Sayın Adnan Oktar'ın 10 Aralık 2017 tarihli sohbetinden önemli başlıklar

A9 TV, 10 Aralık 2017

 

(AK Parti Sivas Kongresi’nde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan şu açıklamaları yaptı Adnan Bey: “Müslüman hele de Türk’se cesur insandır bu böyle biline. Biz ‘kim var?’ diye seslenince sağına ve soluna bakmadan ‘ben varım’ diye haykırmayı hayatının merkezine yerleştirmiş insanlarız. Tavrımızı muhataplarımızın kimliğine göre değil, haklı mı haksız mı olduğuna bakarak belirleriz. Zalim öz kardeşimiz de olsa karşısına geçmekten çekinmeyiz. 1492 yılında ey İsrail, Yahudi’ler İspanya’dan göçe zorlandığında onlara kapılarını açan biz olduk. 19. Yüzyılda Yahudi’ler Rusya’da yaşadıkları baskılar karşısında yine kurtuluşu Osmanlı’ya sığınmakta buldular. Bu milletin tarihinde etnik temizlik yoktur, katliam, zulüm işkence yoktur, sömürgecilik yoktur. Biz birilerinin tehditlerinden, şantajlarından yılacak bir millet değiliz. Biz mazlumların yanında olmaya devam edeceğiz. Bu anlayışla ilk kıblemiz gözbebeğimiz Kudüs konusunda tüm imkanlarımızı sonuna kadar kullanacağız” dedi.)

Evet, Tayyip Hocam her zaman vatanın, milletin, devletin, İslam aleminin lehine Kuran’ı savunan bir üslupla güzel açıklamalar serdediyor, maşaAllah. Allah razı olsun. Ama biz tabii İsrail’le Türkiye’nin dost olmasını istiyoruz, hiçbir şekilde gerilim olsun istemiyoruz. Kudüs Filistin’e aittir, Kudüs İsrail’e aittir. Batısı birisinde, doğusu birisinde böyle kardeşçe yaşayacaklar, inşaAllah. Tabii ki onlar da orada olacaklar, Hristiyan’lar da olacak, Müslüman’lar da orada olacaklar hep birlikte kullanacağız. İsrail de her yerde olsun. Bütün Ortadoğu’da olsun her yere gelip yerleşsin. Fabrikalar kursun, okullar kursun yaşasın. Kendi atalarının yaşadığı topraklarda özgürce evler yapsın, ibadethaneler açsın gönlümüz ondan yana. Yok şurası senin, yok burası benim gibi değil ortak birlikte o mübarek yerleri kullanmak, oralarda Allah’a ibadet etmek en güzeli olur, inşaAllah.

 

