Sayın Adnan Oktar'ın Haham Yakov Margi, Muhammad Adnan Hussein, Mendi Safadi ile görüşmesi – 5 Kasım 2013

SADUN ENGİN: Hayırlı akşamlar sayın seyircilerimiz. Bu akşam stüdyolarımızda İsrail’den çok kıymetli misafirlerimiz var. Kendilerini tanıtarak programımıza başlıyoruz, inşaAllah. İsrailli Milletvekili Haham Sayın Yakov Margi; kendisi İsrail’in eski Din İşleri Bakanı ve 2001’den bu yana ŞAS Partisi’nin Genel Direktörü. Muhammad Adnan Hussein; kendisi, Suriyeli ve Gelecek Suriye Devrimci Meclisi başkanı Esad rejimine muhalif politik ve askeri çevreden 300 üzerinde devrimci lideri temsil ediyor kendisi. İsrail Likud Partisi’nden Mendi Safadi; kendisi Dürzi, özellikle İsrail hükümetinin Suriyeli muhaliflerle bağlantısını yürütüyor. Buyurun Hocam.

ADNAN OKTAR: Hoş geldiniz, sefa geldiniz, lütfettiniz, şeref verdiniz. Çok memnun olduk ziyaretinizden. İnşaAllah, bulunduğumuz dönem dünyanın kardeş olacağı, barışın hakim olacağı, zalimlerin etkisini kaybedeceği, bütün savaşların, anarşinin, terörün duracağı, sevginin, hürmetin, iyiliğin, güzelliğin, bereketin, mutluluğun, modernliğin, bilimin, demokrasinin hakim olacağı çağdayız.

Bölgede İsrail alabildiğine özgür olacak. İsrail’deki topraklar sizin, Kuran’a göre Allah öyle diyor; o topraklarda yaşayacaksınız, o topraklarda öleceksiniz. Kuran’ın hükmü bu, Allah’ın hükmü odur. Atalarınızın da bulunduğu toprak, o yüzden size aksini söyleyenlerin Kuran-i, mantıki hiçbir delili yok. Filistin’de olsun, İsrail’de olsun, Mısır’da olsun, her yerde barış rüzgarları esecek, Ermenistan, Türkiye, Mısır, İsrail hepsi birlik ve beraberlik içinde kardeşçe yaşayacaklar. Suriye’de, Peygamberimiz (s.a.v)’in ifadesiyle, barış yurdu olacak, Suriye’deki deccal rejimi, acımasız rejim gidecek. Yerine sevginin, barışın, kardeşliğin hakim olduğu bir sistem gelecek. Ve “Kadınlar” diyor Peygamberimiz (s.a.v), “beş kadın bir arada Şam’a kadar yanlarında erkek olmaksızın gidecekler” diyor. Yani kadınların, çocukların herkesin güvenliği mükemmel olacak. O devirdeyiz.

Bir Tevrat’tan, bir de Peygamber Efendimiz (s.a.v)’in hadislerinden iki delil vereceğim; “Savaş arabalarını uzaklaştıracağım. Savaş yayları kırılacak. Kralınız Kral Mesih (yani Hz. Mehdi (a.s) uluslara barışı duyuracak. (Zekeriya, 9/10)

El Kavlu’l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar; sayfa 44; “Hz. Mehdi (a.s)” yani Moşiyah “zamanında ne bir kimse uykusundan uyandırılacak, ne de bir kimsenin burnu kanayacaktır.” Yani “tek damla kan akmayacaktır” diyor Peygamberimiz (s.a.v).

İsrail’le Türkiye’nin arasında her zaman bir dostluk bağı vardır. Hiçbir şekilde bu konuda tedirgin olmayın, hiç kimse olmasın. Politikacılardan otuz kişi, kırk kişi İsrail’le bazı konularda anlaşmazlığa düşebilir. Bu, Türk politikacılardan otuz kişi olduğunu düşünelim, İsraillilerden de bir otuz kişilik politik heyet, aynı şekilde anlaşmazlığa düşebilir. Ama Türkiye yaklaşık 80 milyona yakın. İsrail’de biliyorsunuz milyonlarca Musevi kardeşimiz var. Hepsi birbirlerini severler. Osmanlı döneminde de sevdiler, halen de severler. “Acaba aramızdaki sevgiye zarar geldi mi?” demek, şüphe etmek hiç doğru olmaz. Birbirimizi seviyoruz, her zaman sevdik, her zaman seveceğiz. Ama politik anlaşmazlıklar zaman zaman olur, bunu bütün bir millete, bütün İsrail milletine, bütün Türk milletine mal etmek çok çok yanlış olur.

