Yağmurun Bilinmeyen Faydaları

Yağmurun Bilinmeyen Faydaları

 

Her yıl yaklaşık 5005 kilometreküp su yeryüzüne düşer ve aynı miktarda su da buharlaşır. Yağmur yeryüzündeki hayatın varolması için gerekli olan su döngüsünün en önemli elemanlarından biridir ve yeryüzündeki taze suyun ana kaynaklarının başında geliyor. Hidroelektrik santrallerinden ürünlerin sulanmasına kadar birçok yönden bizim temel su ihtiyaçlarımızı karşılar.

 

Yağmurun saymakla bitiremeyeceğimiz birçok faydası vardır. Herşeyden önce yağmur tüm canlılığın temel ihtiyacı olan temiz suyun ana kaynağıdır. Yolları temizler, yıkar, su kaynaklarını doldurur, havayı nemlendirir, ekinleri, ormanları ve insanın erişemediği daha nice yerlerdeki bitkileri ve ağaçları sular. Güneşten ısınan havayı soğutur, tatlı su kaynaklarının kurumasını engelleyerek bu kaynaklardaki balık ve diğer canlıların yaşamlarını sürdürmelerini sağlar. Yağmur ayrıca bir enerji kaynağı olarak da kullanılır. Hidroelektrik üretiminde yağmur suları büyük rol oynar. Yüce Rabbimizin belli bir miktar suyu gökten indirmesi, bu suyun içilebilecek tadda olması, ölü toprakları canlandırması şüphesiz O'nun bize verdiği büyük bir nimettir.

 

“Görmüyor musun; gerçekten Allah, gökyüzünden su indirdi de onu yerin içindeki kaynaklara yürütüp-geçirdi. Sonra onunla çeşitli renklerde ekinler çıkarıyor. Sonra kurumaya başlar, böylece onu sararmış görürsün. Sonra da onu kurumuş kırıntılar kılıyor. Şüphesiz bunda, temiz akıl sahipleri için gerçekten öğüt alınacak bir ders (zikr) vardır.” (Zümer Suresi, 21)

 

Yağmurun bitki örtüsünü besleyici özelliği

 

Yağmurun, canlılar için kaçınılmaz bir ihtiyacı olan suyu yeryüzüne bırakmasının yanında bitkileri besleme özelliği vardır.

 

"...Biz gökten tertemiz bir su indirmekteyiz. Onunla ölü bir beldeyi (toprağı) canlandırmak ve yarattığımız hayvanlardan ve insanlardan birçoğunu onunla sulamak için." (Furkan Suresi, 48-49)

 

Yağmur suyu aslında damıtılmış sudur. Su döngüsü içinde su okyanuslardan ve denizlerden atmosfere ulaşıp yağmur ve kar olarak tekrar yeryüzüne dönerken aslında tamamen temizlenmiş ve damıtılmış olur. Peki bu durumda bu damıtılmış su nasıl bitkiler için besin kaynağı olabiliyor?

 

Yağmur suyunun içeriği yeryüzüne düşerken atmosferde asılı olan çok küçük maddeleri toplayarak ve atmosferdeki gazları çözerek zenginleşir. Bu yüzden yağmur suyunun yeryüzüne düştüğü anda bitkiler için faydalı olan mikro besinler ve çözünmüş azot yani nitrojen içerdiğini söyleyebiliriz.

 

Nitrojen bitkilerdeki yemyeşil yaprakların gelişmesi için gerekli olan en önemli maddelerden biridir. Ancak nitrojenin birçok şekli bitkiler tarafından emilemez. Bitkiler tarafından en kolay kullanılabilen nitrojen bileşiği nitratlardır. İşte yağmur suyunda da bu bileşik bulunur. Yani bitkilerin beslenmesi için azotun en uygun hali. Yağmur, içindeki bu besin içeriğiyle kurumuş bitkiler ve çimenler için adeta canlandırıcı bir serum gibidir. Kuran'da Allah yağmurun ölü bir beldeyi diriltme işlevine birçok ayette dikkat çeker:

