Sohbetler (26 Ocak 2018; 12:00)


ENDER DABAN: İyi günler sayın izleyiciler. Hoş Sohbetler programına başlıyoruz, inşaAllah. Adnan Bey hoş geldiniz.

ADNAN OKTAR: Evet Fikret dinliyorum.

KARTAL GÖKTAN: Afrin’de şehit düşen Astsubay Üst Çavuş Musa Özalkan’ın annesi Hatice Özalkan şunları söyledi: “Kınalı kuzum vatanı ve bayrağı için akıttı kanını. Bana düşen onun emanetine sahip çıkmaktır. Yüreğim kanıyor ancak dik duracağım. Analar silin gözyaşlarınızı, şimdi birlik zamanı, Musa’mın silah arkadaşlarına dua zamanı. Dua edin ki o katilleri yok etsinler, bayrağımızı yere düşürmesinler. Evladım mazlumlar için şehadete yürüdü. Kanının aktığı yer hür olmadan ağlamak haram bana.”

ADNAN OKTAR: Kabadayı anneyi görüyor musun? Güzel anneyi görüyor musun? Bak artık anneler hep böyle çok güzel konuşuyorlar. Eskiden böyle değildi, feryat figan. Hatta hükümeti, devleti suçlayan izahlar yaparlardı bir kısmı. Şu an mükemmel. Tam bir mücahide tam bir mümin. Tam bir Kuran Müslümanı gibi anneler, maşaAllah.

TARKAN YAVAŞ: Şehadete gıptayla bakıyor milletimiz Hocam vesilenizle.

ADNAN OKTAR: Tabii tabii. Daha önce şehadet bilinmiyordu bile. Gece-gündüz anlata anlata şehadete imrenir hale geldi insanlar. Eskiden “Allah bize de nasip etsin” hiç denmezdi. Ben dedikten sonra bu Türkiye çapında denmeye başlandı. Daha önce kimse demiyordu ben hiç duymadım.

TARKAN YAVAŞ: Gönüllü askere gitmek isteyenler çok arttı Hocam. Her kesimden isteniyor.

ADNAN OKTAR: Kabadayı onlar da onun için, sağlam kabadayılar.

PKK’lı eğitmek PKK’lının özel bir yönü. Bir PKK’lı eğitmek için en az üç yıl, beş yıl eğitim veriyorlar. Bunda ana eğitim Darwinizm’den başlıyor. Önce insanların hayvan olduğu öğretiliyor, ondan sonrası kolay. Sen adama hayvan olduğunu öğrettikten sonra. Adam diyor ki “sen hiç böcek öldürmüyor musun?” Hayvan ne? O da böcek. Yerde böcek geziyor basıp-öldürüyorsun” diyor “o da işte bir -haşa- hayvan insan da. Ha hayvan öldürmüşsün ha böcek öldürmüşsün ha bakteri öldürmüşsün. Mesela tentürdiyodu basıyorsun bakterileri öldürüyorsun” diyor “insandan ne farkı var? Aynısı” diyor. Bu vaziyette komünizm gelişir. Darwinizm’e devletin derhal dur demesi lazım. Yoksa baş olacak gibi değil. Bütün araziyi sarmış komünizm. Demek ki eğitim yanlış. Darwinist eğitimin durdurulması gerekiyor. Darwinist eğitim kainatı tesadüflerle açıklıyor. Allah’ın varlığını inkar eder. Türkiye’de Milli Eğitim Allah’ın varlığını inkar ediyor. Pozitivist eğitim demek budur, Allah’ı inkar eden eğitim. Darwinist eğitimin anlamı budur Allah’ı inkar eder. Allah’ı inkar eden eğitim yapıyorsun sonra gidiyorsun din dersi veriyorsun. Hangisi doğru? Din dersi doğru olduğuna göre onu niye yapıyorsun o zaman? Din dersini yalanlıyor o ders, değil mi? Din dersinde anlatılanın yalan olduğunu söylüyor. Din dersi de onun dediğini yalanlıyor. O zaman hangisi haklı? Din haklıdır. Pozitivist eğitim adı altında tesadüflerle kainatı açıklamaya kalkarsak, kalkarsanız, kalkarlarsa bu olmaz. Akıl yönünden de olmaz, mantık yönünden de olmaz, ahlak vicdan yönünden de olmaz, iman yönünden de olmaz hiçbir yönden olmaz.

KARTAL GÖKTAN: PKK’nın militanlarına nasıl komünist eğitim verdiğini gösteren resimler var.

ADNAN OKTAR: Gece-gündüz okuyorlar işte. Eğitimle elde ediliyor.

KARTAL GÖKTAN: Ve dağda yatan PKK’lılar.

ADNAN OKTAR: Karşı eğitim vermezsen olur mu? Gece-gündüz kitap okuyorlar komünist kitaplar. Komünist kitaplardaki ana tema ne? Darwinizm. Kainatın tesadüfen meydana geldiği, Allah’ın olmadığı. İşte Allah’a inanmayınca komünist oluyor. Mesela PJAK Akademisi diye bir bölüm var bunlarda, bütün öğrenciler su gibi Darwinizm’i biliyorlar, eğitiyorlar. Zaten devlet okutuyor ama devletin kitaplarından okutuyorlar zaten gösteriyorlar. Adam devletin müzelerine de gidiyor bakıyor, orada da Darwinizm anlatılıyor, her yerde Darwinizm anlatılıyor.

Evet, dinliyorum.

BÜLENT SEZGİN: Cumhurbaşkanı Erdoğan Hatay’daki Zeytin Dalı Operasyonu Harekat Merkezi’ne gitti Adnan Bey. Sayın Erdoğan’a Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Savunma Bakanı Nurettin Canikli, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Güler de refakat ettiler. Sayın Erdoğan görev yapan askerlere hitaben yaptığı konuşmada, Türkiye’nin hiçbir ülkenin toprağında gözü olmadığını belirterek, Afrin’in de terör unsurlarından temizlenmesinin akabinde asli sakinlerine teslim edileceğini söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bölgenin terörden temizlenmesinin Türkiye’deki Suriyelilerin ülkelerine dönüşlerini de hızlandıracağını ifade ediyor.

ADNAN OKTAR: Benim görüşüm belli defalarca söyledim, ben Suriye hükümetiyle anlaşmamız gerektiğini düşünüyorum. Kolay ve çabuk olması açısından. İran’la anlaşmalıyız, Rusya’yla anlaşmalıyız, Suriye devletini, hükümetini ve devlet başkanını tanımalıyız. Beraber bir operasyon kararı almamız lazım. Özgür Suriye Ordusu, Suriye’deki resmi kuvvetler neyse ve Türkiye’yi müdahaleye davet etmesi lazım Suriye devletinin. İran’ı ve Rusya’yı da müdahaleye davet etmesi lazım. Bu durumda benim kanaatim bir hafta bile sürmez bütün PKK bölgeden atılır. Çünkü PKK’ya vatan haini diyor Esad, çok önemli bu.

Evet, dinliyorum.

BÜLENT SEZGİN: Afrin harekatına katılan komandolar Azez’de yemin etti Adnan Bey. Birliğin yemini adeta yeri-göğü inletiyor, maşaAllah.

ADNAN OKTAR: Bakayım. Yani şöyle bin mermi sıkmaları gerekirdi bunun üstüne. Hava ısınırdı yani. Allah güç-kuvvet versin aslanlarımıza. Onlar melekler tarafından korunuyorlar. Hz. Hızır (as) önlerinde devam edecekler Allah’ın izniyle. Fakat işte böyle bir birliktelik olursa çok daha çabuk, daha net, daha köklü ve daha kesin olur. Sonra tabii biz Suriye’yle bir anlaşma yaparız o ayrı mesele. Oradan Türkiye’nin hemen çekilmesi diye bir konuyu kabul etmememiz gerekir. Mesela en az bir beş yıl Türkiye’nin orada kalacağı, oralar iyice bir mamur hale gelinceye kadar, bölge sakinleşinceye kadar garantör güç olarak orada kalacağı anlaşmaya dahil edilir diye düşünüyorum. Ama tabii hükümetimizin istihbaratı şusu busu falan kıyası kabil olmaz. Düşünmüşlerdir düşünürler de. Ama tabii ben vicdanen yine de kanaatimi belirtmek istiyorum.

İşgal mişgal ne alaka kardeşim. Biz yıllardan beri Irak’a girer operasyon yaparız Irak’ın içlerine kadar. 20 kilometre, 30 kilometre, 40-50 kilometre gireriz, biz hiçbir zaman için “geldik burayı işgal ettik” falan demedik. Asker her seferinde geri çekilmiştir, PKK’yı hep kovalamıştır. Dolayısıyla çok gereksiz bir üslup ayıp yani yaptıkları. Fakat bunlara Darwinizm’le darbe vurulsa inanın dünya yıkılır yıkılır, akıl almaz acı çekerler. Devlet Darwinizm’e karşı meydan okusa bütün dünya ayağa kalkar, muazzam darbe olur.

Dinliyorum.

ASLI HANTAL: Afrin operasyonuyla ilgili açıklama yapan NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, “Türkiye’nin kendini savunma hakkı var ancak bunun orantılı ve ölçülü bir şekilde yapılması önemli” dedi. Stoltenberg Türkiye ve ABD arasında doğrudan temasta bulunulması çağrısı yaptı.

ADNAN OKTAR: Tamam. Ama işte bütün bunların en pratik, en köklü çözümü inançla meseleyi halletmektir. Bölgedeki adamlar Darwinist. Suriye hükümeti komünisttir, eskiden beri komünizmi savunur Darwinist yani. Dolayısıyla PKK’yla falan çok rahat anlaşabilecek kafadalar. Çözüm nedir? Yaratılışı anlatmak, bilimsel delillerle Darwinizm’in geçersizliğini anlatmak, iman hakikatleri anlatmak. Yani burada bir inanç savaşı var inanç. Herkes inancına göre hareket ediyor. İnancın oluşması için de eğitim gerekiyor. Darwinist eğitim kalktığında inananlar kazanır.

Evet, dinliyorum.

VTR: İnsanların bilmemesi gerektiğini düşündüğünüz bir konu var mı?

ADNAN OKTAR: Benim yakışıklım Avrupai, süper yakışıklı ve güzel. Evet hayret edecek derecede güzelsin, maşaAllah. Allah güzelliğini kat kat artırsın, yakışıklılığını artırsın. Seni cennetle şereflendirsin, cennette dost arkadaş yapsın Allah. İşte bu maddenin hakikatini teorik bilmelerini istiyorum pratik bilmelerini istemiyorum. Çünkü çok korkarlar. Yani iman yönünden çok yüksek bir imana sahip olurlar ama aynı zamanda çok korkarlar onun için teorik bilmelerinden yanayım. Hatta ben kara kara düşünüyordum bilirlerse ne yapacağız, farkına varırlarsa ne yapacağız diye. Çünkü çok şiddetli korkabilirler. Allah’tan başka hiçbir ilah olmadığını da anlarlar ama heyecan ve korku şiddetli olur. O yüzden istemiyorum onu bilmelerini.

Evet, dinliyorum.

VTR: Kendinizce eleştirdiğiniz huylarınız var mı?

ADNAN OKTAR: Güzel yüzlüm, her gün eleştiriyorum kendimi. Vakti boşa harcamak mesela. Allah’ın rızasının en çoğunu bulmak, en doğrusunu bulmak. İsraf etmemek bunlar sürekli düşünülmesi gereken şeyler. En isabetli konuşmaları yapmak. Mesela şimdi konuşuyoruz iman hakikatlerini mi anlatayım, Kuran mucizelerini mi anlatayım, en doğrusu nedir anlatımda onu düşünüp ona göre hareket etmeye çalışıyorum.

Evet.

VTR: İnsanlar, Hz. İsa (as)’ı tekrar dünyaya geldiğinde onu ne diye tanıyacaklar?

ADNAN OKTAR: Yakışıklım, o İncil’de de diyor “bana sakın Mesih demeyin” diyor İncil’de. Talebelerine söylüyor, “sakın bana Mesih demeyin, öyle de tanıtmayın” diyor. Hz. İsa Mesih (as) geldiğinde zaten peygamber olarak risalet göreviyle gelmeyeceği için peygamber unvanıyla geleceği için pek yapabileceği bir şey yok. Yani tebliğ yapamaz ama gizli siyaset yapabilir. O da ancak nasıl olabilir? Masonlukla yapabilir, tapınak şövalyeleriyle yapabilir, Mormonlarla yapabilir o tip yapılanmalarla yapabilir. Yoksa aleni ve açık bir çalışma yapamaz çok tehlikeli olur. Nitekim de öyle gibi görünüyor. Dünya siyaseti zaten gizli elde edilecek bir yapıdır. Dünya siyasetinde açık cehri bir faaliyet olmaz kapalı bir faaliyet gerekir. Hz. İsa Mesih (as)’ın da o yolu seçtiğini hissediyorum, düşünüyorum. Son zamanlarda Amerika’daki, Rusya’daki liderlere baktığımda Hz. Mesih (as)’ın etkisi görülüyor diye düşünüyorum.

Evet.

GÜLEN BATURALP: Putin, “Hükümetimiz Rusya’da İslam dinine yönelik eğitimin desteklenmesi için adımlar atılacak” dedi.

ADNAN OKTAR: Mesela bu normal bir ifade değil. Ortodoks eski komünist bir lider neden böyle bir şey desin? Hz. İsa Mesih (as)’ın yönlendirmesi dışında böyle bir şeye bir lider ne cesaret edebilir ne de söyleyebilir çok tehlikeli onun için. İşte mükemmel bir izah, tam bir Mehdiyet hareketi. İnsanların gözünden kaçıyor böyle şeyler ama mesela şu açıklama, Sovyet Rusya lideri söylüyor bunu. Ortodoks dininin hakim olduğu Rusya’da “İslam dinini anlatacağız öğreteceğiz” diyor. Hz. İsa Mesih (as)’ın gölgesi açık açık görülüyor.

Evet, dinliyorum.

VTR: İnancından dolayı baskı altında kalan insanlar sizce ne yapmalı?

ADNAN OKTAR: İnancından dolayı baskı altında kalmak zaten ibadetin en temel vasıflarındandır. İnancından dolayı her devirde Müslümanlar baskı altında kalmıştır. Onunla eğitiliyorlar zaten, imtihanın ana umdelerinden biri budur baskı altında olmasıdır. Mesela Hz. İsa (as)’a Roma askerlerini Allah musallat etti. Hz. İbrahim (as)’a Nemrut’u, Hz. Musa (as)’a Firavun’u, Hz. Mehdi (as)’a deccalı ve avanesini. Öbür türlü imtihan olmaz. Mutlaka bir musallat olma olur. İmtihan öyle gelişir. Yoksa sakin sakin oturarak öyle bir şey olmaz.

Evet, dinliyorum.

VTR: Hamsiyi sever misiniz?

ADNAN OKTAR: Ah severim ben senin yakışıklılığını, güzelliğini canımın içi, hamsi şahane bir balık türü.

Evet, dinliyorum.

VTR: Günlük hayatınızda tesbihatın yeri nedir?