Evet, şimdi sizlerden güzel sözler dinleyelim. İlk olarak sizin güzel fikirlerinizden istifade etmek istiyoruz. Buyurun.

YAKOV MARGİ: Davetiniz ve karşılamanız için teşekkür ediyorum. Kalpten dediğiniz her kelimesine inanıyorum. Her zaman küçük bir bölüm var ki, sorun yaşatmaya çalışan bir bölüm var. Öncelikle şunu söylemek istiyorum, iki ülke arasındaki, insanlık arasındaki bağda herhangi bir şüphe yok. Dediğiniz gibi tökezleyebileceğimiz noktalar vardır. Ama iki ulus arasında hiçbir zaman, bunu bütün İsrail halkı olarak, halkımın kalbi olarak söylüyorum, hiçbir aksaklık ve hiçbir şüpheye yer yok. Bizim, bütün İsrail’de bulunan herkesin kalbinde Filistinlilerle, Suriyelilerle, Mısırlılarla hepsiyle barış istediğimizi, bunu yüzde yüz olarak söyleyebilirim. Türkiye ile ilgili barış demiyorum, çünkü zaten Türkiye’yle barış içerisindeyiz. Sadece tökezlemeler var ama barış içerisindeyiz. O yüzden Türkiye’ye kalpten bir sevgi çerçevesi içerisindeyiz.

Sizin görmüş olduğunuz, bakmış olduğunuz açı, yapmış olduğunuz eylemlerle ilgili olarak keşke herkes sizin gibi olaylara bakabilse, sizin gibi gören insanların, yapabilen kişilerin çoğalması ve aramızda olması, Allah’a dua ediyorum ki, inşaAllah çoğalır ve barış bir an önce gelir.

ADNAN OKTAR: İnşaAllah, maşaAllah, elhamdülillah. Siz buyurun, evet.

MUHAMMAD ADNAN HUSSEİN: Ben çok mutluyum sizinle bugün geldim ve her zaman barış bir şekilde toplanırız. Benim ümidim, gerçekten yeni bir fikir Suriye’de üretilen yeni bir devlet, yeni bir barış ve her zaman barış bir şekilde aramızda yaşayacağız. Suriye’deki olaylar şu andaki olan yeni bir fikir yarattı. O fikir bütün millet olarak geleceğini iyice düşünecek, barış düşünecek ve hiçbir zaman için, inşaAllah bir problem olmayacak. Biz Suriyeli olarak ümidimiz barışla yaşayacağız. Biz iyice bir şekil anladık ki, şu andaki durum Suriye’deki olan hükümetteki kontrol eden rejim bize yalan söyledi ve en büyük birinci düşmanımız odur ve o katil bir hükümet, yanındaki Hizbullah ve başka yardımcıları da aynı fikirleri üretiyor. Bu bizim şu andaki inancımız ve bütün Suriyeli iyi insanlarımız şu anda herkes iyi bir şekilde inanıyor ki, İsrail bizim düşmanımız değildir. Ama bizim birinci düşmanımız, şu andaki oturan hükümette Beşar Esad’ın hükümetini düşman olarak düşünüyoruz.

Bizim gençlerimizin şu anda en büyük inançları bizim geleceğimiz, gelecek günlerimiz barışta bir şekilde yaşamak istesek, eğer barış düşünürsek barış gelecek, kötü bir şey düşünürsek kötü şeyler gelecek. Bizim en büyük inancımız ve bizim en büyük hedefimiz barışta yaşamak.

ADNAN OKTAR: MaşaAllah, çok güzel, elhamdülillah. Buyurun.

