemi falan çok özel derslerle anlatıyorlar ve muazzam derinleşiyorlar. Büyük bir dikkat veriyorlar Allah’a, Kainatın Ulu Mimarı olarak. Sen de kainatın tek sahibi olan Allah’a büyük bir dikkatle büyüklüğüne dikkatini ver. Ondan sonra git bir bak aynaya nasıl baktığını göreceksin. Yani tamamen değişir yüzün.

Evet.

GÖRKEM ERDOĞAN: ABD Savunma Bakanı Mattis, Trump’ın, “Suriye’den çekileceğiz” açıklamasına rağmen, “Çekilmek yok, bu mücadeleyi bölgeden daha fazla destek getirerek genişleteceğiz” dedi.

ADNAN OKTAR: Yani şöyle demek istiyorlar. Şimdi bak bu kendi kafasından geçeni söyledi diyorlar. Bu da İngiliz derin devletinin görüşü diyorlar. Hangisi doğru bilin bakalım diyorlar. Yani dalga geçiyorlar. Adam kendi kanaatini söylüyor. Yok diyorlar sen anlamadın diyorlar. Devam edeceğiz diyorlar. Bu kadar. Adam diyor ki homoseksüelliğe karşıyım diyor. Emin misin diyorlar. Başına homoseksüel dikiyorlar adam yelpazeleniyor, üstüne dalga geçiyorlar. Churchill’in diyor ben hiçbir şeyini istemiyorum, hepsini kaldırın diyor. Sonra heykeli onun gözünün önünde getirip pat diye masaya koyuyorlar. Hadi kaldır şimdi diyorlar. Adamı tam anlamıyla sarmış vaziyetteler. Bir daha.

GÖRKEM ERDOĞAN: ABD Savunma Bakanı Mattis, Trump’ın, “Suriye’den çekileceğiz” açıklamasına rağmen, “Çekilmek yok, bu mücadeleyi bölgeden daha fazla destek getirerek genişleteceğiz” dedi.

ADNAN OKTAR: İşte kimin hakim olduğunu göstermiş oluyorlar. Yani Trump diye bir şey yok. Özetle bunu anlatmak istiyor adamlar.

Evet dinliyorum.

VTR: İnsanların dinç olması için imanı yeterli mi?

ADNAN OKTAR: Güzel yüzlüm iyi adam imanlıdır da yani su içmemiştir yani çölde olan bir adamı düşün; perişan olur adam. Tamam yani o şartlara rağmen yine bir dinçliği olur ama e tabii ki susuzluk, vitamin, mineral eksikliği falan beden var karşımızda. Çökertir tabii. Susuzluk olmaz. Mesela potasyum eksikliği perişan eder insanı. Kalsiyum eksikliği çok zor durumda bırakır. Kalsiyum eksikliğinde mesela kalsiyum ve potasyum, magnezyum eksikliğinde vücut çok sarsılır. Yani elektrolitler eksik olmuş oluyor vücutta. Bir kere kalpte ekstrasistoller başlar. Yani ani vurumlar. Yahut çok yüksek kalp çarpmaları. Veyahut kalp atışı düşer, zayıflar. Yani berbat, her şey olabilir. Normal beslenmesi lazım insanın.

Evet.

VTR: Merhaba ben Sakarya’dan Merve. Hayvanları çok seviyorum ama onlara yaklaşmaktan ve onları sevmekten çok korkuyorum. Ne yapabilirim?

ADNAN OKTAR: Güzel yüzlüm nasıl yapabilirsin? Yavaş yavaş alıştırılabilirsin. Mesela bak benim Luna çok güzel, çok şeker. O benim kucağımdayken biraz yaklaşsan. Hafifçe başına dokunabilirsin veyahut patisinden tutabilirsin. Böyle yavaş yavaş kendini alıştırabilirsin. Yavaş yavaş alıştırmak önemli ama vahşi bir kedi olmaz tabii. Güzel bir kedi olması lazım. Uysal, çok sevecen olursa, hafifçe sırtını sevsen falan alışırsın. Birinin yardımı gerekir. Çünkü hayvan eğer kontrolsüz olursa ondan korkarsın, o olmaz. Hayvanı zapt etmesi lazım birisinin, kontrol etmesi lazım. Kontrollü olduğunu görürsen çekinmezsin. Herhalde çocukluğunda benim kanaatim hayvan atakları olmuştur. Isırma, saldırma falan. Oradan biraz yılmış olabilirsin. O düzeltilebilir. Yavaş yavaş alıştırarak olur. Ama çok güzelsin onu söyleyeyim. Tabii, çok temiz yüzün. Melek gibisin. Allah cennette arkadaş etsin inşaAllah.