Hz. Mehdi (as)’ın Dışında İslam Birliği’nin Gerçekleşmesi İmkansız

Hz. Mehdi (as)’ın dışında bunu yapacak kimse yok. 150 seneden beri uğraşıyorlar İslam Birliği için, Hz. Mehdi (as)’ın dışında mümkün değil imkansız. Bir de konu sadece sevgi. Kardeşim, şimdi sen İsrail’e sevgisiz yaklaşırsan o da sana sevgi duyamaz. İran’a sen sevgiyle yaklaşmazsan o da sana sevgiyle yaklaşmaz. Sevgi hepsini çözecek. Mesela Yunanistan, tek konu orada sevgi olacak. Siyasi çıkarların tartışmaya açılması durumunda sevgi ortadan kalkar. Sadece sevgi “ne olursa olsun biz sizi seviyoruz” bu kadar. Yani karşılıklı bir muhabbet. İnsan onlar kardeşim bir anda çözülür. Sevgi esas alınacak, sevginin dışında hiçbir konu konuşulmaması lazım. “Benim şu çıkarım var, senin şu çıkarın var” o zaman bu iş olmaz. İsrail’le de öyle sadece sevgi “biz size dostuz, kardeşiz, seviyoruz sizi, bütün bölge sizin istediğiniz gibi gezin” dersin. Adamlar sınırları kaldırır yıkar-atar özgürce yaşar. Gelsin Harran’da da üniversite yapsın gelsin otursun, ev yapsın, sinagog da yapsın, biz oraya gidelim, onlar buraya gelsin. Kudüs’te onların da evi olsun bizim de evimiz olsun her yer bomboş. Ne oluyor yani? İran nur gibi bir ülke. Hz. Ali (kv)’den yana olmaları çok doğru. Hz. Ali (kv)’ye gadir yaptılar, çok büyük gadre uğradı büyük haksızlık yaptılar. O dünya tatlısıydı dedem, çok büyük kahpelik yapıldı ona karşı, büyük oyun oynandı. Allah razı olsun korumuş-kollamışlar Hz. Ali (kv)’i daha ne istiyorsun? Halen de seviyorlar. Hz. Mehdi (as)’ı seviyorlar, Ehlibeyt’i seviyorlar ne istiyorsun adamlardan, insanlardan? Ne güzel nur gibi insanlar, bu onur duyacağımız bir şey, bizim şeref duyacağımız bir şey. Yani muhalif olacağımız bir şey değil ki bu. Şii ne demek? Hz Ali (kv)’yi seven demek, ne güzel oh Allah razı olsun güzel. Ehlibeyt’i seven demek ne güzel, daha ne istiyorsun? Fethullah Gülen ne diyor? “Cennete giden yol oradan geçse ben cenneti istemem” diyor. Deccal adamı eğitmiş bu hale getirmiş cenneti istemiyor adam. Deccalın cennetine ne diyorsun? “Ona tamam” diyor. Bak, Mehdiyet’e şiddetle karşı “Mehdi diye bir şey yok” diyor. İran olduğu gibi Hz. Mehdi (as)’ı bekliyor. Bu konuda büyük bir yanlışlık vardı, elhamdülillah o yanlışı düzelttik. İran bizim canımız seviyoruz İran’ı. Azerbaycan baş tacımız, Ermenistan bizim kendi evlatlarımız. Gürcistan zaten biziz, Gürcistan demek Türkiye demektir. Mesela bak orada pasaport-vize yok Gürcistan’la. Gürcü işçiler geliyorlar, bizimkiler gidiyor aynı Konya, Gürcistan’la Konya’nın hiç farkı yok şu an. Elini-kolunu sallayarak adamlar gidip-geliyorlar herkes o kadar. Gürcistan’a binin arabaya geçip gidiyorsun, böyle olması lazım.

 

Kudüs Herkesindir, Bütün Müslümanların, Bütün Hristiyanların Yani Müslüman, Musevi, Hristiyan Hepsi Orada Huzur İçinde İbadet Edecek

Orası siyasi başkent olmaz. On binlerce araba dolar oraya, sokaklarda adım atılmaz. Çünkü oranın memurları gelecek, yüzlerce devlet var şimdi. Oraya yüzlerce büyükelçilik açılacak. Avuç kadar şehir, her yer elçilik binası dolacak. Aileleri gelecek, onların evleri de dolacak. En az on bin araba gelecek. Avuç kadar şehir ne hale gelir orası? Şu akıl mı? Bilakis bütün devlet dairelerini oradan çıkartmak lazım. Orası mescit, Kudüs’ün özelliği mescit olmasıdır. Her yeri mescittir Kudüs’ün. Dolayısıyla yanlış. Tayyip Hoca’nın dediği de o yani Amerika o kararını kaldırsın. Kudüs mescit olarak değerlendirilsin. Museviler, Hristiyanlar yani Müslüman, Hristiyan, Musevi birlikte ibadet etsin, orada yaşasınlar, barış içinde yaşasınlar; anlatmak istediği bu.

 

Münafıklar Allah’ın Lanetlediği Mahluklardır, Her Konuşması, Her Yazısı Şeytandan Olduğu İçin Onları Dikkatlice, Kuran’la Değerlendirmek Gerekiyor

