Sohbetler (27 Şubat 2017; 12:00)


KARTAL GÖKTAN: İyi günler değerli izleyicilerimiz Adnan Oktar’la Sohbetler’e başlıyoruz.

ADNAN OKTAR: Ne güzel ilim meclisini kurmuşsunuz.

Türkiye sürekli tabakadan tabakaya geçiyor.  Halden hale geçiyor. Şekilden şekle geçiyor. Allah'ın kastettiği hedefe doğru gidiyoruz. Ama her günün dolu olması lazım. Her günün imtihana uygun olması lazım. İmtihansız gün istemek çok büyük bir akılsızlık olur. Zorluklardan geçecek Türkiye. Büyük olaylardan geçecek. Meskenet yıkılacak. Bitaplık, bitkinlik yıkılacak. Deccalın ninnisi bitecek insanlar uyanacak. Deccal cahil hocalarıyla halka ninni söylüyor. Ve halkı uyutuyorlar. Adeta bir ninniyle onları geceli gündüzlü uyutma görevini yerine getiriyorlar. Müminlerin büyük bir bölümünü derin transa soktular. Bu uyutma faaliyetlerine karşı biz de uyandırma faaliyetlerine devam ediyoruz, edeceğiz. Deccalin ninnisiyle Müslüman uyutmayı bitireceğiz. Yani deccal artık ninniyle Müslümanları uyutma faslını bitirecek. Buna müsaade etmeyeceğiz. Deccal ninnisine son. Bilgisiz hocalarla, imanı zayıf hocalarla, enaniyeti kuvvetli hocalarla İslam alemini derin bir trans içinde uyutuyorlar. Gece gündüz ninni söylüyorlar. Bu ninninin şekilleri değişik, her birinin kendine has ninnisi var. Ve böylece insanlar uyutuluyor. Müslümanlar uyutuluyor. Deccal vakit kazanıyor böylece. Geniş geniş bol vakit veriyorlar deccale. “Sen istediğini yap” deccal diyor ki, “bana vakit lazım, vakit dar” diyor. “Tamam, o zaman biz de sana bol vakit verelim” diyor. Deccal şeytanın insan suretidir. Çünkü şeytanın süresi az kaldı. Kıyamete yakın, kıyamet çok yakın. Kıyamet yakın olduğu için şeytanın son görevini yapabilmek için bol vakte ihtiyacı var, az vakti kaldığı için yoğunlaştı bu aralar şeytan. İyice yoğunlaştı. Çünkü vazifesini en abartılı şekilde yapmak istiyor. En şiddetli şekilde yapıp görevini bitirmek istiyor. Allah ona biliyorsunuz müsaade etti. Vakit de dar olduğu için şimdi hocalardan istediği “bana vakit verin” dedi. Onlar da ona vakit veriyorlar. Bin yıl, beş yüz yıl geniş vakit veriyorlar. “İstediğin gibi faaliyet yap” diyorlar.

“İnanıyorum, inanıyorum bütün inancımla Mesih Mehdi’nin geleceğine. Mehdi’nin geleceğine Moşiyah’ın geleceğine. Gelişi gecikse de bekleyeceğim. Her gün gelecek gibi. Her gün gelecek gibi” diyor. Sürekli Moşiyah Mehdi (as)’dan bahseden bir şarkı.

Ne diyelim? “Gönlümüz sevgi birliğinde” diyelim.

BÜLENT SEZGİN: Mehdi (as) videolarıyla devam ediyoruz.

VTR: Hz. Mehdi (as)’dan Bahsedilmesi v Hz. Mehdi (as)’ın Gelişinin Müslümanlara Müjdelenmesi Peygamberimiz (sav)’in Bir Sünnetidir.

ASLI HANTAL: Yayınımıza devam ediyoruz.

ADNAN OKTAR: Yakup Güven, “Ayıdan post Yahudi’den dost olmaz. Hala hangi akla hizmet ediyorsunuz? Dost olmaz devletlerin çıkarı olur.” İşte bak sevgisiz yaklaşıyorsun. Ayıdan post bir kere çok güzel olur. Niye olmasın? Mükemmel postu oluyor. Yahudi’den de dost çok güzel olur. Osmanlı döneminde de hep dost olmuşuz. İspanya’dan alıp buraya getirttik. Abdülhamit, İsrail devletinin kuruluşunu sağladı. Onlara geniş topraklar verdi. Seksen bin Musevi’nin İsrail’e göçünü sağladı. Kendi topraklarını onlara satarak orda bir devlet kurmalarını sağladı Abdülhamit. Demek ki bir dostluk var aramızda. Halen Türkiye’de de Musevilere çok saygıyla, sevgiyle davranıyoruz. Davranacağız da. Devletlerin çıkarı olmaz. Çıkar üstüne materyalist bir bakış açısıdır bu bakış açısı. Sevgiye dayalı olur. Sevgi, saygı, hürmet, insani duygulara dayalı olur.  Bizim mesela üç milyon, üç milyonu da aştı aslında. Suriyeli kardeşimizi alıp getirdik. Hiçbir çıkarımız yok. Allah rızası için yapıyoruz. Bu ne için yapılır? Çıkar için mi yapılır? İbadet olarak yapılır. Allah rızası için. Dolayısıyla görüşlerin yanlış.

EBRU ALTAN: “Çıkar hesabıyla şimdiye kadar hiçbir şey elde edilemedi” dediniz. “Sevgiye dayalı bir yaklaşım olursa her şey çözülür” diye anlatmıştınız.

ADNAN OKTAR: Tabii.

Sözler sayfa 355’te Bediüzzaman diyor ki, “Kıyamet alametlerinden ve ahir zaman vukuatından (ahir zaman olaylarından) bazı amalin fazilet ve sevaplarından bahsedilen hadisi şerife güzelce anlaşılmadığından akıllarına güvenen bir kısım ehli ilim (ilim sahibi)” din mühendislerini kastediyor. Bak “akıllarına güvenen bir kısım ehli ilim” imanla hareket etmiyor aklıyla hareket ediyor. Din mühendisi. “Akıllarına güvenen bir kısım ehli ilim onların bir kısmına zayıf veya mevzu hadis demişler. İmanı zayıf ve enaniyeti kavi bir kısmı da” Darwinist, materyalist ama hocayım, alimim diyor. Allah'ı eleştiriyor, dini eleştiriyor (haşa) böyle tipler de bak “İmani zayıf ve enaniyeti kavi” kendini çok büyük görüyor. Enaniyeti kavi demek büyük görüyor. “İnkara kadar gitmişlerdir” diyor “Mehdi (as) ile ilgili hadisleri, ahir zaman hadislerini yani İsa Mesih’in gelişi ve Mehdi (as)’ın çıkışı ile ilgili hadisleri inkar etmişlerdir” diyor. “Netice-i kelam, ey insafsız ve dikkatsiz, imanı zayıf, felsefesi kavi, bencil, kibirli, münekkid adam! Şu On aslı nazara al.” Sonra sen hilaf-ı hakikat (gerçeğe aykırı)gördüğün bir rivayeti bahane ederek ehadis-i şerifeye ve dolayısıyla Resul-i Ekrem Aleyhisselatü Vesselam’ın mertebe-ismetine (masumluk mertebesine) halel verecek itiraz parmağını uzatma” diyor. (Sözler, s. 355)

“Hadis-i sahihte rivayet edilen, Hazret-i İsa Mesih ibni Meryem Aleyhisselamın geleceğini ve şeriat-i İslamiye ile amel edeceğini, deccalı öldüreceğini (manen yok edeceğini) imanı zayıf olanlar istib’ad ediyorlar.” Nasıl olur böyle bir şey diyor imanı zayıf olduğu için “(uzak görüyorlar). Onun hakikati izah edilse, hiç istib’ad yeri kalmaz” (On Beşinci Mektup, sf. 59) Ondan sonra tabii detaylı olarak anlatıyor Bediüzzaman. Ve Hz. Mehdi (as)’ın İstanbul'da çıkacağını, geldiği vakit kendisinin dahi kendisini bilmeyeceğini, İsa Mesih'in de geldiğinde kendisinin dahi kendisini bilmeyeceğini, mukarreb ve havasının onu imanın nuruyla tanıyacağını çok detaylı anlatmış.

“Hocam ailece beğenip izliyoruz, ağzınıza, yüreğinize sağlık. Aydınlatıyorsunuz.”

“Hocam Naz ve Hatice Beran size sevgilerini gönderiyor” diyor “her gün fotoğraf göndermek istiyorlar. ‘Hocamız çok tatlı’ diyorlar.” Asıl tatlı olanlar onlar ve şekerden baldan oluşmuş onlar, sırf şeker ve bal.

“Adnan Bey, İsa Mesih (as)’in talebeleri Mehdi (as)’yle görüşecek mi? Mehdi (as)’nin ve İsa Mesih (as)’in talebelerinde Yahudilerden de birileri olacak mı?” Merve Karadoğan. İsa Mesih (as) tebliğ yapmayacak zaten. Siyaset, dünya siyasetine etki ediyor. Amerika’daki bu iktidar değişikliğinde İsa Mesih (as)’in mühim etkisi olduğunu düşünüyorum. Putin de öyle. Putin’le ilgili benim bildiklerim var güzel, olumlu bilgiler ama şimdi onu söylesek mi söylemesek mi bilmiyorum. Yani köken olarak, ırk kökeni olarak da Türk asıllı olduğu iddia ediliyor Putin’in. Müslümanlığa da çok yatkın bir insan. Ben öyle söyleyeyim de artık siz ne anlıyorsanız anlayın. Dine çok titiz, İslam, Hristiyanlık ve Musevilik üç dini de savunan bir insan. Aynı şekilde Amerika’da iktidar değişikliği normalde mümkün değildi. Bu değişiklikle İsa Mesih (as)’in talebelerinin etkisi aşikar görülüyor. Ama siyasete ağırlık verir onlar daha çok. Yani tebliğ, iman anlatımı tamamen Hz. Mehdi (as)’a bırakıyor onu. Kendisinin dünya siyasetiyle ilgileneceğini Bediüzzaman söylüyor. “Mehdi siyaseti ona bırakır” diyor.

Mesela Ahmedinejad da öyle, o da Türk asıllıdır. İran’da da büyük bir bölüm generallerin büyük bölümü yani hava, kara, deniz falan büyük bölümü Türk asıllıdır. İran’la aramızı bozmaya kalkmaları bir oyun, İngiliz derin devletinin oyunu, buna kimse gelmesin. İran mükemmel bir ülke tertemiz insanlar. Bak yarısı Türk, yarısına yakını da Sünni’dir. Çok takva tertemiz insanlar. Devletin kilit kademelerinin büyük bölümü Türklerden oluşuyor İran’da. Onun için İran’la aramızı bozmaya çalışanların oyununa kimse gelmesin.