VTR: Kaderimiz zer alemindeyken bize bildirildi mi?

ADNAN OKTAR: Güzel yüzlüm biz zer aleminde, beyaz bir alem beyaz, her yer beyaz. Bizi Allah dizdi, bütün insanları. “Ben sizin Rabbiniz miyim, ben sizin Allah’ınız mıyım?” Dedi. Adam zaten ikinci bir şey diyemez ki orada. Belli Allah görülüyor zaten tecelli etmiş, acz içinde bütün cümle alem toptan “bele” dediler. “Evet, Ya Rabbi bele. Evet, bizim Rabbimizsiniz” dendi o kadardır bu ama peygamberlerden de ayrıca söz aldı Allah. “Size elçi göndereceğim. Ona bütün gücünüzle yardım edeceksiniz. Bu ağır yükü aldınız mı?” dedi. Ayrı bir tören bu. Bütün peygamberler bizim Peygamberimiz (sav) de bunu kabul etti, gelen elçiye yardım edeceklerini. İsa Mesih’ten “senden” diyor Peygamberimiz (sav)’e. “İbrahim’den, Musa’dan hepinizden söz aldım” diyor Allah. Ağır bir söz. İşte ahir zamanda bu oluşuyor şu an ve oluşacak. Geçmişte zaten oluşmuş ama ahir zamanda tam anlamıyla oluşmuş olacak. Bir daha.

VTR: Kaderimiz zer alemindeyken bize bildirildi mi?

ADNAN OKTAR: Yok, gelecek bize bildirilmedi. Biz sadece orada söz verdik o kadar yani. Ondan sonraki kısmını söylemedi Allah. Sizi dünyaya göndereceğim falan demedi. Orada insanlar baktılar Allah açıkça var. Herkes iman etti, söyledi ama herkes. O sözü aldı o kadar bitti o. Ondan sonra dünyaya göndermeye başladı Allah. Ama adamlar tabii o sözü unuttukları için, hatırlamadığı için, dünya şartlarıyla da kıyasladıkları için inkar ediyorlar. Mesela o Celal Şengör, zer alemindeyken insandı o. Söz verdi Allah’a ama burada geliyor reddediyor. Darwin de, Stalin de bunların hepsi Allah’a söz verdiler ‘Rabbimizsiniz’ diye. Ama buraya gelince inkar ettiler.

VTR: Temizlikte nelere dikkat edersiniz?

ADNAN OKTAR: Güzel yüzlüm ben biraz hastalık derecesinde temizim. Pek normal değil benim temizlik anlayışım. Doktor görse herhalde bizi hastaneye kaldırır. Kılı kırk yararım ben. Akıl almaz temizliğe önem veririm. Mis gibi temiz olacak her yer, her şey. Milimetrik temizliğe özen gösteririm ve kadında da bu çok güzel olur, erkekte de çok güzel olur. Müminin evi de öyle olacak. Buna titizlik hastalığı falan diyorlar ama temizlik zaten titizlik hastalığıyla olur. Öbürü temizlik değildir. Diyorlar ya “titizlik hastalığı var” diyorlar. Doğru olanlar onlar işte. Temizlik odur. Adam sokaktan geliyor. Otobüse dokunmuş, oraya dokunmuş, buraya dokunmuş. Oturup onunla yemek yiyor veyahut ekmeği alıyor tutuyor. O ekmek yenir mi? 30 kişinin tuttuğu yeri tutmuşsun, onunla gelip ekmeği tutmuşsun. Bu temizlik hastalığı değil, doğru olan budur. Her türlü bela gelir öbür türlü. Rezalet yani.

GÜLEN BATURALP: Çocuklarını seviyorlar. Siz söylemiştiniz.

ADNAN OKTAR: Çocuğu şapur şupur öpüyor sokaktan gelmiş. Kediyi mesela hayvana da yazık. Leş gibi eliyle hayvanın ağzına elini sokuyor. Hayvana elini yalatıyor. Her tarafın mikrop. Deli misin sen? Git yıka elini, ayağını güzelce bir. Banyo al, tertemiz ol. Ondan sonra evin eşyalarına dokun. Ondan sonra oraya, buraya dokun. Yahut gidip karısına sarılıyor, sokaktan gelmiş. Yazık değil mi o kıza? Her yere sarılmışsın, her yerden mikrop toplamışsın. Git üstünü başını bir yıka, temiz ol. Tertemiz yeni elbiselerini giy. Ondan sonra ne yapıyorsan yap. Olmaz, çok temiz olacak Müslüman.

