Kalbinde hastalık olanlar

Adnan Oktar’ın 16 Aralık 2017 tarihli A9 TV sohbetinden

İşte Allah unutulduğunda insanın yüzünde Allah nur bırakmaz, hayvana çevirir, aklı gider, basireti kapanır. Onun için böyle insanlar anormal oluyor. Mesela anarşist oluyor terörist oluyor saldırgan oluyor kavgacı oluyor. Müslümanda  gevşeme de münafığa giden ilk adımdır; mesela namazda gevşeklik göstertir, temizlikte gevşeklik göstertir, Allah'ı anmada gevşeklik göstertir, dikkatini açmadan gevşeklik göstertir, İslamı yaymada gevşeklik göstertir, güzel davranmada gevşeklik göstertir, dikkatli bakmada gevşeklik göstertir. Sonucunda Allah onu külçeye çevirir iğrenç bir mahluğa dönüşür; yani dev bir hayvan, kokuşmuş dev bir hayvana dönüştürür. Suçunun derecesine göre çirkinliği artar. Yani suçun derecesi ile orantılı olarak Allah hem sağlığını sıhhatini bozar hem tipini kaydırır hem aklını götürür Hem de her yönden çökertir ama derece derece mesela münafığın bir ileri derecesi vardır mesela nitelikli münafık olur ama mesela bir de münafık vardır bir de münafıklığa geçiş vardır kalbinde hastalık olması. Hasta kafası hasta yani; ama çok benzer münafığa fakat dalgalanıyordur yani bir münafık olmaya karar veriyordur müslüman olmaya karar veriyordur. Ayette diyor ki “Ne sizdendirler ne onlardandırlar” bocalayıp dururlar bir türlü karar veremezler. İslam'a da karar veremez küfre de karar veremez; ama o sallanma genellikle kopma ile neticelenir. Çünkü o tip bir sallamada geriye dönüş nadir olur; yani o bir nevi komadır ölüme doğru giden bir komadır. Komadan çıkan nadiren olur dirilen; ama çoğu ölümle neticelenir yani münafık koması başladığında şahıslarda zaten şeytan tam yardım ettiği için bir de şeytani insanlar da ona yardım ettiği için mesela münafık tiynetli birisi varsa kalbinde hastalık olan ona kalbinde hastalık olan başka biri yardım ediyor. Onlar birbirlerini buluyorlar Allah'ın hikmeti kalbinde hastalık olan kalbinde hastalık olanı buluyor kalbinde hastalık olanın hastalığını daha da arttırır kalbinde hastalık olan diğeri. Mesela onu daha vesveselendirir kuşkuya düşürür kendine güvenini kaybettirir, Allah inancını daha da zayıflatır; ama dikkatlice bakarsanız kalbinde hastalık olanların birbiriyle çok iyi ittifak halinde olduklarını görürsünüz. Onlar ayrı bir ahbap grubudur, dost olurlar birbiriyle çok iyi korur kollarlar münafıklar birbirini korur kollar; ama Müslümanların gözünden kaçan bir şey vardır kalbinde hastalık olanların ahbaplığı gözünden kaçar Müslümanların, onu riskli görmezler en tehlikeli şeylerden biri budur. Çünkü kalbinde hastalık olanlar münafık doğumu yaparlar yani pislik doğururlar bir süre sonra ve sıradan gider önce bir tane daha olur, arkasından bir tane daha olur, arkadan bir tane daha olur. Bunlar zaten belli eder kendini bakışıyla, konuşmasıyla. Bunlarda genel özellik bitaplıktır. Yani organık bir rahatsızlığa bağlı olmayan bitkinlik meydana gelir, bitaplık. Mesela namaz kılmak istemez, oruç tutmak istemez, Allah’ı anmak istemez, Müslümanların toplantısına gelmek istemez. Mesela kitap dağıtmak, almak istemez. İlk alametler bunlardır; yani asosyallik başlar, içine kapanır,  suratta asılma ayette diyor ki “Yüzünü astı. Ekşitti yüzünü” diyor. O alametler başlar, yani suratta bir kayma ve iticilik nursuzluk yüzüne yayılmaya başlar. Ağlama hissi gelir münafıklık alametleri ilk öndehastalık olarak, şahısta böyle bunalıma girme eğilimi, yalnız kalma eğilimi, ağlama eğilimi mesela bak münafıklarda bu vardı. Hayır mümin, sevinçten