Dört tane münafık var. Bütün Türkiye… Şimdi nadide bir şey olduğu için münafık, hakikaten zor rastlanıyor. Ayda, yılda bir münafık bulduk herkes üstüne çöktü. Münafık hakikaten zor rastlanan bir şeydir. Ama rastlandığında da hakikaten o ibadet olarak çok iyi değerlendirilmesi lazım, çünkü münafık doğrudan şeytandır. Gelen her konuşması, her yazısı şeytandan olduğu için onları dikkatlice, Kuran’la değerlendirmek gerekiyor. Oradaki şeytani mesajı görmek gerekiyor. Tabii Allah’ın lanetlediği mahluklar bunlar. Allah bunlardan herkesi uzak tutar. Yani peşin belası vardır bunların. Ama Allah’ın ne demek istediğini de orada görmek lazım. Mesela çünkü münafığı uzun uzun tarif etmiş ama biz münafığı eğer izlemezsek Kuran’ın o ayetlerini de görmemiş oluruz, olmaz. Mesela Allah diyor ki “Şira yıldızı” diyor. Bakacaksın o yıldız kim. Mesela aydan bahsediyor, ayla ilgileneceksin. Güneşten bahsediyor, güneşten haberin yok, olmaz. Münafıktan bahsedince de sıcak takip olduğu için o münafıkla ilgilenmek lazım. Yani hazır pratik örnek varken biz ta hayali vakalar gibi anlatamayız hazır olan bir vakayı. Hazır olan vakaya çökeceksin. Kuran’la, kanunla, hukukla gereğini yapacaksın. O ibadeti Hac ibadeti gibi mühim bir ibadettir, titizlikle yerine getirmek lazım.

 

“Adnan Bey, güzel ahlak zor zamanda mı belli olur?”

Güzel ahlak evet, güzel konuştun, zor zamanda belli olur. Mesela Hz. Yusuf (as)’ın ahlakı nerede? Kuyuda. “Ya Rabbi Sana hamd ediyorum, Sana şükrediyorum, beni bu kuyudan kurtar” diyor en fazla. Hapse giriyor muntazam namazlarını kılıyor, Allah’a dua ediyor, tertemiz gıcır gıcır. Çıkacağı gün belli değil, hukuk yok orada çünkü. Bir kere hapse girmek var.

“Zengin olmanın sırrı var mı?

Zengin olmanın sırrı Allah’ı çok sevmektir, Allah’ı çok seversen bak, sonunda bütün dünyayı senin hale getirir. Allah’ı çok seversen bütün dünyanın mülkünü sana verir. Hz. Süleyman (as) da öyle oldu. Allah’ı çok seviyordu, bütün dünyanın mülkünü ona verdi. Zülkarneyn Allah’ı çok seviyordu, Allah dünyanın mülkünü ona verdi. İmam Mehdi (as) mesela göreceksiniz, bütün dünyanın mülkü onun ama kendi evinde yaşayacak yani zenginlikse bütün dünya onun yani.

 

“Hak imam nasıl tanınır?”

Hak imam nasıl tanınır? Öyle şeylerde Allah sağlama bağlar. Kalbe vahyeder. Kalbe vahyeder mesela benim kız arkadaşlarımı Allah sevdirirken kalplerine vahyettiği için yoksa yüz bin kişi bir araya gelse ikna edemez. Yüz trilyonlar versen yine ikna olmazlar. Öyle bir şey olmaz ancak Allah ikna eder. Allah sevdirir, Allah vahyeder. Allah vahyetti mi dünya bir araya gelse geriye çeviremez. Yüz bin münafık getirsen, yüz bin kâfir getirsen değişen bir şey olmaz.

 

“Diktatörler, Tanrılık iddiasında mı bulunur?”

Her diktatör değil ama birçoğu öyle. Yani derin devletin etkisiyle yapıyorlar. Mesela Nimrot yani Nemrut öyleydi Tanrılık iddiasında bulunuyordu. Buhtunnasr o da ilahlık iddiasında bulunuyordu. Kesin Allah olduğunu iddia ediyordu. İngiliz derin devletinin başı şu anki ihtiyar o da ilah olduğu iddiasında. Firavun açıkça söylüyorum “ben Allah’ım” diyor haşa. Kaddafi de ama onun aklı yerinde değildi yani. O tam raporluydu yani böyle 46-C yani tam. Mevlana tabii açık açık söylüyordu yani Allah olduğunu açık açık söylüyordu. Adam “inşaAllah” diyor adama “terbiyesizlik yapma” diyor. “Edebini takın” diyor. Bir de çok çirkin laflar ediyor. “Bunu ben söylüyorum diyor bana niye inşaAllah diyorsun” diyor. “Bana inşaAllah olur mu söyleyen benim zaten” diyor. Yani “Allah söylüyor” diyor “sen nerden çıkarttın ki?” diyor. Peygamber (sav)’e de “Mustafa” diyor. “Sık sık intihar teşebbüsünde bulunurdu” diyor. “Cebrail gelirdi ‘sana mal mülk verilecek’ derdi o zaman rahatlardı” diyor. “Ama sık sık bunu yapardı” diyor. “Kafasını mala mülke takmıştı” diyor. “Ama ona kitap Kuran aracıyla geldiği için o kitap kaybolur Kuran, geçerliliği kalmaz” diyor. “Ama benim kitabımda aracı yok ben Allah’la doğrudan bağlantıyla yaptım” diyor. Sonra da bir aşama sonra diyor ki “ben zaten Allah’ım” diyor. “Onun için benim kitabım, en sağlamı benimki” diyor. Bütün Avrupa’nın homoseksüelleri, Amerika’nın homoseksüelleri, ateistleri tamamı ama İngiliz derin devletinin tamamı hepsi Rumi. FETÖ terör örgütü tamamı Rumi şu an. Yani Rumi olmayan hiçbiri yok. Kendilerinin Rumi Forum diye var bakın Avrupa’da homoseksüellere tamamı Rumiler. Ama Anadolu Rumiliği ayrıdır tabii.