Evet, dinliyorum.

VTR: Tevekkülü kaybetmemek için ne yapıyorsunuz?

ADNAN OKTAR: Benim aslanım Güneydoğulu. Güneydoğulular çok dindar olurlar, çok efendi olurlar. Ben de o yüzden onu daha da çok seviyorum, bütün Anadolu gibi. Benim güzel yüzlümü ben bir daha dinleyeyim.

 VTR: Tevekkülü kaybetmemek için ne yapıyorsunuz?

ADNAN OKTAR: Bilinç açık olursa yani dikkat keskin olursa tevekkül zaten devam eder. Bilinç kapalı olursa, dikkat dağınık olursa tevekkül de dağılır tabii. Her şey dağılır, çok tehlikeli. Allah’tan dikkati hiç ayırmamak lazım.

VTR: Hızır (as)’ın elinde tuttuğu kovadaki sıvı manna mı?

ADNAN OKTAR: Mannanın üstünde bir şey. Mannadan daha ileri bir şey. Manna zaten kovada durmaz, dışarıya doğru akar. Hareketli bir şey manna. Mesela bir şişede kapağı açık olduğunda yürüyor ileriye doğru, çıkıyor dışarı. Onun için suyla zapt etmeye çalışıyorlar. Toz olarak durduğunda ilerliyor kapak açık olduğunda. Hatta geçiyor da kenarlardan falan. Bir garip bir şey. Yarın bir gün konuşursa şaşırmamalı. Manna değil.

Evet, dinliyorum.

VTR: Zekat nedir? İnfak ettiğimiz her mal zekat yerine geçer mi?

ADNAN OKTAR: Bu elindeki, yüzündeki temizlik, nur, bebek yüzlü olmak bu nedir bu? Bu kadar temizlik maşaAllah. Allah sana çok uzun ömür versin, sağlık sıhhat versin. Dindar olman seni çok çok çok değerli, kıymetli yapıyor. Tesettürün de çok yakışmış canımın içi. Allah sana cennette en güzel makamları nasip etsin. Cennette de seni bana arkadaş, dost etsin. Seni bir daha dinleyeyim.

VTR: Zekat nedir? İnfak ettiğimiz her mal zekat yerine geçer mi?

ADNAN OKTAR: Nasıl temiz yüzü hayret maşaAllah. Zekat, fitre dedikleri işte sadaka falan bunların hepsi birbiriyle aynı. Yani insanlara dağıttığımız her şey. Para olsun, yiyecek olsun her şey. İhtiyaçtan fazlasını dağıtın diyor Allah. Anlaşılmayacak gibi değil. Adamlar işine gelmedikleri için Peygamberimiz (sav)’e savaş açtılar. Hz. Ali (kv)’yi şehit etmelerinin nedeni o. Hz. Ömer (ra)’i şehit etmelerinin nedeni de odur, maldır. Bunu kabul etmediler yani kırkta bir bağırta bağırta onu yaptırdılar. İşte ehlisünnete o inancı koydurdular, kırkta biri. Ebu Cehil namaz kılıyor bilmiyorum yanlış biliniyor olabilir. Allah diyor ki bak ayette, “Onların namazı gösteriştir” diyor. Toplanıyor onlar Allahu ekber diyorlar. Hac ediyorlar, namaz kılıyorlar. “Yalnız şu mal konusuna aklım yatmadı” diyor. “Ben zengin olmak istiyorum” diyor. “Niye veriyim ki?” diyor. “Velayet; elin çocuğu beni ne ilgilendirir” diyor. Ayette diyor ya, “müminler birbirlerinin velisidir.” “Beni ilgilendirmez. Beni kendi çocuğum ilgilendirir” diyor. Şu anda da öyle kafada insanlar birçoğu. “Benim çocuğum beni ilgilendirir, başkası ilgilendirmez” diyor. O devirle de aradaki fark bu. Ebu Cehil’in farkı bu. “Beni kendi ailem ilgilendirir” diyor. Ve “kırkta birden başka bir şey vermem” diyor. Onu da kendi çıkarıyor kırkta birini. Ehlisünnet de onu kabul etti işte. Bilmeden kabul ettiler ayrı mesele. Kasten yapmazlar.