Putin TGB’de görev yaparken dindar olduğu için çok baskı görmüş zamanında. Ama İsa Mesih (as)’i çok seven bir delikanlı. Peygamberimiz (sav)’e de hayrandır Putin.

“Hocam Cuma vakti dükkanların kapanmasına bir nevi dünyevi işlerin durmasına ne diyorsunuz?” Güldeniz Bartu. Gayet güzel. Cuma, benim çok hoşuma gider Cuma. Cumalar bayramdır. Daha geniş daha ferah camilerin yapılması lazım. Cumadan sonra da halka lokma, helva falan dağıtılması lazım, biraz sohbet etmeleri lazım. Yani güzel bir ortam olması lazım. İyi, cumalar nimettir, bayram namazları nimettir.

“Gerçi hakikat noktasında” diyor Bediüzzaman Emirdağ Lahikası s. 150’de,  “Gerçi hakikat noktasında ahir zamanda gelecek büyük Hz. Mehdi” yani asıl Mehdi “siyaseti tam dindar İsevilere bırakıp” bak siyaseti kime bırakıyor? Tam dindar İsevilere bırakıyor. “..bırakıp, yalnız İslamiyet hakikatlerini ispata, izhara, icraya çalışır. Bu noktayı nazardan, Risale-i Nur’a o zatı mübareğin veyahut onun cemaati nuraniyesinin şahsı manevisini çok vazifelerinden en ehemmiyetli vazifesi olan hakaiki imaniye ispat ve neşrini tam yapıyor. Fakat bu evhamlı ve bahaneler arayan ve her şeyi siyaset noktasında düşünen adamlara karşı bu Mehdi unvanını Risale-i Nur’a vermek,” Risale-i Nur külliyatı Mehdidir demek “Risale-i Nur’un ihlas sırrına dünyaya tenezzül etmemesine muvafık olmaz.” “Ahir zamanda gelecek” diyor bak “büyük Mehdi’nin” “bekliyoruz” diyor Bediüzzaman. Ama ne Risale-i Nur Mehdi’dir diyor ne de ben Mehdi’yim diyor. Gereksiz çıkışlar yapıyorsunuz diyor talebelerine. Yani kitap Mehdi olmaz diyor. “Ben de Mehdi değilim. Ahir zamanda gelecek ben de kabrimde onlara bakıp Allah’a şükredeceğim” diyor.

Mesela George Bush, “Trump’ın takımıyla Rusya arasındaki bağlantıların kapsamı hakkında cevaplara ihtiyacımız var.” Niye rahatsız oluyorsun? Rusya’yla Amerika dost olsun. Bak işlerine gelmedi, İngiliz derin devletinin ciğerine okundu. Rusya’yla Amerika dost olacak. Bunu sağlayacağız boş yere çırpınıyorlar. Kavga istemiyoruz. Adam şaşırıyor George Bush, “nasıl olur?” diyor. Rusya’yla niye kavga etmen gerekiyor kardeşim? Dost ol. Tertemiz insanlar. Slav ırkı bayağı güzel insanlar. Çok efendi, terbiyelidir onlar. Bırak yakalarını. Savaş yok, dostluk var, kardeşlik var.

“Hocam Allah razı olsun yaklaşık dört buçuk yıldır sizi ekranlardan takip ediyoruz ve bu süre içerisinde her gün düzenli olarak sohbet ediyorsunuz maşaAllah. Gece gündüz yorulmadan bunu sürdürüyorsunuz. Allah gücünüzü artırsın.” Ayşe Başar.

“Hocam son zamanlarda bu başkanlık sistemi konusunda kafalarda sürekli bir soru işaretleri var. Bunun da Mehdiyet’e yönelik işaretleri var mı?” Yusuf Baş. Kardeşim Mehdi zannediyorlar ki çıkınca cumhurbaşkanı olacak yahut başkan olacak. Hz. Mehdi (as)’ın siyasetle alakası yok diyorum. Hz. Mehdi (as) manevi bir liderdir, evinde oturur Hz. Mehdi (as). Öyle bir şey yok. Sevgi insanıdır, şefkat, merhamet. Yani hükümetlere sevgiyi tavsiye eder. Mesela cumhurbaşkanı ise ona sevgiyi tavsiye eder, merhameti tavsiye eder, adaleti. Yani devletler, hükümetler onun manevi etkisi altında kalırlar, onun sözünü dinlerler. Konu bu. Hz. Mehdi (as)’ın görevi budur. Yoksa gidip büyük millet meclisinde oturacak değil. Siyasete hiç karışmaz Hz. Mehdi (as). Hz. Mehdi (as) tavsiyelerde bulunur bütün hükümetler, devletler onu uygular. Hz. Mehdi (as)’ın görevi budur. Bu zamanla çok belirginleşecektir, çok açık sarih hale gelecektir. Sevgi insanıdır Hz. Mehdi (as) yani sevgi öğretmeni görevi bu. Adalet, sevgi. Başka bir şey yok.

“Halkın en şirretlileri olduğunda Mehdi zuhur edecektir.” Bak şirret diyor Peygamberimiz (sav) “Halkın en şirretlileri zuhur ettiğinde” yani çirkef ve ahlaksızlar zuhur ettiğinde Mehdi (as) de zuhur edecektir onlara karşı diyor. “Allah, Mehdi’nin dostlarını ve seçilmiş olanları diğerlerinden ayıracak ki dünya münafıklardan ve yoldan çıkanlardan temizlensin.” Peygamberimiz (sav)’in hadisi.

“Hocam zer aleminde de bu dünya hayatı gibi hayat mı yaşadık? Zer alemini biraz daha detaylı anlatır mısınız.” Zülal. Zer alemi Allah’ın tecelli ettiği, Allah’ın görüldüğü bir yer. Yani güzel bir yer zer alemi. Cennet gibi. O ortama biz alındık. Ama imtihan olmuyorduk orada biz. Çünkü Allah zahir olmuş görülmüş yani cennet ortamı. Allah’ın görüldüğü ortam cennet ortamıdır.

GÜLŞAH GÜÇYETMEZ: İnsan suretinde mi?

ADNAN OKTAR: Tabii, güzel böyle yakışıklı bir delikanlı suretinde Allah mekansız olarak tecelli ediyor. “Ey insanlar” diyor “Ey kullarım, Ben sizin Allah’ınız mıyım?” diyor. “Evet ya Rabbi Allah’ımızsınız” diyorlar herkes. Ama bu bitmiyor. Peygamberlere soruyor Cenab-ı Allah, diyor ki “Ben size bir elçi göndereceğim, bir Mehdi göndereceğim.” Hz. Muhammed (sav)’e söylüyor, İsa Mesih (as)’e söylüyor, Hz. Musa (as)’ya söylüyor, Hz. Nuh (as)’a söylüyor. Bu peygamberler Allah’ın karşısındalar, peygamberlik sıfatları var, peygamberlik makamındalar. Gayet güzel elleri, yüzleri, kıyafetleri mükemmel, tertemiz. Cennet kıyafetleriyle karşısındalar Allah’ın. “Ben size ağır bir ahit alacağım” diyor “bu ahdimi kabul ettiniz mi?” diyor. “Ettik ya Rabbi” diyorlar. “Bu ahdim” diyor “göndereceğim elçi, Mehdi Allah’ın gönderdiği kitaba tabii olan birisi olacak” diyor “kitaplı olmayacak” diyor “kitap getirmeyecek. Kitap getirmeyecek olan bu elçime, bu Mehdi’me yardım edecek misiniz?” diyor. Peygamberimiz (sav)’e ve İsa Mesih (as)’e de soruyor. Peygamberimiz (sav) tek olarak diyor ki “ya Rabbi ben yardım edeceğim” diyor “söz veriyorum” diyor. “Ağır ahdimi aldın mı?”  diyor Peygamberimiz (sav)’e “ya Rabbi aldım” diyor. İsa Mesih’e diyor bak “ben bir elçi Mehdi göndereceğim kitabı olmayacak” diyor yalnız, “kitaplı değil. Ona tabi olup ona yardımcı olacak mısın?” diyor. “Olacağım, yardım edeceğim ya Rabbi” diyor. Şimdi bu verilen söz ahir zamanda yerine geliyor. Resulullah (sav) hadisleriyle Hz. Mehdi (as)’ı Mehdi haline getiriyor. Eğer Peygamberimiz (sav)’in hadisleri olmasaydı Hz. Mehdi (as) bu gücü alamazdı. Allah’ın mucizeleri, Peygamberimiz (sav)’in hadisleri. Hepsi Allah’ın mucizesidir, onunla Allah Mehdi’sine yardım etti. İsa Mesih (as) de vezir olarak yardımcı olacak. İsa Mesih (as) sözünü Hz. Mehdi (as)’a yardım ederek tutmuş olacak. Yani bu sözün bir tecellisi bunlar. Yani mesela farz edelim İsa Mesih (as) kendi zamanında da Hz. Yahya (as)’ya da yardı ediyor, Hz. Zekeriya (as)’ya da yardım diyor. Ahir zamanda da Hz. Mehdi (as)’a yardım ediyor. Ama kitap getirmiyor Hz. Mehdi (as) işte. Kuran’da denilen bu. Kitap getirmeyen. Zer alemi çok büyük bir olaydır. Bütün insanların tamamı toplanıyor. Bütün insanlık söz verdi Allah’a ama küfür caydı sözünden. Hz. Mehdi (as)’ın talebelerinden de Allah söz alıyor “Mehdi’ye tabi olacak mısınız?” diyor, “olacağız” diyorlar “ya Rabbi” diyorlar “evet tabi olacağız” diyorlar. Herkesten söz alınıyor. Ve o söz şu an yerine geliyor. Mesela bak zer aleminde Hz. Mehdi (as)’a söz verenler Hz. Mehdi (as)’a talebe olacaklar. Bilinmeyen bir içgüdü gibi bir şey o, adam vazgeçemez ondan. Yani yapıyor.

EBRU ALTAN: Münafıklar orada mıdır?

ADNAN OKTAR: Münafıklar da orada zer aleminde. Onlar da söz veriyor fakat cayıyorlar sözlerinden, dünyaya gelince cayıyorlar.

AYLİN KOCAMAN: Cennet mi mekan olarak?

ADNAN OKTAR: Tabii, cennet gibi. Birçok boyut var mekanlar gibi o mekanlardan birisidir. Mesela şehadet makamı var. Allah’ın mekanı çok boldur. Zer aleminin özel mekanı var. Orada toplanılıyor ama mükemmel, kıyafetler, üst baş herkes gayet yakışıklı, kadınlar tam düzgün güzel, herkes toplanmış. Peygamberler orada. Yani nefis sahibiler herkes kaşı gözü, ağzı burnu her şeyi tamam. Eli kolu. İşitiyorlar, yürüyorlar, nefes alıyorlar. Yani oksijene ihtiyaçları yok ama nefes alıyorlar. Cennet bedeni gibi.