ağlar. Yahut mesela çok büyük bir ağrısı olur, ağrıya dayanmayıp ağlayabilir, yani rahatlamak için Allah vermesin olabilir o. O ayrıdır; ama onun dışında böyle bir şey olmaz, Müslümanda yakışık alacak bir şey değil. Onun için münafığın kirli doğumuna sebep olacak zemine de çok dikkat etmesi gerekiyor Müslümanların. Yani kalbinde hastalık olanların kümeleşmesine dikkat etmek lazım. Bakın dikkat edin, kalbinde hastalık olanlar mutlaka kümeleşirler. Birbirleriyle arkadaş olurlar, dost olurlar. Birbirlerine güvenirler birbirlerine sırlarını açarlar. Birbirlerinin gitmesini kolaylaştırır onlar, münafıklığa gitmesini kolaylaştırır. “Gideceğim” dediğinde “Tamam” der “ben akşam hazırlarım, paketini hazırlarım” falan der. Onun sırrını gizler “Hadi sana güle güle” falan der. Veyahut “Niye gidiyorsun ya?” der “çirkin olmak suç mu, aklının zayıf olması suç mu? Dengesiz olmak suç mu?” o manyak üslupla batırır onu yani iyice. Yani “İnsanlar senden tiksiniyor da olabilir. Pislik biri de olabilirsin. Dinsizliğinin farkedilmesinden niye korkuyorsun?” Falan gibi böyle abuk subuk yani çok manyakça onu tamamen körükleyip ondan sonra işte “Müslümanlara hiç sevgin yok mu?” değil de “Bana hiç sevgin yok mu?” falan der mesela. Böyle delice bir şeyle onu yavaş yavaş iterek göndertir. Onun için kalbinde hastalık olanlarla ilgili bizim kitabımız yok. Böyle bir çalışmamız da yok. Halbuki bunlar büyük bir güruhtur müslümanların içinde yaşarlar. Müslümana çok benzer müslümanlara da çok ciddi bir zararı olmaz; ama pasif müslümandır bunlar. Korkaktır bunlar bir sıkıntı olduğunda Müslümanların aleyhine konuşur bunlar. Yani müslümanı korumaz, kendi çıkarıyla çatıştığında hemen müslümana cephe alır. Yani kahpeliğe yatkındır. Pasiflikle Müslümanları da pasifize etmeye çalışır, mesela Allah’ın anıldığı yerde uyur. Mesela Kuran okunurken bitap bir görünüm verir ki müslümanlar Kuran’ı okumasın veya çeker gider. Allah anıldığında hemen kaçıyorlar. O daha münafıklığa geçiş olmamış, doğum olmak üzere, o kanlı doğum olacak yani kirli doğum, o aşamasında. Onun için ilk, yani koma aşamasına çok dikkat etmek lazım. Yani zaten kollapsa girdikten sonra dönüş olmaz yani münafıklığını açıkladıktan sonra onun bir daha dönüşü olmaz orada zaten tam yıkama uğramış oluyor. O yıkıma uğramadan kurtarıp, geriye adım attırmak mümkün. Ayette diyor ya şeytandan Allah’a sığınırım “Dünya bütün genişliğine rağmen onlara dar gelmişti ve çok sıkılmışlardı ve pişman olmuşlardı” diyor. Mesela o komadan çıkıştır o, koma halinden çıkmış. Fakat eğer bırakılsa o koma devam edip kollaps ondan sonra ölüme gidebilirdi. Yani o aşamada yardım edilmesi lazım. Mesela diyor ki Allah Tevbe Suresi 38’de “Ey iman edenler, ne oldu ki size, Allah yolunda savaşa kuşanın denildiği zaman” mesela “Haydi tebliğ yapalım, haydi İslam’ı anlatalım. Haydi kitap dağıtalım, veyahut sohbet edelim” denildiği zaman “yerler(iniz)de” oturduğu yerde ağırlaşıp kaldınız? Külçe gibi, ayakta duramıyor; artık yani uyuyacak ama zor ayakta duruyor artık bayılacak yani sıkıntıdan. Bunun bir münafık alameti olduğunu Allah Kuran’da belirtiyor. Ahiretten (cayıp) dünya hayatına mı razı oldunuz? diyor Allah Ama ahirettekine (göre), bu dünya hayatının yararı pek azdır çünkü “Hiçbir şey yok burada” diyor. “Boşuna hiç heveslenmeyin” diyor Allah. Nisa Suresi  61’de Cenabı Allah diyor ki; Münafıklara Onlara: "Allah'ın indirdiğine ve elçiye gelin" denildiğinde, “Kuran’a ve Müslümanların liderine uyun” denildiğinde o münafıkların senden