MENDİ SAFADİ: İki tarafta da bir parçam olduğu için hem İbranice, hem Arapça bazı noktalarda İbranice, bazı noktalarda Arapça devam edeceğim konuşmama. İsrail geçen 20 sene boyunca birçok olaylara şahit oldu. Bütün bu olaylar boyunca hiçbir zaman barışa olan inancını kaybetmedi. Bunca denemeler oldu, bölmeye çalıştılar. Bölünmedik ama hiçbir zaman şuna inancımızı kaybetmedik. Barışa olan inancımızı kaybetmedik. Ben yaklaşık 20 yıl boyunca anladım ki, özellikle bütün şu olaylar, şu andaki Filistin ve İsrail arasındaki görüşmeler barış olarak konuşmalar, bu barış hiçbir zaman olmayacak. Ancak bütün şu Arap ülkelerin başları, o kişilere düşmezse hiçbir şekilde barış olmayacak. Ve ancak yine barış getirebilmek için biz beraber çalışacağız. Bu Adnan’la birlikte bizim birlikteliğimiz ve arkadaşlarımız ve bütün milletimiz bir karar alacağız. Ve o barışı yerine getireceğiz. İsrail’in kuzeyden güneye bütün sınırlarında özellikle Azra sınırlarında bulunan Filistinlilere en büyük isteği, daha doğrusu birazcık daha rahat bir yaşama şartı normal bir yaşam şartlarını vermek. Ancak bazı son zamanlarda da gördük ki, Tel Aviv’e kadar uzanan füzelerimiz, füzeler orada yaşayan insanlara zarar verecek boyuta ulaştı. Bu barışa aslında vurulmak istenen darbeler. Aslında en önemli nokta parmakla bastığı nokta Müslüman ülkelerde bulunan özellikle liberallerin İsrail’den önce konuya müdahil olduğu bu grupları barışı bozmak isteyen gruplara İsrail’den önce müdahile edip konuyu artık barışa getirmektir.

ADNAN OKTAR: Evet, maşaAllah.

Herkes barıştan, sevgiden, güzellikten, iyilikten bahsediyor. Ama biz inancımıza göre Tevrat’ın hükmüne göre, Peygamberimiz (s.a.v)’in açıklamalarına göre bu ancak Moşiyah devrinde olacaktır. Moşiyah’ın da, biz geldiğine inanıyoruz. Moşiyah’ın devrinde bütün bölgenin kardeş olacağını İsrail’inde bölgede alabildiğine rahat, uçsuz bucaksız Ürdün’e kadar Türkiye’nin Güneydoğusunda da, Arabistan’da da her yerde de özgürce yaşayacağını, oralarda o eski Hz. Musa (a.s) dönemindeki o mutlu dönemi yeniden yaşayacaklarını düşünüyoruz.

Şimdi Moşiyah devriyle ilgili Tevrat’taki hükümlerden biraz arkadaşlarımız okusunlar. Ben Türkçesini okuyum da, fakat onu tercüme etmeye gerek kalmaz, sonra onu açıklarız.

“Silahları yakacaklar küçük büyük kalkanları, yayları, okları, sapanları, mızrakları ateşe atacaklar. Yakmak için silahları kullanacaklar.” Silah kalkıyor. Onu yerine buzdolabı yapılacak, çamaşır makinesi yapılacak. Egemen Rab, böyle diyor” diyor. (Hezekiel 39 / 10)

“Son günlerde ahir zamanda” yani Moşiyah devrinde “ birçok ulus gelecek. İnsanlar kılıçlarını çekiçle dövüp saban demiri, mızrakları bağcı bıçağı yapacaklar. Ulus ulusa kılıç kaldırmayacak.” Savaş duracak. “Savaş eğitimi yapmayacaklar.” Yani askeri tatbikatları olmayacak artık. “Herkes kendi asmasını, incir ağacının altında oturacak. Kimse kimseyi korkutmayacak. “Şu an mesela bak, ne dedi muhterem “roket atıyorlar” dedi. Mesela bu korkutmadır. Ama bölgede bir tek onun kalan bir şey yok. Her yerde savaş var. Devlet savaşları var, şahsi terörler var. Kan revan içinde dünya. Bakın ne diyor; “Kimse kimseyi korkutmayacak. Bunu söyleyen her şeye rağmen egemen Rab’dır.” (Mika 4/1:4)

“Ülkeden yayı, kılıcı, savaşı kaldıracağım.” “Savaşlar yok olacak” diyor Allah. “Güvenlik içinde yatıracağım onları.” Güvenlik huzur içinde yatıracağım. Bütün bölge halkı için söylüyor, Cenab-ı Allah “Hoşea 2/18)

“Ahir zamanda” Moşiyah “devrinde kıtlık veya savaş olmayacak. İyilik için gıpta veya rekabet bolluk içinde akacak. Tüm güzellikler toz kadar bulunabilecekler.” Bak tüm güzellikler toz kadar. Yani her yer güzellik olacak diyor. “Tüm dünya yalnız Allah’ı tanımak ile meşgul olacak.” Herkes dindar olacak diyor. (Maimonides Mişna Tora Kralların Kanunları 12/5)

Şimdi hadislerden söylüyorum.