“Selamun aleyküm Hocam sizi dikkatle izliyorum. Sizi seviyorum. Sohbetleriniz güzel. Size bir sorum olacak. Dinimize göre oradaki bayanları görmemiz bize haram mıdır? İyi akşamlar.” Sen anneni de görüyorsun, kız kardeşini de görüyorsun. Kız kardeşin evin içinde örtünmüyordur yani zannetmiyorum. Mesela annen mayoyla denize giriyor bakıyorsun annene, kız kardeşin denize giriyor mayoyla bakıyorsun. Onlar da senin kardeşin, bir şey yok. Bunlar niyetledir. Yoksa bu çarşafla da olsa eğer niyet bozuksa adamın bozuk bakar. Tamamen kapalı olsa da fark etmez. Yani erkek çocuğuna da adam biliyorsunuz “on sekiz misli daha etkiliyor” diyor “erkek.” Yani siz kadına kafayı takmışsınız ama adam erkek gelse otursa adam diyor ki on sekiz misli daha etkiliyor diyor. Yani adama fark etmiyor. Delikanlı diyor delikanlı, bak ismini de koymuş delikanlı, sakalı olmayan delikanlı diyor on sekiz misli daha etkiler diyor. Adam kadın gibi kıvranıyor erkeği gördüğünde. Yani biz mesela buraya beyleri getirsek kardeşlerimiz geliyor, adam homoseksüel kişilikteyse onu gördü mü adam kadın gibi etkilenmeye başlıyor. Yapacak bir şey yok adam için bu bir ahlak meselesi, kişilikle ilgili bir şey. On sekiz misli daha etkiler diyor baksana adam açık söylüyor. Mesela evde kız kardeşin çok rahat geziyorlar ailen değil mi?  Babasının, kardeşinin aklının ucundan bile geçmez. Onlar da sizin kardeşiniz gayet normal, istedikleri gibi giyinsinler. Mesela denizde annen, baban, kız kardeşin, yengen, halan hepsi mayoyla denize giriyor herkesin içinde, herkes bakıyor onlara hiçbir şey demiyorsun sen, gayet makul görüyorsun. Aynısı işte.

Hocam şehitler tekrar zer alemine mi alınacak yoksa farklı alemde mi yaşayacaklar?” Ahmet Han Dağtekin. İşte alemlerden bir alemdir şehitlik alemi, zer aleminden ayrı. Yani cenneti andıran bir yer, tam cennet değil ama cennet gibi.

EBRU ALTAN: İmtihanlar devam mı ediyor?

ADNAN OKTAR: İmtihan var ama tek yanlı var yani sadece sevap alacakları şekilde var yani acayip bir durum. Mesela günahı alacakları gibi bir ortam yok, sadece sevap alacakları gibi yani nimet olsun diye yapıyor Allah, onun için onlar da zaten ölmediğine kani oluyor. Mesela vurulduğu anla hayat arasında bir kopukluk yok, hatırasıyla o hayat ona verildiği için geçmiş hatırasını çıkaramıyor, anlayamıyor, bayağı emin çünkü öyle bir şey olsa ‘ölürdüm’ diyor. Yani ‘ölüsün’ desen inanmaz zaten, ‘ne ölüsü?’ diyor, ‘geçmişim var, ben hiçbir şekilde ölmedim, ben yaşıyorum ne alakası var?’ diyor. Zer aleminde de mükemmel düzgün yaratıldık sonra dünyaya sunuluyoruz, anne babadan oluyor gibi gösterilerek sunuluyoruz. Zer aleminde orada, biz orada da görüşmüştük yani Allah bizi birbirimizle tanıştırmıştı orada, zer aleminde tanıştığımız için burada arkadaşız. Tabii yani götürülse acayip şaşırırsınız yani gösterilse. Herkesi birbirini orada Allah tanıştırmıştı, orada görüştük onun için bir arada buradayız şu an. Anneden babadan oluyor gibi gösterilerek dünyaya sunuluyoruz, şimdi yeni yeni gelecekler de var yine zer aleminden. Mesela var ya bizim ufaklıklar çıkıyorlar birer ikişer, hep zer aleminden geliyorlar akış devam ediyor. Minik Adnancılar var görüyorsunuz.

EBRU ALTAN: Bizde de ilk tanıştığımızda aynı his oluyor uzun süredir tanıyormuş gibi.

ADNAN OKTAR: Evet, mesela diyorlar zaten, ‘biz sanki 30-40 yıldan beri tanışıyormuş gibi his var’ o zer aleminden kaynaklanıyor ‘bana hiç yabancı değilsin sen’ diyor, ‘bir yerden hatırlıyor gibiyim ama tam çıkaramıyorum’ diyor, halbuki zer aleminden hatırlıyor.

BEYZA BAYRAKTAR: Demek ki, orada da size aşkla bağlıydık, ilk gördüğümüz anda aşkla bağlandık çünkü.

ADNAN OKTAR: Evet, inşaAllah maşaAllah. Allah ilham ediyor.

Che Guevara 1964 yılında Chatham House’un yayın organı International Affairs’ta makalesi yayınlanmış yani Chatham House’cu. Pek zencilerden hoşlanmıyor Che ‘zenciler tembel ve hayalperest’ diyor, ‘az miktar paralarını bile içkiye ya da hoppalığa harcarlar’ diyor halbuki nur gibi insanlar, beyazlarda da var aynı özellik siyahlarda da var, ne alakası var? Bir zenci zıtlığı var adamda. Bu Çakal Carlos’u yetiştirenlerden biri de o, Havana’daki gerilla kamplarında eğitimden geçmiş, onun kurduğu kamplarda. Diyor ki Che Guevara, ‘Bir insanı ölüm mangasının önüne göndermek için hukuki kanıta gerek yok’ diyor. ‘Bu prosedürler modası geçmiş ve burjuvazi detaylarıdır’ diyor. Direkt gönder vursunlar diyor, delik deşik etsinler diyor yani uzatmaya hiç gerek yok diyor. Burjuvazi; ‘ne mahkemeye götüreceksin savcı hakim böyle şeylere gerek yok’ diyor, ‘ölüm mangasının önüne gönderin direkt delik deşik etsinler bitsin’ diyor.

Bu homoseksüel olduğu söylenen Amerikalı yazar ünlü Ernest Hemingway var duymuşsunuzdur, Che’nin ölüm mangaları katliam yapacağı vakit bunu şeref misafiri olarak getiriyorlarmış. Yüzlerce Kübalı’nın katledilişini piknik sandalyesinde, elinde içki bardağı, puroyla, eğlenerek, bacak bacak üstüne atıp böyle film seyreder gibi seyrediyormuş yani adamları diziyorlar Kübalıları, otomatik silahla tarıyorlar yahut düz silahla ateşle vurarak öldürüyorlar o da seyretmeye geliyor. Ernest Hemingway homoseksüel olduğu biliniyor Amerika’da. Bak ölüm mangalarının katliamların şeref misafiri olarak çağırılıyormuş. Che Guevara çağırıyor ve orda da katliam seyrediyor adam ve ondan keyif alıyor elinde içki bardağıyla. ‘İnfazları göreyim’ diyor. ‘Ben infazlardan çok zevk alıyorum’ diyor, onun için bulunduğu binanın duvarını açtırmış, insanların öldürülüşünü görebilmek için yani yan duvarını komple kaldırmış insan öldürmeyi görmek için. İnsanları öldürecekleri vakit oraya getiriyorlarmış. O da orada hem çalışma masası var işini yapıyor onlar orada öldürülürken en zevk aldığı şeylerden birisi buymuş. Bir de bizzat kendisi kafatasının parçalanışından çok zevk aldığını söylüyor. Silahla kendisi gidip kafalarına sıkıyormuş Kübalıların, böyle bir tip Che Guevara.

EBRU ALTAN: Siz anlatmıştınız daha önce, ‘bir kurşunun beynine girişi beni çok heyecanlandırıyor’ diye sözü vardı.

ADNAN OKTAR: Evet o konuda hasta yani kafatasının parçalanması onu çok etkiliyormuş yani onu bizzat görmek istiyorum diyor, onun için sürekli Kübalıların kafasına kendi silahıyla ateş edip kafalarının parçalanışını, o kanın akışını falan onu zevkle seyrettiğini söylüyor böyle bir adam. Che Guevara yüzlerce insanın katledilmesinde bizzat parmağı olan insan.

“İyi akşamlar Hocam, ezan okunurken cemaatinden bazılarının ayakları” cemaat demeyelim arkadaşlarım onlar “bazılarının ayakları üst üsteydi oysa ezan okunurken Peygamber Efendimiz (sav) yolda yürürken bile duruyordu lütfen cevap yazınız.” Ama şimdi ayıp yapıyorsun Peygamber (sav)’in yanında gibi yazıyorsun ‘duruyordu’ diye. Duruyormuş de bari ‘duruyordu’ derken yanında mıydın sen? 1400 sene olmuş. Öyle bir şey yok, Kuran ayetinde yan yatmışken, yan yatma adam bacak bacak üstüne atıyor, “yan yatarken Allah’ı anın.” ( Nisa Suresi 103) diyor. Millete siz usul adap öğretmeye kalkıyorsunuz ve dini yaşanamaz hale getiriyorsunuz. Yürüyen adamı sen yolda yürütme o zaman arabayla giderken duracak araba, bütün hayat duracak senin dediğine göre değil mi? Arabayla niye gidiyorsun? Arabayı da durdur, yürürken herkes duracak, karşıdan karşıya geçenler bir anda duracak ezan okunuyor diye bütün hayat felç olacak, şunun mantığı var mı Allah aşkına? Dini ne hale getiriyorsunuz? Gelenekçi İslam anlayışıyla İslam’ı yaşanamayacak hale getiriyorsunuz. Kuran ayetlerine bakın, Kuran ayetinde böyle bir şey yok. “Yan gelmiş yatarken” diyor “Allah’ı anın” adam bacak bacak üstüne atıyor yan gelmiş yatıyor Allah’ı anıyor.

“Müzzemmil Suresi’nin 1. ayetinde gece namazı anlatılıyor, sizin açıklamalarınız muhteşem güzel, net anlaşılır. Nasıl kılınacağı açıklama yaparsanız sevinirim, devamlı mı arada mı kılsak iyi olur?” diyor, “selamünaleyküm Hocam.” Peygamberimiz (sav) muntazam kılıyordu, sen de kalk gece namazı güzeldir seni güzelleştirir sevap alırsın, tabii ki yapabiliyorsan her gece kalk. Gece namazına kalk, ne güzel kalk Kuran oku Allah’ı an.

Hüseyin Kılıç, “Hocam sen Allah’ın çok güzel tecellisisin, bize Rabbimizi anlatıyorsun sevgiyle ilimle. Seni çok seviyorum.

