Münafıklar kendilerini tüm Müminlerden daha dindar göstermeye çalışır

Münafıklar kendilerini tüm müminlerden daha dindar göstermeye çalışır

Peygamberimiz Müslümanları münafıklar konusunda dikkatli olmaları için şöyle uyarmıştır:

Ebu Hureyre şöyle dedi: Peygamber (sav): “Sen kıyamet günü Allah Katında insanların en şerlisinden bir nevini (iki sınıf halk arasında) şunlara bir yüzle, BUNLARA BİR YÜZLE GELMEKTE OLAN İKİ YÜZLÜ (MÜNAFIK KİMSE) BULURSUN” buyurdu. (Sahih-i Buhari Cilt 13, syf.6040, Hadis no: 87)

Oyuncu ve iki yüzlü olmak münafıklığın en belirgin vasfıdır. Münafıklar, şeytani bir zeka ile hareket ettikleri için istedikleri kalıba girebilmekte oldukça ustadırlar. İstedikleri anda kişiliklerini bir öncekine tamamen zıt bir şekilde değiştirmiş gibi gösterebilecek şeytani bir zekaya ve iradeye sahiptirler. Bulundukları ortama, karşılarındaki kişilere, konuşulan konulara ve şartlara göre çok farklı karakterlere bürünebilirler. Dinsiz insanlarla dinsiz üslubuyla, müşrik karakteri gösteren kimselerle müşrik karakterinin özellikleriyle, münafık karakterli insanlarla bir araya geldiklerinde de münafık ağzıyla konuşurlar. Allah münafıkların bu ahlaksızlığını ayette şu şekilde haber vermiştir:

İMAN EDENLERLE KARŞILAŞTIKLARI ZAMAN: "İMAN ETTİK" DERLER. Şeytanlarıyla başbaşa kaldıklarında ise, derler ki: “Şüphesiz, sizinle beraberiz. Biz (onlarla) yalnızca alay ediyoruz." (Asıl) Allah onlarla alay eder ve taşkınlıkları içinde şaşkınca dolaşmalarına (belli bir) süre tanır. (Bakara Suresi, 14-15)

Ve münafıklar, şeytani zekaları sayesinde, tüm bu karakterlerin zıttı olan Müslüman ahlakını da iyi gözlemleyip, taklit ederler. Dolayısıyla şartlar gerektirdiğinde, kendilerini masum gibi göstermek, gizli bir eylemlerinin üstünü örtmeye çalışmak, hainlikten ve sinsi faaliyetlerinden vazgeçtikleri kanaatini oluşturmak istediklerinde takva bir mümin taklidi yapabilirler. Gerçekten de ilk başta gerçek yüzlerinin anlaşılması zor, aleyhlerinde bir delil bulunulamayacak kadar mükemmel detaylarla, sanki iyi niyetli, samimi, dürüst, Allah rızası için çabalayan, Müslümanlardan yana tavır almış bir insanmış görünümü verebilirler. Normal şartlarda son derece alçak, sinsi, züppe, küstah, kibirli, lafın altında kalmayan, kavgacı, yalan söyleyen, iftira atan, sürekli olay çıkarıp Müslümanları huzursuz etmeye çalışan, onların hayırlı faaliyetlerini engellemeye, neşelerini kaçırmaya, vakitlerini almaya yönelik eylemler yapan biriyken, menfaatleri gerektirdiği anda tüm bunlardan vazgeçebilirler. Sanki çevresindeki samimi Müslümanların ahlakından bile daha üstün ahlaklıymışçasına uysal, tevazulu, uyumlu, halim selim, nezaketli, hürmetli, kibar, saygı sevgi dolu, fedakar, anlayışlı, şevkli, gayretli, temiz bir insanmış gibi bir karakter sergilerler.

Allah Kuran’da, münafıkların kendilerini temiz ve iyi gösterme çabası içinde olacaklarını şöyle bildirmiştir:

Öyleyse nasıl olur da, kendi ellerinin sundukları sonucu, onlara bir musibet isabet eder, sonra sana gelerek: 'KUŞKUSUZ BİZ İYİLİKTEN VE UZLAŞTIRMAKTAN BAŞKA BİRŞEY İSTEMEDİK' diye Allah'a yemin ederler. İşte bunların Allah kalplerinde olanı bilmektedir... (Nisa Suresi, 62-63)

Kendilerine: "Yeryüzünde fesat çıkarmayın" denildiğinde: "BİZ SADECE ISLAH EDİCİLERİZ" DERLER. (Bakara Suresi, 11)

Ancak bu tür bir şeytani oyuna kanmayacak ve sinsi planları açıkça görebilecek kadar derin bir akıl ve anlayışa sahip olan samimi Müslümanlar buradaki sinsiliğe aldanmazlar. Ne kadar iyi taklidi yaparsa yapsın, yine de münafıkane karaktere karşı teyakkuz halini bırakmaz ve yeni bir oyuna karşı hazırlıklı olurlar. Ama bunu yaparken her zaman akılla, ilimle, irfanla, Kuran’la ve şefkatle hareket ederler. Müslümanların bu güzel tavrı vesilesiyle kimi zaman yanılıp münafık benzeri tavra düşenler yanlışlarından kurtulup arınırken, münafık olanların da Allah Katında hak ettikleri azap kat kat büyümüş olur.  



DEVAMINI GÖSTER