kaçabildiklerince kaçtıklarını görürsün. Mesela hiç gelmez kaçar, görünmemeye çalışır falan. Bak yine Muhammed Suresi 20 21’de ...kalplerinde hastalık olanların bak münafık değil bunlar, hasta bunlar üzerine ölüm baygınlığı çökmüş olanların bakışı gibi sana baktıklarını gördün. Yani surat kaymış, çirkinleşmiş yani nursuz ve bitap pis bakışlarla ölüyor gibi bakıyor. Bakışlarında ne bir sevgi var, ne bir şevk var, ne bir dikkat var, ne bir iman uyanıklığı var, ne dinle imanla alakalı olduğuna dair bir alamet, ölmüş artık. Yani şeytana teslim oldu olacak. Oysa onlara evla (olan): İtaat ve maruf (güzel) sözdü. Çünkü bunlarda hep kötü söz olur. “Ben zaten bitmişim mahvolmuşum. Şöyle berbatım şöyle kötüyüm” derler. Mesela yine Ahzap suresi 19'da ...Şayet korku gelecek olsa, yani çıkarlarıyla çatışan bir şey, bir haber yahut Müslümanlara yapılan bir saldırı veyahut bir münafık atağı olduğunda ölümden dolayı üstüne baygınlık çökmüş kimseler gibi gözleri dönerek sana bakmakta olduklarını görürsün. “Yani gözde bir anormallik meydana gelir” diyor Allah. Yani “Bakışları iğrençleşir, itici ve pis, rahatsız edici, karanlık bir bakışa döner” diyor Allah. “Baktıklarında bunu görürsün” diyor.  Korku gidince, Yani Müslümanların galip ve güçlü olduklarını görünce hayra karşı çıkara karşı oldukça düşkünlük göstererek sizi keskin dilleriyle (eleştirip inciterek) karşılarlar. Yani münasebetsiz abuk sabuk konuşur. Densiz münasebetsiz konuşmalar yapar. İşte onlar iman etmemişlerdir diyor Allah yani hastalığın sebebi budur. Mucizeyi görüyor musun? İman etmemek nelere mal oluyor. böylece Allah onların yaptıklarını boşa çıkarmıştır. Yani boşa gidip geliyor. Geliyor gidiyor geliyor gidiyor, boş.  Bu Allah'a göre pek kolaydır diyor Ahzap suresi 19'da Cenab-ı Allah. Tevbe suresi 86-87’de Cenab-ı Allah yine Allah'a iman edin, O'nun elçisi ile cihad etmeye çıkın" İslam’ı yaymaya çıkın, İslam’ı anlatın diye bir sûre indirildiği zaman, Allah bir hüküm indirdiğinde onlardan servet sahibi olanlar, yani güç ve imkan sahibi olanlar senden izin isteyip: "Bizi bırak, oturanlarla birlikte olalım" dediler. Yani gelmek istemez. “Bırak uyuyayım. Bırak yatayım. Bırak evde kalayım” yok işte ama ona bir bahane bulur. “Yok sırtım ağrıyor yok belim ağrıyor” bir şey der. (Savaştan) Geri kalanlarla birlikte olmayı seçtiler.  Yani “Münafıklar nasıl geri kalıyor. Onlar da o stili seçer” diyor Allah Onların kalpleri mühürlenmiştir. Bundan dolayı kavrayıp-anlamazlar. Yani Allah vermesin “Şuur artık alınmıştır” diyor Allah o yüzden kavrayıp anlayamazlar. Yani “Beyinleri kilitlenmiştir, ölmüşlerdir” diyor Allah. “Dolayısıyla robota döndüğü için kavrayıp anlayamazlar” diyor. Çok fazla alamet oluyor, bir kere onlar da bir gruplaşmaya gidiyorlar münafıklarda olduğu gibi. Hastaklıklı olan adamlarla bağlantı kuruyor, münafıklar da olduğu gibi, normal müslümanla bağlantı kuramıyor. Mesela imanlı, çalışkan takva, aklı başında Müslümanlardan haz etmiyor. Böyle dinden taviz veren, İslam’a yatkın olmayan, tembel, bitkin, kaçak, göçek, yalancı, gevşek, lakayt, alakasız, Allah’ı anmayan, şikayetçi, dengesiz tipleri ararlar, onlarla birliktelikleri olur. Buradan bir kere anlaşılır. İkincisi olumsuz haber yayma eğilimleri vardır. Yani her şeyin kötü yanını ararlar. Mesela binlerce nimet varsa o bir tane aleyhte bir şey bulduysa onu vurgular. Mesela mutlu olacağı yüz delil varsa o bir tane aleyhte anlayamadığı bir şeyi, onun üstünde durur. Mesela bütün fiziği güzeldir kafasında bir şişlik vardır