ADNAN OKTAR: Aferin benim canlarıma, maşaAllah hayret ediyorum ne kadar dindarlar, ne kadar güzel üslupları. Ben her namazda tesbih yaparım. Ama sünnet olan tesbih yeterlidir. 33, 33, 33, çok manidar Allah’ın anılmasında, 33 kere suphanAllah, 33 kere elhamdülillah, 33 kere estağfirullah, 33 kere Allah-u Ekber. 33, 33, 33, 33, 4 kere 33, evet ama hep 33. İşte bunda demek ki bir sır var. Masonlukta da üstatlık 33 derecede oluşuyor. Ayaktayken, otururken yan yatarken sürekli Allah zikredilir, tesbih edilir. Ayette açık Allah söylüyor, Ali İmran Suresi 191’de, “yan yatarken, otururken, her şekilde Allah'ı anın” diyor. Namaz kıldıktan sonra namazlardan sonra, namazlardan evvel de olur namazlardan sonra da olur ama özellikle namazlardan sonra ayrıca ayet belirtmiş. Titizlikle Allah’ı anmak lazım. Allah anıldığında kalp ferahlar. Mesela estağfirullah diyorsun günahlarından arınıyorsun. Elhamdülillah diyorsun Allah’ın nimetlerine hamd etmiş oluyorsun ki bu nimetin artmasına vesile olur. Allah-u Ekber dediğinde sonsuz büyük gücün korunması altında olduğunu görüp kafan salim oluyor. Günlük bütün dertlerinin hepsinden kurtulursun Allah-u Ekber dediğinde. Çünkü insan aciz, kendi hallediyor zannediyor meseleleri, Allah-u Ekber dediğinde kendi hallettiği zannettiği meseleler bir anda üstünden dökülür hiç kalmaz. İnsan gemide gidiyor gibidir, Allah onu götürür, kendine dert çıkartması çok yanlıştır. Allah-u Ekber denmediğinde o dertler insanın üstüne biner. Allah-u Ekber dendiğinde o dertler insandan gider. “Allah’ı büyük ismiyle anın” diyor ya Allah ayette. Ve suphanAllah, Allah’ı eksik ve noksandan münezzeh bilmek. Çünkü Allah’a sığınıyor ama Allah’ı da acz içinde zannediyor adam, Allah esirgesin. Halbuki Allah unutmaz, Allah korkmaz, yorulmaz. Biz uyurken diri Allah, biz diriyken de yine diri. Her an her şeyimizden haberdar. Her konuşmamızı her halimizi biliyor. Bu muazzam bir şey. Bunu hatırlatıyoruz kendimize tesbihde. 

Evet, dinliyorum.

VTR: Para mutluluk getirir mi?

ADNAN OKTAR: Para mutluluk tabii ki getirir. Çil çil dolarların varsa, euroların varsa yüz binlerce Müslümana yiyecek dağıtacaksın demektir. Kitap dağıtacaksın demektir. Elbise alacaksın demektir. Soğuktan üşüyen insanlara onların üşümeyeceği kıyafetler almak ve onları doyurmak demektir. Hatta daha da fazla paran varsa garibanlara ev alırsın, araba alırsın. Muazzam bir şey. Parayla olur. Dolayısıyla onların mutlu olmasından sen de mutlu olursun Allah için. O anlamda para mutluluk getirir. Ama yığma şeklinde yığıp harcamamak o bir anormallik hastalık.

Evet, dinliyorum.

VTR: Kibirlenmek Allah’a karşı yapılan bir yanlış mıdır?

ADNAN OKTAR: Güzel yüzlüm, nur yüzlüm, adam kibirleniyorsa, büyükleniyorsa iki türlü ihtimal var. Ya dinden hiç haberi yok İslam’dan hiç haberi yok, hiç uyarılmamış veyahut ölü. Ölüleri Tevrat çok uzun anlatır. İncil’de de çok uzun anlatılır ölüler. Onların kibirli olduğu, büyüklendiği, anormal oldukları, Allah’ın ayetlerine kapalı oldukları, onların ölüler diyarına gideceği, ölü oldukları yani cehenneme gidecekleri belirtilir. Dolayısıyla normal bir insan yapmaz.

Evet, dinliyorum.

VTR: Gece neşesi nedir?

ADNAN OKTAR: Yakışıklım, gece insanın kafası daha açık oluyor. Daha eğlenceye açık olur eğlenceye, bildiğin eğlence kastedilen odur aslında, gece. Tabii imandan kaynaklanan eğlence. Ama asıl orada anlatılan odur yani. İmanlı bir insan gece daha çok eğlenir anlamına geliyor daha neşelidir, daha şevklidir. Gece bir nimettir güzellikleri vardır o anlama geliyor. Allah’ı anarsın ama sırf “Allah Allah” demek değil bu. Sohbet edersin, sevgi gösterirsin, beraber birlikte yemek yersin, eğlenirsin Allah’ı anarak, Allah için, bunların hepsi ibadet olur.

Evet, dinliyorum.

VTR: Bir yılda 15 gün tatil için neden bütün yıl çalışırız?

ADNAN OKTAR: Ah benim güzel yüzlüm, sen belanın farklına varmışsın, ben daha da farkına vardırtmak da istemiyorum. Allah kalbini imanla doldursun. Dünya bir imtihan yeri, şiddetli güçlü bir imtihan yeri. Sen bir ucundan olayı anlamışsın, tamamını anlasan bayağı şaşırırsın. İnsanların nasıl süründüklerini bir görsen bütün dünyada. Allah unutulunca, Allah’a şükredilmeyince bütün dünyada Allah feci şekilde insanları eziyor. Bütün dünyada sürünme hakim. Sürünmenin olmadığı hiçbir ülke yok. Allah’a dönerlerse rahatlayacaklar. Onun dışında Allah rahatlık vermez. Derhal güzellik olur Allah’a dönerlerse derhal, bütün dünya ferahlar.

Evet, dinliyorum.

GÜLEN BATURALP: BBC’ye konuşan Suriye Dışişleri Bakan Yardımcısı Faysal Mikdat, Türkiye’nin Afrin’e yönelik olarak başlattığı Zeytin Dalı Harekatı’nı işgal olarak nitelendirdi. Mikdat, buna karşılık vereceklerini söyledi.

ADNAN OKTAR: PKK topraklarınızı elinizden alıyor, oraya komünist devlet kurmaya hazırlanıyor ona ses çıkartmıyorsunuz. Türkiye gelip adamları kovalıyor ona ses çıkarıyorsunuz. Bilmiyorum niye böyle münasebetsizlik yapıyorlar. Herhalde bir politik manevra olarak bunu söylüyor. Türkiye’yi Suriye devletini tanımaya zorlamak için, Suriye hükümetini, Suriye devlet başkanını tanımak için bir baskı mekanizması olarak bunu söylüyor ama tehlikeli bir şey yapıyor. Türkiye istese Suriye’yi de yerle bir eder. Münasebetsizliği bıraksın, çok densiz bir ifade. Çok da ayıp yaptığı. Türkiye iyi niyetini açık açık gösteriyor söylüyor da. Orada bir PKK devleti kuruluyordu bu devletin kurulmasını engelledi Türkiye. Oturmuş adam ucuz kahramanlık yapmaya kalkıyor. Ne kadar ayıp. Eğer sen Türkiye’yi dostluğa, Suriye ile işbirliğine çekmek için bunu yapıyorsan yöntem olarak rezalet bir yöntem çok kötü, çok akılsızca bir yöntem. Ayrıca Türkiye istese silindir gibi ezer Suriye’yi öyle bir konu olmaz. Baştan girer sondan çıkar yani darmadağın eder. Rahatça her yeri alabilir istese, gerekçe de gösterir “terör örgütleriyle baş edemiyorsunuz, devlet diye bir şey yok onun için meşru hakkımızı kullanıyoruz. Bunların hepsini dağıtacağız” diye her yeri alabilir istese. Böyle alın kaşıyıcı bir üsluptan kaçınması lazım Mikdat’ın. Esad da, biz ortalığı düzeltmeye çalışırken batıracak bir üslup böyle üst perdeden üsluplar yakışık almaz. Bir de etin ne budun ne yani, herkese teslim olmuşun gelen vuruyor giden vuruyor, önüne gelen tokatlıyor gıkın çıkmıyor. Gelmişsin Türkiye’ye efeleniyorsun. Münasebetsizliği bırak. Türkiye, en fazla 72 saatini alır boydan boya her yeri alır istese, gıkınızı da çıkaramazsınız. Zaten her yerin bitmiş, ne hava ne kara ne deniz askeri gücü falan hiçbir şeyi kalmamış mahvolmuş yani. Askeri gücünü tamamen kaybetti, hiçbir şeyi yok. Tankı, topu, uçağı hiçbir şeyi yok. Elinde hurda son üç-beş uçak var, onlarla işte varil bombası falan atıyor garibanların üstüne başka hiçbir şeyi yok.  Tamamen çöküp-batmış vaziyette. Böyle densizliği bıraksınlar böyle üst perdeden efelenmeyi bıraksınlar. Tam biz düzeltmeye çalışırken batıracak şeyler yapmayı terk etmeleri gerekir.

Evet, dinliyorum.

VTR: Samimi bir insanın insanlara karşı yaklaşımı nasıl olur?

ADNAN OKTAR: Samimi insan hemen hissedilir pozitif tavrından, pozitif elektriğinden, makul konuşmalarından hemen anlaşılır. Münafık mesela çok rahat anlaşılıyor karmaşık bir şey yok. Münafık da kendini hemen anlar, mümin dürüst bir insan da kendini anlar. Bunlar öyle anlaşılması karmaşık cebir formülü gibi falan bir şey değildir. Hemen insan samimiyetle farkına varır ve bilir.

Evet, dinliyorum.

VTR: Kaderinizden razı mısınız?

ADNAN OKTAR: Yakışıklım, tabii ki. Yani kader çok ustaca sanatkarane yaratılır Allah tarafından güzel yaratılır. Kusursuz güzel yaratılır. İnce ince dokunur ve insanın tam kaldırabileceği gibi planlanır. Normalde kaldıramayacağı gibi olması lazım. Bak bu Allah’ın mucizesidir. Normalde imtihanların veyahut hayatın insanların kaldıramayacağı gibi olması gerekiyor, teknik açıdan öyle görünüyor. Ama böyle bir şey olmuyor bu mucize. Hiçbir zaman hiçbir şeyde böyle bir şey olmuyor.

Evet, dinliyorum.

VTR: İnsanlar neden bir başkası olmak ister?

ADNAN OKTAR: Çocuklar bu ne yakışıklılık artık önü-sonu kesilmiyor, maşaAllah. Herhalde bununla biter herhalde diyoruz üç-beş tane hadi normal diyoruz, sonu yok. Şu yakışıklılığa bak şu güzelliğe bak sen, maşaAllah. Allah cennetle sizleri şereflendirsin, yayına çıkan o diğer güzel yakışıklı delikanlıları da seni de Allah cennetiyle şereflendirsin. İnsanlar neden bir başkası olmak ister? Ben istemiyorum mesela, ben memnunum halimden. Başkaları bana benzemek ister Adnan Bey olmak ister Adnan Hoca. Adnan Hoca, kardeşim lakap o lakap ona kafayı takmayın. Çocuklar birbirlerine öğretmenlere de mesela ilkokul öğretmenlerine “hocam” der. Yahut herhangi bir şey mesela üniversite öğrencileri de “nasılsın hocam” falan derler. O sıradan bir lakaptır yani herhangi bir lakaptır. Benim hocalıkla ne alakam var? Durup durup “hoca, alimsin” hoca, alim falan değilim. Mehdi de değiliz, müceddit de değiliz, müçtehit de değiliz bir şey yok. Normal insanım, normal Müslüman evladıyım bunu bıraksınlar.

Evet, dinliyorum.

ASLI HANTAL: İstanbul’da çift katlı otobüse binen bir gazi sürücü tarafından ücretsiz kartının geçmediği gerekçesiyle yağmurlu havada araçtan indirildi. Gazi, otobüsten indirilen sürücü ardına bakmadan ilerlerken o anlar cep telefonu kamerasına yansıdı. Görebiliriz.

ADNAN OKTAR: Buna neden gerek duyuyor adam ya? Nedir nihayet? Zaten araba gidiyor. Sana bir zararı da yok. Maddi bir katkı, bir şey yapacak da değilsin. Giden arabada duracak o insan. Mantığını sormak lazım. Böyle insanları yarım bırakmayalım. Mesela bu arabayı kullanan şoförü bulsunlar. Nasıl bir mantık geliştirmiş? İnsan beyninin nasıl çalıştığını açıklamak açısından da bu çok önemli. Bu nasıl bir beyindir, nasıl bir akıldır? Metafizik bir şey bu. Anlaşılacak gibi değil. Sana ne zararı var? Gidiyorsun arabada o da gitsin. Bu böyle havada kalmasın. Mesela o köpeği arabaya bağlamış. Arabanın içine düşmüş. “Haberim yok” diyor. Haberinin olmaması mümkün değil. Zaten köpeği isteme şekli de anormal. “İki günlüğüne” istiyorum diyor. Sonra da bir tehdit olayları falan varmış galiba. Şimdi bu adamın tanınması lazım. Adamı bulabilene helal olsun. Kardeşim her yerde tanıtın. Görelim, bilelim. Yarın, bir gün biz bu adamla karşılaşabiliriz. Herkesin çoluğu var çocuğu var. Bu adamla karşılaşabilir. Ne yapacağı belli değil ki bunun. Tanıyıp bilelim ki ona göre tedbir alınsın.

YASEMİN AYŞE KİRİŞ: Siz bu uyarıları yaptıktan sonra Cumhurbaşkanımız da “Hayvanlara ve kadınlara eziyet edenleri yalnızlaştırın” diye açıklama yapmıştı. Bunun için de tanıtılması gerek tabii.

ADNAN OKTAR: Tayyip Hocam diyor değil mi?

YASEMİN AYŞE KİRİŞ: Evet.

ADNAN OKTAR: Yalnızlaştırın. Bak aylardan beri söylediğimi Tayyip Hocam dillendirmiş. Aylardan beri söylüyorum. Yıllardan beri söylediğim bir konu.

AYLİN KOCAMAN: Kanunu da değiştirdiler siz söyledikten sonra.

ADNAN OKTAR: Kanunu da bak. Ağır ceza verin dedim, elhamdülillah kanun da değişti.

ASLI HANTAL: İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden bu konuyla ilgili bir açıklama yapılmış Adnan Bey. “Beyaz Masa ekiplerimiz gazimizi evinde ziyaret etmiş ve yaşanan bu üzücü olay için özürlerimizi iletmişlerdir. Ayrıca sürücü hakkında hemen soruşturma başlatılmış olup, cezai işlem uygulanacaktır.”

