Doğal seleksiyonun evrimleştirici, yeni bir tür meydana getirici bir gücü yoktur.

Adnan Oktar’ın 2 Temmuz 2017 tarihli A9 TV röportajından


Doğal seleksiyonun evrimleştirici, yeni bir tür meydana getirici bir gücü yoktur.

 

SUNUCU: Profesör Aziz Sancar'a telefon açarak onun evrime destek verdiğine dair açıklama isteyen Cumhuriyet yazarı Orhan Bursalı, bugünkü köşesinde Cemal Şengör'ün evrimle ilgili anlattıklarına yer verdi. Yazıda şu ifadelere yer verilmiş: “Doğal Seleksiyon, Sami dinlerin ta Sümer'den beri gelen yaratılış masalı ile çelişir. Doğal Seçme Kuramı bilimsel bir kuramdır ve gözlemle sınanabilir ve sayısız defalarda sınanmış ve bu sınavlardan başarıyla çıkmıştır. Yaratılış masalı ise nihayet bir masaldır ve gerçekle ilgisinin olmadığı defaatle tespit edilmiştir. Sanırım doğal seçme kuramını yasaklamanın asıl amacı, yaratılış masalı hakkında orta öğretimdeki gençlerimizin kafasında bir sorunun uyanmasına engel olmaktır” deniliyor.

 

ADNAN OKTAR: Şimdi sen bir şey seçersin ama bir şey ortada vardır. Şimdi doğal seçme ayrı, evrim ayrı. Şimdi mesela 30 çeşit kurbağa çeşidi vardır. Ama bir çeşidinin bünyesi zayıftır. Hava mesela 40 dereceye çıkar, o bünyesi zayıf olan kurbağa çeşidi olduğu gibi yok olur. Bu doğal seçmedir. Biz kurbağanın yaratılışından bahsediyoruz.

Nesli tükendi mesela dinozorlar vardı. Hava değişiminden dolayı hayvanlar telef oldular, dinozorlar. Kemikleri duruyor. Ama dinozora baktığımızda matematik mühendisliğinin, fizik mühendisliğinin, geometrinin mükemmel uygulandığını görüyoruz. Simetri, güzellik, estetik her şey tamam hayvanlarda. Hayvanın neslinin yok olması, doğal seleksiyon dedikleri olay, yaratıcı bir sistem değil. Bunu anlamıyorlar adamlar. Mesela Çerkezleri sıcak bir bölgeye göndermişler, Tokat'a yakın Kazova denilen yer. Deniz seviyesinde neredeyse sıcak bir yer. Hep kırıldı efendim diyordu Said dedem. Yani ölmüşler birçoğu. Bu ne? Yani oradaki o insan nesli o ortama dayanamıyor. Ama orada mükemmel insanlar var.

Mesela ormanda da bakarsın, bazı hayvan türleri bir hastalık yayılır, bir mantar türü, hepsi ölebilir. Seleksiyon değil yani hayvanlar imha olur, Allah yok eder. Ama bir hayvan var yani ortada canlılar var, mükemmel varlıklar var. Seleksiyonu kimsenin reddettiği falan yok. Darwinizm yanlış diyoruz. Yani yoktan bir şeyin tesadüfler sonucu meydana gelmesi iddiası yanlış. Yoksa mesela balık sürüsü olur, sürü gider kuzey buz denizine doğru, soğuktan ölür hayvanlar kitle halinde. Ama bir kısım balıklar soğuğa dayanıklıdır yaşarlar. Şimdi burada bir balık yaratılması olayı yok. Mevcut balıkların ortama dayanması veya dayanmaması var. Bunun Darwinizm'den, şununla, bununla falan da alakası yok. Zaten bu Allah'ın kanunu, var olan bir şey. Dolayısıyla bunun yaratıcı bir yönü yok. Bu balık malık yaratmaz, kuş yaratmaz. Adamlara bunu anlatamıyoruz. Seleksiyonla, sülüsyonla falan alakası yok olayın. Darwinizm, yanlış diyoruz biz.

Yani su da yahut çamurlu su da, tesadüfler sonucu protein meydana gelmesi, bu proteinlerin sağ elli sol elli olarak ayrıma uğraması, sonra da en uygun protein çeşitlerinin bir araya gelerek aniden karar verip canlanma emri alarak hücre oluşturması ve bu hücrenin de bilinçli bir şekilde ilerleyerek kendine görmek için göz yapması, tam renkli olarak dünyayı görmeye başlaması. Duymak için çamurlu suyun kendine mükemmel üç boyutlu ses duyan kulak yapması, dokunma hissi için özel sistem meydana getirmesi, koklama hissi için özel sistem meydana getirmesi, tatmak için özel sistem meydana getirmesi ve bunun hepsinin bir canlılığı oluşması topluca.

Bak tam renkli olarak görüyorsun sen beyninde üç boyutlu. Hatta görüntünün dışarıda var olduğunu zannediyorsun. Yani dışarıda var ama görüntü olarak var. Yani cisim olarak var zannediyorsun beynindeki görüntüyü. O kadar net görüyorsun üç boyutlu. Bu sistemin tesadüfen meydana geldiğini iddia ediyorsun. Yanlış olan bu.

Eski mitolojilerden bahsediyor. Eski mitolojilerin tamamı zaten Darwinizm'i anlatıyor. Sümer efsaneleri tamamen tesadüfen meydana gelmiş ilahlardan bahseder. Tesadüfler sonucu evrimleşerek canlıların meydana geldiğini söylüyor. Bir hücrenin içinde tek bir protein yapmak için enzim olarak hareket eden 60 özel protein gerekiyor. Bitti. Yani bu matematik olarak canlılığın olamayacağı, ancak bir yaratıcı tarafından yaratılabileceği matematik olarak bununla ispat ediliyor şu an. Yani matematik bilimini biliyorsa, matematik bilimine göre imkansız. Mutlaka bir yaratan olması gerekiyor.

Nitekim Bak bu Dawkins şu bu falan İngiltere'deki takım, alayı birden ne diyorlar? Proteinlerin tesadüfen olması mümkün değil. İlk hücrenin de tesadüfen olması mümkün değil. Nasıl olabilir diyorlar? Uzaydan gelmiş olabilir diyorlar. Uzaylı, ileri zekalı varlıklar bunu yapıp yeryüzüne göndermiş olabilir diyorlar. Kardeşim ne konuyu uzatıyorsun? Bir yaratıcının varlığından bahsediyorsun işte. Uzaylıyı kim yarattı? Üstün zekalı uzaylıdan batıyor, yani çocuk gibi koskoca insanlar. Sıkışınca uzaylılara sığınıyorlar. Uzaylılar değil, kainatı yaratan Allah'tır.