veyahut kulağında bir eğrilik vardır ona kafayı takar. Her yerin güzel mi güzel bırak onu yani o önemli bir şey değil ki o. Veyahut işte ayak parmağı biraz eğri oluyor ona kafayı takıyor. Yani bütünden mutlu olmayı bilmiyor. Allah’ın nimetlerini bütünlüğüyle değerlendirmeyi bilmiyor. Münafıklara imrenme vardır. Münafıkların haberlerini izleme onları takip etme, bilinçaltında onların galip gelmesini ister kalbinde hastalık olan. Ama onların feci şekilde ezildiğini de görürse bu sefer tabii gayri ihtiyari Müslümanlara yönelir. Bu çok önemlidir onun için münafığın ezilmesi hayatidir; çünkü Peygamber Efendimiz (sav) zamanında öyleydi. Münafıklar çok kurdurmuşlardı; ama kafaları ezilince müminlerden Peygamberimiz (sav) den yana oldular birçoğu; ama daha önce onlardan yana baya adam vardı eğilimli. Çünkü onlar Kuran’ı değil de hayatın gerçeklerini esas alıyorlardı. Hayatın gerçeklerini esas alan adam da dünyada çok fazladır. Yani o yönden münafığın avantajı oluyor. Kuran’la olayı değerlendiren insan sayısı azdır; fakat mantıkla değerlendiren daha çoktur. Allah hastalıklarını arttırabiliyor. Yalan çok söyler onlar, yalana çok yatkın olurlar. Sorumluluk almamak için çok fazla yalan söylerler. Mesela bir yere gelmemek, bir şey yapmamak, bir şeyi halletmemek için yalan onların esasıdır. Mesela Bakara Suresi 10’da Cenab-ı Allah diyor ki  Kalplerinde hastalık vardır daha münafık olmamış, münafık olma aşamasında, hasta Allah da hastalıklarını arttırmıştır. şifa olmuyor görüyor musun, hastalık ileriye doğru gidiyor çok nadirdir düzelme. Yani koma var, ordan kollaps artık yani geri dönüş olmayacak hale gelir Yalan söylemekte olduklarından dolayı, onlar için acı bir azap vardır Yalan söyleme onlarda yaygın bir özellik oluyor. Sahtekar oluyor. Yüzünde zaten yalancılığın kiri ve karanlığı ve nursuzluğu olur. Yalancı aptallığı vardır insanlarda, yalancıların yüzü çok aptal olur. Garip bir yüzleri olur. Böyle nursuz hırsız kılıklı olurlar, yani gariptirler. Mesela Maide Suresi  52‘de İşte kalplerinde hastalık olanları: "Zamanın, felaketleriyle aleyhimize dönüp bize çarpmasından korkuyoruz" diyerek yani işte işi gücü ters gidecek, müslümanlar dağılacak, bu aç kalacak, yiyecek bulamayacak, sokağa atılacak, savaş olacak yahut darbe olacak veya müslümanlara bir saldırı olacak, müslümanlar buna dayanamayıp darmadağan olacaklar. Hep böyle ipe sapa gelmez ahmakça ve şeytani pis şeyler düşünür hastalıktan. aralarında çabalar yürüttüklerini görürsün. Birbirlerine de söylüyorlar bunu. O ona diyor “Başımıza her türlü iş gelebilir. Gittikçe çirkinleşiyorum” diyor. “Gittikçe çöküyorum” diyor. “Gittikçe daha yaşlanıyorum, daha da beceriksizleşiyorum. Namaz kılmaya gücüm yetmiyor. Oruca gücüm yetmiyor. Allah’ı anmaya gücüm yetmiyor” gibisinden aralarında çabalar yürüttüklerini görürsün. Bak ama “onu görür” diyor müminler. Umulur ki Allah, bir fetih veya Katından bir emir getirecek de, bir hakimiyet, bir üstünlük, bir güç onlar, nefislerinde gizli tuttuklarından dolayı pişman olacaklardır. Yani mehdiyette mesela böyle şimdi adam ummuyor mehdiyetin çıkacağını olacağını, onun bitkinliği perişanlığı içerisinde ummadığı için. Ama İslam hakim olunca da bin pişman oluyor yaptığına bütün rezillikleri ortada oluyor. Bütün müslümanlar da buna şahit olduğu için inkar edecek durumu olmuyor. Mesela yine Kalem Suresi  51’de ...(Kur'an'ı) işittikleri zaman, Allah’ın ayetlerini işittikleri zaman seni neredeyse gözleriyle devireceklerdi.  