Gülperi, ne kadar çok seven varmış böyle kardeşim maşaAllah. “Gözümün nuru, evimizin huzuru, kalbimin tek Allah aşkıyla sevdiğim yarim her geçen gün sana olan sevgim kat kat artıyor sevgiyi tek hak eden insan sensin. Seni Allah için canımdan çok seviyorum.”

“Allah aşkıyla sevdiğim, Hazreti Adem (as) direkt cennette mi yaratıldı? Eğer öyleyse dünyaya girişi nasıl bir boyutta oldu?’ Hayır önce zer aleminde yaratılıyor Adem (as), sonra cennette. Cenab-ı Allah bir porselenden heykel yapıyor, mükemmel bir heykel aynı insan görünümünde, pişmiş porselen diyor zaten pişmiş çamur. Pişmiş çamur porselendir, mükemmel hani yapılıyor ya böyle güzel biblo gibi. Allah ‘buraya gel Adem’ diyor, ‘derhal Ya Rabbi’ diyor geliyor o kadar ama zer aleminden geliyor yani o orada vesile olarak kullanıyor. Mesela, anne baba da vesile olarak kullanıyor. Biz zer aleminden geldik, annemiz babamız vesile olarak kullanıldı ama cennette yattığımız yerden kalkıyoruz direkt ahirette yani yatar vaziyetteyken bir ses duyuluyor, herkes birden kalkıyor ama müminler kalktığında yanlarında mihmandarları var ve sürücüleri var yani bir vasıtayla onlar Allah’ın kastettiği yere getiriliyor yani cehennemin yanına doğru getiriliyor, o araziye getiriliyor ama cehenneme girmiyorlar yani görmeleri için. Küfür dizüstü olarak oturtuluyor ve çıplaklar, üstü başı toz içinde o toz da belki işte dünyanın yeniden hani dağıtılması ve yeniden oturması sonucunda o küller falan oluşmuş olabilir yani ben öyle zannediyorum öyle gibi görünüyor çünkü her yer kül ve toz içinde. ‘Üstü başı toz içindedirler’ diyor Allah, hepsinin yani arazinin durumunu gösteriyor ama Müslümanlar vasıtalarıyla getiriliyorlar, yanlarında mihmandarları var, geçici olarak gösteriliyor onlar cennete alınıyor. Müminler yani doğrudan cennete, cennet kapılarından giriyorlar onlar. Küfür oradan cehenneme alınıyor. Müminler de onları ara ara istediklerinde görebiliyorlar yani özetle konu bu. Müslümanlar için karmaşık bir şey yoktur yani gayet normal karşılayacaklar. Küfür bu durumu büyü olarak alacak ahirette yani büyü yapıldığını, normalde dünyada olduklarını ama akıllarına tesir edildiği ve böyle bir gösteri yapıldığı onlara. İşte zaman algısının bozulduğunu onlara cehennem gibi bir şeyin gösterildiğini, büyünün etkisiyle canlarının yandığını söyleyecekler konu bu.

EBRU ALTAN: Siz bir de evrime inananların da yine bir kısmı yani cehennemdekilerin öyle anormal patolojik varlıklar olarak mutasyonlar sonucu yaratılabileceğini söylemiştiniz.

ADNAN OKTAR: Evet, aynı evrim iddiasındaki gibi açıklamalar hadislerdeki açıklama aynı evrim hani diyorlar ya evrimle oldu mutasyonla oldu, bitkiler de oradaki varlıklar hayvanlar da tam onların dediğine uygun çarpık çurpuk. Mesela ağzı kafası arkada, başı arkaya doğru dönük madem mutasyon, işte al sana mutasyon değil mi? Genetik kod bozulduğunda böyle oluyor diyorsun, kafası arkasını görüyor vücudu önde bir garip durum oluyor tabii onun için yerde de ayrıca ayağa kalkamıyor durumu yerde sürünüyor. İşte Allah madem genetik kod bozulduğunda diyorsun böyle oluyor mutasyon, tam mutasyon dediği şekle uygun olarak onları yaratıyor. Gözleri kör mesela görmüyor, mutasyon yapmıyor mu böyle diyorlar işte mutasyon bozuyor işte al sana mutasyon değil mi? Kafan işte geriye gitmiş mutasyondan halbuki Allah yaratıyor ama sen onu mutasyon diyorsun işte Allah mutasyon öyle olmaz böyle olur diyor Allah, hepsini onların yaratıyor ama onların inandığı mutasyona göre. Mesela bitkiler çok iğrenç, kokuları pis, sular berbat her şey pis yani.  Çünkü onlar diyor ki ‘sular da tevafuk’ ya kardeşim su normalde kükürtlü tuzlu berbat bir şey olması lazım, kaynar olması lazım çünkü yeraltından geliyor yeraltında magma var onun için kaynar su çıkıyor yerüstüne, kükürtlü tuzlu kaynar tuzlu su çıkıyor onu içiyorlar. Bitkiler berbat bayağı korkunç böyle görüntüsü mutasyon bozuğu gibi yani onların dediği tarz neyse o, öyle tatlı güzel kokulu meyve falan yok yani evrim öyle olmaz böyle olur diyor Allah işte mutasyon öyle olmaz böyle olur. İnanmıyor mu adam? İşte inanıyor tamam aynısını görmüş olacaklar, aynısı hadislere bakıldığında aynısı çıkıyor.

Severim ben onun tatlılığını bayağı şeker balmış o, pembeler içerisinde. Canım Hocam bu küçük prenses sizi çok seviyor, yeğenimin adını siz koymuştunuz ismi Pınar diyor.

ASLI HANTAL: Görebiliriz.

ADNAN OKTAR: Yerim onun minik burnunu, pembeler içerisinde bayram şekeriymiş o, ben yiyeceğim onun burnunu.

Mehdi (as) tabii son zamanlarda çok büyük olaylar olacak halk çok müthiş bir zora girecek. Mehdi (as) de ılımlı sevecen olduğu için yani ‘manevi lider olarak başımıza geç’ derken yani ‘akıl ver, bir yol ver, bir yol göster bir şey yapalım’ diyecekler. ‘Bir baş olsun da ona göre hareket edelim’ diyecekler, yani siyaset anlamında değil bu. Yoksa başta cumhurbaşkanı da olur başbakan da olur yani bir manevi ‘önderlik yap, bir sevgi öğretmenliği yap, ortalık yatışsın, bu kargaşa bir sona ersin’ diyecekler, denilen bu. Adaletin sağlanmasını sağlayacak.

Gaziantep’teki küçük Adnancıları görebiliyor muyuz? ‘Cennet’ kitabı okuyorlar.

ASLI HANTAL: Evet, görebiliriz inşaAllah.

ADNAN OKTAR: Severim ben onları, gözlüğün şekerliğine bak sen. Yani dünya tatlısı Adnancılar bunlar.

Cenab-ı Allah her şeyi çok sağlam yaratır. Mesela Tayyip Hoca’yı zamanında yaratmış, zer aleminde ona bu görev verilmiş, o görevini yapıyor. Görevini yapmadan hiçbir yere gitmez. Mehdi’sini gönderiyor, görevini yapmadan gitmez. İsa Mesih (as) dünyalar güzelim onu göreceğiz inşaAllah. İlk defa insanlar bir peygamber görecek, iman etmeleri farz değil zannı galiple yani ‘Allahualem o’ diyeceğiz yani vicdani kanaatle.

“Hocam şu anda zer alemine ait hiçbir şey hatırlamıyoruz, öldükten sonra da bu dünya hayatına dair hiçbir şey hatırlamayacak mıyız?” diyor Züleyha.  Şu an hatırlarsak zer alemini dünyada iman etmeyen hiç kimse kalmaz, imtihan anında biter yani en azılı kafirler bile iman eder, herkes iman eder çünkü zaten orada adam iman ettim diyor yani tek bir tane dinsiz kalmaz. En azılı dinsiz bile iman eder ama cennete gidince imtihan bitmiş artık yani hatırlamanda bir mahsur yok. Dünyadaki kötü olan hiçbir şeyi hatırlayamazsın, iyi olan her şeyi hatırlarsın. Kötü olanları istesen de aklına gelmez, hafızadan siliniyor onlar, o da Allah’ın sanatı hiçbirini hatırlayamıyorsun. Hiç kimse hatırlayamıyor bir tek sen değil, şahit olanlar da hatırlayamıyor yani istediğin kadar düşün aklına gelmiyor ama zer aleminin hatırlanmasında bir mahsur yok çünkü imtihan bittiği için istediğin gibi görürsün.

EBRU ALTAN: Allah müminlerin kötülüklerini örteceğini söylüyor.

ADNAN OKTAR: Tabii, ‘hay Allah’ diyor mesela adam şaşırıyor, ‘nasıl hatırlayamadım?’ diyor ama hatırlayamıyor işte. Şaşırıyor hatırlayamamasına hayret ediyor, zaten ‘görmüştük’ diyor, işte Allah’ın gücü bu. Şu an dünyada olan birisi olsa bunu söyler tabii cennette olan biri bunu söylemez de yani avamdan biri olsa orta akıllı birisi böyle diyebilir yani ‘nasıl oldu da hatırlayamadım, hayret’ falan diyebilir ama tabii şuurlu Müslüman demez yani yanlış anlaşılmaması için orada söylüyorum Allah affetsin.

“Hocam 13 yaşında bir kızım var, namaz kılmanın tam şuurunda değil, biz söylediğimiz için kılıyor. Biz uyarmadığımız zaman kılmıyor ve çok önemsemiyor. Bu konuda nasıl davranılır? Sadece hatırlatmalı mıyız? Yoksa bu konuda baskı mı uygulamalıyız?” Şükran diyor. Aslında bir süre yani belli ki imanı zayıf, hediyeyle namaz kıldırmak lazım. Bir süre, mesela; her namaz kılışında bir hediye vermek lazım, onu mutlu eden yani bir içi açılsın ondan sonra cenneti, ahireti güzel anlatmak lazım, imanını güçlendirmek lazım, küfrün yanlışlığını iyi anlatmak lazım, küfrün anormal yönünü sonra alışır yani bir şey olmaz. Sevgiye çok ihtiyacı olur onların, 13 yaşındaysa yani annenin babanın da çok sevgi göstermesi lazım, varsa kardeşi onun da sevgi göstermesi lazım. İmandan kaynaklanan bir sevgi olduğunu anlarsa bayağı bağlanır.

Tayyip Hocam ne diyor? “Vefatının altıncı seneyi devriyesinde 54. Hükümetin Başbakanı Muhterem Sayın Hocamız Sayın Profesör Doktor Necmeddin Erbakan’ı, saygı ve rahmetle anıyorum.” Ama Tayyip Hocamı, Tayyip Hoca yapan da Erbakan Hocam’dır.