 

“Münafıkların beden dili, kendilerini ele verir mi?”

Tabii bunlara Allah söyletiyor yani çok acayip. Mesela münafıkları Allah’ın böyle dünya çapında aşağılaması dünyaya rezil etmesi, hâlbuki onları yaratan da Allah. Şeytanı yaratan, şeytanı münafığın bedenine sokan, o münafığı şeytanın kontrolüne sokan da Allah’tır. Fakat onları aşağılayan da Allah oluyor. İşte hep dünyaya Allah bir renk meydana getirmiş oluyor. Cenab-ı Allah’ın hikmeti. Mesela ehlibeyte saldırdı o zaman münafıklar. İntikamları alınmadı onların. İşte ahir zamanda alınacak intikamları. Mesela Hazreti Ali (kv)’nin intikamı alınmadı. Yani intikamı Ehli Beyt’in dünya hâkimiyetidir. Resulullah (sav)’ın o pak soyunun dünya hâkimiyeti. Münafıklar onu istemiyor bak tek istedikleri buydu. Ehli Beyt hakim olması Müslümanlara ana konu buydu başka hiçbir iddiaları yoktu. Cenab-ı Allah aksine Ehli Beyt’i dünya hâkimi yaptı. Şimdi münafıklar kafayı taktı yine Ehli Beyt’e dikkat ederseniz. Yine Mehdi (as)’ye kafayı takıyorlar. Her münafığın kafayı taktığı... Peygamberimiz (sav)’in Mehdi (as)’yle ilgili hadislerine kafayı takıyorlar. Yani bir kısmı bilgisizliğinden yapıyor ayrı. Münafıkları kastediyorum ben ayrı onlarınki.

 

“İnançlı, modern, Atatürkçü bir gençlik nasıl yetişir diye bir soru sormak istiyorum Adnan Hocamıza?”

Bak zer aleminden ordu gibi geldiniz, topluca geldiniz baksana yüz bine yakın gençle röportaj yaptık hepsi zer aleminden geldiği açıkça görülüyor aslanlar ve hepsi modern, hepsi Atatürkçü, hepsi aydın, hepsi Kuran Müslümanı, hepsi vatanını, milletini seviyor ve çok iyi niyetli, dürüst, güvenilir, efendiliğin de üstünde efendiler maşaAllah. Allah hepsine güzellik, hayır versin. Genç kızlar da mesela ellerinden yüzünden böyle efendilik akıyor adeta. Delikanlı bak yüzü nasıl tertemiz maşaAllah. Sen Allah’a bırak vicdanınızı temiz tut gerisine sen hiç karışma, samimi ol bırak gerisini çok rahat ol. Cayır cayır gidiyor. Şimdi bir savaş istiyorlar bunu yaptırtmayacağız. Çünkü bu savaştan amaç Müslüman alemini de yok etmek, İsrail’deki Musevileri de yok etmek dertleri bu. Toplam zaten yüz binin üstünde falan bir Musevi kalacak diyorlar yani çok az. Yüz yirmi bin küsur falan bak zaten bir avuç Musevi var orada. Bak hesaba bak adamlardaki deliliğin şiddetine bak yüz yirmi bin Musevi kalacakmış. Ne demek biliyor musunuz? “Hepsini kazıyacağız” diyor. Yüz yirmi bin ne demek? Bitirmişsin yok etmişsin zaten. Müsaade eder miyiz? Bir dene de bir bak bakayım ne oluyor. Gök kubbeyi tepene geçiririz altında kalırsın ciyak ciyak bağırırsın aklını başına alacaksın müsaade etmeyiz. Ne Müslüman katliamlarına müsaade ederiz, ne Musevi katliamına müsaade ederiz ey deccal. O dedeyi şimdi alıp getirecekler Kudüs’e orada görürsünüz yolda yürümekten aciz bir ihtiyar.