ADNAN OKTAR: Kardeşim tamam ceza versinler ama biz adamı tanıyalım. Acayip bir durum var. Bunu konuştursunlar. Bunun ifadesi yayınlansın. Zorun nedir, neden, ne mahsuru var? Gazi olduğunu biliyor musun? Biliyorsun. Sen zaten ona manen borçlusun. Ayağının altını bile öpsen yine kurtarmaz. Senin namusunu, haysiyetini, şerefini, dini, imanı, İslam’ı, Kuran’ı savunmak için bedenini sakatlatmış. Sen ona ne yapsan bu borcu ödeyemezsin. Sen ne yapıyorsun? Giden arabadan indiriyorsun. İnsan gerekirse para da verir, imkan da verir. Para isteyen de yok senden ayrıca. Giden arabadan indirmeyeceksin, bu kadar. Buna nasıl cesaret bulmuş? Bu adamın kafası nedir bunu öğrenelim. Bunlar hep müphem kalıyor. Nasıl bir kafası vardır anlamıyoruz adamların. Mesela o köpekte de adam bunun yarım kalması çok acı. Hatta bunlara halkın jüri olduğu mahkeme oluşturulsun, halk jürisi. 20 kişilik halk jürisi, bir de resmi hakim. Jüri de halk, görüşünü hakime ifade etsin. Adamı da getirsinler. Yayınlansın önden, cepheden falan her yerden görünsün boyu posu. Tanıyalım adamı. Ne yapar, ne eder konuşuruz. Canlı yayınla gösterilmesi lazım mahkemelerinin. Orada anlatacak. Hayvandan ne istiyorsun? “İki günlüğüne” diyor. Zaten belli bir şey yapacağı. Nerede görülmüş böyle bir şey? İki günlüğüne. Ve ondan sonraki tavırlar çok acayip. Şimdi mesela buna bir yıl, iki yıl ceza verip bırakmak. Kardeşim bu adam sokakta kime ne yapmaz? Çok önemli.

Evet, dinliyorum.

VTR: Afrin operasyonunun sonucunda büyük bir savaş çıkabilir mi sizce?

ADNAN OKTAR: Yakışıklım şimdi sen bana öyle bir soru sordun ki evet desem ayrı, hayır desem ayrı.  Ama ben sana söyledim bak en başında daha “2017’de, 2018’de çok büyük olaylar olacak” dedim. Daha ne diyeyim? Olay Afrin’lik falan mesele değil. Büyük olaylar olacak, çok büyük olaylar. Afrin’le sınırlı olan bir şey değil. Afrin küçük bir bölge ama aynı hadisteki gibi, aynısı.

Evet, dinliyorum.

VTR: Amaçsız olarak yaşamak insana ne gibi zararlar verir?

ADNAN OKTAR: Aman Allah’ım maşaAllah, subhanAllah. Ne kadar güzel, hayret yani. Şu kaşların güzelliğine bak, şu burnun biçimliliğine. Nasıl güzel alnı, yüzü falan. Ve çok anlamlı yüzü. Çok kişiliklisin canımın içi, çok efendisin. Bir de çok nurlusun. İnsan yüzüne bakmaya doyamıyor. Ne kadar güzel yüzün var maşaAllah. Allah seni koruyup kollasın. Seni cennetiyle şereflendirsin. Cennette de seni bana arkadaş, dost etsin. Sanat eserisin, sanat. O kadar güzelsin maşaAllah. Ne dediğini bir daha dinleyeyim ben güzel yüzlümün.

VTR: Amaçsız olarak yaşamak insana ne gibi zararlar verir?

ADNAN OKTAR: Amaçsız yaşamanın sonu intihar veyahut akıl hastanesi veyahut bunalıma girmek veyahut uyuşturucu veyahut şizofren bir hayat, şizoid bir hayat. Facia. Allah mümini ideali ile birlikte yaratıyor. Öyle normal yaşayacak şekilde yaratır. Her mümin ideali ile birlikte yaratılır. O büyük ideali de Allah Kuran’da tarif eder zaten. “Din Allah’ın oluncaya kadar, fitne yeryüzünden kalkıncaya kadar.” Şeytandan Allah’a sığınırım. Mücadele etmek, İslam’ın dünyaya hakimiyetini sağlamak. Nur Suresi 55, çok açık.

Evet, dinliyorum.

VTR: Mutluluğunuzu kıskananlara nasıl tavır alırsınız?

ADNAN OKTAR: Allah Allah subhanAllah ne kadar güzel bu böyle. Bakışların güzelliğine bak sen, burnun güzelliğine bak. Her yeri çok güzel. Kardeşim bir de aklımda kalıyorlar. Gerçekten beni çok yoruyor bu yani. Hiçbirini unutmadım, hepsi aklımda. Şu güzelliğe bak, insan yıllarca baksa doyamaz. Allah seni cennetiyle şereflendirsin, nuruyla sarsın, hidayetiyle sarsın. Sana her türlü iyiliği, güzelliği nasip etsin. Cennette de Allah arkadaş etsin. Bir daha dinleyeyim.

VTR: Mutluluğunuzu kıskananlara nasıl tavır alırsınız?

ADNAN OKTAR: Yatıştırmak lazım tabii. Şimdi sen bir ormanda olduğunu düşün. Orada kebap yiyorsun, yemek yiyorsun. Birden çalılıkların içinden bir ayı çıkıyor. Ne yaparsın? Önce yiyecekleri saklarsın ki kafayı oraya takmasın gibisinden. Sonra geriye adım atarsın, kulübeye çekilirsin. Dikkatlice ayının gitmesini beklersin. Bizim yaptığımız da o oluyor yani.

Evet, dinliyorum.

VTR: İmkanınız olsaydı dünyada ilk önce neyi değiştirmek isterdiniz?

ADNAN OKTAR: Ah severim ben senin sesini, güzelliğini. Çok çok güzelsin sen. Allah seni korusun, kötü olan her şeyden korusun. Cennetle seni sevindirsin. Cennette bana arkadaş, dost etsin inşaAllah. Bir daha.

VTR: İmkanınız olsaydı dünyada ilk önce neyi değiştirmek isterdiniz?

ADNAN OKTAR: Dünya boş yere birbiriyle kavga ediyor. Herkes birbirini sevsin istiyorum ben. Danimarkalılar çok şeker insanlar. Pakistan’a gidiyorsun çok şeker. Hindular onlar da çok tatlılar. Çinliler çok şeker, Japonlar çok şeker. Ne oluyoruz ben anlamıyorum ki bu kargaşa ne? Sınır ne alaka kardeşim. Pasaport, vize falan. Kim çıkartmış bunları ben anlamıyorum ki. İlk icat edene ne diyeyim yani şu pasaportu vizeyi. Nereden çıkartıyorsunuz böyle şeyi? Bunları belirli bir süre önce çıkartmışlar. Daha önce böyle bir dert yoktu ki. Millet biniyordu ata deveye falan Çin’e kadar gidiyordu. Her yer açıktı, yollar açıktı. Kimseye yolda pasaport, vize sordukları yoktu. Kimlik kartı da sormuyorlardı. Adam deveye çemiçleri dolduruyordu, basıyordu gidiyordu ta Hindistan’a kadar. Tıngır tıngır gidiyordu. Yine öyle olması lazım. Herkes birbirini sevsin. Gençler, genç kızlar, genç delikanlılar sevinç içinde olsunlar. Bayram ortamı olsun. Beraber şarkı söyleyelim, dans edelim. Birlikte namaz kılalım, Allah’ı analım, güzel şeyler yapalım. Şehri birlikte temizleyelim, her yeri. O poşet falan atmalar hiçbir şey kalmaz. Herkesin evinin önüne çiçekler ekeriz, sarmaşıklar falan. Çok güzel yaparız aslında dostluk ortamı bir oluşsa. Arkadaşlık ortamı, sevgi ortamı bir oluşsa. Çok kolay, güzel, zevkli, gerekli olan bir şey varken onun yerine kan var, dehşet var, şiddet var, Darwinizm var, Allah’ı inkar etmek var. Rüyadayız biz, kabus görüyoruz. Başka açıklaması yok bunun, inanılır gibi değil. Deccalin azgınlığına şaşıyorum. Hayret edecek bir durum ama Mehdiyet’in gücü de tabii bizi adeta büyük bir sevincin içerisine sürüklüyor, çekiyor. Mest ediyor bizi.

Evet, dinliyorum.

VTR: Hüzünlenen insan çöker mi?

ADNAN OKTAR: Evet güzel yüzlüm. Çok tehlikeli bir şey o hüzünlenme. Genç kızlar çok büyük hata yapıyorlar canlarım. Çok güzeller üze üze kendilerini. “Kaç yaşındasın?” diyorsun. “25 yaşındayım” diyor. 45 yaşında kadın gibi 25 yaşında. Ne oluyorsunuz? Üstüne de sigara. Üstüne de uydurma yiyecekler. O aslan gibi güzelim kızlar su gibi eriyip gidiyor. Kurumuş ot gibi oluyorlar, kurumuş çiçek gibi. Yazık günah değil mi? Aslan gibisiniz, su gibisiniz. Ne üzüyorsun kendini? Allah’a tevekkül et, bırak kendini Allah’a. Her şeyde hayır var. Yemene içmene de dikkat et, uykuna dikkat et. Bırak o sigara paketini. Ez ayağının altında, at çöpe. Hayret ediyorum o güzel kızların kendine kıymasına. Bazen mağazaların önünden geçiyorum. Elinde sigarayla çömelmiş, elinde telefon habire sigaradan çekiyor. Kardeşim zaten beslenemiyorsunuz. İşyerlerinde çalışıyorlar, orada sandviç yiyip öyle idare ediyorlar, çay falan. Üstüne sigara. Kaç sene dayanır böyle bir beden. Daha 25-26 yaşında, 27 yaşında zaten tam iptal. Babaanne gibi 27 yaşında. Zoruna ne oldu, nasıl kıyıyorsun o güzelliğe? Benim yetkim olacak asla böyle bir şeye müsaade etmem bu sigara işine. Bir de uydurma yiyecekler yiyorlar. Güzel böyle besleyici, zeytinyağlı falan sebze yese genç kız, delikanlı kızsın. Bir de rejime giriyor. Yok, kalçan geniş diyor. Kadınsın tabii kalçan geniş olacak. Yok diyor mesela göğsü iriymiş diyor. Sizinle kasten uğraşıyor homoseksüeller, homoseksüel modacılar. Kadının göğsü gayet normal iri olması. Kalçasının geniş olması gayet normal, kadınsı güzelliğidir onun. “Eyvah” diyor adam bakıyor. “Bitmişsin, mahvolmuşsun” diyor. Sana düşmanlığından yapıyor o, sevgisinden yapmıyor, iyi niyetle yapmıyor yahut aklında bir zoru var veyahut hakikaten boş kafa yani. Veyahut homoseksüel kültürünü almış veyahut da düşünemeyen birisi, bilmiyorum. İçinden çıkılacak gibi değil.

Evet, dinliyorum.

VTR: Okullarda başarılı olamayan öğrencilere aileleri neden baskı yapıyor?

ADNAN OKTAR: Güzel yüzlüm bütün her yerde bu modadır. Çocuk sınıfta kalırsa babası sille tokat döver. Çocuk evden kaçar. Bir facia olarak bilinir. Çocuklara kabus yaşatıyorlar kardeşim. İlkokulda, ortaokulda, lisede böyle hayat mı olur? Onların en güzel yılları böyle mi geçecek? Çok yanlış. Bir yanlış baştan başladı mı sonuna kadar gidiyor. Ta Abdülhamit devrinden kalma kafa bu, ta Abdülhamit devrinden kalma. Bir şey yan yattı mı öyle gidiyor. Öğrenciler mutlu olsun kardeşim, çocuklar mutlu olsun. Bela gibi olmasın okumak. Sevinçle, adam eğlenerek gitsin. Genel kültür çok zevkli bir şey. Böyle mi öğretilir genel kültür? Baksana Talim Terbiye Kurulu Başkanı “Yakamızı kurtaramıyoruz” diyor. “Pozitif eğitimden” diyor. “Pozitif bilim anlayışından kurtulamıyoruz” diyor. Yani “Yaratılışı anlatamıyoruz” diyor. “Darwinizm’i anlatmaya mecburuz” diyor. “Bizi sürüklüyor sistem” diyor. “Biz onu sürükleyeceğimize, o bizi sürüklüyor” diyor. Facia. O öyle oldu mu komünizm gelişiyor tabii ki. Derhal durdurulması lazım, derhal. Ne gerekiyorsa yapalım. Bize sorumluluk versinler yapalım. Yoksa mahvolacağız Allah esirgesin. Gece-gündüz Darwinist propagandayla ne olur bu millet?

Evet, dinliyorum.

VTR: Yaşı ilerlemesine rağmen bazı insanlar neden olgunlaşmıyor?

ADNAN OKTAR: Yakışıklım senin güzelliğin bir kere çok çok dikkat çekiyor. Dönüp dönüp bakarlar sen giderken. O kadar güzelsin ve çok yakışıklısın. Hiçbir kız da hayır demez arkadaş olarak, dost olarak. Sen de çok dindar, efendi birisi olacağın için, onları dindarca yetiştireceğin için, onların namusuna, onuruna dikkat edeceğin için kızlar gözü kapalı kabul ederler seninle arkadaşlığı. Bir daha dinleyeyim seni.

VTR: Yaşı ilerlemesine rağmen bazı insanlar neden olgunlaşmıyor?

ADNAN OKTAR: Yani çocuksu kalıyor. Yapacak bir şey yok. Zor ortamda yetişmediğinde olur. Mesela 40 yaşına bile gelse çocuklanır. Ama zor bir ortam mesela hayat çileyle geçiyorsa, çilede böyle bir dert olmaz. Çilenin ne kadar önemli olduğunu oradan anlıyoruz.

VTR: Kalbi kırık yalnız kadınlara ne önerirsiniz?

ADNAN OKTAR: Bu tatlılığa ne diyorsunuz siz? Söyleyecek kelime bulamıyorum. En son had safhada şeker böyle. Tam bal. Dünyalar tatlısı. Yüzündeki masumluğa, efendiliğe bak, şekerliğe bak, güzelliğe bak, burnun güzelliğine bak sen. Kaşların, gözün her şeyin çok güzel. Allah seni koruyup kollasın. Sana sağlık, sıhhat, afiyet versin. Cennette de Allah seni kardeş etsin. Cildi de çok çok güzel maşaAllah. Canımın içi Allah onu korumuş işte. Daha ne istiyor? Bir psikopat ayı ile muhatap olmuş, o da ayılığını göstermiş. Kadın da kaçmış ondan. Allah kurtarmış. Dua edecek kadın. “Ya Rabbi” diyecek, “Bana egoist, bencil olmayan, Seni çok seven, Senin de onu çok sevdiğin, benim haysiyetime, şerefime, namusuma, dinime, imanıma, sağlığıma, sıhhatime, iyiliğime, güzelliğime katkıda bulunabilecek, beni teşvik edecek, beni takdir edecek, beni sevecek, değerli bulacak, gözünde yüceltecek, saygı duyacak bir kulunu halk et. Onunla ben dost olayım Ya Rabbi” diyecek. Allah’a dua edecek. Hemen gelir, hemen o dost gelir candan dua ederse.

Evet, dinliyorum.