“İnsanlar balarılarının beyleri etrafına toplanması gibi Hz. Mehdi (a.s)”  yani Moşiyah “çevresinde toplanırlar. Hz. Mehdi (a.s) (Moşiyah) daha önce zulümle dolu olan dünyayı adaletle doldurur. Adaleti o denli olur ki, uykuda olan bir kimse dahi uyandırılmaz.” Rahat etsin diye uyandırılmaz. “Bir damla kan bile akıtılmaz.” Tek bir damla. “Dünya adeta aslı saadet devrine geri döner.” (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s.29,48)

“ Hz. Mehdi (a.s) (Moşiyah) zamanında” yani Şiloh zamanında, “ne bir kimseyi uykusundan uyandıracak, ne de bir kimsenin burnundan kanayacaktır.” (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s.44) 

“Ona, (Hz. Mehdi (a.s)’a - Moşiyah’a) biat edenler Kâbe civarında rüku ve makam arasında biat ederler. Uyuyanı uyandırmaz ve asla kan dökmezler.” (El-Heytemi El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s.24) 

“Savaş erbabı da, savaş yapan insanlarda ağırlıklarını silah ve silah malzemelerini bırakacak.” (Sünen-i İbn-i Mace 10/334) Hz. Mehdi (a.s) devrinde.

“Düşmanlık ve kini kaldıracaktır.” Hz. Mehdi (a.s) “Kap, su ile dolduğu gibi yeryüzü barışla doğacaktır.” Bakın, “Kap, su ile dolduğu gibi yeryüzü barışla doğacaktır.” Din birliği olacaktır. Herkes tek Allah’a inanacaktır. “Artık Allah’tan başkasına tapılmayacaktır. Savaşta ağırlıklarını bırakacak.” Artık savaş malzemelerini görmeyeceksiniz diyor. Tanklar, toplar kalkacak.  (Sünen-i İbn-i Mace 10/334)

“Hiçbir kimse arasında bir düşmanlığı kalmayacaktır.” Ne İsrail’le, başka ülke arasında, Filistin’le başka bir ülke arasında bakın “hiçbir kimse arasında bir düşmanlığı kalmayacaktır. Ve bütün düşmanlıklar, boğuşmalar, hasetleşmeler”  yani terör ve anarşi savaşlar “muhakkak kaybolup gidecektir. ( İmam Şarani Ölüm Kıyamet Ahir zaman Alametleri s.496)

MaşaAllah, bugünkü sohbetimiz güzel oldu. İnşaAllah, yarında buradalar misafirlerimiz, inşaAllah yarında görüşürüz. Bugünlük misafirlerimizi yormayalım. Çünkü erken geldiler, biraz dinlensinler. Çok teşekkür ediyoruz. Lütfettiler, şeref verdiler, nur verdiler. Bütün kardeşlerimize, onları sevenlere de Selam ediyoruz.

MENDİ SAFADİ: Biz ümidimiz inşaAllah bir gün barış bütün dünyada barış olacak. Mehdi Muntazar gelince, gelecekte inanıyoruz ve bir gün bütün insanlar, bütün aileler, bütün çocuklar, bütün herkese barış ve bir muhabbetle birlikte yaşayacağız.

ADNAN OKTAR: MaşaAllah, elhamdülillah çok güzel. Allah Muaffak etsin, Allah hepinize iyilik, güzellik versin. Kardeşliğimizi Allah bozmasın. Allah savaşları, terörü kaldırsın. Amin dostluğumuzu pekiştirsin, güzelleştirsin, her yeri dünyayı cennet gibi yapsın Cenab-ı Allah. İnşaAllah, maşaAllah

Peki teşekkür ediyoruz. Bu kadar yeterli bugün, yarında devam ederiz, inşaAllah. 



DEVAMINI GÖSTER

Benzer Eserler