Ayette dikkat ederseniz bunlar için, “malı ve parası ona hayır etmedi” diyor ayette. Hepsinde Ebu Leheb, Ebu Cehil. Bunların hep gıcık oldukları konu o. “Mal niye vereyim ki?” diyor. Bir de cihat çıkmasına onda çok gıcık oluyorlar. “Öldürüyorlar bizi niye gidelim ki? Diyor. Allah diyor ki “zaten ölürsünüz” diyor. “Gitseniz de gitmeseniz de öleceksiniz” diyor. Yoksa bunlar Peygamber (sav)’in öbür açıkladığı hiçbir şeye bir şey demiyorlar. Ama sonra ferahladılar tabii kendi dedikleri olunca ferahlamış oldular. Bak mesela Ma’un Suresi’nde Allah diyor şeytandan Allah’a sığınırım; “İşte (şu) namaz kılanların vay haline,” [Ma'un Suresi, 4] Adam kılıyor namazını. “Ki onlar, namazlarında yanılgıdadırlar,” [Ma'un Suresi, 5] “Onlar gösteriş yapmaktadırlar,” [Ma'un Suresi, 6]” Bak “Ve 'ufacık bir yardımı (veya zekatı) da' engellemektedirler.” [Ma'un Suresi, 7] İşte ayette kastedilen bu. Kırkta bire düşürmüşler ve yardım istemiyorlar. Ufacık yardım da demiyor burada da artık olayın vahametini anlayın. Bak nerelere sıçramış olay görüyor musunuz?  Ufacık demiyor, zekatı diyor zekatı. Nerenin ufacık yardımı? Alışmış ya ufacığa. Oraya bile ufacık diye geçirmiş. Ufacık demiyor. “Zekatı engellemektedirler” diyor. Adamlar zekatı engelliyor. Mesela Hz. Ebubekir (ra) bütün malını verdi. “Aklını mı attın sen?” falan dediler. Hz. Osman (ra) çekindiği için malının yarısını verdi bunların azgınlığından dolayı. Tamamını vermedi.

Evet, dinliyorum.

VTR: Cennette de dünyadaki kadar ayrıntı var mıdır?

ADNAN OKTAR: Daha fazla ayrıntı var ama bu tip alet edevat şeyleri yok tabii. Çünkü sebep sistemi yok. Mesela elektrik kablosu falan yok cennette. Hiçbir yerde elektrik kablosu bulamazsınız. Düğme falan lamba düğmesi yok. O tip bir şey yok. Su borusu falan olmaz. Doğrudan yaratılma var, doğrudan. Ama eğlenecek şey çok fazla, girift. Çünkü insanın istemesine bağlı oluyor. İnsanın aklının ne kadar geniş olduğunu biliyorsunuz. Aklına ne geliyorsa oluyor.

Dinliyorum.

VTR: Mehdi beklentisi atalete düşürür mü?

ADNAN OKTAR: Yakışıklım Mehdi’yi bekleyen Bediüzzaman bekliyordu, cıva gibiydi. Abdülkadir Geylani bekliyordu, cıva gibiydi. İmam Rabbani cıva gibiydi. Muhyiddin Arabi bekledi, cıva gibiydi. Sahabeler bekledi, cıva gibiydiler. Nereden çıkarıyorlar onu? Niye atalete kaptırsın insanı? Bilakis şevklendirir, açar. Süleyman Hilmi Tunahan bekliyordu Mehdi’yi, ateş gibiydi.

GÜLEN BATURALP: Mehmet Şevket Eygi Hocamız, asıl kadın tacizinin onlara vesika vererek genelevlerde çalıştırılmasıyla yapıldığını yazdı. “Asıl vahşet kadınların ve kızların taciz edilmesidir. Bir takım bedbaht kadınlara resmi vesikalar verilerek seks köleliği yaptırılmasıdır. Bu yasal seks köleliğinden katma değer vergisi alınıp bütçeye konulmasıdır. En büyük vahşet kadınlara ve kızlara seks gözlüğü ile bakmaktır. Kadın cinayetlerinin patlamasıdır.” dedi.

ADNAN OKTAR: Şeyhim konuşmamı beğenmiş demek ki daha önceki konuşmamızı. Kelimesi kelimesine aynısı. Hocamıza yakışmış fes. Bir daha bakayım. Sakalı yoktu, bırakmış sakal. Çok yakışmış, çok iyi olmuş. İyi bakıyor kendine de maşaAllah. Çocuklar yine bir gidip hal hatır sorsunlar. Çok mütevazı insan. Hiç kimseden hiçbir beklentisi de yok. Ama olmaz yani biz yalnız bırakamayız. Mutlaka gidip sık sık kontrol etsinler.

