Hoş Sohbetler (21 Nisan 2017; 10:00)


OKTAR BABUNA: Adnan Oktar’la Hoş Sohbetler programına başlıyoruz. Adnan Bey hoş geldiniz.

ADNAN OKTAR: Hoş bulduk.

Allah’a güvenmek lazım. “Rabbe güvenenler sarsılmaz, sonsuza dek durur” diyor. Mezmurlar 125/1’de Tevrat’ta. “Rab benim gücüm, kalkanımdır. O’na yürekten güveniyor ve yardım görüyorum” diyor. Mezmurlar yani Zebur.

“Sevgi dünyanın güzelliği” diyelim.

Evet, dinliyorum.

OKTAR BABUNA: Karar Yazarı Etyen Mahçupyan, Sayın Erdoğan’ın bir zafer kazanmış gibi görünse de aslında bunun arkasından hızla bir düşüş yaşayacağını iddia eden bir yazı yazdı. Referandum sonucunun parti tabanında büyük kayıp olduğunu gösterdiğini, partinin zamanla zayıflayacağını, Erdoğan’ın ise Roma’ya karşı savaşırken her şeyini kaybeden Kral Pirus gibi art arda yenilgiler yaşayacağı ve bir dönemin başlangıcında olduğunu söyledi.

ADNAN OKTAR: Tayyip Hoca samimi olduğu müddetçe, dürüst olduğu müddetçe, Mehdiyet ruhunu savunduğu müddetçe Allah yolunu açar. Öyle bir şey olmaz. Yeniliyor zannedersin Allah galibiyet verir. Heyecanlanmasınlar, beklesinler. Güzel şeyler olacak. İngiliz derin devletine müsaade etmeyeceğiz özetle.

Evet, dinliyorum.

OKTAR BABUNA: Rasim Ozan Kütahyalı Kürdistan TV’ye konuştu. AK Parti’nin Kürtlerle ittifak etmesi gerektiğini savunan Kütahyalı, yeni bir açılım süreci olacağını söyledi. “Türkiye’nin en büyük dostu peşmerge yönetimi ve Barzani’dir. Yeni açılım sürecinde kesinlikle Sayın Barzani’nin fikirleri alınacak ve bu süreç onun yardımıyla tamamlanacaktır” dedi.

ADNAN OKTAR: Açılım, kapanım diye bir şey yok. Fazla açılırsan boğulursun. İyi bir şey değildir. Açılma diye bir şey yok. Açılmanın tadına tuzuna baktılar. Gördüler. O konu kapandı kilitlendi. Tayyip Hocam da dedi. Yani “bu konu bizim için tamam” dedi. Kürdistan, peşmerge, işte Barzani, onlar ayrı konular. Orada Kürt kardeşlerimiz bir devlet kuruyorsa Türkiye sınırları dışında, Birleşmiş Milletler kabul ediyorsa, Irak, Suriye kabul ediyorsa biz seve seve kabul ederiz. Hiçbir sorunumuz yok. İftihar ederiz. Geliriz gideriz orada halay da çekeriz. Birlikte yemek de yeriz. Allah mutluluk versin. Bir sorun çıkmaz. Yeter ki komünist, Stalinist, Allahsız, Kitapsız terörist bir örgüt olmasın. Türkiye dostu, Allah’ı, dini seven bir millet topluluk olarak daima başımızın üstünde yerleri var. Kürt dedin mi mert demektir Kürt. Tertemiz insanlar. İftihar ederiz. Tabii ki rahat yaşamalarını isteriz. Dolayısıyla onun süreç falan dediği şey çok eskilerde kaldı, artık onu dürbünle bile göremez. O konuyu bitirdik. Sen komünist teröristle süreç müreç işlerine girersen en büyük hatayı yaparsın. Komünist ancak tarla sürer eğer süreç istiyorsan yani terörist komünist için diyorum. Bunun dışında bizim onlarla anlaşacağımız bir konu olmaz. Ben otuz kere söyledim o zamanlar. “Bunlar silah yeniliyor” dedim, “yeni eleman alıyorlar. Böyle bir şey yok” dedim. “Trene hep beraber bindik gidiyoruz” “Trene binmedik” dedim. “Tren de gidip toslar bir yere” dedim. Nitekim de tosladı. Büyük bir felaket çıktı altından. Ben üç yıl uyardım “yapmayın etmeyin” diye. Hayallerle yaşanmaz. O süreç denilen şey bir hayaldi. Boş bir hayal. Komünist, Stalinist adamdan vicdan beklemek kudurmuş köpekten nezaket beklemeye benzer. Öyle bir şey olmaz. Çözüm; eğer bir şeyler çözmek istiyorlarsa çözsünler. Ama çözüm süreci diye bir olay yok. Düğümü Hz. Mehdi (as) çözecek. Düğüm bir masonik semboldür. Moşiyah’ın Mehdi (as)’nin o düğümü çözeceğini anlatır. Göbeklitepe’de ta zamanında adamlar Mason dergahı kurmuşlar. Sembollere baktım, tamamı masonik. Var mı o Göbeklitepe’nin resimleri? Bir de kova, masonların elinde de oluyor, bir de kovayla resmetmişler. Kova çok yaygındır. Mehdi (as)’ı Moşiyah’ı temsil eder. Şubat kova çağı, onu anlatır binlerce yıl öncesinden.

Çözüm süreci dedikleri şey ne? Öcalan’ın komünist Kürdistan devletinin cumhurbaşkanı olmasıdır. Böyle bir şey mümkün değil. Onlara pişmiş kelle göndeririz sadece. Onu alır yerler. Bunun dışında bir şey olmaz.

Evet, dinliyorum.

OKTAR BABUNA: Dün Başbakan’ın il başkanlarıyla yaptığı toplantıda il başkanları şu düşünceyi dile getirdiler. “Daha şehirli, dışarı etkileşimlere açık sahil bölgelerinde ve büyük şehirlerde “hayır” çıkması iyi analiz edilmelidir. Kaygılı ve tedirgin olan vatandaşların kazanılması, kaygılarının giderilmesi için kapsayıcı bir politika izlenmeli. Şimdiye kadar izlenen parametrelerde değişiklik ve reform şart. Aksi takdirde 2019 yılında yapılacak seçimlerde başarılı olamayız.”

ADNAN OKTAR: Doğru söylüyor. Büyük şehirler, sahil kentleri. Nedir? Bugün de anlattık. Bütün her yerde de haberleri var. Dün de anlattık. Her gün anlatıyoruz. Çözüm belli.

Evet, şimdi çözümün ne olduğunu Fikret bize bir anlatsın yayında.


DEVAMINI GÖSTER