 

“İnsanlar adetleri neden sorgulamıyor?”

Nasıl gücü yetsin? Mahalleye gücü yetmez, şehre gücü yetmez, akrabalarına gücü yetmez. Bir kişi hangi biriyle baş etsin? Bu sorgulamayı yapacak olan İmam Mehdi (as)’dir. Mehdi (as)’ye tabi oldun mu Kuran’ın en kolay kurallarının dışında kural kalmıyor, yüzbinlerce bizi ezen zincir kalkmış olacak yüz binlerce. Kuran’ın parmakla sayılan kuralları kalacak o kadar, kuşlar gibi özgür ve rahat olacağız inşaAllah.

 

“Merhaba, 2018 ile ilgili ne düşünüyorsunuz?”

Dedim ya adamları eğer bırakırsak savaş yapacaklar. Bu olayları tırmandıracaklar iki, üç ay sonra kan gövdeyi götürecek. Mısır, Ürdün, Türkiye’yi de savaşın içine sokmak istiyorlar. Irak, Suriye oradaki teröristleri de olayın içine sokacaklar buna müsaade etmeyiz. Deccal istedi diye böyle bir kepazeliğe müsaade etmeyiz. Trump korktu ne diyorlarsa yapıyor olmaz öyle şey. Onun mektubunun tercümesi herhalde bitiyor benim kanaatim, bitsin mektubunu gönderelim, oraya ayrıca da arkadaş da gönderelim bizzat görüşme de isteyelim böyle rezalet olmaz. Kafaya baksana “yüz yirmi bin Yahudi kalacak” diyor. Öbürleri? “Ölecek öbürü” diyor. Bak rezilliğe bak, akılsızlığa bak. Müslüman aleminin de üçte ikisinin öleceğine inanıyorlar, bu ne azgınlıktır, bu ne deliliktir zorunuza ne oldu? Ayrıca hiç heveslenmeyin buna müsaade etmeyeceğiz el mi yaman, bey mi yaman görürsünüz.

“Deccalin ordusunda kimler vardır? Mehdi (as)’nin ordusunda kimler vardır?”

Aslında iki taraf da Allah tarafından yaratılıyor. Hayret edilecek şey mesela istese olmaz. Allah zaten diyor “Ben istesem olmaz” diyor “Ben öyle yaratıyorum” diyor. Mesela deccal adamı özel olarak yaratıyor Allah, ta çocukluğunda deccal olarak yaratıyor, onun ordusu olacak adamlarla birlikte yaratıyor. Mehdi (as)’ı yaratıyor onunla olacak insanları da birlikte yaratıyor, onların ahlakını güzel yapıyor, onların kişiliğini bozuyor ve ikisini birbiriyle karşılaştırıyor ve bunun sonucunda sevgi oluşuyor ve sevgi bunun dışında da oluşmuyor, bu sistemin dışında sevgi oluşmaz. Ama deccal ölüdür mesela o dede şimdi heyecanla onu yeneceğiz Allah’ın izniyle Müslümanlar olarak ama ölü. Adamları onlar da ölüdür, münafıklar onlar da ölüdür. Müslümanlara Allah gönderir yardım eder, ölü olduğunu bilsen eve sokmazsın. İnsan acayip çekinir ölünün değil mi ölü sana evinin önünü süpürüyor ölü binayı bırakıp kaçar insanlar değil mi? Hortlak çıksa süpürgeyle evin önünü süpürse ne yapardı adam? Münafık da ölüdür ama müminler bilmez ama sonra şeytan onun içine ilkah olup girdiğinde artık atağa başlıyor ondan sonra Müslümanların aleyhine faaliyete başlar vahyeder artık şeytan. Onun ağzından konuşur, “Ya” dersin “nerden bu ağzına geliyor bu laflar, konuşmalar?” Yani çok seri konuşmaya başlar, çok seri yazmaya başlar şeytanın ilkahıyla, hepsi şeytanın vahyidir. İlimde rasih olanlar oradaki şeytanın vahyini görüp Müslümanların nasıl hareket etmesi gerektiği, nasıl bir stratejiye ihtiyaçları olduğunu oradan anlayabilir. Çünkü şeytanın hassas olduğu noktaların tam tersinin yapılması lazım. Şeytan diyor ki mesela “bu sıcakta savaşa çıkmayın.” Hemen çıkmak gerekiyor demektir. Mesela diyor ki, “biz savaşmayı bilseydik gelirdik” diyor demek ki biliyor, mutlaka göndereceksin. Münafığın dediğinin tam tersinin yapılması lazım. Kuran’ı tenzih ediyorum ne derse tersini yapacaksın genellikle yöntem budur.