GÜLEN BATURALP: PYD-PKK elebaşlarından Salih Müslim’in sosyal medya hesabından desteklediği, “Türkiye Afrin’de katliam yapıyor” iddiasıyla yayılan yaralı çocukların olduğu fotoğrafın Doğu Guta’da 2014’te çekildiği ortaya çıktı.

ADNAN OKTAR: İşte bu PKK akılsızlığı. Rezalet derecede bir akılsızlık türü. Hep böyledir. Komünistler eskiden beri yalanları çok çok kötüdür. Komünist yalanı en ilkel yalan türüdür. Hiç zekice yalan söyleyemezler. PKK’lılar olsun terörist komünistler olsun en adisinden en akılsızca yalanlar söylerler. Mesela biraz zeka kırıntısı olsa insan hiç olmazsa zekasını takdir eder. Ama inanılmaz akılsız olur. Ve hemen yakalanacakları sahtekarlıklar yaparlar. Hemen yakalanıp tespit edilecek, ispat edilecek ahmakça oyunlar oynarlar.

Evet.

VTR: Allah neden milyonlarca insan yaratmıştır veya canlı?

ADNAN OKTAR: Güzel yüzlüm bir tablo düşün tabloda boş yerler olmaz her yeri Allah doldurur. Ben de tablo yaptığımda hiç boş yer bırakmıyorum her yeri dolduruyorum. Allah da her yeri doldurur. Mühim olan orada tabloda asıl ilgili kişidir. Asıl vurgulanan. Hatta tablonun en önemli yeri mesela o bakan hanımın gözüdür, gözündeki anlamdır en önemli yer yahut birkaç yer önemli olabilir. Şimdi dünyayı da yarattığında Allah tabii ki bir fon yaratıyor zeminde, onda dinsizini, imansızını yaratır, ölüsünü yaratır. Her türlü adamı yaratır üçkağıtçısını iyileri güzelleri de onların aralarına serpiştirir Allah. Böylece imtihan mükemmel bir şekilde gelişir.

Evet.

VTR: Kalabalık bir aile mi çekirdek bir aile mi?

ADNAN OKTAR: Kalabalık iyidir. Kalabalık güzel yüzlüm. Çerkez herhalde bayağı güzel şeker bir kız. Çerkez havası var yüzünde. Kalabalık kalabalık büyük çiftlik evi gibi bir ev olacak dede, babaanne herkes olacak. Hala, yenge. Kalabalık olacak. Öyle zevkli olur. Kediler köpekler evin içinde gezecek. Köyde öyleydi. Aslında daha da kalabalık olur, büyük yerleşim yeri yapılması lazım. Kediler bir kere evin içinde gezmesi gerekir normal sokaktaki kediler. Köpeklerin de kapı önünde oralarda her zaman yakınlarda olması gerekiyor. Yabani tavşan varsa yakalanmış onlar evin içinde gezebilir. Birçok şey yapılabilir. Ördek çok şeker hayvan, yavruları. Onların da gagalarını ısırmaya çalıştım onlar da benim dilimi yakalamaya çalışıyorlar. Gagası mikadan gibi yandan baktın mı ışık görülüyor gagasından. Adam süper tatlı. Ses mes tip. Kafanın ponponluğu, yürüme şekli, ses. Ses özellikle çok komik. 

VTR: İçimizdeki sonsuzluk isteği ahiretin bir kanıtı olabilir mi?

ADNAN OKTAR: Aferin benim güzelime, aferin benim yakışıklıma. Tabii en güçlü içgüdüdür sonsuz olma içgüdüsü. İnsandaki en şiddetli içgüdüdür. Gece gündüz insanda hakim olur. Annelik iç güdüsü vardır açlık iç güdüsü ama bu en hakimidir. Sonsuz olma içgüdüsü. O da cennetin varlığının delilidir.

Evet.

VTR: Adnan Hocam sizi çok seviyoruz.

ADNAN OKTAR: Bak o minik burunlarınızı kıtır kıtır ısırırım ben sizin. İkiniz de birbirinden şekersiniz. Şapkaların tatlılığını görüyor musun sen? Allah hepinize uzun ömür sağlık sıhhat versin cennet nasip etsin. Allah tatlılığınızı, şekerliliğinizi daha da artırsın. Ama şapkalar felaket. Acayip komik çok tatlı. Anneleri de çok güzel kadın maşaAllah. Allah hepsine neşeli, sevinçli, üzüntüsüz uzun bir hayat nasip etsin cennette de hepsini kardeş etsin Cenab-ı Allah, dost etsin.

ASLI HANTAL: Pentagon Sözcüsü White, Afrin operasyonu ile ilgili şunları söyledi; “Türkiye ile krizde değiliz. Türkiye bir müttefiktir ve onlarla çalışıyoruz ancak Zeytin Dalı Harekatı dikkatleri dağıtıyor. Müttefikler olarak elimizdeki göreve yani DEAŞ ile mücadeleye odaklanmalıyız.”

ADNAN OKTAR: Orada DEAŞ kaldı mı? O bölgede DEAŞ diye bir şey yok. Sadece PKK var. Eğer şaka yapmıyorsa zekamızla alay eder gibi konuşma yapmamaları lazım. Artık bu kadar abartılı. Değil mi bunlar üniversite bitiren adamlar aklı başında adamsınız çocukla mı konuşuyorsunuz siz? Orada DEAŞ ne arıyor? Boydan boya PKK hakimiyeti var.

Evet, dinliyorum.

VTR: Sıcak hava mı daha iyidir, soğuk hava mı?

ADNAN OKTAR: Sıcak, sıcak. Vazgeçtim eskiden soğuk diyordum vazgeçtim. Soğuk tehlike. Bir kere dışarı çıkan adamda kulak enfeksiyonu olabiliyor soğuktan, sinüzit olabiliyor. Sıcaktan bunlar olmaz. Akciğer enfeksiyonu olabiliyor. Grip, nezle zaten gırla gidiyor. Ve eklem ağrıları, eklem rahatsızlıkları. Olmaz, daima sıcak.

VTR: Güne duayla başlayanın farkı olur mu?

ADNAN OKTAR: Cenab-ı Allah tabii adam dua etmeden de gelse yine müminse Allah onu korur kollar ayrı mesele ama dua ederek başlarsa bir bereket, güzelliktir, bir sevgi ifadesi. Ama adamın mesela çok acil işi vardır, çok hareketlidir dua edecek vakit bulamayabilir kısaca dualar yapabilir. Ama her an dua ediyor zaten. Allah’tan bağışlanma diler içinden bile bağışlanma dilemesi duadır. Veyahut işinin rast gitmesi ister o da bir duadır. Ama yanlış o bazen “dua etmeden çıktım işlerim ters gitti” falan. Allah öyle sürekli müminlerle mücadele eden bir varlık değil. O çok yanlış biliniyor ufacık bir şeyde hemen anında karşılık veren. Cenab-ı Allah, Gafur ve Rahim’dir. Helale harama dikkat ettikten sonra mümin tamamdır. Allah’ın emirlerini yerine getiriyor. Orada bir farziyet yok. Dua edin diyor Allah, bize bırakmış ne zaman istersek ederiz.

VTR: Gençler sosyal medyada takipçilerini artırınca mutlu oluyorlar. Bu bir hastalık mı?

ADNAN OKTAR: Herhalde böyle aşiret gibi görüyor olabilir kendini, hoşuna gidiyor. Niye hastalık olsun? Çok arkadaşı güzel. Zevk alır mutlu olur. İyi yani mesela on bin arkadaşı var, güzel.

VTR: İmanın net belirtisi nedir?

ADNAN OKTAR: MaşaAllah maşaAllah suphanAllah. Allah seni nuruyla sarsın. Sana her türlü iyiliği güzelliği nasip etsin. Cennette de kardeş etsin Allah seni bana. Bayağı bayağı güzelsin çok çok güzelsin. Bir kere o insan yüzüne bakar bakmaz anlaşılır yüzünde huzur, güvenilir bir ifade, saygınlık, sevecenlik olur. Konuşmaları halim selimdir, dengeli tutarlıdır. Makul konuşur. Adam çıkıyor manyak gibi konuşuyor acayip elektrikli gergin. Ağzından adeta lağım akıyor. Bu tür korkunç azgın belli ki dinle imanla alakası yok. Allah’la bağlantısı yok. İnsanlara soytarılık yapıyor. İnsanlara kendini beğendirmek için o çağın, o devrin ortamına uygun garip bir üslup geliştiriyor. Egoist bencil olmaz mümin. Oradan hemen anlaşılır, diğergamdır. Aslında mümin çok kıymetli bir varlık. Dünyada süper kıymetli bir şey. Dünyada melek gibi bir varlık. Nadir olur Müslüman dünyada öyle çok fazla olmaz. Yalnız tabii Müslüman olunca da zayıf zannedilir halbuki korunur mümin öyle zannedildiği gibi değildir. Korunamıyormuş gibi görünür ama korunur, Allah tarafından korunur.

Evet, dinliyorum.

VTR: Hatırladığınız en iyi anınız nedir?

ADNAN OKTAR: Ah severim ben senin güzelliğini, temizliğini, nurunu. Çocukluğundan kalma tatlılık olduğu gibi kalmış. Genç kızlığın güzelliği de tam hakim olmuş. Şahane güzel bir görünüşün var. Tertemizsin Allah sana her türlü hayrı iyiliği nasip etsin. Cennette inşaAllah arkadaş oluruz, dost oluruz. Ben bir daha dinleyeyim.

VTR: Hatırladığınız en iyi anınız nedir?

ADNAN OKTAR: Hatırladığım en iyi anı; Sungur Ağabey’le karşılaşmam benim çok hoşuma gidiyor. Dünya tatlısı. O konuşması. Çok harika bir şey o çok güzel. Kuşun gelip kafama konması. O çok hoşuma gidiyor aklıma geldikçe. Seyit Salih Özcan Ağabey’in o sözü çok şekerdi. “Ben Mehdi’yi gördüm yakında yine göreceğim” demesi. Çok tatlılar tatlısı bayağı güzel.

Evet, dinliyorum.

VTR: Kız arkadaşımızın olmamasının sebebi nedir?

ADNAN OKTAR: Severim ben senin güzelliğini, tatlılığını. Biraz fazla tatlı. Senin gibi güzel, şeker, tatlı birine nasıl kızlar yaklaşmaz ve arkadaş olmazlar? Bu inanılır gibi değil bunda bir yanlışlık var. Süper şekersin sen. En kısa sürede bu konu düzelir benim kanaatim. Bir yanlışlık var başka açıklaması yok. Çünkü kız arkadaşlarına karşı çok şefkatlisin, merhametlisin, saygılısın. Onların haysiyetine, şerefine, namusuna, dinine, imanına, neşesine, sevincine her şeyine özen gösteriyorsun. Buna rağmen uzaksalar bir acayiplik var demektir. Uyarmak lazım onları. Benim yakışıklıma niye böyle tavır alıyorsunuz bu kadar güzel huylu olduğu halde ve bu kadar sizin lehinize düşündüğü halde diye onlara sitem etmek lazım. Allah sana uzun ömür versin, sağlık sıhhat versin. Hidayetiyle sarsın çok şeker. Hayret bu kadar tatlı olması. MaşaAllah. Yakışıklılar yakışıklısı aslan o.

Evet, dinliyorum.

VTR: Göreceğiniz ilk rüyanın gerçekleşme garantisi verilseydi bunu göze alır mıydınız?

ADNAN OKTAR: Öyle yamanlar ki. Bir hayli güzel çok hayat dolu. MaşaAllah benim canıma. Allah seni de cennette bana arkadaş etsin. İnşaAllah tanırım seni cennette. Çok çok güzel. O kadar yamanlar ki nereden gelir akıllarına? MaşaAllah Allah yaratıyor. Bir daha.

VTR: Göreceğiniz ilk rüyanın gerçekleşme garantisi verilseydi bunu göze alır mıydınız?

ADNAN OKTAR: Ama yani olumsuz olma ihtimali de var gibi konuşuyorsun. Değil mi? Ben bazen ilkokula gittiğimi görüyorum Allah vermesin. Beslenme çantasıyla. Böyle bir riske giremem ben. İnşaAllah. Tabii her şeyde bir hayır vardır.

Evet, dinliyorum.

GÜLEN BATURALP: Trump’ın IŞİD’le mücadele özel temsilcisi Brett McGurk, Zeytin Dalı Harekatı’yla ilgili olarak yenilginin eşiğine gelen IŞİD’e “can verme riski taşıyor” yorumu yaptı.

ADNAN OKTAR: IŞİD neredeymiş orada göstersinler can verip vermeme konusunu ayrıca bir değerlendirelim. IŞİD neredeymiş orada? Atış serbest. IŞİD’i ne bahane ediyorsun? IŞİD’i kuran da sizsiniz. IŞİD’e can verme bilmem ne. IŞİD’i kamyonlara doldurup götüren de sizsiniz. Adamları orada besleyen de sizsiniz. Herhalde ızgara yapıyor anladığım kadarıyla.

Evet, dinliyorum.

VTR: Merhaba Adnan Bey. Münafıkların tipleri çok rahatsız edici, bunun ne zaman farkına varacaklar?

ADNAN OKTAR: Allah senin tatlılığını daha da artırsın, şekerliğini daha da artırsın. Çok sempatik, güzel huylu, dindar, efendi, güvenilir muhteşem bir kızsın. Çok çok güzelsin Allah seni cennette bana kardeş etsin. Bir daha göreyim.

VTR: Merhaba Adnan Bey. Münafıkların tipleri çok rahatsız edici, bunun ne zaman farkına varacaklar?

ADNAN OKTAR: Nursuzluk esas, akılsızlık esas oluyor onlarda. İbret vesilesidir müminler için. Küfürle alenen işbirliği yapar. Çok kahpedir münafıklar.

Mehterbaşının elinde kılıç olması lazım. Cayır cayır böyle şimşek gibi parlayacak uzaktan. Öyle sopayla falan olmaz. Cayır cayır yanacak kılıç ve yine Osmanlı askeri takip edecek onlarda da öyle kılıç, gürz, ok, yay falan hepsi olacak bütün silahlar olması lazım.

Siz buyurun.

VTR: Sevgi yeryüzüne nasıl hakim edilebilir?

ADNAN OKTAR: Yakışıklım, sevgi nefes alıp vermek gibi, yemek içmek gibi hayatın temel gıdası, hayatın temel özelliği ve temel amacı. Hayret iblis onu elimizden almış. İnanılır gibi değil yani rezalet. Bir de arıyoruz sevgiyi zaten sevgi her yere hakim olması lazım, her yere dağa taşa hakim olacak bir anormallik var. Bu deccalin oyunu işte bunu yıkacağız.

Evet dinliyorum.

GÖRKEM ERDOĞAN: Ahmet Hakan “Altı maddede Türkiye'nin menfaati nerededir?” sorusunun cevabı olarak şunları söyledi: Bir; bütünlüğü koruyan bölünmemiş Suriye'de. İki; Suriye'de iç barışın sağlanması sağlanmasında. Üç; Suriye rejimi ile işbirliğine geçmekte. Dört; Suriye'de muhaliflerle rejimi barıştırmakta. Beş; Suriye'de meşhur bir yönetimin oluşmasını sağlamakta. Altı; Suriye'yi Amerika ve Rusya'nın oyun sahası olmaktan çıkarmakta.