Evet, dinliyorum.

VTR: Tüm hayırları hemen olsun diye istemek, acele etmek kötü müdür?

ADNAN OKTAR: Yakışıklım tabii ki hayır biz acele olsun isteriz de ama tabii delice bir istek tarzında olmaz. Makul olarak isteriz. Ama tabii Allah’ın onu yayma şekline de her zaman razı oluruz. Yoksa mesela birisi hastalanıyor hemen iyileşsin isteriz. Geç iyileşiyor tamam olabilir. Hayır vardır. Mesela İslam ben hemen hakim olsun istiyordum. Allah bak 40 seneye yaydı. Biliyordum zaten 40 sene süreceğini de. Ta 79’da dedim ‘40 sene sürecek’ dedim. Yanıma gelenler bunu kabul ederek geldiler 40 seneyi. 40. seneyi bitirmeye doğru gidiyoruz. 5 yıl sonra tamamdır inşaAllah.

Evet, dinliyorum.

GÖRKEM ERDOĞAN: HDP cezaevinde tutuklu bulunan Selahattin Demirtaş’ı cumhurbaşkanı adayı olarak belirledi.

ADNAN OKTAR: Çok özür dilerim bu bir taktik. Bakın görün seçim günü birden değiştirecekler. Öyle bir şey yok. Hepsi tek merkezde toplanacaklar. Mümkün mü? Sadece hükümet tedbir almasın diye dikkatli davranıyorlar. Kulağıma gelen öyle. Herhalde doğru bilgi gelmiştir. İçerden gelen bilgi. Onlardan gelen bilgi öyle. Umarım yanlıştır.

Evet, dinliyorum.

VTR: Bizi nasıl bir gelecek bekliyor?

ADNAN OKTAR: Benim yakışıklım herhalde Türkmen veyahut Kazak da olabilir veyahut Afgan olabilir. Bizi nasıl bir gelecek bekliyor? Müminler yani iman edenler, akılla Allah’la bağlantılı olanlar, Allah’ın ruhunu taşıyan herkesi sonsuza kadar iyi bir gelecek bekler, sonsuza kadar. Gelecek sürekli iyidir onlar için. Ama Allah’ın ruhunu taşımayanlar zaten özel yaratılıyor negatif güç olarak. Orada bir şey olmaz tabii, orada hep anormallik olur. Müminlere ibret olsun diye oluyor o. Orada bir güzellik çıkmaz. Müminlere hayır olur da yani onlara bir fayda sağlamaz o.

Evet, dinliyorum.

PINAR YADA: İngiliz Financial Times gazetesi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ülke ekonomisi kötüye gittiği için erken seçim kararı aldığını iddia etti. Gazete, Türk lirasındaki düşüşün ve şirketlerin borç üretimi kabiliyetlerinin azalmasının ekonomiye yönelik kaygıları artırdığını yazdı. “Türk lirasının oynaklığı ülke ekonomisinin durumuna yönelik endişeleri daha da artırıyor. Uzmanlar Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçen hafta Haziran ayında erken seçime gitme kararı almasının nedeninin bu olduğunu söylüyor” denildi.

ADNAN OKTAR: Yok yok, siz oyun hazırladınız. Siz derken İngiliz derin devleti hazırladı. Onları işin içine katmayalım da. O bir çırpınış yöntemi. Darbeye zemin hazırlamak için yaptıkları oyunlardan bir tanesi, cılız oyunlardan bir tanesi. Ama asıl darbe hazırlığı vardı. Onu patlattık, geçmiş olsun. Konu bu, başka bir şey yok. Bir de darbe derken sırf pislik yani kafaları ezileceği halde bunu yapıyorlar. Akılsızca bunu yapıyorlar. Darbe girişiminde geçen seferkinin on misli kafaları ezilir. En az on misli. Bir bildiğim var ki söylüyorum. Yaptıklarına, yapacaklarına pişman ederiz. Geçen seferki gibi olmaz. Geçen sefer aman ellemeyin falan dedim. Bu sefer pardonu olmaz bunun ben söyleyeyim.

Tamam, bugün bu kadar olsun. Yarın devam edelim.

GÜLEN BATURALP: Yayınımızın sonuna geldik. Yarın tekrar görüşmek üzere inşaAllah.