 

(Sayın Devlet Bahçeli, Kudüs konusuyla ilgili bugün şu açıklamaları yaptı; “Bir buçuk milyarı aşkın Müslüman var dünyada. Trump’a ve İsrail’e kaşı intifada bulunmalarında çok büyük fayda var. Zannediyorum cumhurbaşkanlığının İstanbul’da yapacağı toplantıya davet edilen bütün Müslüman ülkelerin katılmasında fayda var.”)

Katılsınlar da uyuyorlar toplantıda hepsi uyuyor. Yemek yiyorlar uyuşuyorlar. Mehdiyet’in dışında hiçbir toplantıdan netice alınmaz. Bak Mehdi (as) dışında, Mehdiyet’i savunan toplantı dışında yapılan toplantı mesela Mehdi karşıtı toplantılarda hepsinde koma şeklinde uyuyorlar. “Mehdi (as) gelmeyecektir” diye toplantı yaptıklarında akıl almaz uyuşuyorlar. Muazzam bir ağırlık geliyor üstlerine ve hepsi uyuyor bir mucize bu Allah’tan. İslam ülkeleri toplandığında hiçbir netice çıkmaz. Mehdi (as)’nin dışında yapılan toplantılardan bir bereket çıkmaz. Mehdiyet’le birlikte yapılırsa zaten anında konu dünya çapında hallolur.

 

“Sonsuz zaman nedir?”

O hiç anlaşılamayacak gibi görünüyor. Bir kere an içerisinde yani sonsuz kısa zaman içerisinde sonsuz uzun zaman yaratılmış. Gerçekten bu işi insanın anlaması mümkün değil. Bilimsel olarak doğru ama anlaşılması mümkün değil. Gerçek anlamda zaman ve mekan yok. Mesela uzayda öyle bir şey yok, zaman ve mekan yok. Einstein çok iyi anlamış bu konuyu. Modern fizikçiler çok iyi anlamışlar. Ama halka anlatamamışlar kitap yazmışlar ama çok sathi kalmış. Modern fizikçiler hiç anlatamamışlar. Ne çekiniyorsunuz? Söyleyin işte madde de yok, zaman da yok algı biçimi bunlar. Sonsuz zamanı Allah özellikle büyüklüğünü hissettirmek için bizim de aczimizi görmek için yaratıyor. Bütün gücümüzle uğraşıyoruz kavramak mümkün değil. Hiç anlaşılacak gibi değil. Mesela sonsuzluk da hiç anlaşılacak gibi değil. Şimdi bizim evrenimiz çok büyük evren diyorlar işte Samanyolu falan. Biraz uzaklaşıyorlar Samanyolu iğne ucu kadar kalıyor. Diğer takım adalar, takım yıldızları diyorlar onlardan biraz uzaklaşıyorlar onlar da iğne ucu kadar kalıyor. Sonra bizim evrenimizden çıkıyoruz ilerliyoruz bizim evrenimiz iğne ucu kadar kalıyor. Yani öyle tarif edilecek gibi bir şey görünmüyor. Biz sadece Allah’ın büyüklüğünü görüp ona şükredip kullukta kalmak durumundayız. Yani ne kadar beynimizi zorlarsak zorlayalım Allah’ın istediği bilginin dışında bir bilgiye erişemeyiz. Şu mevcut bilgiyle yetinmenin dışında yapacak bir şeyimiz yok.

 

“Mehdi (as) ortaya çıkmak için neyi bekliyor?”