ADNAN OKTAR: Ağabeyinin talebesi olmuş. Günlerden biri söylediğim aklına yatmış demek ki. Güzel. Birçok kişinin aklına yattı ama zaman alacak. Bu dediğimi yapacaklar çizin bir yere yazın bu dediğimi yapacaklar ama çok uğraştıracaklar bizi. Bu benim dediğim başından beri anlattığım bu. Bunun dışında olmaz.

Evet dinliyorum.

VTR: Kavgacı insan modunda olan insanları nasıl yatıştırabiliriz?

ADNAN OKTAR: Kavgaya meraklı tiplere tabii ki ne yapacaksın kavganın korkunçluğu, çirkinliği anlatılması lazım yani herkesin onun gibi olması durumunda ne olur onu ona hissettirmek, anlatmak lazım veyahut görüşmeyeceksin öyle agresif manyak tiplerle genellikle görüşmemek lazım, izole etmek lazım. Hep onlar yalnız kalır zaten kimse onlarla arkadaş olmaz. Sinirden onlar kendilerini yer bitirirler öyle tipler. Daima sevgiyi savunmak lazım ama adam anlamıyorsa uzaklaşacaksın yoksa çivi çiviyi keser diye adama sopa atmaya kalkarsan bu olmaz tabii ki bunun bir mantığı yok.

Evet dinliyorum.

VTR: Vatanı sevmek ırkçılık mıdır?

ADNAN OKTAR: Bir kere çok güzelsin onu vurgulayalım. Gözlerin çok çok güzel, yüzün de çok güzel, tarzın muhteşem, çok klas, kaliteli kızsın. İşte yobaz takımı tahammül edemediği sizlersiniz böyle güzel, aklı başında, kaliteli, Atatürkçü, aydın, vicdanlı, Kuran Müslümanı olan insanlara karşı akıl almaz bir kin ve nefret içindeler.

VTR: Vicdan Allah'ın sesi diyebilir miyiz?

ADNAN OKTAR: Evet güzel yüzlüm. Vicdan Allah'ın vahyi yani doğrudan vahiydir. Nasıl arıya vahiy ediyor Hz. Meryem'e nasıl vahiy ediyorsa vicdan da Allah'ın insanlara her an vahyidir.  Tesettürün için tebrik ediyorum. Allah nurunu artırsın. Bu benim güzel yüzlümü ve ondan bir evvelki hanımefendiyi ikisini de göreyim.

VTR: Vatanı sevmek ırkçılık mıdır?

ADNAN OKTAR: Canımın içi vatan sevgisi biliyorsunuz imandandır. Peygamberimiz (sav)’in hadisi var “Hubbü'l-vatan mine'l-iman” diyor yani doğrudan imanla bağlantılıdır. Peygamberimiz (sav)’in hadisi ile de sabittir, ırkçılıkla falan hiç alakası yok. Tabii ki insan vatanını sevecek. Vatan bir nimettir. Allah seni de o güzel yüzlü başörtülü kardeşimi de bana göster bir daha onu.

VTR: Vicdan Allah'ın sesi diyebilir miyiz?

ADNAN OKTAR: MaşaAllah. O tesettüründen dolayı da Allah sana sürekli sevap versin. Ahzab Suresi’nin hükmünü uyguladığın için. Dediğin doğru güzel yüzlüm. Allah nurunu artırsın, cennette ikinizi de bana kardeş etsin inşaAllah.

Evet dinliyorum.

VTR: Düşmanlarınızla nasıl mücadele edersiniz?

ADNAN OKTAR: Düşmanla nasıl mücadele ederiz? Müminin düşmanı şeytandır, münafıklardır. Onlarla ilimle irfanla, Kuran'la, kanunla hukukla mücadele edersin. Bunun dışında mücadele olmaz.

Evet.

GÜLEN BATURALP: Kedi hediye edilince ağlayan bir kız çocuğu var.

ADNAN OKTAR: Çok şeker. Yerim ben seni yerim yerim. Kedisini de aldı bak. Eyvah bundan kediyi almanın imkanı yok şu safhadan sonra konu bitmiş. Ah severim ben senin burnunu, güzelliğini. Bak nasıl seviyor kedisini. Şimdi bu kediyi ondan alıp bir haftalığına götüreceğim falan desen Allahualem evi yıkar yani konu bitmiş. Annesine teşekkür ediyor değil mi? Dünya tatlısı maşaAllah. Mesela bak Hristiyan düşmanı. Hristiyan bu bak melek gibi çocuk neyine düşman oluyorsun, neyine düşman oluyorsun? “Size en yakın olarak Hristiyan’ız diyenleri bulursunuz” diyor Allah'a ayette. Adam neredeyse Hristiyanları boğazlayacak. O kadar nefret ediyor. Hele şu Musevi nefreti inanamıyorum hayret ediyorum. Allah diyor ki “Musevilerle evlenebilirsiniz” yani sevgilin olabilir, çoluğunun çocuğunun annesi olacak diyor git de onun gırtlakla demiyor nereden çıkartıyorsun ayet var. “Onların yemeği size helaldir sizin yemeğiniz de onlara helaldir” diyor Allah. İç içe beraber yaşıyor Müslümanlar ve “onların sinagoglarını, kiliselerini koruyun” diyor Allah Müslümanlara. Nereden çıkarıyorsunuz bu düşmanlık kafasını, nereden çıkarıyorsunuz bu öfkeyi? “Onlardan veliler edinmeyin” valiler yani yöneticiler edinmeyin diyor Allah. Hristiyan’dan, Musevi’den yönetici olmaz. Müslümana Müslüman yönetici olur. Hristiyan’a da Hristiyan. Mesela Osmanlı öyle yapıyordu. Hristiyan bölgesine Hristiyan lider veriyordu başlarına. Musevi’yse başlarına Musevi yönetici veriyordu. Musevilerin başına Müslüman yönetici vermiyordu. Anlatılan budur. “Allah onları lanetlemiştir” diyor “Müşrikleri lanetlemiştir” diyor onu niye demiyorsun? Müşrikleri bak müşrikleri şirk koşuyorsun bak işte onların içindesin şirk koşuyorsun, Allah'ın adına hüküm veriyorsun müşrik olmuş oluyorsun. Allah diyor ki “Müşrikleri büyük düşman olarak görürsün” diyor Allah Müslümanlara ve lanetli olduklarını söylüyor Allah, Yahudilerin ve müşriklerin ama Yahudi nasıl Yahudi açıklıyor Allah. Dinsiz, Allahsız, zalim Yahudiler için söylüyor Allah. Yoksa normal Yahudi için niye böyle bir şey desin Allah? Öyle olsa o ayetlerin hükmü kalkar o zaman. Öyle bir şey yok, üstünde ayetin açıklanıyor bu. İnkar etmiş, Allah'ı inkar etmiş, Peygamber (sav)’i inkar etmiş, inkar içindeki olan Yahudilerden bahsediyor Allah.

Evet dinliyorum.

VTR: Aklın ihtiyarı ne demektir?

ADNAN OKTAR: Yakışıklım yani aklın kendi karar vermesi. Yani samimi, tarafsız karar vermesi. Mesela bir konuda mesela yaşlı bir ihtiyar var adam çökmüş kenarda can çekişiyor görünümünde, orada bir insana sorarsın “bu kişiye ne yapmam gerekiyor?” Kendi iradesiyle, kendi bilinciyle karar verir zor bir karar verir ne yapar? Alır hastaneye götürür sorumluluğu da üstüne alır. Bir de daha çok mucizelerde bu söylenir bu kelime, bu cümle. Mesela Peygamberimiz (sav) işaret ediyor baktığında adam birkaç saniye üç-beş saniye kadar ay iki parça gibi görünüyor. Yani böyle ayrılmış gibi görünüyor. Gözü yanılıyor da olabilir. Bazen aya baktığında iki tane gibi görebilir insan, güneşi de üç-beş tane görüyorlar bazen, görünüyor ışık yansıması oluyor öyle bir şey olabilir diye de düşündüler adamlar. Hakikaten yarılmış da olabilir diye düşündüler aklına ihtiyarın aldı mı? Almadı yani buna denir aklın ihtiyarının alınmaması. Mesela Peygamberimiz (sav) diyor ki “Ben Miraç'a çıktım” aklın ihtiyarını alır mı? Almaz. İnanırsın veya inanmazsın. Mesela Kudüs'ü tarif ediyor Peygamberimiz (sav) yine aklın ihtiyarını almaz. Hz. İsa (as) ile ilgili anlatılanlar yalan demeyeyim de yani doğru değil. “Beş bin sepet ekmek çıktı” diyor “dört ekmekten” insaf yani insaf insaf “sepetler doldu taştı” diyor. Yazık günah değil mi o Hristiyanlara, o adamları sen ne hale getiriyorsun? Olmayacağı belli onun. Öyle bir şey olsa tamamı iman ederdi. 12 tane talebesi vardı onlara bile iman ettiremedi İsa Mesih, onlar bile normal değildi yani imanları. Söylüyor “hep kıt imanlılar, kıt imanlılar” diye söylüyor zaten. Dolayısıyla doğru değil. Yani çoğu yanlış. İncil’in doğru kısımları açık açık görülüyor yanlış kısımları açık açık görülüyor neye göre? Kuran'a göre baktığımızda anlaşılıyor. Musa (as)’ın zamanında da hiçbir zaman için aklın ihtiyarını almamıştır yani iman etmeye insanı mecbur edecek bir olay asla ve kesinlikle dünyanın yaratılışından beri yok, hiçbir peygamber döneminde olmaz. Yok “Salih Peygamber kayanın içinden deveye çıkartmış.” Kaya yarılmış. Kaya varmış blok mermer kaya kayayı bir kırmışlar içinden deve çıkmış. Hepsi iman eder öyle bir şey de ne kadar samimiyetsiz izahlar. İşte “Peygamberimiz (sav) abdest alacakmış elini söyle tutmuş elini böyle baraj suyu gibi akmaya başlamış orada yüzlerce kişi varmış, herkes abdest almış sudan içmiş avucundan akmış.” Orada herkes iman eder kafir mafir kimse kalmaz dürüst olun ama de ki “orada bir su kaynağı vardı” mesela “oraya elini soktu” su kaynağı daha fazla kaynamaya başlamış olabilir bu olur aklına ihtiyarın olmaz bu. Ama sen ne diyorsun? Elini havada tuttu diyorsun yani Terkos suyu gibi aktı diyorsun elinden su, bu doğru değil. Bunu duyanın dini imanı kalmaz. Yapmayın etmeyin bunu.

Evet dinliyorum.

VTR: Hata yapan insanı sürekli affetmek doğru mu?

ADNAN OKTAR: Canımın içi bir kere çok güzelsin Allah'a çok şükür. Allah sana uzun ömür versin. Alnın, yüzün, burnun, kaşın, gözün her yerin çok güzel. Gözlüğün de yakışmış, kıyafetin de çok hoş olmuş sana çok güzel bir tarz oluşturmuş. Yüzün pırıl pırıl çok nurlu, ışıklı, nezih, kaliteli bir kız olduğun hemen anlaşılıyor, güvenilir bir kız olduğun. Allah cennette arkadaş dost etsin seninle. Ben bir daha seni dinleyeyim.

VTR: Hata yapan insanı sürekli affetmek doğru mu?

ADNAN OKTAR: Güzel bir kadınsa bin kere bile affetsem ben affederim. Yani niye affetmeyeyim? Her Allah'ın günü yapsa her gün affederim güzel bir kadınsa, güzel kadınlar daima affedilir daima.

Evet dinliyorum.

VTR: Bizi sevmeyen birini sevmek saplantı mıdır?

ADNAN OKTAR: Yakışıklım o sevgi değildir hevestir, hayranlıktır yani ilginç buluyorsundur odur. Sevgi imana dayalı oluyor imana dayalı olduğunda iki taraf iman ediyor çünkü imanından dolayı seversin, ahlakından güzel ahlakından dolayı. Yoksa ona rağmen yine seviyorsan o sevgi değildir o. O hevestir yani öylesine bir hayranlık duyuyor olabilirsin, cahili bir hayranlıktır. Dolayısıyla onun bir geçerliliği olmaz. Gerçek sevgi karşılıklı yaratılır blok yaratılır bütün yaratılır yani 50'ye 50 yaratılır ve birbirine yapışmış olarak yaratılır o, elmanın iki yarısı gibidir.

VTR: Yaşadığımız her şeyde hayır mı aramalıyız?

ADNAN OKTAR: Müminse evet müminde hepsinde hayır olur. Hayırsız hiç bir şey olmaz, sağa dön hayır sola dön hayır her yeri hayır olur müminin. Allah hep hayırla sarar.

Evet.

VTR: Sevginin tanımını yapar mısınız?

ADNAN OKTAR: Ah severim ben senin tatlılığını, güzelliğini, o sevgi dolu ruhunu. Allah seni hep sevgi içinde yaşatsın, kalbine hep sevgi yerleştirsin, Kendini çok sevdirsin, Allah da seni sevsin cennetinde de inşaAllah dost arkadaş oluruz. Sevgi bütün duyuların üstünde Allah tarafından yaratılmış en yüksek duyudur. Bütün beş duyu sevgiye hizmet için yaratılmıştır. Beden sevgiye hizmet için yaratılmıştır. Göz, kulak, burun, dudak, bütün vücut her şey sevgiye hizmet içindir. Bütün hayvanlar, bitkiler, meyveler hepsi sevgiye hizmet içindir. Bütün çiçekler sevgiyi desteklemek için görevlidir. Bütün hayvanlar sevgiyi desteklemek için görevlidirler. Hepsi sevgiye yardım etmek içindir. Dünyadaki bütün bu güzel manzaraların, görüntülerin falan tamamı sevgiye yardım etmek amacıyladır. Güzel ahlakın tek amacı yine sevgidir. Kuran'ın tek amacı sevgidir. Allah'ın tek amacı sevgidir. Sevgi en yüksek duygudur Allah tarafından müminlere, inananlara verilmiş en yüce, en heyecanlı ve en temiz, en asil duygudur. Şeytan sevgiyi çok kıskanır. Bize yapılan bu kahpeliklerin kökeninde de sevgiyi kıskanma vardır. Adamlar kösele gibi adamlar, sevgiyi hiç tanımamış hep nefret içinde yaşamış, acılar içinde yaşamış adamlar “Sevgiyi nasıl durdurabiliriz?” tarzında şeytanın sırtına yapışmış ileri ataklar yapıyorlar kendilerince, bizi rahatsız edeceklerini düşünüyorlar. Ahlaksızlıkla, komployla namussuzca ve alçakça oyunlarla bir şeyler elde edeceklerini düşünüyorlar. Allah'ın onları kontrol ettiğinin farkında değil bu ahmaklar yani bağımsız Allah'tan ayrı yaptığını zannediyor. Halbuki onu Allah maymun nasıl oynarken kafesin içinde dışarıdan görünür Allah da onları dışarıdan görüyor her şeylerini yaratan da Allah. Bu ahmaklar bağımsız bir şeyler yaptıklarını zannediyorlar. Bak dikkat edin hepsi Allah'tan ayrı bir şey yaptığını zanneder, Allah'ın kontrolünde olduğunun hiç farkına varmazlar. Yani Allah'ın onları yönlendirdiğini hiç farkına varmazlar. Halbuki onları konuşturan da Allah'tır onlara karşı cevabı hazırlayan da Allah'tır. Mesela komploculara sorsan tamamen Allah'tan bağımsız bir şey yaptığını düşünür. Halbuki nefes almasındaki en ince detaya kadar Allah yaratır, yaptığı oyunu en ince detayına kadar Allah yaratır. Allah diyor ki “Onlar bir mekir hazırladılar (tuzak) Ben de bir mekir hazırladım (tuzak hazırladım) ama Benimki pek şedittir” diyor Allah. Onun için bu ahmaklara tavsiyem oyun oynarken oyunlarını da Allah'ın yarattığını bilmeleri, kendi kendilerine enaniyet yapıp azgın kavruk kafalarıyla kendilerine bir paye vermemeleri. Her yaptıkları oyunu da Allah her zaman bozar ve bozacaktır bunu da bilsinler.