O kadar pis iğrenç böyle hırsız kılıklı bakıyorlar ki itici, onun pisliğini Kuran böyle diyor “İnsanı devirecek kadar pis” diyor bakışları. Mesela Allah diyor ki yine Hac Suresi 53 Şeytanın (bu tür) katıp bırakmaları, yani şeytanın bir şey katması, ilave etmesi ve bunu o adamın üstüne bırakması kalplerinde hastalık olanlara ve kalpleri (her türlü) duyarlılıktan yoksun bulunanlara bir de kalbi de duyarlılıktan yoksun mesela Allah’tan bahsediyorsun etkilenmiyor, dinden bahsediyorsun etkilenmiyor. Bu hastalığın zaten ana özelliği bu; duyarlılığını kaybetmiş kalp. Ama “Hastalık var” diyor Allah “Kalplerinde hastalık var.” Ama ikinci açıklamada da diyor ki “kalpleri (her türlü) duyarlılıktan yoksun” yani merhamet anlamıyor, şefkat anlamıyor, sorumluluk hissi almıyor. Kendi pis dertleriyle, sahte dertleriyle, sahte sorunlarıyla uğraşıyor kafasından çıkardığı o imajlarla uğraşıyor  (Allah'ın) bir deneme kılması içindir  deneme, onların ahlaksızlığını pisliğini ortaya çıkarmak içindir. Şüphesiz zalimler, (gerçeğin kendisinden) uzak bir ayrılık içindedirler. “Gerçekten uzaktır” diyor bu zalimler, gerçeği bilmezler, yani gerçekçi değildirler. Hayali ahmakça vesveselerin, pisliklerin peşinden giderler. Enfal Suresi 49'da, Cenab-ı Allah diyor ki Münafıklar ve kalplerinde hastalık olanlar şöyle diyorlardı: üslupta aynı oluyor bunlar. Yani her iki tarafta da hayatın gerçekleri ve mantık esası vardır. O yüzden mutlu değildir bunlar. Yani Kuran’a göre, mutlu olan bir insan o modda mutlu olmaz. "Bunları (Müslümanları) dinleri aldattı. “Din bunları kötü bir yola götürdü, aldandılar yani bunlardan din mutluluğu, güzelliği, bereketi, iyiliği, her şeyi aldı” diyor. Halbuki her şeyi verdiği halde o ahmak kafasıyla tam tersi görüyor. " Oysa kim Allah'a tevekkül ederse, kalbinde hastalık olan için tevekkül çok mantıksızdır Yani, çünkü o akılcı olduğunu düşünür tevekkül etmez. Ama mümin akılcı olarak bakıyor tevekkül ediyor. Ama ona göre o akılcı değil, münafığa göre akılcı değil. Kalbinde hastalık olanlara göre akılcı değil çünkü hayatın gerçekleriyle çelişiyor bu. “Bela geliyorum diyor sen tevekkülden bahsediyorsun” diyor.  şüphesiz Allah, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir. “Sizin bilmediğiniz hikmetlere sahiptir” diyor Allah. Münafık kendi o kokuşmuş beyniyle Kalbinde hastalık olan da o kokuşmuş, sahtekar, dolandırıcı beyniyle olayları akılcı değerlendirdiğini düşünür.  Onun için geleceğini kara kara düşünüyor ne yapacağım diye. O yaşına kadar sana kim baktı? Allah baktı. Boş yere neden kendini o kadar süründürdün? Onu bir akıl zannediyor. Onun için onlarda böyle çok sahtekar suratı vardır. Bakara Suresi  11 ve 12’de Münafıklara ve kalbinde hastalık olanlara "Yeryüzünde fesat çıkarmayın" Fitne çıkarmayın, Müslümanların aleyhine faaliyet yapmayın denildiğinde: "Biz sadece ıslah edicileriz" derler. Yani “Sizi düzgün yola çevirmeye çağırıyoruz. Bir kere niye bir aradasınız?” diyor “ayrılın, ayrı ayrı işinize gücünüze bakın” diyor. “Müslümanlar niye birlikte olsun ki?” diyor. “Müslümanlık tek tek yaşanır ya!” diyor. Bu ayetler “ama burada da ayet var” diyor. Halbuki o ayet ilk defa o hüküm geldiği için “Hz İbrahim tek başına bir ümmetti” diyor tamam bir saat sonra karısına söylediğinde iki, üçüncü saatte uşaklarına söylüyor ordakilere oluyor on dört. Ertesi gün 20 kişi daha öğreniyor. Ne olmuş oluyor? Sayı gittikçe artıyor. O an için ilk an için söylüyor onu. O ilk anki tek olmayı Müslüman hep böyle olması gerekir anlamında alıyor.



DEVAMINI GÖSTER

Benzer Eserler