Mehdi (as)’nin ortaya çıkması diye bir şey yok. O yanlış biliniyor. İnsanların kalbinde Mehdi (as)’yle ilgili bilgi Allah tarafından vahiy olarak yavaş yavaş aktarılarak artırılıyor. Belirli bir düzeye gelince insanlar kendiliğinden harekete geçerek Mehdi (as)’yi alıp başa geçiriyorlar. Mehdi (as) kabul etmez böyle bir şeyi. Mehdilik iddiasını da kabul etmez. “Sen Mehdi’sin” diye kabul etmez de ama “Müslüman aleminin başına geç” işte “sevgiyi öğret, dostluğu öğret, fitneyi yatıştır.” Onu kabul eder ama “ben Mehdi’yim” onu asla kabul etmez. Zaten Bediüzzaman “bidayeten kendisi de bilmez kendisini” diyor. Yani “Mehdi olduğunu bilmez” diyor.

 

“Sevgisini gösteremeyen insanlar kibirli midir?”

Hakikaten gururlu kibirli insanlar sevgiyi bir türlü dile getiremez, anlatmak istemez. Boş yere canı yanar ve sevgi onun ruhunda azaba dönüşür boğulur adeta. Halbuki sevgi çok güzel bir nimet. Sevgi söylenmesi gereken bir güzelliktir. İfade edilmesi ve tarif edilmesi gereken bir güzelliktir. Allah zaten vahiyle ona en güzel şekilde söyletir. O Allah’ın vahyini kapatmış oluyor söylemiyor. Allah’ın güzelliğini örtbas etmeye kalkıyor. O zaman facia olur Allah ona verdiği bereketi, iyiliği, güzelliği alır. Sevgi mutlaka anlatılması lazım. Hem de en güzel bir dille. Ve en güzel şekliyle anlatılması lazım. Kibir, gurur, enaniyet, egoistlik, bencillik, Allah korkusunun eksik olması yani facia. Hep olay dikkat ederseniz Allah’a olan sevginin olmamasından kaynaklanıyor. Allah inancı. Allah inancının çok güçlü olması gerekiyor insanlarda.

 

“Ya bu bütün dünyanın hepsi, bizim zihnimizde oluşturduğumuz farklı bir dünya ise, ya şizofren hastasıysak, ya siz, ben, onların hepsi bir kişilik değilsek, zihnimizde oluşan bir karaktersek?”

Öyle bir şey yok. Sana o görüntü verilmezse sen zihninde istesen de onu oluşturamazsın. Aslında öyle bir yetenek insana verilmiştir kısmen ama o Allah’ın varlığını anlamamız için verilmiş bir güçtür. Allah’ın gücünü anlamamız için. Mesela kafamızda istesek bir dağ, nehir, şehir hemen oluşturabiliyoruz. Yolda gitme manzarası, bir yemek görünüşü, yiyecek görünüşü hemen oluşturabiliyoruz kafamızda. Allah’ın yaratma gücünün nasıl kolay olduğunu göstermesi açısından insanda bunu tecelli ettiriyor ki “Yaratmam çok kolay siz bile isteseniz yaratıyorsunuz. Benim nasıl rahat yaratacağımı anlayın.” O anlamdadır bu ama tabii onu da yaratan Allah’tır. Ama biz görüntülere tabi oluyoruz dikkat ederseniz. Bir film akıyor onu görüyoruz. Bu sahneyi biz beynimizde tasarlayarak elde etmemiz mümkün değil çok berrak, net bir görüntü. Ve çok detaylı. Hiçbir şekilde böyle bir yeteneğimiz olmadığı belli. Ama görüntü olduğu doğru ama üç boyutlu bir görüntü. Fakat bir gölge varlık olarak madde vardır.

 

“Tövbe etmek rahatlatır mı?”

Tövbe etmek tabii, Allah bizden bunu istiyor. Bir ibadettir. Biz insanız hata yaparız, günaha girebiliriz. Tövbe etmek ferahlıktır özellikle dua etmeden önce istiğfar önemlidir. Estağfirullah  estağfirullah estağfirullah diye Allah’tan bağışlama diledikten sonra dua etmek güzel olur. Çünkü tövbe zaten duadır. Ama duanın başlangıcında istiğfar önemlidir.

 

“Dünyada sizin gibi bir grup var mı?”