“Canım Adnan Hocam sizi çok seviyoruz. Kadınları sizin kadar seven koruyan ikinci insan yok dünyada.  Hepimiz sizi çok seviyoruz.” Kadınların kıymeti bilinmiyor. Ben şaşıyorum, müthiş nefis varlıklar, çok güzel varlıklar, ne kadar süslü varlıklar, her yeri süs kadının, çok büyük nimet yani.

“Hocam kaderde her şey olup bittiyse, duanın kadere etkisi var mı?” Tabii ki etkisi olmaz yani ama duan kaderde yani o olayla beraber yaratılıyor. Mesela, Allah sana dua etme ilhamı veriyor. ‘Ya Rabbi imanımı artır’ diyorsun. Allah, zaten imanını artıracak oluyor sana dua ettiriyor. Onu da artırmış oluyor. Yahut bir hastalığın oluyor ‘Ya Rabbi şifa ver’ diyorsun, zaten şifa verecek Allah sana dua ettiriyor. Onunla birlikte yaratılıyor yani dua ile şifa aynı anda yaratılıyor. Duan da seni Allah’a yaklaştırıyor. Senin Allah’ı sevmen içindir dua.

“Hayret makamı nedir? Günlük yaşantımızda nasıl uygulayarak Allah’a yakınlaşabiliriz?” Biraz düşününce insan tabii hayretler içinde kalıyor. Yani şu göz, görme normal bir şey mi? En kaliteli televizyonlarda, sinemalarda yok şu görüntü. O kadar uydurmadır ki sistem gözdeki kullanılan, Cenab-ı Allah onu özellikle yapmış, mesela mercek çok uydurma su dolu kıkırdak gibi bir şey. Kan damarları falan var onun içine geçiyor. Geldiği yer ölü bir nokta, hücreler topluluğu, onun arkasında görüntüyü alan yer. Artık açıklaması yok olayın ölü bir perdeye geliyor görüntü. Zaten orada bitmiş olması lazım görüntünün, ölü perdeye geldi mi görüntü bitiyor. Onun arkasında görüntüyü alan kısım yani bunun hiçbir açıklaması yok. Ama görüntü üç boyutlu ve çok net insanlar ayırt edemediği için madde var zannediyorlar zaten. Bütün dünyada herkes, ‘ey Hüseyin’ diyor ‘dört metre uzağımda’ diyor. Halbuki Hüseyin kafasının içine haberi bile yok. ‘Aya baktım ne kadar uzakta’ diyor hâlbuki ay kafasının içerisinde haberi yok. Allah kafasının içinde yaratıyor. Tamam, ay var ama onun o görüntüsünü görüyor ondan haberi dahi yok. Ay da yani gölge bir varlık olarak vardır. 

ASLI HANTAL: Rusya’nın Birleşmiş Milletler Temsilcisi Çurkin’in aniden hayatını kaybettiği belirtilmiş ve ölümüyle ilgili bir açıklama yapılmamıştı. Dün çıkan haberlere göre Rus diplomatın böbreklerinde yüksek miktarda zehire rastlanmış.

ADNAN OKTAR: Kardeşim, seri cinayetler İngiliz derin devletine Rusya’ya tavır aldıktan sonra, seri cinayetler başladı. Ve devam edecek dedim. Dedim mi demedim mi? İngiliz derin devletinin casusları, İngiliz derin devletine karşı olanların hepsini teker teker böyle öldürüyorlar ve bunu da örtbas etmeye çalışıyorlar, görüyorsunuz. Bunun üstüne gitmesi lazım ve Putin’in de bu konuda iyi korunup kollanması gerekiyor.

ASLI HANTAL: Bir bilgi daha vardı Çurkin hakkında. Rusya’nın Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi Vitaliy Çurkin, 10 Ekim 2016 günü yapılan Birleşmiş Milletler toplantısında yaptığı açıklamasında İngiltere’nin sömürgecilik zamanından kalma alışkanlıklarını sürdürmek istediğini belirtip, “Bağımsız ülkelerin içişlerine müdahale etmekten vazgeçin, sömürgeci alışkanlıklarınızı bırakın. Belki o zaman bazı bölgelerdeki durum iyileşir” ifadesini kullanmıştı. Bundan sadece üç ay sonra Vitaliy Çurkin New York’taki ofisinde aniden rahatsızlandı ve hastanede yaşamını yitirdi.

ADNAN OKTAR: Şimdi bak Rusya’da genel seferberlik ilan edilsin. Bütün siyasetçilere bunu yapacaklar yavaş yavaş. Deccal hepsine saldıracak, teker teker teker hepsini öldürürler. Bak burada İngiliz derin devletine meydan okumuş. Bu kapıyı biz açtık o cesaretle meydan okuyup darbeyi indirmiş, fakat onlar da karşı atağa geçip onu öldürmüşler İngiliz derin devleti. Dünyayı birbirine katmak lazım çok büyük olay bu, bak alenen öldürmeler devam ediyor. Geçenlerdeki ölenlerin hepsinde öyle, yüksek potasyum vererek yahut başka kimyasallarla teker teker öldürüyorlar. Hepsi çok dikkatli olsun yediklerine, içtiklerine.

Twitter’da İngiliz derin devleti kelimesi hiçbir şekilde yazılamıyor. Mesela Fransız derin devleti dersen o yazılabiliyor. Belçika dersen hepsi yazılıyor fakat sadece İngiliz derin devleti Twitter’da yazılamıyor. Artık olayın boyutuna bakın.

Talak Suresi 12’de, “Allah, yedi göğü ve yerden de onların benzerini yarattı.” Şeytandan Allah’a sığınırım. Bak “yerden de onların benzerini yarattı,” bak yedi göğü yaratıyor. “Yerden de onların benzerini yarattı. Emir, bunların arasında durmadan iner; sizin gerçekten Allah'ın her şeye güç yetirdiğini ve gerçekten Allah'ın ilmiyle her şeyi kuşattığını bilmeniz, öğrenmeniz için.” Allah ikinci bir alemden bahsediyor ve bunların arasında emir durmadan iner diyor. Bir hareketlilik vardır diyor dünyayla o alem arasında. İşte kastedilen alem zer alemi. Bu Talak Suresi 12’de anlatılan benim gördüğüm zer aleminden bahsediyor. Emir ikisinin arasında sürekli hareket eder. İnsanlar oradan sürekli sevk ediliyorlar dünyaya. Orada biz zaten yaşıyoruz zer aleminde, zer alemindeki hayatı da burada Allah açıklamış oluyor. Bir paralel evrendir o da. Talak Suresi 12’de açıklanıyor. Bak “onların benzerini yarattı” diyor Allah. Bir alem daha var, oradan bak emir sürekli hareket halindedir diyor. Sürekli sevkiyat oluyor, insan sevkiyatı oluyor.

Resulullah (sav) birden ayağa kalkıyor ve diyor ki: “İmam Mehdi benim neslimdendir.” Bak ayağa kalkıyor birden. “O gelenekleri paramparça edecektir” diyor. yani gelenekçi Ortodoks İslam anlayışını ortadan kaldıracak diyor. Bak “gelenekleri” diyor. (Bihar’ul Envar Cilt 51. Sayfa 142) Çok önemli ki ayağa kalkıyor.

“Hoca’nın sohbetlerini takip ediyorum, harika Ağrı’dan arıyorum, Adnan Hoca harika bir insan.”

“Hayırlı akşamlar Adnan Bey, Hz. Mehdi (as) çıkmış olabilir mi?” Bize göre çıktı. İsa Mesih (as) de çıktı, Mehdi (as) de çıktı her ikisi de hayatta. Bunu Mahmut Hoca da söylüyor.

“Hocam Merhaba her gün ordasınız maşaAllah özel görevlendirilmiş bir insansınız sanki. Allah sizden razı olsun.” Tabii Allah bizi, kaderimiz öyle görevli kılıyor.

“IŞİD hakkında neler düşünüyorsunuz?” İbrahim. IŞİD klasik İngiliz derin devletinin kurduğu örgütlerden bir tanesidir. FETÖ, IŞİD, PKK, PYD, YPG çok fazla say say bitmez. Devrimci Halk Kurtuluş Partisi Cephesi işte sabaha kadar sayarım saysam.

Şimdi kısa bir ara verelim devam edelim.

ASLI HANTAL: Yayınımıza kısa videolarla devam ediyoruz.

VTR: Türk İslam Alemine Yaptığı Büyük Hizmetlerle Tarihe Geçmiş Mücahit İnsan Merhum. Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın Hayatı 1. Bölüm

ASLI HANTAL: Yayınımıza devam ediyoruz.

ADNAN OKTAR: Eskiden komünizm çok güçlüydü. Taksim’e falan çıkıldığında hep komünist dergiler satılırdı. Bu Darwinizm olayı, evrim teorisi tepetaklak olunca komünisti artık mumla arar olduk. Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu kurucularındandı Deniz Gezmiş. Ama asmaları yanlış oldu tabii. İşte o zaman mevcut düzeni silah zoruyla yıkarak yerine Marksist, Leninist düzen kurmak amacındaydılar. Deniz Gezmiş falan onların hepsi o zaman Filistin’e gidiyorlardı askeri gömleklerle falan isimleri vardı. İşte bombalama, banka soyma şu bu onların eğitimini alıyorlardı. Filistin komünizmin merkeziydi eskiden. Ta Abdülhamit devrinde oralar hep Darwinist yapılmış adamların hepsi de komünist, sosyalist olmuşlardı. Mahkeme kararı o zaman okunmuştu ben hatırlıyorum.  “Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan mahkememiz Türkiye Cumhuriyeti anayasasının tamamını bir kısmını tağyir, tebdil veya ilgaya cebren teşebbüs suçunu işlediği sabit görüldü. Türk Ceza Kanununun 146/1 maddesi uyarınca ölüm cezasıyla tecziyenize karar verildi” dediler kalemleri kırdılar. O zaman hakimler kalemleri kırarken resimleri vardı, bütün ağır ceza hakimlerinin hepsi mahkemede kalem kırıyorlardı. Ben hayret ettim mesela ben milletvekili olsam bana karar gelse asla o ölüm yönünde karar vermem. Meclis çoğunluğuyla öyle karar verdi o zamanlar. Adalet Partisi iktidarı vardı hayret etmiştim. Kahramanmaraş’ta Nurhak Dağları var orada kamp kurmuştu komünist gerilla eğitimi yapıyorlardı, yirmi kişilik grupla. Orada bir çatışma olmuştu Nurhak Dağları’nda. Sonra bir grup Amerikalı askeri kaçırdılar. Banka soygunları yaptılar, Ankara Emek’te İş Bankası Şubesi’ni soydular. O zamanlar sürekli banka soyuyorlardı. 1972’de meclisteki üye sayısı dört yüz elliydi o zaman bu oylamada, idam oylamasında. Oylamaya üç yüz yirmi üç milletvekili katıldı. İki yüz yetmiş üç milletvekili Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan’ın idam edilmesine kabul oyu verdi. Mesela ben yapmam. Kırk sekiz ret oyu çıktı. İki de çekimser oy çıktı. Oylamaya katılmayan vekil sayısı yüz on sekizdi. Milli Görüş milletvekilleri ise o dönemde çekimser kaldılar, oylamaya katılmadılar. Erbakan hayır oyu vermiş bak. Mümin insan, akıllı insan o hayır oyu veriyor, normalde o hayır oyu verilmesi lazımdı. Müebbet hapis ver. Niye asıyorsun? Niye asıyorsun? Ne gerek var asmaya? Belki çoktan tövbe edip düzelecekti şu an, çıkardı normal kendi halinde bir insan olurdu belki. Niye asılsınlar?