Evet dinliyorum.

ASLI HANTAL: Washington merkezli Turkish Heritage Organisation adlı düşünce kuruluşu tarafından düzenlenen bir konferansta Heritage Vakfı Ortadoğu Dış Politika Direktörü Luke Coffey, ABD’nin PYD-PKK'ya verdiği desteğin kabul edilemez olduğuna dikkat çekerek şöyle söyledi. “Sıradan bir Amerikan vatandaşına ABD’nin Suriye'de Neo-Marksist ve terör örgütü ile bağlantılı bir grubu desteklediğini anlatsanız hepsi dehşete düşer” dedi.

ADNAN OKTAR: Evet dinliyorum.

VTR: Niçin evrim teorisi ile mücadele ediyorsunuz?

ADNAN OKTAR: Canımın içi Allah'ı inkâr için bir felsefe gerekiyor, şeytan ta en eski devirlerden beri bu felsefeyi kullanıyor. Firavun aynı şekilde evrim teorisini savunuyordu. Nemrut da evrim teorisini savunuyordu. Eski Roma, Persler, Pers dönemi, eski Yunan'da, Hititlerde, Amonlarda falan hepsinde aynı şey. Tek inanç var yani bütün kainatın tesadüfler sonucu meydana geldiği inancı yani deccaliyet hep bunu savunmuş. Bilimsellikle alakası var mı? Yok, çünkü tesadüfün yapacağı bir şey yok tesadüf çok kör bir sistemdir. Sen kâinattaki bu muazzam matematik sistemi, bu kusursuz katrilyonlarca detaydan meydana gelen yani bir bilgisayarın parçaları nasıl, onun gibi detaylarıyla meydana gelen hücreleri ve her şeyi tesadüfle açıklıyorsun. Bilimle nasıl açıklanabilir bu? Çünkü tesadüf darmadağın eder. Mesela bir avuç kum alır atarsın saçılır etrafa, abuk sabuk şeyler çıkar ortaya. Ama sen diyorsun ki “bir avuç kumu attın mı İstiklal Marşı çıkar” diyorsun, evrim teorisi budur yani son derece mantıksız, geçersiz olan tesadüfe dayandırır her şeyi. Dolayısıyla bilimsellikle alakası yok. Nitekim bir proteinin tesadüfen meydana gelmesi bilimsel olarak imkansız oradan anlayabilirsiniz.

Evet dinliyorum.

GÜLEN BATURALP: Adnan Bey metal yiyen bitkiler hakkında bilgi vermek istiyoruz.

HÜSNA KARAKUŞ: Filipinler'in Luzon Adası'nda keşfedilen bir bitki türü hayatını sürdürmek için nikel ile besleniyor. Aynı zamanda ihtiyaç fazlasını yapraklarında depo etme yeteneğine sahip olan bu bitki türü yapraklarında 18 bin ppm (milyonda bir birimdeki partikül miktarı) metal biriktirmesine rağmen kendisini zehirlemiyor. Allah çok yüksek miktarlarda nikel depolayabilen bu bitkiyi diğer bitkilerin 100 ile 1000 katı kadar fazla bir değerde üretme özelliğine sahip olarak yaratmış maşaAllah. Şeytandan Allah'a sığınırım “O'nun, alnından yakalayıp-denetlemediği hiçbir canlı yoktur. Muhakkak benim Rabbim, dosdoğru bir yol üzerinedir (dosdoğru yolda olanı korumaktadır.)” (Hud Suresi, 56)

ADNAN OKTAR: Biriktirdiği metali bir daha söyle.

HÜSNA KARAKUŞ: Nikel.

ADNAN OKTAR: Çok şaşırtıcı tabii, bunu tekrar tekrar gündeme getirelim.

Evet dinliyorum.

VTR: Cennette sevgi artar mı yoksa hep aynı mı kalır?

ADNAN OKTAR: Tabii Allah tecelli ettiğinde sevgide bir yükselme oluyor ama sonra yine normale döner. İnsan ne kadar derece aldıysa o kadar sevgisi kalıyor yani o sonsuza kadar öyle kalır, burada ne kadar yükseltebildiyse o kadardır. Yani sürekli artması diye bir konu olmaz. Çünkü hak ettiği kadarını almış oluyor, o zaman imtihanın anlamı kalmaz.

Evet.

VTR: Sevgisizliğin dünyaya hakim olmasını kim istiyor?

ADNAN OKTAR: Sevgisizliğin dünyaya hakim olmasını deccaliyet istiyor tabii yani şeytanın iddiası bu Allah'a diyor ki “İnsanlar birbirini sevmeyecek, seni de sevmeyecekler, sevgi diye bir şey yok” diyor “ben bunu ispat edeceğim” diyor özetle şeytan “sadece kan dökecekler, şiddet yapacaklar, egoist bencil olacaklar, acımasız olacaklar. Dolayısıyla insandan hiçbir şey çıkmaz” diyor. Allah da diyor ki “Senin dediğin doğru fakat Benim salih kullarım üzerine etkili olamayacaksın” diyor. “Onlar bundan varestedir” diyor. “Tamam” diyor şeytan “O zaman bana müsaade ver, vakit ver” diyor Allah'a. Şu an onu görüyoruz. Yani bütün gücüyle bastırmasının nedeni kendini haklı çıkartmaya çalışıyor.

Evet.

GÜLEN BATURALP: Köpekle oynayan bir kedi var.

ADNAN OKTAR: Köpekcağızın yapacağı bir şey yok ama köpek de tilki gibi. Tilkiye çok benziyor.

VTR: Temizlik anlayışınızı ne belirler?

ADNAN OKTAR: Yakışıklım akıl, vicdan. Kuran genel emir verir, Allah genel emir verir ama insan onu aklıyla, vicdanıyla bulacak yani ne kadar temiz olması gerektiğini kendi aklıyla, vicdanıyla bulacak. Aklına zıt olarak kirli olamaz, vicdanına zıt olarak kirli olamaz vicdanının emrettiği tarzda temiz olması lazım.

Evet.

VTR: Hz. Mehdi (as)’a ailesi ve akrabaları karşı çıkacak mı?

ADNAN OKTAR: Hadiste öyle geçiyor “Ailesi onu tanımayacak” diyor “hatta peygamberlerde de bu böyledir” şeklinde rivayette, peygamberlere de aileleri karşı çıkıyor genellikle, Mehdi (as)’ye de ailesi tabi olmayacak, yakınları en az istifa edenler onlar oluyorlar.

Evet:

ASLI HANTAL: ABD eski Dışişleri Bakan Yardımcısı ve emekli General Mark Kimmitt, TRT World’de bir programa konuk oldu. Kimmitt, YPG ve PKK ilişkisini kabul etmedi ve “ABD ordusunun destek ilişkisi varsa bu Amerikan yasalarına göre suçtur” dedi.

ADNAN OKTAR: Güzel demiş, doğru söylemiş ama var fiilen oluyor yani cayır cayır bunu yapıyorlar İngiliz derin devleti devrede olduğu için Amerika'nın buna gücü yetmediği aşikar görülüyor. Zaten oradaki açıklama da İngiliz derin devletinin gücünü gösteren bir açıklama.

VTR: Allah’ı en fazla nasıl razı edebiliriz?

ADNAN OKTAR: Cenab-ı Allah'ın istediği Kendisinin en fazla sevilmesidir başka bir şey istemiyor. Tek istediği budur çok fazla sevilmektir, hakkıyla sevilmektir ve bizim de samimi olmamızı istiyor Allah o kadar. O zaman Allah'ın rızasını kazanmış oluruz.

Evet dinliyorum.

VTR: Hassas münafıklar 2023'te ağlama krizine girer mi?

ADNAN OKTAR: Yakışıklım çok çok güzelsin Allah güzelliğini kat kat artırsın, muhteşem güzelsin ve süper yakışıklısın. Allah seni sağlık sıhhat içinde yaşatsın, seni cennetiyle şereflendirsin, huzur içinde yaşatsın. 2023'te münafıklar ağlama krizine girer. Dediğin doğru yani bir yere yazsınlar dediğin doğru oradan anlayacağız zaten olayı. Evet, kaçma ve ağlama krizi inşaAllah.

VTR: Hiçbir şeyden tam olarak zevk almamamızın sebebi nedir?

ADNAN OKTAR: Cennet, cennet. Allah cennete saklıyor onu onun için her şey yarımdır burada, her şey yarım, hissedilir, her şeyde o eksikliği hissederiz.

Evet.

VTR: İnsanlardaki takdir görme, beğendirme isteği müminlerde olur mu?

ADNAN OKTAR: Tabii ki yani Müslüman kardeşinin kendini beğenmesini ister çünkü o beğendiğinde Allah'ın tecellisini beğenmiş olacak o. Müslüman her yeri güzelleştirip Müslümanın beğenmesi için uğraşacak. Müslüman bir şeyi beğendiğinde Allah'ı beğenmiş olur, Allah'ın sanatını beğenmiş olur ve Allah'ı sevmiş olur. Beğendirme demek Allah'ı sevdirme demektir. Mesela güzel bir çocuğu gördüğümüzde beğenip seviyoruz ne yapıyoruz? Allah'ı seviyoruz. Güzel bir kadın gördüğümüzde beğenip seviyoruz ne yapıyoruz? Allah'ı seviyoruz. Güzel bir orman, güzel bir hayvan, güzel bir tavşan, kuzu, kedi ne olursa olsun ne görürsek biz Allah'ı severiz.

Evet dinliyorum.

GÜLEN BATURALP: Sevimli bir köpek ve tavşan var.

ADNAN OKTAR: Artık köpek tam teslim olmuş ama köpekler çok tatlı yani kedilerden, tavşanlardan, kirpilerden bizar bir vaziyetteler direkt teslim oluyorlar onlar istediği gibi onları seviyor falan öyle bakıyorlar.

Evet dinliyorum.

ASLI HANTAL: Trump, İsrail ile masaya oturulmadığı sürece Filistin'e mali yardım verilmeyeceğini açıkladı.

ADNAN OKTAR: Yani ayıp yapıyor, gereksiz, bir anlamı yok. Bir de çok ayıp yani öyle bir teklif “oturursanız para veririm oturmazsanız para vermem.” Sen orada zaten onu Allah rızası için yapıyorsun, o insanlar zor durumdalar, fakir durumdalar, gelirleri yok, fabrikası yok bilmem şusu yok busu yok hiçbir şey yok çöl gibi yer hiçbir gelirleri yok. Çeşitli ülkelerin yardımları ile ayakta duruyorlar. Sen de ne diyorsun? “Masaya oturmazsanız size para vermem” çok ayıp. Biri ona yapsa bunu ister mi, birisi ona böyle bir şey yapsa ister mi? Yani insanın kendisine yapılmasını istemediği bir şeyi başkasına yapması. Sen dindar olduğunu söylüyorsun değil mi? Protestan olduğunu söylüyorsun, evanjelik olduğunu söylüyorsun yaptığın Hristiyanlığa hiç uymayan bir şey. Ne kadar ayıp, özür dileyip vazgeçmesi lazım. Onu biz İncil ayetleri ile açıklayıp gönderelim o sözü bir daha etmesin biz duymamış olalım o da söylememiş olsun inşaAllah.

Evet dinliyorum.

VTR: Kadınların dekoltesine erkekler neden karışıyor?

ADNAN OKTAR: MaşaAllah çok çok güzelsin güzel yüzlüm. Allah sana uzun ömür versin, sağlık sıhhat versin. Muhteşem yani kusursuz güzelsin. Allah seni cennette bana dost arkadaş kardeş etsin inşaAllah. Dekoltesine karışıyor, makyajına karışıyor. Kahya çok. Parfümüne karışıyor, eğlenmesine karışıyor, dansına karışıyor. “Biz sizin hayat şeklinizi belirleriz” diyor. Bakın rahmetli Atatürk işte bunu ortadan kaldırdı. Onun için Atatürk'e karşı böyle öfkeliler. Atatürk “Türk kadını istediği gibi özgür olsun” dedi “istediği gibi dekolte giyinsin, kendine baksın, makyaj da yapsın, şık kıyafetler giysin. Özgür yaşasın” dedi. Şimdi bunların sistemi altı üstü olunca bu sefer kafayı Atatürk'e taktılar. Atatürk'e sizin gücünüz yetmez. Atatürk Türk milletine mal olmuş çok yüce bir şahsiyettir. Nasıl Fatih Sultan Mehmet’e gücünüz yetmiyor, nasıl Kanuni Sultan Süleyman’a gücünüz yetmiyor Atatürk’e hiç gücünüz yetmez bundan vazgeçeceksiniz.

Hanlar Hanı cennet mekan Abdülaziz Han. Bu mübarek sultanın ismini cismini gizlemişler pek duyulmamış. Halbuki gelmiş geçmiş en mükemmel Osmanlı sultanıdır. İngiliz derin devletine karşı kahramanca ve aslan gibi mücadele etmiştir, deccalle mücadele ederken şehit olmuştur.

Evet dinliyorum.

VTR: Övünme ve gösteriş duygusunu nasıl engelleyebiliriz?

ADNAN OKTAR: Gösterişli ol yakışıklım, övün de. Güzel bir yönün varsa mesela dersin “Ben çok cömert bir insanım, fakirlere yardım ediyorum” ne güzel mesela “Ben şurada bir imaret kurdum, şuraya cami yaptırdım okul yaptırdım. Elhamdülillah” dersin övünürsün Müslümanlar da örnek alırlar. Gayet güzel. Gösteriş de güzel mesela çok şık temiz giyin “Ben böyle temiz güzel giyiniyorum” dersin. “Arabam tertemiz. Evim Tertemiz. Müminleri topluyorum arabamla götürüp getiriyorum” yani Hak, hayır yolda gösteriş güzel ama egoistlik bencilik için olursa bu ahlaka uygun olmaz yani kendi nefsi için olursa olmaz ama müminlerin hayrı insanların sevinci içinse, güzellik içinse, hayır içinse yakışır güzel olur.