Darwinizm’le uğraşan tek grubuz. Darwinizm’i yenen tek grubuz. Homoseksüellikle mücadele eden tek grubuz. İman hakikatlerini ve Kuran mucizelerini dünya çapında bu kadar yayan tek grubuz. PKK’yla ve komünizmle mücadele eden, ilmi anlamda mücadele eden tek grubuz. İttihad-ı İslam’ı bu kadar çaplı ve geniş ısrarlı, kararlı dünya çapında anlatan tek grubuz. Mehdiyet’i ve İsa Mesih’in inişini detaylarıyla, delilleriyle 1200 yıldan beri anlatılmadığı şekliyle anlatan tek grubuz. Sevgiyi dünyada ısrarlar anlatan, savunan tek grubuz. Dolayısıyla hayır işlerinde hep önde olmaya gayret ediyoruz. Mesela Türkiye’de de İslam, din, mukaddesat aleyhine bir yazı çıktığında onlarla ilgili dava açan tek grubuz. Kimse o davalarla ilgilenmiyor bir tek biz ilgileniyoruz. Kadın haklarını savunan, kadınların üstünlüğünü, güzel ahlakını açık açık öven, anlatan yine tek Müslüman grubuz. Feministler de bu konuyu halledemiyorlar, anlatamıyorlar. Ama en kapsamlı, en rahat, en detaylı, en vurucu ayete ve diğer kaynaklara İncil’e, Tevrat’a dayandırarak kadın hakları ve kadın sevgisini anlatan tek grubuz. Üç yüzün üzerinde kitap, on binlerce internet sitesi. Çünkü bir tek bana değil arkadaşlarıma ait de siteler var.

 

“Vicdanın sesi azalır mı?”

Bir kere verildi mi o, bir daha azalmaz. Muntazamdır çünkü Allah R’hu'l Kudüs’le insanı desteklediğinde, kutsal ruhla desteklediğinde o vicdana oturuyor, bir daha gitmiyor o. O şekilde. Ben mesela küçükken çok iyi hatırlıyorum. Ulucanlar’da annemle gidiyorduk, gün gibi aklımda. Ufacık daha çocuğum, küçük. Dört yaşında falandım, dört-beş yaşında. Annem dedi ki, “seni kucağıma alayım” dedi. “Sakın” dedim. Elinde paket var, yiyecek falan paketleri var. Bir de ben, “öyle bir şey olmaz” dedim. “Kesinlikle kabul etmem” dedim. Çocuktum, dört yaşında falandım küçüktüm yani. Pıtır pıtır yürüyordum. Bir dükkan vardı çikolata falan satılan onun vitrinin içine sokuyorlardı beni. Ben kendim istediğim çikolatayı oradan gidip buluyordum. Mesela oradan düşünüyorum çocukluğumda. Düğüne gitmiştim hiç unutmam. Alt kattaydı düğün. Pencereleri ızgarayla kaplamışlar, demir tel ızgarayla. O da kirlenmiş, tozlanmış. Ben o zamanlar altı yaşında falandım, küçük çocuğum altı-yedi yaşında. Ben hayret etmiştim insanlara. Bütün millet eğleniyor, Allah korkusu kimsenin aklına gelmiyor mu acaba diye. Çünkü hiç Allah’tan bahsetme yok, unutmuşlar böyle. Bir acayip durum vardı. Herkes ama. Bana korku vermişti o yani beni bir korku gibi his kaplamıştı, rahatsız olmuştum çocukken. İnsan bilmez diye bir şey yok, bilir. Ama benim hayret ettiğim, hiç dini eğitim vermediler bana çocukken. Mesela şunlar haram, şarap hiç bilmiyordum şarabı. Nasıl olur da öğretilmez yani? Hep başıboştu o zaman bütün her yer. Köye giderdik, köyde de çocuklara hiç kimse bir şey anlatmazdı. Başka mahallelere giderdik, oralar da öyleydi. Tokat’a giderdik, orada da öyle. Amasya’ya giderim, orada da öyle. Hiç kimse hiçbir şey bilmiyordu çocuklar. Çocuklara dini eğitim çok önemli. Bu nasıl bir insanlık anlayışı? Ben anlamıyorum ki. 10 dakika çocuğu al karşına, helalleri, haramları say. 10 dakikanı alır, bir kere söyle. Hiç söylemiyorlar.



DEVAMINI GÖSTER