Evet dinliyorum.

ASLI HANTAL: Başbakan Binali Yıldırım, partisinin grup toplantısında bir grup Ülkücü gence dönüp bozkurt işareti yapmıştı. Resmini görebiliriz ekranda. MHP ve AK Parti tabanında bu durumdan rahatsız olanlar oldu. Sayın Devlet Bahçeli de rahatsız olanlara Twitter hesabından şöyle bir cevap verdi: “Bir defa Başbakan2ın bozkurt işareti eline yakışmış. Samimi ve milli duruşuna tam oturmuştur. Rahatsız olanlar kendi işine bakmalıdır. Ne yapsaydı, başka ülkelerin sembollerini mi kullansaydı? Türk milletinin ferdine bozkurt yapmak düşer. Fitnecilere yiyecek ekmek yoktur” dedi.

ADNAN OKTAR: Sayın Bahçeli her seferinde okkalı ve şeddeli lafı acayip oturtuyor. Doğru tabii bayağı sempatik, güzel huylu, babacan, dürüst bir insan Başbakan. Samimiyetle, iyi niyetle, dürüstlükle yaklaşmış hakikaten de Türklüğün de sembolüdür bozkurt. 

Evet dinliyorum.

ASLI HANTAL: Sözcü Gazetesi’nden Zeynep Gürcanlı, Barzani’nin ziyaretinde en üst düzeyde kabul gördüğünü belirterek şunları yazdı.

ADNAN OKTAR: Güzel çok iyi işte.

ASLI HANTAL: “Türkiye kamuoyu farkında değil ama Barzani kendi bölgesinde çok zor durumda, Barzani’nin yönettiği bölge ekonomik olarak iflasın eşiğinde. Memurların maaşı batıdan gelen yardımlarla ödeniyor. Barzani’nin başkanlığı tartışmalı, partisi azınlık durumuna düşmüş durumda. Kısacası Barzani yönetimini devam ettirmek için Ankara’daki hükümetin desteğine fazlasıyla ihtiyaç duyuyor.” AK Parti’nin ise Barzani’den Kürt seçmenleri evet oyu vermeye ikna etmesini isteyeceğini söyledi. Zeynep Gürcanlı’nın resmi vardı.

ADNAN OKTAR: Bu hanımefendi mi söylüyor bu işleri? Güzel iyi söylemiş. Türkiye’nin desteği daima olur Barzani’ye zaten.  

“Sayın Hocam sizi çok seviyorum. Tüm ev halkı olarak ilgiyle takip ediyoruz. Kuran’da geçen Elif, Lam, Mim, Ra ayetlerinin anlamı nedir? Şimdiden teşekkür ederiz.” Nevin Danışman, Giresun. Onu Hızır (as)’a sormak lazım ben bilmem. Ledün ilmine ait şifreler olduğu anlaşılıyor. Kuran’ın içerisinde onların öğrenmesi gereken her şey oluyor, her türlü bilgi oluyor her türlü. Şimdi muazzam bir kod şifre sistemi var Kuran’da, onlar da Kuran’ı onunla anlıyorlar Hızır (as)’ın ekibi ve Hızır (as). Allah’ın ne demek istediğini o şekilde anlıyorlar. Şimdi ona ne kafamız, aklımız yeter, ne de bilgimiz ama anlatırsa biz de anlarız. 

““Gerçek şu ki arz Allah’ındır.” Hz. Ali (kv) söylüyor. “Ona kullarından dilediğini mirasçı kılar. En güzel sonuç muttakiler içindir" dedi.” Araf Suresi 128’i okuyor. “Ben ve ehli beytim Allah’ın yeryüzüne mirasçı kıldığı kimselerdir” yani siyon hakimiyeti. “Biz muttakileriz ve yeryüzünün tamamı bizimdir.” Bütün dünyaya hakimliği alacağız diyor. “Benim soyumdan kaim Mehdi bütün yeryüzüne hakim olur, tıpkı Resulullah (sav)’in yeryüzünde tasarruf etmesi gibi.” Nasıl manevi tasarruf varsa diyor o da bütün dünyaya hakim olur diyor Mehdi (as). Ama bak “yeryüzünün tamamı bizim” diyor Hz. Ali (kv). Dolayısıyla bu zafer Resulullah (sav)’ın, Hz. Ali (kv)’nin, bütün sahabenin. Mehdi (as) Resulullah (sav)’ın torunu, evladı. 

Evet dinliyorum.

ASLI HANTAL: Etyen Mahçupyan ve Hürriyet’ten Akif Beki gibi yazarlar sık sık üst aklın olmadığına dair yazılar yazıyorlar. Son olarak da Yarar yazarı Mustafa Karaalioğlu şunları yazdı: “Dünyanın bütün karanlık güçleri el ele, kafa kafaya verip sabah, akşam Türkiye’ye tuzak kuruyor değil. Karanlık odakların böyle sihirli güçleri olsaydı ABD’nin başına gelen Başkanı durdururlardı. Dünyada hiçbir iş bir karanlık odada siyah gözlüklü adamların el kaldırıp indirmesiyle bitmiyor. Bitseydi Türkiye’yle hesaplaşmak için bu güne kadar beklemezlerdi” dedi.                         

ADNAN OKTAR: İslam alemini İngiliz derin devleti paramparça etti Abdülhamit döneminde. Abdülhamit’i kullandılar adeta zorladılar yahut ezdiler diyeyim. Her yere şarap fabrikaları açtılar, kerhaneler açıldı, Darwinist propaganda milyonlarca kitapla bütün İslam alemine derç edildi. Osmanlı mahvedildi, paramparça etti Osmanlı’yı Abdülhamit. Hiçbir silah atmadan, tek bir kurşun atmadan hepsini teslim etti Osmanlı topraklarını adeta. Bunu kendi başına yapmadı. Theodor Herzl falan hep beraberdiler, ekip halindeydiler. İngiliz derin devletiyle bağlantı çok açıktı. Abdülhamit’in adamlarının büyük bölümü İngiliz derin devletinin etkisi altındaydılar. Abdülhamit’e de İngiliz derin devleti ciddi baskı yapıyordu ve ne diyorsa yaptırdılar eze eze. O da direnemedi. Dolayısıyla Adnan Menderes’i astılar. 1971’de Türkiye’yi birbirine kattılar, 28 Şubat’ta taptıklarını gördünüz; Erbakan Hoca’yı indirdiler aşağı. Şimdi de Tayyip Hoca’ya olmadık rezil tuzaklar hazırlıyorlar. Gittiler tatil köyünde bulunduğu mekanı bastılar, delik deşik ettiler her yeri, polisleri şehit ettiler, havada uçağını vurmaya kalktılar, darbe yapmaya kalktılar, milleti delik deşik etmeye kalktılar, şehit ettiler vatandaşları. Bunların hepsini İngiliz derin devleti organize etti. Bunu Fethullah Gülen’in tek başına yapması mümkün değil. Bir başkasının tek başına yapabileceği bir şey değil bu, organize bir hareket. Bir tane örgüt var, İngiliz derin devleti var. Onun kullandığı yan taşeron örgütler var ayrı. Ama asıl planlayıcı beyin İngiliz derin devletidir. Buna ait binlerce belge var, devletin elinde de belge var.

“Ey inananların Efendisi (sav) bize senin Mehdin hakkında haber ver” Bak sürekli soru soruyorlar görüyor musun? Bir türlü doymuyor sahabeler. “İnananların Efendisi (sav) dedi ki; Büyük bir kesim dejenere olduğunda Mehdi saflık mekanı olacaktır. Başı vakar içinde diktir. Asaleti en seçkin karakterde sebatla kökleşmiştir” diyor Peygamberimiz (sav). “Asil bir varlıktır” diyor Mehdi (as) için. “Kaimimiz Mehdi kıyam edince” diyor Peygamberimiz (sav) “insanların kalbindeki düşmanlık, ihtilaf sebeplerini kökten kazıyacaktır. Böylece genel bir asayiş ve emniyet meydana gelecektir” diyor (Bihar’ul Envar cilt, 52) Bak 1200 yıllık hadis kitabı. “O Mehdi” diyor Peygamberimiz (sav) “alemlere rahmettir. Hz. Musa (as)’ın kemali, Hz. İsa (as)’nın değeri ve Eyüp (as)’ın sabrı ondadır” diyor. (Şeyh Bin İbrahim Numani Gaybeti Numani sayfa, 69-70)

Ümmü Hani der ki İmam Ebu Cafer Muhammed Bakır (as) şöyle buyurdu; “Ey Ümmü Hani, İmam Mehdi karanlık gecelerde nur gibi zahir olur. Eğer sen o zamanda Mehdi’nin zamanında yaşasaydın sevinçten gözlerin parlardı” diyor.

İbrahim el Kerhi’den İmam Caferi Sadık (as) bana şöyle buyurdu; “Ey İbrahim, o Mehdi şiddetli sıkıntılardan, belalardan, korku ve açlıktan sonra kalplerdeki üzüntüyü giderecektir. Mehdi’nin zamanında yaşayanlara ne mutlu” İbrahim Kerhi der ki “Kalbimi bu kadar çok sevindiren ve gözüme yaş getiren böyle bir sözü o ana kadar işitmemiştim.” Bak “Kalbimi bu kadar çok sevindiren ve gözüme yaş getiren böyle bir sözü o ana kadar işitmemiştim.” Kalplerdeki üzüntüyü giderecektir. Onun Mehdi’nin zamanında yaşayanlara ne mutlu deyince o da büyük sevinç duyup ağlıyor. Bak “Kalbimi bu kadar çok sevindiren ve gözüme yaş getiren böyle bir sözü o ana kadar işitmemiştim.”