Evet.

VTR: Resim yapmak için özel bir hazırlık yapıyor musunuz?

ADNAN OKTAR: Canımın içi benim bir tualim var, tuale yardımcı oluyor arkadaşlarım yani oraya getirilmesinde, hazırlanmasında falan. Çok kısa sürüyor bu, yaklaşık 3 dakika falan sürer 2-3 dakika falan sürer. Yağlı boyalar geliyor, fırçalarım geliyor. Boya eritici var o geliyor ya Allah bismillah deyip hemen başlıyorum. Çok seri yaparım ben resmi, beni çok sıkar uzun uzun uğraşmak. Yedire yedire yapan emekli dedeler var 5 ay uğraşıyor gayet sakin yavaş yavaş ertesi gün yine uyuyor yine. Ben en fazla bir saat, bir buçuk saat mesela kadın görüntüsünü hemen çıkartırım süratlice, kısa bir çizimle çıkartırım. Sonra da üst süslemelerini yaparım.

Evet dinliyorum.

VTR: Her şeyden kendini çekmek Allah'a yönelmek midir?

ADNAN OKTAR: Evet güzel yüzlüm yani gereksiz, dünyevi, anlamsız, boş işlerden yüz çevirip hep hayır peşinde koşmak, hep iyilik güzellik peşinde koşmak bu, bu anlatılıyor. Ben güzel yüzlümü bir daha göreyim. Kime benziyor eski sanatçılardan yabancı sanatçılardan? Natalie Wood’a benziyor, çok çok güzel, bakışları çok derin ve çok anlamlı. Allah güzelliğini kat kat arttırsın, seni cennet kızlarından eylesin, cennette de seni bana dost etsin Allah.

Evet dinliyorum.

VTR: Kadın cinayetlerinde asıl suçlu erkekler mi yoksa kadına sahip çıkmayan toplum mu?

ADNAN OKTAR: Kadına sahip çıkmayan toplum birinci derecede. Çünkü gayet kolayken uzatıyorlar mesela polis de burada hata yapıyor, savcılık da hata yapıyor, hakimler de hata yapıyor. Hepsi demesem de epey bir bölümü hata yapıyor. Götürüp elleriyle teslim ediyorlar diyor ki kadın “benim çocuklarımı vuracak adam” diyor yok, polise gidip yalvarıyor “çocuklarımı vuracak adam deli” diyor yok. Vurup şehit ediyor çocukları ondan sonra ne o savcıların adı geçiyor ne o hakimlerin adı geçiyor ne polislerin adı geçiyor yani olay kapanmış oluyor. Dolayısıyla böyle bir müracaatta toplum denilen yani Müslümanlar, inananlar, sevenler, polis, jandarma herkes sahip çıkması lazım. Böyle bir facia ile bu sonuçlanmaması gerekiyor. Bas bas bağırıyorlar önceden “bak vuracak öldürecek bu adam” diyor söylüyor buna rağmen tedbir alınmıyor bu çok acı bir olay. Tabii ki yapan katil asıl suçludur da ama seyredenler de en az o kadar suçlu benim kanaatim yani buna vesile olanlar buna ortam sağlayanlar da en az onlar kadar suçlu benim kanaatim.

Evet.

GÜLEN BATURALP: Basından birkaç örnek vardı. Örneğin; Anneye kızıp çocuğunu öldüren psikopat baba. İki çocuğunu öldürüp intihar eden yine bir baba. Burada Maltepe'de iki çocuğunu öldürüp intihar eden baba. Yine; Boşandığı eşi ve oğlunu öldürdü intihar etti. Birçok haberden birkaç örnek bunlar.

ADNAN OKTAR: Bunda kesin tavır koysunlar adam belli öldürecek. “Yok ya babası bir şey yapmaz” diyor, öldürüyor işte. Polise söylüyor kadın diyor ki “bak öldürecek adam deli” diyor “Yok bir şey olmaz” diyor polis veyahut savcı, babasına teslim ediyor “verin babasına” diyor. Adam da alıp götürüp öldürüyor, böyle yani toplumun bunu seyretmemesi lazım. Birçok insan bunu seyrediyor ve teşvik de ediyorlar. Nasıl olsa benimle alakası yok gibisinden, çok büyük bir vicdansızlık ve zulüm ve bu konuda ihmali görülen polislere hakimlere savcılara dava açılsın, bunların hiçbiri yerde kalmasın.

Evet dinliyorum.

VTR: Türkiye Esad'la barışmalı mı?

ADNAN OKTAR: Tabii tabii tabii yani hiç düşünmeden. Suriye devleti ile Suriye hükümetiyle Esad'la barışıp beraber işbirliği yaparak bütün bölgeyi Rusya’yla, İran’la ittifakla gıcır gıcır temizlemeleri lazım. Yoksa tek başına Türkiye'nin bunlarla… Bakın Suriye'nin yüzde 25'i dörtte biri PKK'nın elinde şu an. Bu çok büyük bir toprak, büyük bir toprak. Adamı oradan kovalıyorsun oraya kaçıyor oradan kovalıyorsun oraya kaçıyor. Ama topyekun bir mücadele yapılırsa kökünü kurutur bitirirsin. Baştan başlarsın sona kadar gidersin ama bu şekilde çok zor, olmaz değil olur ama çok zor.

Evet.

GÜLEN BATURALP: Sevimli bir kedi var.

ADNAN OKTAR: Bunun faydasıyla zararlarının düşünülmesi lazım. Faydası tamam, iç açıcı ama bunu sevememek çok zor bir şey. O kulakları, ısırılmazsa bunun ağzı burnu öpülmezse patileri ısırılmazsa. Şu tatlılığa bak sen.

Evet, dinliyorum.

VTR: Adnan Bey, neden Mehter seviyorsunuz?

ADNAN OKTAR: Mehter, münafığın yüreğini parçalar; müminin kalbine ferahlık, inşirah verir. Mübarek bir müziktir, dualı bir müziktir. Allah mehteri yarattıysa bir hikmetle yaratmıştır. Kalp mehtere karşı muhabbet doludur. Osmanlı sultanları hep ayakta dinlemiştir Mehteri. Mehter sesini duydu mu münafık kasılır, böcek gibi kasılır. Müminin kalbi açılır, ferahlar.

VTR: Duada acele edilmesi doğru olur mu?

ADNAN OKTAR: İçten olması lazım canımın içi. Yoksa uzun uzun bir saat, bir buçuk saat dua ediyorlar bu doğru değil, böyle dua olmaz. Rahatça dua etmesi lazım. Kuran'da, bakıyoruz kısa kısa dualar. Hatta secdeye yatıyor, alnı secdede bir buçuk saat öyle kalıyor. Bir kere hasta olur insan, öyle dua olur mu? Bir saat falan. Nerede görülmüş böyle bir dua? Kısa kısa özlü samimi dualar etmek lazım.

Evet.

GÜLEN BATURALP: Adnan Bey, elmas hakkında bilgi vermek istiyoruz.

HÜSNA KARAKUŞ: Elmas, taşların en değerlisi olarak kabul edilir. İşlenmemiş ham elmas için tüm minerallerin, tüm malzemelerin en sert olanı diyebiliriz. Bu nedenle, göz alıcı, kıymetli ziynet eşyalarında kullanıldığı gibi; kristal elmas, her türlü malzemeyi kesme ve delmede yani aşındırıcı olarak da kullanılır. Elmas kristallerinde, karbon atomları elmasa sertlik özelliği kazandıracak ideal bir geometrik düzen içindedirler. Elmasın, bu kristal yapısı kristal dünyasındaki en mükemmel örnektir. Bir benzeri daha yoktur. Şeytandan Allah'a sığınırım. “Gökleri ve yeri (bir örnek edinmeksizin) yaratandır. O, bir işin olmasına karar verirse, ona yalnızca "OL" der, o da hemen oluverir.” (Bakara Suresi, 117)

ADNAN OKTAR: Ne güzel.

Evet, dinliyorum.

VTR: Tüm insanlar, Hz. Mehdi (as)’ye hizmet edecek mi?

ADNAN OKTAR: Sen bir kere niye bu kadar güzelsin? Allah seni ne kadar güzel yaratmış, çok çok güzel kızsın, çok nurlu, şahane bir yüze sahipsin. Çok şahane, ışıklı, çok aydınlık, güvenilir bir yüz. Allah, sana uzun ömür versin. Cennette seni bana dost etsin Allah, arkadaş etsin. Bir daha dinleyeyim.

VTR: Tüm insanlar, Hz. Mehdi (as)’ye hizmet edecek mi?

ADNAN OKTAR: Tüm insanlar, Allah'a hizmet edecek, dolayısıyla Mehdi (as)'nin de dediği, Allah'a hizmet olduğu için zahiren Mehdi (as)’ye hizmet gibi görünür ama Allah'a hizmettir aslında.

GÜLEN BATURALP: Baloncukları yakalamaya çalışan bir köpek var.

ADNAN OKTAR: Ne güzel hayvan, çok temiz. Köpek Kuran'da da anlatılan bir hayvan, çok şeker bir hayvan. Kehf elinin dostu.

Evet, dinliyorum.

VTR: Gizli şirk nedir?

ADNAN OKTAR: Sen de çok çok nurlusun, bayağı güzel kızsın. Yüzündeki ifade şahane. Gözlerin çok güzel bir kere. Yüzün de pırıl pırıl çok aydınlık, nurlu ve tertemiz. Allah seni cennetiyle ödüllendirsin. Cennete de seni bana arkadaş etsin, dost etsin, yakın olmamızı nasip etsin. Bir daha dinleyeyim.

 VTR: Gizli şirk nedir?

ADNAN OKTAR: Yani şöyle olur, adamın mesela başı ağrıyor, oradan bir ilaç alıyor diyor ki, “bu ilacı aldın mı anında keser, bu ilacın özelliği” diyor. Halbuki böyle bir şey yok. Eline aldığın şey zaten bir görüntü yani ilaç etkilemez, Allah etkiyi meydana getirir. Çünkü ağrıyı, rahatsızlığı meydana getiren Allah, şifayı meydana getiren de Allah. Onu, vesile ediyor. “İnşaAllah Allah vesile eder” diyecek. Öbür türlü şirk olur.

Evet, dinliyorum.

VTR: Hicret, sadece mekan değiştirmek midir, yoksa düşünceyi değiştirmek midir?

ADNAN OKTAR: Canımın içi, tabii ki klasik anlamda mekan değiştirmektir. Mesela yaşadığı yerde orada Müslümanları yaşatmıyorlar. Farz edelim, anası babası saldırıyor, namaz kıldırmıyor, Kuran okutmuyor veyahut etrafındaki arkadaşları ona İslam'ı yaşattırmıyor, İslam'a karşı sert bir üslup, kötü bir üslup kullanıyorlar. Kurtuluş bulamazsa tabii ki oradan ayrılır. Allah, o zaman diyor, “Allah size genişlik de verir, kolaylık da verir. Dolayısıyla bir ferahlık elde edebilmek için, kolaylık elde edebilmek için mekan değişikliği de faydalı olur. Onun için “tebdili mekanda hayır vardır” derler. Bazen gerekir bu.

Evet, dinliyorum.

GÜLEN BATURALP: Sahibiyle, Waffle yiyen bir kedi var.

ADNAN OKTAR: Biraz daha alakasız takılıyor ama böyle kudurmuş gibi yiyenler var. Mesela kaşığı bekliyor büyük bir heyecanla, sahibi alıyor kaşıkla bir tane yiyor, o arada büyük bir heyecanla bekliyor.

Evet, dinliyorum.

VTR: Son günlerde çıkanlara inanmıyoruz, A9 TV’i severek izliyoruz.

ADNAN OKTAR: İkiniz de birbirinizden güzelsiniz, ikiniz de çok nurlu ve ışıklısınız, ikinizi de Allah'a Ruhu’l Kudüs ile desteklesin; cennette inşaAllah kardeş, dost oluruz. Allah, ikinizi de kusursuz yaratmış. Vicdanınız da temiz, temiz vicdana sahipsiniz. Uğraşanlar, şeytanın etkisindeler; şeytan tahrik ediyor, onlar da harekete geçiyorlar. Şeytan, mağlup olacaktır her zaman için bu onun kaderidir. Allah taraftarları da daima galip olacaklardır. Şeytanın teşvik ettiği insanlar, çok büyük hata yapıyorlar şeytana uymakla. Şeytana uydun mu şeytan, seni çok ters yollara götürür ve günaha girersin, hata yaparsın. Şeytana uyduğun apaçık görülüyor. Şeytandan Allah'a sığınırım desene. Üsluba yönteme bakıyoruz, konuşma şekilleri falan tam anlamıyla şeytanla bir bağlantı var. Şeytandan Allah'a sığınmaları lazım.

Evet, dinliyorum,

VTR: İnsan her derdini Allah'a açmalı mıdır?

ADNAN OKTAR: Tabii ki güzel yüzlüm, ufacık bir şeyi bile. Hatta diyor ki Peygamberimiz (sav), “Ayakkabınızın bağı bile kaybolsa Allah'tan isteyin” diyor, “Hemen söyleyin” diyor. Allah ile çok sıcak bağlantı gerekir. Yani ufacık bir rahatsızlığınızı bile Allah'a söylersiniz. “Ya Rabbi, bunu güzelleştir, düzelt” o tarz konuşabilirsiniz, çok güzel olur.

Evet, dinliyorum.

VTR: Dünyada kötülük yapan insanlar cezasını bulur mu?

ADNAN OKTAR: Yakışıklım, şu güzelliğin yani nereye gidersen git insanları hayretler içinde bırakır. Çok çok güzelsin. Allah, seni nuru ile sarsın. Kötü insanlardan seni korusun, kötülüklerden korusun; seni, cennetiyle ödüllendirsin. Nur gibisin nur. Işık gibisin ve süper yakışıklısın. Allah, sana uzun ömür versin, cennette de kardeş etsin inşaAllah. Yani dünyada kastediyor. Hayrettir, eninde sonunda Allah cezalandırıyor.

VTR: Çok isteyip de yapamadığınız neler var?

ADNAN OKTAR: Sen ne kadar güzel kızsın böyle, nasıl güzelsin sen. Tarzın mükemmel olmuş. Çok şahane. renkli gözlü. Renkli gözlü, sarışın ve çok modern bir kıyafet ve gözde çok canlı, güzel bir anlam. Allah sana uzun ömür versin, sağlık sıhhat versin. Cennette inşaAllah birlikte dost oluruz, arkadaş oluruz. Daha İttihad-ı İslam var, daha olmadı, onu göreceğiz. Silah fabrikaları kalkacak, onları göreceğiz daha. Adalet, tam anlamıyla adalet. Korku gidecek. Mesela insanlar korku içerisinde yaşıyor dünyanın her tarafında. Kadınlara muazzam baskı var, kadınlar özgür değil. Çocuklar korku içinde yaşıyor dünyanın her tarafında. Öldürenler, asanlar, kesenler. Bu facia yeryüzünden kalkacak, onu takip ediyoruz inşaAllah.