 

"Ve gökten mübarek (bereket ve rahmet yüklü) su indirdik; böylece onunla bahçeler ve biçilecek taneler bitirdik." (Kaf Suresi, 9)

 

Ayrıca yağmur suyunun ph derecesi 5-7 arasındadır. Yani hafif asidiktir. Bu aralık bitkilerin besin emilimi açısından idealdir. Örneğin bitkilerinizi ph derecesi 7'nin üstünde olan musluk suyuyla sularsanız besin kilitlenmesi olarak isimlendirilen bir problemle karşılaşabilirsiniz.

 

Yağmurun çok da bilinmeyen başka yönleri de vardır.

 

Güzel bir parfüm: Yağmur

 

Yağmurun kokusu aslında yoktur ancak hepimiz yağmur kokusu dediğimizde burnumuz aynı ferah kokuyu alır. Peki bu koku aslında nedir?

 

Yağmur kokusu dediğimiz “geosmin” isimli bir maddedir.  Geosmin toprakta bulunan bir bakteri olan aktinomisetler tarafından salgılanır. Yağmur yağdığında bu madde havaya yayılır ve böylece yağmur kokusu diye bildiğimiz o hoş kokuyu duyarız.

 

Yağmur sonrası bir koku olduğu gibi bazen yağmurdan önce de havada bir koku olabilir. Bilhassa fırtınalı havalarda yıldırımlardan boşalan elektrik yükleri havadaki diatomik oksijeni yani iki atomlu oksijen molekülünü ayırır ve oksijen tek atomlu hale gelir. Tek atomlu oksijen daha sonra diğer iki atomlu moleküllere bağlanarak üç atomlu oksijen molekülünü yani ozonu oluştururlar. Ozonun klor veya kıvılcım kokusuna benzeyen kendine has keskin bir kokusu vardır. Bu belirgin ozon kokusu sayesinde bir fırtınanın yaklaşıyor olduğunu anlayabiliriz.

 

Negatif iyonların pozitif etkisi

 

Şehir hayatının sağlığımız üzerindeki etkileri çok konuşulur. Peki şehir hayatı niçin sağlık üzerinde olumsuz bir etki oluşturuyor?

 

Hava kirliliği şehir hayatının olumsuzluklarının başında geliyor. Hava kirliliği havadaki oksijen moleküllerinin elektron kaybederek pozitif yüklü hale gelmesine yol açıyor. Ayrıca sigara, zararlı gazlar, elektrik hatları, uydu, televizyon, bilgisayar, cep telefonu, klimalar gibi şehir hayatının vazgeçilmezleri de pozitif iyonlar üretir. Bu üretilen artı iyonlar akciğerlerimizin derinliklerine kadar iner. Alerji, nefes darlığı, dermatolojik hastalıklar, mikrobik enfeksiyonlar, uykusuzluk, zihinsel yorgunluk, kas yorgunluğu gibi olumsuz etkileri olur, bağışıklık sistemimizi zayıflatır, yaşlanmayı hızlandırır.

 

Bu pozitif iyonların olumsuz etkilerini yok edecek şey ise tabii ki havadaki negatif iyonların bulunmasıdır. Negatif iyonların alerji, nefes darlığı gibi rahatsızlıkların giderilmesinde olumlu etkileri vardır. İşte bu sağlığımızı iyi eden negatif iyonlar yağmur ile doğal olarak oluşurlar. Yağmurdan sonraki ferah, dinlendirici hava bu eksi iyonların yoğunlaşmasıyla oluşur. Negatif iyonlar tatsız ve kokusuzdurlar. Gözümüzle göremesek de yağmur varken sürekli negatif iyonları soluruz. Negatif iyonlar kan akışına karıştığında çeşitli biyokimyasal reaksiyonlar üretmeye başlarlar ve bu şekilde vücuttaki pozitif iyonların etkileri engellenmiş olur.



DEVAMINI GÖSTER