“Onun Mehdi’nin zamanında kötüleri helak olacak hatta bir kadın beş kadınla birlikte aralarında hiçbir erkek olmadığı halde serbestçe, korkusuz hacca gidebilecek.” (İmamı Suyuti Kıyamet Alametleri, Ölüm Diriliş sayfa, 1699 sayfa, 179)

Muhayrik Radıyallahu Ahn baş hahamdı, büyük bir Yahudi alimiydi. Peygamberimiz (sav) zamanında iman etti Peygamberimiz (sav)’e. Müslüman oldu. Hz. Muhayrik haham, baş haham, Tevrat alimi. Peygamberimiz (sav)’le birlikte Uhud Savaşı’na gitti. ““Ey Yahudi cemaati” diyor Yahudilere “vallahi siz Muhammed’in peygamber olduğunu, ona yardım etmenin üzerinize düşen bir vazife ve yerine getirmeniz gereken bir hak olduğunu pekala bilirsiniz” dedi” diyor. “Çok anlaşılacak gibi” diyor “kapalı değil” diyor, doğru söylüyor. Muhayrik akrabalarından birisine “Eğer bir gün şehit olursam mallarımın hepsi Muhammed (as)’ındır. Onu dilediği gibi kullanmada serbesttir” diyerek vasiyette bulundu. Canım benim Muhayrik gidiyor yaşı da ileri gitti şehit oldu. Malların hepsini vakfetti. Medine’deki vakıfların büyük bölümü ona ait. Multi milyarder o devrin. Muazzam mal varlığı var olduğu gibi Müslümanların oldu. Peygamberimiz (sav) hep sahabelere, herkese dağıttı maşaAllah.

Ah severim ben onları, dünya tatlısı bunlar. Yine bir minik Adnancı olayı var. Mehlika, Madine ve Münevver. Bunlar dünya tatlısı, bal bunlar. Saf şekerden oluşuyor bunlar. Bunlar kuzu. Nasıl şeker bunlar böyle ya, maşaAllah.

“Hocam, merhaba Deniz Gezmiş’in idam oylamasına rahmetli Necmettin Erbakan katılmamıştır.” Hayır, red verdi. Kabul etmedi. Katılmadı diye bir şey yok. Katıldı. Katılmaz olur mu?

“Bir tek A9’u açınca neşem geliyor Adnan Ağabey. Seni ailecek çok seviyoruz.” Bartınlı aile.

“Hocam, evren bir hologram mı?” Yani “görüntü mü?” o anlamda mı diyor?

BEYZA BAYRAKTAR: Evet.

ADNAN OKTAR: Tabii görüntüdür. Yani gölge bir varlıktır.

Adnancı akımı devam ediyor. Minik Emirhan. Mehmet Arda ve Emirhan ama tam tipik Adnancı, pozlar falan, saç, saçın taranma şekli. Poz verme şekli, pantolonu falan. Bunlar geleceğin sıkı Adnancıları.

“Baş hain İsrail değil, İran’dır” diyor. Bak, herkeste nefret kafası var. İran da dosttur, İsrail de dosttur. Hepsi tertemiz insanlar. Hepsini sevelim, hepsini kazanalım. Hepsiyle dostça, kardeşçe yaşayalım. Yanlış.

İhsan Tekgüzel, “Ben kıskandım vAllahi Adnan Hoca’yı.” Şevket Aslan, o da aynı kanaatteymiş. Aydın Aydın, o da kıskandığını söylüyor. Bu ekip mi bunlar? Nedir ya, hepsi birden kıskandığını söylüyor. Kıskanma değil, “gıpta ediyoruz” deyin.

“Hocam, Selamun Aleyküm” Aleyküm Selam. “Alkol içerken sizi dinlemek caiz mi?” Tabii ki caiz. Ama alkole ne gerek var yani ne faydası olacak? Zehirleneceksin miden bulanacak, sıkıntı çekeceksin.

“Hocam, bugün her zamankinden daha çok şıksınız.”

Hz. Mehdi (as)’ın bir lakabı da Gaip biliyorsunuz. “Kaim Mehdi’nin yanına gelenler kaçınılmaz olarak seçilecekler, ayrılacaklar ve eleneceklerdir.” Yani münafıklar çıkacak, ayrılanlar olacak. “Seçilecekler” yani öyle it kopuk ahlaksız, üçkağıtçı, namussuz yahut işte kafası boş, kalbi boş yahut davasız, davası olmayan insanlar eleniyorlar, yani Mehdi (as)’nin yanında kalamıyorlar. “Kaim Mehdi’nin yanına gelenler kaçınılmaz olarak seçilecekler, ayrılacaklar ve elenecekler.” Yani hatta “gümüşün arınması gibi” diyor. “Nasıl saf gümüş ateşte eritildiğinde altta saf gümüş kalır, üstte kiri kalır” diyor. “Posası kalır, o posayı da alır” diyor “ustası alır atar” diyor. “Altta saf gümüş kalır” diyor. “Hz. Mehdi (as)’da da bu şekilde olacaktır” diyor. “Büyük çoğunluk bu elemeden geçemeyecek” diyor. “Hz. Mehdi (as)’ın elemesinden geçemeyecekler” diyor. Onlar sapır sapır dökülüyorlar. Saf ve temiz, arı Hz. Mehdi (as) topluluğu kalıyor. Bak, “Kaim Mehdi’nin yanına gelenler kaçınılmaz olarak seçilecekler.” Kaçınılmaz bir olay. Ayrılacaklar. Bak, “ayrılacaklar ve elenecekler. Büyük çoğunluğu bu elemeden geçemeyecek.” Yani “bu elemede hep dökülecekler” diyor. “Saf ve kaliteli iyi olanlar kalacak” diyor. (Gaybet-i Numani, bölüm 12, sayfa 299) Bu nedir? 1200 yıllık kitap. Şu an ahir zamandayız ve bu devirde olacak bir olay anlatılıyor.

Dinliyorum ben sizi.

GÜLEN BATURALP: Bir videomuz var Adnan Bey.

ASLI HANTAL: Bu canlının adı pigme denizatı. Dünyadaki en küçük denizatı türlerinden biri olarak biliniyor. On beş, yirmi beş milimetre arasında boyutlarda olabiliyorlar. Batı büyük okyanus bölgesinde yaşıyorlar. Bulundukları ortama mükemmel uyumları sayesinde üstünde asılı durdukları mercandan ayırmak neredeyse mümkün olmuyor.

ADNAN OKTAR: Yerim ben sizi, siz çetesiniz. Bir daha göster bakayım şunları. Allah Allah hayret ya, can sahibi olması çok güzel. Vay dombili vay seni.

Rus siyasetçileri İngiliz derin devleti teker teker öldürüyor. Geniş çaplı önlem alınsın Bütün Rus siyasetçileri yiyeceklerine falan dikkat etsinler. Özel toksik bir zehirli madde kullanıyor İngiliz derin devleti. Laboratuvarda geliştirdikleri maddeler, kalpten ölüme sebep oluyor. Böbrekte bak toksik madde biriktiği tespit edilmiş. Bunun araştırılması lazım. Her ikram edileni de yemesinler.

“Hz. Mehdi (as) ve talebelerinin şanı yücelinceye ve İslam ümmeti onları sevmekte birleşinceye kadar mücadeleleri devam edecektir. O dönemde onları kötüleyenler, o dönemde Mehdi ve talebelerini kötüleyenler azalacak, sevmeyenleri zelil olacak ve övenleri çoğalacaktır.” Yavaş yavaş gittikçe artıyor. Başlangıçta Hz. Mehdi (as)’a çok fazla karşıt insan olacak. Yavaş yavaş sevenleri artacak. “Mesih’in adından ötürü hakarete uğrarsanız ne mutlu size. Çünkü Tanrı’nın yüce ruhu üzerinizde bulunuyor. Ama Mesih’e inananlardan olduğu için acı çeken, bundan utanç duymasın. Taşıdığı bu adla Tanrı’yı yüceltsin. Bunun için Tanrı’nın isteği uyarınca acı çekenler iyilik ederek canlarını güvenilir Yaratan’a emanet etsinler.”

“İnsanlar şiddetli bir korku üzerine olmadıkça Mehdi zuhur etmez. Ondan öne zelzeleler, fitneler, insanların başına gelen belalar olacaktır. İşte o vakit Mehdi zuhur edecektir.” “Mehdi’ye yetişene ve onun yardımcılarından olanlara müjdeler olsun. Mehdi’ye muhalefet edenlere ve emrine karşı gelenlere yazıklar olsun.” Peygamberimiz (sav)’in sözü bu. Feraidu Fevaidi'l Fikr Fi'l İmam El-Mehdi El-Muntazar isimli kitapta geçiyor.

Ebu Vail der ki Emir-ül Müminin (as) şöyle buyurdu; “Mehdi halkın gaflette olduğu ve hakkın ölüp zulmün ortaya çıktığı zamanda zuhur edecek” diyor. “Mehdi ve ashabının ayak bastığı belde başka beldelere karşı iftihar edecek” yani beldeler canlı olduğu için “Mehdi bende” diye övünüyor İstanbul şu an bütün beldelere karşı övünüyor “Mehdi bende” diye. Çünkü gelin gibi süslenmiş İstanbul, Hz. Mehdi (as) gelecek diye, yüzyıllarca süslenmiş. “Bütün dünyaya övünecek” diyor. “Bütün beldeler, diğer beldelere övünecek” diyor. İstanbul’un da bir ruhu ve canlı olduğunu anlıyoruz. (İkmalüddin Bihar-ül Envar cilt 52, sayfa 327) Nereye gitse övünüyor o yer “Mehdi benim üstümde” diye. Diğer yerlere beldelere övünüyor. Onlar da gıpta ediyorlar “keşke bize de gelse” diye.

“Hazreti Yusuf’un kardeşleri yetenekli peygamber çocuklarıydı. Buna rağmen Allah onlara Yusuf’u tanıtmadı.” Yusuf’u tanıyamadılar, Yusuf (as)’ı. “Yusuf kendini tanıttığı halde “Sen gerçekten Yusuf musun, sensin öyle mi?” dediler.” (Yusuf Suresi, 90) Ayette öyle diyorlar ya. Kendini tanıttığı halde “Sen gerçekten Yusuf musun, sensin öyle mi?” dediler.” Diyorlar Yusuf Suresi, 90. “Aynı şekilde vakti gelinceye kadar Mehdi göz önünde olmasına rağmen kendi kavmi göremeyecek.” Göz önünde olmasına rağmen göremeyecek. (Kitab-ül Gaybe 10. Bölüm, 195. Sayfa) Bak, “Hazreti Yusuf’un kardeşleri yetenekli peygamber çocukları.” Buna rağmen Allah onlara Yusuf’u tanıtmıyor. “Yusuf kendini tanıttığı halde” şeytandan Allah’a sığınırım “Sen gerçekten Yusuf musun, sensin öyle mi?” dediler.” Diyor Yusuf Suresi 90’da. Aynı şekilde vakti gelinceye kadar “Mehdi’yi göz önünde olmasına rağmen kendi kavmi” diyor Peygamberimiz (sav) göremeyecek” mucize. Bediüzzaman da diyor; “ancak mukarreb ve havası onu imanın nuruyla tanır, halk bedahet derecesinde onu tanımaz” Bidayeten diyor başlangıcında, yani İstanbul’da alenen zuhur etmesine rağmen tanıyamıyorlar. İsa Mesih (as) de öyle yani alenen belli olduğu halde tanınamıyor. Her haliyle belli. Ama adam çıkaramıyor.