Evet dinliyorum.

GÖRKEM ERDOĞAN: Ekranda görünen canlı Afrika'da yaşayan yaprak görünümlü ufak bir mantis türü. İngilizcede “ghost” yani hayalet mantisi olarak da biliniyor. Kamuflaj yapan canlılar yaşadıkları ortama son derece uyumlu şekilde yaratılan vücut yapıları ile adeta özel bir koruma altına almışlardır. Bu canlıların vücutları bulundukları ortamla o kadar uyumludur ki videoda izlediğiniz gibi bir bitkiye mi yoksa bir hayvana mı ait olduğunu anlamak bile çoğu zaman neredeyse imkânsızdır. Kamuflaj yapan tüm canlılara bu özellikleri veren yaratıcıları olan Allah'tır. Şeytandan Allah'a sığınırım; “Yedi gök, yer ve bunların içindekiler O'nu tesbih eder; O'nu övgü ile tesbih etmeyen hiçbir şey yoktur, ancak siz onların tesbihlerini kavramıyorsunuz. Şüphesiz O, halim olandır, bağışlayandır.” (İsra Suresi, 44)

ADNAN OKTAR: Evet maşaAllah. Mantisi özel olarak beslemek lazım, çok şeker hayvanlar.

Evet dinliyorum.

VTR: Agresif ve şüpheci olmaktan insan nasıl kurtulur?

ADNAN OKTAR: Ne kadar güzel olduğunun farkındasın değil mi? Çok çok güzelsin, kıyafetin de çok yakışmış. Senin için bir mutluluk kaynağı bu çünkü bayağı güzel bir kızsın. Yüzündeki ifade de çok temiz, çok afif, çok naif, çok kibar. İffetli, temiz, akıllı bir kız olduğun hemen anlaşılıyor. Seni Allah cennette benimle tanıştırsın, arkadaş yapsın inşaAllah. Şüpheci olmakta bir mahsur yok güzel yüzlüm. Adam yani garip bir şeyler yapıyorsa şüphelenirsin ama şüphelenmeyeyim demek olmaz.  Ama tabii hastalık derecesinde şüphecilik anormal. Yani “halının kenarı oynadı herhalde” diyor, “cin geldi” diyor falan. Yani bu biraz fazla tabii böyle olmaz ama agresiflik tabii Allah'a tevekkülle, Allah'a kendini teslim etmekle, Allah'ı çok sevmekle hemen ortadan kalkar. Agresif birini gördüğünde bilin ki Allah'ı unutmuş bir kişi demektir. Başka bir anlamı yoktur.

Evet.

VTR: Art niyetli biriyle arkadaş olunur mu?

ADNAN OKTAR: Sakın sakın sakın güzel yüzlüm. Sakın, Allah esirgesin sonra çok büyük bela oluyor onlar. Yani öldürmeye kalkıyor, asmaya kesmeye kalkıyor. Yani birçoğu ruh hastası oluyor, psikopat oluyor. Zaten intiharı düşünen tipler oluyor. Bu sefer genç kızı şehit ediyor ondan sonra da kendisini öldürüyor. Yani tek ölmek istemiyor adam. Yani ailesiyle beraber falan ölürsek daha iyi diyor. Psikolojik daha rahatlatıcı oluyor onun için. Onun için adam öldürmeye zaten meraklı tipler bu tiplerin birçoğu. Aman ha yani cins tiplerden şiddetle kaçınmak lazım.

Evet dinliyorum.

ASLI HANTAL: Hatay’a iki roket düştü. Yurttaşlara evlerinden çıkmama uyarısı yapıldı.

ADNAN OKTAR: Evet, kendilerince öyle bir yöntemle netice alacaklarını zannediyorlar. Ama işte misliyle karşılık biraz mantıklı olmuyor. Misliyle değil de oranın haritadan silinmesi gerekir. Yani misliden anlamaz adamlar. Onlara bir süre vermek lazım, yirmi dört saat kadar. Sonra o bölgeyi haritadan silmek lazım.

VTR: Bir erkek neden dindar bir kadınla evlenmek ister?

ADNAN OKTAR: Ama hakikaten şöyle oluyor; adam dinle imanla alakası olmuyor fakat kadının dindar olmasını istiyor. O çok yani bayağı yaygın. “Aman” diyor, “dindar olsun” diyor. Kendisi geneleve gidiyor, bilmem kumar oynuyor, içki içiyor falan ama “karım dindar olsun” diyor. Demek ki anlamış küfrün, dinsizliğin korkunçluğunu ama egoist davranıyor. Dinin nimet kısmını almak istiyor çünkü mümin bir kadın belli ki güzel huylu olacak. Yani onun meydana getirdiği o acımasız ortamı, o dehşet ortamını yaşatmayacak. O, mümin kadının nimet yönünden istifade edip kendisi de küfrü yaşayarak onun üzerine bina etmek istiyor. Olmaz öyle şey.

Evet dinliyorum.

GÜLEN BATURALP: Adnan Bey Alaska kurbağası hakkında bilgi vermek istiyoruz.

HÜSNA KARAKUŞ: Alaska ağaç kurbağası kışları don olaylarının görüldüğü yerlerde yaşarlar. Bu buz kurbağanın derisini karnını ve kas lifleri tamamen kaplar. Hatta aort damarı kesildiğinde dahi herhangi bir kanama olmaz. Buzlar çözüldükten sonra kalp tekrar atmaya ve hayvan nefes alıp vermeye başlar. 

ADNAN OKTAR: Bu mucize ya yani tam anlamıyla mucize. Normalde ölmesi lazım, baksana adama.

HÜSNA KARAKUŞ: Bu, hayvanın bol miktarda glikoz üretebilen bir özellikle yaratılmasıyla mümkün olur. MaşaAllah.

ADNAN OKTAR: İnsanda böyle bir özellik olsa dehşet olur. Kutuplara gider, donar orada bekler yaz gelinceye kadar. Ondan sonra çıkıp yine gelir.

Evet dinliyorum.

VTR: Sizce geçtiğimiz yüzyılın en büyük icadı nedir?

ADNAN OKTAR: Elektrik, elektrik çünkü her şeyin babası o.

Evet.

VTR: Akıllı ve güçlü bir insan kendi hayatını kendi mi şekillendirir?

ADNAN OKTAR: Sen ne güzel tarz yapmışsın. Nasıl yakışmış kıyafetin. Bir kere şapkan, saçın, saçının tarzı, yüzündeki ifade, makyajın her şeyin. Yani kendi doğal güzelliğin her şey mükemmel. Yani hayret edecek güzel bir görüntü vermişsin, tebrik ediyorum seni. Allah senin uzun ömürlü olmanı nasip etsin. Cennette de böyle çok süslü olmanı Allah sana nasip etsin, cennette de kardeş olmayı nasip etsin. Dost, arkadaş olmayı nasip etsin. Bir daha.

VTR: Akıllı ve güçlü bir insan kendi hayatını kendi mi şekillendirir?

ADNAN OKTAR: Akıllı ve güçlü bir insanın kendi hayatını Allah şekillendirir. O Allah'a uyar, Allah'a teslim olur kaderindeki hal neyse olduğu gibi o tezahür eder, o da kaderini Allah'a teslim olarak seyreder. O sadece sebebe sarılır yani Kuran'a uygun çok dürüst, samimi bir hayat yaşar. Çalışkan ve gayretli olur, Allah onun kaderini ona göstertir.

Ramuz El-Hadis’te sayfa 12’de Peygamberimiz (sav), diyor ki Resulullah (sav); “Münafıkların müminlerle münakaşa için Kuran öğrenmelerinden bile endişe duyarım” diyor. Çünkü Müslümanlarla uğraşmak için. Demek ki böyle tipler de yiyecek ki Peygamber (sav) önceden bildiriyor. Normalde bir Müslüman yemez onların oyunlarını. Ahmet İbn Hanbel Müsned’inde var, cilt 4, syf. 156.

EBRU ALTAN: Siz, Dırar Mescidi’ni de anlatmıştınız. Daha takva olduklarını hatta iddia ediyorlar Müslümanlardan. 

ADNAN OKTAR: Münafık kinlenip ayrıldığında Müslüman’a nasıl kötülük yapmaya kalkabilir? Dese ki “ben Allaha inanmıyorum, dine inanmıyorum sizin yolunuza inanmıyorum” dese, “hadi oradan” derler yani. Ama ben Müslüman’ım diyor, sizden daha iyi Müslümanım, önce bu Müslümanlar bir ayrılsın diyor” bir. İki, “iman hakikatlerini anlatmaya gerek yok, Kuran mucizelerini anlatmaya gerek yok, Darwinizm’le mücadeleye gerek yok, İngiliz derin devleti ile mücadeleye gerek yok, homoseksüellikle  mücadeleye gerek yok” diyor. Ee sonra? “Sonra da” diyor, “sakın Müslümanların başında bir lider olmasın, başsız olsun Müslümanlar, ayrı ayrı, tek tek yaşasınlar.” Yani nezaketiyle kendi kafasına göre çirkin bir nezaket anlayışı ile “Müslümanlığı yok etmek istiyorum” diyor. Ve bunu ayetlerle, şeytani bir yöntemle desteklemeye çalışıyor. Bir kısmı da bunu yiyor. Acayip olan onu yiyenler.

AYLİN KOCAMAN: Yusuf (as)'un kardeşleri de Yusuf (as)'a tuzak kurarken hep Allah’ı anıyorlar.

ADNAN OKTAR: Ya kardeşim daima Allah'ı anarak hareket eder münafıklar. Peygamberimiz (sav)’in zamanında o üç yüz münafık vardı, hafız adamlar. Kuran’ı bayağı iyi biliyorlar ama homoseksüel aynı zamanda. Dırar Mescidi’ni kurmuşlar “Buraya hiç kadın gelmez” dekolte kadınlara şiddetle karşıydılar o devirde. Onların baskısından sonra Ahzab Suresi indi işte. Mümin kadınlara nefes aldırmıyorlardı, müşriklerle işbirliği yapmışlardı. Mümin kadınlara laf atıyorlar, baskı yapıyorlar, hakaret ediyorlar. O yüzden Allah çarşaf âyeti indirtti münafıkların ağır baskılarını durdurmak için.

Münafıklar yine okuyorlar, araştırıyorlar ama bunu Müslümanlarla mücadele için yaparlar. Diyor ki Peygamberimiz (sav)  “Ümmetimdeki münafıkların çoğunu okuyanlar teşkil eder.” Râmuz el-Ehadis, no: 1104. “Münafıklar” diyor Peygamberimiz (sav) “dilbazdırlar, asıl dilbaz münafıktan endişe etmekteyim” diyor Peygamberimiz (sav). “Çünkü o sizin hoşunuza gidecek şeyleri söyler ama hoşunuza gitmeyecek şeyleri yapar.” Hoşuna gidecek şeyleri söyler, işte bir kısmını kafalıyorlar bunlar ondan sonra da yiyor o adam onları. Yani “münafık dilbazdır” diyor Peygamberimiz (sav) “ondan çok çekinirim” diyor. Çünkü adam yiyor, anlamıyor onu yani.

Mesela Allah'ın adını kullanarak Peygamberimiz (sav)’i kötülüyor, sonra Müslümanlara sahte sevgi gösterilerinde  bulunuyor. Peygamberimiz (sav)’in yanından ayrılıp üç yüz kişi o münafığın yanına gittiler. Üç yüz kişi, kandırdı onları. “Ben Peygamberden daha sevgi doluyum, daha saygılıyım. Bak Peygamber size karşı ters davranıyor işte sizi zorluğun içine sokuyor, savaşlara sokuyor. Ben sizi koruyup kolluyorum” diyerek birçok ahmağı kandırdı. Ve de onlar da yedi bunu yani.

Evet dinliyorum. 

VTR: Yayın sonrası neler yaparsınız?

ADNAN OKTAR: Eğleniyorum diyeyim yani neşeyi, sevinci yaşıyorum diyeyim. Güzel şeyleri yapıyorum diyeyim, o kadar yeterli.

Mesela İbni Mülcem Hazreti Ali (kv)'yi şehit ederken; “Emir ve hüküm sadece Allah'a aittir ey Ali, sana ve arkadaşlarına değil” diyor. Ahmağa bak, o emir sahibi olduğuna göre nasıl emir sahibi olamıyor yani? Allah adı üstünde “emir sahibi” diyor. Müslümanların imamı, tabii ki emir verecek. “Emir Allah’a aittir” diyor. Yahu kardeşim ondan çıkan emir zaten Allah’tan çıkan emir olmuş oluyor ama ahmak. Yani münafığa laf anlatmak çok zor. Anlamazdan geliyor hâlbuki alçak köpek kendi liderine uyuyor, it gibi uyuyor. Onun dediğine uyuyor ama Hz. Ali (kv)’ye uymuyor, ona gelince yok diyor. Kendi liderine niye uyuyorsun? Mesela diyor ki; “Şu kılıcı kırk gün müddetle bileyip durdum. Yüce Allah'a bu kılıçla insanların şerlilerinden birisini öldürülmesini niyaz ettim” diyor. Sonra da Hz. Ali (kv)’yi öldürüyor “Bak Allah duamı kabul etti” diyor, tam münafık üslubu. Oğlu da onu öldürdü yani nedir bu? Alla senin öldürmeni istemiş oluyor işte o zaman.

Münafıklar İbni Mülcem’i kahraman olarak anıyorlar. Ahmak olduğu için yemişler. Hakkında şiirler yazıyorlar hatta ayet var ya şeytandan Allah’a sığınırım; İnsanlardan öyleleri vardır ki: Allah’ın rızasını almak için kendilerini ve mallarını feda eder. Allah da kullarına karşı şefkatlidir” bu ayetin İbni Mülcem hakkında indirildiğini iddia ediyorlar Hz. Ali (kv)’i şehit ettiği için. Yani bu kadar kahpe ve alçaktırlar. Yani münafıkların oyununu yemek en az münafıklar kadar ağır hükmü olur, en az.

Münafıklar, Peygamberimiz (sav)’i eleştiriyordu. Üç yüz münafık Peygamberimiz (sav)’i ne yapsa eleştiriyorlardı. Kadınlarla ilişkisini eleştiriyorlardı, yemesini içmesini eleştiriyorlardı, hayatını eleştiriyorlardı, konuşmalarını, cihat anlayışını hepsini eleştiriyorlardı. Ayrı mescit kurdular. Kuran’a da sahip çıkıyor görüntüsündeler ama Peygamber (sav)’e şiddetle karşılar. Birçok ahmak bunları yedi.

YASEMİN AYŞE KİRİŞ: Vahyi, Kuran’ı değiştirmemesini bile eleştiriyorlardı.

ADNAN OKTAR: Tabii. Diyorlar “Bizim dediklerimizi biraz ilave etsen, sana tam uyacağız biz” diyorlar.

ASLI HANTAL: Yayınımız sona erdi, yarın görüşmek üzere inşaAllah.


DEVAMINI GÖSTER