Bir başka hanım kardeşimiz de yine bana bir parça okumuş bana ithaf ediyor. Teşekkür ediyorum.

İsa Mesih diyor ki: “Ama siz kendinize dikkat edin. İnsanlar sizi mahkemelere verecekler.” Bak görüyor musun? Bak “insanlar sizi mahkemelere verecekler.” İsa Mesih (as) talebelerine diyor. “Havralarda dövecekler” yani sokakta, bulundukları yerde dövecekler. “Benden ötürü valilerin ve kralların önlerine çıkarılacak böylece onlara tanıklık edeceksiniz. Ne var ki önce müjdenin tüm uluslara duyurulması gerekir. Sizi tutuklayıp mahkemeye verdiklerinde” tutuklanacaksınız diyor. “Ne söyleyeceğiz diye önceden kaygılanmayın.” Hiç kafanızı takmayın diyor. “O anda size ne esinlenirse onu söyleyin. Çünkü konuşacak olan siz değil kutsal ruh Allah’ın ruhu olacak” diyor. Hakikaten öyle mahkeme ne yapacağım, hiç telaşa gerek yok Allah söyletecek. Çünkü mahkemeyi meydana getiren Allah, olay meydana getiren, cevabı verecek olan da yine Allah oluyor inşaAllah.

Emir-ül Müminin, Kûfe şehrinin minberinde şöyle buyurdu: Resulullah (sav)’dan nakil. “Sizin arkanızda karanlık, kör ve şiddetli fitneler vardır.” Karanlık, kör ve şiddetli fitneler vardır. Anarşi, terör ahir zaman şimdi bu devirde. “Bu fitnelerden sadece nevmeler kurtulacaktır. Dediler ki ey Emir-ül Müminin nevme nedir?” “Buyurdu ki: Halkı tanıyan ama halkın onu tanımadığı kimsedir.” O halkı tanıyor ama halk onu tanımıyor yani Mehdi (as)’dir diyor. “Biliniz ki yeryüzü Allah’ın hücceti Mehdi (as) olmadan ayakta duramaz. Ama Allah halkın nefislerine karşı zulmü, cefası ve israfı yüzünden Mehdi (as)’ı halktan gizleyecektir.” Bak Mehdi (as)’ın gizlenmesinin nedeni ne? “Halkın kendi nefislerine karşı zulmü, cefası ve israfı yüzünden Allah Mehdi (as)’ı halktan gizleyecektir. Eğer Allah’ın hücceti Mehdi (as) bir an yeryüzünden çekilse yer halkın üzerinde derhal çöker” diyor yani derhal kıyamet olur diyor bir an çekilse diyor. “Ama hüccet halkı tanır, halk ise Mehdi (as)’ı tanımaz. Tıpkı Yusuf gibi, Yusuf halkı tanıdığı halde onlar Yusuf (as)’ı inkar eder tanımazlardı. Sonra Hz. Ali şu ayeti okudu.” Şeytandan Allah’a sığınırım. “Kullara yazıklar olsun, Resul onlara geldikçe onunla alay ediyorlardı.” Hz. Ali (kv) bu ayeti okuyor. “Aynı Mehdi (as)’da da bu şekilde olacak” diyor. “Mehdi (as)’la alay edecek insanlar” diyor. (Gaybeti Numani Sayfa 162) Daha Türkçesi alay ettiğini zannedecek çünkü zavallı adamlar onlar. Çünkü sonra yerlere yatarak ağlayan, debelenen insanlar.

AYLİN KOCAMAN: Siz birkaç gün önce “Mehdi (as) noktayı istinattır, tüm olaylar ona göre şekillenir, insanlar bilmezler” demiştiniz.

ADNAN OKTAR: Bütün dünyaya feyz, bereket ve hidayet Mehdi (as)’ın kanadıyla yayılıyor Allah onu kullanıyor bir radyo dalgası gibi. Bütün dünyada noktayı istinat oluyor işte o çekildiğinde o yüzden kainat çöküyor.

BEYZA BAYRAKTAR: “Kıyamet ertelenir” demiştiniz.

ADNAN OKTAR: Tabii kıyametin ertelenme nedeni o.

EBRU ALTAN: Sevgi de ondan yayılıyor demiştiniz.   

ADNAN OKTAR: Evet bütün feyz, bereket, hidayet, sevginin kaynağı o. Allah onu vesile ederek yayıyor dünyaya ama insanlar bilmez diyor. Hatta diyor güneş doğduğunda insanlar direkt güneşten istifade eder ama güneş bulutun arkasına girer ama yine insanlar istifade eder diyor. Güneş görünmez ama yine ortalık aydınlıktır diyor. Şu anda da bütün dünya Mehdi (as)’dan istifade ediyor. Mesela Amerika, Rusya herkes yani gelenekçisi, Ortodoks’u şunu bunu falan hepsi istifade ediyor fakat farkında değiller. Bir iman neşelenmesi var, bir iman güçlenmesi var kaynağını bilmiyorlar. Zincirleme gelişme oluyor ondan ona, ondan ona, ondan ona aynalar gibi yansımayla oluşuyor. Nevme demek halkın onu tanımadığı ama onun halkı tanıdığı anlamına geliyor.

Evet dinliyorum.

ASLI HANTAL: Faaliyet haberlerimiz vardı. Bursa’dan bazı kardeşlerimiz sohbet için bir araya gelip faaliyetleri hakkında istişare etmişler. Ardından yüz adet sizin eserlerinizi ve iman hakikatlerinin bulunduğu mıknatıs ve broşürlerden dağıtmışlar. Ayrıca İstanbul Milletvekili Profesör Doktor Burhan Kuzu’ya sizin Amerika’nın Göremediği PKK kitabınızı ve İngiliz derin devletine dikkat çeken broşür hediye etmişler. Diğer bir faaliyet haberi Gaziantep’ten. Gaziantepli kardeşlerimiz iki tane rotari, bir tane lions kulübüne ve bu kulüplere ait iki sağlık ocağı ve dört iş derneğine kitaplarınızdan hediye etmişler. Ankara’dan Serap kardeşimiz Keçiören’de yüz elliye yakın kitabınızın dağıtımını yapmış. Kastamonu’dan bir kardeşimiz eşi ve kızlarıyla birlikte sizin yüz adet kitabınızı dağıtmışlar. Antalya’da geçen hafta ve bu hafta çok sayıda kitabınız hediye edilmiş halkımıza. Adanalı bir kardeşimiz kızıyla birlikte sizin eserlerinizin dağıtımını yapmış. Bursa’dan kardeşlerimiz 10 Şubat’ta ev sohbetinde bir araya gelip kitabınızdan bölümler okuyup sohbet etmişler. 12 Şubat’ta da Yüksek İhtisas Metro İstasyonu çevresinde bin adet broşür dağıtmışlar. Adapazarı’ndan kardeşlerimiz 15 ve 22 Şubat tarihlerinde bir araya gelip sizin çeşitli kitaplarınızdan bölümler okuyup sohbet etmişler. Ayrıca sizin doksan kitabınız ve bin adet A9 broşürü dağıtmışlar. Eskişehir ve Bursa’dan kardeşlerimiz 13 Şubat günü evde toplanıp sizin derin düşünmek kitabınızdan bölümler okuyup sohbet etmişler. 13 Şubat günü de Eskişehir Odun pazarı Belediye Başkanı CHP’li Kazım Kurt Bey’i makamında ziyaret edip sizin çeşitli kitaplarınızdan hediye etmişler. Gebze’deki kardeşlerimiz bir araya gelerek Kuran’dan okuyup sohbet etmişler. 20 ve 25 Şubat günleri Balıkesir merkezde sizin toplamda üç yüz yirmi dört adet eserinizi halkımıza hediye etmiş kardeşlerimiz. Kayseri’de iki farklı günde doksan adet eseriniz halka dağıtılmış. Alanya’dan bir kardeşimiz evlerin kapılarına yetmiş adet kitabınızı bırakmış. Uşak’ta sizin değerli kitaplarınızdan yüz adet halkımıza hediye edilmiş. Sivas’ta kardeşimiz kırk sekiz adet Harun Yahya eseri dağıtımı yapmış. Kardeşlerimiz 18 ve 26 Şubat tarihleri arasında Ankara’nın Dışkapı, Ümitköy, İncirli, Keçiören, Mecidiye ve Koru Mahallerinde yüz otuz beş adet Harun Yahya eseri, yetmiş beş adet belgesel CD’si, altı yüz adet A9 ve evrim yoktur broşürü dağıtmış. Kayseri’den çok sayıda kardeşimiz 19 ve 26 Şubat günleri bir araya gelerek Kuran’dan ayetler ve sizin kitabınızdan bölümler okuyup sohbet etmişler ardından Yenipervane ve Mimsin Mahallelerinde halkımıza iki yüz adet eserinizi hediye etmişler maşaAllah.      

ADNAN OKTAR: O kadar şahane bir şey ki bu kasvetli, karanlık dünyada bir kitap geliyor eve, evin içi de kasvetli ama o kitapla o ev, o mahalle olduğu gibi aydınlanmış oluyor. Gerçek samimi imanın ışığıyla orası cennet bahçesi gibi oluyor. Müthiş bir nimet ve o kitap da duruyor hiçbir şey olmuyor, o da okuyor başkası da okuyor. Kıyamete kadar durur. Kıyamete kadar durmayacak. Sonra o kitapları yok ederler.

BEYZA BAYRAKTAR: Kuran ref edilene kadar mı?

ADNAN OKTAR: Evet Kuran’ın ref edilmesiyle aynı anda o kitaplar da yok edilir. Çok gizli evlerde tutabilirler ama tabii bunlar 1543’lere kadar, 1540’lar, 1543’lere kadar. Kitap kalacağını zannetmiyorum 1543’lerde. Hiçbir dini kitap kilise, sinagog, cami hiçbir şey bırakmayacaklar. Görülmemiş bir deccallık dünya tarihinde görülmemiş bir deccallık olacak.

BEYZA BAYRAKTAR: Kabe?

ADNAN OKTAR: Kabe de yıkılıyor dümdüz ediyorlar, dümdüz arazi haline getirecekler. Hiçbir kutsal mekan kalmayacak.                                                                 

Şimdi çok kısa bir ara verelim.

ASLI HANTAL: Yayınımıza kısa videolarla devam ediyoruz.

VTR: Dünya, Mültecilere Neden Kayıtsız?


DEVAMINI GÖSTER